You are on page 1of 106

T.C.

ANKARA NVERSTES
DL VE TARH-CORAFYA FAKLTES
FELSEFE (SSTEMATK FELSEFE VE MANTIK)
ANABLM DALI

DELEUZEN SNEMA FELSEFESNDE


ZAMAN MGES

Yksek Lisans Tezi

Gl Esin SERTTEK

Ankara-2013

T.C.
ANKARA NVERSTES
DL VE TARH-CORAFYA FAKLTES
FELSEFE (SSTEMATK FELSEFE VE MANTIK)
ANABLM DALI

DELEUZEN SNEMA FELSEFESNDE


ZAMAN MGES

Yksek Lisans Tezi

Gl Esin SERTTEK

Tez Danman
Prof. Dr. Sabri BYKDVENC

Ankara-2013

T.C.
ANKARA NVERSTES
DL VE TARH-CORAFYA FAKLTES
FELSEFE (SSTEMATK FELSEFE VE MANTIK)
ANABLM DALI

DELEUZEN SNEMA FELSEFESNDE


ZAMAN MGES

Yksek Lisans Tezi

Tez Danman :

Tez Jrisi yeleri


Ad ve Soyad

mzas

....................................................................

........................................

....................................................................

........................................

....................................................................

........................................

Tez Snav Tarihi ..................................

TRKYE CUMHURYET
ANKARA NVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTS MDRLNE

Bu belge ile, bu tezdeki btn bilgilerin akademik kurallara ve etik davran


ilkelerine uygun olarak toplanp sunulduunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin
geresi olarak, almamda bana ait olmayan tm veri, dnce ve sonular andm
ve kaynan gsterdiimi ayrca beyan ederim.(//20)

Tezi Hazrlayan rencinin


Ad ve Soyad

mzas

Teekkr
Tez almamda konu seiminden tezin son haline gelmesine kadar benden
yardmlarn esirgemeyen ve bana destek olan danman hocam Sayn Prof. Dr. Sabri
Bykdvenciye iten teekkrlerimi sunarm. almam sresince gstermi
olduklar sabrdan, vermi olduklar maddi ve manevi destekten dolay sevgili aileme
de ayrca teekkr ederim.

NDEKLER

GR1

1. DELEUZEN FELSEFE VE SANAT VE BLM ZERNE GRLER

1.1. Kavram Yaratma Etkinlii Olarak Felsefe..7


1.2. Dnmenin Bir Edimi Olarak Sanat..14
1.3. Sanatn Felsefenin ve Bilimin Sunduu mgeler.....27

2.DELEUZEN SNEMA ANLAYII

2.1. Hareket mgesi...35


a) Sinemada Montaj...37
b) Alg, Eylem ve Duygulanm mgeleri...43
2.2. Zaman mgesi.....46
a) Felsefe Tarihinde Zaman Kavramnn Temelleri...51
b) Filmsel Zaman...61
c) Hiroima Sevgilim (Hiroshima Mon Amour, 1959) Filminde Zaman ve
Anlat Yapsnn Karlatrlmas..........................................................................74

SONU
KAYNAKA.94
ZET.....99
ABSTRACT.100

ii

GR

Ve biz izleyiciler, her zaman ve


her yerde, eylerden bakmak yerine, eylere bakyoruz!
(Rilkeden aktaran Demirdven, 2011: 24)

Bu alma, Deleuzen lkemizde pek tannmayan sinema felsefesine dikkat


ekmek ve sinemay onun ortaya koyduu temel kavramlar erevesinde, daha
kuramsal bir temelde incelemek amacndadr. Deleuzee gre en nemli olgulardan
biri modern sinemann kefidir. Bylece imgeler insan gznden ve dzenleyici
perspektifin snrlarndan kurtulur. Bu anlamda sinemann insana zg olmayan
grme gc, yeni bir dnme biimi ortaya karr. Deleuze, bize dncenin farkl
biimlere brnebildiini gstermek ister. Bylece sinemann dntrc gc, bizi
zaman ve imge arasndaki banty da yeniden dnmeye yneltecektir.

Sinema gndelik algya meydan okuyarak, dnce imgelerinden hareketle


bize sunulanla gereklik arasndaki boluu fark etmemizi salar. Felsefe, kavramlar
ikinlik dzleminden mantksal sreler araclyla karrken, sinema bunu
yapmaz. Sinema grsel-iitsel yntemle, yani dolaysz olarak, bizi dnce ile kar
karya getirir. Bu anlamda Deleuzen sinemay dnceyi dolaysz iletmesi
asndan dncenin de tesine geen bir yaratm olarak grdn sylemek
mmkndr. Aktr ki, sinema bir hareketi veri biimiyle doal algdan daha
dolayszdr. Sinemann insana zg olmayan bu grme gc, bize yeni bir dnme
biimi kazandrr.

Modern dnyada sinema ve televizyonun insan zerindeki etkisinin


olaand olduu bir gerektir. Adeta insan bedenin hapishanesinin dna karp,
bir bakasnn bakyla donatr. Bylece insan nasl grldn gryor ve o andan
itibaren kendisinden bir figr yaratmaya balar. Yani bakalarnn bakn
iselletirme tehlikesini douruyor. Bir baka adan ise izlenen filmlerin ounun
elence olmann tesine geemediini ve filmlerin izleyiciye filmin aksiyonunun
gerekletii koullar aklamakla yetindiini gryoruz. Oysa Deleuzee gre
sinemada aklamaya gerek yoktur; dorudan duygularn iletilmesi gerekir. Ancak
sonrasnda uyanan bu duygular, dnceleri harekete geirir. Aslnda yaratc bir
dncenin izleyicilerin bilincine ulamak iin izleyebilecei tek yol, yaratcnn
izleyiciye duyduu inantan gemektedir. Sinema bir sanat formuysa, bayaptlarn
tketim nesneleri olmadn; hem yaratcln hem de iinden ktklar kltrn
bak asndan bir dnemin ideallerini ifade ettiklerini unutmamalyz. Bu anlayta
modernizmin aksine, daha ok aralarnda mantksal balar olmayan eyleri
gstermek ne kar.

Geleneksel sinema anlaynn dnda sayabileceimiz bu anlay, bize


neden-sonu ilikisi iyi kurulmu, rasyonalize edilmi hikayeler anlatmaz; tersine
eitli ruh hallerini veya bizde farkl duygulanmlar uyandran durumlar sunar. Bu
adan Deleuzen sinemay znenin dnsel bir etkinlii olarak ele alan ve onu
elence, teknoloji ve dier enformasyon trlerinden ayran yeni bir sinema felsefesi
sunmas olduka dikkat ekicidir.

Felsefe daima kavramlarla uramtr. Deleuze de bunu dorular ama ona


gre kavramlarn tz deil, bir eyin ayrnts nemlidir. Hangi durumda, nerede,
nasl ve ne zaman; ilgin olan budur. Kavram tz deil, olay anlatmaldr. Bir
gnn, bir annn, bir iklimin, bir blgenin, bir rzgar veya bir akarsuyun
bireylemesidir bu. Dolaysyla zaman belki sadece insann uydurduu bir eydir.
Zamann saylarla ifadesi insann uydurduu bir ey olabilir ama zamann kendisi
deil. Saylarn insanlarn zerindeki etkisini gzleyerek btn kurgularn ne kadar
nemli olduunu, yaammz ve davranlarmz ne kadar belirlediklerini
grebiliriz. Deleuzen sunduu zaman imgesi, sabit olan ve aklla kavranabilen bir
dnce yerine oluun var olan kimliini tahrip yoluyla ona meydan okumasyla
karmza kar. Seyirciye bir hakikati dikte etmeye kalkmad gibi hakikatin
kimliinin altn oymaya ynelmitir.

Bu almann odak noktasn oluturan Deleuzen zaman imgesinde


tamamen dnceye ynelen, zihinsel balarla ynetilen bir kamera bilinci vardr.
Sinemay dnsel bir yaratm olarak gren Deleuze, The Time Image ve The
Movement Image adl yaptlarnda bu dnsel yaratm, hareket ve zaman
imgeleri balamnda aklar. Bu almada ise zellikle The Time Image kitabnda
ele ald zaman imgesinin, sinemada nasl nem kazand zerinde durulmutur.
Genel anlamda Deleuzen sinema felsefesini daha iyi anlayabilmek iin ise
ncelikle bize sunduu yeni kavramlar ve sinematografik imgeler araclyla,
dnme ve duyum arasnda nasl bir iliki kurduu ortaya konmutur. Bunun iin
birinci blmde Deleuzen dncenin edimleri adn verdii felsefe, sanat ve bilim
zerine grlerine yer verilmitir. Daha sonra sinema felsefesinde bir imge olarak

karmza kan zaman kavramna gemeden, felsefe tarihinde zaman kavramnn


geliim sreleri incelenmitir. Ayrca bu blmde sinema ve zaman ilikisinin nasl
kurulduuna ve zaman imgesinin sinema zerinde ayrt edici yanlar ele alnarak,
Deleuzen ortaya koyduu sinema felsefesini daha anlalr klmaya ynelik bir
ama belirlenmitir. Son olarak da Deleuzen de sinema kitabnda rneklendirdii
filmlerden biri olan Fransz ynetmen Alain Renaisnin Hiroima Sevgilim filmi
zmlenmitir. Bylece bu almann asl konusunu oluturan zaman imgesinin,
seilen filmde nasl somutlat gsterilerek, Deleuzen sinema anlayna daha
yakndan baklmas hedeflenmitir.

1.DELEUZEN FELSEFE VE SANAT VE BLM ZERNE GRLER

Sanat yapt bir duyum varldr.


(Deleuze ve Guattari, 1995: 147)

Dncenin farkl biimlere brnebildiini gstermek isteyen Deleuze,


hayatn farkl dnme edimlerinden olutuunu ifade eder. Bu anlamda yaam her
trl yaratma ve dntrme gcn de iinde tar; organizmalar da evreye ve
dier organizmalara karlk vererek yaamlarn srdrrler. Dncenin farkl
edimleri ise adeta hayata verilen etkin karlklardr. Bunlar felsefe, sanat ve bilimdir.
Bu glerin dinamik etkileimini inceleyebiliriz; ancak bu dnme biimlerinin
etkileimleri bir uzlama deil, daha ok farkllk ve ayrlma yaratr. Ne kadar ok
dnme ve alglama biimi varsa, aslnda o kadar ok dnya vardr demek
mmkndr.

Deleuze sistemci bir filozof olmaktan uzaktr. Ona gre hibir sistem hayatn
akn tam olarak yanstmay baaramaz. Bu anlamda dncenin amac da olan
yanstmak, temsil etmek deil; yeniyi yaratmak, icat etmek olmaldr. Deleuzen
farkllk ve olu konusunda srarc olduunu syleyebiliriz. Olu tam da Deleuzec
bir kavramdr; nk o, dncenin dinamizmine ve deikenliine dikkat ekmek
ister.

Deleuze, bir olu izgisinin, onu izgi haline getiren noktalar yoluyla tanmlanamayacan
veya kendisini oluturduu dnlen noktalardan meydana gelmediini vurgular. Aksine bir

olu izgisi, noktalar arasndan geip gider, o orta yerden kverir, ilk alglanan noktalara
dikey bir biimde varp, yatay bir biimde de uzak veya olumsal noktalarla lokalize edilebilir
bir iliki ierisine ular. Bir nokta daima bir kkenin noktasyken, oluun ne balangc ne
sonu, ne kalk ne de var, ne orijini ne de gidilecek yeri sz konusudur (Kkalp, 2009:
143).

Deleuzen felsefesi kronolojik olmayan, ok anlaml, ok eitli bir antisistem olarak grlebilir; ancak sistematik olmayan aklama tarzna ramen belli bir
dnya gr ifade eder. Sonu olarak felsefesini bir sistem olarak grmek
paradoksal bir durum deildir, ki zaten kendisi de bunu onaylar.

Bilgilerin eitliliinden dolay sistem yaratmann olanakszl gnmzde


ak hale geldi. Artk yalnzca ok snrl ve belirli kk diziler zerinde ciddi
almalar tasarlanyor ve asl kts, daha youn olan eyin herkesin istediini
syleyebilecei kahince bir almaya terk edilmesi. Gerekte sistemler yaam
kuvvetlerinden kesinlikle bir ey yitirmediler. Bugn bilimde ya da mantkta
etkileimler zerine kurulu olan ve yalnzca lineer nedensellikleri reddedip zaman
kavramn dntren, ak denilen sistemlere ilikin bir kuramn daha en bandayz.
Herkes felsefenin kavramlarla ilgilendiini bilir. Bir sistem bir kavramlar btndr.
Ak bir sistem, kavramlar zlere deil, koullara balandnda olur. Ama bir
yandan kavramlar hazr verili deildirler, nceden var olmazlar: icat etmek, yaratmak
gerekir ve burada da sanatta ya da bilimde olduu kadar yaratm ve icat vardr. Yeni
kavramlar yaratmak felsefenin grevidir. Dier yandan kavramlar dnemin havasna
uygun genellemeler deildir. Tersine, sradan dnme aklarn etkileyen
tekilliklerdir. Pekala kavramlar olmadan dnlebilir ama kavram olduu andan

itibaren gerekten felsefe vardr. Bunun bir ideolojiyle hibir ilgisi yoktur. Bir
kavram, eletirel, siyasal bir gle ve zgrlk gcyle doludur. Bir kavramlar inas
iinde iyi ya da kt olan, yeni olan ya da olmayan, canl olan ya da olmayan
ortaya koyabilecek tek ey tam da sistemin gcdr. Hibir ey mutlak olarak iyi
deildir, her ey sistematik kullanma ve saknma baldr. Deleuzee gre, iyi asla
kesin deildir (Deleuze, 2006: 41).

1.1. Kavram Yaratma Etkinlii Olarak Felsefe

Deleuzee gre felsefenin ortaya knda, insann kaosa kar dzen istei
yatmaktadr. Filozoflar, sanatlar ve bilim insanlar temelde kaotik olan ve sonsuza
dek deien dnyaya, farkl yollarla bir dzen anlam katmaya alrlar. zellikle
modern ada maruz kalnan grsel-iitsel enformasyon, bize en kt kaos biimini
gsterir. Giderek gelien bir teknolojiyle birlikte, enformasyon tarafndan belirlenen
toplum, kavram dondurmutur. Bu srete asl z kavram yaratmak olan felsefe de
onu kullanan, fakat kavram yaratmayan disiplinlerle sosyoloji, psikoloji,
reklamclk, dilbilim vb. - kar karya gelmitir. Bu disiplinler, felsefeyi
arasallatrmak amacnda ve kavram bir pazar rn olarak grme eilimindedirler.
Dolaysyla felsefe giderek kavram yaratma yeteneinden uzaklarken, kavramlar da
yalnzca satlabilecek rnler haline gelme tehlikesiyle kar karya gelmitir.
Deleuzen, felsefe nedir? sorusuna cevap ararken verdii yantlardan biri yledir:

Nihayet bilgiilem, pazarlama, tasarm, reklamclk, yani iletiimin tm disiplinleri, bizatihi


kavram szcn sahiplenip; bu bizim iimizdir, yaratc olan bizleriz, biz kavramlatrrz!
dediklerinde, utanmazln en dibine inildi () Pazarlama kavram ve olay arasndaki belli bir
iliki fikrini belledi ama gelin grn ki kavram bir rnn sunulularnn btn ve olay da,
eitli sunulular sahneye koyan sergi ve bunun vesile olmas beklenen fikir alverii
haline geldi. Olaylar yalnzca sergilerdir ve kavramlar da, yalnzca satlabilecek rnler
(Deleuze ve Guattari, 1995: 18-19).

Felsefenin kavram oluturmak, onu kullanmak veya temsil etmek diye


alglanmas yanl yorumlanmasna yol amtr. Deleuze bunun sonucunda,
felsefenin asl z olan kavram yaratma etkinliinden uzaklatna dikkat eker.
Ona gre bir kavram ancak yaratlm olduu lde kendini gerek anlamda ortaya
koymay baarr. Kavram cisimlerde beden kazanp, kendisini cisimlerde
gerekletirmekle beraber, cisimsiz bir eydir. te bu yzden, iinde kendini
gerekletirdii eyin haliyle karmaz. Uzay-zamansal koordinatlar yoktur, yalnzca
youn ordinatlar vardr. Ereksel de deildir. Kavram bize olay syler, z ya da
eyi deil. Saf bir Olaydr o, bir btnlktr. Bu balamda kavram, pekala bir
dnce eylemidir, sonsuz hzla ilem yapan dncenin eylemidir. Deleuze
yakndan tanyan Derrida ondan olaylar dnr olarak bahsetmitir: Deleuze her
eyden nce bir olaylar dnr olup, her zaman iin bylesi bir olayn
dnryd. Bandan sonuna dek de yle kald. (Derrida, 1996: 103)

Felsefe bilmekten ibaret olmad gibi onu esinlendiren ey hakikat de


olamaz. Kendisinin de bahsettii gibi, nk hakikat, asla nceden olumu iyi
niyetin bir rn deil, dncedeki bir iddetin sonucudur. (Deleuze, 2004: 24)
Felsefe iin nemli olan daha baka kategoriler vardr. Bir eyin doru veya yanl

olduunu sylemek de pek bir ey ifade etmez. Bunun yerine nemli, ilgin veya
dikkate-deer gibi kategorileri kullanmak daha yerinde olur. Deleuzee gre nemli
olan dncelerin doruluu deildir. Sz konusu olan yalnzca dncelerdir;
dncelerde kekemelik, tm kantlamalar hkmsz klan basit bir eyi gsteren ancak sorular eklinde ifade edilebilen dnceler nemlidir:

nsanlar saatler boyunca dinleyebilirsiniz: Hibir nemi yoktur Bu yzden tartmak bu


kadar gtr, bu yzden tartmaya gerek yoktur, hibir zaman. Birine yle diyemezsin:
Sylediklerinin hibir nemi yok! Ona yle denebilir: Yanl! Ama birinin syledii ey
asla yanl deildir, samadr ya da hibir nemi yoktur. Daha nce bin kere sylenmitir.
Bence nemlilik, gereklilik kavramlar doruluk kavramndan ok daha belirleyicidir. Onun
yerini aldklar iin deil, sylediimizin doruluunu ltkleri iin. Matematikte bile:
Poincare, birok matematik kuramnn hibir nemi olmadn sylyordu. Yanl
olduklarn sylemiyordu, bu daha da beter ya (Deleuze, 2006: 147)

Deleuzee gre kavramlar nceden verili ve yapl deildir, onlar yaratmak


ve ilerini

doldurmak

gerekir.

Bu

nedenle de kavramlarn

reklamclara

braklamayacan vurgular. Kavramlar genellikler deil, gndelik dnce zerine


etkide bulunan tekilliklerdir. nemli olan kavramlarn kullanlma biimleridir. Tam
da bu nedenlerden dolay filozof kendi kendine dnp refleksiyonda bulunan deil,
yaratandr. Deleuze, Felsefe Nedir? kitabnda Bergsonun hareketinden yola kar:
Alglamalar, etkilemeler ve eylemler. Burada nemli olan alglar alglamalardan,
etkileri de etkilenmelerden ekip karmaktr. Bilimin nesnesi, ilev yaratmak,
sanatn nesnesi duyumlar, felsefenin nesnesi ise kavram yaratmaktr. Bu nn
kesimesi kitabn ana sorunsaldr. rnein, Reimannn matematiksel mekan
greceliin kuramna olanak salamtr, kk paralar birok biimde bu mekan

zerinde birbirlerine eklenebilirler. Ayn ey sinema iin de geerlidir. Bilim ve


sinema arasndaki kesime bu ekilde gerekleir (Akay, 1996: 16).

Bir kavram iticiyken bile ilgin olabilir; dncenin yeni bir imgesiyle bizi
kar karya getirebilir. te bu Deleuzec bak asndan tam bir baar saylr. En
tehlikeli ve baarsz sayabileceimiz trden kavramlar ise fazlasyla dzenli,
donmu, hatta kemiklemi olanlardr. Bunlar en az ilgin olanlardr ki, yaratma ve
yenilie kapaldrlar. stelik bir filozof eer uyuyakalm bir kavram uyandrmay
nermiyorsa, onu kendi aleyhine evirme pahasna bile olsa, eski bir kavram yeni
bir sahnede oynatma gcne sahip deilse, felsefe tarihi de batan sona ilginlikten
uzak demektir.

Felsefe Nedir? kitabnda Deleuze refleksiyon, seyretme ve iletiimin, felsefe


olmadn syler; nk medyann snr iinde felsefe yapmak olanakszdr.
Kavram yaratmak bir eyler yapmak demektir. Deleuze felsefenin Yunanl bir kk
olduunu kabul eder; ancak gnmzde sosyoloji, dilbilim, epistemoloji ve
psikanalizin felsefenin yerini almaya baladna ve Platonun, felsefenin bu
rakiplerini tahayyl bile edememi olduuna dikkat eker. Sonunda bilgisayar,
pazarlama, tasarm, reklam ve tm iletiim blmleri kavram szcn ele
geirdiler ve yaratc olan biziz, kavram yapanlar biziz demeye baladlar. Oysa
kavram filozofun iidir. Felsefe sz konusu bu yeni duruma kar direnir; felsefenin
z itibariyle sahip olduu kavram yaratma zellii buna izin vermez (Deleuze ve
Guattari, 1995: 16).

10

Felsefenin iki tamamlaycs vardr. imdiye kadar bahsettiimiz gibi en


nemli yan kavram yaratmak olan felsefenin dier nemli yan bir dzlem
izmektir. Deleuze buna ikinlik dzlemi adn verir. kinlik dzlemi dncenin
imgesidir; dnmenin, dnceyi kullanmann ve dnce iinde yol almann ne
anlama geldiine ilikin olarak dncenin kendine verdii bir imgedir. Bu bir
yntem de deildir; ancak kavramn douunu haber veren kavramlar btndr.
Eer felsefe kavramlarn yaratlmasyla balyorsa, ikinlik dzleminin de felsefe
ncesi bir ey olarak dnlmesi gerekir. Buradan kavramlarn dzlemden tredii
sonucu karlmamaldr. Deleuzee gre dzlem kavram yaratma iin bir zemindir.
Felsefe, kavram bir pazar rn olarak gren bak asna kar direndii iin,
filozof daima dardan ve zorla kabul ettirilen akn dzenin yerine, ikinlik
dzlemini savunur. Bu bakmdan Deleuze, ikinlik dzlemini bir kavram olarak
deil de dncenin imgesi olarak alr. kinlik dzlemi, gizil bir dzlemdir ve
kavram yaratm ncesinde filozofa dnce ufku salar. Ksacas Deleuzee gre,
dnce ve dncenin dars her zaman bir ikinlik dzlemine baldr (Murphy,
2001: 87).

Dncenin imgesi belli bir zamana veya uygarla da gnderme yapmaz; o


yalnzca sonsuza gtrlebilecek olan devinimi iaret eder. Dncenin setii ey
sonsuz devinimdir. Dncenin imgesini kuran da sonsuzun devinimidir. Devinim
halinde olan ey ufuktur; dnce iinde yol almak da ikinlik dzlemi zerinde
olmaktr, bizim her zaman olduumuz yerdir. Bu anlamda dnmek ve olmak, bir
ve ayn eydir (Deleuze ve Guattari, 1995: 41).

11

kinlik dzlemi ayn zamanda kaosun bir kesiti gibidir. Deleuzen


deyimiyle kaos, cansz ya da duraan bir hal, rastgele bir karm deildir. Kaos
kaoslatrr ve sonsuzun iinde her trl tutarll bozar. Felsefenin sorunu,
dncenin iine gmld sonsuzu yitirmeksizin bir tutarllk kazanmaktr:
Kavramlar tpk ykselip alalan saysz dalgalar gibidir, ama ikinlik dzlemi
onlar katlayp aan yegane dalgadr. (Deleuze ve Guattari, 1995: 39).

kinlik dzleminin kavramlar bazen birbirlerine kar kar, bazen de uzun


bir dnemi kapsayacak ekilde bir araya gelmeleri de mmkndr. Bu kavramlar
kimi filozoflara uygun decek kimilerine ise uygun dmeyecek ekilde
birbirlerinden ayrlrlar. Deleuze bunun en iyi rnei olarak Platon ve YeniPlatoncular gsterir (Deleuze ve Guattari, 1995: 57). Bunlar uzun bir dnem
boyunca ayn imgeyi varsayarak, ayn dzlem zerinde kalarak, yeni kavramlar
yaratabilmitir. Yine de burada bile var olan dzleme yeni erilikler katarak, onun
zerinde deiiklikler yaparak ortaya konan bir baka dzlem sz konusudur. Bu
nemli konu, felsefe tarihini olduu kadar felsefeyi de ilgilendiren bir sorundur.
Deleuze ncelikle felsefenin tarihi yerine, felsefenin zaman dikkate alnarak, nce
ve sonra ile ilgilenen o dar tarihselci bak asndan vazgeilmesi gerektiini syler.
Ona gre dncenin imgeleri herhangi bir dzen iinde ortaya kmazlar; bunlar
ancak daha nceki imge zerinde saptanan ynelim deiikliklerini ierirler.
Felsefece zaman, nceyi ve sonray dlamayan ama onlar bir dzen iinde
katmanlayan, kocaman bir birlikte yaama zamandr. Sonuta felsefe bir tarih deil,
haline gelitir; dzlemlerin birlikte yaamasdr, diyebiliriz. Dzlemin bitmeyen

12

gidi-gelii, sonsuz devinimi iermesi de bundandr. Bu sebepledir ki dzlemlerin


bazen birbirinden ayrlmalar, bazen de bir araya gelmeleri doaldr.

Deleuzen ikinlik dzlemi olarak adlandrd ekliyle, ikinlik yalnzca,


kendinden baka herhangi bir eye ikin olmama anlamyla gerekten ikinliktir.
Deleuze, saf ikinlik olarak adlandrd Bir Yaamdan sz eder. Burada yaam,
kiisel olmamakla birlikte tekil bir yaam olup, sz konusu yaam srf bir olay,
meydana gelen eylerin znellik ve nesnelliinden, yeni isel ve dsal yaamn
rastlantlarndan kurtaran bir karaktere sahiptir. Saf ikinliin yaam, iyinin ve
ktnn tesindeki tarafsz bir yaamdr (Deleuze, 2001: 25-29).

kinlik dzlemini ve kavram birbirinden ayr dnemiyor olmamz ikisini


ayn ey olarak grmemize sebep olabilir; ancak ikisini kartrmamak gerekir.
Felsefe bir konstrksiyonizmdir: Kavramlar yaratmak ve bir plan izmek. kinlik
plan kavramlar sarp dolar ve onlar yayar. Kavramlar olaylardr ama plan olaylarn
ufku, onlarn deposudur. Kavramlar para para ikinlik plann igal ederler veya
doldururlar. Kavram felsefenin balangcysa plan felsefenin kuruluudur. kinlik
plan dnlm bir kavram deil, dncenin bir imgesidir. Filozoflar bir nevi
ikinlik dzlemi ina ederler (Akay, 1996: 17-18).

13

1.2. Dnmenin Bir Edimi Olarak Sanat

Deleuzee gre felsefe snrlar belirlenmi bir alana kurallar ykleyerek, var
olan bilmeye ynelik bir aba deildir. Bu anlamda felsefe bilgi verici deil
yaratcdr; yeni dnceler, hayat biimleri ve olanaklar sunduunu sylemek
mmkndr. Her kavram bir yaratm sreci sonucunda ortaya kar; ancak
dncenin edimi ok eitlidir. Deleuze daha iyi anlayabilmek iin ncelikle onun
dnme zerine grleri dnmenin edimleri olan felsefe, sanat ve bilim daha
yakndan incelenmelidir. imdi bu edimler arasndaki ilikiye; aralarndaki farklara
ve benzerliklere bakalm.

Felsefe, sanat ve bilim insann kaosa kar dzen isteinin farkl grnmleri
olarak karmza karlar. Bu etkinliklerin hibirinin bir dierine stnlnden sz
edilemez; iin de geerli olan, kendi yollar ve belirlenimleriyle kaosu alt
etmektir. Bunu yaparken felsefe kavramlarla, sanat duyumlarla, bilim de
fonksiyonlarla alr. Dolaysyla felsefe sanattan ve bilimden tamamen kopuk
deildir; aralarnda birtakm farklar olmasna ramen ayn amala var olurlar. Bu
sayede Deleuzee gre dnmek, kavramlar araclyla dnmek olabilecei gibi
duyumlarla veya fonksiyonlarla dnmek anlamna da gelebilmektedir.

Deleuzen de belirttii gibi dnce biimi, bireim ve zdeleim


olmakszn kesiir, i ie girer. Felsefe kavramlaryla olaylar kartr, sanat
duyumlaryla antlar diker, bilim de fonksiyonlaryla eylerin durumlarn kurar.

14

Dzlemler arasnda zengin bir iletiim rgs yerleebilir. Ama ebekenin ykselen
noktalar, duyumun, kendiliinden kavram ya da fonksiyon duyumu haline geldii,
kavramn fonksiyon ya da duyum kavram, fonksiyonun da duyum ya da kavram
fonksiyonu haline geldii noktalar vardr (Deleuze ve Guattari, 1995: 177).

Elbette felsefe ve estetik figrler arasndaki farklardan da bahsetmek gerekir.


Felsefe gcn kavramlardan alrken, estetik figrler duygular ve alglardan alrlar.
Bir dncenin, bir resmin veya mziin bizi gndelik yaamn kaosundan alp
gtrecek gc vardr. Felsefe ve sanatlar kaosu keserler ve onunla kaprlar, evreni
ncekinden farkl kavramlar ve alglarla doldururlar. Bunu yaparken sanat,
felsefeden daha az dnmez; sadece duygular ve alglar araclyla dnd iin
farkllar. Bylece aralarndaki ayrmlara dikkat ekerken, aslnda felsefe ve sanatn
zleri bakmndan ayn olduu sonucuna ularz. Sanat duyusal yaratma elverili bir
dnya sunarken; felsefe kavramsal tasarma elverili bir dnya sunar.

Felsefe gibi insann kaosu alt etme ihtiyacnn bir sonucu olarak ortaya kan
sanat da bu adan en az felsefe kadar zorunludur. Bir baka deyile sanat, insann
dnyada yer edinmesini salayan zihinsel bir yaratmdr. Dncenin bir dier yann
temsil eden sanat olmadan dnce eksik kalr. Rodowick, Gilles Deleuzes Time
Machine adl almasnda sanat ve felsefenin k noktasnn ortak bir temele
dayandn yle aklar: Sanat nasl ki alglar ve etkiler yaratyorsa felsefe de
kavramlar yaratr. Her ikisi de ikinlik dzleminden kar. (Rodowick, 1997: 173).
Her ikisinde de yaratm ediminin ortak olmas, Deleuze iin nemli bir noktadr. ki
etkinlik de kendi farkl yntemleriyle zne-kaos ilikisini ortaya koyarlar. Deleuze

15

dncenin bir rasyonel yn bir de irrasyonel yn olduuna dikkat eker. Yani


sanat dnceden btnyle kopuk deildir; dnce onda duyusal bir grnme
brnr. Bu da dncenin irrasyonel ynne vurgu yapar:

Sinemada ilgilendiim ey, ekrann orada bir beyin olabilmesidir. Sinema yalnzca rasyonel
kopukluklarn deil, irrasyonel kopukluklar zerinde yeniden kurulan zincirlemelerle de
hareket eder. Bu ayn dnce imaj deildir. Btn sylemek istediim u: Gizli bir dnce
imaj, geliimleriyle, atallanmalaryla ve mutasyonlaryla, hep yeni kavramlar yaratma
gereklilii esinler, bir d gerekircilik uyarnca deil, bizzat sorunlar tayan bir olu
uyarnca (Deleuze, 2006: 169).

Deleuzee gre: Bir fikir her zaman adanmtr; bir fikir bazen resimde,
bazen romanda, bazen felsefede olabilir Farkl alanlara adanm fikirler hi de ayn
deildirler. (St, 2005: 38). Dolaysyla yaratc da yalnzca filozof deil; yazar,
mzisyen veya ressam olabilir; nk felsefe aslnda birok yaratm iine alr.
Gndelik yaam terk edilir ve sanat varln ifade edebilecek bir dzlem elde eder;
ancak bu bir yaamdan ka da deildir. Yaam yeniden yaratma ve ekillendirme
edimidir. Deleuzen Felsefe Nedir? adl kitabnda da belirttii gibi bu dnrler
yar yarya filozofturlar, ama ayn zamanda filozoftan da daha fazla bir eydirler.

Duygulanm kavramn duygusu olduu lde, kavram da, duygulanmn


kavram olabilir. Sanatn kompozisyon dzlemiyle felsefenin ikinlik dzlemi i ie
geebilirler. Demek ki, bir dnr, kesin bir ekilde dncenin anlamn
deitirebilir, yeni bir dnce imgesi kotarabilir, yeni bir ikinlik dzlemi atabilir;
ama onu dolduracak yeni kavramlar yaratacak yerde, ona daha baka abalar, iirsel,

16

romanesk ya da hatta resimsel veya mzikal, daha baka btnlkler yerletirir


(St, 2005: 64-65).

Sonu olarak dnyann bir ann kalc klmak veya onu kendisi tarafndan var
etmek iin gndelik ve yaanm alglarmza yapan her eyi elemek ve algmz
ykseltmek zorundayz. Sanat da bu adan tpk filozof gibidir. Dnyann bir
ann nasl kalc klmal ya da onu kendisi tarafndan nasl var etmeli? sorusuna
Deleuze, Virginia Woolfun yaz iin olduu kadar resim ve mzik iin de geerli
olan u szleriyle cevap verir: Her atomu doyum noktasna gitmek, gndelik ve
yaanm alglarmza yapan her eyi, sradan romancnn gdasn oluturan her
eyi atk, l ve gereksiz olan her eyi elemek, yalnzca bize bir algy veren
doygunluu saklamak. (Deleuze ve Guattari, 1995: 154).

Deleuzen Diyaloglar adl yaptnda da belirttii gibi dncenin edimi ok


eitlidir; edebiyat da bunlardan biridir. Yazarn szck kullanm bir duyum dili
oluturmaya yneliktir. Yazar kulland szcklerle gndelik dili aan; hatta
szcklerle beste yapan kiidir (Deleuze, 1990a: 43). Yazar szcklerden yararlanr
ama onlar duyuma getiren ve gndelik dili kekemeletiren ya da titreten ve hatta ona
ark syleten bir sz dizimi yaratarak yapar bunu: bu sluptur, tondur, duyumlarn
dilidir ya da dilin iindeki yabanc dildir. Yazar algy alglardan, duygulanm
duygulanmlardan, duyumu grten ekip almak iin dili eip bker, onu titretirir,
kucaklar, yarar (Deleuze ve Guattari, 1995: 158). Denebilir ki her byk yazar gnn
iindeki bir saati, bir ann ssnn derecesini kendiliinde saklayan o duyum
varlklarn yaratr.

17

Yaratmdan, olanakszlklar arasnda yolunu izen bir ey olarak sz etmek gerekir Bir
olanakszlklar btn yaratcnn soluunu tkamyorsa, o bir yaratc deildir. Bir yaratc,
kendi olanakszlklarn yaratan ve ayn zamanda olanakly yaratan biridir Bergsonun
felsefe iin, Virginia Woolfun roman iin, Renoirin sinema iin yapt budur (Deleuze,
2006: 151-152).

Deleuze hibir eyi olduu gibi kabul etmiyor ve hayatn gcnn yalnzca
insan hayat deil, her trl hayatn gcnn sorunlar gelitirme gc olduunda
srar ediyor. Bylece u sonuca ularz: Hayat, yalnzca dnen varlklar iin deil
de her trl hayat iin, sorunlar ortaya koyar. Felsefe, bilim ve sanatn sorular da
hayatn sorun gelitirme gcnn uzantlardr. Her duyum, yant yalnzca sessizlik
bile olsa, bir sorudur (Deleuze ve Guattari, 1995: 9).

Her sanat iin sylenmesi gereken udur: Sanat bize verdii alglar ya da
grlerle balantl olarak duygulanmlarn gstericisi, yaratcsdr. Hatta onlar
yalnzca kendi yaptnda yaratmakla da kalmayp, bize verir. Sanat ister szcklerden
gesin ister renklerden veya seslerden, her ekilde duyumlarn dilidir. Sanat
dnyaya her zaman yeni deiiklikler getiren kiidir. Sonu olarak duyum varlklar
deiikliklerdir, tpk kavram varlklarnn deiimler ve bilim varlklarnn da
deikenler olmas gibi.

Dnceyi, dncenin byk formunu, sanat, bilim ve felsefeyi


tanmlayan ey, her zaman kaosla kapmak; Deleuzen deyimiyle kaosun zerine
bir dzlem ekmektir. Ama felsefe, tutarllk vererek sonsuzu kurtarmak ister. Bunun
iin de olaylar ya da tutarl kavramlar sonsuza tayacak bir ikinlik dzlemi izer.

18

yol da zgndr. Dnmek kavramlar araclyla dnmektir ve bu


dncelerden her biri tekilerden daha iyi veya daha youn ya da daha tam bir
dnce deildir. Sanatn ereveleri bilimsel koordinatlar olmad gibi, duyumlar
da kavram ya da kavramlar da duyum deildir (Deleuze ve Guattari, 1995: 176).

Alglar alglamalar deildir artk, onlar duyanlarda ortaya kan bir


durumdan bamszdrlar; duygulanmlar da artk duygular ya da duygulanmlar
deildir, onlarn iinden geen kiilerin gcnden taarlar. Duyumlar, alglar ve
duygular kendi kendileriyle deer kazanan ve her trl yaanml aan varlklardr.
Onlarn insann yokluunda olduklar sylenebilir; nk insan tata, tuval zerinde
ya da szckler boyunca ele alnd ekliyle, kendisi de alglar ve duygulanmlarn
bir bileimidir. Sanat yapt bir duyum varlndan baka bir ey deildir: O kendi
kendisinde var olur.

Felsefe, sanat ve bilim bizim dorudan kaosun iine dalmamz isterler;


nk ancak bu ekilde onu yenebiliriz. Bu durum bata elikili gibi grnr hatta
Deleuze elikili bir filozof olarak adlandrabiliriz. Ama onun dncelerini
yakndan ve dikkatle incelediimizde daha iyi anlayabileceimiz aktr. Tek
istediimiz, kendimizi kaostan korumak iin bir parack dzendir diyen Deleuze,
kendi kendisinden kaan, henz tasarlanmken yitip giden fikirlerden daha dehet
verici bir ey olmadn da ekler (Deleuze ve Guattari, 1995: 179). Bunlar, yitileri
ve belirileri rastlaan sonsuz deikenliklerdir; kat ettikleri renksiz ve sessiz
boluun, doasz ve dncesiz boluun devinimsizlii ile karan sonsuz hzlardr.
Zaman asndan da fazla m uzun yoksa fazla m ksa olduunu bilemeyiz bu ann.

19

Durmakszn yitiririz fikirlerimizi Ama eer eylerde ya da eylerin durumunda bir


para dzen yoksa, tpk nesnel bir anti-kaos gibi, fikirlerde de bir para dzen
olmayacaktr. eyler ve dnce bulutuklar zaman, duyumun, onlarn uyumunun
teminat ya da tan olarak kendisini yeniden retmesi gerekir. Tpk bizi kaostan
kurtaran bir emsiye gibi, ite btn bunlar talep ederiz bir gr sahibi olmak iin.
Btn bunlarla grlerimiz oluur. Yine de felsefe, sanat ve bilim daha fazlasn
isterler.

Ressam bir felaketin ya da bir yangnn iinden geer ve tuvalin zerinde,


tpk onu kaostan kompozisyona ulatran srayn izi gibi, bu geiin izini brakr.
Matematik denklemlerin kendileri de bilimsel bir grn onanmas gibi dingin bir
kesin-inanca yaslanmak yerine, matematikinin dosdoru hesaplarn iine atlad
ve saa sola arpmadan bu hesaplarn stesinden gelip doruya ulaamayacan
ngrd bir uurumdan karlar. Ve kavramlar yeniden nefrete gtren ya da
onlar geri almamz, aramamz, bir srama yapmamz gereken kaosun ortak varoluu
iinde datan bir atlak tarafndan henz kat edilmedike, felsefece dnce de,
kavramlarn bir araya getiremez. Deleuze bunu denize a atmaya benzetir; ama
balk srklenmek ve limana geldiini sanrken kendisini her zaman aklarda
bulmak tehlikesiyle kar karyadr. Leibnizin bir formln rnek verir: Bir
dncenin mant srtmza vuran bir rzgar, bir dizi frtna ve sarsnt gibidir.
Limana vardnz sanrsnz ve kendinizi yeniden denizin ortasnda bulursunuz.
(Deleuze, 2006: 108). Yine de filozof byle bir yne atlmaktan vazgemez. Felsefe
dncenin kaak hali gebe hali - gibidir. Filozoflar da krizlerle, sarsntlarla
hareket ederler. Deleuzee gre krizlerden gemeyen byk dnr yoktur; krizler

20

byk dnrn dncesinin dnemlerine damgalarn vururlar. Dnmenin


farkl edimi de bunalmlar ya da sarsntlarla i grr ve her birinde gelimeden sz
edebilmemize olanak veren ey ardklktr. Kaosa kar giriilen kavga dmanla
belli bir yaknlk olmakszn yrmeyecee benzer (Deleuze ve Guattari, 1995: 181).

Leibniz gibi filozoflarda dnce her zaman bir eyi gn na karan bir
daltr. Kvrmlar yapan ve sonra birden bir yay gibi gerginlii azalan bir dnce
sz konusudur. Onda her ey kvrlr, dzleir, yeniden kvrlr, kvrmlar iinde
alglanr ve dnya, mekann ve zamann dzenine gre dnyann u ya da bu
blgesini dzletiren her ruh iinde kvrlmtr. Kvrmlar ve dzlemeler dnyasna
biim veren her eyi izlemek gerekir. Tm bunlar bir kavak, oklu balantdr. Bu
iyi bir felsefi kvrmdr. yle ki dnyay grmekten ok okumaktayz, der Deleuze
(Deleuze, 2006: 174).

Kvrm kavram, sanatsal olana olanak salyor ve felsefi olmayan


gereklikleri aydnlatyor; resim, heykel, mimarlk ya da edebiyat yaptlarna
gndermede bulunuyor. Deleuze kvrmn bu eitliliine ramen kvrmn tmel
olmadna dikkat eker:

Aslnda her yerde kvrmlar vardr: Kayalklarda, rmaklarda ve ormanlarda, organizmalarda,


kafada ya da beyinde, ruhlarda ya da dncede, plastik denilen sanatlarda Ama kvrm
yine de tmel deildir; farkllk gsteren yalnzca benzerliklerdir ve yalnzca farklar birbirine
benzer. Birincide, eyler arasndaki benzerlik birincildir, dierinde ey farkldr ve ncelikle
kendinden farkldr. Dz izgiler birbirine benzer ama kavramlar eitlidir ve her kvrm
giderek farkllar. Ayn ekilde kvrlm iki ey yoktur; tek bir ey iin ayn kvrm da sz

21

konusu deildir. Bu anlamda her yerde kvrmlar var ama kvrm bir tmel deildir. Kvrm
bir farkllatrcdr, bir diferansiyeldir. Kvrm kavram her zaman bir tekildir ve ancak
deierek, atallanarak, bakalaarak ilerleyebilir. (Deleuze, 2006: 175-176).

Sanat sahiden de kaosla kavga eder; amac oradan bir anlk sreyi
klandran bir gry, bir duyumu fkrtmaktr. Bir tabloyu ele aldmzda, tablo
ilk bata klielerle kapl olduu iindir ki ressam, her trl gre, her trl klieye
meydan okuyan bir duyum retmek zere kaosla kapmak ve ykmlar
abuklatrmak zorundadr. Bu bakmdan aslnda sanat kaos deildir ama kaosun
gry ve duyumu veren bir kompozisyonudur (Deleuze ve Guattari, 1995: 182).

Bilim de benzer bir ekilde kaosa kar sava iindedir. Bilim aratrabilecei
bir kk kaos paras iin, zlemini ektii btn o aklc birliini feda edebilir.
yleyse sanatn bizi ulatrd sonuca benzeyen bir sonu karsndayzdr: Kaosla
giriilen kavga gre kar alm daha derindeki bir savan aracdr yalnzca;
zaten insanlarn mutsuzluu grten kaynaklanr. Bilim kendisine dinsel bir birlik
ya da birletirme tad salayan gre kar dner. Bilim yaratclk koullar ekler
iletiime ama yaratm denen ey, kaotik deikenlii kesmeye olanak salayan bir
dzlem zerinde fkran estetik deiiklikler ya da bilimsel deiikliklerdir.
Dncenin gre kar verdii kavgay ve bizatihi grn iinde dncenin
urad yozlamay ayn zamanda kavrayabilmek iin, kaotik durumlara erimek
zorundayzdr.

Kimi zaman da bir bilim adamnn baaramadn bir sanat veya bir filozof
baarabiliyor. Bu sz konusu olan kavramlara gerekten bilimsel olmayan bir kuvvet

22

vermek oluyor. rnein; Prigogine ve Stengersn Yeni ttifak ( Nouvelle Alliance)


kitabnn bir kavram atallama alandr. Prigogine bu kavram termodinamikten
yola karak bulmutur ama bu kavram ayn zamanda felsefeye ve sanata ilikindir.
Deleuzee gre sz konusu olan bunlar birletirmek deil ama tam da bu rnekte
olduu gibi beklenmeyen kesimeler oluturmaktr (Akay, 1996: 16).

Felsefenin aa kar duyulan bir fkeden olduu kadar, bize salad bir
dinginlikten de ayr dnlemez olduu dorudur. Felsefe yine de bir g deildir.
Dinler, devletler, kapitalizm, bilim, hukuk, kamuoyu, televizyon birer gtr, ama
felsefe deildir. Felsefenin byk i arpmalar olabilir (idealizm gerekililk,
vs.) ama bunlar glmek iin giriilen arpmalardr. Felsefe bir g olmad gibi,
glerle bir arpmaya da giriemez, yine de onlara kar arpmasz bir sava, bir
gerilla mcadelesi srdrr. Gler, dmzda kalmayp ayn zamanda her birimizi
kat ettiinden, her birimiz, kendimizi kendimizle srekli mzakere ve gerilla
mcadelesi halinde buluruz, felsefe sayesinde (Deleuze, 2006: 7).

Felsefede ortaya kan ise kavramsal deiimdir. Sanat da felsefe gibi


farkszlatrlm boluk ya da benzemezliin okyanusu olarak alglad kaosla
savar. Bundan felsefenin grn yannda durduu ya da grn onda yer
alabilecei sonucu karlmamaldr. Bir kavram, grte olduu gibi arm bir
fikirler btn deildir. Kavrama erimek iin, fenomenlerin fikirleri birletiren
ilkelerin benzeri ilkelere boyun emeleri bile yetmez. Sradan fikirlere yeten,
yaamsal fikirlere (yaratmak zorunda olduklarmza) yetmez. Fikirler ancak imgeler
olarak birleebilir ve ancak soyutlamalar olarak dzenlenebilirler; kavrama erimek

23

iin her birini ayr ayr amamz ve de gerek varlklar olarak belirlenebilen zihinsel
nesnelere olabildiince abuk ulamamz gerekir.

Kaosun onu kesen dzleme gre paras vardr. Deleuze bu lnn


birleme noktasnn birliinin deil beyin olduunu syler:

Beynin, bilimin kurulmu nesnesi olarak ele alndnda, grn, oluum ve iletiim
organndan bakaca bir ey olamayaca bizi artmayacaktr. () Bu durumda felsefeyi,
sanat ve hatta bilimi zihinsel nesneler, nesneletirilmi bir beynin sinaptik yarklarnn en
derinlerinde, boluklarnda, aralklarnda, ara-zamanlarndadr, onlar aramak iin oraya
dalmann yaratmakla anlamda olaca yerdedir. Bu biraz bir televizyon ekrannn, nesnel
tanmlamann gcnden kaan eyi, dalga younluklar boyunca ortaya kartmak zere
ayarlanna benzer (Deleuze ve Guattari, 1995: 186).

Kavram ve duyum fazlasyla krlgandr. Sanat eserini yaratrken zihinsel


kaosun iine dme ya da yaplp, hazrlanm grlere, klielere sarlmak
tehlikesiyle kar karya gelebilir. Felsefenin durumu da benzer olmakla birlikte
biraz farkldr. kinlik dzlemi zerinde tutunmay beceremedii iin yorgun
dm dnceler artk yalnzca bir noktadan tekine, yaygn bir birletiriciden bir
bakasna, bir fikirden bir dierine asl kavram kurabilmeksizin savrulur. Filozof
kimi zaman da neredeyse kendisini hasta drecek bir unutkanlk sergiler. Deleuze
bu noktada filozoflarn tartmaktan pek fazla holanmadklarna dikkat eker:

Her filozof u tmceyi duyduunda kaar: imdi biraz tartacaz. Tartmalar yuvarlak
masalarn banda iyidir, ama filozofun, zerinde zarn att masa daha bakadr.
Tartmalar en azndan almay ilerletemeyecektir; zira konumaclar asla ayn eyden sz

24

etmezler. Diyelim ki, biri u grtedir ve undan ok bunu dnmektedir, uralan


sorunlar sylenmedike bunun ne getirisi olabilir felsefeye? () letiim, her zaman ok
erken veya ok ge devreye girer; konuma da, yaratlacak olana kyasla her zaman fazla
gelir (Deleuze ve Guattari, 1995: 34).

Gerek anlamda felsefe tartmalardan nefret ettii gibi eletiriden de uzaktr


aslnda. Eletirmek, yalnzca bir kavramn yeni bir ortama girdiinde yittiini saptar.
Yaratmakszn eletirenler de felsefeden gittike uzaklarlar. i bo genellemelerle
boumak deildir felsefenin ii; o eylerden ve varlklardan her zaman bir olay
kartr (Olaylar uzay, zaman, madde, dnce vb. olabilir). Her kavram olay yontar,
onu kendince yeni batan biimlendirir. Kavram yalnzca felsefeye aittir.

Kavram

gelecekteki

bir

olayn

kenar,

ekillendirmesi,

yldzlarla

bezenmesidir. Kavramlar bu anlamda kendiliklerinden felsefeye aittirler; nk


onlar yaratan, onlardan durmadan bakalarn yaratan felsefedir. Kavram elbette
bilgidir ama kendinin bilgisidir, ve onun bildii, ilerinde bedenletii eylerin
durumuyla karmayan saf olaylardr.

Kavram hibir ekilde bir nerme deildir, nermesel olamaz. nermeler


kendi gnderimleri araclyla tanm kazanrlar ve gnderim de olay deil, ama
eylerin veya cisimlerin durumuyla ilikiyi, ayn ekilde, bu ilikinin koullarn
kapsar. Kavramlar bir puzzlen blmleri gibi de dnlmemelidir; nk
kavramlarn dzensiz kenarlar birbirleriyle uyumaz. Basbaya bir duvar
olutururlar ama bu dz, tatan bir duvardr ve hepsi birden bir araya gelmilerdir
(Deleuze ve Guattari, 1995: 29-30).

25

Deleuze Bin Yayla zerine Mlakatta kavram yle aklar:

Bir kopuk halkalar btn gibi. Her biri dierinin iine geebilir. Her halkann kendi havas,
kendi rengi ya da tns olmal. Bu bir kavramlar kitab. Felsefe her zaman kavramlarla
ilgilenmitir, felsefe yapmak kavramlar icat etmeye ya da yaratmaya almaktr. Yalnzca
kavramlarn olanakl birok yn vardr. Kavram uzun sre boyunca bir eyin ne olduunu
(z) belirlemek iin kullanld. Biz, tersine, bir eyin koullaryla ilgileniyoruz: Hangi
durumda, nerede ve ne zaman, nasl, vs. Bize gre kavram olay sylemelidir, z deil.
Felsefeye ok basit romanesk yntemler sokulabilmesinin nedeni budur. rnein, nakarat
kavram gibi bir kavram bize hangi durumda ark mrldanma ihtiyac duyduumuzu
sylemelidir. Ya da yz: Yzn bir rn olduunu ve her toplumun yz retmediini, ama
bazlarnn bunu retmeye ihtiyac olduunu sanyoruz. Hangi durumlarda ve neden? O halde
her halka ya da yayla bir koullar haritas izmelidir, bu nedenle her birinin bir tarihi,
kurgusal bir tarihi ve ayn zamanda bir ilstrasyonu, bir imgesi vardr. Bu ilstrasyonlu bir
kitaptr. Gerekte, bizi ilgilendiren, bir eye, bir kiiye ya da bir zneye ait olmayan
bireyselleme tarzlardr: rnein gnn bir saatinin, bir blgenin, bir iklimin, bir nehrin ya
da bir rzgarn, bir olayn bireysellemesi. Belki de eylerin, kiilerin ya da znelerin
varlna haksz yere inanlyor. Bin Yayla bal ne kiisel ne de eyler olan bu
bireysellemelere gndermede bulunur (Deleuze, 2006: 34-35).

Felsefe tmcelerden genel ya da soyut fikirlerle birbirine karmayan


kavramlar kartr; oysaki bilim prospektler yarglarla karmayan nermeler ve
sanat da alglar ve duygular kartr. Her defasnda dil kyaslanamayacak snav ve
kullanmlardan geirilmitir ama bu snav ve kullanmlar disiplinleraras fark
tanmlamaz.

26

dzlem de kendi eleriyle indirgenemezdir; felsefenin ikinlik dzlemi,


sanatn kompozisyon dzlemi, bilimin gnderim dzlemi; kavramn formu, duyumun
gc, bilginin ilevi; kavramlar, duyumlar ve fonksiyonlar (Deleuze ve Guattari,
1995: 192). Deleuzen bahsettii anlamda ele aldmzda sz konusu olan
felsefenin bize kavramasn retmek; sanatn bizi oluturmak, uyandrmak, birer
sanat olmayan bizlere duymasn retmek ve bilimin de bilmesini retmekten
daha fazla ilevleri vardr. Ayrca biri dierine indirgenemezdir; ben znesi felsefe
olarak yalnzca ben kavryorumu deil; ayn zamanda da sanat olarak ben
duyuyorumu ifade eder. Kimi kavramlar ayrlmaz bir biimde felsefi, bilimsel ve
sanatsal olabilmektedir. Bir filozofun bilimsel olarak kullanlabilen kavramlar
yaratmas olanaksz deildir. rnein Deleuze, Bergsonun psikiyatriyi derinden
etkilediini syler. Bu adan hi kimse ayrcalkl olmamaldr; ne felsefe ne bilim
ne sanat ne de edebiyat. Ama herkes iin beklenmedik ortaklklar ve yeni koullar
retebilen almalar yaratmaktr (Deleuze, 2006: 39).

1.3. Sanatn, Felsefenin ve Bilimin Sunduu mgeler

mgeler vardr; eyler bile imgedir. mgeler birbirlerini etkilemeye, tekrar


tekrar etkilemeye, retmeye ve tketmeye devam ederler. mgeler, eyler ve hareket
arasnda hibir fark yoktur. mgelerde kanlmaz olarak enformasyon vardr.
Alglaymzda ise hep daha az vardr; nk alglamak imgeden bizi

27

ilgilendirmeyeni karmaktr. Aslnda imgelerle o denli doluyuzdur ki, dardan


gelen imgeleri salt kendileri olarak gremeyiz.

Felsefe tarihi, zel olarak dnce retmeye dayal bir disiplin deildir. Daha
ok resimdeki portre sanat gibidir. Bunlar zihinsel kavramsal - portrelerdir.
Resimde olduu gibi, benzetmek gerekir ama benzer olmayan yollarla, farkl
yollarla: Benzerlik retilmi olmaldr, yeniden retme yolu olmamaldr. Aksi halde
daha nce baka bir filozofun sylediini yeniden sylemekten ibaret olacaktr.
Filozoflar yeni kavramlar getirirler, onlar ortaya koyarlar ama bu kavramlarn
karlad sorunlar sylemezler ya da tamamen sylemezler. Bu konuda Deleuze,
Humeu rnek gsterir ve onun inan kavramn ele alr. Humeun zgn bir inan
kavram ortaya koyduunu ama bilgi sorununun, bilginin belirlenebilir bir inan tarz
olaca ekilde neden ve nasl ortaya ktn sylemediini belirtir. Ona gre
felsefe tarihi, bir filozofun sylediini yeniden sylememeli, kanlmaz olarak
sezinlettiini, sylemedii halde sylediinin iinde mevcut olan eyi sylemelidir
(Deleuze, 2006: 153-154).

Felsefe dnmsel deildir; yeni kavramlar yaratmay srdrd srece,


doas gerei yaratc, hatta devrimcidir. Tek koul bu kavramlarn bir gereklilii ve
bir zgnl olmasdr. Deleuzee gre kavram, dncenin basit bit kan, bir gr,
bir tartma, bir gevezelik olmasn nleyen eydir. Felsefe her zaman kavramlar icat
eder; bu anlamda felsefe srekli gncel kalan bir ileve sahiptir. Felsefenin rakipleri
konsept (kavram) ve kreatif (yaratc) szcklerini kendine mal eden biliim ve
iletiim, ancak ticari promosyondur. Deleuze felsefenin bu gibi glerin karsnda

28

kendisini kk ve yalnz hissedebileceini syler ve ekler: Felsefenin lm gibi


bir eye ilikin kaygm asla olmad ama eer bir gn lrse, en azndan glmekten
lecektir. (Deleuze, 2006: 154).

Deleuze iin resmin ve sinemann (imgelerin) nemli olduu bir sonraki


admdan bahsedecek olursak, yine felsefenin iin iinde olduunu grrz.
Kavramn, alg ve duygu boyutlar olmak zere iki baka boyutu sz konusudur.
Deleuzen esas olarak ilgilendii de alg ve alglaylar deil; onlar duyanda
yaamn srdren duyumlar ve ilikilerdir.

Deleuze birbirine uzanan bir tekillikler btnnden bahseder. Bir ark


ykselir, yaknlar ya da uzaklar. Bu, ikinlik plannda olup bitendir. okluklar
onu igal eder, birbirine balanr, sreler ya da olular geliir. Yani Deleuze
felsefeyi, okluklar mant iinde kavrar. Kavramlar yaratmak, plann bir blgesini
kurmak, ncekilere bir blge eklemek, yeni bir blge amak, eksii doldurmaktr.
Kavram bir izgiler, eriler bileii ve bunlarn salamlatrlmasdr. Kavramlar
srekli olarak yenilenmek zorundalarsa, bunun nedeni tam olarak ikinlik plannn
blge blge kurulmas, azar azar, yerel bir kuruluu olmasdr. Bu durum sistematik
olamayacaklar anlamna gelmez; tersine bir blgenin bir dierine balan sz
konusudur ve bu balan kanlmaz bir ilemdir, patchwork olarak dnyadr
(Deleuze, 2006: 166).

Deleuze srekli olarak ikinlie vurgu yapyor; nk soyut hibir eyi


aklamaz, kendisi aklanmaldr. Tmeller, aknlar, Bir, zne (ya da nesne), Us

29

yoktur; yalnzca sreler vardr, birleme, zneleme, rasyonelleme srelerinden


fazlas olmayan sreler. Bu sreler, somut okluklar iinde ilerler, iinde bir
eyin olup bittii gerek e, okluktur. Tm sreler, ikinlik plan zerinde ve
tahsis

edilebilen

okluk

iinde

meydana

gelir.

Dolaysyla

birlemelerin,

znelemelerin, rasyonellemelerin, merkezlemelerin hibir ayrcal yoktur, bunlar


ou zaman, okluun bymesini, izgilerinin uzamasn ve gelimesini, yeninin
retilmesini engelleyen kmazlar ya da kapatp- kuatmalardr.

Bir aknla bavurulduunda, deneylemek yerine bir yorum katmak zere


hareket durdurulur. Bellour, sinema iin, imgelerin ak iin, bunu pekala
gstermitir. Ve gerekte yorum her zaman eksik olduu varsaylan bir ey adna
yaplr. Birlik, tam olarak okluu eksik olan eydir, zne gibi olay eksik olan
eydir. Elbette ki, eksiklik fenomenleri vardr ama bu bir soyut uyarncadr, bir
aknlk asndandr, bu aknlk, ikinlik plann kurmamz her engellendiinde, bir
Benin aknl bile olsa. Sreler olulardr ve olular onlar sona erdirecek sonula
deil, seyirlerinin niteliiyle ve devamlarnn gcyle yarglanr (Deleuze, 2006:
165).

Sreler olulardr ve olular onlar sona erdirecek sonula deil, seyirlerinin


niteliiyle ve devamlarnn gcyle yarglanr. Tmeller deil; yalnzca tekillikler
vardr. Bir kavram tmel deil, her birinin bir dierinin yaknna kadar uzand bir
tekillikler btndr. mgelerin bir de ierisi vardr ve ierden duyumsanrlar. Bunlar
znelerdir. Gerekte bu imgelerin maruz kald eylemle gerekletirilen tepki

30

arasnda bir mesafe vardr. Onlara baka imgeler stoklama, yeni alglama gc veren
bu mesafedir. Ama stokladklar yalnzca baka imgelerde onlar ilgilendiren eydir.

O halde her birimiz kendi yerimizden, her birimiz bizzat imge olarak, bir
imgeler atksna ama ayn zamanda buyruk tmceleri olarak i gren bir dnceler
zincirine kaplrz (Deleuze, 2006: 53). Dil, bir enformasyon arac deil, bir
buyruklar sistemidir. Konumak, kendimizden bahsettiimizde bile, kendisinden
konutuumuzu ileri srdmz ve konuma hakk vermediimiz kiinin yerine
konumaktr, her zaman birinin yerini almaktr. Bir imge de her zaman bir ses
tarafndan temsil edilir. Bu ekilde bir ses, bir dizi imge zerinde g sahibi
olabilmektedir. O halde, emirler vermeden, bir eyi ya da birisini temsil etmeden
nasl konuabileceimiz sorunuyla kar karya kalrz. Kendi dilinde bir yabanc
olmak gibi, dil iin bir tr ka izgisi izmek hi kukusuz budur.

Hibir ayrcal yokmu gibi grnen sesli imgeler bizim zerimizde


kanlmaz olarak etkilidirler. Bir insan sesi, bir imgeler btn zerinde g sahibi
olabilir. Buyruk tmceleri olarak dnceler, sesli imgelerde somutlar ve
alglaymza mdahale eder. Burada imgeleri normalletiren, bize alglamamz
gerekeni imgelerle dikte eden bir d g sz konusudur.

Bir olay kuram oluturmak Deleuze iin yeni bir i deildi belki ama onun
bahsettii olaylar, gazetecilerin ve medyann yakalad olaylardan farkldr. O halde
medya olay yakaladyla Deleuzen olay adn verdii ey hangi koullarda

31

birbirinden ayrlmaktadr, buna bakmalyz. Deleuze olay tanmlarken yaylma,


yeinlik, birey, kavrama terimlerini kullanyor:

Medyann bir olay yakalamak iin ok olana ya da eilimi olduunu sanmyorum.


ncelikle, ou zaman olayn ban ya da sonunu gsterirler, oysa bir olay, ksa bile olsa,
anlk bile olsa devam eder. Sonra seyre deer olan isterler, oysa olay l zamanlardan
ayrlamaz. Bu, olaydan nce ve sonra l zamanlar olduu anlamna bile gelmez, l zaman
olayn iindedir, rnein kazann en sert an uzun bir bekleyi iinde, henz olmayan bir
eyin izleyicisi. En sradan olay bizi gren haline getirir, oysa medya bizi basit edilgin
bakanlara, en kt durumda rntgencilere evirir. Groethuysen, her olayn adeta hibir eyin
olup bitmedii zamann iinde olduunu sylyordu. En beklenmedik olayn iindeki delice
bekleyi bilinmez. Olay yakalayacak medya deil sanattr. rnein, sinema Ozu ile
Antonioni ile olay yakalar. Ama l zaman onlarda kesinlikle iki olayn arasnda deildir,
bizzat olayn iindedir, onun kalnln oluturur. Zamanm bu olay kavram hakknda
yazmakla geirdiim dorudur; nk eylere inanmyorum.

Kvrm, bu sorunu baka

bakmlardan ele alr. Leibnizde de her ey olaydr; onun yklem adn verdii ey kesinlikle
bir yklem deil, bir olaydr; cesurca bir tavr almadr. zne kavramn tamamen deitirmek
zorunda kalmasnn nedeni de budur; onda yklemler olaylardr (Deleuze, 2006: 179).

Deleuzee gre Leibniz byleyicidir; nk belki de hibir filozof ondan


daha fazla retmemitir. Bunlar grnte son derece acayip, neredeyse delice
kavramlardr. Birlikleri, her yklem znenin iindedirde olduu gibi, soyut
grnmektedir, yalnzca yklem, bir yklem deil, bir olay ve zne, bir zne deil,
bir klftr. Yine de kavramn somut bir birlii, bu planda yeniden meydana gelen bir
ilem ya da kurulu, Kvrm, topran kvrmlar, organizmalarn kvrmlar, ruhtaki
kvrmlar vardr. Leibnizde her ey kvrlr, dzleir, yeniden kvrlr, kvrmlar

32

iinde alglanr ve dnya, mekann ve zamann dzenine gre dnyann u ya da bu


blgesini dzletiren her ruh iinde kvrlmtr (Deleuze, 2006: 174).

Dnmek tehlikeli bir edimdir. Bir yandan da dnmek, ncelikle grmek


ve konumaktr; bir eyi yapabilme gcnde olmaktr; varolu tarzlarnn
oluturulmas, yeni yaam olanaklarnn icaddr. Hatta bu son evre zne olarak deil
de, sanat yapt olarak varolu tarzn bize verir. Sanat yapt olarak bir yaam sunar.
Deleuzee gre sanat, sanatnn btn dnya yasalarn sezgisel olarak yakalama
arzusu eklinde ortaya kar. Sanat eseri eldeki hazr ablonlara ve kavramlara
uymad gibi her trl rasyonel ve bilimsel zmlemeden de uzaktr. te tam da bu
sayede onun sinemasnda hibir sembol sisteminin kararl bir ekilde kaydetmeyi
baaramad imgelere dayal, zgn bir sinema anlay bulunmaktadr.

33

2.DELEUZEN SNEMA ANLAYII

Bu alma bir sinema tarihi deildir.


Bu alma bir taksonomidir, grntlerin ve sembollerin
snflandrlmas ile ilgili bir denemedir.
(Deleuzeden aktaran Demirdven, 2011: 103 )

Deleuzen bize gstermek istedii sinema, kavram yaratma etkinliine


kazandrd yeniliklerle, aslnda modern dnyann ifade biimidir. Sinemann yeni
bir sanat biimi olarak karmza kmasn salayan da Deleuzen sinematografik
imgeler olarak adlandrd haraket ve zaman imgeleridir.

Dncenin sonsuz hareketini veren ikinlik dzleminden kan hareket ve


zaman imgeleri kavramdan farkldrlar. Deleuzen sinema anlayn, bu iki
sinematografik imgeyi ayrntl biimde ele ald iki ayr kitabnda bulabiliriz. Bu
kitaplardan ilki olan The Movement Imageda sinemay dncenin bir hareketi
olarak ele alan Deleuze, klasik sinemada yer alan alg imgesi, etki imgesi ve eylem
imgesi gibi imgeleri aklar. kinci kitab olan The Time Imageda ise modern
sinemann zaman anlayn temele alarak sinemada zaman imgesini ortaya koyar.

Bu iki imge arasndaki gei noktas ise kinci Dnya Savadr. Sinema
kavramsal bir yaratm da beraberinde getirdii iin yaad dnmle felsefe ve
sinemann birbirine paralel olarak ele alnmas gndeme gelmitir.

Bu erevede sinemann tamamen yeni bir dnme tarz talep etme eklini
inceleyeceiz. Deleuzen kitaplar aka sinemay konu almaktadr ama ayn

34

zamanda da bunlar felsefe kitaplardr. Ona gre sinema basite indirgenip, bir yk
veya enformasyon sunma yolu deildir. Sinematik biim, dnme tarzmzda
yenilik yaratmtr. Deleuzen sinema analizini felsefeyi temele alarak yapmasnn
belli bir nedeni olduu aktr; ona gre felsefe hayata almaldr. Hatta sinemay
modern hayatn en nemli olaylarndan biri olarak ele alr, dersek abartm olmayz.
Sinema sayesinde insan gzyle kstl olan grme tarznn ok tesinde yeni bir
bak as kazanrz. Bu anlamda sinema yeni bir alg ortaya koyar; ancak Deleuze
sinemann olanaklarn daha da ileri gtrerek nmzde yeni bir felsefe olana
aar: Sinemann kendisi, kuramn felsefenin kavramsal bir pratik olarak retmek
zorunda olduu yeni bir imgeler ve gstergeler pratiidir. (Deleuze, 1989: 49).

2.1. Hareket imgesi

Sinema insanlarn ahlak anlayyla badamayan duygular reterek imgeleri


ve duyguyu deerlendirici tek bir bak asnn birletirici gcnden koparr.
Gerekten de, alglar genellikle ortak bir dzen dayatan dzenleyici bir bak
asndan deneyimliyor olabiliriz. Ama sanatn ykc bir duygu yaratabilme gc,
alglar dnmemizi mmkn klabilir. Sinema duyguyu veya imgelerin gcn,
yalnzca derece bakmndan farkllk gsteren tutarl cisimler dnyasndan
zgrletirir. Sinema alglaymz yneten duyusal-motor dzeneine ksa devre
yaptrr. Gndelik hayatmzda basitlemi bir nesneler dnyas grrz; nk
grr, edimde bulunuruz ve edimde bulunmak iin grrz. Bizi ilgilendiren eyi

35

gryoruzdur. Sinemada ise gz birleik eylemden kurtulmutur; bilisel tepkilerden


ok duygusal tepkileri kkrtan imgeler sunulur.

Sinemann duygular hareket imgesindekileri de ierir, yle ki, sunulan


bizatihi hareketin kendisidir. Bu, gzn alma biimini kapsarken veya seip
kavrayaca nesneleri belirlerken gerekleen yanl ve dzenlenmi harekete karttr.
Dolaysyla bu hareket-imge kavram, hareketin gndelik hayat ve ilgilerle i ie
getii halini deil, radikal ve en u biimlerinde hareketin ne olduunu dnmek
zorundadr. mgeleri ve hareketi ounlukla anlam, amalar ve ilgilerimizi ieren bir
bak asndan deneyimleriz. Hareketin kendisinin anlalmas, hareketin saf halinde
ne olduunu aklayan bir kavramn yaratlmasn gerektirir. Bunun iin hareketi
sabit bir noktaya gre bir nesnenin hareketi deilmi gibi dnmemiz gerekir. Bir
kavram gndelik deneyimde en yaygn veya en sk olan eyi kategorize etmez.
Deneyimi oluturan tekilliklerin aa vurulduu u noktalarn dnlmesini ve
hayal edilmesini amalar. Saf hareket dnyasn asla gerekten gremeyiz; sabit
terimlerle ilintili hareketi grrz daima. Bir kavram bizi gerek ve gndelik
dnyadan alp o dnyann sanal olanaklarna gtrr. Yani dnyamz hareketten
oluur. Kavram hareketten yola karak, daha sonra sabit ve grece hareketli bir
dnya dzenleyeceimiz hareketi dnmeye alr. Deleuzen bu kavramlar nasl
rettiini ve kullandn anlamaya almak, ynteminin radikal doasn
kavramamza yardmc olacaktr.

Her alglay farkl paylalan, deimez bir dnyann ama ancak zaman
araclyla grlen bir dnyann alglan olarak dnrz. Her hareketle birlikte

36

bir ey ne ise olduu ey olmaktan kar, deiir. Dolaysyla hareket ve olu iin
yeni olanaklar retir. Sinemada imge kmelerini dzenleyen erevelere sahibizdir.
Bu ereveler toplamna ilaveten bir de sahne-d vardr. Grmediimiz veya
montajda verili olmayan bu btn, bir yandan ereve kmelerinin edimsel
toplamyken bir yandan da sanal bir btndr; sinemann baz hareket kmelerini
keserek bld tm hareket veya olu eilimleridir. Deleuzen belirttii gibi:En
kapal imgede bile daima bir sahne-d vardr. Sahne-dnn e zamanl, dier
kmelerle kurulan gerek iliki ve btnle kurulan sanal iliki olmak zere iki
boyutu vardr. (Deleuze, 1986: 57).

a) Sinemada Montaj

Sinema da tpk gndelik alglama gibi, farkl imgelerin akn dzenlenmi


btnlerle ilikilendirir. Bunun yan sra sinemann bizi edimsellemi nesnelerden
ve btnlerden uzaklatrmas da sz konusudur. rnein, sinema imgeleri anlaml
dizilerde birletirmek veya sentezlemek yerine imgeleri saf grsel biimlerinde de
sunabilir (Deleuze, 1989: 51). Ayrca sinema bizi imgeleri ortak bir d dnyada
dzenleme

eilimimizden

zgrletirme

gcne

sahiptir.

Yani,

nceden

varsayabileceimiz hibir dzenleyici yoktur; burada nemli olan grntlemenin


sunumudur. Sinemann makineye zg hareketini bylesine nemli klan, kamerann
kavramlar dayatmadan grebilmesi ve alglayabilmesidir. Tabii ki sinemann
yalnzca kavramsal dzenlemeden ve yanl bak asndan zgrletirme gcnden

37

ibaret olduunu sylemek eksik bir ifade olur. Sinema bundan daha fazlasna
zaman ve hareket imgelerine sahiptir. Kamera imgeleri sabit bir noktadan
dzenlemez ama kendisi hareketlerle ilerler. te bu, bize hareket-imgenin gcn
gsterir. Benzer ekilde, standart zaman algmz da konumlandrlmtr ve yanldr;
geleceimizi yaamak iin anmsadmz imgeler gemii oluturur. Ayrca zaman
hareketten doru dnme eilimindeyizdir; zaman etrafmzdaki deiiklikleri
belgelemek iin kullanrz ve bunu da sabit gzlemleme noktamzdan yaparz. Zaman
uzlamsal olarak, hareketin eitli anlarn alglanan bir btn iinde birletiren bir
u an ve imdi olarak dnlr. Bu sebepten zaman, bir eylemin eitli
noktalarn birbirine balayan bir izgi olarak grerek, uzamsallatrma eilimi
tarz (Colebrook, 2009: 52).

Sinema sanat zamandan soyutlanm eit uzunluktaki fotoraf karelerinin montaj


araclyla yeniden ina edilmesiyle; yani bir yaratmla meydana gelir. Oysa
sinemann erken dneminde yalnzca eit uzunluktaki fotoraflarn birbirine
eklenmesiyle varla gelmesi sz konusudur. Sinemay oluturan ilk temel zellikler,
anlk grnt, anlk grntlerin eit uzakl ve mekanik olarak bu anlk
grntlerin aktarlmasdr. Erken dnemde sinemann, herhangi bir ann bir ilevi
olarak, yani bir sreklilik izlenimi yaratarak hareketi yeniden oluturan bir sistem
olarak tanmlanmas da bu sebeptendir ( Deleuze, 1986: 5).

Felsefe ve sinema ilikisinin temelinde, sinemann bir dnce imgesi


sunabilmesi yatar. Burada imge ile hareketin birbiriyle kesimesi sz konusudur.
Deleuzee gre sinema bize, kendisine hareketin eklendii bir imge vermez;
dorudan doruya hareket imgesini verir (Deleuze, 1986: 2). Bizim d dnyay

38

alglamamz aslnda her zaman sinematografik algdan geer. Zihnimiz birok


uyarc arasndan setii uyarclarn fotoraflarn eker ve bunlar montajla
birletirerek gereklii oluturur. Bu adan doal alg ile sinematografik algnn
benzerliinden bahsedebiliriz. Sinema erken dnemde doal algya ynelmitir. Bu
dnemin belirgin zellii sinemann, snrl bir mekanda hareket halindeki kiileri
olduu gibi perdeye yanstma eiliminde olmasyd. Bylece sinema balangta
doal algya benzer grlmtr. Oysa sinema sanatnn d dnyadan elde edilen
fotoraflarn hareketli olarak sunulmasndan ibaret olduunu ileri srmek yeterli
olmayacaktr. Sinemann bir sanat olarak douu nceden kullanlan snrl mekan ve
sabit ekim anlayndan uzaklalmasyla gereklemitir.

Sinematografik algyla doal alg arasnda ok belirgin farklar da vardr.


Deleuzee gre sinema, bir model olarak doal znel algya sahip deildir; nk
sinemann merkezlerinin hareketliliinin ve erevelemesinin deikenlii her zaman
onu, yeniden, geni, merkezsiz ve erevesiz alanlar oluturmaya sevk eder. Bu
nedenle sinema hareket imgesinin ilk rejimine; evrensel deiime, btnsel, nesnel
ve dank algya geri dnme eilimindedir. Aslnda her iki ynde hareket eder. u
anki bak amzdan, biz eyden ayrtrlamayan btnsel, nesnel algdan, basit bir
eleme ya da karma yoluyla eyden ayrlabilen znel algya gideriz. Tam olarak
ifade edersek, alg olarak adlandrlan ey, ite bu tek merkezli znel algdr
(Deleuze, 1986: 64).

Deleuzen szn ettii gibi sinematografik alg ile doal alg arasnda
nitelike fark vardr. Dahas sinema, kamera ve montaj sayesinde hareket-imgeyi

39

vermesi asndan doal algdan stndr. Sinemann sabit ekimden uzaklap,


kamerasn yaklatrp uzaklatrarak imgeleri yakalamaya balamasyla bir sanat
olarak adlandrmak mmkndr. Bylece sinema herhangi bir merkeze veya referans
noktasna gereksinim duymaz; nk kamera ve gr as zgrl elde etmitir.
Bu durumda artk doal algyla benzerlii de ortadan kalkm olur. ki alg arasndaki
bir baka nemli ayrm da, sinematografik algda imgenin, tm seyirciler iin daha
nceden belirlenmi olmasdr. Doal algy belirleyen ise onu mmkn hale getiren
koullar tarafndan znenin kendisinde olumasdr.

mgenin alglanmas yalnzca insan bilincine bal deildir. Alg znellik


snrlarnn tesine tam olur. Bu imgelerin kavranlmaya ihtiyalar yoktur.
Alglanmad durumda da evrende imge hareketleri vardr (Deleuze, 1986: 60). O
halde bir hareket olarak algladmz imgenin, yalnzca zihinde bir soyutlama
olduunu sylemek sama olacaktr. mgenin maddeler dnyasndaki hareketlerin
iinde olduunu syleyebiliriz.

Hareket ve imge arasnda dardaki imgeler ve zihindeki imgeler olmak


zere - herhangi bir ikilik de yoktur. Sadece imge hareketleri vardr. mge bizzat
harekettir ve hareket de bizzat imgedir. Deleuzee gre imge grnen eydir ve
grnen ey de srekli hareket halindedir (Deleuze, 1986: 2). mge hareket
halindedir ve evren bu imge hareketlerinin toplamndan oluur. Bu evrende imge,
dier imgelerle iliki iindedir ve eylemde bulunup tepki verir. Deleuze hareketin
nceden verilmi bir ey olarak dnlmesine kar kar. Ona gre hareketin,
herhangi bir anla balantl olarak, tekil ve dikkat ekici olan retimi farkl

40

gerekletirilmelidir. Hareketin bu yeni tarzda retimiyle sinema sanat, modern


dncenin douunda ve geliiminde etkili olmutur (Rodowick, 1997: 23).

Sinema, eyleri bir merkeze gre alglamaz ve anlamlandrmaz. Kamerann


durumunu merkezsizlik kavramyla ele aldmzda sinemann evrene yaklamnn
fenomenolojiye kart olduunu grrz. Sinema yer tutma zelliine sahip
olmadndan onun gerekletirdii alglamalar, btnyle fenomenolojiye karttr.
Buna gre gelien hareket anlay da imgeler aras hareketler sonucu anlam
kazanrken, zaman da znenin dier imgelerle karlamas sonucu anlam kazanr.
zne, merkezsiz ve srekli deiim halinde olan hareketli imgeler evreninde tesadfi
bir merkezdir. Bylece zne, hareket imgelerinin bir ksmn izole ederek alglar elde
eder. Bu alg, seici bir algdr; imgeler evreninde analiz edici ve seici konumunda
zne

bu

ayrcalkl

haliyle,

hareketli

imgelerin

merkezsiz

evreninde

belirlenimsizliin merkezi olur (Deleuze, 1986: 62). zne, hareket imgesini kendine
gre iler ve onun varln kendine gre kavrar.

Deleuze hareket imgesini, kavram ve imge bants balamnda ele alr.


Hareket imgesine dayal klasik sinemada kavram ve imge zdeliine rasyonel
bant sayesinde ular. Buna gre sinemada hareket imgeleri art arda gelerek
rasyonel bir dizi olutururlar; ancak klasik felsefedeki gibi dncelerin mantksal bir
ekilde birbirinden karsanmasna dayanmaz. Sinematografik bir imge olan hareket
imgesi, dncenin yeni bir dnmn ifade eder. Ksacas imge, kavramla ayn
ilevi grmez; dncenin farkl bir ynn harekete geirerek dncenin farkl bir
boyutunu dile getirir. Zaten Deleuzee gre sinema sanatn resim, fotoraf, heykel,

41

edebiyat gibi dier sanat alanlarndan ayran ve ne karan da budur. Sinema


dnebilme potansiyelimizi btnyle aa karr.

Deleuze hareket imgesinin mantksal ileyiine rnek olarak Hitchcockun


sinemasn rnek verir. Onun filmlerinde her gsterge kendisinden nceki ve sonraki
ile balant iinde anlam kazanr. Hitchcockun gerilim temposunu, mantksal
karmlarla izleyiciye iletiyor olmas bizi, bir imgenin dierini nedensellik ve
zorunluluk bantlarna gre izledii sonucuna gtrr. rnein; Psycho filminde
Hitchcock bizzat kendisi gzkerek evi gezdirdii fragmanda, mutlaka bandan
itibaren grmeniz gereken bir film; yoksa hi grmeyin diyerek filmdeki mantksal
karmn nemini vurgular. Klasik sinemada her imge bir dierini kesin biimde
nedensellik zinciriyle izler. Tpk Hitchcockun sinemasnda olduu gibi bir
bantlar mant ortaya kar ki bu mantk da gerilim adn alr (Deleuze:1989: 163164). Ayrca filmde btn oluturan paralardan her biri, tekinden meydana
gelmektedir (Deleuze, 1986: 23). te hareket imgesine dayal sinemada, imgelerin
art arda geliini yneten bu rasyonel bantdr. Daha ak ifade edersek hareketimgeler art arda gelerek rasyonel bir dizi oluturmaktadr.

Deleuzee gre hareket, kat edilen mesafeden ayrdr. Kat edilen mesafe
gemi zamandr, hareket ise andr, kat etme eylemidir. Kat edilen mesafe
blnebilirken, gerekten de sonsuza kadar blnebilirken, hareket blnemezdir. Bu
daha da karmak bir fikri varsaymaktadr: Kat edilen mesafelerin tm zde ve
homojen tek bir yere baldr, oysa hareketler heterojendir ve kendi aralarnda

42

indirgenemezler. Ksacas sinema bize imgeye eklenen bir hareket vermez, hareket
imgesini annda verir (Deleuze, 1986: 1-2).

b) Alg, Eylem ve Duygulanm mgeleri

Deleuze hareket imgesini alg (perception), eylem (action) ve duygulanm


(affection) imgeleri olmak zere e ayrr. Bu imgenin temelinde hareket imgesi
vardr. Alg, eylem ve duygulanm imgeleri kendi balarna bir anlam ifade etmezler.
Ancak zne tarafndan kavranarak bir gereklik kazanrlar. Yani zne ile uyarc
konumda bulunan dier hareket imgeleri arasnda bir bantnn bulunmas
zorunludur. Sinemada da alc konumdaki kamera ile hareket imgeleri arasndaki
bant bize farkl imge trlerine dayanan filmler hakknda bilgi verir.

Deleuzee gre alg, znenin imgeler evreninden kendine gre baz imgeleri
semesidir. zne, kendisini ilgilendirmeyeni izole eder ve dnyay eksik alglam
olur. Dolaysyla znenin seimiyle oluan alg, imgeler evreninin sadece bir
parasn bize yanstt iin eksiktir. Deleuze, biz eyi eksik alglarz,
gereksinimlerimizin bir ilevi olarak bizi ilgilendirmeyen eyi alglamayz der
(Deleuze, 1986: 63). te bu imge seimine alg imgesi denir. zne ile dier hareket
imgelerinin birbiriyle karlamasndan ortaya kan ilk imge tr alg imgesidir.
Zaten kesintisiz bir imgeler evrenini btnyle doal algmzla kavramamz mmkn
deildir. Deleuze sinemann imgeleri doal algdan daha iyi sunabileceini syler;

43

nk doal algda canl imge, imgeler evrenine bir merkezden ynelirken,


kamerann birden fazla merkezden ynelme olana vardr. Bu adan sinemann
belli bir merkezden hareket ettiini de syleyemeyiz.

Eylem imgesi ise znenin dier imgelere dolaysz etkide bulunmas


sonucunda ortaya kar. zne, dier imgelerin etkilerini kendi gerekliine gre
kavrar ve tepkide bulunur. Bylece verebilecei olas tepkileri kendisi belirleyebilir;
bu etkinlii tek yanldr. Deleuze bunu algnn paralanmas olarak ifade eder:

eyleri alglayarak onlarn bende meydana getirdikleri sanal etkileri ve onlar zerinde
meydana getireceim etkinlii kavrarm. Bunu mesafeyi azaltarak veya ortadan kaldrarak
onlarla iliki kurarak yaparm. Tepki dolayszln kaybettii ve mmkn hale geldii
lde, alg o kadar uzak hale gelir (Deleuze, 1986: 64-65).

Sonuncu imge olan duygulanm imgesine gelince, bu imge, zne ve dier


imgelerin karlamasnda birinin dieri zerinde baskn olmasndan ok, etki ve
tepki arasndaki uyumadan doar. Bu imge, znenin ve nesnenin bir uyumudur.
nsann evreni bu imgenin birleimiyle kavramas gibi sinema da bu imgelerle
alr. Sinemadaki montaj alg, eylem ve duygulanm imgelerinin birleimidir; ancak
her filmde bunlardan yalnzca bir tanesinin baskn olduunu grrz. Buna gre
sinemadaki ekimler de farkl hareket imgelerine karlk geldiini grrz. Alg
imgesi uzak ekime, eylem imgesi orta ekime ve duygulanm imgesi de yakn
ekime karlk gelir.

44

Deleuze sinemann dnmeyi tmyle dntrmesini salamak iin


sinematografik imgeleri yaratmtr. Ona gre bir kavram, dnceye yn kazandran
bir yaratm olmas bakmndan nemlidir. Zaman-imge ile hareket-imge, felsefenin
kavramlar ile sanatn duygular arasndaki ilikiyi daha anlalr hale getiriyor. yle
ki duygu baz bakmlardan bir kavramn tam zdddr. Bir kavram bir balanty
duyarlk olmadan dnebilmemize izin verir. Daha nceden alglamadmz, ilerde
karlaabileceimiz bir eyi dnmemize olanak salayacak kavrama sahip
olabiliriz. Yani bir kavram dnmeye dzen ve yn kazandrr. Oysa duygu daha
ok, anlam halinde dzenlenmi olmayan bir duyum veya duyarlktr ve var olan
dzeni kesintiye uratmaya yneliktir. Deneyimimizin kendisini duyumsanabilir
verilerin ve dzenleyici kavramlarn bir bileimi olarak sunmas, duygusal ile
kavramsal arasndaki farkll dnemeyeceimiz anlamna gelmez. Bir tr
maddilie veya duyarla dayanmayan bir kavrama sahip olamayz. Kavramlarn
hareketini dnmemizi salayan bir szce veya sese daima sahip olmak
zorundayzdr. Bu anlamda Deleuze, sanatn anlam barndrmayan duygu olduunu
ne srmez; benzer ekilde sanat da daima bir tr dzene sahip olmaldr. Bu da
sinemada hareket-imge ve zaman-imge sayesinde gerekleir. Bir filmi izlerken,
verileri anlatlar, karakterler ve anlamlar kapsamnda yorumlama veya sentezleme
eilimini tarz. Ayn zamanda da sinemann yalnzca sentezlenmi btnlerden ve
insan gzlemciler tarafndan retilmi olmadn unutmamamz gerekir. Sonuta
sinema kesme yntemini, oklu bak alarn kullanan kameralarn makineye zg
tekil imgelerinden retilmitir.

45

Bir filmin bir sahnesini izlerken kalbimiz hzla arpmaya balar, gzlerimiz
yuvasna

ekilir

ve

terlemeye

balarz.

zlediimizi

dnmeye

ve

kavramsallatrmaya balamadan nce her kararmz nceleyen bir tepki vardr. te


burada duygular devreye girer. Duygu kiisel ncesi bir alglama biimidir. Duygu
dzenlenmi ve uzamsallatrlm alglamalar sunmaz; tersine zerimizde eitlilik
arz eden, farkl ekillerde alglar yaratr. Duygu bizi kuatr; ona daha sonra
alglayacamz veya bilincinde olacamz bir ey olarak kar kamayz ve onu
hesaplayamayz. Gndelik bak amzda ise uzamsal biimi kabul ederiz. Andan
ana deien renkler, tonlar veya dokular grmeyiz. Zaman boyunca deimeyen, tek
bir mekan iinde bulunan birbirinden ayrlm, deimez nesneler grrz.
Uzamsallatma, dnyay nceden varsaylan amalar biiminde dzenler veya
sentezler. Daha ok, dnyay ayr ilevlerden oluan, zaman iinde sreklilik arz
eden bir dnya olarak grmeye eilimli oluruz (Colebrook, 2009: 60).

2.2. Zaman mgesi

Sinemann nasl ilerlik gsterdiine bakacak olursak; sinema birtakm


imgeleri alr ve bir sekans oluturmak iin onlar birbirine balar. Daha sonra da
kamerann insans olmayan gzn kullanarak bu sekanslar keser, birbirine balar.
Bylece birbiriyle atan bak alar yaratabilir. Dnyaya gndelik bakmz
daima bizim yanl perspektifimizden bir baktr. Biz baka deyile alglarn akn
kendi dnyamz oluturacak ekilde dzenleriz. Oysa sinema gndelik hayatn

46

nceden varsaydmz emalarndan zgrlemi imgeler ve alglar sunar. Sinematik


bak, her trl tekil gzlemciden bamsz hale gelmitir. Bu sayede dier dnce
tarzlarndan uzaklar ve hayatn btnne meydan okuyabilir. Sinemann, hayat
izlemek iin kulland teknikler, hayat dntrme gcne sahiptir. Deleuze sinema
tekniinin hayatn olas alglann nasl deitirebildiini aklamaya ynelir. Ona
gre, her ufak farkllk hayatn btnn dntrmektedir (Colebrook, 2009: 49).

Deleuze filmlere felsefeyi uygulamaz; tersine filmlerin yaratmnn felsefeyi


dntrmesine izin verir. Bunu yaparken de sinemay, hareket imgesi ve zaman
imgesi olmak zere iki geni kavram kapsamnda ele alr. Bylece zaman ve
hareketin yeniden deerlendirilmesiyle kar karya kalrz. Sinemann gcnn
izlerini hareket-imgeden, zaman-imgeye gei srecinde arar. Hareket imgesiyle - bir
gr as boyunca hareket eden kamera alar sayesinde - hareketin dolaysz
anlatm olanakl hale gelir. Bylece dnce, hayatn hareketliliini kavrayabilir.
Zaman imgesinde ise zaman dolayl olarak sunulmaz; nk zaman-imge ile sunulan
zamann kendisidir. Zaman, artk bir hareketi dierine balayan ey olarak grmeyiz
(Deleuze, 1989: 15).

Deleuze sinemaya dair iki kitabn sinemann olanaklarndan yararlanarak,


zaman imge ve alg gibi en nemli kavramlar kefetmek iin yazmtr. Sinemadan
yola karak yaratlan zaman-imge kavram, kavramlarn doasn yeniden
dnmemizi salayarak yeni bir dnme ufku aar. Sinemaya baka bir sanat tarz
olarak deil de yalnzca kendi iinde bakabiliriz. Deleuze sinemadan bir sanat
biiminin dnceyi dntrme eklinin rnei olarak yararlansa da; zaman-imge,

47

bizi hayatn oluu ve dinamizmi ile yzlemeye zorlayan zamann kendisinin bir
sunumudur. Deleuzen en byk katks sinemann zglln ele alrken felsefeyi
de yeniden dnmek zorunda olduumuzu ne srmesidir. Sinema bize hayatn
insani, kabul edilebilir ve zaten verili olan biimlerinin tesine geme olana verir.
Bu da ncelikle zamann imgeletirilmesiyle baarlabilir. Deleuze iin sinema bunu
bizatihi bir zaman imgesi sunarak yapar.

Sinema bize zamann kendisinin dolaysz ve dolayl imgelerini sunar.


Hareket-imge, bize dolayl bir zaman imgesi verir. Hareketi tek bir zaman izgisi
zerindeki noktalar sentezi olarak dnemeyiz. Hareket eden cismin hareketi
srasnda kamera da hareket ediyorsa, kamera hareket eden cismin karsnda baka
bir hareket yaratyor demektir. Hareketi btn eitliliiyle tekil bak alarnn
oluturulma noktas olarak grrz. Bu almann asl konusu olan zaman ise
hareketten treyen bir zaman deildir. Zaman-imge biraz daha karmaktr; sayesinde
zamann dolaysz imgesine ularz. Hareket-imge, dnceyi imgenin kendisinde ya
da birleme tarznda verirken zaman-imge, dnceyi kendisini ifade eden
gstergeden kopararak vermektedir.

Deleuzede zaman sanal olandan edimsel olana tm olas yaratlardan ve


eilimlerden edimsellemi olaylara - gememizi salayan farkllk veya olu gc
olarak tanmlayabiliriz. Deneyimlediimiz zaman aslnda ikiye blnr. Bir yanda
gemi veya kiisel olmayan sanal annn, dier yanda yaanm zamann edimsel
izgilerinin yer ald iki zaman sz konusudur. Yaadmz dnya saf ve kiisel
olmayan annn edimsellemesidir ama bu saf an veya zaman da dnyamz kesintiye

48

uratabilir. rnein Deleuze, edebiyatta bir karakterin gndelik olarak birbirine


balanan deneyimlerinin bir olayla - tekil bir ocukluk ansyla gemiten
koparlabileceini syler. Bir an ancak gerekse ve imdinin yannda sanal olarak
var olabiliyorsa, edimsel imdiyi kesintiye uratabilir. Zamann sekansnn sanal an
tarafndan bu ekilde kesilmesi bize yeni bir zaman imgesi kazandrr.

Hayat adna imgeleri birbirine balayan; hayatn tm olaylarn ve olularn


bir btnde birletiren; gndelik eylemde darya doru ilerleyen yeni bir zaman
anlay sz konusudur. Zaman dzenlenmi sekanslarda gerek (edimsel) dnyalar
reterek ileriye doru hareket eder ama zaman gelecee ve daima araya girebilen bir
gemie alan btn eilimler dahil olmak zere sanal bir e de barndrr. Belli bir
sinema tarznda bu sanal-edimsel blnmesinin imgesini bulabiliriz ve bu da
irrasyonel kesmeler ile yaplabilir. rnein; bize grsel imgelerle rtmeyen
sesler sunulabilir. Grsel imgeler hareket eden eyleri veya dzenlenmi btnleri
ekillendirmek iin deil ama olduklar haliyle imgeleri yani belli bir bak
asndan gzlemlenen dnyann imgelerini ekillendirmek iin oluturulup
dzenlenir. Bylece belli bir bak asndan belli bir cismin hareketi olmayan bir
hareket hissine, yani tekilliklere ulalr. Tekillikler dnyay edimsel cisimler olarak
ekillendirmemizi salayan kiisel olmayan olaylardr. Tekilliklere dayal bir sinema
kabul edilmi ve dzenlenmi btnlerde birbirine balanmayan renkler, hareketler,
sesler, dokular, tonlar ve klar sunacaktr. Byle yaparak da bizi gndelik dzeyde
grdmz dzenlenmi dnyadan karp, hayatn dayand tekil ve zgl
farkllklar dnmemizi olanakl klar (Colebrook, 2009: 52-54).

49

Tekillikler gerek akn olaylardr Tekillikler bireysel veya kiisel olmak yle dursun
bireylerin ve kiilerin yaradln ynetirler; ne Benliki ne de Beni kabul eden ama
kendisini edimselletirerek veya gerekletirerek onlar reten bir

potansiyelde

belirginleir. Yalnzca bir tekil nokta kuram kii sentezini ve birey analizini, bunlarn
bilinte olduklar veya yapldklar haliyle amaya muktedirdir () Dnya, ama anonim ve
gebe, kiisel-olmayan ve birey-ncesi tekilliklerle dolu dnya, ak hale geldiinde ancak,
biz de en azndan akn olann alanna adm atabiliriz (Deleuze, 1990b: 74).

Dnya, ierisinde zamann meydana geldii bir ey deildir; dnyann


alglanmasn salayan zaman aklar vardr. Alglama, gndelik biimde kendisini
zamann ve oluun gzlemlenebilecei bir nokta olarak sabitleme eilimindedir. Her
alglay, farkl farkl paylalan deimez bir dnyann ama ancak zaman
araclyla grlen bir dnyann alglan olarak dnrz. Aslnda alglama
noktamz soyutladmz geici bir zamansal ak olduunu unuturuz.

Sinema bizi tek bir bak asnn homojen ve dzenlenmi dnyasndan


karr. Zaman artk hareketin zerinde meydana gelen izgi olarak grmeyiz.
Sradan alglamamzda zaman homojenletiririz; nk tek bir zaman ak olduunu
varsayp, bunun da bizim zaman akmz olduunu dnerek dnyay kendi
sremizden doru dzenliyoruzdur. Ama sinema bize kiisel olmayan, tekbiimli,
soyut veya alglanamaz olan, dzenein iindeki bir zaman verir. Sinematografik
montaj bir bak asn veya zamann akn bir dierinin yanna aka yerletirerek
bize zamann ayrmlamasn veya zaman btnn oluturan farkl ritimleri gsterir.

50

a) Felsefe Tarihinde Zaman Anlaynn Temelleri

Zamann gerek mi yoksa insan bilincinde var olan saf bir soyutlamadan m
ibaret olduu sorusu filozoflarn felsefe tarihi boyunca urat balca konulardan
biri olmutur. Zaman en genel anlamyla her eyin iinde bulunduu, hissedilebilen,
duraan olmayan, srekli akp giden soyut bir kavramdr. Her ey zaman iinde
gerekleir ve anlamn bulur. (Topu, 2003: 88)

Aristoteles zamann devinim olduunu syler. Ona gre, aslnda zaman her
yerde ve her nesnede ayn biimdedir. Hzl ve yava olan yine zamanla belirlenir.
Ksa zaman iinde ok devinen nesne hzl, az devinen de yava kabul edilir. Zaman
deime ile ilgilidir ve devinim deimeden bamsz deildir; dolaysyla zaman
devinime aittir. Zaman ve devinimi ayn anda alglarz ve bir devinim (deiiklik)
olduunda zaman geti diye dnrz. Zaman, an ile belirlenen bir eydir ve zaman
ana gre sreklidir ve yine ana gre geer. inde bulunduumuz zaman gemi,
imdi ve gelecein bir arada bulunmasyla oluur. imdiki an, gemi ve gelecekle
balantl olarak vardr ve byle anlam kazanr (Aristoteles, 1996: 29).1

Aristoteles Fizik adl yaptnda, hibir deime beklemediimizde zamann


gemediine inanyor, ruhun tek ve blnmez bir an durumunda kaldn
dnyorsak, bir deime duyumsamadmz ve belirlemediimizde ise zamann
gemediini
1

sylyorsak,

bir

devinme

ve

deimeden

bamsz

zaman

Aristoteles, Augustinus, Heidegger, Fizik, Zaman Kavram kitabnn iinde.

51

olamayacan syler. Buna gre zamann bir hareket olmadn ama ayn zamanda
da hareketten de bamsz olmadn belirtmi olur. Ve burada nemli olan nokta
zamann nce ve sonra olarak art arda hareket eklinde ortaya kmasdr
(Aristoteles, 1997: 189-190).

Augustinus ise zamann ancak gemi, imdi ve gelecek zaman alarndan


ele alarak sz edildiinde anlalacan fakat soyut bir kavram olduu iin
dnceyle kavranmasnn zor olduunu belirtir. Zaman konusunda Aristotelesi bir
adm teye tayarak gemi, imdi ve gelecek zamanla ilgili sylediklerini
gelitirerek bellei ve alglarmz gemi, imdi ve gelecek zaman anlama srecine
katar. Gemite var olan eyleri anmsadmzda hatrladklarmzn imgesini
imdiki zaman iinde grdmz; nk onlarn hala belleimizin iinde yer
aldn syler. Ayrca gelecekteki eyler iin ndeyide bulunmann imdiki zamanda
yaananlardan yola karak mmkn olacan, bunun da ancak o eyin zihnimizdeki
imgelerini kullanmakla mmkn olabileceini syleyerek zaman, imdiki zamandan
yola karak e ayrr. Buna gre zaman vardr: Gemitekilere ilikin imdiki
zaman an, imdikilere ilikin imdiki zaman bir anlk gr, gelecektekilere ilikin
imdiki zaman da beklenti olarak vardr (Augustinus, 1996: 55).2 Augustinusa gre
insan zamann gerekliini anlayamaz; sadece zamann geiini alglar. Dngsel
anlay yerine lineer zaman anlayn getirmitir. Gemi ve gelecek zaman, imdiki
zaman iindedir; yani zamann varl zihindedir. Augustinus, zaman ne olduu
sorulmadnda ne olduunu bildiim ama sorulduunda ne olduunu tam olarak

Aristoteles, Augustinus, Heidegger, tiraflar, Zaman Kavram kitabnn iinde.

52

syleyemediimdir, diyerek zamann nesnel bir tanmn vermenin zorluunu ifade


eder.

imdiki zaman eer hep imdi olsayd, gemite kaybolmasayd, artk zaman olmazd ()
Demek ki, zaman getii zaman alglanabilir ve llebilir, oysa geince bu olanakszdr,
nk yoktur artk (Augustinustan aktaran Ergven, 1997: 239).

Antika filozoflar, zaman hareketle ilikilendirerek aklamlardr.


Deleuze, antikada zamann bir tarz olduunu, bir varlk olmadn syler. Nasl
bir say da varlk deilse, nasl sayd eyin bir tarzysa, ayn ekilde zaman da
lt eyin bir tarzdr (Deleuze, 2000: 41). Zaman, hareketin bir sonucu olarak
ortaya kar. Dolaysyla hareket deiimin en saf biimiyken; zaman, hareketin
saysdr.

Antikada zaman harekete bamlln her zaman korumutur. Deleuze


zaman anlaynda devrimsel nitelikte sayabileceimiz dnmn Kantla
baladn syler. Zaman artk art arda gelme ile tanmlanmaz; nk art arda
gelme, ancak zaman iinde bulunan eylere ve hareketlere ilikindir. Eer zamann
kendisi art arda gelme olsayd, zamann bir baka zamann ardndan gelmesi ve
bunun sonsuzca srmesi gerekirdi. eyler farkl zamanlarda birbirleri ard sra
gelirler; fakat onlar ayn zaman iinde kalrlar. Bu, artk zaman art arda gelme ile;
mekan ezamanllk ile; kalcl da ncesiz-sonraszlk ile tanmlama sorunu
deildir. Kalclk, art arda gelme ve ezamanllk zamann kipleri ve bantlardr.
Bylece, zaman nasl ki artk art arda gelme ile tanmlanamyorsa mekan da birlikte
varolu ile tanmlanamyor.

53

Hem zaman hem de ona bal olarak mekan tamamen yeni belirlenimler
bulmak zorundadr. Hareket eden ve deien ey, zaman iindedir; fakat zamann
kendisi deimez, hareket etmez, ncesiz-sonrasz olmaktan te bir ey deildir.
Zaman, deien ve hareket eden her eyin biimidir; deimeye uramayan,
deimez bir Biimdir. Zaman, ncesiz-sonrasz bir biim deildir, fakat aslnda
ncesiz-sonrasz olmayan eyin biimidir; deime ve hareketin deimeyen
biimidir. Byle bamsz bir biim, derin bir gizemi belirtir gibidir. Artk zamann
yeni bir tanm talep etme sz konusudur ve bu, Deleuzee gre Kantn kefetmek ya
da yaratmak durumunda olduu eydir. Deleuze Kant felsefeye Hamletin,
Zamann ivisi kt. eklindeki iirsel formln rnek gsterir:

Zamann ivisi kmtr; nk zaman menteelerinden kopmutur. Menteeler, kapnn


evresinde kald srece, harekete tabidir: Zaman hareketin lsdr. Bu antik felsefenin
gryd. Fakat ivisinden km zaman, hareket-zaman bantsnn tersine evrilmesi
anlamna gelir. imdi zamana tabi olan, harekettir. Hareket de dahil olmak zere her ey
deiir. Bir labirentten bir dierine geiyoruz. Bu labirent, artk kendisinin karmak
dolambalarn anlalr klacak bir daire veya bir spiral deildir; fakat bir iplik, bir dz
izgidir; basit, iinden klamaz olduu iin daha da gizemlidir. Borgesin dedii gibi, tek
bir dz izgiden olumu, blnemez ve aralksz bir labirenttir. Zaman, artk lt
harekete

bantlanm

deildir;fakat

hareket,

kendisinin

koulu

olan

zamana

bantlanmtr. Bu, Salt Akln Eletirisindeki ilk byk Kant tersine evrilmedir
(Deleuze, 1995: 25).

Kanttan nce fikirler kendilerine yeter haldeydiler ama biz fikirlerin kendi
balarna yeterli olmadklar bir ada yayoruz. Dncenin geirdii devrimden
sonra fikirlerin kendi dna kp, zamansal ve mekansal olarak belirlenmeleri

54

gereklilii domutur. yle ki artk zamansal ve mekansal belirlenimlere sahip


olmayan, bir baka deyile kurumsallamayan, dnce bir hitir. Deleuzee gre
Kant bylece ardllarn peinden koturacak bir dnce ortaya koymu olur (Baker,
2006).

Deleuzen sinema felsefesinden bahsederken Fransz filozof Henri


Bergsondan da bahsetmemiz gerekir; nk Deleuze, Bergsonu temel alarak
zaman, hareketi ve aslnda bir btn olarak hayat kuramlatrmak iin sinemadan
yararlanr (Colebrook, 2009: 47).

nsann zamanda yaamadn aksine zamann insann iinde yaadn


syleyen Bergson Deleuzee zaman anlay bakmndan en yakn olan filozoftur.
Bergson gemi zamann kaybolup gitmediini ve insan anlnda devam ettiini
belirterek zaman ve deiimin insanda isel bir olay olduunu ve gemiten bugne
insan dncesinde tandn syler. Evrende her eyin kesintisiz, srekli bir
deiim iinde olduunu ne sren Bergson iin imdiki ann kendisi de bir
deiimedir. Bu deime iinde gemi hibir zaman yitip gitmez. Bellein
gemiten bir eyleri imdiki ana tayp getirmesi nedeniyle her zaman bellek iinde
varoluunu srdrr (Bergson, 1997: 9). Bergsona gre evren bir devingenlikler
alandr ve zamann anlar ve devingenliklerin konumlar yalnzca, zihnimizin
hareketin ve srenin sreklilii zerinden ekmi birtakm enstantane fotoraflardan
ibarettir (Bergson, 1986b: 10).

55

Deleuzen Bergsonculuu tamamlayc niteliktedir. Bergsonun temel


kavram olan sre, bellek ve yaamsal atlm, Deleuzen ortaya koyduu yeni
kavramlarla rtr. Bir baka deyile, Deleuzee gre sre olumsuzluk deil, farktr;
bellek de virtel gle beraber ele alnmaldr. Bu gcn edimsellemesi olan
yaamsal atlm ise Deleuzele birlikte Bir ve ok diyalektii olarak deil de
okluklar reten bir farkllama olarak kavranabilir ancak.

Deleuze varl statik olarak deil, dinamik kavramlarla ele alr. Varlk artk
tz deil, olu; form deil, hareket; zdelik deil farktr. zdeliin kaynanda da
fark vardr. Deleuzee gre filozoflarn ne srd pek ok sorun, tz yapay bir
biimde olutan bamsz olarak dnmekten; hareketi sabitlie gore veya fark
zdelie gre ikincil olarak ele almaya dayanr. Oysa varl dinamik biimde
kavradmzda, tm felsefe tarihindeki tm paradokslar; zgrle, hilie,
dzenlilie, olanaklara ilikin tm problemler birer birer dalr. Felsefenin gerek
problemleri, yaamn hareketiyle, sreyle ilgili problemlerdir. (Deleuze, 2010: 47)

Varl olu olarak kavramak, bilimle felsefenin kesimesi Deleuzen


felsefesini belirleyen nemli unsurlardr. Bir tr olumlayc felsefedir; bu ynde
felsefe yapmaya bir tr ardr. Ayn zamanda felsefe tarihini keskin bir dille
eletirir; aknla odaklanan umutsuz felsefelere kardr. Ona gre aknlk,
felsefenin yaamdan kopmasdr; yaamla kavram arasnda alan uurumdur. l
kavramlarla felsefe yaplmaz. Sinemann kefi bize olu biimi kazandrr. Bu bir
varlkta temellenmi ve kendisini zaman araclyla aa vuran bir olu olmasa da
her yeni karlamayla birlikte deien bir olutur. Olu bir eyin ne olduunun basit
bir amlan deildir. Bir ey olmad eyle karlaarak tm olu eklini btnyle

56

dntrebilir. Bu ancak, sinemann kamerasyla zaten bildiimiz ey olarak deil,


bize meydan okuyan bir ey olarak karlarsak sz konusu olabilir.

Deleuzen asl problemi, kavramla yaam arasna konan uzakln almas


olmutur. Dnce statik olarak ele alnp, yaamn dinamik hareketini kavramn
duraanlnda ldrmektedir. Toplumda birtakm statik yaplarn var olduu
dorudur; bu yaplar gz ard etmez. Bu statik yaplar kontrol altna alnm,
ngrlebilen, homojen bir hareketle, zaman kendi dzenlerinde durdururlar ve
yaamdaki dinamik aklarn, olaylarn, karlamalarn rn olan gerek hareketi
adeta durdururlar. Deleuzee gre gerek hareket yeniyi yaratma gcn iinde
tayan, yeni yaam biimleri, alglama ve duygulanma biimleri, kavramlar yaratan
zamann hareketidir. (Bergsonun yaamsal atlm, Nietzschenin g istenci veya
Spinozann conatusu gibi) Bu, bizi aran bir olayla karlatmzda tmyle
baka bir yaam srebileceimizi hissettiimizde ya da kendimizde daha nce fark
etmediimiz gler kefettiimizde, ou kez gszlkten statik olana snarak
yitirdiimiz eydir. Deleuze iin nemli olan sadece bu hareketi anlamak deil, ona
kapal kalmamak, onu olumlamaktr.

Deleuzec bir abayla felsefe yaam yakalamaya, yaamn hareketine


katlmaya ynelmi olur. Dncenin yaamdan kopmasna, kavramn yaam iin
fazlasyla soyut kalmasna eletiri getirir. Felsefe Nedir kitabnda ikinlii ikinlik
olarak, hibir ikinlik tuzana dmeden dnen tek filozofun Spinoza olduunu
belirten Deleuze daha sonra Bergsonun da bu seviyeye ulatn syler (Deleuze,
2010: 49-50). Bergsonda sezginin ilk zellii udur: Onda ve onun yoluyla herhangi

57

bir ey baka bir eyden gelmek ve karsanmak yerine kendini olduu gibi sunar,
olduu gibi verir (Deleuze, 2009: 36).

Felsefe de en az bilim kadar nesnesine uygun ve ilerletilebilir olmaldr;


ancak imdi sezgi felsefeye, onu bilimden ayran baka bir zellik kazandrr. Bilim
dolayl ve dsal bilgi sunarken, felsefi bilgi sezgiye dayand iin dolaysz ve
nesnesini isellii iinde yakalayan bir bilgidir. Filozof sezgi sayesinde varl
olduu gibi, ierden, dolaysz bir ekilde kavrar. Bu nedenledir ki sistem asla
tamamlanmaz; nk sz konusu deneyim tketilemezdir ve felsefe tek bir filozofun
ii olmaktan karak, ilerletilebilir bir aratrmaya dnr.

Bu tamamlanmamlk, mevcut deneyimlerin sonsuzluuna ve gelecekteki


deneyimlerin ngrlemezliine iaret eder. Dolaysyla bu ngrlemezlik yenilik
ierir ve zamana dayanr. Kavramn soyut hareketinden karlamaz olan yenilikle
karlamann tek yolu bekleyip grmektir. Her sradan olay iin bile yeni olmas
gerekmez her bekleme, olayn farkn beklemek anlamna gelir. Olayn dolayszl
iinde beliriini beklemedir. Soyut kavramn snr ite buradadr (Bergson, 1986a: 910).

Bergson kesinlie sahip, somut, ilerletilebilir olan ve nesnesini ierden


yakalayan bir felsefe ortaya koyar; bu felsefenin yntemi de sezgidir. Ayn zamanda
ilerleme ve tarihsel geliim tek izgili deil; nceden belirlenmemi farkllama
izgileri ortaya koyan; oul ve ok ynl bir ilerlemedir. Farkn isel bir kavrann
salayan sezgi, rastlantsallk tamaz ve mistik bir deneyim olarak da

58

deerlendirilemez. Bergsonda sezgi yetkin bir felsefi yntem halini almtr. Sezgi
kendini dorudan sunan nesnenin de tesine geerek, nesnenin ardnda nesneye zg
olan dolaysz fark kavrar. Bu anlamda Deleuze iin Bergsonun sezgi yntemi
aknsaldr; nk sezgi dorudan verilenle yetinmeyip, deneyimin ardndaki saf
eilimlere doru genilemektedir. Ancak byle deneyimin koullarn anlamak
mmkn olur. Yani olandan olmas gerekene ilerleyen bir sre sz konusudur;
deneyimde

verili

olandan

deneyimin

ardndaki

olmas

gerekene

geilir.

Unutulmamas gereken nokta Bergsoncu sezginin yalnzca gerek tekil dnyann


peinde oluudur; bize olanakl tm dnyalar sunmaz. Algmz olanakl her
deneyimi koullayabilecek genel bir ereve sunmad gibi kendini alglad
nesneye uygun hale getirir. D dnyan alglarken onun biimlerine uyarz ve hatta
kendimizi bile ou kez bu dsallk zerinden dnrz (Deleuze, 2010: 21).

Bergsonda aknsal olanla (olanakl), ampirik olan arasnda deildir; bellekle


(virtel olan), alg (edimsel olan) arasndadr. Artk biim maddeyi deil, bellek
algy koullamaktadr. Bellek de biimsel olamayacana gre madde maddeyi,
ierik ierii koullar. Tekil deneyimlerin aknsal koulu yine tekil deneyimlerdedir.
Sezgi, deneyimi aarak, aslnda bu dnyay aarak yeniden bu dnyay bulmaktan
baka bir ey yapmaz. Deleuze Bergsonculuk adl kitabnda deneyimi aan sezginin
deneyimin tesinde bir noktada somut deneyimi nasl yeniden yakaladn
gstermektedir. Bergsonun dnsel geliimi sistematik olmaktan tamamen uzaktr.
Kulland temel kavramlar bir yandan sreklilii salarken, dier yandan
farkllaarak, gelime gsterirler.

59

Sezginin ortaya kard bilin, uzamda yer almaz; onun varl ancak
zamanda ortaya kar. D dnya temelde uzamsal olmasna ramen, bizim
bilincimize ait olan zaman farkl hzlar kazanan, lsz tekilliin zamandr. ou
kez alkanlklarmzn etkisiyle, bilinci dsal zaman iinde ele alrz. D dnyaya
zg olan zaman, homojendir; eit aralklara blnerek llebilir, izgisel ve
uzaysaldr. Zamandaki her an, dz bir izgi zerindeki homojen noktalara indirgenir.
Bizim dmzdaki nesneleri anlamak iin bu homojen zaman yeterli grnmektedir.
Oysa insann zamansall, uzamsal olmayan baka trl bir zaman anlayn
gerektirir. Bergson, dsal zaman tarafndan zeri rtlen ama isel yaantlarmzda
kendini dolayszca gsteren, bilince zg bu heterojen zamana, yani sreye sezgi
yoluyla ular. Sre sayyla llemez, uzayn terimleriyle ifade edilemez olan
gerek zamandr; yorulduumuzda, korktuumuzda, skldmzda, sevindiimizde
farkl hzlar kazanan lsz tekilliin zamandr. Ancak dolayszca yakalanabilen
bu zaman, homojen zamann ardnda, iinde yaadmz zaman olan sreyi kefeder.
Homojen zaman srede temellenir.

Sre ancak sezgi yoluyla bilinebilir ve ancak sezgi sayesinde dorudan


tannabilir. Bergsonun kulland ierik kapsamnda sre, devinim halindeki
benliin bilincidir; bilin demek, bellek demektir. Gemiin imdi iinde yaamay
srdrmesidir. Bu nedenle de hem bir birlik, hem de bir okluktur (Bergson, 1998:
11).

Bergson iin, sreyi homojen zamana indirgemek; betimlemek, ayrmlar


yapmak,

yaammz

durumlara

blmek

kanlmazdr.

Temel

yaamsal

60

ihtiyalarmz bunu zorunlu klar ama sre blmlere ayrldka, yaantlarmzn i


ielii silinir. Zaman dsal ve izgisel olmaya balar ve homojenleir. Yaam bu
ekilde kavrandnda, bizim dmzda kalan soyut ve kaytsz bir tze dnr.
Oysa bilin iinden getii durumlara ikin bir srekliliktir. O, bir gemie sahip
deildir ki zaten kendi gemiiyle zdetir. Ayn zamanda da ngrlemez bir
gelecee uzanmaktadr. Ancak sremiz geleceimizi nceden belirlemez; o srekli
bir yaratm ve zgrlktr. Her deneyimimiz, rtk olarak, btn gemiimizi iinde
tar; gemiimizce belirlenir ama ayn zamanda ngrlemezlii ve yenilii de
kendinde tar. Deleuzee gre sredeki her an, dierlerinden ve kendinden doas
gerei farkldr ve bu yzden de asla ngrlemez. Her an, yenidir; her tekil deneyim
yalnzca gemiin btnnce belirlenmez, bu btn belirler, dntrr, onu kendi
rengine boyar. Bylece bamza gelen bir olay, btn gemiimizi deitirebilir ve
gemiteki olaylara yeni anlamlar kazandrr (Deleuze, 2010: s.30).

b) Filmsel Zaman

Aristotelesten Bergsona kadar zaman anlaylarna baktmzda filozoflarn


zerinde birletikleri ortak bir nokta olduunu grrz: Zamann gemi, imdi ve
gelecek boyutlarnn birbirinden ayrlamazl sz konusudur. Bu da bir zaman
boyutu iinde mmkn olur zaman boyutu deneyimlerimizle ynlendirdiimiz
zamandr (Zettle, 1973: 386).

61

Zaman srekli bir deiim ierir; gemiten gelecee uzanr, sreklidir ve biz
imdiki an iinde bu deiimi alglarz. Gemii hatrlar, gelecei hayal eder, imdiki
an ise yaarz. Bergsonun zaman anlaynn temelinde ise e zamanllk vardr.
Bergsonun zaman kavramna filmlerde, romanlarda olduu gibi ada sanatn tm
dallarnda rastlayabiliriz. Bylece olaylar Bergsoncu zaman anlayna uygun olarak
e zamanl geliim iinde verilirler (Hauser, 1995: 412). Sinema sanatnda ise
Bergsoncu zaman anlayna 1950lerden sonra rastlanabilir. Film eridi zerine
kaydedilen olaylarn birbirinden farkl zaman dilimlerinde ekilmi olsalar bile,
filmin anlam bu ekilmi paralarn bir arada bulunu biiminden doar. Aslnda
grntler zamanlara sahip deildir; gemiteki ve gelecekteki olgular sinematik
tekniklerle u an oluyormu gibi anlatlabilir. Gemi ve gelecekteki olgularn
anlatld zaman, aslnda imdiki zamandr.

Sinema sanat bazen gemi, bugn ve gelecein dorusal biimde kronolojik


dzende sraland klasik zaman anlayn, bazen de gemi, bugn ve gelecein i
ie getii ve zamansal snrlarn kalkt Bergsoncu zaman anlayn kullanr.

Aktr ki sinemada zaman gerek yaamdan ve dier sanatlardan farkldr.


Sinemada zamann ak srekli ve geri dnlmez deildir, zaman dondurulabilir
veya gelecee ait grntlerle ileriye doru hareket ettirilebilir. Ayn anda ekilen
grntler birbiri ardndan gsterilebilir; nce olan bir olay sonra, sonra olan ise
nce gsterilebilir. Sinemadaki bu zaman kavram tamamen zneldir. Sinema bir
anlamda zaman zerinde hakimiyet kurma sanatdr da denebilir.

62

Zaman yalnzca nedensel ve mekanik bir alglar dizisi deildir; hayatn


hareket ve olu gcdr. Zaman hareketler retir ama zaman hareketlerden tretmek
yanl olur. Genellikle zaman hareketin birletirilmesi olarak dnrz. Oysa
zamann deneyimin farkl noktalarn bir araya getirmekten ok, paralayc bir
kuvvet olduunu da sylemek mmkndr. Sanat ve felsefe araclyla zamann
aknda ileri ve geri hareket edebiliriz. Deleuze bir imgenin asla yalnz olmadn
syler:

nemli olan imgeler arasndaki ilikidir. Lineer bir zaman anlaynn yerine, iki imgenin
gerekle tasarnn ayrt edilememe noktas etrafnda durmadan art arda kotuu bir devre sz
konusudur. Aktel imge ile onun sanal imgesi adeta kristalleir. Bu, Fellinide de
karlatmz ekliyle, hep ikili ya da ikilenmi kristal-imgedir. mgenin birok kristalleme
tarz vardr ama kristalin iinde hep bir ey grlr. ncelikle grlen zamandr; zaman
rtleri, dorudan bir zaman-imge. Bunun nedeni hareketin durmas deil, hareket ve zaman
ilikisinin tersine dnm olmasdr. Zaman, artk hareket-imgelerin kompozisyonu (kurgusu)
sonucu kmaz, tam tersine, hareket zamandan doar (Deleuze, 2006: 63).

Felsefenin dnyas hayali bir sonsuz hzda hareket eden bir dnya - hayat bir
btn olarak bir kerede kuatmaya alan bir dnya - olarak tanmlanabilir. Zaman
edimsel bir ortak temel iinde birbirini izleyen eyler dizisi olmad iin ancak bu
farkl sreler olanakldr. Zaman ieren bir dnya yoktur. Dnyalar ve sreler reten
bir zaman ak vardr yalnzca. Zaman birbirinden ayr srelerden oluan sanal bir
btndr. Bylece baka sreleri dnmemiz ve alglamay uyarlan eylemin
duyusal-motor dzeneinden kurtarabilmemiz olanakl hale gelir. Bunun en somut
rnei sanatlarda karmza kar:

63

Hayvan alk hisseder ve yer ama bir yk yazar alk hissedebilir ve bir eyler yemek
yerine bir alk imgesi ve fantezisi sunabilir. Franz Kafka Alk Cambaz adl yksnde
aln giderilmesini geciktirmeye karar veren birini ele alr. Sanat bedenin tepkisini
yavalatarak kendi beden duygusunu ve imgesini gelitirir. Farkl varlklar veya bir eyin
ne olduu farkl hzlarca belirlenir. nsanlar hemen edimde bulunmamak iin semek, karar
verebilmek ve tereddt edebilmek iin deneyimi yavalatabilirler. Seilmi eylemlerin
dnyas mikro-organizmalarn anlk tepkilerinden daha yavatr (Colebrook, 2009: 65).

Zaman bizde birtakm i yanlsamalar da yaratr. Zamann karmak


akndan dzenli btnler retme eilimindeyizdir. Zaman zaten verili bir btn
iindeki homojen birimlerin birbirine balanmas olarak dnrz. Gnein
gkyzndeki hareketiyle, bir saat zerinde hareket eden akrep veya yelkovanla veya
hareket eden bir baka cisimle zaman konumlandrma ve uzamsallatrma istei
duyarz. Zaman boyunca ilerleyen bir dnya algmz vardr. Bylece varl, oluun
nne koymu oluruz. Zamann karmak akn, farkllklar k, ses, hareketin
tekil farkllklarn bir varlklar dnyasna indirgeme tehlikesiyle kar karya
kalrz. Bir nesneler dnyas grrz ve zaman bir nesnenin bir noktadan dierine
hareketi olarak dnme yanlgsna deriz.

Sradan alglamada zaman homojenletiririz; nk tek bir zaman ak


olduunu hayal edip, bunun da bizim zaman akmz olduunu varsayarak dnyay
kendi sremizden hareketle dzenliyoruzdur. Zaman bir imdiler dizisi olarak
dnmek yanltcdr; zaman imdilerden olumu deildir. Byle yaparak zaman
bir tr varlk veya ey olarak imdiyi zamann oluundan veya akndan
soyutlam oluruz. Zaman algladmz dnya ierisine edimsellemi bir imgeler
dnyasnn iine konumlandrrz. Oysa zaman uzamsallatrc deildir; ayr

64

birimlerin balants da olmad gibi. Zaman daima farkl ve ayr sreler biimine
brnr (Deleuze, 1986: 60-61).

Zaman ieren bir btn dnya yoktur; dnyalar ve sreler reten bir zaman
ak vardr yalnzca. Zaman birbirinden ayr srelerden oluan sanal bir btndr.
Hayatn dnebildiimiz veya sezebildiimiz farkl ritimleri vardr. Gndelik
yanlsama, hayatn bir andan dierine akt ve bizim genel bir zaman izgisi
zerinde olduumuz anlayna dayanr. Bu homojen, lineer zaman yanlsamasndan
ancak zaman bir ak olarak dnerek kurtulabiliriz. Sinemann gcnn dier
eylerin yannda hayat daha ak hale getirdii nemli nokta budur.

Sinema zaman yeniden dnmemizi salayan bir ara olduu iin nemlidir
ve bu yolla kendimizi dntrmenin merkezinde bulunur. Zaman yeniden
dnebilmek de kendimizi ve geleceimizi dntrebileceimizi syler. Sanat ve
felsefe sayesinde zaman farkl ekillerde yeniden dnebiliriz. Bu, hayatn oluu
asndan da ok nemlidir. Felsefe, sanat ve bilim gibi dnme tarzlar bo
kavraylar veya dnme biimleri deildir. Sanat duygular araclyla zamann
ykc gcn ne karr. Bylece artk hayat, zaman araclyla akan birleik bir
btn olmaktan kar. Btn ekillendirecek ayr olular, hareketler grmeye
balarz. Ksacas akan bir hareket grrz.

Deleuzen sinema kitaplar zaman felsefesini aklamalar asndan


nemlidir ki, hatta felsefe olmann da tesindedir. Aktr ki sinema zamanla
karlamamza araclk eden tek tarz deildir. Felsefe de sinemayla birlikte

65

dnmtr. Sinema imgeleri bize, zaman araclyla oluturduu iin birtakm


duygular ve alglar sunar. Sinema alageldiimiz imgeleri beklendik olaylar ve
dzenli dnya imgelerimizi bozup duygular standart dzenleri ve anlamlar
tesinde alglamamza izin verebilir. rnein; birbirinden kopuk duygu ve
yeinliklerin en belirgin sinematik kullanmna, erotizmin arzu uyandran
grntlerini iddet ve bozulma sesleri ve edimleriyle birletiren David Lynchin
filmlerinde rastlayabiliriz. Gzn irkilmesine yol aan i organlarn paralanma
grntleri, genellikle yumuak, dingin film mzikleriyle birletirilir.

Ortak bir mekan araclyla dzenlediimiz alglanan nesneler dnyasnn


tersine, sanatn sunduu alglar tr bakmndan farkllar. Sanatta alglarn artmas
hepimiz iin orada var olan anlaml bir dnyay kavrayan btnlkl bir izleyen zne
imgesini ykar. Bu alglar, yetileri arptr veya karmakark hale getirir; gz
arzulayabilirken, bellek veya saduyu korkudan titrer. Lynchin imgelerinin
birounda olduu gibi, gz e zamanl olarak cezp edilip irendirilebilir
(Colebrook, 2009: 61).

Sinemada zaman daima kendisinden farkllar. ki imdi asla ayn deildir.


Zaman bir imdiler veya noktalar dizisi de deildir. Zaman alglayabilmek iin onu
uzamsallatran, noktalara ayran biziz. Hatta hareketi, anlara blerek alglarz. Oysa
oluun gerek zaman alglanamazdr. Sanal bir olu olan zaman algladmzda,
onun karmakln ve farklln, edimsel bir uzamsal eyler dnyasna indirgeriz.
Sinema sanat tekil imgelerin veya olularn, oluturulmu bir btnden

66

zgrletirilmesine dayanr. Bylece alglar dzenleyici bir bak asndan


kurtulabilir.

Sinemaya ilikin kitaplarnda aka grld zere Deleuze, btnyle


tekilliklerin ayrt edilmesini nerir. Bu da oluturulmu ve dzenlenmi
dnyamzdan kp bu dnyay oluturan farkllklarn dnlmesiyle balar. Burada
felsefeyle sanat i iedir: Sanat dzenleyici ve amasal bak asndan uzaklam
zgrlemi tekil duygular ve alglar sunarken, felsefe de bu tekilliklerin
olanaklln dnmeye alr.

Deleuzen dnmenin nemi, bir eyin zaten verili biimlerinde deil ama
nasl ilerlik gsterdiinde ve neler yapabileceindedir. Dnme genelleme deildir;
yle ki tikellikleri toplayp daha sonra ortak bir zellik bulmak tm farkllklar
karacaktr. Dnyann sunduu dzenden kp, tekilliklerin kaosuna dndmzde
ise sanatn alanna ulam oluruz ki bu anlar olduka nadirdir. Tmel, u ya da bu
lde tm rnekler arasnda verili olan - bir genelleme deildir. Tmel yalnzca
verili nitelikleri dzenlemez; bir eyi kendisi yapan eyi saptamaya da alr. Tmel
son derece seici ve sanaldr. (Verili olann tesinde dnmemiz de gerekecektir.)
Bu nedenle Deleuze sinemann genelde ne olduuna bakmaz; sinemann istisnai
durumlarn ele alr. Ve asl bu durumlarn sinemaya ilikin olarak neyin sinematik
olduunu aa vurduklarn syler (Colebrook, 2009: 57).

Tm insanlar radikal dnceye balanamaz ama dnce benzersiz bir


insani gtr. Bu btn filmler imgelerin kuvvetiyle oynuyor demek deildir; ancak

67

imgeleri sabit bir bak asndan zgrletirme gc sinemay sinema yapan eydir.
Sinemann kendisinin farkllklar yaratma potansiyeli vardr. Tpk insan hayatnn
kendisini dnme araclyla dntrmesi gibi, sinema da imgelerin kullanm
araclyla kendisini dntrr. Sinematik imgeler, hibir ortak zellie
indirgenemeyecek ekilde farkldrlar. Tmel olan dnme olana tanyan
kavramlar yaratmak son derece nemlidir. Bu anlamda tmel bizi nyarglardan,
pein hkmlerden ve dogmalardan kurtarmann bir yolunu sunar. Hayatn zgl
farkllklarn

dnmemizi

salar.

Dnmek,

farklln

ortak

biimlere

indirgenmesinin zt kutbudur; ancak ayrmlatrdmz zaman dnrz. Deleuzee


gre ortak bir insan imgesi veya insan doas sz konusu olamaz; kim veya ne
olabileceimizi zaten olduumuz eyin herhangi bir imgesiyle snrlayamayz.

Sinemann icat edilmesi ve yeni sinema teknikleri farkl dnmemizi salar.


yle ki zaten dnme bir olu gcdr ve kesin ve temelli olarak bir kereliine
tanmlayabileceimiz bir ey deildir. Bir olu gc olan dnme, dnce olmayan
eyle dntrlebilir. rnein; makineler, kamerann teknik olanaklar, dnmeyi
dntrebilir. Dnme bizim yaptmz bir ey deildir; aslnda bize dardan
olan bir eydir. Bir dnme zorunluluu vardr; nk dnce olay, seme
zgrlnn tesindedir. Dnme meydana gelir. Bu zorunluluk ayn zamanda,
rastlantsaln ve zgrln olumlandr; bir dzen veya nceden verili bir amala
snrl deilizdir. Gerek zgrlk, dnyann kendisine dair sahip olduumuz snrl
alglardan

baka

bir

ey

olmad

fikriyle

kandrlmakszn

olaylarn

rastlantsallnn olumlannda yatar. Bu anlamda zgrlk, dnmeyi srekli


olarak kendisinin tesine gtrmeyi talep eder.

68

Deleuze insann modern dnyayla ve sinemayla olan ilikisini u ekilde


aklar:

nsan ile dnya arasndaki ilikiyi ve insann dnyaya olan inancn yeniden retme gcne
sahip olan sinematografik imgeler, ya insann dnyay nasl deitirdiini ya da insann var
olduu bir dnyay bize gstermitir. Oysa insan ile dnya arasndaki ba kopmutur; artk
bu dnyaya inanmyoruz. Bamza gelen ak ve lm gibi olaylara bile inanmyoruz, sanki
bizi sadece biraz ilgilendiriyorlar. Sinemay yapan biz deiliz, bize kt bir film gibi grnen
dnyadr. Bu yzden de sinema dnyay deil, tek balantmz yani dnyaya olan inancmz
film etmelidir. Modern sinemann gc inancmz yenilemektir. te modern sinemann gc
budur. Bu dnyaya inanmak iin nedenlere ihtiyacmz var (Deleuze, 1989: 166).

Deleuzee gre sinema sanat, yirminci, yzyln dnce atmosferinin da


vurulmasnda insann zihinsel yaratmlarnn imdadna yetimitir. (Deleuze, 1989:
16). Filmlerinde Deleuzec imgeler bulunduunu syleyebileceimiz bir ynetmen
olan Tarkovski de Mhrlenmi Zaman adl kitabnda, gnlk yaamda teknolojik bir
yenilikten bamsz bir sanat trnn yokluundan bahseder. (Tarkovski, 1986: 89)
Bu adan baktmzda, sinema insann gerei daha iyi kavrama ihtiyacna karlk
vermek arac olarak yirminci yzyln tinini dsallatran en nemli aralardan biri
sayabiliriz. Dolaysyla deien dnce dzlemi, insann zihinsel yaratmlarnn
deimesini de zorunlu klar. Jean Baudrillard bu durumu yle zetler: inde
bulunduumuz bu a kendini yalnzca kamerann gznden olan yansmalar
araclyla tanmakta, bir bakma sinema ve televizyon, an gerekliini
oluturmaktadr. (aktaran Bykdvenci ve ztrk, 1997:14)

69

Sinemada yeni bir tr gerekliin yaratlmas sz konusudur ve bu,


zihinlerimizi d dnyann akllarmza dokunmu olduu ve kendi yasalar
tarafndan deil de bizim dikkatimizin edimleri sayesinde ekillendii tpk bizim
bilinliliimizde olduu gibi ileriye ve geriye (gemi/gelecek, uzak/yakn) hareketin
kolaylnn kaynam olduu bir dnya getirmektedir. Uzay, zaman ve
nedenselliin stesinden gelme ve olaylar i dikkat, hafza, d gc ve duygu
dnyasna uydurma yetenei kazandrmaktadr (Demirdven, 2011: 61).

Sinema bizi zamana dayattmz hareketsiz kesitlerden alp hareketli


kesitlere gtrr. Statik bir bak asndan dzenlenmi ve sabitlemi bir hareket
sunmaz. Bu nedenle, zaman dolayl olarak sunulur. Zaman bir farkllk gc olarak
duyumsarz. Bir eyi bir noktadan dierine hareket ediyor olarak grrz ve
hareketlere ilikiler dayatma eilimine gireriz. Oysa bu dzenlenmi btnden nce
tekil hareketler vardr. Bir yaprak dalndan kopup der ve sararp rengini
kaybederek lr; bu bitkinin hayatnn ve sresinin parasdr. Her hareket bir btn
iindeki yer deiiklii deildir yalnzca; hareket eden bir cismin dnm olduu
iin ayn zamanda bir olutur. nsan, oluu kendi sresinden doru alglayabilir
yalnzca ama kamera, hareketi hareket boyunca sunabilir. Dahas hareketleri yan
yana koyabilir. Bylece kendi dzenleyici bak amzn tesinde farkllaan bir
olular dizisi btn olarak bir zaman hissine sahip oluruz.

Gerek zaman btn, ierisinde hareketlerin meydana geldii nceden verili


bir dzlem deildir. Daha ok, her tekil hareketle dnen bir ak btndr:
Btn verili olabilen bir ey deilse, bunun nedeni ak olmasdr ve doasnn

70

srekli deiiyor olmas veya yeni bir ey douruyor olmas, yani ksaca sryor
olmasdr (Deleuze, 1986: 18).

Sinema merkezi karakterler ve tek bir hareket dzlemi barndran


birletirilmi bir olaylar dizisine sahiptir. Deleuzen gnderme yapt filmler
Sergei Eisensteinin montaj prodksiyonlar grsel kapsam tek bir olaylar dizisi
iindeki karakterlerin tesine tayarak geniletir. Bu tr filmler, insan eylemlerine
ve tasarlanm bir bak asna indirgenemeyen hareket-imgeler retirler. Tek bir
zaman izgisi olmad gibi zamann iinde hareket de yoktur. Zaman dolayl bir
ekilde tm bu farkl hareketleri reten btn olarak grntlenir. Varlklar,
cisimleri veya bedenleri soyutladmz hareket ve deiim olarak yalnzca zaman
aklar vardr. Cisim veya beden, kendi hareketinin bir sonucu olarak dnlebilir
ve olua araclk eden zamann akndan nce var olamaz. Zaman, hareketin kuvveti
olarak daima aktr ve olu farkl ekillere brnr (Deleuze, 1986: 29-30).

ncelikle, tanma ve saduyunun gndelik alglayna kart olan zamanhareket ilikisini kavramamz gerekir. Sinema bizi tek bir bak asndan kararak,
farkllaan srelere gtrr. Bylece homojen ve dzenlenmi dnyadan, zaman
homojenletirme alkanlndan kurtuluruz. Kamerann kullanmyla birlikte
zaman, hareketin zerinde meydana geldii bir izgi olarak grmeyiz. Bunun yerine
kyaslanamaz srelerin farkll olarak grrz. Bunun tekniklerinden biri
montajdr. Montajla farkl ama atan hareket mevkileri, birbirine eklenerek bir
btn haline getirilir. Sinema bize kiisel olmayan, soyut ve alglanamaz olan
zaman verir. Bu anlayta, zamanda hibir noktann dier bir nokta karsnda

71

ayrcalkl olmadn fark ederiz. En nemlisi de burada tm dier noktalara


hkmeden ve onlar temellendiren bir gzlemci olmaydr. Montaj bir hareket
akn bir dierinin yannda kesip birletirir ama bu iki hareketi, dzenleyici bir
gzlemcinin tek bak asndan sunmaz. Yine de zamann ayrmlamam olduunu
syleyemeyiz. Sinematik montaj, bir bak asn veya zamann akn bir dierinin
yanna aka yerletirerek bize zamann ayrmlamasn veya zaman btnn
oluturan farkl ritimleri gsterir (Deleuze, 1989: 41-42).

Deleuze, herhangi bir eyi mutlaklatrmaktan ok, mutlak olduu dnlen eyleri yersiz
yurtsuzlatrarak ve eyleri art zamanl olmak yerine e zamanl bir biimde ele alr
(Buchanan, 2001: 30).

Bylece zaman artk olaylarn devam ediini izleyen statik bir bak asndan
alglanmaz. Sinemann hareketli kesitleri dolaysz, saf bir zaman imgesi verir.
Deiiklie ak olan ve srekli farkllaan bir btn olarak, bozulan ve yeniden
oluturulan, zaman anlay sz konusudur.

Zaman imge, zamann artk harekete tabi olmad imgedir. Algnn


btnyle maddeden zgrlemesi ile var olur. Burada ayn zamanda kurguyu da
aan bir sinema anlay sz konusudur. Sinemada d dnyaya bal rasyonel
bantlarla gerekleen hareket imgenin bamszln yitirmesi ve dncelerin
zihinden rasyonel olmayan bantlarla karsanmas zaman imgeyle olmutur.
Zaman imge, bu nitelikleri bakmndan rasyonel dnmenin dna taarak
irrasyonel bantlarla ilikiye geer.

72

Zaman imgede imdi, gemi ve gelecek birbirinden ayrt edilebilecek


bamsz btnler olarak bulunmamaktadr. Bir baka deyile zaman, lineer anlamda
birbirini takip eden paralarn oluturduu btn olarak deerlendirilmemektedir.
Zaman korunan bir btnsel ve evrensel gemi deildir (Yetikin, 2011: 137).

Hareket imgede hakikatin anlalabilir olmas, hakikat ile uyumlu olaylarn


yanstlmas sz konusu iken, zaman imgeyle birlikte deien bu anlatm stratejileri
yepyeni bir form yaratr. rnein Eisensteinn Potemkin Zrhls adl filminde doru
ve yanl arasnda kurulan iliki sonucu elde edilen hakikat, tutarl ve uyumlu
imgelerle birlikte ileyen anlatm stratejileri zerinden dnceye balanmaktadr.
Oysa Resnaisnin Hiroima Sevgilim adl filminde doru ve yanl arasnda kurulan
iliki tersine evrilir ve anlatm stratejilerinin klasik snr alr (Yetikin, 2011:
138).

Burada Deleuzen iki farkl imge ya da rejim olarak bahsettii, klasik


sinemann betimleme anlay ve kurgusunun bir sonucu olan organik rejim ile
verili betimsel unsurlarn ald klasik rejim de ortaya kar. Organik rejimde en
nemli ayrc g, betimlenen gerekliin nceden var olan bir gereklik yerine
geiyor olmas ve filmin betimlemesinden sanki bamszm gibi sunulmasdr.
Organik rejim, nceden var olan gereklie dayal ve stratejik olarak seilen
unsurlar rasyonel balantlar, ya da basit neden-sonu ilikilerine dayandrarak
betimlemeleri kurguda bir araya getirir ve bir btne, yani bir sonuca, karara, yargya
ular. yleyse organik rejimin, imgelerin kendisi olarak sunulan betimlenme biimi
ile imgelerin birleme tarz arasndaki karlkl ilikiden tretildii ileri srlebilir.

73

te yandan, kristal rejim her trden betimlemede var olan gereklike dayal
olarak verili olann bir ekilde almasdr. Yani bir anlamda olandan olua
geitir. Baka bir deyile, bu kristal betimlemeler artk kendi nesnelerini oluturarak
grsel ve sessel durumlarla ortaya kmaktadr. Bu ynyle kristal betimlemeler,
organik rejimdeki duyusal hareket ettiricinin kart ynnde iler. Kristal
betimlemenin aksine, organik betimlemede bir sreklilik ve tanmlanabilir bir
gereklik sz konusudur. Organik betimlemedeki bu sreklilik; ekimler,
ezamanllklar ve bu rejimin kendine zg yasalaryla gereklemektedir (Deleuze,
1989: 128-134).

Organik rejimde imge, dsal gerekliin temsiliyle betimlenirken kristal


rejimde imge, kendi gerekliini kendisinin yaratmasndan tr temsili nitelii
olmayan bir dnme tarzyla ilikili olarak ortaya kmaktadr. O halde kristal
betimleme ile zaman imgeye dayal sinema, organik betimlemede var saylan
gereklii btnyle kesintiye uratmaktadr. Dolaysyla mevcut olan tketerek
retim yapan ve farkl bir gereklik ina eden sinema sz konusu olmaktadr.

c) Hiroima Sevgilim (Hiroshima Mon Amour, 1959) Filminde Zaman ve Anlat


Yapsnn Karlatrlmas

Hiroima Sevgilim filmi tam da Deleuzen bahsettii zaman imgesini bize


verir. Resnais, gemiin, imdinin ve gelecein birbirine kart bir sinema dili ile

74

adeta zaman imgesini sinemasal anlatnn kendisi haline getirir. Bu anlamda zaman
imgesinin egemenliini en ak ekilde Resnaisnin filmlerinde grebiliriz. Deleuzee
gre: Resnais sinemasndaki en byk yenilik, merkezin ya da sabit noktann
ortadan kalkmasdr. (Deleuze, 1989: 116).

Hiroima Sevgilimde bir merkezin olmadn daha bandan aka fark


ederiz. Deleuzee gre Alain Resnais, Hiroima Sevgilim adl filminde doru ile
yanl arasndaki ilikiyi ters yz ederek, klasik sinemadaki belirlenimin dna
karak dnceye ynelmitir. Filmde farkl yer ve mekanlarda geen olaylar, sanki
ayn zaman diliminde geiyormuasna e zamanl olarak kurgulanm, farkl zaman
dilimleri arasndaki atlamalar bilinen filmsel tekniklerin dnda gerekletirilmitir.
Klasik sinemann aksine filmsel zaman oluturulurken zaman, dorusal, kronolojik
dzende ilerlememektedir. Bergsoncu zaman anlayna yakn bir ekilde olaylar e
zamanl olarak kurgulanmtr. Bylece izleyicinin zihninde sorular oluturarak,
etkin bir ekilde filme katlmas salanmtr.

Film, Hiroimaya film ekmeye gelen bir Fransz kadnn orada bir Japon
mimarla tanmas zerine kuruludur. Ancak filmde ne tanma biimi ne de bu iki
insann kimlikleri nemlidir. Film, Hiroima hakknda konuan bu iki karakterin
diyaloglaryla alr ama biz kadn ve erkei grmeyiz. Bunun yerine Hiroimadan
belgesel grntler grrz. Atom bombasyla yklan bir ehir, lmler, belgesel
grntlerle verilirken kadn ve erkein sesleri grntlerin zerine der. Ynetmen
kadn ve erkein yzlerini dakikalar sonra bir otel odasnda gsterir izleyiciye. ki
karakterin otel odasnda yaamakta olduu zaman byk bir belirsizlik ve

75

merkezsizlik iindedir. Zaman, bu iki karakterin gemie gidip gelmeleri iinde


dalm olarak bulunmaktadr.

Filmin hikayesi kimlii aklanmayan Fransz kadn karakterin Fransaya


dnmesinden bir gn nce balar. Kadn bar stne evrilen bir filmde oynamak
iin Hiroimaya gelmitir. Oynad film neredeyse bitmek zeredir; yalnzca
ekilecek bir sahne kalmtr. lkesine dnmeden bir gn nce Japon bir mimarla
karlar ve balarndan ok ksa bir ak serveni geer. Bu iki karakterin nasl
karlat film boyunca aklanmaz. Zaten bu nemli de deildir; dnyann her
yerinde byle karlamalar olur. Bunlarn nereye varddr nemli olan. Filmin
banda sanki rastgele bir araya gelmi bu ifti grmeyiz. Onlarn yerine sava
grntleri eliinde kollar, bacaklar kopmu gvdeleri grrz. Sonra yava yava
bu tuhaf, tannmaz gvdelerden hareketle perdede kadnla erkein gvdeleri belirir.
Bir otel odasndadrlar ve Hiroima hakknda konumaktadrlar. Kadn erkee
Hiroima hakknda her eyi grdn syler. Bu arada onun grd korkun sava
sonras grntlerini biz de grrz. Oysa erkek itici bir sesle aldatc grntleri
yalanlar ve durmadan kadnn Hiroimada aslnda hibir ey grmemi olduunu
syler. Kadn da bunun zerine dingin ve donuk bir sesle, Hiroimadaki hastaneyi
ve mzeyi grdn anlatr ayrntlaryla. Erkek ise inatlaarak hibir ey
grmediini ve hepsini uydurduunu syleyince kadn yle karlk verir: Hibirini
uydurmuyorum. Tpk akta olduu gibi bir san beliriyor insann iinde, hi
unutamayaca sans, ben de hi unutmayacam sanmtm Hiroimay bu
yzden. Sonra tekrar sava grntleriyle ba baa kalrz. Bu balang, artk

76

herkesin bildii korkun Hiroima gereklerinin gzmzn nne serilmesini


salar.

Ak cokusu iindeki iki karakterin grntleri, atom bombas ve onun


douruu felaketlerle srekli kesintiye urar. Film gemi ve imdiki zaman arasnda
gidip gelir. Hatta gemiin imdiki ana baskn gelmesi sz konusudur. rnein;
Japon sevgilinin eli gsterilirken bu sahne aniden kesilerek Alman sevgilinin eline
gei yaplr. Bu geile ynetmen imdiden gemie gitmenin en arpc
rneklerinden birini vermi olur. Kadn otel odasnn balkonunda elinde kahve
fincanyla Japon sevgilisine bakmaktadr. Sevgilisi yzkoyun uzanmtr ve el
parmaklar kprdamaktadr. Tam bu srada sahne kesilir ve bir baka sahneyle
karlarz. Elleri Japon sevgilininkine benzeyen, rhtmda yatan ve lmek zere
olan bir baka erkein gvdesine ellerini takip ederek ularz. Ardndan kamera
erkein kan iinde kalm yzne dner ve gen bir kadnn bu yz ptn
gsterir. Bylece izleyici olarak bize dorudan sylenmeyen ama gzmzden de
kamayan bir baka hikayeyle karlarz. Artk kadnn imdiki sevgilisinden yola
karak gemiteki sevgiliden ve onun akbetinden ksmen de olsa haberdar oluruz.

Daha sonra film yeniden kadn ve imdiki sevgilisinin ilikisine dner. Bu


iliki dnyann herhangi bir yerinde de olabilecek sradan bir karlamayla balam
olabilir ama bu yerin Hiroima olduunu anladmzda film gzmzde sradan
olmaktan kar ve farkllar. Belki yeryznde en son aklmza gelebilecek yer
Hiroimadr.

77

Hiroimada her sz, her kmldan kendi dar anlamn aan bir younluk
kazanr. Filmin balca amalarndan biridir bu: Ylgnn izlerini ylgyla silmek
Japonlar da bunu yapmlardr nk ama sonra da bu ylgnn zel ve olaanst
bir akla birlikte yeniden domasn salamak. Yeryznn bir baka yerinde,
lmn korumad bir yerinde geseydi, bu denli inandrc olmayacak olan bir
aka balamak. Yer, dnce, tarih, geim koullar, rk bakmndan birbirinden
olabildiince ayr olan bu iki insan arasnda cinsellik, ak, umutsuzluk gibi evrensel
verilerin kstlanmayan bir k altnda belirdii ortak bir noktadr Hiroima (Duras,
2011: 12).

ki karakterin konumalar hem kendileriyle hem de Hiroimayla ilgilidir. Bu


iki konu birbirine ylesine karr ki, zaman zaman birini brnden ayrmak
gleir. Hatta kiisel hikayelerinin, ne kadar ksa olursa olsun, Hiroimadan daha
ar bastna bile ahit oluruz. Filmin senaristi Marguerite Durasya gre eer byle
bir kaygyla ie giriilmeseydi, bu filmin smarlama llere gre yaplm,
romanlatrlm bir belgesel olmaktan te bir deeri olmayacakt. Byle bir kaygyla
ie giriince, Hiroimadan alnacak dersin daha iyi anlalmasn salamak iin
smarlama bir belgeselden daha byk bir baar salayabilecek nitelikte bir film
ortaya kacan belirtmitir (Duras, 2011: 13).

Deleuzee gre, bir birey bir toplumdan daha karmaktr. Bireyin bittii
yerde balayan ilikiler toplumsaldr ve toplumsal olan, daha genel ve kapsayc
olduu halde, kk olandan daha az karmaktr. Her eye ilikiler balamndan

78

bakan Deleuzee gre filmdeki iki karakterin kiisel hikayeleri de elbette nemli
saylmaldr.

Deleuze genel fikirlere kar ilikisel fikirleri ne srer. Ona gre fikirler ilikilerdir ve her
yeni ey de ilikilerle anlam kazanr. Deleuzee gre Humeun ampirizmi gereklidir; ancak
Deleuze deneycilii ele alrken bunu aktif bir yaantlama olarak grr. Ona gre her ey
ilikilerdir; eer bir nesne varsa bunun ilikiden baka bir ey olmadn syler. Bu anlamda
iliki, aslnda iki ey arasndaki iliki olmaktan ok kendi i farkllyla deer kazanandr.
Her iliki her an bir fark yaratr (Baker, 2006).

Tanal henz bir gn birlikte geirdikleri anlalan ift uyandklarnda,


yine otel odasndadrlar. Erkek kadna, onu yeniden grmek istediini syler ancak
kadn ertesi gn Hiroimadan ayrlacan, bunun mmkn olmadn syler.
Bylece adam kadnn hayatn merak etmeye ve ona sorular sormaya balar. Kadnn
gemiinden sz ederler daha ok. Fransann Nevers ehrinde doup byyen
kadn, sanki Neversden sz etmek rahatsz eder. Bir daha oraya asla gitmek
istemediinden bahseder; adamn sorularna kaamak bir ekilde cevap verirken bir
gn Neversde delirdiini itiraf eder. Orada yaad olay her ne ise sanki bugn
Hiroimadaki davrann aklar gibidir ama kadn daha fazla konumaz ve gider.
Souk davranndan erkei bir daha grmemeye kararl olduunu anlarz.

Oysa ayn gn leden sonra kadn film setindeyken yine greceklerdir


birbirlerini. Ama biz karlatklarnda, yine zaman ve mekan ilk bata fark
edemeyiz. Japon bir erkein, kalabal yararak ekimi biten filmin dekorlar
arasndan kendine yol amaya altn grrz ilk olarak. Sabah otel odasnda

79

grdmz adamn ta kendisidir bu. Fransz kadn grr, duraklar, ona doru gider,
film setinde onun uyuyuunu seyreder. Sanki bak, kadn uyandrr. Bir sre
konumadan birbirlerine bakarlar. nce rastlant gibi gelen bu karlamann aslnda
bir tesadf olmadn, adamn kadn grmek iin geldiini anlarz.

Bulumalarndan hemen sonra kalabalk bir geit treni balamak zeredir.


Bu tren, ekilen filmle ilgili bir sahnedir. Btn Hiroima orada gibidir. Dnya
barnn gereklemesi ne zaman sz konusu olsa ortaya ktklar gibi akn etmitir
insanlar. Birlikte trenin dalmasn beklerken, adam kadna onu sevdiini sandn
syler. Ve bu sahneden sonra yine ehir grntlerine, sava protesto eden eylem
grntlerine geilir. Daha sonra da erkek karakter, kadn kendi evine gtrr.
Orada birbirlerine kendi hayatlarndan bahsetmeye balarlar. kisinin de mutlu
evlilikleri ve ocuklar vardr. Yani mutsuz bir evlilik yznden bir bakasn
aramazlar. Erkek kadndan Neversle ilgili anlarn anlatmasn ister; ancak kadn
bundan rahatsz olur ve Neden Nevers? diye sorar. Erkek de: Ancak Nevers
yoluyla anlamaya balayabilirim seni. Seninle ilgili binlerce, binlerce ey arasndan
Neversi seiyorum ite diye karlk verir. Oysa kadn ne bu cevapla ne de adamn
verdii dier cevaplarla yetinir. Sadece gitmek istediini syleyerek, biraz da
korkuyla, erkee sarlr.

Aniden baka bir sahneye geilir. ki karakteri darda ayakta durmu


konuurlarken buluruz. Erkek, uan kalkna kadar vakit ldrmekten baka
seenekleri olmadn, uan kalkmasna on alt saat kaldn syler. Kadn ise
neredeyse alamakl bir sesle: Ne kadar uzun, ok uzun bir zaman! diye karlk

80

verir. Sonra birlikte nehre bakan bir kafeye gelirler. Hiroimada gn, rman sular
zerinde izgi izgi ltlar brakarak akar. Irman sular gelgitin saatlerine gre
alalp ykselir. Irman br yakasnda bir kafe, yere kadar inen pencereleri olan bir
kafedir bu. Kafenin gerisinde oturanlar rhtm deil, ancak rman sularn grrler.
Irman az, belli belirsiz grnr uzakta. te Hiroima bu noktada biter ve Byk
Okyanus balar. Kafe yar yarya botur. Kadnla erkek, gerideki masalarn birinde
kar karya oturmular, ba baadrlar. Biraz nce ayrlmalarna yalnz on alt saat
kald dncesinin znts iinde brakmtk onlar. imdiyse neredeyse
mutluluk iindedirler. Onlara hi duyurmadan geer zaman. Bir mucize olmutur
sanki. Gemi Nevers yeniden dirilmi gibidir. Bu umutsuzca ak iinde erkein
ilk sz: Peki Franszcada baka bir anlam yok mu Neversin? olur ve bylece
erkein yeniden Nevers konusunu amaya istekli olduunu anlarz. Bu defa kadn,
Neversi ayrntlaryla anlatmaya balar.

Hava kararncaya kadar orada kalrlar. Kadnn ertesi sabah uann kalk
saatine kadar kalan zamana ters bir oranda byr aklar. Kadn orada Neversde
neden akln kardn anlatr. Neversde onu, 1944 ylnda yirmi yandayken
salarn kazyp, bir mahzene kapatmlar. lk sevgilisi bir Almanm ve kurtulu
sava srasnda ldrlm. Yurdunun aka dman olan birini gerekten sevdi
diye acmaszca cezalandrlan bu gen kadn, ancak Hiroimaya bomba atlnca
mahzenden kp sokaklardaki kalabala karabilecek duruma gelmi. Kadn
konuurken birbirlerine neredeyse hi bakmazlar. Neverse bakarlar; ikisi de
Neversle bylenmi gibidir.

81

Kadn Neversde geirdii depresyonunu delilik olarak aklar ve bunun ne


kadar srdn bilemediini kendisine sanki sonsuzluk kadar geldiini syler:
Bir gn sonsuzluum sona erdi derken Neversde geirdii zamann ok uzun
srm bir delilii akladn anlarz. Ayrca bir dier dikkat eken nemli ayrnt
da yaadklarn anlatrken, gemiten imdiki zaman gibi bahsetmesidir. Ve
gemiteki sevgilisi sanki karsnda oturuyormu gibi konuur. Hiroimada imdiki
Japon sevgilisiyle, gemite Neversde len Alman sevgilisini zdeletirmitir.
Erkek de bu durumdan son derece honut bir ekilde kadnn anlattklarn byk bir
tutkuyla dinler.

Kadn bir yandan ektii aclar unutmaya alr; oysa gemiini


Hiroimada tm gerekliiyle yeniden karsnda bulur. Belli ki imdiki zaman hi
yaayamaz; u ann duygusunu asla tam olarak kavrayamaz. Ancak zerinden yllar
getikten sonra gemiini daha net ve ak bir ekilde yaayabilmesi, hissedebilmesi
sz konusudur. imdiki ann hissine de ancak zerinden zaman getike sahip
olabilecektir. zneye ait bir srenin bir paras ile beraber geen, istendii kadar
uzatlp ksaltlabilen; daha dorusu sadece dnlm olmayp yaanlm olan bir
zamandr sz konusu olan.

Kadn gemii anlatrken zaman lszce uzar. Sanki mekanla da ilikisizlik


iindedir. Uann kalkna kadar kalan srenin azalmasnn verdii hzn,
Hiroima, Japon sevgilisi yoktur artk. Bir baka biimde, zamann saysal anlamda
bilinmezliinin acsn hissetmek iin gemii hatrlayp, adeta kendine eziyet
etmektedir. Zamann normalde her eyin stn rttn dnrz. zellikle

82

yaanan aclarn, pimanlklarn zamanla geecei ynndedir klasik algmz. Oysa


bu tr bir filmde karmza kan kronolojik olmayan zaman imgesi, tam tersine
gemii bugne ve hatta gelecee tayarak alageldiimiz zaman algmzda krlma
yaratr.

Kadn gemii hatrlamaktan bitkin der ve erkee: Unutmaya balyorum


seni. rperiyorum bunca sevgiyi unuttuumu dnnce. Acy hatrlyorum hala
biraz. Evet, bu gece hatrlyorum ama bir gn hibir eyi hatrlamayacam, hibir
eyi der. Erkek masadan kalkar; kadn kollarna alr, onu da kaldrr, var gcyle
sarlr ona, herkesi ilkiltircesine. Herkes onlara bakar. Bir ey anlamazlar. Korkun
bir sevin iindedir erkek; gler. Oysa kadn bu kiisel acsn henz bir gndr
tand bir yabancya anlatma cesareti bulduu iin kendine arr. Kadnn
gemiini dinleyen erkein yznde ise bu hikayeyi yalnzca kendisinin bilmesiyle
duyduu gurur ve mutluluu grrz. Erkek imdiki zamandan kurtulmu gibi
konuur: Birka yl iinde seni unuttuum zaman, bu eit baka hikayeler geince
bamdan, akn unutuluu olarak anacam seni. Unutmann korkunluu olarak
dneceim bu hikayeyi. imdiden biliyorum bunu. Hikayeler unutulmaz, seni
unutsam bile bu hikayeyi unutmann acs olarak hatrlayacam seni. der. Daha
nce otel odasnda grdmz gibi Neversi grrz. Kadn ile erkek sonra yine
kendilerinden sz etmeye balarlar. Her gn, her yerde ilk akn cokusuna kaplan
sevgililerin dzensiz gevezelii iinde konuurlar. Neversden ve aktan,
Hiroimadan ve aktan Tam bir dzensizlikle birbirine karr konular. Bu arada
gemiten imdiki zamana gei yapld hissine varrz.

83

Kafenin sahibi bir lambay sndrr. Plak susar. Neredeyse yar karanlkta
kalmlardr. Ge de olsa, Hiroimadaki kafelerin o kanlmaz kapanma saati gelip
atmtr. kisi de, byk bir utangala kaplm gibi, gzlerini yumarlar. Dzenli
dnya onlar kap dar etmitir, onlarnki gibi bir yaantya yer yoktur byle bir
dnyada.

Kar

koymann

bo

olduunu

kadn

birden

anlar.

Gzlerini

kaldrdklarnda, alamamak iin glmserler birbirlerine. Kadn kalkar. Erkek de


hibir ey yapmaz onu alkoymak iin. Dar, geceye, kafenin nne karlar. Kadn,
erkein karsnda durur ve: Dnyann yaratt bu glkleri dnmemek
gerekiyor bazen. Havaszlktan bouluruz byle yapmazsak. der.

Hiroimada hibir eyin hibir zaman bitmediinden, yaamn geceleri de


devam ettiinden sz eder adam. imdiki zamanda yaanan film asla imdide
kalmaz; daha ok gemie ve ayn zamanda da gelecee ilikin tahminlere de yer
vererek ilerler. Aslnda ok yava ilerler. Bir gne (veya bir geceye) ok fazla ey
sar.

Kadn birden kt hisseder kendini ve kafeden kar; yine kaar erkekten.


Oteline dnp kendini toparlamaya alr ama baaramaz. Muslua gider, yzne su
arpar. Biz bu arada i konumasn duyarz:

Bildiini sanyor insan. Sonra bakyor ki, hi bilemiyor. Alman bir sevgilisi vard Neversde,
genken Bavyeraya gideceiz, sevgilim, orada evleneceiz. Hi gitmedi Bavyeraya.
(Aynada kendine bakar.) Kolaysa aktan sz asnlar ona, Bavyeraya hi gitmemi olanlar.
Anlattm hikayemizi. Seni aldattm bu gece, bu yabancyla. Anlattm hikayemizi.

84

Anlatlabilir bir hikayeymi demek. On drt yldr bulamamtm. Sonu gelmeyecek bir akn
tadn. Neversden beri. Seni nasl unutuyorum bak. Bak nasl unuttum seni. Bak bana.

Yine kadnn gemiinden grntler grrz. len sevgilisini on drt yl


sonra ilk defa bir yabancya anlatt iin sululuk duymaktadr. Ak pencereden
yeniden kurulmakta olan Hiroimann sessizce uyuduunu grrz. Kadn
birdenbire ban kaldrr, sanki gzyalaryla slak, yalanm, bitkin yzn grrz
aynada. Ve bu kez de, tiksinerek gzlerini kapar. Yzn kurular ve hemen otelin
giriinden geerek kar. Tekrar kafeye dner. Neredeyse boalmtr kafe, tek bana
oturur orada. Sonra birden ocuksu bir hareketle, bzlebildii kadar bzlr. Ban
kollarnn arasna alr, ayaklarn altnda toplar. Bu arada erkein kadnn peini
brakmadn grrz. Kadn da bunu bizimle birlikte fark eder; bakrlar. Kadn
kmldamaz, hibir tepki gstermez. Birbirleri iin yokluklar balamtr. Bir arma
belirtisi yoktur. Umutsuz bir aktr onlarnki. Tpk Neversdeki gibi ldrlm bir
ak. Bu sebeple unutulmaya yazgl; bu sebeple sonsuz

Film iki karakterin ekseninde dnp duruyor gibi gelse de aslnda ikisinin
ilikisine asla tam olarak odaklanma imkann vermez bize. Bu anlamda sinemadaki
alglamaya ynelik sabit tutumlar yerini ok eitlilie ve alglamadaki farkllklara
brakmtr. Ama alglanan zerinde durup, kameray zgr bir biimde kullanarak
modern hayatn dourduu gnlk yaamdaki ok eitli imgeleri perdeye
yanstmaktr.

Kadn erkei kendisinden uzaklatrmaya alr ve onun yanndan ayrlp,


kentte tek bana dolamaya balar. Derin bir umutsuzluk iindedir. Erkek de bir

85

yabanc gibi kadnn ardndan gider, onu takip etmesine ramen aralarndaki
uzakln artmas iin daha yava yrmeye balar. Bu srada kadnn i konumasn
duyarz; bu kez de gelecekle ilgili kayglar ierisindedir: Bir gn gelecek, bizi
balayan eyin ne olduunu bilemeyeceiz. Yava yava silinecek anlarmzdan bu
ban ad. Sonra iyice kaybolacak gzden. Kadn, gemiinin ok nemli olan bir
parasn

anlatabildii

iin,

gemiine ve

kendisine ihanet

ettiini,

onu

deersizletirdiini dnr. imdi yaad yeni iliki aslnda kendisi iin nemli
olsa bile bunu asla kabullenmez. Zaten imdinin nemini de gelecekte yitirecektir;
nk zaman geicidir. Yaadmz her yeni an, naslsa silinip gitmekte ve
zerinden zaman getiinde deersizlemektedir.

Erkek son olarak yz yze gelir kadnla. Biraz uzakta durur kadndan; sanki
bundan sonra kadnn dokunulmaz bir yan vardr kendisi iin. Sanki kendi kendine
konuuyormu gibi ona, Hiroimada kalmasn syler. Kadn hayr der. Erkek
diretir. Kadn bunun zerine: Ne yaanacak zaman var ne de lnecek zaman. der
ve bundan sonraki sahnede karmza yeniden tren istasyonunda kar. Erkek de
yannda

oturmaktadr.

Yabanclaarak

bakarlar

birbirlerine.

Bundan

sonra

birbirlerine syleyecekleri hibir ey kalmamtr. Ayrln yaklamas bir lm


sessizlii iinde brakr onlar. Belki tam olarak aktr bu. Susmaktan baka bir ey
gelmez ellerinden.

Son bir sahne daha geer kafede. Kadn bir baka adamn yannda grrz.
Bir dier masada ise umutsuzluk iinde olduu anlalan, kmltsz bir ekilde oturan
sevdii adam vardr. Kadn sanki daha imdiden bir bakasna ait olmutur. Erkein

86

ise elinden bir ey gelmemektedir. Orada hibir ey olmaz. kisi de korkun bir
gszl paylarlar. Hiroimada evrelerini saran aresizlik iindedirler ve bu
onlarn bozamayaca bir dzendir. Ne karlkl szler verirler ne de baka bir
davran geliir bundan sonra ikisinin arasnda.

Filmin sonunda yalnzca bir kez daha seslenirler birbirlerine. Oysa artk hi
kimse deildirler birbirlerinin gznde. Yalnzca birer ehir adlarndan ibarettirler.
Sanki Neversde salar kaznan bir kadnn ykm, Hiroimadaki ykmda tam
karln bulmu gibidir. Kadn erkee: Hiroima; senin adn bu. der. Erkek de:
Evet, senin adn da Nevers; Fransada Nevers. diye karlk verir. Bylece filmde
iki ehir - isimlemi iki ehir ortak bir bellekte birlemi olur. Film biter.

Kadnn imdiki an yaamaktan ok uzakta olduu filmin sonunda tm


somutluuyla bir kez daha aa kar. Gemi ve gelecek, Nevers ve Hiroima
arasnda kalan kadn karakter iin yaad ann, imdiki Japon sevgilisinin ona
gemii hatrlatmaktan baka bir nemi yok gibidir. Ayrca Resnaisnin Hiroimaya
atlan bombann grntleriyle filme balamas, Fransz ve Japon sevgililerin
belleine benzer bir bellekten yneldiini daha batan gstermektedir. Deleuze bunu
bir kii iin bir bellek ya da birka kii iin bir bellek kefetme paradoksu olarak
ifade eder. Filmin banda kadn erkee, ben de senin kadar biliyorum unutmann ne
demek olduunu, benim de senin gibi belleim var der. Oysa erkek, senin bellein
yok diye karlk verir. Bunun zerine kadnn szleri ikisi arasnda ortak bir
bellek olduunu kantlamak ister gibidir:

87

Senin gibi ben de var gcmle rpndm unutmamak iin ama senin gibi unuttum. Senin gibi
ben de avunmak bilmez bir belleim olsun istedim; glgelerden, talardan bir belleim.
Kendi adma her gn savatm var gcmle, anlarn nedenlerini anlayamamann
korkunluuna kar. Senin gibi, unuttum ben de

Ve araya giren sava grntlerinin ardndan adama: Neden yadsmal


apak gerekliliini bellein? diye sorar. Yani gemie ait farkl zaman dilimleri
Deleuzen The Time Image kitabnda da belirttii gibi, artk tek bir karakter veya
tek bir grupla ilgili deildir; farkl olan ama bir dnya belleine sahip tm
karakterlerle balantldr (Deleuze, 1989: 116-117).

Bu filmdeki iki karakterin belleinin birbirine yabanc olduunu filmin


bandan beri aka grrz. Bir baka deyile, paralardan oluan uyumlu tek bir
ortak btn yoktur. Oysa birbiriyle karlatrlamaz ve dolaysyla llemez iki
gemie sahip olan iki farkl karakterin birbirlerini gemilerini de yanlarnda
tayarak kendi alanlarna ekme srecinin anlatld bir filmle kar karya kalrz.

Her koulda bellek bir yere braklmaz. Ancak bir hikye anlatan gemiin bir
ilevi olarak ina edilmi bir bellektense, teki bellein nesnesi olmak iin olan
alkoyan gelecein bir ilevi olarak bellein douuna tanklk ederiz. imdi gemi
olduunda, gelecekte ondan yararlanmak iin imdiki zamanda bellei kurarz
(Deleuze, 1989: 50).

Resnais bu filmde hibir merkeze gnderme yapmaz ve dahas filmdeki


karakterlerin hibirinin iinde bulunduu zamanda yaamadn gsterir. Filmdeki

88

iki karakterin ikisi de dierininkine yabanc birer bellee sahiptir. Aralarnda hibir
ortak hatra olmasa da ve Hiroima ile Nevers dnyann iki farkl yerinde aralarnda
hibir balant kurulamayacak iki farkl mekan gibi dursa da, Resnais zaman ve
mekan algmzda yaratt deiimle bu farkllklar arasnda balant kurar. Bize
gemiin aslnda imdiki zamann iinde yaayabildiini gsterir. Olaylar sadece
birbirini izlemekle kalmaz; gemile ilgili bir dneme ait olup olmadklarna bal
olarak srekli dzenlenmektedirler. Hiroima ve Neversde olanlarn karakterlerin
bize anlatt gibi olup olmad, Hiroima ve Neversi kimin ne kadar grd,
kime ne kadar inanmamz gerektii, tm bunlar gemie ait sayfalar arasnda
zerinde kesin karar verilemeyen noktalardr; nk filmde her ey bulunduumuz
sayfaya gre gereklik kazanmaktadr (Deleuze, 1989: 117). Filmde bir sabit
noktann olmadn aka grrz. Hiroima Sevgilim adndan da anlald gibi
atom bombasnn atld bir kentin adyla sevgilim szcnn yan yana
getirilmesiyle iki olguyu temel alan bir filmdir (Bker, 1985: 63).

Resnais karakterlerin sunumunda onlarn biyografilerini ve geldikleri yerin


ayrntl corafi bilgilerini vermekten kanmaz. yle ki bu bilgileri olay ak iinde
izleyiciye vererek kendisi iin zaman paralama imkann da yaratm olur. Ayrca
filmde corafi bilgiler kullanmak Deleuzen de ifade ettii gibi zihinsel sonular
dourur. Her karakterin geldii corafya, gemie ait bir sayfa, gemie ait bir
zamansal harita grevi grr. Karakterlerin gemiinden yola klarak ortaya konan
haritalar, daha sonra birer zamansal kesite dnr. Bu zihinsel ilevlerle Deleuze,
Resnaisnin dnyann belleine, dnyann bellei olarak beyine ulatn syler.

89

Resnais, bylece filmdeki tek bir karakterle bile btnyle zihinsel ilevlerin, yani
dncenin hakim olduu bir sinemaya ulamaktadr (Deleuze, 1989: 122).

Resnais sinemay gerei temsil etmek iin bir ara olarak kullanmaz. O, sinemay zihnin
alma ekline yaklamann en iyi ekli olarak dnr (Deleuze, 1989: 121).

Corafi haritalar ve zihinsel ilevler, Resnaisde bellein vurgulanmas iin


ok nemli bir yer tekil eder. Bu vurguda daha ok bellek, hatrlama imgesine ve
geriye dnlere indirgenir. Hatrlama, zihnimizin fiziksel durumlarn devre d
brakt derin bir dnme biimine karlk gelebilir. Bu anlamda hatrlama,
imdiki ana ve gereklie karlk gelmeyen bir zihinsel duruma iaret eder.
Dsallktan beslenmeyen, tersine yalnzca kendisinden yola kan bir hatrlama sz
konusudur. Deleuze bunu saf hatrlama olarak adlandrr (Deleuze, 1989: 123).

Deleuzen zaman imgesini temele alan sinemas klasik sinemaya kar bir
tavrdr. Klasik sinemadaki ardk imgelerin her biri kendisinden nceki ve
sonrakinin ilikisine gre bir birlik oluturarak, btn zerine dnmeyi
salamaktayd. Oysa imgelerin birbiriyle balantsz hale geldii Deleuze sinema
anlaynda hibir kararllk ya da uyumluluktan bahsedilemez. Bylece izleyiciye
her imgeye farkl bir anlam ykleme olana verilmektedir. Yeni bir tarz ifade
etmesi bakmndan bu tarz filmleri belli bir tanmlamann altna sokmak
glemektedir. Bunlar tam da Hiroima Sevgilim filmi gibi, genellikle ne tam olarak
kurmaca ne de tam olarak belgesel diyebileceimiz trden filmlerdir.

90

SONU

Bir imge ancak yaratt dncelerle deer kazanr.


(Deleuzeden aktaran Sauvagnargues, 2010: 30)

Deleuzee gre sinemann zaman-imgedeki asl atlm sava sonras filmler


veya modern filmlerde gereklemitir. Bu yeni sinema tarz, dncenin kendisini
dnme dndaki olanaklarla amamza izin vermitir. Deleuzen hayata ve
dnmeye yaklamna baktmzda, onun, sorunlara hazr verili emalarla veya
sistemlerle yaklamamza kar ktn grrz. Sinema da bir sanat olmas
bakmndan yntemin tam zdddr. Eer Deleuze bir yntemden bahsediyorsa, bu
asla bir ynteme sahip olmamamz gerektii ama anlamaya altmz eyle ilgili
olarak kendimize olu izni vermemiz gerektiine dayanan bir yntemdir. Bylece
zamann akn uzamsallam imgelerin tesinde grebiliriz ve dnmenin sabit
anlamlar tesindeki hareketlerini kavrayabiliriz.

Sinema yeni bir imgeler ve gstergeler pratiidir; felsefenin ise bu pratiin


kuramn yapmas gerekir. Deleuze, yirminci yzyln ortalarnda dnyada ba
gsteren faizm, soykrm ve totalitarizmin ykt insann duygusal ve dnsel
dnyas balamnda, onun dnyaya kaybolan inancnn yeniden tesis edilmesinde
sinemann ok nemli bir rol oynadn vurgular. yle ki, modern insan
enformasyon araclyla bilgi zerinden denetim altnda bulunmaktadr. Bu paralel
olarak bir alg ynlendirmesini ierir. Yani modern insann zevkleri, hazlar, yaam
ve dnme modelleri iktidarn maniple ettii enformasyon tarafndan kontrol

91

altnda tutuluyor ve ynlendiriliyor. Bu durum, modern insann nesnelerle kurduu


iliki, sessel-iitsel bir realite olan mzikalite ile ve grsel imajla kurduu ilikinin
tmn belirliyor. Deleuzen nerdii sinema, modern insann bilgi evreninde
iktidar aygtnn ina ettii denetim sisteminin dna kmann yollarn aratryor.
Bylece sinema bir kavram yaratmaktan te bir imge yaratyor. Yaratlan bu imge
de, aslnda znde bireyi dnmeye sevk eden ve zgrletiren bir dnce oluyor.

Sinematografik dnebilmek, hareket-imge ve zaman-imge ile alan sinemann buyruk


tmcelerini ileten enformasyona diren gstererek bir form retebilmesiyle mmkndr. Bu
direni ayn zamanda zgrlk alanlarnn yaratlmas ve korunmasyla ilgili bir eylem olarak
da deerlendirilebilir; nk enformasyon bir denetim sistemidir. (Deleuze, 2003: 34)

almamda zmlemesini yaptm, seyirciden katlm bekleyen ve


anlalmas zor bir film zellii tayan Hiroima Sevgilimin de klasik anlat
filmlerinin yapsna tamamen zt olduu aktr. Filmde karakterler tantlmaz, olaya
giri yaplmaz ve olaylarn doruk noktasna ilerlemesini salayacak atmalar
kurulmaz. Bu durum, metaforik olarak zaman iinde bir mekanszlamaya doru
evrilir. Karakterlerin bu ait olamama hislerinin altnda aslnda daha derin bir
duygusal motivasyon yattn film ilerledike anlarz. Deleuzen dedii gibi
bylece izleyici olarak kronolojik olmayan bir zaman ile kar karya kalrz. Bunun
nedeni imgelerin kurgulanma tarzdr. Sinemada irrasyonel kesme, rasyonel olan
dnce biimini bir yana brakarak, dnceye zg irrasyonaliteye bir kap
amaktadr. (Deleuze, 1989: 181)

92

Sinema insan ile dnya arasnda ilikinin aa vurulmasnn bir yoludur.


nsan ile dnya arasndaki iliki deiken olduundan sinemann da tek bir trle
snrl kalmasn dnemeyiz. Doal olarak sinema, insan ve dnya arasndaki
ilikinin deikenliine gre anlam kazanacaktr. Deleuzen de bize anlatmak
istedii tam bu noktada belirginleir. Ona gre herkes tarafndan paylalabilecek
mutlak dorulardan sz edilemez. Sinema felsefesinde sz konusu olan insann
deien bak as ile sinemann deien bak asnn uzlamdr. Sinema insan
gz ve alglama iin yeni olanaklar yaratr. Zaman araclyla da imgelerin
aklarn ve balantlarn deneyimleriz.

Deleuzen sinema anlaynda bir imge olarak karmza kan zaman


kavram, imgesel bir dnyayla kar karya gelmemize olanak sunarak, bize
btnyle zihinsel ilevlerin ve dncenin hakim olduu yeni bir dnce dzlemi
salamaktadr. Bu yeni sinema anlay sunduu zgn kavramlar ve sinematografik
imgelerle, modern dnyada maruz kald enformasyon tarafndan belirlenmeye
zorlanan seyircinin dnyaya bakn dntrmeyi hedeflemektedir.

93

KAYNAKA

Akay, A., (1996), Felsefe Nedir? zerine, Toplumbilim: Gilles Deleuze zel
Says, say:5 (15-18), stanbul.

Aristoteles, Augustinus, Heidegger (1996), Zaman Kavram, ev. Saffet Babr,


mge Kitabevi, Ankara.

Aristoteles, (1997), Fizik, ev. Saffet Babr, Yap Kredi Yaynlar, stanbul.

Baker U., (04 Nisan 2006), Deleuze ve Dierleri, Deleuze Konferanslar,


(http://vimeo.com/15161736)

Bergson, H., (1986a), Yaratc Tekaml, ev. Mustafa ekip Tun, MEB Yaynlar,
stanbul.

Bergson, H. (1986b), Dnce ve Devingen, ev. Mira Katrcolu, MEB


Yaynlar, stanbul.

Bergson, H., (1997), Zaman ve zgr sten, ev. Alp Tmertekin, Cogito, Say:
11 (7-15), YKY, Ankara.

Bergson, H., (1998), Metafizie Giri, ev. Bar Karacasu, Bilim ve Sanat
Yaynlar, Ankara.

94

Buchanan, I., (2001) Deleuzes Immanent Historicism, Parallax, vol. 7, no. 4.

Bker, S., (1985), Sinema Dili zerine Yazlar, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara.

Bykdvenci, S., ztrk, S. R., (1997), Sinema ve Postmodernizm, Ark Yaynlar,


Ankara.

Colebrook, C., (2009), Gilles Deleuze, ev. Cem Soydemir, Dou Bat Yaynlar,
Ankara.

Deleuze, G., (1986), Cinema 1: The Movement Image, Trans. Hugh Tomlimson,
Barbara Habberjam, University of Minnesota press, Minneapolis.

Deleuze, G., (1989), Cinema 2: The Time Image, Trans. Hugh Tomlimson, Robert
Galeta, University of Minnesota press, Minneapolis.

Deleuze, G., (1990a), Diyaloglar, ev. Ali Akay, Balam Yaynlar, stanbul.

Deleuze, G., (1990b), The Logic of Sense, New York: Columbia University Press.

Deleuze, G., (1995), Kantn Eletirel Felsefesi, ev. Taylan Altu, Payel Yaynlar,
stanbul.

95

Deleuze, G., Guattari, F., (1995), Felsefe Nedir?, ev. Turhan Ilgaz, Yap Kredi
Yaynlar, stanbul.

Deleuze, G., (2000), Kant zerine Drt Ders, ev. Ulus Baker, teki Yaynlar,
Ankara.

Deleuze, G., (2001) Immanence: A Life, Pure Immanence: Essay on a Life,


Translated
by. Anne Boyman, Urzone Inc., New York.

Deleuze, G., (2003), ki Konferans: Yaratma Eylemi Nedir?, ev. Ulus Baker,
stanbul: Norgunk. (Original Book Published in 1996).

Deleuze, G., (2004), Proust ve Gztergeler, ev. Aye Meral, Kabalc Yaynlar,
stanbul.

Deleuze, G., (2006), Mzakereler, ev. nci Uysal, Norgunk Yaynclk, stanbul.

Deleuze, G., (2009), Issz Ada ve Dier Metinler, ev. Ferhat Taylan, Hakan
Ycefer, Balam Yaynlar, stanbul.

Deleuze, G., (2010), Bergsonculuk, ev. Hakan Ycefer, Otonom Yaynclk,


stanbul.

96

Demirdven, K., (2011), Felsefenin D Sinemann Ykselii, Es Yaynlar,


stanbul.

Derrida, D., (1996), Tek Bama Hata Yapmam Gerekecek, Toplumbilim Gilles
Deleuze zel Says, ev. Kadri Mustafa Oral, say:5 (103-105), stanbul.

Duras, M., (2011), Hiroima Sevgilim, ev. Cevat apan, Can Yaynlar, stanbul.

Ergven, M., (1997), Zaman zerine eitlemeler, Cogito Zaman: 12ye 1 var,
Yap Kredi Yaynlar, say:11 (229-344), stanbul.

Hauser, A., (1995), Sanatn Toplumsal Tarihi:Rokoko, Klasisizm, Naturalizm,


Empresyonizm ve Film a. ev. Yldz Gln, Remzi Kitabevi Yaynlar,
stanbul.

Kkalp, K., (2009), Deleuzen Felsefi Kavray, Kayg Uluda niversitesi


Felsefe Dergisi, say 12 (131-145), Bursa.

Murpy, T. S., (2001) Deleuze, Gilles, Encyclopedia of Postmodernism, ed.


Victor E. Taylor and Charles E. Winquist, Routledge, London and New York.

Resnais, A., (Ynetmen), 1959), Hiroshima Mon Amour, [Film], France.

Rodowick, D. N., (1997), Gilles Deleuzes Time Machine, Duke University Press,
Durham and London.

97

Sauvagnargues, A., (2010), Deleuze ve Sanat, ev. Nurten Sarca, De Ki Yaynlar,


Ankara.

St, . Y., (2005), Gilles Deleuze'de mge Hareketi Olarak Sinemann


Felsefesi, Es Yaynlar, stanbul.

Tarkovski, A., (1986), Mhrlenmi Zaman, ev, Fsun Ant, Afa Yaynlar,
stanbul.

Topu, A. D. (2003), Sinema ve Zaman: Geleneksel (Klasik) Anlat ve ada


Anlat Filmlerinde Zamann Kullanm ve Anlatsal Yap ile likiler, Sinemada
Anlat ve Trler, der. A. Grata, F. Kkkurt, Vadi Yaynlar, Ankara.

Yetikin, E. B., (2011), Sinematografik Dnebilmek: Deleuzen Sinema


Yaklamna Giri, stanbul niversitesi letiim Fakltesi Hakemli Dergisi,
say:40.

Zettle,

H.,

(1973),

Sight

Sound

Motion:

Applied

Media

Aesthetics,

California:Wadsworth Publishing Company.

98

ZET

Bu almada Fransz filozof Gilles Deleuzen sinema felsefesi ele alnmtr.


Bunun iin ncelikle Deleuzen sunduu yeni kavramlar ve sinematografik imgeler
araclyla, dnce ve duyum arasnda nasl bir iliki kurduu ortaya konmutur.
Daha sonra sinema felsefesinde bir imge olarak karmza kan zaman kavramn
daha iyi anlayabilmek iin felsefe tarihinde zaman kavramnn geliim sreleri
incelenmitir.

Deleuze zaman-imgenin sinema tarihinde daha ok modern sinemada grldne


dikkat ekmitir. Modern dnyada iletiimin enformasyon yn seyirciyi, bir fikri
zorla kabul etmeye zorlar. Bu sebepten sinema olmadan dnce daima eksik
kalacaktr. Ancak sinema sayesinde, sinemann bize sunduu hareket-imge ve
zaman-imge araclyla, insann dnceyle dolaysz olarak kar karya geleceini
syler.

Ayrca bu almada sinema tarihinden seilen Fransz ynetmen Alain Resnaisnin


Hiroima Sevgilim filmi zmlenmitir. Zaman-imgenin bu filmde nasl
somutlat gsterilerek, Deleuzen sinema felsefesine daha yakndan baklmas
hedeflenmitir.

Anahtar Szckler: Zaman-imge, Hareket-imge, Sinema felsefesi, Sinematografik


imgeler.

99

ABSTRACT

In this work, French philosopher Gilles Deleuzes cinema philosopy is discussed. For
this, previously relationship between thought and sensation revealed is established
via new concepts and cinematographic images offered by Deleuze. Later,
development process of time concept in history of philosopy is examined to
understand better the time concept encountered the philosophy of cinema as an
image.

Deleuze noticed that the time-image occurs mostly in modern cinema in history of
cinema. The aspects of the information in communication in modern world forced
the audience to accept the idea by force. For this reason, the idea will always be
thought of missing without movies. Moreover, thanks to movies, it tells come up
against people with idea without any due via the movement-image and the timeimage provided by cinema.

Moreover, a movie by French film director Alain Resnais, Hiroshima Mon Amour is
choosen and analyzed in this work. Showing how this film embodying the timeimage, looking more closely to Deleuzes cinema is targeted.

Keywords: The time image, The movement image, The philosophy of cinema,
Cinematographic images.

100

You might also like