You are on page 1of 18
umisoduiAs [eZO ns. [etioneusuy Proceedings of International Turgut Ozal Symposium 3 March 2016, Ankara, Turkey. 1sB! 178-605-4894-14-7 Editor: Assoc. Prof. $irin ATAKAN DUMAN ‘The views presented and the content are those of authors and do not reflect or represent the views of the editor or Turgut Gzal University. This proceedings book is a publication of Turgut Ozal Research and Application Center, Turgut Ozal University. All rights reserved. No parts of this publication may be reproduced, copied or transmitted in any form or by any means, without the prior written permission of the Turgut Ozal Research and Application Center, Turgut Ozal University. Copyright Turgut zal University. Ankara, Turkey. Limited Edition, Tiirk Dis Politikasinda Simuragan Sular Meselesi ve Turgut Ozal’in Hidro-Politige Yaklasimt Soyalp TAMGELIK™ Emre KURT™ Ozet Bu galismanin amact, Tiirkiye’nin Turgut Ozal'dan gtiniimtize gelen simr asan sular politikasim ortaya koymaktir. Galismanin ana argtimam Ozal’mn izledigi hidropolitikanin kendisinden sonra gelen liderlerce de takip edildigi ve bu niteligiyle Ozal’m politikalarinin Tiirk Dig Politikast’m yénlendiren bir unsur oldugudur. Bu argiiman gergevesinde Gzal dncesi, Gzal dénemi ve Ozal sonrasi Tiirkiye’nin su politikast irdelenmis, Tiirkiye’nin sur agan sular nedeniyle ézellikle Suriye ve Irak'la yasadijh sikintilar gésterilmeye galisilmis ve uzun vadede izlemesi gereken politikalara dair énermelerde bulunulmustur. Yapilan galismada vartlan en Snemli sonug Turgut Gzal’n suyu politize ederek dis politika unsuru haline getirdigi ve bu politikanin kendisinden sonra da takip edildigidir. Bu baglamda Gzellikle Suriye konusunda meselenin g6ziimti giivenlikle iliskilendirilmig ve taraflar karsihikl given hissettiklerinde g6ziim igin adim atabilmistir. Ayrica Tiirkiye, Ozal déneminden itibaren dretilen su projeleriyle Ortadogu'daki hareket alan genisletmeye de alismistir. Cahgmada iizerinde durulan bir diger nokta da Tiirkiye’nin uzun vadeli izleyecegi politikalara dair Snermeler olmustur. Bu baglamda Tarkiye’nin simir asan sular politikasim kurumsal bir hale getirmesi ve karsilasabilecegi farkli senaryolara karst farkl: planlarinin olmasi gerektigi belirtilmistir. Anahtar Kelimeler: Sinir Asan Sular, Tirkiye, Suriye, Furat, Turgut Ozal Transboundary Waters Issue in Turkish Foreign Policy and Turgut Ozal’s Approach to Hydro- Politics Abstract The aim of this research is to indicate Turkey’s transboundary waters politics since Turgut Ozal till nowadays. The main argument is that the leaders that came after Ozal also followed his hydropolities and it means Ozal’s politics was a steering factor in Turkish foreign policy. In the frame of this argument it was attempted to analyze Turkey’s water polities before Ozal, in Ozal’s term and after him and it was tried to show the issues that Turkey had with Iraq and Syria because of the transboundary waters and at the end it was attempted to make some offers that Turkey should to do in the long terms. The main aftermath of the research is that Turgut Ozal politicized water and made it a foreign policy factor and this politics was followed after him. ‘The solution of the issue with Syria was correlated with security and the sides could make a step when they felt mutual trust. Turkey tried to increase the radious of action in Middle East with the water projects that he made since Ozal’s term. It was attempted to concentrate on the offers that have been made about the Turkey’s water politics in the long term, It was mentioned that Turkey should institutionalize its transboundary water politics and should make different plans for different scenarios. Keywords: Transboundary Waters, Turkey, Syria, The Euphrates, Turgut Ozal. 1. Girig Giiniimiizde kiiresel iklim degisikliginin etkisiyle suya olan ihtiyag giderek artmaktadir. Birlesmis Milletler’in 2015'te yaymladigi su raporunda 2020 yilinda 900 milyon insanm temiz su kaynagina ulasmakta sikinti yasayacagi belirtilmistir. Aym raporda 2050 yilinda diinya tartmsal tiretiminin de %60 oraninda artis kaydedecegi ifade edilmistir. Igilebilir su kaynaklannin kithigima karsin dinya niifusunun ve tarmsal firetiminin huzla artugi veya artacagi g6z Sniinde bulunduruldugunda, yakin gelecekte su kithginin devletler agisindan ciddi bir tchdide neden olacagi tahmin edilmektedir. Zaman igerisinde bu durum, devletlerin su kaynaklarina daha fazla Snem vermesine ve kaynaklarint azami sekilde korumasina yol agacaktir. Ozellikle su sikintist yagayan devletlerin bu kaynaklara iliskin izleyecegi politikalar, ister istemez su sorununu ve catismaci refleksleri gelistirecektir. Uluslararasi literatiirde “Siniragan Sular” terimi, bitkag Gkenin simirlarindan gegerek dékiilen sulara verilen ad olarak bilinmektedir. Bu sularin paylasim, Ortadogu gibi su sikintist gekilen dlkelerin arg kargiya * Dog. Dr., Gazi Universtesi, HBF, Uluslararast ligkiler Boliimt / Ankara, soyalp@hotmail.com “Arg. Gor., Marmara Gniversitesi, SBE, Siyaset Bilimi ve Uluslararasi Wigkiler Bolum Istanbul, cemrekurt453@hotmail.com 261 gelmesine neden olabilmektedir. Bu minvalde Ortadogu’da simirasan sularm paylasim: konusunda ciddi sorunlar yasayacak iilkelerden birisi de Tirkiye’dir. Tiirkiye simirlan igerisinde dogup, Suriye ve Irak iizerinden gecerek Basra Kérfezi’ne dikiilen Firat ve yine Viirkiye’den dogup Irak’tan gecerek bu lilkede Firat'la birlesip Basra’ya dékillen Dicle nehirlerinin paylagim konusu. Tiirkiye’yi, Irak ve Suriye’yle karst kargiya getirmektedir. Bu gergevede dzellikle Suriye, Firat sularnin paylasim konusunda Tiirkiye’yle sorunlar yasamiy ve bu meseleden Stiri PKK terér drgiittind desteklemistir. Ifade edilen nehirlerin yam sira Liibnan’dan dogup Suriye iizerinden Tiirkiye’ye giren ve buradan Akdeniz’ d@kiilen Asi Nehri de Tiirkiye’nin Suriye’yle problem yasamasina neden olmaktadir Firat ve Dicle nehirlerin yant sira Merig ve Coruh nehrinin paylagim: meselesi de zaman zaman Tirkiye’nin komgulanyla sikinti yagamasina neden olmaktadtr Tiirkiye, simr agan sulardan dolay: yasadigi_ problemleri gdzmek ve suyu birlestirici bir unsur olarak kullanmak istemistir. Bu gergevede dzellikle Turgut Ozal’m basbakanhigi ve cumhurbaskanha déneminde uzlastinier ve sorun géziici bir su politikasi izlenmeye calisilmig ve bu gaye dogrultusunda Snemli protokoller imzalands& gibi Snemli projeler de glindeme gelmisir. Gzelikle Suriye’ye énem veren Oza, Suriye’nin su sorunu g6ziilmedigi stirece Sam yOnetiminin béliicd terdr Srgiiti PKK’ya destek ver sorunu gézerek elinden bu kartm alinmast gerektigini ifade etmis ve bu minvalden hareketle 1987 yilinda su protokoltind imzalamistir, Bununla birlikte imzalanan protokole ve iiretilen projelere ragmen bilgedeki su problemi ¢éziilememistir. 2000°li yillarda Tirkiye’de Adalet ve Kalkinma Partisi’nin (AKP), Suriye’de Besar Esad’in iktidara gelmesi ve taraflarin izledikleri yapict politikalar, iki devlet arasindaki stkintilarin Gnemli dlgtide giderilmesine neden olmustur. Oyle ki sularin paylasim: Konusunda defalarca kargi kargtya gelen taraflar, Asi Nehri Gzerinde ortaklaga Dostluk Barajr’m inga etmeye baslamuslar ve bir dénem gatisma konusu haline gelen su kaynaklar, bangin simgesi haline gelmislerdir. Fakat Arap Bahan’yla birlikte Suriye’de yasanan ig karisikhklar, Tiirkiye-Suriye iligkilerini de derinden etkilemis ve kisa bir siire sonra taraflar arasindaki diplomatik iligkiler tamamen kesilmistir. Ancak bu durumun, ilerleyen stireste ister Esad"l, isterse Esad’stz olsun Suriye’yle su kaynaklarinin paylasimi konusunda soruna neden olabilecegi tahmin edilmektedir. Bundan hareketle galisma fig béltimden olusacaktr. Birinci béltimde uluslararast hukukun Gnemli tartigma konularndan biri olan mmiragan sular kavramt, Tiirkiye’nin siniragan sular sorununa bakisi ve izledigi politikalar ele alnmistr. ikinci bélimde Turgut Gzal’mn izledigi hidropolitigin esaslan ve gergeklestirmeye caligtygi_projeler irdelenmistir. Ugiineti bélimde ise Tirkiye'nin, Gzal sonrast izledigi hidropolitik uygulamalarin esaslart iizerinde durulmustur. Sonug béltimiindeyse ilerleyen dénemde Tiirkiye’nin simr agan sular hasebiyle kargilasmasi muhtemel sorunlar farklt projeksiyonlardan ele alinmisti. Bu arastirmada uygulanan yéntem konusuna gelince, galismada esas itibanyla siireg analizine dair bir yéntem uygulanmistir. Dolayrstyla geleneksel hadise naklinin yerine, daha cok analitik tarih ikame edilmeye Gahisilmistir, Bu yéntemle, Tiirkiye’nin Turgut Ozal déneminde uyguladigi sim asan sular meselesinin esaslarini, gelistirilen hidropolitiginin dzelliklerini ve gikar iliskileri baglaminda bélge barisina katkularint irdelemek miimkiin olmustur. 2. Smur Asan Sular Kavramt Diinyada temiz su kaynaklarinin énemli bir kismmt olusturan nehir havzalarmm 261°i en az iki devletin iilkesinin siniriar igerisinden gegmektedir. Bu havzalar, karalarm %45,3"tin ve tiim nehir akisinm yaklasik [60° mi olusturmakta ve diinya niifusunun yaklasik %40"1 bu nebirlerden istifade etmektedir (Woif, 1998: 252). Aslinda farkh dlkelerden gegen gok sayida nehrin olmasi beraberinde séz konusu sularin nasil kullanilmasi gerektigine dair diizenlemelerin yapilmasint da beraberinde getirmistir. Uluslararasi hukukta genel olarak uluslararast sular (sini sulan) “iki farkli devletin topraklarda yer alip, bu devletler arasinda simr olusturan ve iki illke arasida paylasima tabi olan sulardy” ‘seklinde tanmlanmaktadir (Keles, ty), Uluslararasi su yollarvsimir asan sular' ise “bir devletin simirlart iginde ' Basta BM’nin 1997 Sézlegmesi olmak tizere uluslararasi literatirde en az iki veya daha fazla Ulkeden gegen sular igin Juslararast su yollan” kavrami kullanilmaktadir. Bununla birlikte kavramin basinda ‘uluslararast’ kelimesinin olmast, bireok devleti rahatsiz etmektedir. Zira birgok devlet, paylagim meselesini ulusal egemenligi kusitladigi ve mevzuyu uluslararasilastinidigs igin stkimult oldugunu belirtmekte, bunun yerine daha gok “simir agan ular” kavraminin 262 dogarak akan ve baska devietin sinirlarina gecerek burada akip denize ulasan sular” olarak tarif edilmektedir (Keles, ty). Bununla birlikte genel olarak kabul edilen bu tanmlamalar, yaklasik iki astr siiren calismalar neticesinde ortaya gikmuslardir. Ancak bununla ilgili ilk diizenleme, 1815 Viyana Antlasmasr’nda yapilmis ve bu antlagmanin akabinde uluslararasi su kayrami kullanilmaya baslanmistir. Antlagma’da taraflar kongreye kattlan devletlerin iikeleri arasinda str teskil eden veya bu tlkeleri boydan boya asan, yani uluslararast nitelikteki nehirlerde, ticaret amact ile yaptlacak ulasimin serbest olmast” (Ugarol, 2013: 41) hiikmiinii kabul etmistir. Gériilecegi gibi bu hiikiim, ticaret ve serbest ulagim olgusu iizerinden tanzim edilerek kayda alinmistir Viyana Antlasmast'nn yam sira benzer bir yaklasim Oder Nehri Olay: sebebiyle Uluslararast Adalet Divani’nin verdigi kararda da goriilmektedir. Bu baglamda Divan, Oder Nehri’ni uluslararast su olarak tanmlamy ve ulasima elverisli olma kistast dizerinden degerlendirilmesi gerektigini belirtmistir (The Permanent Court of International Justice, 1929: 9). Her ne kadar nehirler, 1815 Viyana sézlesmesinden sonra uluslararast sular olarak adlandiniimaya baslansa da bu simiflandirma igin kullanilan ticaret ve ulasim ilkeleri terimlerinin yetersiz. kaldigi g6riilmiistir. Sanayi Devrimi’nin getirdigi dinamizm ve yeniliklere bagh olarak suyun kullanim alamnin ve kullanm tekniklerinin degismesi, tiretimin ve tiketimin artmast ve Firat Nehti gibi kimi nchirler tzerinde ulagimin sikintil: olmasi, nebirlerin yeniden tammlanmasin: giindeme getirmistir. Gzellikle birden gok kiyidasin aynt nehri kullanmasi ve yukart ¢igar tilkesinin nehir sularndan maksimum diizeyde faydalanma arzusunun agagi ¢igar iilkesine zarar vermesi gibi olumsuzluklar da simiflandirma galigmalarni artirmistir, Bu minvalde Alman hukukgu L.P.L. Oppenheim’in yaptigt ve ilerleyen siirecte sikea kullanilacak olan kategorizasyon sistemi ilk olma ézelligiyle dikkatleri gekmektedir, Buna gore Oppenheim yaptigi galismaya gore nehirler tige ayirilmaktadirlar: + Sinir Olusturan Akarsular: Bu akarsular, iki devleti birbirinden ayiran nehirler olup, simur akarsulart olarak da isimlendirilmektedirler. Bu nehirlerin devletler arasinda paylasimy, ilgili nehrin tam ortasindan veya ulagima elverisliyse ulasim yapilan béltimiin ortasmdan gegecek sekilde yapilmaktadir. * Gok Uluslu Akarsular: Birgok devletin itkesinden gegen nehirlerdir. Devletler, nebrin kendi iilkelerinden gecen kisminda egemenlik haklarint kullanmaktadirlar. + Ulasima Elverigli Nehirler: Denizden baslayarak ulasima elverisli olan, kaynaga ile dokiildiigit yer arasinda iki veya daha fazla devletin ilkesini kesen veya aytran akarsulardir. Yapilacak olan uluslararast antlasmayla ilgili nehirler, uluslararast nitelik kazanabilmektedirler (Oppenheim, 1955°ten akt. Tiryaki, 2004: 13-14) Oppenheim’ in yaptigi bu siniflandirma, yapilan diger caligmalata ilham olmus ve gerek devletler, gerekse uluslararast érgtitler yapilan bu sintflandirmadan hareketle sularin paylasimina iliskin ¢éztim bulmaya calismislardir. Nehirlerden faydalanma alanlarinin artmasinin yan stra kirllik, agin tiketim, taskin kontrol vb. gibi hususlar, Oppenheim’ yaptigi diizenlemenin gelistirilmesine, nehir sisteminin bir bitiin olarak ele alinmasina ve bunun sonucunda wluslararast nehir havzast kavraminin ortaya gikmasina neden olmustur. Bu minvalde 1961 yilnda ABD ile Kanada arasinda imzalanan Kolombiya Nehri Antlasmas1, uluslararast nehir haveast kavraminin ilk defa kullanildg1 anlasmalardan birini teskil etmektedir. Taskin kontrolii, enerji iiretimi ve ortak igletim gibi hususlart ele alan bu antlasmada taraflar, nehir havzasin: kisim kisim ayirarak hangi bélgede ne kadar su potansiyeli oldugunu ve ne kadar su depolanabilecegini tespit etmislerdir (The Departments of External Affairs and Northern Affairs and National Resource, 1964: 55-81). Bu antlasmadan iki yil sonra Nijer Nehri bir araya gelen dokuz Affika devleti nehir konusunda anlasmaya varmislardhr Taraflar, ulasimdan sulamaya, kirlilikten teknik isbirligine kadar pek cok konuda anlagmislardir. Bu anlagmada taraflar, Nijer Nebri ve nehri olusturan diger kollara vurgu yaparak, nehir havzasinm tamamint diizenlemeye tabi tutmuslar, ilgili taraflar arasinda iletisimin saglanmasi ve nehrin yénetimi igin Nijer Nehir Komisyonu‘nun olusturulmasin: saglamislardir Birlegmig Milletler (BM), 1966). Devletlerin yam sira uluslararast érgiitler de konuya iligkin diizenlemeler gergeklestirmiglerdir. Bu cergevede 1974 Birlesmis Milletler Devletlerin Ekonomik Hak ve Gorevleri Sarti’nm 2. maddesi devietlerin filkesindeki kaynaklan tizerindeki egemenlik hakkim tamrken, 3, maddesi en az iki devlet tarafndan kullanilmasina dikkat etmektedir, Ornegin Ankara, Firat ve Dicle nehirlerini “simir agan sular” olarak tanimlamakta, ‘buna karsin Suriye ve Trak ise “uluslararasi su yolu” olarak adlandirmaktadir. Tirkiye, nehirler tierindeki egemenlik hhaklanins azami dizeyde korumak ve soruna dgiinei taraflann kansmasi engellemek, Suriye ve Irak ise bu nebirleri uluslararasilastirarak maksimum fayda elde etmeye galigmaktadir. 263 paylastlan dogal kaynaklardan taraflarn maksimum fayday1 saglamasi igin s6z konusu kaynakla ilgili devletlerin igbirligi yaparak bilgi paylasmasindan bulunmasim ve diger devletin yasal gikarlarma zarar vermemesini kararlastirmistir (BM, 1974). Bu hiktimden de anlagilacagi tizere BM, uluslararast nehirleri paylasilan dogal kaynaklar ilkesi iizerinden degerlendirerek ilgili devletlerin isbirligi gergevesinde hareket etmesini Sngdrmiigtiir. Benzer bir karar 1977 BM Su Konferanst'nda da kabul edilmistir. Mar del Plata Karan/Plam olarak adlandirilan bu diizenlemeye gére yerel, bélgesel ve uluslararasi diizeyde gerek devletlerarasinda gerekse uluslararast drgiitler vasitastyla isbirligi yapilmast Sngériilmiisttir (BM, 1977) 1980 yilmda BM Genel Kurulu'nda kabul edilen bir diger diizenleme de taraflar arasinda isbirligini ‘Sngérmektedir. Mar del Plata Plan’na atif yapilan bu belgede, su arzinin sajlanabilmesi igin devletlerin ve uluslararast drgitlerin teknik ve finansal igbirligi yapmast Kararlastinimistir (BM, 1980) BM biinyesinde yapilan en dnemli gahsmalardan biri de BM Uluslararasi Hukuk Komisyonu’nun hazarladiga ve BM Genel Kurulu'nda kabul edilen 1997 Uluslararast Suyollarinin Ulagim Digi Kullanim Sézlesmesi’ dir. Birlegmis Milletler Gene! Kurulu’nda yaprlan oylamada, 103 devlet olumlu oy kullanmis, Tirkiye, Cin ve Burundi ret oyu vermis ve 27 devletse gekimser kalmay! tercih etmistir (Kibaroglu, 2015: 153). Yapilan bu dizenlemede sinir agan sular, uluslararasi suyollant olarak kabul edilmis ve konuya iliskin Snemli diizentemeler yapstmistrr. Bu baglamda uluslararast suyollan, farkl tilkelerde kisimlan bulunan bir suyolu olarak tanmlanmis (madde 2), kiyidas devietlere iilkesi iginde kalan uluslararast suyolunu hakea ve makul bir bicimde, diger taraf devletleri de gozeterek optimum stirdiirilebilir sekilde kullanma ve gelistirme hakkinin oldugu dile getirilmistir (madde 5). Sézlegme’nin 6, maddesinde hakga ve makul kullanimin kosullart belirtilmis, 7, maddesinde zarar vermeme ilkesi kabul edilmis ve devletlerin diger devletlere zarar vermemesi igin gereken Snlemleri almasi gerektigi kabul edilmistir. Abnan bir diger karar ise uluslararast suyolu tizerinde gelistirme faaliyetlerine jiliskindir. Antlaymanin figiineti bélimiinde ele alinan bu diizenlemede, taraflarin suyolunda deaisiklige yol agabilecek Snemli projelerle ilgili olarak diger devletlere gerekli teknik bilgi ve gevresel etki degerlendirmesini igeren bilditimi zamaninda ve etkin bir sekilde yapmasi kogulu getirilmistir (madde 12). Bildirimin yapildigi devletse, bildirime 6 (+6) ay igerisinde cevap verme (madde 13), bu siire zarfinda gelistirme faaliyetinde bulunacak devlete herhangi bir faaliyette bulunmama yiktimliligii getirilmistir (madde 14). 33. maddede ise taraflar arasinda gikacak uyusmaziklarm nasil géziilecegi hususuna deginilmistir, Bu baglamda sorun yasayan iilkeler, sorunu iigiined bir devletin arabuluculuguyla veya meseleyi Uluslararast Adalet Divanr’na gétiirerek sézebilecekleri ifade edilmistir (BM, 1997). BM’nin sinir asan nehirleri uluslararasi suyollart olarak tanimladigi bu karar, 2014 Agustosunda 35 devletin kabul etmesiyle yiirirlige girmistir. BM’nin yant sira énemli diizenleme yapan érgitlerden biri de Uluslararas: Hukuk Demegi'éir. Bu érgitin konuya iliskin yaptigi en Snemli diizenleme son dénemde uluslararasi metinlerde sikea. kullanilmaya baslanan hakea ve adil kullanim hakki doktrinidir.” Her ne kadar 1966 Helsinki Konferansi éneesinde de bu dokirin devletlerarasi uygulamalarda ifade edilmeye baslansa da Gnemli dlgiide Helsinki sonrast yayginbik kazanmaya baglamistir. Bu baglamda 1956 Dubrovnik Konferansi’nda altyapist olusturulan doktrin, 1966 Helsinki Konferanst ile net bir sekilde ortaya gikmustr. Bu konferansta alan kararda, uluslararast nehir havzasi tizerinde durulmus ve bu havzani sularmin kiyidas devletler arasinda hakea ve adil kullanmasi gerektigi ifade edilmig (madde 4), bir sonraki maddede ise hakga ve adil kullammn tespit edecek ilkeler belirlenmistir. Bu maddeye gre havzanin cografi yapisi, hidrolojik durumu, iklimin etkisi, havza sularinin ® Sime agan sulara iligkin Haka ve Adi! Kullanom Doktrini oncesinde de birtakim doktrinler gelistirilmistir. Bu doktrinlerden iki, Mutlak Egemenlik veya Harmon Dokerin dir. lade edilen doktsine gore yukan kiyidas wk, sinir agan sulari Kendi siurlan igerisinde Kalan kisminda mutlak egemenlige sahiptir ve bu nehirden faydalanmak igin gergeklestirdigifaaliyetlonden dolays agaja kayrdag ilkelere karst sorumlu degildr, Kullanilan bir diger doktrin de Dogal Buitinligin Korunmast Doktrin’ dit. Bu doktrine gére kiyidag devletler sinir agan sulanin Kendi lkelerinde Kalan kasminda nehrin dogal akisim bozmadan akmasint saglamakla yokimlidur. Diger bie doktrin olan On Kullarum Ustintug Dokerini de tatihe atst yapmaktadir. Bu gergevede ilgili nehirden diger devleilere gore daha nce faydalanmaya baglayan devlet, kazanilmig haklara sahiptir ve diger devletler nehrikullanirken kazanilmig hakka sahip olan devletin haklarina says gostermekle yukimlddur. Bu baglamda Suriye ve Trak’ Firat ve Dicle nebieleri, Misir'mn Nil Nebri konusunda yukan kiyidas devletlere karst izledigi politikalar Gnemli élgude Gn Kullanm Doktrini wzerine nga edilmislerdir. 264 gegmisteki kullamim, kryidas devletlerin ekonomik ve sosyal ihtiyaslan, kiyidag devletlerin niifusunun bu suya olan bagimlhgi, kryidas devletlerin ekonomik ve sosyal ihtiyaclarimin alternatif yollarla karsilamanin maliyeti istifade edilecek kaynaklarin bulunmasi, israfin Gnlenmesi, kiyidaslarin kullanimdan dolay1 gikacak anlagmazhiklarin géziimii igin tazminatin bir arag olarak kullaniimasi ve kiytdas devletlerin ihtiyaglarint diger Kaytdaslara ciddi zarar vermeden karstlamast ilkeleri belirlenmistir (International Water Law Project, 1967). Akarsulara iligkin diizenlemelerde bulunan aktdrlerden biri de Avrupa Birligi’dir. 2000 yslnda kabul edilen Su Cergeve Direktifi ile Avrupa Birligi, yeraltt ve yertisti su ayirim: yapmadan, entegre havza modeliyle, ilgili havzayi bir biitin olarak ele almistir. Ditektifte, stirdiirdlebilir kullanmanin saglanmasi ve kirliligin engellenmesi igin birlik ilyesi kryidag devletler arasinda havzanin ortak yénetilmesi, igbirligi, bilgi aliyverisi ve suyu kirleten tarafin zarart karsilamast gibi hususlar yer almakta; birlik ilyesi olmayan tgtinei tlkelerle havzanin sirdiirilebilir kullanimt icin igbirligini tavsiye edilmektedir (Akkaya et al, 2008: 195-204). Gerek BM, gerekse diger drgiitler ve devlet uygulamalarinda sinmr asan sularin paylasimina dair tanmmlamalar veya dokirinler meveut olsa da genel geger bir kural haline gelmis diizenleme hentiz meveut degildir. Bunda devietlerin sim asan sularin kullanimint; egemenlik, ulusal cikar ve gtivenlik kavramt iizerinden ele almast Snemli rol oynamaktadir. Mamafih genel uygulamanin yaninda ender de olsa ABD-Kanada arasinda sorun teskil eden Kolombiya Nehri'nde oldugu gibi kimi devletler sularm paylagim konusunda anlasmaya varmaktadirlar. Ancak Ortadogu gibi su sikintisinin yagandigi bélgelerde paylasim Konusunda uzlasiya varilmast oldukga zor gibi gériinmektedir. 2.1, Tiirkiye’nin Smir Asan Sular Algist Ve Uygulamalart Bulundugu cografi konum nedeniyle giiney enlemlerinde yer alan Ortadogu iilkelerine gére daha fazla su kaynagi potansiyeline sahip olan Tlirkiye, su zengini ilke olarak lanse edilmektedir. Mamafih yapulan caligmalarda, Tirkiye’nin 2040 yilnda diinyanin en fazla su sikintisi geken 27. tlkesi olacagint gdstermektedir (Reig et al, 2013). Iklim degisikligi, artan niifus, tretim, tikketim vb. faktOrler gz dniinde bulunduruldugunda Tiirkiye’nin artan su sikintist sini asan sular politikasim da dogrudan etkileyecegi tahmin edilmektedir. Geligmekte olan ekonomisiyle Tirkiye, giinlik kullammda, tarimda, enerji tiretiminde, sanayide vb. alanlarda artan bir sekilde su kaynaklarindan istifade etmeye calismaktadir. Buna gére Ankara, yukart Kaytdas oldugu ve toplam su potansiyelinin yaklagik 1/37tindi saglayan Firat ve Dicle nehirleri dizerine Giineydogu Anadolu Projesi (GAP) gergevesinde ve yine yukan kiytdas oldugu Coruh Nehri dizerine diinyanin 6, en yiksek baraj1 olan Deriner Barajt (Devlet Su Isleri (DSI), ty) da dahil olmak tizere gok sayida baraj, sulama kanali, hidroclektrik santrali (HES) vb. tesis inga ctmis veya etmeye devam ettigi gériilmektedir. Ancak bu tesislesme ve kullanimt artrma calismalan, agai kiyidas olan ve Tirkiye gibi refah seviyelerini artrmaya galigan Suriye, Irak ve Giircistan’mn Tiirkiye’ye tepki gdstermesine neden olmaktadir, Bunun yani sira Ankara agagi kryidas oldugu Asi Nehri ve Merig Nehri hasebiyle Suriye ve Bulgaristan’la da su miktarmm azaltilmasi, sulama, taskin vb. konularda Snemli sikinular yasamaktadhr 2.1.1, Firat ve Dicle Nebirleri Tiirkiye’nin en énemli su kaynaklarindan olan Firat, Agri ilindeki yiiksek daglarda ortaya gikarken, Dicle Nehri Elazig yakinlarinda dogmaktadir. Daha sonra her iki nehir, Irak topraklan igerisinde birlegerek Satt il Arab ismini almakta ve bu iilkeden Basra Kérferi’ne dokiilmektedir. Ortadogu gibi su kitligimm yasandiga bir cografyada her iki nehrin de sahip oldugu su potansiyeli, Tiirkiye’nin Suriye ve lrak’la sularin paylagim: meselesi nedeniyle problem yasamasima neden olmaktadir, Firat ve Dicle nehirlerinin paylasilmasina iliskin ik diizenlemeler, 1920°li yillarda yapilmis ve 0 tarihten itibaren paylasim meselesi, gerek uluslararast, gerekse ulusal konjonktiire gére giindemin ilk sirasina tirmanmistir. Bu baglamda genel olarak 1960" yillara kadar taraflar nemli bir sikinti yasamazken, 1960-1980 arasinda her iig tarafin da hayata gecirmek istedigi projelerden dolay1 ciddi sikintilar yasanmigti. 1980-1990 dénemi bir énceki déneme nazaran daha sorunsuz gecmis ve Tirkiye, ihtiyag duydugu suyun %90'm Firat’tan kargilayan Suriye’ye (Ergener, 2002: 91) saniyede $00 m' ten fazla su birakmay1 taahhiit etmistir. 1990-2000 arasi dénemse taraflar arasinda yine gerilime sahne olmustur. Bu dinemin basinda Suriye ve Irak, Atatirk Baraji'nin dolumu sirasinda Tiirkiye’yle gerginlik yasamis ve Suriye’nin, Firat sularimin %42’sini kullanmay: ve kalan %58"ini de Irak’a vermeyi kabul ettigi paylagim antiagmasin: imzalamistir. (Kibaroglu ve Giirsoy, 2015: 831). Ayrica su ve diger meselelerden dolayr béliicti terdr érgiitii PKK "ya destek veren 265 Sam, neredeyse Tirkiye ile savasin esijine gelmistir. 2000°li yillardan gtintimiizde ise taraflar, shmli politika izlediklerinden ve beraber projeler gelistirdiklerinden kismen bang dénemi yaganmistir. Lakin Amerikan isgalinden sonra kaostan gikamayan ve béliinme tehlikesiyle karst karstya Kalan Irak’in ve Arap Bahari nedeniyle 2011'den beri devam eden ig savas nedeniyle Suriye’nin Sncelikli giindeminde su meselesi én siralarda yer almamaktadir Yaklagik yarim asirdir devam eden Firat ve Dicle sularinin paylasimi meselesi incelendiginde taraflarin uzlagmadiklan ana noktalar sunlardtr: +1997 BM Sézlesmesi'ne taraf olan Suriye ve Irak, Firat ve Dicle nehirlerinin uluslararast suyolu oldugunu ifade ederken, bu sizlesmeyi reddeden 3 iilkeden biri olan Tarkiye, bu nehirleri simir agan sular olarak gérmektedir. + Irak ve Suriye, bu sulart kullanirken ka paylagtinimast gerektigini ifade ederken, 1 paylasilmasint istemektedir. * Irak ve Suriye, Firat'in ve Dicle’nin ayri havzalari oldugunu belirterek “iki nehir, iki havza” olgusunu ile getirmekte ve nebirlerin ortak yénetilmesini istemektedirler. Buna karsin Tirkiye “iki nehir tek havza” prensibiyle hareket etmekte ve ortak yénetimi reddetmektedit (Orman ve Su isleri Bakanligt, 2013: 26-27) + Bunun yam sira Tiirkiye, 1997 BM Sézlesmesi’nde Sngériildigit gibi, gerekmesi halinde iigiineti taraflarin meselenin éziimii igin arabuluculuk yapmasim reddetmekte, nehirler dizerinde herhangi bir uluslararasi kisitlama olmadigi igin kendi smurlart igerisinde Kalan kisimlarda tam egemenlige sahip oldugunu belirtmekte ve nehirler tizerinde inga edilecek tesisler igin Suriye ve Irak'tan izin almay: egemenlik haklarinmn gignenmesi olarak gormektedir (Viryaki, 2004: 200-202). haklarinin oldugunu ve nehir sularmin 3 devlet arasinda esit ikiye hakea ve adil kullanm doktrini gergevesinde sularin Taraflar arasinda yasanan bu fikir ayriligi, uzlagmanm saglanmasim engellemektedir. Ayrica Irak’ ve Suriye’nin iginde bulundugu durum, taraflarin anlagabilmesi igin firsat vermemekte ve sorunun daha da karmasik hale gelmesine yol agmaktadir. Bu baglamda nehir sularinmn aktzt siyasal cofrafyalarda birtakim yeni devletlerin ortaya gikma ihtimalinin olmast, Suriye’de Esad rejiminin siirmesi veya stirmemesi halinde Tiirkiye kargiti bir rejimin iktidara gelmesi gibi farkli senaryolar ortaya gikabilecekken, taraflar arasindaki suyun paylasim meselesinin kisa ve orta vadede géziilemeyecegi diistindilmektedir. 2.1.2. Asi Nehri Liibnan similar igerisinde dogup, Suriye’ye ve Tirkiye’ye giren Asi Nehri, Hatay yakinlarinda Akdeniz’e dokiilmektedir. Toplam uzunlugu 386 km, olan nehrin 88 km.’si Tirkiye’den akmaktadir. Asi nedeniyle Szellikle Tiirkiye ve Suriye kargi kargiya gelmekte ve taraflar arasindaki mesele yaklasik 60 yildir devam etmektedir. Taraflar arasindaki ilk problem, 1950°li yillarda Suriye’nin tarimsal sulama projesini hayata gegirmek istemesiyle gikmistir, Bu bajlamda Ankara, yaptlacak olan tesisin Tiirkiye’de taskinlara ve kurakhga neden olacagint belirterek projeye Kars: gikmistir. Bununla birlikte ilerleyen siireste Suriye, SSCB’nin de destegi ile nehir tizerinde cok sayida baraj, kanal vb. tesisler yapmustir (Dalar, 2010: 109). Bu durum beraberinde Tiirkiye’nin Suriye’ye, kip aylarinda zaman zaman yasanan taskinlar, yazin azalan su miktar! ve Amik Ovast’nda tarimsal tiretimin zarar gormesi ve kirlilik nedeniyle tepki géstermesine neden olmustur. Taraflarin, Firat ve Dicle nehirlerindeki uyusmazhklarm bir benzeri, Asi Nehri’nde de gérilmiisttir. Bu sergevede Suriye, Firat ve Dicle nehirlerinin esit miktarda paylagiimasin: isterken, Tirkiye’nin, Firat ve Dicle nehirlerine iliskin dizenlemelerin Asi Nehri igin de uygulanmast talebini reddetmektedir (Firat ve Kiirkgiioglu, 2008: 141), Bunda Suriye’nin Hatay’: kendi topragi olarak gOrmesi ve buna baglt olarak nehri kendi ulusal sulart olarak tanimlamasinin etkisi biydktir (Dalar, 2010: 110-112). Aslnda Asi Nehri konusunda yasanan bu uzlasmazhik, bir élgiide Firat ve Dicle nehirleri tizerinde yasanan uzlasmazikla aynidir. Bu baglamda 2000°ti yillardan itibaren taraflar arasinda yaganan yumusama, Asi Konusunda da yasanmis ve taraflar, 2011 yihnda Asi Nehri dizerine ortaklaga Dostluk Baraji_yapmak igin harekete gegmislerdir. Fakat Suriye’de yaganan ig sikintilar, Firat ve Dicle’de de oldugu gibi Asi Nehri’ne iliskin sorunlarin dondurulmasina neden olmustur. 266 2.1.3. Goruh Nehri Tiirkiye’nin kuzeydogusunda yer alan Goruh Nehri, Bayburt’un Mescit Daglan’ndan dogmakta ve 431 km, aktiktan sonra Giircistan’in Batum sehrinden denize dékiilmektedir. Nehrin yaklasik 410 km. lik kismt lant igerisinde, kalan 21 km.’si ise Giircistan topraklarinda akmaktadir (Sucu ve Ding, 2008: 34), Tiirkiye’nin hayata gecirmeye galistigi hidroelektrik enerjisi projelerinde oldukga nemli bir yer tutmaktadir. Bu baglamda Ankara nehir iizerinde 10 adet bara, nehir kollarna 17 adet HES olmak iizere toplamda 27 adet tesisin yapilmasim tasarlamistir. Bu baglamda nehir iizerine diinyanin en yiiksek 6. barajt olan Deriner Baraji inga edilmis, diinyanin en yiiksek 3. barajt olacak Yusufeli Barajt’nin ise insasina devam edilmektedir (Sarayoglu, 2014). Planlanan ‘ttim projelerin hayata gegirilmesiyle birlikte Tirkiye’nin hidroelektrik santralinden elde ettigi enerjinin %21inin Goruh Havzast'ndan karsilanmasi Sngériilmektedir (Enerji Enstitisit, 2014). Tiirkiye’nin hayata gesirdigi veya gegirmeye gahstigu bu projeler beraberinde Giircistan’m da tepkisini sekmektedir. Her ne kadar Giircistan’m bu nehre olan bagimlihgi sulama ve ginliik kullanm anlaminda minimum dizeyde olsa da tutulan su. miktarinn artmasina bah olarak nehrindeki ekolojik yagamin degismesi, Giircistan’da balikeihg: olumsuz etkileyecegi beklenmektedir. Ayrica nehrin tagidigt aldvyonlu topraklanin Tiirkiye’deki barajlarda birikmesinin Giircistan tarnmim olumsuz etkileyecegi agiktir. Ancak bu sorun, Giircistan’in Coruh’a olan bagimliligimn gOreceli olarak diisik olmast ve iki tlkenin basta enerji olmak iizere gergeklestirdigi énemli projelerin bulunmast nedeniyle ikinci plana diismiistir. Giniimiize kadar taraflar, 1927 yilda simir meselesi, nehrin korunmast, su tahsisi, ortak komisyon konularinda, 2000 yilinda ise teknik isbirligi ve nehir yataginin degistirilmesi gibi hususlarda antlasmalar yapmis, buna karyin nihai paylagima dair bir antlagma imzalanmamustir (Kibaroglu et al, 2005: 48). 2.1.4, Merig Nehri Balkan Yarmadasi’nin 53.000 km.” yle en biiyiik havzasina sahip olan Merig Nehri, Bulgaristan’daki yiiksek daglardan kaynagint almakta ve yine Bulgaristan’dan dogan Tunca ve Arda, Tirkiye’den dogan Ergene nehileriyle Edirne’de birlesmekte ve yaklagik 490 km. aktiktan sonra Adalar Denizi’ne dokiilmektedir Nehrin Tunca kolu, Tiirk-Bulgar sinirinin yaklagik 9 km,'lik kismint teskil ederken, Merig Nehri énemli Algiide Tirk-Yunan sinirint olusturmaktadir (Sezen et al, 2007: 646-647). Bu ézelligiyle Merig, hem simir olusturan, hem de snr agan bir nehir stattisiindedir. Merig Nehir Havzasi konusunda en énemli sikinty, Tirkiye ve Bulgaristan arasinda vuku bulmakta ve sorun gene! olarak sulama, kirlilik ve taskin meselesinden dolayt gikmaktadir. Genel olarak kiyidas devietler farafindan sulama igin istifade edilen nehir, Bulgaristan tarafndan aym zamanda hidtoelektrik enerjisi diretmek igin de kullamilmaktadi (Kibaroglu et al, 2005: 26). Bulgaristan’in enerji tiretmek amaciyla barajlarda su tutmasi, yaz aylarnda Tiirkiye’ye birakilan su miktarmm azalmasina ve Tirkiye’de tarnmin zarar_gérmesine neden olurken, ézellikle kis ayarlnda yajusin artmasiyla birlikte taskinlara neden olmaktadir. Ayrica nehrin cok fazla miktarda kil tasimasi, tasman killerden adaciklarin olusmast ve nehrin yatagim defistirmesi ve bunun kiy1 erozyonuna sebebiyet vermesi, evsel, sanayi ve zirai atklarin nehir havzasina karismasi gibi sebepler, taraflarin birbirlerinden sikyetgi olmasina neden olmaktadir (Kibaroglu, 2008: 6-7). Gvellikle taraflar arasmda nehir hayzasiyla ilgili olarak var olan problemleri gzecek bir anlasma bulunmamis olsa da Yunanistan ve Bulgaristan’m AB iiyesi ve Tirkiye’nin de birlige aday iilke olmast, tiye ve aday iilkelerin ig hukuklarim. AB Su Gergeve Direktifi ile uyumlu hale getirmesinde zoruntugun bulunmast gibi sebepler, taraflar arasindaki sorunlarin géziilme ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Yeraltt ve yeriistii suyu ayrumt yapmadan entegre havza modeliyle havzanin bir bitiin olarak ele alindigt Direktif'te AB, birlik dyesi Kiyidag devletler arasinda etkin bir isbirligi, bilgi aligverisi, havzanin ortak y6netilmesi, siirdirtlebilir kullamimin gergeklesmesi, su kirliliginin dnlenmesi, suyun kalitesinin artirilmast igin gereken Snlemlerin alinmas}, suyu kirleten tarafin zaran karsilamasi yer almakta ve birlik tlyesi olmayan tigiinci ilkelerle havza yénetimi gergevesinde isbirligini tavsiye etmektedir (Akkaya et al, 2008: 195-204). Aynca AB'nin tagkinlann @nlenmesi igin ydrirlige koydugu Task Direktifi de, Su Cergeve Direktifi gibi entegre havza yénetimi gergevesinde birlik tiyesi tim kiyidas devletlerin igbirligi yapmasim: vurgulamakta, tiye olmayan liglincti devletlerle de isbirligi gergeklestirilmesi tavsiye edilmektedir (Kibaroglu, 2008: 7-8). 267 Gerek Su Gergeve Direktif'ni, gerekse Task Direktifi'ni AB’ye iyelik siirecinde yapacags reformlarla ig hukukuna adapte etmesi gereken Tiirkiye’nin, bu direktiflerin Gngdrdigi sekilde taskinlarin Gnlenmesi, siirdirilebilir kullanma ve kirliligin 6nlenmesi i¢in sorunun taraflar olan Bulgaristan ve Yunanistan ile ortak aligma yapmasi gerekecektir. Bu isbirliginin sonucunda, Merig Nehir Havzast nedeniyle kaynaklanan sorunlarin asgariye inmesi ve kalitesi artan sularin devletlere ve bilge haklanna arti deger saglamast beklenmektedir. Bu noktaya kadar genel olarak Tiirkiye’nin hidropolitigiincelendiginde, Ankara’nin smr asan_sular konusunda ézellikle Suriye ve Irak'la sikinti yasadigi gériilmektedir. Bu yargidan hareketle Ankara’nin giiniimiizde izledigi politikanin Gnemli bir kisms, dzellikle 1980°li yillarla birlikte ortaya gikmustir. Zire 1980"lere kadar genel olarak konuyu teknik gergeveden ele alan Tlirkiye’nin, bu tarihten sonra Irak ve bithassa Suriye meselelerinden sonra suyu siyasi, ekonomik, giivenlik vd. perspektiflerden ele aldigt gériilmiistii 3. Turgut Gzal’m Su Politikast 1980 darbesinin akabinde yapilan segimlerde Anavatan Partisi‘nin elde ettigi basanyla basbakanhk makamina gelen ve ilerleyen siiregte Tirkiye’nin sckizinci cumhurbaskanligi gOrevini icra ederken hayatint kaybeden Turgut Ozal, izledigi ekonomi, siyasi, kiiltrel, ig ve dig politika vd. alanlarda izledigi siyaset ve gergeklestirdigi icraatla Tirkiye’nin en cok konusulan ve tartistlan liderlerinden biri olmustur. Bu baglamda zal dénemiyle ilgili olarak Tirkiye’nin aktif ve dinamik bir dig politika izledigi séylenebilir. izlenen bu aktif politika igerisinde su konusu da oldukga énem arz etmektedir. Zita Gzal dénemine kadar iirkiye genel olarak suyu bir dig politika enstriimam olarak kullanmay:p, daha gok teknik bir konu olarak ele almistir. Buna karsin Ozal Hiktimetinin ilk yillarnda ortaya gikan PKK terdril ve bu drgiite Suriye’nin verdigi destek, teknik bir konu olan suyun siyast bir konu olarak degerlendirilmesine neden olmustur. Bu sergevede Oral ve sonraki dénemde gelen iktidarlar ve liderler, dzellikle Suriye’yle Firat Nebri’nin paylasim: meselesini siyaset ve giivenlikle iligkilendirmislerdir. Bunun yant sia Gzal déneminde Ankara, hidropolitigin siyasasin: belirlemis, Ortadogu'da barist tesis edecek bir enstriiman olarak gérmiig ve bu cergevede Snemli projeleri hayata gecirmeye calismistir. Bu kapsamda Ozal, Suriye ve Irak ile anlagma zemini aramig ve sorunun giderilmesine dair Suriye’yle dnemli bir protokol imzalamistir. Béylece Ortadogu’da su sorununun géziilmesine ve bilgesel barisa katkida bulunmay: amaglayan Ozal, suyu dig politikada bir arag olarak kullanmaya ve bununla ilgili olarak Barry Swyw ve Manavgat Cayr projelerini hayata gegirmeye calismistir. 3.1. Turgut Ozal Dénemi’nde Firat ve Dicle Nehirleriyle ilgili Olarak Yasanan Siyasal Geligmeler Firat ve Dicle nehirlerine iliskin meseleler, 1960°h yillardan itibaren ortaya gikmaya baslamiy ve 1980°li yillarla birlikte taraflar arasinda ciddi gerilimler yasanmasina neden olmustur, Bu bajlamda taraflar arasinda problem olusturan ilk konu, 1966 yilinda inga edilmeye baslanan Keban Baraji’nin su tutmaya basladija 1974 yilinda Suriye'nin de inga ettigi Tabka Baraji'nda su tutma islemini baslatmast olmustur. Irak’m, Tabka Baraji'nin dolumu sirasinda Suriye’nin kendisine gelen suyu kestigini ve bu sebepten étiirii 3 milyon Lraklt siftginin zarar gordigit iddiasi, Irak’la Suriye'yi savagin esigine getirmistir. Ancak Suudi Arabistan ve SSCB'nin araya girmesiyle savas engellenmistir (Versan, 1993: 438), ‘Taraflar arasinda iliskilerin gerilmesine neden olan bir diger geligme ise Tirkiye’nin 1976 yrlnda Karakaya Baraji'nm ingasina baslanmis olmasidir. Tirkiye’nin bu projesinden rahatstz olan Suriye, s6z. konusu proje dahilinde ihtiyag duyulan uluslararast kredi teminini engellemek igin gaba géstermistir. Bu gergevede Tiirkiye, Diinya Bankast'nmn kredi tahsisi igin Suriye’ye saniyede 500 m' su birakma sartin: kabul etmesine kargin Suriye ve Irak, bu dneriyi kabul etmemis ve Diinya Bankast kredi tahsisini gergeklestirmemistir (Belkin ve Gabbay, 2012: 567). Bu gelisme tizerine Tiirkiye kendi imkanlartyla barajt inga etmistir. Ozall yillanin basladig 1980°li yillarla birlikte Tiirkiye-Suriye-Irak arasindaki gerilim daha da yiikselmistir. Ancak bu dénemde taraflarin uzlasi gabalan giderek artmaya baslamistir. Bu minvalde Tirkiye’nin GAP cergevesinde Firat ve Dicle Nehirleti tizerine barajlar ve diger tesisleri inga etmeye baslamast, agagi kiyidas devletlerin siddetli tepkisine neden olmustur. Oyle ki Suriye, Tirkiye’ye karst pazarlik unsuru elde edebilmek amaciyla basta PKK olmak dzere ASALA ve DEV-YOL terdr Srgiltlerine destek vermeye baslamistir (Dursun, 2006: 143). 268 Bunun iizerine Gzal, Orta Dogu'daki su sorununu daha kapsamh bir gekilde ele alarak, Ttirkiye’nin su siyasasina iliskin ana kriterleri belirlemeye galismistir. Denilebilir ki, Turgut Ozal déneminde su sorununun éziilmesi adina iki Snemli adim atilmig ve Tiirkiye, Suriye ve Irak’la bu konuyu miizakere etmek igin bir araya gelmigtir. Bu minvalde 1980 yslinda Tiirkiye ve Irak arasinda Ekonomik ve Teknik igbirligi Antlasmast imzalanmis ve bu antlagma gergevesinde su sorununu tartismak tizere Tiirkiye-Irak Ekonomik ve Teknik isbirligi Ontak Komitesi (OTK) kurulmustur. 1983 yilmda Suriye’nin de bu komiteye katilmasiyla birlikte fight yapr ortaya gikmis ve bu Komite, sonug alamamakla birlikte 1993 yslina kadar 13 toplanti gergeklestirilmistir (Kibaroglu ve Giitsoy, 2015: 831). 1984 yilinda gergeklestirilen OTK toplantisinda Tirkiye, ilgili taraflara ihtiyag temelli bir yaklasimla olusturulan fig agama bir plan sunmustur. Tiirkiye’nin hakkaniyet ve siirdirilebilir kullanma prensiplerinden hareketle sundugu bu plana gére, birinci asamada su kaynaklarmm envanter galismast yapilmast ve yajmur, kar, buharlayma vd. faktérleri géz Oniinde bulundurarak lgiimlerin yapiimasinn akabinde nehirlerin gergek su potansiyelinin tespit edilmesi teklif edilmistir. ikinci ayamada nebrin aktigi cografyalarin toprak envanterinin gikariimast ve gtkan sonuca gore Snlemlerin alinmas}, ilgili projelerin gelistirilmesi vb. hususlar konusunda teklif yapilmistir. Son agamada ise belirlenen su ve toprak envanterinden hareketle taraflarin hangi énlemlerle su kaybimt énleyebilecegi, hangi projeleri hayata gegirebilecegi ve nehirlerin siirdirilebilir kullamm: igin taraflarin neler yaptlabilecegi konusunda teklif yapilmistir (Kiran, 2005: 101). Gergeklesen birgok miizakereye ragmen Tiirkiye’nin bu teklifi, Irak ve Suriye tarafindan egemenligin kisitlanmast prensibinden hareketle kabul edilmemisti. Turgut Gzal déneminde Firat ve Dicle konusunda atilan en dnemli adimlardan birisi de 1987 yilnda Suriye’yle imzalanan Ekonomik isbirligi Protokolii olmustur. GAP gergevesinde yaprmina baslanan Atatiirk Baraji hasebiyle iliskilerin gergin oldugu bir dénemde Basbakan Turgut Ozal, 1987 ylnda Suriye’yi ziyaret etmigtir. Ziyaretin gergeklestigi dénemde Ozal, gazeteci Cengiz Candar'la yaptgt bir miilakatta, Suriye’nin su sorunu géziilmedigi siirece PKK’ya destek verecegini ve sorunu gézetek elinden bu kartin alinmast gerektigini ifade etmig (Candar, 1993: 449) ve ziyaret sirasinda, “su sorununun ¢dztimiinii sivast ¢ozimle irtibatls hale getiren” (Candar, 1993: 449) su ve giivenlik protokolleri imzalanmistr. 1987 yilmda imzalanan su protokoli ile Tirkiye, Suriye’ye Atatiirk Barajr’nmn su tutmasi strasinda ve Firat sularinn iig iilke arasinda nihai olarak tahsisine kadar, saniyede 500 m”ten fazla su birakilacagim, bu miktarin birakilmadigi dénemi telafi etmek igin bir sonraki ay eksik miktarin da birakilacagim taahhilt etinigtir (madde 6). Tiirkiye ve Suriye, Firat ve Dicle nehirlerinin tahsisi igin Irak tarafi ile galismays (made 7) ve iki lke uzmanlarinin isbirligi ile projelerin teknik ve ckonomik fizibilite galismalarinin yiritilmesi halinde Firat ve Dicle nehirierinin topraklarinda sulama ve enerji amash miisterek projeler yapmayt ve isletmeyi kabul etmistir (madde 9) (MFA, ty). Tiirkiye'nin ilk defa Suriye’ye verilecek su miktart konusunda yazili taahbiitte bulundugu (Dursun, 2006: 163) bu protokoltin ortaya giktiga donem incelendiginde, Ozal’in daha cok giivenlik kaygistyla hareket ettigi gériilmiistir. Ayrica Gzal dénemine kadar suyu genel olarak dis politika aract olarak kullanmayt ve su politikast olusturmayr diisiinmeyen Ankara, Ozal déneminden itibaren suyu énemli bir dis politika aract haline getirerek siyasallagtirmistir. Bu baglamda Ankara, sw sorumunu ve teroru esdeder tutmus ve taraflar arasinda suyla ilgili bir géziime ulasilabilmesi igin Suriye’nin PKK’ya olan destegini sona erdirmesi gerektigini savunmustur (Firat ve Kérkgtioglu, 2008: 140). Nitekim sorumun siyasallagmasi ve Suriye’nin, Ankara’nin Firat ve Dicle’ye iligkin yapilacak diizenlemelerin benzerinin Asi Nehri iginde uygulanmast istegini kabul etmemesi tzerine gerek imzalanan protokole, gerekse OTK’nin caligmalarina ragmen taraflarin uzlasmasina imkén vermemistir. Bunun yam sira Atatirk Baraji’nm su tutmaya baslamastyla birlikte iliskiler giderek gerilmeye baslamistir. Her ne kadar Ankara, barajin su tutmast sirasinda agagt Kaytdas devletlerin maidur olmamasi igin gerekli Gnlemleri aldijim ifade etse de Suriye ve Irak, bunu Tiirkiye’nin Firat’tan yapacaji kesintilerin baslangict olarak gérmiig ve Nisan 1990°da Firat’in sularinin baliisilmesini teklif etmistir. Yapilan béltigmeye gore Suriye, Firat'm sularmin %42'sini kullanmayt ve kalan %58°i Irak'a vermeyi kabul etmistir (Kibaroglu ve Giirsoy, 2015: 831). Ayrica Suriye’nin PKK’ya verdigi destek devam etmig ve bu destek nedeniyle Turkiye’yle ciddi birgok sorunla karst karsiya kalmustr. 269 3.2, Ozal’m Ortaya Athi Barty Suyu Projesi Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin sularim Ortadogu iilkelerine ulastirarak bélgesel barisa ve bélgenin ekonomik kalkinmasina katk: saglamay1 amaclayan Baris Suyu Projesi, Turgut Ozal’in hayata gegirmeye calistigt Snemli su projelerinden birisidir. Bu projeyle Ozal, yaptlacak boru hatlanyla bélgede su sikintist ceken uriye, Urdiin, Filistin, israil, Kérfez ilkeleri ve Suudi Arabistan’a igilebilir su arz etmeyi ve béylece su mesclesi de dahil olmak tizere Arapeisrail ve Suriye-Tiirkiye gerilimini azaltarak, bélgeye barisin gelmesini hedeflemistir. Fakat kroniklegen Arap-israililiskileri nedeniyle Araplanin Israil’e su tasinmasim istememesi, Szellikle Suriye’nin, Tiirkiye’nin su faktdriinii Kullanarak Ortadogu'da niifuz kazanmayt tasarladigi diisiincesi ve projenin yikksek maliyetli olmast, Barty Suyu Projesi’nin hayata gecirilmesini engellemistir. Baris Suyu Projesi ile Ankara, kendi tilkesi igerisinde dogup, kendi ilkesinden Akdeniz’e dékiilen Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin sularim iki ayrt boru hattyyla Ortadogu iilkelerine tasimayt amaglamstir. Bu baglamda Ban Hatt olarak adlandinlan birinei boru hattmin Hatay iizerinden Suriye’ye, buradan Urdiin’d gegerek Suudi Arabistan’in Mekke ve Cidde sehirlerine taginmast planlanmistir (Firat ve Kiirkgtioglu, 2008: 144), ‘Uzunlugu 2650 km olan bu boru hattiyla giinde 3.5 milyon m’ suyun tasinmasi én goriilmiistir (Rende, 2007: 172). Korfez Hatt: olarak adlandirilan ikinci hatin Suriye, Urdiin ve Suud? Arabistan Gzerinden gegerek Kuveyt, Katar, Bahreyn, Birlesik Arap Emirlikleri ve Umman’a ulastinimast tasarlanmistir (Firat ve Kiirkgiioglu, 2008: 145). Yaklastk 3900 km. uzunlugundaki bu hatla giinde 2.5 milyon m° suyun bélgeye tasinmasi planlanmistir (Renée, 2007: 173). Maliyeti yaklagik olarak 21 milyar dolar olarak hesaplanan bu projeyle bélgede yasayan 15 milyon kisiye igilebilir su saglanmast én gériilmiistiir (Gruen, 2007: 158). Bu projenin hayata gecirilmesi igin Ozal tarafindan bilge devletlerine resmi teklifte bulunulsa da proje hayata gegirilememistir. Projenin hayata gegmemesinin en Snemli sebebi projenin yiiksek maliyetli olmastdir. Gzellikle Ankara’nin projeyi finanse etmesini istedigi Kérfez ilkeleri ve Suudi Arabistan’in, daha diisiik maliyetlerle deniz suyundan igilebilir su elde etmesi projenin kargisinda durmasina neden olmustur (Gruen, 2007: 159). Her ne kadar projesinin reddedilmesindeki en Gnemli etken yiiksek maliyet gibi gériinse de siyasi gerekgeler de Gnemli rol oynadigi diisiniilmektedir. Bu baglamda Arap diinyast, Baris Suyu Projesi’ni Tirkiye’nin israil’e su saglamaya calismast olarak gérmiis ve Ankara’nin su karti dizerinden bilgede nifuz kurmaya gahstigim ve bilge devletlerinin su konusunda Ankara’ya bagimh olacagim degerlendirmistir. Bu yizden Arap diinyasi, bu projenin hayata gegirilmemesi igin her seyi yapmistir (Firat ve Kiirkgtioglu, 2008: 145). Ayrica Suriye ve Irak’in Arap diinyast nezdinde Firat ve Dicle nehirlerinin paylasilmasi meselesine dair yaptiklan propaganda da Araplarin projeye soguk bakmasina neden olmustur. Projenin hayata gecirilememesindeki bir diger Snemli etken de bélgenin silahht atusmalara zemin hazirlayan kirilgan yapisinin olmasidir. Baris Suyu Projesi’nin giindemde oldugu 1990 yihnda Tirkiye’nin GSYH’sinmn 202.3 milyar dolar oldugu (Hiirriyet, 2011) g6z Oniinde bulunduruldugunda hayata gecirilmeye galisilan projenin biiyiikltigd. ortaya sikmaktadir. Buna karsin israil-Filistin meselesi, Israil'in bélge devletleriyle olan iliskileri, Saddam Hiiseyin’in Kuveyt’i isgal etmesi gibi bélgede silahlt catismalara yol agan gelismeler géz. dniinde bulunduruldugunda Kérfez ilkeletinin ve Suudi Arabistan’in yiiksek maliyetli bu projeyi sahiplenmek istememesini gayet normal karstlamak gerekmektedir. 3.3. Gzal’m Destekledigi Manavgat Cayt Su Temin Projesi zal déneminde giindeme gelen ve 1990°h yrlarm sonunda tamamlanan bu proje ile Ankara, nehrin sularinin bir kismim kuracagi tesislerde toplamayt ve yapilacak boru hattyla Akdeniz’e indirilen sularin tankerler vasitastyla Kuzey Kibris’a ve Ortadogu ilkelerine arz etmeyi tasarlamistir (Guirer ve Ulger, 2007: 176). Bu cergevede 1990 yilinda teknik galigmalarina baslanan proje, 1992 yilinda inga edilmeye baslanmig ve 147 milyon dolarlik yatirimla 1999 yilinda tamamlanmistir (Acar, 2006: 84), Her ne kadar projeye Kuzey Kibnis, Suriye, Filistin, israil ve Libya ilgi gdsterse de bir sonuca ulasilamamistir, Ovellikle israil’in youn ilgi gsterdigi bu projede Ankara ve TeleAviv 2004 yilinda yilhk 50 milyon m* su arz edilmesi hususunda anlagmaya varmasma kargin, Tel-Aviv'in Ankara’dan fiyat indirimi talep etmesi tizerine antlagma iptal edilmistir (Acar, 2006: 85). Suudi Arabistan, Cezayir ve Fas projeye ilgi gOsterse de bir sonuca ulastlamamis ve yaptlan tesisler Antalya Bilyiiksehir Belediyesi’nin kullanimina tahsis edilmesi kararlastirilmistir (Goer ve Ulger, 2007: 177-182). Lakin tesisler, ilgili belediyenin sartlant yerine getirememesi ytiziinden tekrar DSi’ye devredilmistr. 270 Her ne kadar Turgut Gzal, suyu politik bir enstriman olarak kullansa, su tizerinden Suriye ve Irak’la yasanan problemleri gézmeye caligsa ve Ortadogu barisina katki sunmay1 arzulasa da genel olarak incelendiginde bu politikalarnda baganya ulagamadigi g6riilmiistir. Gzellikle Suriye’ye saniyede S00 m”ten fazla su birakmay: resmi ve yazih olarak taahhit ettifi 1987 Protokoli’ne ragmen Suriye’yle olan problemi ézememis, Firat ve Dicle nehirlerinin paylagimi meselesi kendisinden sonraki liderlerin dénemine de intikal etmigtir, Benzer sekilde gerck ekonomik, gerekse siyast sebeplerden stiri Baris Suyu ve Manavgat Suyu projeleri de hayata gecirilememistir. Bununla birlikte Ozal, izledigi su politikastyla Tiirkiye’ye Gnemli bir dig politika enstriimant kazandirmistir. Her ne kadar 1987°de Suriye ile protokol imzalamis olsa da PKK’ nin eylemlerinin arti bir dénemde Ozal, Suriye’nin PKK*ya desteBine devam etmesi halinde Tirkiye’nin 1987 protokolii ile suya iligkin verdigi taahhiitleti yerine getirmeyebilecegini bilditmistir. Béylece Tirkiye, suyu gerektiginde bir koz olarak kullanabilecegini gOstermistir (Firat ve Kiirkgtioglu, 2008: 139). Her ne kadar Oval, izledigi su politikastyla ulaymay1 arzuladija hedeflere ulasamasa da izledigi politikalar ve tasarladigi projeler Snemli dlgtide devlet politikast haline gelmis ve kendisinden sonra gelen liderler énemli Algiide Gzal’in siyasetini devam ettirmis ve projelerini hayata gegirmeye galigmistir. Bu baglamda 1990"h yillarda Suriye’ye karst izlenen politikada su meselesinin gziimii Suriye’nin PKK"ya olan destegini kesmesi sartina baglanmis ve 2000'li yillarda bu dtkeyle simr asan sular meselesinin g6ziimi konusunda énemli adimlar atilmistir. Ayrica Ozal’n projelerinden biri olan KKTC’ye su temini, asin projesi olarak 2015 yilinda tamamlanmasiyla hayata gegirilmistir. 4, Ozal Sonrast Dénemde Tiirkiye’nin Su Politikast Tirkiye’nin, Turgut Gzal'in yasamim yitirdigi 1993 yilindan sonra izledigi su politikass, bir dlgiide Ozal'in cizgisinden gikmamis ve devam ettirildigi gérilmiistir. Bu gergevede Ankara, Manavgat Nehri’nden su satigt gergeklestirmek igin basta Israil olmak tizere bilge aktdrleri ile goriigmeler gergeklestirmis, Israil’le anlagmaya varmasina ragmen yiiksek maliyetlerden dolayt satts gergeklestirilememistir. Buna kargin 2011 yilinda temeliatilan ve asrin projesi olarak adlandirilan KKTC Su Temin Projesi 2015 yihnda tamamlanmis ve bir dlgtide Gzal’in hayali gergeklestrilmistir AKP iktidara geldikten sonra Tirkiye’nin hayata gecirdigi veya gecirmeye caligt projelerin yam sira bilge devletleriyle olan iliskileri, Gzal’mn cizgisiyle bilyik benzerlikler géstermis ve agilimlanint ona gére tanzim ettigi g6riilmiistir. Bu baglamda inisli grkishi seyir takip etmesine karsn AKP iktidart déneminde Tiirkiye- Irak iliskileri ivme kazanmis ve ikili iligkiler biiyGk bir hizla gelismistir. Bu periyotta 1991 Kérfez Savasi'ndan sonra Irak’in aldigs agir darbenin ve sonrasinda uygulanan ambargonun tesirleri, Irak’ta yaganan ig gerilimler, Uikenin kuzeyinde Kirtlerin bagimsizik hareketlerini yogunlastirmass vb. geligmelerin ortaya «gikmast, Irak igin suyun dncelikli konular arasindan gikmasina neden olmustur. 2003 yilinda ise Irak’mn iggal edilmis olmasi ve Saddam Hiiseyin’in devrilmesinden sonra kurulan hiikiimetlerin Snceliginin degigerek, Irak’m ig sorunlanm gézmeye ve iilkesel bitiinliigiindi Korumaya yénelik olmasindan dolay: su konusu, Bagdat'm Ankara’yla olan iliskilerinde geri plana diismiistir. Buna karsin Térkiye’nin Suriye’yle olan iliskileri farklihk arz etmis ve su konusu son déneme kadar giindemde kalmaya devam etmistir. zal sonrasi dénemde iirkiye-Suriye iliskilerinde yasanan kinilmalar, sim agan sular konusunu da dogrudan etkilemistir. Bu baglamda iliskilerin seyrini tig déneme aywmak miimkiindiir: Birincisi 1993-1998 gerilim dénemi, ikincisi 1998-2011 yumusama dénemi ve tigiinciisti 2011’den giintimiize iliskilerin donduruldugu dénemdir. 1993-1998 yillan arasinda Tiirkiye-Suriye iliskileri, Suriye’nin basta PKK olmak iizere Tiirkiye karsiti gruplara verdigi destek nedeniyle oldukga gergin gegmistir. Oyle ki taraflar sz konusu meseleden Stirid 1998 yilnda savasin egigine kadar gelmis, ancak taraflarin uzlasi gOstermesi sonucu imzalanan Adana Mutabakat' ile kriz, savasa tirmanmadan sona ermistir. Gergin gegen bu dénem igerisinde Tlirkiye, Suriye ile su konusunda gdziime ulasilabilmesini $am’mn terdr drgitlerine karst izleyecegi politikaya endekslemistir. Bu baglamda 1995 yihnda dénemin Disisleri Bakamt Deniz, Baykal’n “Suriye komsu bir devlet olarak terérist bir orgiitin karargéhu olmaya son vermelidir. Terérin kaniyla kirlenen ellerin daha fazla su ile temizlenebilecegi diisinillebilir. Ancak Tiirkiye higbir zaman terorin kullanilmasina karsiltk su pazarlte yapmayacaktir” (Firat ve Kérkgtioglu, 2008: 140) seklindeki beyanati, izlenen politikayt ve Ankara’nin sorunun ¢&ziimtind terdre endeksledigini gdstermesi bakimindan dikkat gekicidir. 2m 1998-2011 dénemi Tiirkiye-Suriye iliskilerinin normallestigi ve hizla gelistigi bir zaman dilimi olmustur. Bu gergevede 1998 Adana Mutabakati sonrast Suriye’nin PKK’ya verdigi destegi kesmesi, dénemin cumburbaskam Ahmet Necdet Sezer'in gerek ulusal, gerekse uluslararast baskiya ragmen hayatint kaybeden Hafiz Esad’in cenazesine gitmesi, her iki tlkede de yasanan iktidar degisikligi ve bu degisimin dig politikaya yansimast gibi geligmeler, taraflar arasindaki iligkilerin huzla iyilesmesine zemin hazirlamistir. Bu iyilesmeden etkilenen alanlardan biri de simir asan sular konusudur. Tiirkiye’yi, Suriye ve Irak ile karsi Kariya getiren su konusu, 2000°Ii yillarda taraflarm ikili iliskilerindeki iyilesmeye baght olarak ayristiric: bir unsur olmaktan gikmis ve birlestirici bir nitelige biirinmiistir. Bu baglamda Tiirkiye’nin GAP yénetimiyle, Suriye’nin “Suriye Arazi Islah Miiessesi (GOLD)" arasinda 2001 ve 2002 yillart arasinda birgok protokol imzalanmiy ve bu protokollerle taraflar su kaynaklarindan siirdiirilebilir bigimde yararlanmays, bilgi, teknik, egitim vd. alanlarda igbirligi yapmayt ve iki iilkenin az gelismig bdlgelerini teskil eden cografyalarm biitiinciil bir sekilde kalkmdmimas: kararlagtinimistir (Kibaroglu, 2013: 53). 2009 yilndaysa Tiirkiye, Suriye ve Irak arasinda mutabakat zabitlart imzalanmigtir. Bu belgelerde taraflar Firat ve Dicle nehirlerinin korunmast, kaynaklarin siirdirdlebilir gekilde kullaniimast ve bunun saglanmast igin gerekli Snlemlerin alinmasi, taraflar arasinda bilgi paylagimimn yapilmast vb. Konularda anlasmaya varmistir. Tirkiye-Suriye arasinda 2009 yihnda imzalanan bir diger 6nemli mutabakat metni de Dicle’nin sularinmn ihtiyag duyulan zamanlarda Suriye’ye transfer edilmesi hususudur (MFA, 2009), Bu mutabakatin imzalanmasiyla birlikte Tirkiye'nin “iki nehir tek havea” tezine karst gikan Suriye, Ankara’nin bu politikasin: Snemli dlgtide onaylamistir. Bunlarin yant sira Tiirkiye ve Suriye, Asi Nehri konusunda da Snemli bir anlagmaya imza atmistir. Bu gergevede taraflar Asi tizerine Dostluk Barajt adi verilen barajt inga etme karart almis ve projeye baslanmistir. Barajdan tiretilecek olan elektrigin taraflar arasinda paylasilmast, her iki iilkede de tarim arazilerinin sulanmast ve taskinlarin Snlenmesi Konusunda anlaymaya_ variimistir (Orman ve Su isleri Bakanlg, 2009). 1998 sonrast taraflar arasinda yasanan normallesme ve su probleminin gézimii konusunda atilan adimlar, Suriye’yi de etkisi altina alan’ve ig savasa déniigen Arap Bahart hasebiyle ikinci planda kalmistir. Zira Esad'mn iktidarim koruma gayesiyle izledigi politikaya karst gikan Ankara, rejim karyit: gruplara verdigi destekle birlikte Ankara-Sam iligkileri neredeyse kopmustur. Bunun yamt sira blgedeki otorite boslugundan yararlanan ISID"in Irak ve Suriye’nin énemli bir béliimiind ele gegirmesi, bélgede PYD-YPG vb. yeni gruplarin ortaya gikmast, uluslararast aktérlerin Suriye meselesinde aktif bir sekilde yer almast gibi geligmeler, Firat Nehri*nin gtindemin arka planlarinda kalmasina neden olmustur. Ayrica Kuzey Irak’ in adim adn bagimsizliga gitmesi ve Irak igin SngGriilen tig pargalt Irak senaryosu, Suriye igin dillendirilmeye baslanan dart pargalt Suriye séylemi, Tiirkiye igin simr agan sular konusunda hem dnemli firsat, hem de ciddi riskler tagimaktadrr. 5, Sonus ‘Tiirkiye’nin Hidropolitigine iliskin Firsatlar, Tebditler Ve iztemesi Gereken Politik Davranisa Yénelik Miilahalazalar Su kithgi yasayan Tlirkiye’nin, Kliresel iklim degisikliginin etkisiyle ilerleyen stn gekecegi, bilimsel verilerle ortaya konulan bir gergektir.’ Bu durum kargisinda Tiirkiye’nin, siirdirilebilir sekilde kaynaklarindan maksimum fayday1 saglamast ve kaynaklarm korumast gerekmektedir. Ayrica gerginlik yasadigi ilkelerle ilerleyen siiregte daha ciddi problemler yasamamasi igin énlem almasi da gerekecektir. Bu ergevede izlenecek politikalar ve alinabilecek énlemler su sekilde stralanabilir: + Oncelikle su kitligt geken Tiirkiye’nin ilerleyen dénemde iklim degisikligi hasebiyle cok daha fazla sikinti gekecegi ve buna bagh olarak su potansiyelinin yaklastk 1/4tindi karsilayan basta Firat ve Dicle olmak tizere sinir agan sularinin Gneminin gittikce attacagi ortadir. Bu durum karsisinda Turkiye, hazirladigi_ veya hazirlayacagi resmi metinlerde su politikasina agikga yer vermesi gerekecektir. Gzellikle TBMM'de taslak halde gérisilmesi beklenen su kanun tasarisina, sim agan sular ve izlenen/izlenecek politikalar konusunda ilkeler, yaklagimlar, esaslar vb. hususlar eklenmesi veya smur agan sulata iliskin eylem plan gibi benzeri bir planlarin hazirlanmast sart gibi gériinmektedir. Buna te daha fazla su sikinust ® Detayl bilgi igin bkz... Sen, O. L. ve D. Borkurt. 2013). Climate Change Impacts In The Euphrates-Tigris Basin Based on Different Model and Scenario Simulations, Journal of Hydrology. 480, 149-161 2m karyin 32 madde ve onlarca fikradan olusan bu kanun tasarisinda simr agan sular kavramina sadece tanim olarak yer verilmesi gercekci bir yaklasim degildir (Konya Ovasi Projesi Bélge Kalkinma idaresi Baskanlugi, ty). * Tiirkiye'nin izlemesi geteken ikinei politika ise yurtigi kaynaklidir, Bu cergevede Tiirkiye, yagi azalmast, yagiy ve su rejiminin degigmesi, kuraklik gibi faktdrleri g6z Gniinde bulundurarak su altyapisim ve tarimim bu etkilere gére diniisttirmesi, modernize etmesi ve asgari kaynakla azami fayday1 elde etmesi beklenmektedir. + Sinir agan sular baglaminda Tiirkiye, dncelikle ulusal egemenlik haklanm kisitlayan nehirler tizerine kuracagi tesislerin yapumi igin asagi kiyidas tilkeyle miizakereye girmeme politikasim: siirdtirmek zorundadtr. + Tiirkiye, Adalet Divan, uluslararast tahkim, arabuluculuk vb. igtineti devlet ve aktérleri konuya dahil edecek her tirli girisimi Snleyecek ve sorunlarin uluslararastlasmasmin Sniine gegecek bir pozisyonda bbulunmast gerekmektedir. + Tiirkiye, diger kryidas devletlerle isbirligi halinde olmast ve siirdirilebilir kullanim igin Firat ve Dicle havzalaninin topografik, klimatolojik, ekolojik vd. Szelliklerini tespit etmesi beklenmektedir. Bu tespite gre her iki nehirde, hangi dénemde, hangi cografyada, hangi kogullarda ne gibi degisimlerin oldugunu ve siirdirilebilir kullanim igin almabilecek dnlemlerin neler olabileceginin Snceden belirlenmesine dikkat edilmelidir. * Paylagimin hakkaniyet ilkesi gergevesinde yapilabilmesi igin taraflarca olusturulacak komisyonlarda taraflarn hakli ve makul taleplerinin tespit edilmesine ve bu tespitlerin neticesinde Tiirkiye’nin, Suriye ve Irak’a su vermesine nem verilmelidir. Bununla birlikte Tiirkiye 1987 protokoliinde oldugu gibi kendisini baglayacak nitelikte “saniyede belli bir miktar su salmayt™ taahhiit eden matematiksel paylasim anlasmalarina yanasmamalidir. Ayrica Firat ve Dicle’de yapilacak olan paylasimin benzerinin Asi Nehri igin de uygulanmasi Tiirkiye agisindan elzemdir. + Firat ve Dicle’nin siidirdlebilir kullanim: igin yukart g1Zar iilkesi olarak Tirkiye’nin bu iki nehrin kirlenmesine karsi énlem almast gerekmektedir. Gerek evsel atiklarin, gerekse zirat ve sanayi atiklarin bu nehirlere karismasi nedeniyle artan kirlilik hakh olarak Suriye ve Irak'mn tepkisine neden olmaktachr, Gerek bu tepkinin Gnlenmesi, gerekse nehirlerin ekolojik dengesinin bozulmamast igin Tirkiye’nin kirliligin Sntine gegmesi elzemdir. + Tiirkiye, Avrupa Birligi dyesi olmadan dnce Suriye ve Irak’la olan sorunlarim gzmek zorundadir. Her ne kadar AB, Su Gergeve Direktifi’ne bagi olarak diye olan devletle iiye olmayan devlet arasinda isbirligini ngérmiis ve bunun olmamast halinde diye devletin kendi iilkesindeki havzaya iliskin direktif sergevesinde dnlemler almasi gerektigini taysiye etmistir. Fakat ilerleyen siiregte AB'nin alinabileceai baglayres bir kararin Tiirkiye’nin su politikasina zarar verebilecegi giz dniine bulundurulmalsdir. + Tiirkiye, Suriye ve Irak’la olan sorunlarm gézerken atacagt adimlarin diger sintr agan sularna da Smek teskil edecegini gézden kagirmamaldir. Bu gergevede Tiirkiye’nin hidroelektrik enerji potansiyelinin énemli bir kismint saglayan ve simir agan su olan Goruh Nehri, her ne kadar iyi iliskiler nedeniyle Giircistan tarafindan giindeme cok sik getirilmese de ilerleyen siiregte Tiirkiye'nin, Suriye ve Irak’la imzalayacagi bir anlagma Giircii yénetiminin de benzer bir talepte bulunmasma zemin olabilecektir. Ayrica benzer bir ihtimalin, Merig Nehri sorununda da ortaya gikabileceai uunutulmamalidtr. “nin sinir asan sular Konusunda en gok sikints yasadii Komgulan Suriye ve Irak", Taraflar arasinda bu sorunun giderilmesi ve pek tabit ki yukarida kisaca 6zetlenen politikalanin/stratejilerin hayata gegirilmesi igin dncelikle Suriye’nin ve Irak’i iginde bulundugu meveut durumdan kurtularak istikrara kavusmast gerekmektedir, Bununla birlikte her iki tilkenin de iginde bulunduklan istikrarsizik hali Tiirkiye'ye Gnemli firsatlar sunmaktadir. Bu baglamda Ankara, etik olmadigi asikar olmasina ragmen ulusal i Komsularinin iginde bulundugu kaotik ortamdan faydalanarak GAP gergevesinde yapmayt planladigt tesisleri hizla tamamlamasi gerekmektedir. Gerek ISID terdr drgiitiintin meveut konjonktiirde Trak’ta ve Suriye’de varhim devam ettirecegi, gerekse Suriye’de Esad rejimi ve muhalifler arasindaki miicadelenin kisa ve orta vadede stirecegi gerge@i, Tiirkiye’nin bélgedeki projelerini hizla tamamlamas1 igin gereken firsatt ve zamam vermektedir. Her ne kadar Suriye ve Irak’ta mevcut istikrarsizhk hali Térkiye’ye Snemli firsat verse de aymt zamanda Snemli sorunlan ve tehdidi de giindeme getirecegi kuskusuzdur. Bu gergevede her iki devletin pargalanmis yapisi ve olast bagimsizlik ilam halinde soruna dahil olan iilke sayismi artacagi kesin gibidir. Irak igin 273 ngériilen tig pargah devletin ortaya gikmast halinde Tiirkiye de dahil olmak iizere dirt devletin Dicle konusunda sikintt yasamasi kuvvetle muhtemeldir. Suriye igin Sngériilen pargalanmis yapinin ortaya gikmast halinde ise Furat nedeniyle Tiirkiye, Suriye ve Irak'in yam sira ortaya cikacak olan devletlerin de bu soruna ‘miidahil olmast ihtimal dahilindedir. Tiirkiye’nin Suriye ile yasayabilecegi bir diger sikint: da Esad rejiminin gelecegiyle dogrudan ilgilidir. Meveut durumda, Besar Esad’in kisa ve orta vadede iktidanm Koruyacagt diisiiniilmektedir. Mevcut ig savasin Esad’n veya Esad taraftarlarmin lehine sonuglanmasi halinde yeni yénetimin su konusunda Tiirkiye'ye karg1 sert politikalar izlemesi ihtimal dahilindedir. Bu baglamda 1980"lerde ve 1990"larda oldugu gibi Esad veya taraftarlarinin PKK vd. terdr drgiitlerine yeniden destek vermesi glindeme gelebilecektir. Bunun yant sira Esad rejiminin devrilmesi halinde yerine hangi grubun iktidara gelecegi ve Tiirkiye'ye kargt izleyecedi politika éngdriilemedigi igin su meselesinin Tirkiye’nin kargisina olumsuz bir sekilde gelmesi olasidir. Bu tiirden olumsuzluklarin gergeklesmesi halinde 2000"1i yillardan itibaren su konusunda taraflar arasinda yakalanan iyi iliskilerin kottiye gitmesi kagiilmaz gibi goriinmektedir. Tiirkiye, gerek Irak’a, gerekse Suriye’ye iliskin bu durum kargisinda birlesik Irak ve Suriye, Esadli veya Esad yanlist rejimli Suriye, Esadsiz Suriye ve pargalanmis Irak ve Suriye vb. farklt scnaryolara kars1 politikalari olusturmak zorundadir. Ayrica hazirlanacak olan plantarda dilke gergeklikleri ve kiiresel iklim degisikligi de g6z éniinde bulundurulmaldir, Bu baglamda Tiirkiye, nehirlerin tagidii su miktarmnin azalabilecegi gergegi gergevesinde siirdiilebilir kullanim igin gerek @lkesinin ilerleyen stiregte artacak niifusu, tarmmsal tiretimi, sanayi ve enerji tiretimi igin Onlemlerini almasi, ancak benzer siireclerden Irak ve Suriye’nin de geecegini hesaplamast ve dig politikasim buna gire belirlemesi beklenmektedir. Firat ve Dicle Nehirlerinin paylasimin gergeklestirilmesi igin her seyden Snce taraflarin iyi niyet, hakkaniyet ve adil kullanim gergevesinde hareket etmesi gerekmektedir. Pek tabii ki her devlet, ulusal gtkarlarimt maksimize etmek igin politikalar takip etmekte zorundadir, Bununla birlikte devletlerin ulusal gikarlarint maksimize etme gabast gergevesinde izleyecekleri politikalar, Firat ve Dicle’nin siirdirilebilir kullanimint engelleyebilecek nitelikte olmast kuvvetle muhtemeldir. el iklim degisikliginin etkisini en sert bigimde hissettirecegi cografyalardan birinde yasayan ‘nin, Suriye ve Irak’in uzun vadede su sikinty yagamamast ve bu sikintidan dolayt her iki devletle problem yasamamast igin makul ulusal gikarlan gergevesinde adi gegen nehirlerin hakkaniyetli ve siitdiriilebilir bir bigimde kullanulabilmesi igin gerekli igbirligi ve Gnlemleri almast gerekecektir. Buna gére Tiitk is politikasinin degisken yapist giz nine andiginda Turgut Gal’im temellerini atu sintr agan sular politikast yaklasik 30 yildir iktidara gelen liderler tarafindan takip edildigi g6riilmiistar. Hlerleyen siirecte Tiirkiye’nin su konusunda yagamasi kuyvetle muhtemel sikintilar g6z Oniinde bulunduruldugunda Ankara’nin, Ozal déneminden beri izlene gelen bu politikayt kurumsallastrmasi ve simr asan_sular politikasim uzun vadeli tespit etmesi gerekmektedir. Tespit edilecek bu politikanin Suriye, Irak, Giircistan, Bulgaristan, Ermenistan vd. gok sayida aktérii ilgilendirdigi ve belitlenecek politikalarm diger devietlerle olan iliskileri de etkileyecegi g6z dniinde bulundurulmast, kaynaklari kit olan Tiirkiye’nin ulusal giivenligini ve gtkarlarin: korumasi agisindan énemlidir. Kaynaksa Acar, Eray, (2006), “Avrupa Birligi’nin GAP ve Su Sorununa Yaklasim: Gergevesinde Firat ve Dicle Nehirlerinin Yénetimi Uzerine Tartigmalar”, Giivenlik Stratejileri Dergisi, vol. 4, ss, 67-101 Akkaya, Cansen et al (2008), “Avrupa Birligi Su Cergeve Direktifi ve Tirkiye'de Uygulanabilisligi”, TMMOB 2. Su Politikalari Kongresi Bildiri Kitabi, Ankara: TMMOB Yayinlan.,, ss. 195-204. Belkin, S, and Gabbay: (2012), Environmental Challenges, Springer Science & Business Media, Berlin. Birlesmig Milletler (1966), Agreement Concerning the Niger River Commission and the Navigation and ‘Transport on the River Niger. Done at Niamey, on 25 November 1964, vol. 587, no. 8507. Birlesmig Milletler (1974), “3281 (XXIX). Charter of Economic Rights and Duties of States”, http:/Avww.un-documents.net/a29r328 htm, (29.01.2016). Birlegmig Milletler (1977), United Nations Water Conference, 1977 (Resolutions) in Report of the United Nations Water Conference, Mar del Plata, New York. Birlesmig Milletler (1980), “35/18. Proclamation of the International Drinking Water Supply and Sanitation Decade”, http://www.un.org/documents/ga/res/35/a35r1 8e.pdf, 30.01.2016). 274 Birlesmig Milletler (1997), “Convention on the Law of the Non-navigational Uses of International Watercourses 1997", New York. andar, Cengiz (1993), “Piirkiye Igin Bir “Supolitik” Olabilir Mi", Su Sorunu, Tiirkiye ve Ortadogu, Sen, Sabahattin (Edt.), Baglam Yayilan, Ankara, ss. 447-454, Dalar, Mehmet (2010), “Asi Nehri'nin ‘Tirkiye-Suriye iliskileri Uzerindeki Etkisi ve Gelec Analiz, vol. 2, says. 15, ss. 106-113 DSi (ty), “Deriner Baraj ve HES", erisim: http:ihvww-dsi.gov.tr/projeler/derine (30.01.2016). Dursun, A. (2006), Kutsal Topraklar ve Paylasilamayan Sular Firat Dicle, 1Q Kiiltiir Sanat Yayincilik, Istanbul. Enesji Enstitiisii (2014), “Tirkiye’nin HES Enerji Potansiyelinin Yiizde 21°1 Goruh Havzasi'ndan Karsilanacak”, http://enerjienstitusu.com/2014/02/1 4/turkiyenin-hes-enerjiepotansiyelinin-yuzde=2i« coruh-havzasindan-karsilanacak/, (01.02.2016). Ergener, R. (2002), About Turkey: Geography, Economy, Politics, Religion and Culture, Pilgrims’ Process, Inc., USA. Firat, Melek ve Kirkgiioglu, Omer (2008), “Ortadogu’yla lliskiler”, Tark Dis Politikass Cilt II: 1980-2001, Oran, Baskin (Edt. iletisim Yaymlan, istanbul, ss. 124-157. Gis at Nasce web sayfasi. “Act Regarding Navigation And Economie Co-Operation Between The States of The Niger Basin, Niamey 1963” (1963), _ hitp://gis.nacse.org/tfdd/tfadddocs/264ENG pdf, (29.01.2016). Gruen, George E. (2007), “Turkish Water Exports: A Model for Regional Cooperation in the Development of Water Resources”, Water Resources in the Middle East, Shuval, Hillel and Dweik, Hassan (Leds.) Springer-Verlag, Berlin Heidelberg pp. 157-164 Giirer, Ibrahim and Ulger, Mehmet (2007), “Manavgat River Water: A Limited Alternative Water Resource for Domestic Use in the Middle East”, Water Resources in the Middle East, Shuval, Hillel and Dweik, Hassan (Edt.) Springer-Verlag, Berlin Heidelberg pp. 175-183. Hiirriyet ( Mayis 22, 2011), “Tiirk ekonomisinin yeri stralamada gok degigmiyor”, International Water Law Project (1967), “The Helsinki Rules on the Uses of the Waters of International Rivers”, 1967 _ http:/iwww.internationalwaterlaw.org/documents/intldocs/helsinki_rules.html, (30.01.2016) Keles, Zilal (ty). “Tirkiye’nin Simran Asan Sular Sorunu Tarihgesi ve Soruna Yaklagim1”, Stradigma, Kiran, Abdullah, (2005), Ortadogu’da Su Bir Catigma ya da Uzlasma Alant, Kitap Yaymevi, Istanbul, 2005. Kibaroglu Aysegiil and Gtirsoy: I. (2015), “Water-Energy-Food Nexus in a Transboundary Context: The Euphrates-Tigris River Basin as a Case Study”, Water International, vol. 40, no. 5-6, pp. 824-838. Kibaroglu, Aysegiil et al (2005), “Cooperation on Turkey's Transboundary Waters”, The German Federal Ministry for Environment, Nature Conservation and Nuclear Safety, Berlin. Kibarojilu, Aysegiil (2008), “Merig Nehir Havzast Smurasan Su Politikalani” 5. Dinya Su Forumu Tiirkiye Balgesel Su Toplantilan Taskin Konferanst Bildiri Kitabr, Edime, ss. 1-11 Kibaroglu, Aysegiil (2013), “Tiirk Dis Politikast ve Su”. Ortadogu Analiz, vol. 5, sayt. 53, 8s. 50-59. Kibaroglu, Aysegill (2015) “An Analysis of Turkey’s Water Diplomacy and Its Evolving Position Vis-A-Vis International Water Law”, Water International, vol. 40, no. 1, pp. 153-167. Konya Ovast Projesi Bélge Kalkinma idaresi Baskanhigi (ty), “Su Kanunu ‘Tasarist” btp:/iwww.kop.gov.tr/SU_KANUNU_TASLA%C4%9EI_5.10.2012.pdf, (01.02.2016). *, Ortadogu 1ra]%C4%B1, MFA (2009), “Tiirkiye-Suriye YDSIK 1. Toplantis: Ortak Bildirisi, 22-23 Aralik, Sam”, hitp://www.mfa.gov.tr/turkiye---suriye-ydsik-|_-toplantisi-ortak-bildirisi_-22-23-aralik_-sam.tr.mfa, (01.02.2016). MFA (ty), “Turkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasinda Ekonomik Isbirligi Protokoli”, htp://ua.mfa.gov.tr/, (01.02.2016). Middle East”, Water Resources in the Middle Verlag, Berlin Heidelberg, pp. 165-173. Oppenheim, L.F.L. (1955), 1. International Lau, aktaran: Tiryaki, Orhan (2004), Simr Asan Sular ve Ortadogu’da Su Sorunu, Cem Ofset Matbaacilik, Istanbul. Orman ve Su Isleti Bakanhgi (2013), Havza Yénetimi ve Su Bilgi Sistemi Caligma Grubu Raporu ‘Ormancilik ve Su urast 21-23 Mart 2013, Orman ve Su Isleri Bakanhigi Yayinlart, Ankara. , Shuval, Hillel and Dweik, Hassan (Edt.) Springer= 275 Orman ve Su isleri Bakanhigi (Aralik 08, 2009), “Tirkiye-Suriye Su Mutabakatina Son $ekli Verildi”, hitp://www.ormansu.gov.tr/osb/haberduyurw/guncelhaber/09-12-08/T%C3%BCrkiye- Suriye_Su_Mutabakat’%C4%B Ina_Son_%C5%9Eekli_Verildi.aspx?sflang=tr, (01.02.2016). Reig, Paul et al (2013), “World's 36 Most Water-Stressed Countries” World Resource Institute, bttp:/iwww.wri.org/blog/2013/12/world%E2%80%99s-36-most-water-stressed-countries, (30.01.2016), Rende, Mithat (2007), “Water Transfer from Turkey to Water-Stressed Countries in the Sarayoglu, Bayram (2014), “Tirkiye'nin En Yiiksek Barajma Adim Adim”, Anadolu Ajansi, http://aa.com.tritn/turkiye/turkiyenin-en-yuksek-barajina-adim-adim/176429, (01.02.2016). Sezen, Nurullah et al (2007), “ Meric River Floods and Turkish-Bulgarian Cooperation’s”, International Congress on River Basin Management, Antalya, pp. 646-654 Sucu, Sezai ve Ding, Talha (2008), “Goruh Havzast Projeleri”, TMMOB 2. Su Politikalan Kongresi Bildiriler Kitab, TMMOB Yaymlan, Ankara, Sen, 6. L. and Bozkurt, D. (2013). “Climate Change Impacts in The Euphrates-Tigris Basin Based on Different Model and Scenario Simulations”, Journal of Hydrology, vol. 480, pp. 149-161. The Departments of External Affairs and Northern Affairs and National Resource (1964), The Columbia River Treaty Protocol and Related Documents, Queen’s Printer and Controller of Stationery, Ottawa. The Permanent Court of International Justice (1929), “Case Relating to the Territorial, Jurisdiction of the International Commission of The River Oder”, A. W. Sijthoff’s Publishing, Leyden. Tityaki, Orhan (2004), Sinir Agan Sular ve Ortadogu’da Su Sorunu, Cem Ofset Matbaacilik, Istanbul. Ugarol, Rifat (2013), Siyasi Tarih (1789-2012), Der Yaymnlan, istanbul. Versan, R. (1993). “Giineydogu Anadolu Projesi ve Hukuk Agisindan Tirk-Arap iliskileri”, Su Sorunu, Tiirkiye ve Ortadogu, Sen, Sabahattin (Edt.), Baglam Yayinlan, Ankara, ss. 435-446. Wolf, Aoron T. (1998), “Conflict and Cooperation along Intemational Waterways”, Water Policy, vol. 1, no 2, pp. 251-265. 276

You might also like