Professional Documents
Culture Documents
1963-1964 yıllannda Türk ordusunda yedcksubay olarak hizmet yaptı ve 1968 yılın
da lsrail'e göç etti. 1983 yılında Kudüs İbrani Üniversitesi'nden doktorasını aldı. İn
celeme ve araştım1a konulan, Osmanlı ve Türk tarihi, dili ve edebiyatı, Türkiye Ya
hudilerinin taıihi, dili ve kültürü, Filistin ve Kudüs tarihidir. lbrani Üniversitesi,
"Asya ve Afıika lncelemeleri Enstitüsü"nde öğretim üyesidir. Evli ve dön çocuk ba
bası olup Kudüs'te yasamaktadır.
tletişim Yayınları
Klodfarer Cad. lletişim Han No. 7 Cağaloğlu 3 4400 lstanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 • Fax: 212.516 12 58
AVNERLEVl
Türkiye
Cumhuriyeti'nde
Yahudiler
Hukuki ve Siyasi Durumları
Toldot Hayehudim be Republica
ha Turkit-Maamadam Hapoliti Yehamişpati
..ımmmnn""bırmmnHHl.. e t m
İÇİNDEKiLER
BiRiNCi BÖLÜM
Cumhuriyet'in ilk On Yılı . . .
. .. ... .................... .. . .
. ............................... ............. .. . 13
1. Savaşın Sonu ............................................................................................................... 14
Savaş Sonunda Yahudilerin Durumu ... .
.................... . . ......... .................... 14
Yahudi Toplumunun Hukuki Statüsü ve İç Y önetimi .............. 18
Yahudilerin Durumu ve Geleceği Değerlendirmeleri .
.... ........ 20
2. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşu ile
Yah11.1dilere Karşı Saldırıların Başlarııgıcı ............. .................... ...24
Türk Kamuoyunda Yahudi Düşmanlığının Nedenleri . 30
........... .
5
Devrimler ve Yasalar . .
................. ......... ..................... ...................................... ... ... . . 54 .
Eşitsizlik Alanları ........................................................................................ ............ .... . 56
Kamuoyu ve Yahudiler ... ..................................................................... ......... ........ 58
1924 Yılı Sonunda Yahudi Toplumunun Durumu...... ....... ... .... . . 63 .
iKiNCi BÖLÜM
Nazizmin Gölgesinde ............... .................................... ................ .. .. .. . .............. . ... 95
1. Yahudi Mültecilerin Almanyaı ve Diğer Antisemit
Ülkelerden Türkiye'ye Kabulleri .......................................... . . ..... .. ...... 97
2. 1934 Trakya Olayları ................................................................... ... ......... ... .100 . . . .
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Demokrasi Dönemi ......................... . ..... .. . ... . .... .. . .. .......... . .............................. ....... 147
1. Yahudilerin !Durumundaki İlk Düzelmeler. .. . .
......... . .. ......... 147
2. Yaıhudi Mültecilere Yardım .......................... ........................... ............. 148 . .
6
TÜRKÇE IBASKIYA ö11.ısöz
7
bu da Yahudilerde hala süren bir kimlik buhranı doğurdu.
Diğer taraftan genel halk kitlesi birçok kesimiyle Yahudiler
le, Rum ve Ermeniler arasında bir ayırım yapmadı. Kurunun
yanında yaş da yanar. Belli zamanlarda patlak veren krizlerde
ise genç aydınların aşırı sağ kesimi Yahudilere saldırmayı gö
rev bildi. Fakat genellikle önderler ve yöneticiler Yahudilerin
asla isyan etmediklerini, eski deyimiyle bir millet-i sadıka ol
duklarını gözönünde tutmuşlar, yalnız 1941-1943 yıllarında sa
vaş konjonktüründen etkilenerek Yahudilerle uğraşmışlardır.
Yahudilerin sadakatına örnek isteyenler 1920 yılının işgal al
tındaki istanbul'unda yapılmış olan son Osmanlı M eclis-i
Meb'Cısan seçimlerine baksınlar. Türklerin yanında kendilerini
vatandaş sayıp seçimlere katılan yalnız Yahudiler vardı .
Bu kitap uzun yıllar sürmüş emeklerin ürünüdür. Değindiği
konular çoklukla tabu sayılmış ve ilgili bilgiler çeşitli düzey
lerde sansür edilmişlerdir. Biz, Türk toplumunun gerçekleri
saygıyla kabul edecek olgun bir toplum olduğu noktasından
yola çıkıp, her şeyi toptan peı:nbeye boyamak istemedik.
Onun için yüzlerce gazete-dergi yıllıklarında ve sözlü tanıklık
larda bilgi kırıntılarını aramak zorunda kaldık. Monografik
ayrı çalışmalarımızın bulunduğu konuları (örneğin İkinci Dün- '
ya Savaşı yıllarında Türkiye yoluyla Yahudileri soykırımdan
kurtarma çabaları) bu kitapta çok kısa tuttuk .
Bu kitabın Türkçe baskısının ortaya çıkmasındaki fikir ve gi
rişim, dostum Rıfat Bali'ye aittir. Rıfat Bali ayrıca kitapla ilgili
birçok angarya yüklenmiştir. Kendisine ve onunla işbirliği ya
pan sayın eşine, kitapta yer alan fotoğrafları temin etmekte
çaba gösterip yardımcı olan Tel Aviv'den Dr. Gad Nassi'ye ve
ayrıca kitabı yayımlamayı üstlenen İletişim Yayınları'na can
dan teşekkürlerimi sunarım. Her türlü eksik ve hatanın so
rumluluğu yalnızca bana aittir.
AVNER LEVI
KudCıs, 26 Ağustos 1996
8
MoRIT BAŞKANl'NIN SuNuşu
9
gerçekçi bir şekilde mal edilmesinde tarihsel bir hizmette bu
lunmuştur.
lsrail Devleti'nin kurulması, dünya Yahudileri için yeni bir
dönemin ve güvenli bir geleceğin habercisi olarak belirmiştir.
Bunu takiben, Türkiye'den lsrail'e göç eden Yahudilerin bü
yük bir çoğunluğu göç nedenlerini, birtakım ulusal ve ekono
mik etkenlerin bağlamı içerisinde görmekte olup, Cumhuri
yet devri olaylarının bu yönde merkezi bir ağırlık noktası
oluşturmadığı konusunda hemfikirdir. Bu da, tarih boyunca
Türk ve Yahudi ulusları arasında devam eden bağlantının, da
ha kapsamlı ve olumlu temellere dayandığını saptamaktadır.
Yukarıdaki satırlar, bu eserin yayımlanması münasebeti ile
MORİT Derneği* tarafından düzenlenen bir toplantıda yap
mış olduğum konuşmanın ana hatlarını oluşturmuştur. Sene
lerin ilerlemesi ile, mesai arkadaşım Sayın Rıfat Bali'nin çaba
ları sayesinde bu eserin Türkçe basılmış olmasını, bir değer
ortaklığının somut bir kanıtı olarak görmekteyim.
GADNASSİ
MORİT Başkanı
10
ÖN SÖZ
11
dir. Bu gazetenin ve başyazarı David Fresko'nun adlarının al
tını önemle çizeriz. El Tyempo dan sonraki La Boz de Oryente
'
Kudüs, 1987
12
BiRiNCi BÖLÜM
Cumhuriyet'in İlk On Yıh
13
1. Savaşın Sonu
Savaş Sonunda Yahudilerin Durumu
15
mahalleler yangından zarar görmedilerse de, Yahudilerin ya
nan mahallelerde varlıkları ve iş yerleri mevcuttu. lngilizle
rin elinde olan birçok sigorta şirketi, Yahudilere karşı hak
sızlık yapıp, türlü yalan ve bahanelerle onların zarar ve zi
yanlarını ödemeyi sürüncemede bıraktılar ve birçoklarına da
hiç ödemediler. Durum öyle kötüydü ki, kendilerinden yar
dım umulan büyük Yahudi iş adamlarının bizzat kendileri
de kötü duruma düştükleri için diğerlerine el uzatamadılar.
Yahudiler için en önemli ve acele olan sorun, sokaklarda
sürünen bu on beş bin mülteciye, bir dilim ekmek vermek
le başlayarak uygun bir çözüm yolu bulmaktı. Türk Yahu
dilerinin çoğunun iktisadı durumu kötüydü. Uzun savaş
yılları, tüm sonuçlarıyla, onlara da iktisadı bakımdan olum
suz damgasını vurmuştu. 1 922/23 yılında Yahudi Öksüz
Kurumu yalnız lstanbul'da bin beş yüz öks�?..socuğa bak
maktaydı ki, bunların çoğu savaş öksüzüydüler. Binlerce
kadın, savaş yüzünden "aguna"3 durumundaydılar. §':lvaş
sırasında Osmanlı ordusunda askere alınan Yahudilerin sa
yısını kesin olarak bilemiyoruz. Yasanın öngördüğü ölçek
ler Yahudilere de uygulandı. Giden askerler yıllarca evlerin
den, ailelerinden uzak kaldılar. Erkekleri askere alınmış
olan birçok aile nafakasız kaldılar. Sadece lstanbul'daki Ya
hudi Cemaati, Bene Berit Derneği4 ve American Jewish Jo
int Distribution Committee.5 (kısaca joint) örgütlerinin
16
yardımıyla günde altı bin kişiye, bedava sıcak yemek dağıt
tı. 19 18'de, ateşkesle terhis olan binlerce askeri sosyal ve ik
tisadi yönlerden topluma yeniden yerleştirmek, dul, yetim
ve "agunalar"a çare bulmak gerekiyordu. Siyasi durumun
karışıklığı, yeniden başlayan savaşlar ve iktisadi bunalım
yüzünden Yahudi kurumlarının elindeki olanaklar çok sı
nırlıydı. Yukarıda belirtilen '.Joint' kurumunun yardımını
burada minnetle hatırlatırız. Savaş ve ateşkes yıllarında,
birçok zengin Yahudi'nin deniz aşırı ülkelere göç ettiğini de
belirtmek gerekir. Kalanlar arasında muhtaçlara yardım ola
naklarına sahip olanların sayısı azdı. Buna rağmen lstanbul,
Edirne ve lzmir'de sürünen on beş bin evsiz için bağışlar
toplandı. Deniz aşırı ülkelerde bulunan eski Türkiyeliler de
yardım gönderdiler. Alliance lsraelite Universelle(kısaca Al
liance6) Paris'ten elli bin frank gönderdi. 'joint", bu zavallı
lara her gün ekmek temin etmeyi yüklendi. Bütün bu yapı
lanlar yetersiz kaldı. Binlerce aile lzmir sokaklarında, bazı
ları Yahudi okul ve havralarında yerde yatmaya devam etti
ler. Çözüm, temelli çözüm çok zaman aldı. Bir kısmı geri
döndüler, bir kısmı deniz aşırı ülkelere göç ettiler, çoğu lz
mir'de kaldı. Aydın, Denizli ve Nazilli'deki Yahudi toplu
lukları bir daha dirilmediler.
Bu belirttiğimiz güçlüklerin yanında olumlu bir gelişme
ye de değinmeliyiz. Ermeni ve Rumların sayıları azaldı.
Yüzyıllar boyunca, özellikle Rumlar, Yahudileri çeşitli yön
lerden ezmekteycliler. Böylece Yahudiler düşmanlarından
kurtulmuş oldular. Ek olarak da Rum ve Ermenilerin git
meleriyle ve ticaretin orta kesiminde doğan boşluktan ya
rarlandılar. Gerçekten 1920 ve 1930'larda Türkiye'nin ikti
sadi hayatında Yahudilerin payı çok yüksek olacaktı.
6 Evrensel Yahudi Birliği anlamına gelen bir Yahudi yardımlaş ma kurumu olup.
amacı Yakın Doğu'daki Yahudi Cemaatlerinin yerleşim bölgelerinde, aynı za
manda bir zanaat da öğretecek ve Fransızca eğitim verecek okullar açmak ve
böylece bu Cemaatlerin sosyal düzeylerini yükseltmekti.
17
En büyük Yahudi topluluğu lstanbul'claydı. O yılların
gayri resmi kayıtları elli bin kişiden söz etmektedir. lstan
bul'un El Tyempo gazetesi bu sayıyı verdikten sonra kendi
tahminini ele belirtir: Doksan bin kişi.7 İkinci büyük toplu
.luk olan lzmir'de kırk bin, Edirne'de ise on beş bin Yahudi
yaşıyordu. Bursa ve Çanakkale' de üçer bin, Batı Anadolu ve
Trakya'nın birçok kent ve kasabasında toplam olarak otuz
bin Yahudi daha vardı. Toplam bütün Türkiye'de yüz elli ila
iki yüz bin kadar Yahudi vardı. Türkiye nürusunu on beş
milyon sayarsak genel nüfusun ancak yüzde biri kadarı Ya
hudi idi. Bu veriyi vurgulamak istiyoruz: Türk Yahudileri
küçük ve zayıf bir azınlıktı.
Yahudilerin çoğu, lstanbul'da, Balat, Hasköy, Galata-Ku
ledibi, lzmir'de, Cudriya, Keçeciler ve Karataş gibi Yahudi
lerin yoğun olduğu mahallelerde toplanmıştı. Fakat bu ma
hallelerin dışında ela yaşayan Yahudiler olduğu gibi, bu ma
hallelerin kendileri de salt Yahudi mahalleleri değildi. Ayrı
ca, Yahudi havası taşıyan bu mahallelerde toplanmak, iste
nerek varılmış bir sonuç olup bunun hukukl bir yönü yok
tu. Bu bakımdan bu mahalleleri "getto" saymamak gerekir.
18
doğurdu. 192l'de Moşe Becerano Hahambaşı vekili seçil
diyse de Osmanlı idaresi ona Hahambaşı sıfatı vermedi ve
Becerano 1931 yılında ölene kadar "vekil" durumunda kal
dı. Hahambaşılığın hukuki temeli 1865 yılında Osmanlı
ldaresi'nce yayımlanmış olan "Hahambaşılık Nizamnamesi"
olup, bu bir Osmanlı yasası hükmündeydi. Cumhuriyet ku
rulduğunda bu eski Nizamname yeni modern gerçeklerle
uyuşmaz durumdaydı. Bunun için, Cemaat yöneticileri ye
ni bir Nizamname hazırlamak istediler, fakat Türk hükü
meti buna olanak vermedi. Bu açıdan, hukuki temelleri ba
kımından Hahambaşılık çürüktü. Yeni bir·Nizamname'ye
izin verilmediği için, elden geldiği kadar eskisine uyularak
hareket edildi.8
1923 Temmuz'unda varılan Lozan Barış Antlaşması':oın
37 ila 45. maddeleri azınlıklarla ilgilidir. Azınlıkların muh
tariyetine değinen bu maddeler Yahudileri de kapsamlarına
almışlardı. Bu maddeler azınlıklara, ibadet, dolaşım ve göç
özgürlükleri, kendi milli dillerini kullanma hakları, siyasi
·ve sivil eşitlik sağladıkları gibi, kendilerine özgü, din, eği
tim ve sosyal yardım kurumları kurmalarına olanak veri
yordu. Burada dil konusuna değineceğiz, zira gelecek yıllar
da bu konu Türk siyasetinde önemli bir yer tutacaktı. Lo
zan Antlaşması'nın 39. maddesi her azınlığa istediği her dili
kullanma hakkı tanıyordu . Bu hak mahkemeler için dahi
geçerliydi. 40. maddeye göre ise, azınlıklar kendi özel okul
larında milli dillerini öğretebilecekler, fakat Türkçe'nin de
öğretilmesi için gerekli her şeyi yapacaklardı. Ayrıca Türki
ye azınlık kurumlarını oranlı bir şekilde genel bütçeden
desteklemeyi yüklendi. Aile hukukunda, bütün yasalar
azınlıkların kendi örf ve adetlerini dikkate alacaklardı. Bu
8 Nizamname 1865'te eski Türkçe olarak yayınlandı. Aynı yıl bir İspanyolca çevirisi
İstaııbul'da basıldı. Galanti bu Nizamname'nin Fransızca çevirisini yayınladı. Bkz:
Galante, Belgeler, s. 7-27. Türkçe çevirisi için bkz. Tıryahi, yıl 2, sayı 1 6/ 1 7.
19
maddeler uluslararası antlaşma durumunda olup yürütül
meleri Cem'iyyet-i Akvam'ın denetlemesi altındaydı. Bu
saydığımız maddeler ve Hahambaşılık Nizamnamesi, Yahu
dileri bir toplum olarak değerlenclirmekteydiler. Ayrıca her
Yahudi, kişisel olarak devletin bütün yasalarına tüm vatan
daşlar gibi tabiydi.
Yahudilerin Durumu ve
Geleceği Değerlendirmeleri
20
bütün Yahudileri görev ve haklarını bilmeye, devletin sos
yal ve siyasi hayatında etkin bir durum almaya çağırır. Bu
yazıda dile getirilen görüşler açıktır. Fresko, bütün Yahudi
ler adına, yeni açılan dönemde iyi bir vatandaş olmayı, gö
rev ve haklarda eşitlik isteyip sosyo-siyasi bakımdan da
Türk toplumu ile bütünleşmiş Musa dininden bir Türk ol
mak istiyordu. Bu da Avrupa'da varılan modele uygundu.
Yahudiler geleceklerini Türkiye'de görmekteydiler ve eşit
görevler yüklenmeyi isteyip Türk toplumunun çıkarı için
çalışmayı öngörmekteydiler.
]ourrıal D'Orient gazetesindeki bir mülakatında Haham
başı vekili Moşe Becerano,10 Türklerin iyi ve hoşgörülü
davranış geleneğine değinip Yahudileri vatanlarına karşı
her türlü görevlerini yerine getirmeye çağırıyor ve bunun
Yahudi dininin "farz"larından olduğunu vurguluyordu. Be
cerano'nun sözleri iyimserlik doludur. Türk Yahudilerini
aydınlık günlerin beklediğine, Türklerle Yahudiler arasında
kardeşlik havası oluşacağına ve vatanın yükselmesi için el
birliğiyle çalışılacağına emindir. Türk yetkililerinden, Ha
hambaşılığın geleneksel dini haklarını tanımalarını rica edi
yor ve Türk halkını ve önderlerini övüyordu.
Paris'te Alliance, bir durum incelemesi yaparak Türklerle
Yahudiler arasında çok iyi ilişkilerin beklendiğini belirti
yordu.11 Gerçekten, eldeki verilere dayanarak varılacak en
mantıki hüküm buydu. Ayrıca durumun bu şekilde gelişe
ceğini gösteren işaretler de vardı. Lozan'daki Türk heyeti
ile, lsviçre'deki Türk kökenli Yahudilerden oluşan Yahudi
toplumu arasında sıkı ilişkiler doğmuştu. lki taraf arasında
sık sık görüşmeler yapıldığı gibi, İsviçre Yahudi Cemaati is
met lnönü başkanhğmdaki Türk heyetini ağırladı. Burada
21
Türk heyetindeki tek gayri Müslim üye olan eski Hahamba
şı Haim Nahum'un heyette danışman olarak bulunduğunu
da hatırlatalım.
Lozan sırasında, Türk heyetince yayınlanan bir broşürde
Yahudilerin daima devlete ve vatana karşı borçlarını yerine
getirdikleri ve sadakatleri vurgulanıyordu.12 Türk heyeti Ya
hudilerin Türklerle iyi ilişkilerde bulunacaklarına ve Türk
vatamnın ilerlemesi için çalışacaklarına güvendiğini belirli
yordu. Broşür, ayrıca Türkiye'de azınlıkların daima hoşgörü
ve iç muhtariyet bulduklarım belirtiyordu. Cenevre Yahudi
leri tarafından onuruna verilen bir şölende lsmet Paşa,
Türk Yahudilerinin yasa ve düzeni, çalışmayı, ilerlemeyi ve
uyumu sevdiklerini söylüyordu.13 Yahudilerin, geçmişte
Türk devletine çok hizmet ettiklerini belirttikten sonra, on
ların dış tahriklere kapılmadıklarını ve vatana sadık kaldık
larım söylüyordu. Onlar Türkiye'yi vatan olarak görüyorlar,
bu nedenle gelecek Türkler için olduğu kadar Yahudiler
için de iyi olacaktı. İsmet Paşa "Yazık ki, diğer azınlıklar Ya
hudilerin izinden gitmediler" diyerek sözlerini bitiriyordu.
Türk gazeteleri lsviçre'deki Yahudi toplumu ile İnönü ara
sınd;:ıki bu görüşmeleri yazdılar. Bu arada Y.':7:�.U Türklerin..
22
hiç fark yoktur. . . " diye yazıyordu. Yahudiler için böyle
olumlu sözler muhtelif fırsatlarda İsmet Paşa, Halife Abdül
mecit ve başka ileri gelenlerce tekrarlanmış ve onlar daima
Yahudilerin Türk vatanına sadık kaldıklarını vurgulamışlar
dı. Birinci Dünya Savaşı'nda devletin başında bulunanlar
da, savaş sırasında Yahudilerin orduda görevlerini yerine
getirdiklerini, sadık ve cesur asker olduklarım belirtmişler
di.14 Bu durumda, Yahudilerin geleceğe iyimser bir gözle
bakmaları yerinde görünüyordu.
1922 yılı sonunda Yahudi toplumunun önele gelenleri,
savaştan kalan yaralan sarma ve iyi etme çarelerini arıyor
lardı. Çare bekleyen sorunlar, lzmir'de sokaklarda sürünen
göçmenler, öksüz ve dullar, agunalar, Cemaat içinde birliği
sağlamak, iç kurumları düzeltmek, bireylerin iktisadı dü
zeylerini yükseltmek, eğitimi ve kültürü arttırmak v.b. so
runlarıydı.15 Bu konularda atılacak adımları, iyice planla
mak için özel bir nüfus sayımı komitesi kuruldu. Bu komi
·
te Hahambaşılık ile Bene Berit Derneği'nin işbirliğiyle ku�
ruldu. Sayım, iktisadı ve sosyal durumu da kapsayacaktı.
Komitenin başında, toplumun o dönemdeki en önemli si
ması jozef Niego vardı. Komite üyeleri arasında Doktor Ri
bi David Markus,16 Vitali Naim Elnekave, Marko Elnekave,
Yakir Bahar, Yitshak Navon ve David Biton vardı. 22 Ekim
l
1922 günlü El '(yempo gazetesinin bu konuda verdiği bilgi-
ler arasında, Bene Beril Derneği'nin bu sayımda kullanıl-'
�
mak üzere üç yüz Lira sağladığı da belirtilmektedir. Bu ko-
14 A.g.g. 19 Aralık 1922. 18 Mart 1949 tarihli Atikva gazetesinde, Enver Paşa, Sa
lih Paşa ve Nihat Paşa'nın verdikleri demeçler toplanmıştır. Galan ti, Tiirlıler ve
Yahudiler ve Anadolu Yahudileri kitaplarında, Yahudilerin savaş ve ateşkes dö
nemindeki sadakatlerine ve Türk önderlerinin bunu vurgulayan sözlerine ör
nekler vermiştir.
15 El Tyempo 12 Aralık 1922.
16 Bu şahıs hakkında daha fazla bilgi için bkz. Moşe Grosman, Dr. Markııs, İstan
bul, 1992
23
mitenin kuruluşu, toplumun dertlerine çözüm yolu arama
nın ilk adımıydı. Bu nüfus sayımı yapılamadı. Yukarıda be
lirtilen bütün sosyo-iktisadI sorunlar bir kenara itildi. Çün
kü 1922 sonbaharında, 1927'ye kadar sürecek bir Yahudi
düşmanlığı kampanyası açıldı. Bu kampanya özellikle ba
smda sürdürüldü. Bu beş yıl içinde tek bir temel soru gün
demde de kaldı: yeni Türkiye'de Yahudilere yer var mıydı?
2.
Türkiye CLII m huriye1ti'n in Kuruluşu i l e
Yahudi lere Karşı Salchnlarm Baş�angıcı
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile gelecek hakkındaki
pembe görüş ve değerlendirmelere ve birçok Türk devlet
adamının Yahudiler lehindeki sözlerine rağmen 1923 yılı
Yahudiler için iyi başlamadı.
Türk toplumunun bazı kesimleri içinde- Yahudilere karşı
dı�Ş"lllanl ığın Ükbelirtile;:i 1922 yıE-·�-�-�T�� ��da �rt�ya çıktı�
''Ji�--y�l��-Ağ·��t��;��·;;d;·-ı;·;şı�;·;-·BÜy�Ü�··T;;�����ıa·,-13;tı Ana·=-
dolu ve Trakya Rumlardan temizlenerek Ankara'n m ege
menliğine geçti. llk Yahudi düşmanlığı belirtileri, Türk ön
derlerinden bazılarının Yahudiler lehindeki sözleriyle den
geleniyordu. Yahudi karşıtı kampanyada ilk adım, galiba
Eb üzziya Te;fü:'in Tas\lir�C.E]har:···ga"i.eie·5r"i:a:r:a:rırıcı;;;rı···;;;-rırcrı:
.ı.......... ..
Ebüzziya Tevfik, Türkiye'nin ilk profesyonel
················--···-······--····························-·····················--···························-··········
antisemiti . ola-
··········-······-···············
·� ı 11 ı.i
..: al� ı�� �ılab�!�.::_ B ga.zete·· ızmir Haha·;;�ı;-�ş·�·�;-·R:i1T iVi�Şe: .
24
birçok somut örnekler getirdi. Mülakat tümüyle Yahudilere
karşı bir hava taşımaktaysa da hiçbir açık itham yoktu. Bu
mülakattan sonra özellikle mizahi gazetelerle, yerel bazı ga
zetelerde Yahudilere karşı saldırılar başladı.
llk açık cephe saldırısı, dönemin önemli gazetelerinden
· · · -· ·
o İ;n ll��t;clen 1922.yillı:iın Aralık ayında -g�TdfTs s:;:; ğ-;_ze�:
•···
"Kanıımzı Emenler" adını taşıyan bir başyazıyla Yahudileri
.. ... ... . .... ....... .. . ..... . . . . . . .. .... . . . . ......... . . . ...... .. ................. . . ... .... ....... . .
25
ret etti ve lleri gazetesinin bir nüshasını vererek müdahale
sini rica etti.
tleri gazetesinin yazısında belirtilen çok önemli bir nokta
yazıyı yazanın gözünden kaçmıştı. Gazetenin dediği gibi,
kaçan Rum ve Ermeniler Yahudileri beraberlerinde götür
memişlerdi, yahut daha doğrusu, Yahudiler Rum ve Erme
nilere katılmamışlardı. Tıpkı dört yıllık ateşkes d?neminde
Rum ve Ermenilerin Türk düşmanlığı konusundaki işbir
liklerine katılmadıkları gibi. Yunan işgali sırasında Yahudi
lerin vatana sadık kalışları, Osmanlı Millet Meclisi seçimle
rine katılışları, Haim Nahum, Nissim Masliah gibi birçok
Yahudi ileri gelenlerinin Türkiye lehine etkinlikleri yazıda
hiç hatırlatılmadı. Yazıda tüm belirtilenler, bu temel gerçek
ler karşısında ikinci derecede, hatta marjinal idi. Belki Ribi
Behmuaras ve diğerleri Yunan işgali sırasında, ...Yunanlılarla ................................
27
meleri, kaybedilen yerlerden bütün varını yoğunu bırakarak
kaçan Müslüman göçmen kitleleri, özellikle Trakya'da ya
bancılara, azınlıklara karşı kin ve düşmanlık duygularını
arttırdı ve bundan Yahudiler de etkilendi. Lozan Barış Ant
laşması'nda Türkler Trakya'daki egemenlikleri hakkında ba
zı sınırlamalar kabul etmek zorunda kaldılar. Bu arada böl
genin silahsızlandırılması ve Boğazlar'da uluslararası dene
tim de vardı. Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarının yakınlı
ğı, o buhranlı günlerde aşırı bir casusluk ve hiyanet korkusu
doğurdu. Bütün bunlar bize, o günlerdeki Yahudi düşmanlı
ğı kampanyasında Trakya'nın özel konumunu açıklamakta
dır. Edirne Yahudileri tabii, Paşaeli'nin yayınlarından ürktü
ler. Ribi Behmuaras'ın başkanlığında, Edirne Yahudi Cema
ati genel ve idare meclislerinin başkanlarının da katıldığı bir
heyet, hukukçu Hayim Efendi ve La Boz de la Verdad gazete
sinin baş yazarı Bar Yitshak'ı da beraberlerinde alarak, Ed ir
ne Valisi'ni ziyaret edip Paşaeli'nin ilgili sayılarını Vali'ye
verdiler duydukları gücenme hislerini belirterek Vali'den işe
el koymasını rica ettiler. Vali az zaman önce, Yahudiler le
hinde bir beyanatta bulunmuştu. Vali heyete gerekli olan
her şeyi yapacağına söz vererek, Paşaeli'nin yayınlarına fazla
önem vermemelerini salık verdi. Bir müddet sonra Paşa
eli'nde açık bir özür dileyiş yayınlandı. Bu kez gazete tam
aksi yönde sözler söylüyor, Yahudilerin iktisadı etkinlikleri
nin Türkiye için faydasını vurguluyor ve onların en karanlık
günlerde Türklerin yanında kaldıklarını hatırlatıyordu.21
İstanbul ve Edirne valilerinin yatıştırıcı sözleri, Paşa
eli'nin açık özür dileyişi, yetkililerce bu gazete hakkında
kovuşturma açılması, doğan huzursuzluğu yatıştırmaya ye
tersizdi. Olayın gülünç tarafı eski-yeni bir etkenin de işe
karışmasıydı: Rumların ve Ermenilerin kalıntılar ı. lstan
bul'cla çıkan Haronos adlı bir Rum gazetesi Lozan Konferan-
28
sı hakkında yazarken görüşmelerin uzamasını "Evreo paza
ro"22 şeklinde niteledi. ]ounıal D'Orient gazetesi başyazarı
Selanik doğumlu, Balkan Harbi'nde Selanik'in Türklerin
elinde çıkması üzerine doğduğu kenti terkedi p gazetesini
de lstanbul'a nakletmiş olan Albert Karasa, sert bir yazıyla
Haronos'a cevap verdi. Karasa sözlerinde, pazarlığı n Do
ğu'da genellikle var olduğunu belirtip bunda en başarılı
olanların ise Rumlar olduğunu vurguluyordu. lki gazete
arasında uzun zaman sürecek olan bir polemik açıldı. Bu
arada, Haronos, Venedik Taciri'ni ve onu bir librettosunu
hatırlattı. Moiz Dal Mediko, Venedik Taciri'nin köklerini
araştırdı, paganlardan arta kalan eski bir efsane olduğunu
tesbit edip, sonradan İtalyanların ve onların arkasından da
Shakespeare'in olayı Yahudi Shylock'a ilintilediklerini be�..
lirtti.23 Burada _19 1 8-1922 yıllarında Yunanistaıı'da �ıı..r.nb�-
smın m devamlı olarak Yahudilere saldırdığı nı ve onları ,
_
''.!ürklere bağhlık"la suçladıklarını da hatırlatalım. Rumlar
_Yahudilerin Türklere sadakatlerini "ihanet" olarak görmüş�
lerdi. Türk zaferinden sonra da Rum basını her fırsatta Ya-
•· .
22 Yahudi pazarlığı
29
Türk Kamuoyundaki Yahudi
Düşmanlığmm Nedenleri
30
...�i.�J:.��.�I!.�-��!-�...�!�P.�·*·�:�ı:!�.:. l 920'lerin başlarında kitle göç
leri, kaçmalar ve nüfus mübadelesi oldu. Milyonlarca insan
köklerinden kopmuş göçmenlere döndüler. Bu bakımdan
toplumsal açtclan, ktşkırtılnıast kolay, daha yerleşmemiş
topluluklar haldeydiler. Bürokrasi bir imparatorluğu yönet
miş olmaktan bugünkü duruma düşmüş olmanın küçüklük
duygusu içincleydi,26 bu da kolayca yabancı düşmanlığına
dönüşebilirdi. Devlet önderleri modern bir ulus-devlet ol
ma arzusundaydılar, azın1:klar olmasa daha kolay olurdu,
fakat sorumlu ve olumlu devlet adamları olarak, kurallara
uygun şekilde davranmaya ve yeni devlete iyi bir görünüm
kazandırmaya çalıştılar. Ji.�����n gelen bas.�����- -���?..\.t.�_1_�!1
J���_iye'y�···�-����-�1?.�Ye Z<:J.�larsa buna . ü:9..!.�:ı�.�yece�lerg_i.ı...�-�.
- -
,c. ..ak
ı. . .-· ·····bu·····-·····
. - ·
baskıları
..... . .... ....... devlet
. ·······--......olarak
. .
. asla desteklemediler.
. . . . . . . . . ... Lozan
,,, . .. .,
o· · · · · ·
33
tığını kanıtlayamadı, ve suçlu çıktı. Kararı temyiz etti, dava
tekrar açıldı ve aralıklarla 1928( . ! ) yılına kadar
.. sürdü. 28 A n .
cak ' altı yıl sonra Ginzburg\ii1"'5üÇ$��1üğ� i���i�lik··ı��·�andı. .
Altı yıl boyunca. iiav�1 .aÇ'i'i<Ça.veya ima y'OtüyE\';ı:.-�<liic;;;. k'�;�:
.
. . .
34
hudi Tehlihesi adı altında bir dizi yazı yayımladı. Bu yazılarda
vatanı Yahudilerden
.. kurtarmaya(!) çağırıverdi. lzmir'de bazı
-s���ı�·i�·�:· Y�lı�<lif��i;:;-···R:üffi1aria·T�birüği·-Y;ı;·ıı'kfarinı·�·vlirıa·rı
:J:ı�yr;:ık!arı asnkb����:-Şapka giydiklerini,· b;Şf�T;��;;���-��·;ı�;;�
..
29 El Mımdo, 22 Kasım 1 923. Bu gazeteye göre Yahudi düşmanlığını tek bir gazete
başlattı, zamanla diğerleri de katıldılar. Yine El Mundo'ya göre Yahudilere saldı- ,
rıların arkasında Rus bolşevizmi vardı. Türkiye'de Rusya'daki gibi bir komünist
ihtilali yaratmak niyeti vardı. Kampanya aslında para sahiplerine karşıydı, fakat
açıkça bir servet düşmanlığı göstermekten çekinildiği için Yahudilere saldırı
şeklinde kaınufie ediliyordu. Asıl düşman "serbest teşebbüs" idi.
30 Dini vaaz.
3ı El I:vcmpo, ı+ Eylül 1 923.
35
düşüncesindeydi. El Mundo gazetesi {se, bu yazılarda örtülü
bolşevik propagandası görüyordu. Bizce durum daha karı
şıktı. Saldırıların arkasında sadece tüccarlar değil, genç ay
dınların bir kesimi de vardı. Başlıca nedenler, iktisadi değil
ideolojikti. Daha ılımlı Tanin gazetesinde Hüseyin Cahit
Yalçın, uygulanması gereken bir tasan yayınlandı. Bu tasarı
nın ilk maddesi, ateşkes döneminde düşmanla işbirliği
edenlerin cezalandırılmalarını ve on birinci madde ise düş
manı desteklemiş olan gazetelerin kapatılmasını istiyordu.
Diğer maddeler ise, Türkiye'de yabancı dillerin kullanılma
sının yasaklanmasını, bütün devlet bürokrp.sisinden ve bağ
lı iktisadı kurumlardan yabancı vatandaşlıkları olanlann
azillerini ve yurt dışı edilmelerini, yabancı ve azınlık okul
larının sıkı sıkı denetimlerini istiyordu. Görüldüğü gibi, li
beral ve ılımlı olarak tanınan bir gazete ve yazarın tasarısı
dahi her şeyden önce milliyetçiydi.
Fiziki Saldın/ar
Gördüğümüz gibi Yahudilere saldırılar çoğunlukla gazete
sayfalarında ve sözle idi, fiziki saldırı ve olaylara çok az
rastlanıyordu. J���rcl;;ı.ğ y� J:'.clirne'd �_.X�.b.��.c.!! l\i���rl�rıı�.ı ..� �
,]<�.����r�en ko"..��.�--�-�!.1.eyJ.��� ?..�du.�3 �zurıköprü'dı::..?rı�e Ya �
.. •.
36
Yetkililerin Tutumu
7
.cl.e..r.!: ��1.e.ı:l.iJ��e..�J.�!.�I-��-- P�i�--��!.-�-�ya ııat ye.r.�� . 3 Gerçekten
..
.
35 A.g.g. , 7 Aralık 192 3;..Ç�.!?.��!:IA�.�"..l�r.i.ı�.��-!�..��-"..1:'������!-�!!: ��f�.\�. �.'.!!!!!�\��J!L
_yoluyla Anad_()��.!_?.1:1riye V.�. 1:1!.�.�!;i•�'.!.��!�.�.ip J'i\!.�!:İı:ı��-göç e�.L.�ler. Hepsi_ı1.İll_X�.:
.. ..
Okullar Sorunu
38
çok Fransız vatandaşı görevlendirilmişti. Bunlar bir anda,
uzun yıllar sürmüş görevlerinden atıldılar ve işsiz kaldılar.
Okullar ise öğretmensiz kaldı. Ribi Becerano bir mektupla
İstanbul Valisi'ne başvurdu. Durumdan doğan zararlara
karşı anlayış ve yardım istedi. Yahudi öğretmenlerin Türk
öğretmenler tarafından cleğiştirilişinin kademeli bir şekilde
yapıl ması ve işlerinden atılan öğretmenlere Milli Eğitim
çerçevesinde Türkiye'nin ele çıkarlarına uygun yeni iş sağ
lanmasına gayret edilmesini rica etti. Yabancı vatandaş olan
öğretmenlerin işlerine devam etmelerinin hem onların kişi
sel geçimleri, hem de okulların öğretmen kadrosunun ko
runması açılarından uygun olacağını ela belirtti, vekaletçe
atanmış olan öğretmenlerin maaşlarının yüksekliğinden ele
şikayet etti. Becerano'nun istekieri toptan reel eclilcli.41 Yal
nız şunu belirtelim ki yukarıdaki adımların uygulanmasın
da yine ele bir kademeli yumuşaklık göründü . Yetkililer çok
anlayış ve ılımlılık gösterdiler. Fakat her ne olursa olsun
azınlık okulları bağımsızlıklarını tamamen kaybetmiş olup,
Bakanlığın sıkı denetimi altında olacakları belli idi. Görü
şümüze göre, Bakanlık yabancı uyruklu öğretmenleri iste
memekte haklıydı, fakat Türk uyruklu Yahudi öğretmenle
rin Türk (yani Müslüman) öğretmenlerce değiştiril melerini
kabul etmek güçtür, zira bu din ölçeğine göre bir eşitsizlik
ti. Türk terimi, devletin bütün Müslüman vatandaşlarını
kapsıyordu . Devletin önderleri laik bir devlet kurmak için
çabalarken dahi lslanı , Türk olabilmek için gerekli ve yeter
li bir ön koşul durumundaydı.
Yahudilerin Tutumu
39
ganlannda kendi görüş ve tutumlarını açıklamaya başh_ı dılar.
Amaç Türklerin sempatisini kazanmaktı. Yahudilerin daima
devlete sadık kalmış olmaları özellikle vurguland ı ve son sa
vaşlarda görevlerini yerine getirdikleri belirtildi. Osmanlı
lmparatorluğu'nım eski dönemlerinde askerlik yapmayıp
özel vergiler vermişlerdi fakat jön Türk ihtilali ile durum
kökünden değişmişti. Son Trablusgarp, Balkan ve Birinci
Dünya Savaşları arasında Yahudiler devlet yasalarının gerek
tirdiği gibi askerlik yapmış, savaşmış, yaralanmış, kaybol
muş ve ölmüşlerdi. Arkalarında dullar ve öksüzler bırakmış
lardı, bu konuda elimizde kesin sayılar yoktur, kaç Yahu
di'nin ölüp yaralandığını bilemiyoruz, fakat kesinlikle bildi
ğimiz askere alınmaları yasaların öngördüğü şekilde hiçbir
ayrıcalık yapılmaksızın olmuştur. İstanbul Haydarpaşa Ma·
hallesi'ndeki Yahudi mezarlığında, Birinci Dünya Harbi'nde
ölmüş yetmiş Yahudi genci gömülüdür. Bunu biliyoruz zira,
mahallelerden bir tanesi bu yetmiş genç için bir küçük anıt
yaptırdı ve bu anıtın yapılışı gazetelere yansıch.42 Yukarıda,
savaş sonunda yalnız lstanbul'da Yahudiler arasında bin beş
yüz yetim ve dört bin "aguna" bulunduğunu yazmıştık, dul
ların sayısını bilemiyoruz. Edirne'nin La Boz De la Verdad
gazetesi, İstiklal Savaşı'na gönüllü olarak katılmış olup, za
ferden sonra evlerine dönen beş Yahudi gencinden söz
eder.43 Bu gençler, Kemalist kuvvetler arasında daha başka
Yahudi gönüllülerin bulunduğunu anlattıkları gibi, geçtikle"
ri Samsun liman kentinde Yahudi karşıtı bir kaynaşma ol
madığını da görgü tanıkları olarak belirtiyorlardı. Bu da tabil
o günlerde Yahudilere devamlı saldırmakta olan bazı gazete
lerde yazılanları yalanlamaktaydı. O gazeteler, olaylardan zi
yade amaçladıkları emellerini yazmaktaydılar, yazılar Yahudi
düşmanlığım anlatmaya değil doğurmaya yönelikti.
40
Bursa'dan Avukat Kemal ben Yosef Levi tkdam gazetesin
de, son savaşlar sırasında yalnız Bursa'dan iki yüz elli Yahu
di'nin ölmüş olduğunu söyleyip Bursa'da Yahudi nüfusunu
iki bin beş yüz kişi civarmda olduğu nu belirtiyordu. De
mek ki Bursa Yahudi nüfusunun yüzde onu savaşlarda öl
müştü, bu ela çok yüksek bir orandı. Kemal Ben Yosef Levi,
kendisinin şahsen bütün savaş boyunca askerde olduğunu
belirtip, savaşta ölmüş olan aile yakınlarının künyelerin i
vermiştir. "Biz savaşıp, vatan için kan dökerken , Yahudiler
zenginleştiler" yollu iddia ve ithamlar gerçeklere uyma
maktaydı, çünkü "Yahudilerin son savaşlar sırasında hiçbir
muafiyetleri yoktu" , dedikten sonra yardım ve dayanışma
konusunda, Bursa'da göçmenler için Kızılay'm topladığı
otuz bin Lira'nın on bir bin Lira'sını Yahudilerin bağışladı
ğım belirtip "Benim başkanlığımdaki bir komite bu parayı
topladı" eledi. Bu arada, Bursa'cla mevcut olan altı yüz bü
yük tüccarın ancak otuz sekizinin Yahudi olduğunu da be
lirtti , Yahudilerin, Bursa'da başka yardım kurumlarına da
beş bin Lira bağışladıklarını söyledi. Yahudilerin kendi sos
yal yardım ve eğitim kurumlarını kamu bütçelerinden hiç
yardım almaksızın kendi kendileri yeterli olduklarını da
sözlerine ekledi. Kemal Ben Yosef Levi "Yunan işgali sıra
sında Rumlar bize barbarca davrandılar. Şimdi Türk yöneti
minde de rahata kavuşamadık" diye yazmaktaydı.44 Kemal
Ben Yosef Levi'nin sözlerinde bütün çabalarına karşın da
ima örsle çekiç arasında ezilen zayıf bir azınlığın şikayetleri
dile gelmektedir. Bu azınlık, tüm görevlerini yerine getirse
de iyi karşılanmıyor ve devamlı olarak "sadakatini kanıtla
ma" ve iyi niyet "satın almak" zorunda bırakılıyordu .
Bursalı iki genç öğrenci Kemal Levi'y� cevap olarak "Te
berru ettiğiniz 2-3 kuruşu, gönüllü verdiğiniz 3-4 askeri
dinlemekten bıktık. Ya bize köle olacaksınız, ya da defola-
44 A.g.g., 14 Ocak 1923. lkdam'da çıkan yazı aynen çeviri olarak verilmektedir.
41
caksınız"45 diye bir yazı yayınladılar. Bu yazı dönemin ru
hunu kısa ve kesin olarak özetliyordu.
lzmir'de Yahudilerce yayımlanan El Mundo gazetesi okur
larını İsrail-İsmail kardeşliğine çağırdl. Gazete İzmir Yahudi
toplumunu, morali düşük, perişan, boyun bükmüş olarak
gösteriyordu. Haklarını bilmedikleri gibi, bu haklarını ko
ruyacak güç ve cesaretleri kalmamıştı . Cemaat tümüyle ve
çeşitli kurumlarıyla felç olmuş durumdaydı. Yönetici ve yol
gösteric i kimse kalmamıştı.46 Bu durum da bir yıldan az bir
süre içinde meydana gelmişti.
David Fresko Yahudileri savunan bir dizi yazı yayınladı.47
Sözde "Yahudi Tehlikesi"ni reddetti ve Yahudilere karşı sal
dırıların köklerini yabancı devletlerde özellikle Almanya'da
ve Rusya'da gördü. Yahudilerin, çalışkan ve olgun olclukla
rını belirtip onların iktisadi: alandaki etkinliklerinin devle
tin yararına olduğunu söyledi. lkdam gazetesi bu yazıların
Türkçe çevirilerin i yayınladı, ayrıca gazetenin ılımlı bir baş
yazısında, Yahudilerin yasalara hürmet ede n , sükunet ve
barışsever kişiler olduklarım, siyasete hiç karışmadıklarını
ve asla isyan etmedikleri belirtildi. lhdam, bundan sonra,
Yahudilere karşı iyi davranılması ve onlara karşı saldırıların
durdurul ması yolunda çağrıda bulundu. Bununla beraber,
Ihdam , Türkiye'nin lspanya'clan kovulan Yahudileri iyi kar
şıladığını, Yahudilerin de buna karşın vatana hizmet borçla
rı oluğunu söyledi. llulam'a göre yüzyıllar boyunca Yahudi
ler vatana bir fayda getirmemişlerdi, her değişiklik, her ge
lişme onlara yaramıştı . Hristiyan azın lıkların gidişi ile onla
rın miraslarına Yahudiler konmuştu. Savaş sırasında vergi
ö demeden zenginleşmişlerdi. lhclam örnek o larak, Kamlı i
ailesini veriyordu. Bu aile yıllardır, milyonlarca liralık işler
42
yapıyordu. Bu gazeteye göre, Yahudilerin sık sık tekrarla
dıkları "vatana sadakat" boş sözlerden ibaretti. Ikdam, Ya
hudi ileri gelenlerine, bir komite kurup, göçmenlere yar
dım için para toplamalarına ve böylece gerçek sadakatlarını
kanıtlamaya çağrıda bulundu. Bununla berabe r, Ikdam anti
semi t saldırıların temel tezini, yani Yahudileri n, dünya ikti
sadTyatına sahip olduklarını gülünç bulup reci etti. Ikdi'ı.m,
başyazıyı "biz onları değerlendirmeyi bilmiyoruz" diye bi
tirdi. lşte bu o dönemin en dengeli ve ılımlı sayılan bir yazı
sının özetidir. David Fresko bu yazıya cevap vermeyi gerek
li gördü. lkdam'ın yazısında gerçek payının çok olduğunu
kabul etti. Yahudilerin "büyük işleri ve karlar"ının çoğu
nun yalnızca "kağıt üstünde" mevcut olduğunu belirtti . Ya
hudi kurumlarının gelirsizlikten iflas durumunda oldukla
rını hatırlattı. "Türkiye'de Yahudi ler, kam u bütçelerinden
yardım almayıp diğer ü l kelerdeki Yahudilere el açmak zo
runda kalıyorlar. Bütün Yahudiler zengindir imajı çok yan
lıştır. Ve bu yanlış imajdan Yahudiler, vatanın kan ını emi
yorlar hükmü doğuyor" dedi.48 Ikdi'ı.m'da Behor Habif bu
konularda birçok yazı yayınladı. Tevhicl-i Ejhi'ı.r bu yazılara
küfür ve hakaretlerle cevap verdi. Tercümôn-ı Ahval, savaş
sı rasında vergi ödemeksizin kolayca zenginleşme, Hıristi
yanların mirasına konma ve halkı söm ürme iddialarını tek
rarlad ı. Bu gazete, Yahudilerin okullar kon usundaki düşün
celerini reddetti. "Kamu bütçeleri Yahudi kurum ve oku lla
rına yardım etmemelidir" , dedi. Türk öğretmenlerin maaş
larını da Yahudilerin ödemeleri gerektiğini, çünkü Yahudi
lerin zengin olduklarını iddia etti ve "eğer kurumları ayakta
tutmaya güçleri yoksa, kapatsınlar, çocuklarını da Türk
okullarına göndersinler" diye yazısın ı biti rdi.49 Yahudi ma
hallelerinin çoğunda o zamanlar hiç devlet okulu bulunma-
43
<lığını elbette hatırlatmadı. Gerçek oydu ki Türk toplumu,
kendi içinde şu veya bu şekilde bağımsızlığı olan bir azınlık
istemiyordu. La Boz De la Verdad gazetesi "Ermeni ve Rum
lardan sonra sıra size geldi" şeklinde tehditler duyulchığu
mı yazdı. 50 Dönemin havası buydu.
44
de olan sıradan bireylerdi. Bu bireylere bir yardım eli uza
tıldığı taktirde kendi ayaklan üstünde durabilecek hale ge
lebilirlerdi, bu yardım eli uzatılmazsa, bu kişiler "yardıma
muhtaç" durumuna düşmeleri rnuhtemel kişilerdi. Sandık,
kredileri yöneticilerin kararlarına göre hiç teminatsız vere
cekti. Kredi belli amaçlara yönelik kullanılacaktı . Ödeme,
bir zaman sonra aylık küçük taksitlerle yapılacak ve nor
mal banka faizi alınacaktı. ldareciler gönüllü olarak çalışa
caklardı. Sandığın karı ana paraya eklenip yine küçük kre
diler verilmede kullanılacaktı. Sorun, sandığın çalışması
için gerekli ilk sermayeyi bulmaktı. 30.000 Liralık ilk ser
mayeyi, hisse senetleri satarak temin edilmesi düşünüldü.
Yahudi toplumunun birçok önele gelen kişi ve kurumları,
belli miktarda hisse senedi almayı taahhüt ettiler. Hisse se
netlerinin satılışı ve bedellerinin tahsili vakit alacaktı.
Amerika Yahudileri, JOlNT kanalıyla 15.000 Lira borç ver
diler. Sandık bu parayla işlemeye başladı. llk merkez lstan
bul'daydı, sonra Edirne ve lzmir'de de şubeler açıldı. Bu
sandığın çalışması, uzun yıllar boyunca, toplumun müte
vazi üyelerine bir yardım, bir destek, bir teşvik oldu. Bin
lerce kişinin o nurlu bir şekilde keneli kend i lerini b esler
duruma gelmelerini sağlad ı.52
3 . Anayasa'nm Hazırlanmas ı
ve Yahudilere Karşı Tutum
1924 yılı, Türk siyaseti bakımından çok ö nemli bir yıldı.
Hilafet iptal edildi ve hilafetle birlikte Osmanlı Hanedanı
yurt dışı edildi. Dinin toplumdaki gücünün kırılması ve la.
ildik yolunda köklü adımlar atıldı. Atatürk Devrimleri'nin
önemli bir kısmı gerçekleştirildi. Geçmişten kopmak için
çaba gösterildiği gibi, Kemalizm'e karşı çıkmış olanlar ela
45
hesap vermek zorunda bırakıldılar. En öneml i olaylardan
biri Anayasa'nın hazırlanması oldu. Anayasa o günku duru
mu ve gelecek hakkındaki emelleri özetliyordu. Anaya
sa'nın hazırlanması sırasında birçok konuda çetin tartışma
lar oldu. Vatandaşlık konusuyla ilgili 88inci madde konu
muz için merkezi bir önem taşımaktadır. Çeşilli kesimler
vatandaşlık hakkının dini azınlıklara tanınmamasını isti
yorlardı. Onlara göre, geçmiş açıkça gösteriyordu ki, din'i
azınlıkların, müslüman ümmeti içinde bü tünleşmelerine
olanak yoktu. Bu azınlıklar yüzyıllar boyunca kendi özel et
nik karakterlerini, geleneklerini, hayat görüşlerini, değerle
rini ve hatta dillerini korumuşlardı. Müslümanları hakir
görüyorlar, hatta nefret ediyorlardı. Vatandaşlık ve eşitlik
verilse de bu hislerinde bir değişme olmayacaktı. Daima
Türk-Müslüman toplumu içinde yabancı kalacaklardı, vü
cudun sağlığın ı bozacaklardı. Müslüman Türk toplumu
türdeş bir bütün olarak kalabilmesi için onlara vatandaşlık
hakkı tanımak değil, onları tasfiye etmek gerekliydi.
Diğer taraftan, başka kişi ve kesimler eşitlik ve vatandaş
lık verilmesine taraftardılar. Modern, ilerici Türk Devleti
ancak eşitlik ve adalet ilkeleri üstüne kurulabilirdi. Bu ilke
ler demokratik bir Cumhuriyet rejimi için şarttı. Tanin ga
zetesinin başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın, iki tarafın görüş
lerini bir dizi yazıda özetledi ve eşitlik isteyenleri destekle
di. Ona göre eşitlik zamanla sosyal ve kültürel bütünleşme
yi doğuracaktı. Bu yoldaki ilk adımı çoğunluk azınlığa doğ
ru atmalıydı. Bu bakımdan Hüseyin Cahit Yalçın, azınlıkla
rın hak ve ayrıcalıklarına ela değindi. Yalnız eşitlik verilirse
bu ayrıcalıklara yer kalmayacaktı. David Fresko, bu tartış
mayı özetleyip kendi görüşlerini de ekledi. Amerika Birle
şik Devlelleri, Fransa, lngiltere gibi demokrasinin yerleşmiş
olduğu devletlerde azmlık sorunu yoktu, eşitlik i lkesi ha
kimdi. Fakat henüz yerleşmemiş ve ağır sarsıntılar geçirmiş
46
olan Yugoslavya, Çekoslovakya, Polonya, Romanya, Avus
turya ve Türkiye için ülkelerde bu sorun mevcut olup, ba
rış antlaşmalarına, azınlıklarla ilgili maddeler eklenmişti.
Bu maddelerin amacı azınlıkların selametini korumaktı.
Muhtemelen, zamanla, bu ülkelerdeki değişik etnik unsur
lar beraberce yaşamayı öğrenecekler, birbirleriyle uyu m
içinde yaşamaya başlayacaklar ve bu özel maddelere de yer
.
ve gerek kalmayacaktı. David Fresko, azınlıkların özel hak
ve ayrıcalıklarına sevinmiyordu. Tersine o Yahudi sorununa
"emansipasyon" (aydınlanma) çerçevesinde çare arıyordu.
Ona göre "modern milliyetçilik" beraberce yaşamaya karar
vermiş bireyler arasında siyası ve iktisadı bir birlik olup,
Anayasa onlar arasındaki antlaşmanın adıydı. Anayasa, bu
birliğe girmiş üyelerin hak ve görevlerini eşitlik ve adalet il
kelerine göre belirlemeliydi. üyenin dini inancı ile hiç ilgisi
yoktu. Devlet mutlaka laik olmalıydı. Devletin elini olamaz
dı , yalnız tüm üyelere ortak olan eşitlik ve adalet i nancı
vardı. David Fresko, eşitlik ve tam vatandaşlık haklarının
verilmesine karşı çıkanlara şaşıyor ve "azınlıkların, Türk
milletinin bir parçası o lmasını önlemek nasıl mümkün
dür?" diye soruyordu. Bunun tek yolu bütün dünyanın gö
zü önünde, açık ve sistemli bir baskıydı. Bu ise demokrasi
ruhuna karşı olup lslam'ın ilkelerine de uymazdı ve Devlet
için tüm dünya önünde olumsuz bir görünüm yaratırdı.
Müslüman olmayanları yok etmenin tek yolu, siyaset ve
ekonomi kapılarını onlara kapatmaktı. O durumda ise azın-·
lıklar devlete karşı sadakat borçlu olamazlar, hayatlarını va
tan için feda etmek istemezler, askerlik görevini yerine ge
tirmek ve vergi ödemekle yükümlü ol mazlardı, z i ra nasılsa
sesleri duyulmuyor, parlamentoda, meclislerde, veya iktisa
di kurumlarda temsil edilemiyorlar ve hiçbir kamu görevi
üstlenemiyorlarclı.
Bütün bunlara dayanarak Fresko, T.B.M.M.'nin din ve ırk
47
farkı gözetmeksizin eşit vatandaşlık hakkını kabul etmesini
arzuluyordu. O zaman azınlıklar, onur ve güven duyacak
lar, müslümanlara yaklaşacaklar ve beraberce devlete hiz
met etmek isteyeceklerdi. Bu durum bütün dünyaya Türl<.i
ye'nin ilerleme yolunda olduğunu kanıtlayacak ve bu da
yalnızca fayda getirecekti. Fresko, Yahudilerin böyle bir
eşitlik ve liberalizm gösterisi beklediklerini, zaten daima
devlete sadık kaldıklarını, Müslümanlara karşı hiçbir kötü
duygu beslemediklerini, hiçbir özel ihtirasları olmadıkları
ve tek arzularının, dinJ: özgürlük ve adalet olduğunu belirti
yordu.
Yukarıda yaptığımız özetlerden anlaşıldığı gibi, tartışma
din konusundaydı. Ayırım müslümanlarla gayri-Müslimler
arasındaydı. Arap, Kürt ve Arnavut gibi müslümanların
devlete isyan etmiş olmalarına karşın bu şekilde bir ayırım
mevcuttu. Bir kesim, devletteki gayri-Müslim azınlıkları ta
mamen yok etmek isterken öteki kesim devlete fayda temi
ni açısmdan kesin eşitlik vermeye arzuluydu. Her iki kesim
de azınlıkların, geçmişte devlete zarar getirdikleri düşünce
sinde hemfikirdiler. Fark yalnızca bir kesimin geçmişin he
sabını sormakta ısrar etmesinde, diğerinin gelecekle ilgili
yeni bir yaprak açmaya istekli olmasındaydı . lki düşünce
kesimine mensup olan kişiler arasında isyan etmiş olan
Rum ve Ermenilerle, isyan etmemiş olan Yahudiler arasında
ayırım yapan yoktu.
Yahudilerin en önde gelen düşünce adamlarından ve söz
cülerinden biri olan David Fresko, Yahudi sorununun çö
zümünü eşitlikte görüyordu . Yah udiler adına hiçbir siyası
özel emel görmediği gibi, istediği tek şey din özgürlüğün
den ibaretti. Ona göre ideal devlet, laik ve demokrat bir
devletti, eşitlik ve adalete dayanmalıydı. Bu ilkeler olmazsa,
devlete sadakat borcu da düşünülemezdi. Millet bu istekler
den doğma bir birlik olup, üyelerinin siyasi ve iktisadi bir
48
çerçeve içindeki antlaşmaları, aralarındaki karşılıklı görev
ve haklan eşitlik ve adalet ilkelerine dayanarak saptardı.
David Fresko'ya göre azınlıklar için özel ayrıcalıklar gerek
sizdi . 53 Öyleyse, vatandaşlık etrafındaki tartışma, Lozan
Antlaşması'nın özel maddelerine varıyordu. Belki de vatan
daşlık vermeme sözleri, azınlıkları Lozan'dan doğan özel
haklarından vazgeçmeye yöneltmek için duyurulmuştu.
T.B.M . M. Anayasa komisyonu, yabancı ülke vatandaşı ol
mayan ve Türkiye'de yaşayan herkese, din ve ırk farkı gö
zetmeksizin eşit vatandaşlık hakkı tanıdıktan sonra, nüfus
cüzdanları ile ilgili bir tartışma başladı. Bazıları nüfus cüz
danlarında, din ve ırk maddelerinin yer almalarını istediler.
Buna karşı çıkanlar oldu. Sonunda nüfuslarda ırkla ilgi li
madde konulmadı, fakat din ile ilgili madde konuldu.54
Okullar Sorunu
49
ce öğretim malzemesi ne de İbranice öğretebilecek öğret
men vardı. Dolayısıyla Yahudi oku llan Türkçe öğretmeye
geçeceklerdi. 19 23 - 192 4 yı il arın da, öğretmen ! erin çoğu
derslerini Türkçe vermeye muktedir o lmadıklarından okul
ların her anlamda Türkleşmeleri gerekecekt i . David Fresko,
Fransızca'n ın uzun zamandır Yahudilerin milli dil ine dön
müş olduğunu iddia edip lbranice'yi din'i dil olarak saydı.
Türkçe'nin geniş çapta öğretilmesini iyi karşılamakla bera
ber Fransızca öğret i m i n in devamında fayda gördü. O'na gö
re Fransızca, Türkiye Yahudilerinin durumlarının düzelme
sinde çok etkin olmuştu. Uluslararası, bir ticaret dili ol mak
yanında Yahudilerin kullandıkları İspanyolca'ya benzerliği
yüzünden kolay öğrenilebilme avantaj ı da vard ı . Fransızca
birçok Yahudi'ye iş bulmada ve işlerini sürdürmekte yararlı
ol muştu. Okullarda Fransızca öğretiminin durduru l ması
büyük ölçüde zarar getirecekti.55 Okul ların müdürleri Ba
kanlığa başvurarak kararın değiştirilmesini istediler. lki
avukat Mordehay (Marko) Nahum ve Rafael (Ferit) Eşke
nazi Ankara'ya gönderildi. Bakan Vasıf (Çınar) ile görüşe
rek ona durumu anlattılar. Bakan, öğretim d i l i nin hemen
değiştirilmesine olanak olmadığım ve Fransızca'nın Yahudi
l er için önemini kabul ettiyse el e öPl �tdiğ i çare, Yahudi
okullarını, Türk devlet okulu haline sokmaktı. Yi ne ele İs
tanbu l Mil l i Eğit i m Müd ürü'ne yaz ıyla başvurmalarını
önerdi .56 Sonunda öğretim dili Türkçe oldu . Konu Yahudi
lerin kendi içlerinde tartışma ve bölünmelere yol açtı. Türk
gazetelerinde yine Yahudilere karşı saldırıların yenilenmesi
ne vesi le oldu. Bu kez Yahudiler Fransızlara bağl ıl ıkla suç
landılar. Vcılı i t gazetesinde Yahya Halit "Yahud ilerin D i l i"
55 A.g.g., 20 Haziran 1924, 1 1ernmuz 1924. Ayrıca bu konuyla ilgili olarak bakı
nız: La Gazelle, 18 Haziran 1 924, 19 Haziran 1924, 4 Temmuz 1 924, 25 Tem
muz 1924.
56 El Tyempo, 12 Ağustos 1924.
50
adlı bir makale yayınladı. Bu makale önceleri Yahudilerin
tutumunu açıklayan ve savunan yazılar yazmış olan Avraın
Galan ti'ye bir yanıtlı. Yahya Halit, "Yahudi ler bozuk bir leh
çe veya tuhaf bir Fransızca konuşmayı, devletin dilinde ko
nuşmaya tercih ediyorlar" dedi.57 Bununla gelecekte çok
duyulacak olan dil konusu tartışmaya açıldı.
Okullar konusuyla ilgili olarak, bütün yabancı okulların
kapatıldıklarını da hatırlatmak gereklidir. Yalnız lstanbul'da
kapatılan yabancı okulların sayısı otuz sekiz idi. Bu okulla
rın çoğu Hıristiyan misyoner okulu idi. Toplam olarak on
dört bin öğrencileri vardı. Yahudilerden bu okullarda oku
yanlar çoktu. Bu öğrenciler bir süre için açıkta kaldılar. Fa
kat Yahudiler için tehlikeli bir durum doğmuştu. Okulları
nın çoğu Alliance çerçevesinde olduğu için yabancı okul
sayılıp kapatılabilirlerdi. Dö nemin yetkil ileri çok anlayış
gösterdiler, hiçbir Yahudi okulunu kapamadılar. Okulların
,.,f ---····--- -······-----------·-----··· . . -·-· • ... .• •
51
caktı. 61 Bu arada ,-����E.:ı:._1_.X�?.���...���U.�����..Y.�.�.�.-��!2_!��
.J�J.!.'.Qr::..�?."'...iki bi ı:t.9 ğrencin_�-�--��.��.���-ğ���..�elirtelim: 62
Avukatlar Sorunu
lannda:
587 Müslüman'daıı ? � ?'..�....... Y��i ·-o�--5.?'\1
········--·· - .
...!......S�!i!li dind e ��
.. . �.'.�. .....xa_�L� .Y..�r.9 ı .
52
Bu sayılara göre, izinleri onaylanan avukatlar arasında en
yüksek oran Yahudilerdeydi: %57. Müslümanlar hemen he
men aynı orandaydılar: % 53. Rum ve Ermeni avukatların
ise yalnız dörtte birinin izinleri onaylanmıştı.
11
... J.\� ı a. �
. . ·-·········-·-··-··-·-· ��· ---·-· ·· ··-·· �g _
47
34 6 3
60
··-·-- ·-··-···--· --····---
Mesleki 49 i
3
'-·· · · · ········ ············----..············· ·············-··· ······---··-·-···········--·
3 ···· - - ·
10 1
· · - · ····-······
·-- - -
· .-·Kamu
Görevi
·- · · · · · · · ·····----·-- ··-· -····-----··------·-·--·····-----------··--··---·-·-···----
53
saydığımız adların çoğuna sonraki yıllarda, çalışan birer
avukat olarak rastlanmaktadır. Yalnız Leon Şönman'ın ça
lışma izninin uzun yıllar geri veril mediğin i biliyoruz .
1 940'larda hala iznini geri almak için çabahyordu.
Yukarıdaki özet bizi çok önemli iki hükme varma olana- .
ğını vermektedir:
- İşgal döneminde Yahudilerin davranışları, Müslümanla
rın davranışlarıyla çok benzeşiyordu.
- Türk basınının aksine, yetkililer, som ut olaylarda Yahu
dilerle, Rum ve Ermeniler arasında ayırım yapabiliyorlardı.
Devrimler ve Yasalar
L. . . .
Yine görüyoruz ki yetkililer somut sorunlarda , Yahudileri
. . . . . . . . .. ........ .-................-...-............--··· . .-·-·-·-.................... . . -···-···---···--·-·---··--·-···. .··
54
mesini önlemeyi öneriyordu. Bunda hem siyasi, hem de ik
tisadi nedenler olduğu apaçıktır.
1 924 yılı özellikle dinle ilgili Kemalist devrimlerin çoğu
mm gerçekleştirildikleri yıldı. Hilafet ve Şeyhülislam ku
....__ . _ _ ... .
1��ii��·���:-i�iisI�i�Y.��fo�. . _ _ __ -....·-· ·- .. .
. .. . . . .. . .
. . .
. _ . . - .. .-- .
-
... . . - . . . -.-...-_ _
. . ..
... . . .
55
yapardı ve bu da toplum bütçesine en önemli geliri sağlar
dı. Yeni durumda, bu gelir artık kalmadı. Devrimler genel
olarak din alanını daralttılar, bunun bir sonucu olarak ela
Yahudi toplumunun yönetim bağımsızlığı giderek azaldı.
Hahambaşılık Yahudilerle devlet arasında aracı olmak du
rumundan çıktı. Yahudiler de diğer vatandaşlar gibi devlet
le kişisel, aracısız ilişkilerle bağlı oldular. Türkiye yenileşi
yor, yenileşen Türkiye'de Yahudi toplumu da "eski"den ko
puyordu.
Eşitsizlik Alan/art
56
tan'la anlaşma çerçevesindeJ?.�.�� .����olu'da �\llll: bıra.:k��
.
. .
.
. ��.!: ..9�. ..A.Y�-�.!:.'�a . Y�E.!�.�.!.1:1.�-�. Y<l:���.. ��ld.!:__��.-����1. �u r..tı.1!.1�.�.
. . .. .. . ...
57
rumlarının hazırlanmaları ve geçiş döneminde özellikle şi
ve bozukluklarının hoşgörü ile karşılanması gerektiğini 1
dikkate almadılar. Hoşgörü ve sabır yerine baskı ge ldi.
Cumhuriyet'in özellikle tek parti devrinde, Yahudilerden
Türkçe konuşmaları istendi. Türkçe'yi sevmemekle itham
edildiler ve konuşmayı deneyenler, ise, şiveleri rüzünden
karikatür konusu oldular. Bu bir açmazdı. Türk vatandaşla
rının Türkçe konuşmalarını istemek doğaldı, fakat bun u
baskı yoluyla gerçekleştirmeye çalışmak yersizdi. Yahudile
rin durumu, bu bakımdan Rum ve Ermenilerden daha kötü
gibiydi. Konuştukları dil için "lbranice değil, onları kovan
lspanya'nın dilidir" denilebiliyordu. Konuştukları dilin, İs
panyolca değil, Yahudi İspanyolcası olduğu ve birçok ba
kımdan yerelleşmiş bir dil olduğu dikkate alınmadı. Zaten
bu durum çoğu kimsece de bilinmiyordu. Zamanla Yahudi
ler, kamu yerlerinde, sokakta, çarşıda konuşmaktan utanır
oldular. Bir anne çocuğuna, "dikkat et, otomobil geliyor"
sözlerini bir suçmuş gibi ve fısıltıyla söylemeye zorlandı.
Bu durumuyla da daha da olumsuz bir şekilde dikkati çek
ti, saldırı ve alaylara konu oldu.
Kamuoyu ve Yahudiler
58
h iç ki msenin Yahudiler'de vatan düşmanlığının mevcut ol
duğunu iddia edemeyeceğini ekliyor, ayrıca ırkçılık ilkesi
red ederek bütün dünyada saf bir ırk bulunmadığını ve ırk
elenirken asl ında millet kastedildiği n i söylüyordu. Hemen
sonra Celal Nuri, dil konusuna geçiyor, dili milliyetçiliğin
en önemli parçası olarak tanıtıyor ve Yahudileri Türkçe ko
nuşmadıkları için derhal suçluyordu . Gerçi , Lozan Antlaş
ması'na göre Yahudilerin Ladino konuşabileceklerini belir
tiyor, fakat bu "bozuk lehçe"yi konuşmakta devam ettikleri
sü rece Türklerin onları sevmeyeceklerini söylüyordu. Yazı,
Celal Nuri'nin Yahudilere Türkçe konuşmak ve Türkleşme
çağrısıyla bitiyordu. Yalnız o zaman Türkiye'de mesut ve fe
rah yaşayabilirlerdi.
Gatenyo, La Gazette'te Celal Nuri'ye cevabi bir yazı yayın
ladı. Bu yazıda, Yahudilerin zamanla Ladino'yu terkedecekle
ri bel irtiyor, fakat bu gerçekleşinceye kadar "Türklerin Yahu
dilere düşman olmaları doğru değildir" diyordu . 68 Tanln'de
Sad i A. Levi bir yazıyla Türkiye'ye sadakat beyanında bulun
du.69 Davicl Fresko önce eşitliği fiilen gerçekleştirmek gerek
tiğini savunarak ilişkilerin iki yönlü olduğuna işaret etti.
"Türk siyasi toplumunu Yahudilere açmak gerekir" diyerek
bütün liberal ülkelerde Yahudilerin çevreyle kaynaştıklarını
belirtti ve "Türkiye'cle de Yahudilerin Türkleşmesi nin yolu li
beralizm ve hoşgörüden geçer" dedikten sonra, Ileri'de ya
yınlanan Yahudilere karşı saldırıları hatırlattı ve "saldırı ve
baskı türkleşme getirmez, tersine önler" hükmüne vardı.70
Aynı yı l, lzmir'deki lktisat.. Kongresi sırasında
---·---·--····--··-·····-··--····- .... fto
lzmirl i hu-
kukçu ve gazeteci .M..: ,t\rnato, Cumh ur����-�!!:�.J�'.1�-���J.:�...:ı<e-
. . ·-· . . . . -· . ··· ····"
___
59
... .
....ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.71 Ulusun en
yüksek önderinin ağzından gelen�.�.- �?..::!:��..�ağı��.�.?...�.���
. . . . . · · ·-·---·-··· ....··· ··-·-···-··--·······-· ····-·--·--·--··········-·-···· ···- ···· ······ · ·· ···-·--
60
nı hatırlatıyordu. Gazeteye göre, İttifak D evletleri orduların
da çarpışan Yahudi askerlerin sayısı D oğu Anadolu'da isyan
eden Ermenilerden daha çoktu. Bundan sonra gazete, Türki
ye'nin Yahudilerce iktisadi esaret altına alındığı iddiasına ge
çiyordu. Bu da Rum ve Ermenilerin gitmelerinden doğmuş
tu. En sonunda gazete, kültür ve toplum konularına geçiyor
du. Bu Ermeni gazetesine göre, dil, adetler, değerler, inançlar
ve hayat tarzları bakımından Yahudiler Türkiye'de daima ya
bancı kalmışlardı. Yazı Avrupa antisemitizminin sloganlarıyla
doluydu: İçinde yaşadıkları toplumun kanını emerler; iki
yüzlüdürler; toplumu iktisadi bakımdan boğarlar, her şeyin
Yahudi tekelinde kalması için Türkler arasından zanaatkarla
rın, tüccar, sanayici ve bankacıların çıkmasını önlerler. Göze
batan nokta, bu Ermeni gazetesinin, Ermenilerin durumun
da düzelme talep edeceğine Yahudileri kötüleme için iddialar
sıralamasıydı . Ayrıca, Türk Yahudilerinin vatana ihanetlerine
delil olarak, Fransa ve İngiliz Yahudilerinin Fransız ve İngil
tere ordularında askerlik yapmalarını gösteren tek kaynak
oluyordu.73 Türk vatanseverliği adına konuşan bir Ermeni
gazetesinin antisemitizmi bugün gülünç görünse dahi o gün
lerde çok kötü bir şekilde etkiliydi .
lktisat konusu ile mizah gazetesi Akbaba da uğraştı. O da
"Yahudi tehlikesi" adlı bir yazı yayınladı. Gerçi bu yazı da
ha ziyade mizahi olup, okuyucuyu güldürmeye çalışıyordu
ve Yahudilere karşı suçlamalar getirmiyordu . Yine de La
Gazette bu yazıya değinmeyi zorunlu gördü. La Gazette'in
genel tezi "yaşamak haktır yaranma değildir" idi. Bu Türki
ye Yahudileri için de öyle olup, eğer onlar çalışıp kazanır
larsa demek ki hak etmişlerdi. 74 Akbaba ve La Gazette'in ya
zıları, Mebus Reşit Saffet [Atabinen] 'in tartışmaya katılma
sına yol açtı: La Gazette'e "Hayır, Türkler Antisemit D eğil-
61
lerdir" başlıklı uzun bir açık mektup gönderdi.75 Reşit Saf
fet, önemli kamu görevleri yapmış özellikle iktisat alanında
çalışmış önde gelen bir kişiydi. Maliye Bakanlığı'nda Genel
Müdürlük yapmıştı. Yahudileri yakından tanımış, bir ara
Yahudi hocaları olmuştu. Mektubu Yah udilere övgülerle
doluydu. Mektubuna, yirmi beş yıldır Türkiye'nin iktisadi
ve toplumsal gelişmelerini yakından izlediğini bildirmekle
başlıyor, bunun sonucu olarak kimin Türkiye için, kiminse
Türkiye'ye karşı çalıştığııı ı gayet iyi bildiğini, Yah udiler ara
sında asla Türk düşmanı bir kesim bulunmadığını belirti
yordu. Çeşitli kriz anlarında, Türkiye'ye ihanet etmiş olan
Türklerin dahi çıktığını anlatıyordu. Birçok Müslüman un-
_.. ..---·-·-··-···------···---..--···
sur kara günlerde Türkiye'ye isyan ve ihanet . etmişlerdi. Ya-
-·············· .. . ....... .. .. . ······-·-···--·-·-··--···· .. ... ..................... . .. . . ·······
.,.__ ...
·· ·•·······
�udiler·····ise . .. . . ·····-····
•·· .... asla etmemişler��: Reşit Saffet, Birinci Dünya Sa-
·-vaşı sonrasında, tüm dünyaya. dağılmış olan "eski Türk Ya
hudileri"nin yaşadıkları ülkelerinde Türk taraftarı lobilerin
ön saflarında yer aldıklarını söylüyordu . Türk karşıtı bili
nen unsurların anti Türk propagandalarını dengelemek için
Yahudilerin nasıl gayret etmiş olduklarını hatırlatıyordu.
Yahudilerin iktisadi etkileri konusunda, Yahudilerin çalış
malarında yalnızca fayda görüyordu. Yahudiler siyaset ile
uğraşmazlar ve iktisadi çalışmalarının siyasi yönü yoktu.
E_()yl����Aa h� �ı::�eden, Erm.���-Y�. g�g.ıl�!.5:�. .?ö J11li!il�g.t\lş ..
lerdi. Bugün onlara yüksek f�izle p�!_�. .Y..��.�- .�-� f!.r_ün l�rini .
. . .
��-��za kapai�i:;:fa�···ise Y:�ı�-��·<lw�·� değil, Türklerdi. Yahudiler ··
. . .. .
..
62
ra karşı sesini duyuracaktı.
Ahbaba olayı aynca, Türk Yahudileri arasında, Yahudile
rin savunmasını üstlenecek medeni cesaret sahiplerinin bu
lunduğunu da gösterdi. Fakat hava genellikle olumsuzdu.
Saldırı niteliğinde yaymlar birbiri ardından geldi ler. 76 Bu
arada, "dönme" sorunu sık sık tartışılan bir konu oldu._��!.:
kan savaşlarından sonra, dönmelerin çoğu Seliinik'i terke-
jliP .t.����Y.�:.eıe-·y��leştile�. ·.sdi�ir"Y.�:ti���.!�-�i���-�--��I� .2:d;i� ·
..xe'.Ye s��- g?S...��1.�:� oldu .. Gazetelerde sık sık dönmelerden
söz edilip gerçekten Müslüman olup olmadıkları soruldu.
Çoğu zaman gizli Ya hudi gibi gösterildiler. Seliinik, dönme
ler ve Yahudiler hep birbirlerine karıştırıldı.77
Saldırılar arttıkça Yahudiler kendilerini sadakat beyanları
vermeye zorunlu hissettiler. Bu beyanlarda genellikle Türkle
rin yaptıkları iyilikleri ve Yahudilerin ödenmez borçlan sıra
lanıyordu.78 Hahambaşılık çerçevesinde, göçmenler için para
toplayacak özel bir komite kuruldu ve bu komite çok para
topladı. Yalnız o dönemdeki hava içinde, yapılan bağışların
gerçekten gönüllü olup olmadığını saptamak zordur. Bu du
rum her iki taraf için de fazla onur verici bir durum değildi.79
76 Örnek olarak El J:ycmpcı, 26 Ekim 1923, 5 Aralık 1 923, 5 Ocak 1924 tarihli
nüshalara bakılabilir.
77 El Tyempo, 5 Ocak 1924.
o ar
78 Örnek l ak Abr:ılıaın Naon'un Janin'de yayınladığı Yahudilerin Türklere
c
ödenmez borçları konusundaki uzun şiire bakınız. $iirin çevirisi 5 O a k I 924
tarihli El Tycınpo'<la yayımlanch.
79 Bu komitenin çalışmaları i çin bakınız: El Tycnıpo, 30 Kasım 1923, 1 2 Aralık
1923. 28 Aralık 1923.
63
sındaki devamlı saldırılar dolayısıyla, j���-..Y.��1:..�?..�?.:1:1:��-X:::1
�l1.�i. top!��"ll�"ll�..?_"ll.!:�_1?.:�..���--��-!�.�-�9..��-�.2.!�.YE.ü . .
D aha 1 922 yılı sonundan başlayarak . gittikçe artan bir
göç dalğ����� - gö;ü;;���:-rürk. Y�h�<lü�;i b i;ç�k d�ni��Şı;ı
:�)�i.Y�· g"idi p Y.�!.���T.i?.:!.4-i.:::··GÖ-ç ed�nfe;İ�···�;;�·;···ı;üyÜ.ktÜ .
.Öyle ki ..�.��---�?15...Y!l.. ��.i.ı:ı.�� . !.\l!.��Y�'..ı:l�ki .. Yahu.�q�.!��...?.�.Y.!.�-�-
Y�ı::ıy� , bir.S:?.� keı:ı:�t�. 9:�..�ç!�..-�-�E�.-�.?.:9:?.:I..9:fi.ş��:so Gö ç konu
·.•
80 La Gazette dahaJ.?.�.!.Y�l.ı ���i.nı�ı'ı nda Tü.rk Yah u �i.!eri.ı� iJ1 .:5�Y1S!ıı ı_.?.Q,.Q9.9.
?\�!� � tah nıin _e�iyor.�.U.c.!�� yı l_ �ıı�a.r.. .Ö.11!=.e..f�.Ty�ı.ııpo :!..O.Q,QQQ . �!ş�.�ııl.�J1�iJ1..��i
,. .
...1.C>r.�!:'::}u rakamlar kesin ol masa dahi genel eğilim bel\i oluyor. Bakınız La
Gazette, 3 Haziran 1924. Sonradan}.�}�.J�l.111�<1..L.:�..!?.!!.Z:. �..ı:2.:.Y.C..ı:ı!�!. ..!�.!��!.
r..Ya:
.�!:':?.:!1.e.ri11in _ say ı_sı 11ı. _1 :3, 0l)l) _ _(}�a. ra_k _";'e.r,ı11�Jo<�t'!Y�!.. ..�9.:!..:!.�g�_i_Q;Q_Q.Q._�?.!!.ı:ı.!-i.1.�..!:g.!.!!.:.
,.Y.:(}r.�':1: Bene Berit bülten lerinden birinde.E_<:\i.r.ı�c:'.�le. Ya hu ��. �.U.Y.�.5.�mn
.,ı.s.ooo·a,���:.29.0'e. ���� .cı��ıı.ııı,ı xıız.ılı�ı�.
81 İstanbul Cemaati idare heyetini n toptan istifa edişi için bakınız La Gazelle, 1 8
Mayıs 1 924. Yerine seçilenler görevi red ettiler, (bkz. L a Gazette, 3 1 Mayıs
64
rumların, dinden başka bir konuyla ilgilenme hakları olma- .
Talmud
-- --··-
Tora
. .. . .,.Okulu çoğu sınıflarım açamadı. lzmir'deki Ya-
. .... .
l.924). Genel Kurul, Ribi Becerano'ya uygun kimseler araması i çi n yetki verdi,
(bkz. La Gazettc, 3 Haziran 1924). R. Becenıno tüm çabalarına rağmen görevi
almayı kabul edecek uygun kimse bulamadı. "Hahmuba.ş1lık para sıkınusı yü
zünden kapanmak tehlikesinde. R. Becarano, her şeyi tek başına yardımsız ve
parasız yürütmeye çalışıyor". (bkz. La Gazetıe, 25 Haziran 1924).
82 El Mıındo, 25 Eylül 1 923; La Gazette, 1 8 Mayıs 1924, 3 1 Mayıs ı924, 3 Hazi
ran 1924, 25 Haziran 1924; La Boz de Oryentc, 14 Nisan 1 93 1 ; El T)'cmpo, 20
Ekim 1926.
83 joumal d'Oricnt, 4 Nisan 1924 ve önceki sayılar. El T_vempo, 6 Haziran ı 924'e
de bakınız.
84 Yahudi Ajansı. World Zionist Organizaıion (Dünya Siyonist Organizasyo-
65
.. l���?..��!.��-�- .9.��9Y:���!<:.. �?.!.�.�9.:�...��!.�.!.!.�E:_Ç�.!.!§.�.E!: .Y.�J.!2��.ca
. . .
4 .. Ayncahldar Konusu
1 925 yılı Yahudilerin durumuna bir düzelme getirmedi.
Türk gazeteleri ikide bir Yahudilere saldırmaya devam etti
ler. Saldırı konuları genellikle yukarıda sayclıklanmızclı: ik
tisadi bakımdan Türkiye'ye hakim olmak86 Türkçe konuş
mamak87 v.b. Bu hava içinde, Lozan Antlaşması'nın sağladı
ğı ayrıcalıklar ön plana çıktı ve Yahudi toplumunun keneli
arzusuyla bu haklardan feragat etmesiyle bu konu ela sona
erdi.
66
Konunun Ön Plana Çıkışı
1 925 yılında, Aile Kanunu ve Medent Kanun hazırlanıp yü
rürlüğe konuldular. Bu yasalar İsviçre yasalarından ilham
alınarak hazırlanmışlardı. Lozan'ın 42. maddesi gereğince,
azı nlıkların bu konuda tam özgürlükleri vardı. Bu bakım
dan, yasalar hazırlanırken, yetkililer azınlıkların sözcüleriy
le işbirliği yaptılar. lzmir'den lzak Gabay ve lstanbul'dan
Mişon Ventura Yahudilerin sözcülüğünü yaptılar. Kabul
edilen yasa, medeni nikahı şart görüyorsa ela elini: nikaha da
izin veriyordu. Boşanma ve miras gibi medenI hayatla ilgili
diğer konularda da devlet yasası hükümran oluyordu. Dev
let'in kurum ve mahkemeleriyle çelişmeyecek şekilde ek
olarak, toplum iç kurumlarından da yardım almak müm-
kündü. J��?..Y..�1.�.�-���--���-�':Y.�::.����---�-��!��l-'!._����aj�l!!-
--dıg�ı vasal nikah, sonra elini nikah olmak üzere Yahudile
' ---r
. .!z.iy��.9.�..si.��---.11��-�-�1. x_�P..1?.::tY.�. .!?��-!���}.':·�E: Boşa n ma k o nu ..
.
. ·
···- ······ -··-···-··--·····-·····-·····-·-···-··· ··-··--····-···········-·-·-·········..···-···-·----- ·-····-····--·--·-·--
·
..19.:r
sunda ise, iki taraf a rasında .�.!.!:�'.!Ş!!.1:��-�1.�--�J_�-�.ğ.!:!... .ti!lsf.\.!:..4.�,
. .
..
68
gerçekçiydi,88 tek olumlu çareydi. Yahudilerin bu haklardan
feragat beyanı Türkler tarafından iyi karşılandı. Fakat basın
burada dahi Yahudileri suçlamak fırsatını kaçırmadı. Ilı
dam'da Ahmet Cevdet, bir yazısına "Yahudiler en sonunda
gerçek Türk oluyorlar" diye başladı. Yahudilere hoş görün
me sayılabilen,):fazar Tür�leri1_�9 J5ır�rı-ı..ç���ar9.��� Karaylar91
gibi konulara değindikten sonra, kolayca zenginleşme, ikti
sadi hayata hakim olma, bedavadan Rum ve Ermenilerin
miraslarına konma gibi malum konularda saldırılara geçti,
Türkiye'de en az elli Yahudi milyoner bulunduğunu ve
Türkler'in Yahudilerden istifade etmeyi başaramadıklarını
söyledi.92 Görüldüğü, Lozan haklarından vazgeçme arzusu
ile dahi, Yahudiler kesinlikle bir hoşgörü ve sempati kaza
namadılar, buna karşın, Türk Yahudilerini çok desteklemiş
olan Amerika Yahudilerinin sempatilerini kaybedip onlarİ
ikna için çaba sarfeder duruma düştüler.
_ nazi
,,görüştü ve görevden alınmanın bir yıl temdit edilmesini
-· · · · - - · - · · · · · · · · - - · - · · · · · · · · · · · · - · ·····-··-·-·················· . . . . ········ •··--·····--·-········ . . . . ' ..... · · ······-·····--·-. .·---�·-·····----
I••··· • ·· ·
•••••••••••••••••••••••••••••••••••-·•••••••••••••••••o;·�r••..···-·•••••··-••••••••• ••••• -- ·--·• · ·· · · · • • • •• • • • • • • ·· • • • • ' • • ••• ••., •••••••···
__
•• · · · · · · · · ·•· ·•····-·····--········••·•-··--··----··-· · · ·•·••··· •r·••· ·••···...·-·•-•••••-••·•• ••••
9 5 A.g.g., 23 Şubat 1926. Gazetenin bu sayısı Türk basınında bu konu ile yazılan
ları toptan naklediyor.
71
,_yerd�.,9.� Özel bir heyet Ankara'ya gidip bağlılık beyanında
bulundu ve basındaki Yahudi karşıtı kamp anyanın durdu-
rulmasını rica etti. }.�(l�y_a, _ l_s':'.içre __ye F���� tin'�!.�..!:-�.:?.�.�--T..��-�
Y<l.���9�.� � .Xal"ı:ı:ı.�.!.l.ı::� .!.�!.��Y..�'.Y.�...!?.<lğ�����-- me � t tıplar _ y;:ı�cJ.ı
l��...:.�...Şı::���.!.._?.<l�U::�.':'.�...�ş�-�:.ı�� i . .Y'!.:!.�. .cl.�şı:nd� ı�..�!���-��'.Y�
..
· -
r
· · · ··---
so-
-�·-······�-············ . ···-········-··-··-··-·· - ·
açtığı araştı
······· · · · · · ··-········· . . . · · · ·····-··-······ ···-�
72
sonra bugün kesinlikle biliyoruz ki, gönderilmiş böyle bir
•. t.�1.gr.�f y() ktu, . �e:.. ��y g�:z�telerce 1:1ydurl!1.:ı11�Ş�t.'.: Şu olayın
kökünde, azınlıklara karşı düşmanlık ve Yahudilerin o za
manlar Yahudi İspanyolcası konuşur olmaları ve bir anda
Türkçe konuşura dönememiş olmaları vardı. Yalnız kam
panyanın tüm gazetelerin işbirliğiyle sanki bir merkezden
yönetilir gibi başlamış olması ve devam etmesi göze bat
maktaydı. Hükümeti n bu kampanyadaki rolünün ayrıca
araştırılması gerekmektedir. Her nasılsa bu kampanya, Ya
hudilere Lozan haklarından feragat etmeleri konusunda
baskı görevi gördü.
Gazetelerde saldırılar her gün devam ederken, bir Yahudi
heyeti, Yahudi kurumlarının örgütlenmeleri ve Lozan hak
ları konularında yetkililerle görüşmek üzere Ankara'ya git
ti. Hem bu heyetin, hem de Yahudi idare heyetlerinin top
lantıları, hükümet temsilcilerinin katılmalarıyla yapıldı, ka
rarlar çoğunlukla bu temsilcilerin talimatlarına göre alındı.
Yahudi heyetinde hukukçu Şimon Levi, hukukçu Nissim
Masliah (son Osmanlı Meclis- i Meb'üsan üyesi, İstiklal Har
bi'nde çok hizmetleri olmuştur) , Profesör Avram Galanti ve
Hanri Soryano vardı . Görüşmeler çok kısa zamanda sonuç
...
landı. Heyet, . Lozan haklarından kesinlikle ve resmen fera-
..
. . . . .
·
· - ·· · · · ···· ·-···· ·
- -
·- ·-·- -- ·-··-····-·--·-····-··-· ·
· ·
·· ·
..
..Pil�ç:�!�.�-��.t?..?..�\�.ı:!.��-�-� .Y�Y.9.:ı:ı�ti�-�.�.�-�-��!9_�:..
.
.. . . . . . .. .
····-····-·· --· ... . ......... .
. ..
.. . .... . . . . . . . . . . .. . .. . . . ,. ..
.. .. . . . . . .. . · · ·· ·
- -
· · · ·· · · · · · ·
- ·· ·- -- ········-···· · - · · ··· ·· · ····· ·· ·· - ··· ·· · ·--···--··- · ···· · . . . ..
- ·- · · · · · ·
. ..
73
namadı , çünkü ortada fol yok yumurta yoktu. Aylarca sü
ren küfürlerle hakaretlerle dolu baskı ve korkutma kam
panyası siyasi amacına ulaşmıştı. Bu kampanyadan sonra ve
onun doğrudan etkisiyle bir Türk-Yahudi Dostluk Cemiyeti
kuruldu. Bu derneğe Yahudilerin en önem l i kişileri, Nissim
Masliah, Gad Franko, Şekip Adut, Marka Nahrniyas, Moşe
Kohen, Viktor Galimidi ve Ferid Aseo katıldılar. Türkler
den Cumhuriyet'in sahibi Yunus Nadi gibi katılanlar oldu.
Derneğin amaçlarının en önemlisi Yahudiler arasında Türk
çe'nin kullanılmasını sağlamaktı. Dernek çerçevesinde Mo
iz Kohen (Tekinalp) çeşitli manifesto, pla n ve beyanname
ler yayınladı.100 Yahudiler sık sık sadakat beyannameleri ya
yınla:maya, Türkçe'yi öğretecek dernekler kurmaya ve geç
mişte Türkçe konuşmadıkları için, Türk kültürüne ve ede
biyatına hizmet etmedikleri için kendi kendilerini suçlama
ya devam ettiler. 1 0 1
Bu olayda da belli bir modeli tekrar görüyoruz ...�a,sı.�.c:!.<ı: •.
74
5. Elza N iyego Olay 1102
"Kuando mas eskure es para amaneser"
.�J::l.�.Y.��?_ �.°.:..�9.�.-��'..����gı_��)i�ı�_.cl_�ğa���-�-�E!.���iE).
. ...B. .i. r....Ladino
... ._.. . ..atasözü
. . . ....... .
Jl_f.\ğustos l.?..� 7'�-�.!�_tan�ul'da Elza_��y�g? '?.ı�Y�..P::ll lak ver
� i 1 03 Elza Niyego İstanbullu genç bir_y���_l1.��--��:zıyclı: Akşam
•. :
. ·-
edileli , hareketinden sorumlu görülüp hakkında cinayet da-
vası açıldı. Bu, o günlerde sık sık görülen gündelik bir olay
dı . Öldürülenin Ya_b.udi oluşunun ilgisi yoktu. Kamuoyu El-
zaNİy�g·�;;y:;-�·i;ğ��Ü-� tÜ ��mp;·İT°gÖ����ff:···ç·� k gençti, baba-
sını yeni kaybetmişti, kültürlüydü, çalışıyordu. Dönemin
genç kız idealine uyuyordu. Bütün Türk ve Yahudi gazetele-
ri o layı ayrıntı ! arıyla verdiler._<?..!.<!y��Ş,�-�.1.��-?...�!.�.��l.�L-��.U.!.!.Y.�.�Je
ı;_ilg�si_ _Yı:l.�.!.�ı. Ertesi gün Elza'nm cenazesi yapıldı. Cenazeye
çok kimse katıldı. Yahudi El Tyempo ve ]oıınıal d'Ori ent ga-
1 02 Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Avner Levi, Elza Niyego Olayı ve Türk-Yahudi
ilişkilerine yeni bir bakış, foplwnsal Tarih, Ocak 1996, sayı 25, s. 23-27.
103 O tarihteki lstanbul Yahudi gazetelerinden El Tyempo, El 1elegmfo vc ]oımıa1
d'Orient, Türk gazetelerinden Cuınlıuriyct. Son Saat, Valıir, Milliyet ve Alışaın'ı
okudum. Olayla ilgisi çok olan İzmir gazetelerini okuyamadım. Okuduğum
gazeteler, onlardan naklen çok bilgi veriyorlar. Metinde söz ettiğimiz tarihle
rin ertesi günkü gazeteleri okumak gereklidir.
75
zeteleri, Türk gazetelerinin olayı nasıl sempatiyle aktardıkla
rını vurguladılar. Bütün kentin kamuoyu üzgün ve iyiniyet
liydi. Bir gün sonra durum baştan başa değişti . Cumhuriyet,
Son Saat, \kılıit ve diğer gazeteler Yahudilere karşı korkunç
saldırı yazılarıyla dolu çıkmaya başladılar. Güya Yahudiler
Elza Niyego'nun cenazesini Türkiye Cumlıuriyeti'ne karşı
bir gösteriye dönüştürmüşler, Türklüğe hakaret etmişler,
polise karşı gelmişler, trafiği durdurmuşlar ve asayişi ihlal
etmişlerdi. Bu iddialar tabii Yahudilere karş ı hakaret ve kü
fürlerle bezenmiş olarak verildi. Gazetelere göre her şey
nankör ve küstah Yahudilerce önceden hazırlanmıştı. Ribi
Moşe Becerano, zavallı, bermutad tüm iddiaları yalanladı.104
Ona göre gazeteler yanılıyordu, Yahudiler kime karşı gösteri
yapabilirlerdi ki .. . Gö �.teri sözcüğünün kullanılışını hayretle
karşılayıp, Yahu �.ilerin daima yasalara saygılı old uklarını,
barış ve düzeni sevdiklerini, anarşiden korktuklarını hatır
lattı. Tekrar Elza Niyego cinayetiyle din ve milliyetin hiçbir
ilgisinin olmadığını vurguladı . ..Q lan biterı. c�n�;;:�esnasın��
��.���.�--�l-�Y.!.��.Yc:\r�p g�s�.�-�...�5..�e.Y!:!l....!?.!.! ..!�.a.ı:rıy()}:!.!:ln l<c,ırtej
___
76
tuklandıklarım yazdıl ar. ..1.\Y..��ı gtı�. �?.�-�t!: l<i� i ya:.gı � _ ()I"}:ti ı��. ..
· ·· · · · · · · · ·· · ·· , .... . ··
· · ···· · · · · ·
· .
•. · · - · · ·· · · · · · -· - - ·
· ·
-
ker daha tutuklandı. Kendisi ..Şükrü Efendi__ adlı birisini ce-
· - -
..
- .
--- --------- - . .... .
..._________...
77
ve "Bu bizim cenazemizdir, sizin burada yapacak bir işiniz
yok" elendiği belirtildi .
..?anık avukatlarııyn soruş�urmasm9,a.1___ih.P.c:>Ji.�...!P.:��-1:l.IY.::- ,
ı:ı un günlük resml rcıp_?rlcı��rı4� }9.9.!alar ile ilgfü _hi_<;:�.i.�. ş�y
..�aycl�-�-�nedikleri .�_..l.l ç_ g.l.l� S()I1�a - �����9.a..J:a h��l_i__ ���_ş-�-�� �a.. .ı��-�
•..
.
PallY<l ���Y.�Y�-�.'..��mişken, ek__�-�T rapor doldurup bu IJilgile
... ...
•.
79
Aynı gazete, lzmir'de Rihi Moşe Melamed'le yaptığı Yahudi
leri alçaltıcı bir mülakatı yayınladı.108 Muhab irin soruları
arasında "kaç tane Hahamınız var? Kurumlarınız neler?
Kaç okulunuz var? Kim dua ediyor? N için Cumartesi'leri
çalışmıyorsunuz? Neden yalnız kaşer yiyorsunuz? N için
Yahudi kızları Türklerle evlendirmiyorsunuz?" gibi sorular
vardı. Akşam gazetesi, şimdi Yahudilerin de dolaşım için
izin almak zorunda olduklarını bildirdi.1 09 Vakit gazetesi
Bornova Türk Ocağı Başkanı'nın yazdığı bir çağrıyı yayınla- .
dı : "Bu mel'un Yahudileri cezaland ırahm! "110 lstanbul'da
Yahudilerin evlerinde silah ve cephane depo ettikleri( ! ) lz
mir'cle bütün Yahudilerin kollarına siyah matem şeritleri
taktıkları, ve sinagoglarda toplandıkları, [ ! ? ] rapor edileli. 1 11
Ribi Moşe Melamed her şeyi yalanlayıp "Buyurun gelin, ba-.
kın, keneli gözünüzle görün!" dedi.112 Polis, İstanbul Ha-
ıos Ag.g. , Bu mülakat lzmir Yahudi toplumunu şöyle özetliyor: 20 ila 30 bin kişi
mevcuttur. Biri Musevi yetimleri için olmak üzere bu toplu mun üç okulu
mevcuttur. Toplumun elinde ayrıca altı yedi hayır kurumu vardır. Yetimlere
bakan bir bayanlar komitesi vardır. 1927 yılında Yahudi toplumunun yirmi
üç havrası , on yedi hahamı olup, bunların çoğunun gerekli eğitimi yoktu.
Hiçbir merkez! örgüt yoktu. Halıamhane'de bir memur çalışır ve görevi yet
kililerden gelen mektuplara cevap vemıekti. Önceden bir idare heyeti ve dini
mahkeme vardı. Yeni çıkan yasalar ve özellikle aile yasasından sonra tüm
bunlar kayboldu. Duaya gelenlerin azlığından çoğu havralarda günlük dualar
yapılmıyordu. Duaya gelenler genellikle yaşlılardı. Ç()ğ1:1 .\'�h..u�li_lcr,_ C�ı:ı��ne
�
..�A!�E�.s:;ıl��ıY.().�.l�E..Y.:.!����-!?,l_rııa.Y.'1.°...Y.��:.l�.Y..!Y.C>X_l�.rı:Jı.__ ı:ıu tarif biraz savunına-
ya dönük olsa ela gerçeğin birçok yönünü yansıımaktadır,. Çumlıu �iy��in ,i�k..
.
t lı, to rı l �.ınu dind:!:'..".�--��-�C.�����.�_:.!_rı���-�;._ayıEı p_ l:ı.i_l:<l_�,� �.\ı:����Y.�. .Y.�.t.ı;�i.ş_tir.
�
� �.r. ..Y.�. _
1 09 ]ourıı al d'Orient, 30 Ağustos 1927'cle Ahşaın'clan bu haberi aktarıyor. El Teleg
rafo 14 Eylül 1 92 7 aynı haberi tekrarlıyor. Sonradan olay kapanınca Yahudi
gazeteleri dolaşım özgürlüğünün tekrar verildiğini yazıyorlardı. O günleri
yaşayan ve hatırlayan lstanbul'lu N.T. sonradan bana "seyahat etmemiz ya
saklanmıştı, korkudan evden çıkmaz olmuştuk" şeklinde anlattı.
1 10 Valıit, 25 Ağustos 1927.
1 1 1 Vahit, 2 5 Ağustos 1 92 7 - 2 7 Ağustos 1927; Akşam, 2 5 Ağustos 1927 - 27
Ağustos 1927.
1 1 2 El Tyempo, 29 Ağustos 1 927. Ribi Melaıned sözlerinde, "bütün havralar o rta
da , kapıları açık. isteyen ziyaret edip kendi gözleriyle görebilir", diyordu .
80
hambaşılığı'nda, Yahudi toplumu ve Bene Berit yönetim
merkezlerinde araştırmalar yaptı . 113 ]oumal d'Orient gazete
si yönetmeni Albert Karaso,1 14 ve Galata Yahudi toplumu
başkanı Marko Nahum sorguya çekildiler.__ lzmir'��.> "l'-Jt:'.9:('.!1
.2€'.n Türkçe konuşm�yorsun?'.'..! �iY..�-�i!...:!.�E�!�.--�-�yg�- ���n .
.P.�!.Xa.!ı:��i g('.n5...��!�}���E.ı. Yine lzmir'de kentin öğretmen-
leri bir toplantı yaptılar. Toplantıya altmış kadar öğretmen
katıldı. Yahudilere karşı bir protesto mektubu kaleme alıp
kentin valisine gönderdiler.115 Öğretmenlere sonradan öğ
renciler de katıldı. Hep beraber Yahudi Hastahanesi'ne gi
dip, hastahane müdüründen lbrani dilinde yazılı bir tabela
yı indirmesini istediler.116 Müdür reddedince, tabelayı ken
dileri zorla indirdiler. Oradan Hahamhane'ye geçip orada
da lbranice yazılı tabelaları kaldırdılar. Birçok yerde Türk
çe'den başka dil de içeren reklam afişlerini yırttılar. Türk
Ocağı'nda bir toplantı yapıldı. Toplantıda "Asil Türk gençli
ğinin, bir cinayet vesilesiyle Türklüğe hakaret eden alçak
Yahudilerden talepleri" adlı bir açık mektup hazırlandı. Ta
lepler şöyleydi:
1 ) Türkiye'de Yahudice hiçbir şeyin basılmaması,
2) Yahudi okullarının kapatılmalarıı,
3) Dua yöneten Hahamlar dışındaki Hahamların yurttan
kovulmaları,
4) Askerlik yapmamış olan her Yahudi'nin yurttan kovul
ması,
5) Yurt dışından Yahudilerle ilgili hiçbir malzeme getiril
memesi.
Aynca bütün vatandaşlara,
81
1 ) .I.�'..�<çe. ..konuş_!. . J?a.şJ�.�....�-�·�··-�-�!!�D.!:!}.�k1...I9.:�.!<!.��.ğ�_J�.'!:�<.1-
������. ..
2 ) �.1:�....�-�.�.�?�...I.�E�_.gi.?..�. ..��s��.�:ı?.-_e.Y..�.P.:. Y�..E<l yra n ı:ı!_�ya n
....��rrı�e.Y.�..Y�r Y�.� �ur'-.
3)J3""'ı:t..!?..!���.�..�!.���.':1�.��-�!�!!. Tür� tr1i�l.i.Y.�:�S.:i.gği tj i �1.
4 U�.�.'....I.ürk'l'ı�. g(ı re.:v.i ..dili ni. l�9El1 ı1:.��tır.1 17
şeklinde bir bildiri yayınlancl ı.
Bütün bu yukarıda sıralanmış olanlarla beraber, zamanla
ve tedrici olarak, yumuşama işaretleri ele görülmeye başlan
dı. Yunus Nadi Cumhuriyet'te bir dizi makale yaymlayarak,
ılımlılığa, ve her ölçüyü kaçırmış olan Yahudi düşmanlığı
kampanyasının durdurulması yönünde çağrıda bulundu.118
Türklerin de yasaları ve düzeni korumakla yükümlü olduk
larını yazdı. Yahudiler bir yanlış yapmışlarsa adalet bunun
la uğraşmaktaydı. lzmir'de kentin yüksek memur ve hatLrl ı
larından oluşan bir heyet, Ribi Moşe Melamed'i ziyaret edip
kentin Yahudilerine karşı sempatilerini dile getirdiler.119 Ey
lül başında lstanbul 'a gelen T.B.M.M. Başkanı Kazım Kara
bekir Paşa kentin Yahudilerinin gönderdiği bir heyeti kabul
etti.120 Heyette şair ve avukat Abraham Naon, Ferit (Rafael)
Bey Aseo, Avukat Marko Elnekave ve Marka Alfanclari var
dı. Kazım Paşa, heyeti çok iyi bir şekilde kabul etti. Abra
ham Naon olayın Yahudi anlatımını açıkladı: cenazede baş
ta az insan vardı. Cenazenin güzergahı üzerinde Şişhane Si
nagogu bulunuyordu. Bu sinagogda dua etmekte olanlar
geçen cenazeye katıldılar. Bir kamyon cenazeyi götüren ka
labalığı yarıp geçmek istedi, bunun üzerine tartışma doğdu.
Polisler derhal her şeyi düzene soktular. Hiçbir bağırma,
..
·
- -
nı� �.<lE.<lE.1!����--��...?.���Y��-�-ı.�.����-:. ..
Bu olaydan görüldüğü gibi bu kez olay gazetelerde başla-
121 A.g.g., ı4 Eylül 1 927.
83
dı. Fakat Yahudi düşmanlığı kentli genç aydınlarda da mev
cuttu. Gazeteci ve yazarların yanında öğretmenler ve öğren
ciler bu olayda rol oynadılar. Bu kez de Türk Ocağı etkendi.
Gösteriler, bildiriler ve mektuplar bu dernekçe hazırlandı.
Halk kitlesinin kampanyaya katıldığına dair en ufak bir işa
ret bulamadık. Kampanya yine genellikle yazıda ve sözde
kaldı, fiziki saldırganlık olmadı. Yüksek memurlar ve hatır
lılar, düzene verdikleri önem yüzünden havayı yatıştırıcı ve
yumuşatıcı oldular. Polis ve Adliye gazetelerin yarattıkları
havaya uydular. Özellikle başta çok sert davranıldı. llk ve
son kez olarak bu olay tutuklamalara ve kişilerin mahke
meye verilmelerine yol açtı.
Hükümet bir süre sustu. Yahudilere sözlü yazılı saldırılar,
belli bir sınırı aşmamak koşuluyla, rahatsız etmiyordu. Sal
dırılar aşırılaşıp, devam edince yatıştırıcı önlemler alındı.
Cumhuriyet gazetesinin yön değiştirmesi, lzmir'de memur
ve hatırlıların sempati ziyareti, muhtemelen hükümet çev
relerinden ilham alınarak yapılmıştı. Kazım Paşa'nın lstan- .
bul ziyareti sırasında Yahudi heyetiyle görüşmesi ve görüş
mede kullandığı yumuşak sözler ve nihayet İsmet Paşa'nın
savcılığa yazdığı mektubu her halele olumlu etkiler yarattı
lar. Fakat, mutlu sonuca varılıncaya kadar, otuz üç gün bo
yunca, bütün Yahudiler korku içinde ve yağmur gibi yağan
küfür, hakaret ve ithamlar altında yaşadılar. Dolaşım özgür
lüğü kısıtlandı. Suçsuz, günahsız on bir kişi bir aydan fazla
hapis yattılar. Bir yandan neredeyse, ihtilal ve iç savaş ha
zırlamakla itham edilirlerken diğer yandan korkaklık, dal
kavukluk ve iki yüzlülükle tasvir edildiler.
Bu 1 922 yılı Eylül ayından beri süregelen Yahudi düş
manlığı kampanyasının tepe noktasıydı. Lozan haklarından .
vazgeçilmişti. Bu da Rumlara karşı kaldıraç olarak kullanı
lıyordu. Devrimler gerçekleştirilmiş, rejim oturmuş, savaşın
yaraları sarılmış geleceğe güvenle umutla bakılır hale gel-
84
mişti. Atatürk büyük nutkunu hazırlamakla meşguldü. Bu
ortamda Elza Niyego olayını mantıki değil duygusal temel
lere oturtmak gerekmektedir.
Elza Niyego olayı beş yıl devam eden Yahudi karşıtı kam
panyanın birikintisinin bir geç etkisi olup, kendisini doğu
ran nedenler ortadan kalktıktan sonra da patlak verişi bu
nun bir göstergesiydi.
123 1923, 1924 yıllarındaki saldırı konularına artık basında rastlanmıyordu. Yal
n ız dil ve sadakat konuları hakkında tartışmalar devam etti. Bakınız El Tjıem
po, 28 Eylül 1927;]oumal d'Orient, 2 Eylül 1 927; El Telegrafo, 4 Eylül 1927.
124 Yahudilerin dini açıdan yeni yılı.
85
dolayısıyla yazdığı makalede bu iyileşmeyi d ile getiriyor
du.125 Bu iyileşmeyi, Siyonist Örgütü yanlış değerlendirerek,
Türkiye'de faaliyete geçebileceğini dahi sancl ı.1 26 Azınlıklara
karşı hoşgörüyle, anlamı "çifte sadakat" olan siyonist faali
yet arasında çok fark olduğunu göremediler.
Yönetim çevrelerindeki yumuşamanın birçok somut sonu
cu oldu. 1927 Kasım ayında, Yahudilere tekrar serbest dola
şım hakkı tanındı.127 Bu hak Elza Niyego olayı sırasında iptal
edilmişti. .... Milli Eğitim BakanlıP-ı Genel Müdürü, bütün Türk
.. .........................-............................2.. ... .. . . .. . . --· ·- ·· ···· ·- · .. - · ·· · · " · ······ ·"'''"
···· · · ·· · ·· · ·· · · ·
.2ku_l l�r.�.?.!.�--�l:ı��1 i çoc��lar.a.. �i�.l< ..e>_l9:�!<.l_�r..ı_�ı 1?._�.Y.�.'..'.����:.1· 2a
..... . _., . .
.bulunmadığı
.. ... . .. ---·-·· ·· . .gibi,
. . -····-kendisinin, vatana hizmet etmiş bir vatan-
·---·--·--· . .. . .. . . -·--····-····� ·····--·--·-· -··· ·· . . ,. ··· ·· · ···---· .
· i i i
.P.e.!Y..�.�--?.���ğ�.-��-!. r.� ��P· .��� �!�!..��c:J.a.:lY'.:'.��---'1}.!2�.�y�"-·'!:��Y g<?.��
��ril_c:J i:��o Başka bir davada, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi
. ..
di: 131 Bir sinemada bir adam genç bir Yahudi kızını rahatsız
etmiş, kızın kardeşleri olaya karışmışlar, kızı rahatsız eden
adam da derhal işi "Türklüğe hakaret"e dönüştürmüştü. Yet-
1 25 El Tyempo, 1 2 Eylül 1927.
126 Bakınız Genel Siyonist Arşivi , Türkiye bölümü 34-3263 1.. Yafe'dcıı Londra
Siyonist Örgütü'ne 10 Temmuz 1930 tarihli mektup. Aynı yerde Y. Kalev'iıı
Urbah'a 23 Şubat 1924 tarihli mektubu ile karşılaştınnız.
1 27 El 1yempo, 3 1 Ekim 1 928.
128 A.g.g., 2 Ekim 1927.
129 A.g.g. , 23 Ocak 1 929.
1 30 A.g.g., 7 Nisan 1929.
131 joumal d'Orient, 2 1 Mart 1923.
86
kililer Galata'da Yahudi nüfusunun artması üzerine burada
yeni bir Sinagog inşa edilmesine izin verdiler ve Neve Şalom
Sinagogu'nun inşaasma başlandı.132
Diğer taraftan Elza Niyego olayının sanıklarının İstanbul
Ağır Ceza Mahkemesi'nce beraatı kararını Savcılık temyiz
etti. Dava tekrar açıldı, tekrar beraat edildiler. Bir kere daha
dava edildiler ve üçüncü kez beraat edildiler. 133 Aynı suçtan
üç kez mahkeme edilmişlerdi.
Yukarıda sıraladığımız gelişmeler Yahudilerin birey olarak
durumlarını d.üzeltmişli. Fakat bir toplum olarak değişme ol
madı. Yetkililer Hahambaşılık ve bağlı kurumlarının düzen-
·
J.�11ı��Y� ·y·��T4,�� -�rg cı:���-���.�hi��i�:i��Y.:�ii�i��ı��:�:�:.1.ş§.ş Y.!::. .
Jıı�9.�n kalan Ni��-�_ı:ı� ı��� hala toplu� ?�g0.:���:t!�.-��{ t� ı:ı1.�li ..
..kaldı.
.... . Yahudilerin
. tekrar
·· · ... ···-tekrar
--····-··izin -başvurmalanna
- rağmen yeni-· -- ·
·- · ·
_ye ç�ğ9aş bir Nizamna ·- · _�e'ye ···--···· · · ····· ----·- · ··yö-
···· · v�rill11�.d�. . ·Kurumların
nelimi adet ve geleneklere göre devam etti. Davicl Fresko,
Anayasa'ya ve ondan doğan yasalara göre Yahudilerin din ve
sosyal yardım kurumlarını yönetmeye yetkili olmaları gerekti
ğini belirtti. Ayrıca, "Bizden Türkleşmek, Türkçe'ye geçmek
ve Türk kültürüne hizmet isteniyor. Gerekli kurumlar ve yö
neticiler olmaksızın kitleyi bu amaçlara kim ve nasıl götüre
cek?" diye sorclu.135 Dil konusunda - yetkililerin tutumu çok
kesind j . Cumlı u rba;i:;�;-·r;x�;�ı;·r;·i(-;;;-;-ı:-·"B��-"i'c��k�Ü�cff�·
:Y�-��:ı;�-;F�=f.���5.�=���������!A���������E���- �-����;: :�:�fr:���y�Ş_
palinde, Türkçe H•okonuşmayanlar
, • •• •>•0..000.0•"'"'••·- ·-····-··-düşmanla..-••>"
...
işbirliği . . .edebilir-
.. . . .. , -..
- - bütün Türk · - ... .. ... ........ ___
136 joıınıal d'Orient, 2 1 Man 1 932. Büyük Osmanlı kentlerinde yaşam ve dil için
bkz. Levi, Yalwv.
87
1927 yılında yabancı uyruklular konusunda önemli bir
adım atıldı. Yasalar, yabancı uyrukluların birçok meslekler
de çalışmalarım yasakladı. Meslekler arasında şoförlük, ka
pıcılık, bekçilik, garsonluk v.b. vardı. Amaçlanan Rusya'dan
kaçmış Beyaz Ruslar'dı. Fakat bu yasak ileride göreceğimiz
gibi Hitler'den kaçan Yahudilerin Türkiye'ye gelmelerini de
Önledi .
Gazetelerde yine ara sıra Yahudilere hücumlar olduysa da
konular değişmişti, düşmanla işbirliği, ihanet veya fes giy
meme suçlamaları artık görülmemekteydi, önemli tek konu
dil konusuydu.137 lktisadiyata hakim olmak veya Türkleri
sömürmekten de artık söz edilmez olmuştu. Dil konusunda
yetkililerle basın arasında uyum vardı. Türkçe konuşmayan.
Yahudilere müdahale ediliyor138 ve gazeteler Türkçe konuş
madıkları sürece Yahudileri boykot etmek gereğinden söz
ediyorlardı . 139 Galata'da yeni Sinagog inşası konusuyla ilgili
olarak Son Saat gazetesi Yahudilerin pintiliklerinden söz et
ti: Yahudiler masraf etmemek için Balat ve Hasköy'de boş
kalan sinagoglara gitmiyorlardı . 140 Bu iddiayı ileri süren ki
şiye, Yahudi dinine göre Cumartesi ve dini bayramlarda se
yahat etme yasağının varlığını hatırlatmaya hiç gerek dahi
yoktu . Yeni sinagogların inşaalarının gerektirdiği giderlerin
yanında yol giderlerinin değeri neydi ki?
1929 yıl ında Filistin'de Araplar Yahudilere saldırdı . Bu
.
olayların ardından da Türk Yahudilerinde Filistin'e para,
yardımı yapmak veya Filistin Yahudileri lehine lobi faaliyet
lerinde bulunma eğilimleri görüldü. 141
·
"
Genel olarak Yahudilerin tutumu baş eğmekti. Kendile-
137 El Tyempo, 23 Ocak 1 928, 22 Şubat 1928, 7 Mart 1928, 2 1 Mart 1 928.
138 Ag.g. , 2 Ekim 1 927.
139 Ag.g., 2 1 Mart 1 92 9 , 1 0 Nisan 1929.
140 Ag.g. , 1 6 Kasını 1 927.
141 Ag.g. , 4 Eylül l929.
88
rinden istenilenleri haklı bulup bu istekleri yerine getirmek
istediler. Cenazelerin çok sade bir şekilde yapılmaları yö
nünde çağrılar oldu. 142 Ileri sürülen bahane trafiği rahatsız
etmemekti. Gerçek neden ise dikkati çekmekten korkmak
tı. Burada Elza Niyego olayı üzerine yayınlanan iki kitaptan
söz etmek istiyoruz. Birincisi Moiz Kohen'in (Tekin Alp),143
Yahudilerin Türkleşmesini öngören Türkleştirme ( 1928, Re
simli Ay Matbaası) kitabıdır. Bu kitapta Moiz Kohen'in ka
leminden çıkma bir "On Emir" yer alıyordu:
1) Adların Türkleşmesi,
2) Konuşma dilinin Türkçeleşmesi,
3) Duaların hiç değilse bir bölümünün Türkçeye çevril-
mesi,
4) Okullarda yalnız Türkçe öğretilmesi,
5) Çocukların yalnız Türk okullarına gönderilmesi,
6) Türk toplumuna karışma ve katılma,
7) Türklerle kaynaşma,
8) Azınlık zihniyetinden vazgeçme,
9) İktisadi alanda üstüne düşen görevin yapılması,
10) Vatandaşlık haklarının bilinmesi.
Moiz Kohen'in bu On Emir'inin Türk Yahudilerine bir et
ki yapmadığı kanısıııclayız. Bu broşürün önemi , yayımlan
mış olmasındadır. Yahudilerden ziyade Türklere yönelmiş
tir. Bu broşürden sonra Moiz Kohen, düşüncelerini muhte
lif gazetelerde birçok makaleyle genişletti. Yahudilerin her
bulundukları ülkenin adlarını kullandıklarını ve Türkiye'de
de Musa ve Süleyman varken Moşon veya Salamon adlarına
yer olmadığını iddia etti. Dua konusunda, Yahudilikte du
aların çevirilerinin yasak olmadığını söyledi. Tersine duala
rın Türkçe söylenmeleri Yahud ileri hem Tann'ya hem de
89
vatana yaklaştıracaktı. Kültüre dayanan milliyetçilik anlayı
şında ırka yer yoktu. O' nun düşüncesine göre ırk yalnız
hayvanlarda bulunurdu. Öyleyse Yahudiler Türkçe'ye geç
meli ve Türk kültürüyle bütünleşmeliydiler. Arada, Yahudi
lerin, yaşlılara Türkçe öğretmek için birçok akşam kursu
açtıklarını da anlauyordu. Şive nedeniyle Tü.rklerin, Türkçe
konuşan Yahudilerle alay ettiklerini belirtip, Türkçe'nin ya
yılması için, anlayış rica ediyorclu.144 Moiz Kohen'in sözleri
Türk yönetici leri nin i lkelerine uymakta olup dönemin
Türk gerçekleri içinde mantıkidirler. Sözlerindeki ol umsuz
taraf, görüşlerini "emir" olarak sunmasındadır. Dil değiştir
mek emirle değil, doğal bir şekilde, zamanla ve hoşgörüyle
olurdu.
Türkiye'yi Osmanlı döneminde terkedip Rodos'a yerleş
miş olan eski lzmir'li Hezkiya Franko, Moiz Kohen'in söz
lerini kesinlikle reel etti.145 Türkiye'de kalmış olsaydı belki
Moiz Kohen'in görüşlerine yaklaşırdı. Birkaç yıl içinde Os
manlı anlayışından, Türkiye Cumhuriyeti anlayışına geçişi
ve bu iki anlayışın farkını Moiz Kohen - Hezkiya Franko
tartışması somutlaştırmaktadır.
İkinci kitap, Avram Galanti'nin Türlder ve Ycı1wdiler adlı
tanınmış eseri idi. Hem Türkçesi, hem Fransız cası yayın
landı .146 Girişte, Galanti kitabı, lspanya'ya telgraf ve Elza
Niyego olaylarına cevap olarak yazdığını belirtti. Kitap ge
nellikle ma'rüzfü ve özür dileme ile karışık bir savunmaya
yönelik olup, yanlı idi. Yazar, yüzyıllar süren bir tarihten is
tediği olayları seçip aktarmıştı. Hepsinde Türkler Yahudile
re karşı hayn:sever ve Yahudiler Türklere karşı sadık ve fay
dalı idiler. Kitabın genel hatları tarihi bir gerçeği yansıtır fa
kat tarih asla öylesine salt beyaz değildir. Olayları seçmenin
144 A.g.g. , 11 Mart 1928.
su olmuştu- I. • • • ancak
. . . _,,,,_,,_,,,.,_., . . .. ... .......Aydın'a
Yahudilerin - • _, _ dönmelerini
_ - ·- · ····· ·· ······
yasak-· '' .
.)�Y. . · · · · ····· ·· ···· · ····-· · ····-·· · ······· · · ·· · . . .. .......... .
....... .. _.,, . . . . . , .•..- .
.. . -
.. � l.lt ia'k·� 'büiyü·;a�·:·-D'iğ��t"3:rafra·i�: 'Yahu<l i ı er arasın dan
Türklere sadık olmayanların da çıkmış olduğu söylenmi
yordu. Türkiye Yahudilerinin tarihine dair sonradan yazdı
ğı tüm kitaplarda da G alanti yanlı dır. l::!:.�!:..Y.�.���.��.�--Y?..P��
muyla ilgili kitap mutlaka bir Türkiye'ye sadakat bölümünü
...
J:Ç�ifr::=c:)nun kitaplarii;�"<lö.ğr�...ci'eğe·ı:ıe�·clir��k'·i·çi·�..;;���fbi�
hava içinde yazıldıkl arını göz önünde tutmak gerekir. Ki
tapları, yalnız bilimsel amaçlarla yazılmamış olup, güncel
işlevleri vardı, bu da Yahudilere Türklerin s�mpatisini ka
zandırma idi. Kitaplar zaten aslında Türklere hitap ediyor
du . Her kitab ının b irçok nüshasını Türk siyaset alemi ı�e
devlet, ilim, fikir ve sanat adamlarına dağıtırdı.
Türkiye dışında yaşayan Yahudiler de, Türklere şirin gö
rünmeye çal ıştılar. Özellikle Avrupa ve Amerika'da yaşa
yan eski Türk Yahudileri sık sık Türkiye'ye sadakat mek
tup l a rı yazdılar, Türk elçilerini ziyaret etti ler ve Türkiye
lehine her türlü faa liyette bulundular. 147 Bu arada Türl<i
ye'deki Yahudi nüfusu eksilmeye devam etti 148 Yahudi lrn
runılarının para sıkıntısı arttı . Okul , hastahane . ve diğer
sosyal yardım kurumları, çalışmalarını artan bir güçlükle
savaşarak sürdürebildiler. Bu arada çalışma a lanları giderek
92
hakim olundu. Özel bir mahkeme kurulduı. geniş tutukla
malar yapıldı. Gizlice çalışan birçok tarikat ortaya çıkarılıp
suçlular tutuklandı. Bu arada, bu yerel olayda dahi yabançı
entrikalar görenler çıktı. Bazıları ise yine suçu azınlıklara
yüklediler.150 Gazeteler, İngiliz casusu Lawrence'in Türki
ye'de bulunduğunu, veya, birçok Rumca mektubun ele geç
tiğini bildirdiler. 151 ...Jütuklananlar arasmd�. J3eho.� x��L�ı:�}.
• :t!<lYif.l! .�_c.!h � ir Ya.�1::19i de y:;ı_r.�ı. Bazı kesimler olayda Yahu
..
...J<ıy .. .
93
yükseliyordu . .L??7 yı�ın9.�11...�.�ri ..9.:L.t���?._E?._�g?_rü ..Y.�....�.��-i:
sacJL.�.!:1D:1!D:9:��LcJ.Q'.".�.!!��-S... !5>.?..Q:.!�.Y.�}�.��� a....Ya.11u�il�!i.n.:. ..�ış
-�Js�!�!:�..S9..S:...��!P.:��-".:.!_���..-cJ.-�!��!i_u, hatta za manla , ö zellikle
-�l��-�Y���.?.:...� a z i l e r'i n...U�.LcJ.���..�!!ş_�_9..!_':'.D..J?...�}._y�J.!::rl�.�r.1:.
...?o..r.ır<ı dışa�9<ı.r.ı...1��l�iy�'.Y�..g�ç �:ı:1!.1:1�:ı:ı1��� �9ğ�E�1:1:
. - _ .
94
iKiNCi BÖLÜM
Nazizmin Gölges i ııde
95
duygusu olmaksızın onlarla işbirliği yaptı.
Hitler'in 1933 yılının Ocak ayında iktidara gelişi, Türki
ye'de olumsuz tepkiler yarattı. 1 Türk dış siyaseti iki temel
ilkeye dayanıyordu:
- Vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı,
- Barış.
Bu ilkeler Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" deyişin
de dile getirildiler. Türkiye'nin hiçbir genişleme hırsı yok
tu. Yunanistan ve Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere, he
men hemen tüm dünya devletleriyle iyi ilişkileri vardı. Bir
statüko devleti olarak, Türkiye'nin çıkarları Alman revizyo
nizmi ile uyuşmuyordu. Aynca Türk önderleri Batılıların
üstünlüğüne inanıyorlar, siyası kültür bakımından Batı de
mokrasilerini ideal bir model olarak görüyorlardı. Bunun
için Hitlerizm, antisemitizm ele dahil olmak üzere, Türki
ye' de pek iyi kabu l görmedi. Türkiye l 930'larcla ela ,
1920'lerde olduğu gibi, yoluna devam etti. Azınlıklar ve Ya
hudiler konusundaki amaç onları Türkleştirmekti. Bu ko
nuda atılan yeni bazı adımlar azınlık kurumlarının çalışma
alanlarını ve bağımsızlıklarını daha ela daralttı. Türkleştir
me amacıyla baskılar devam etti. Türk kültürüyle bütünleş
menin yolu Türkçe'den geçiyordu. Alman Nazizmi, Türk
yetkililerinin Yahudilere bakış tarzında bir değişiklik getir
medi. Diğer yandan Yahudi sorununa yeni bir boyut eklen
di: Almanya ve diğer revizyonist ülkelerden kaçan Yahudi
mülteciler.
Yetkililerce desteklenen azı nlıkları Türkçe konuşturma
kampanyası 1933 yılında devam etti. Yukarıda Cumhurbaş
kanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bu konudaki sözlerini ak
tarmıştık. Yetkililerin tutum ve sözlerine karşı, Yahudi ileri
gelenleri 1 933 yılından sonra da sık sık "yalnız Türkçe ko
nuşmalı" kararı alıp bunu açıkladılar; Türkçe'yi Yahudiler
1 Türk dış politikası için bakınız Erkin.
96
arasında yaymak için çalışacak özel komisyonlar kurdular,
özel Türkçe kursları açtılar.2
Yahudi topluluğuna ait yeni bir nizamname kabul edilme
di. Bunun sonucu olarak topluluğun genel kurulu 1930'lar
da hiç toplanmadı, (Yahudi kurumlarını ileride ayn bir ciltte
inceleyeceğiz) ve Hahambaşı atanmadı.3 Çeşitli Yahudi ku
rumlan birbirleriyle işbirliği yapmaksızın, bir eşgüdümü
gerçekleştirecek merkezi bir önderlikten yoksun olarak eski
rüzgardan kalma hızla, adet ve gelenekler çerçevesinde sı
nırlı bir şekilde çalıştılar. Topluluğun içinde bölünme eği
limleri giderek arttı. Bütün bu gelişmelerde Alman Nazizmi
nin ve antisemitizmin hiç etkileri olmadığı gibi gelişme ters
yöndeydi. Türkiye'de temel ırk değil kültürdü ve amaç Ya
hudileri kültür ve dil bakımından Türkleştirmekti. Bunun
doğal olarak dinle hiç ilgisi olmadı. Şimdi, somut bir örnek
olarak yetkililerin Alman Yahudi mültecilerine karşı göster
diği çok olumlu davranışlarını iriceliyeceğiz.
97
dallarının güçlendirilmeleri öneriliyordu. Ayrıca öğretim
üyeleri arasında akademik başarı ölçeklerine göre değişik
likler de öngörüldü. Bu raporun ışığı altında üniversite ye
niden yapılandı, bazı öğretim üyelerinin görevlerine son ve
rildi, yerlerine başkaları atandı. Yeniden yapılanma p lanı
1 933 yılında uygulandı. Tam o sırada Almanya'da bütün
Yahudi ilim adamları, ırkçı Nazi yönetiminin yasaları gere
ğince, üniversitelerden atılmışlardı. İstanbul Üniversite- .
si'nde yapılan personel değişikliğinden sonra, Avram Ga
lanti Eski Çağ Tarihi Profesörü, Mişon Ventura Roma Hu
kuku Profesörü olarak yerlerinde kaldıkları gibi daha başka
bazı Yahudi ilim adamları da Türk yüksek öğretim kurum
ları öğretim üyeleri arasında yer alıyorlardı: örneğin Ankara
Tarım Fakültesi'nde görevli olan Şemuel Aysoy Abarbanel.
Türkiye'de boşalan kürsülerde ve yeni kurulacak bilim dal
larında görev alacak üstün öğretim üyeleri aranırken Alman
Yahudi profesörleri işlerinden olmuşlardı. Bunlar lsviçre'cle
özel bir dernek kurup işsiz kalan hocaları diğer ülkelerin
üniversitelerinde istihdam ettirmek üzere münhal yerler arı
yorlardı. Derneğin başında Albert Einstein vardı. Dernek ge
nel sekreteri Profesör Schwartz Türkiye'ye geldi ve..I\IWE..F.ği
tim Bakanı Reşit Galip Hatipoğlu ile görüştü. Reşit Galip bu
ı:rörüşme dolayısıyla; "lstanbul'u . .........fethetticrimiz
..-................Q. . . . .zaman hata
. ......... .
J:J. .. ..
---b••··-····-·---·� . . . . ... . ... . . ········ · · · · · ··�··· . . . . . . . . . . . ··--···--· . . - .. . . . . . . . . ........ ...-·-·····
..
ettik. Bizans ilim adamlarını elimizde tutmadık. Onlar Avru-
.. . . ... · · · · · ········--·· . . . . . .., . ···---·-·---- · · - ··· - . . . _.. _.... .....---···· · · · · · · · · · · · · ·····
.. , . ,. .. . . . . , . . .... . . , . . . .
Reşit
.. .
Galip ilk anda otuz dört Yahudi ilim adamına İstanbul
_Q.�.!Y.�!.5..���5..(!.1:��--g�-��Y...Y.��-�:.. Görüşmeden sonra Schwartz'ın
... ·-·•---••-••• •• • • • • • •-"•-•-••-• •· ' " " " "0-•••-•••••·•0"''••-.•••••• • • · · • ·•HH•""'••"•••·•• ·•· ... , , , , , . , . , , ... , . , , • • • • • ·
98
Zamanla bu otuz dört ilim adamına eklenenler oldu. Is
tanbul Üniversitesi dışındaki Türk yüksek öğretim ve ilim
kurumları da Alman Yahudilerinden personel aldılar. Bir yıl
içinde sayıları elliyi aştı. 5 J_J!�-�ry��..���!.i.�� Birleş�� P..�.Y.�E'.t
).�ri ile bi!li \s.��,..�!.�a�....ı:ı:ıi!asından en ço�-f�y��ana1:1: (ilke.
,,pld_l.l :... Jürk Yahudileri, o sıralarda mümkün olduğu kadar
çok Yahudi mülteciye Türkiye'de yer bulmaya çalıştılar.
Türkler bu konuda, pragmatik ve mantıki bir tutum göster
diler. Yalnız kamu sektörü değil, birçok özel ve kamu kuru
mu da bu boşta kalan Alman Yahudileri potansiyelini de
ğerlendirdiler. 6 Ankara Operası'nm kurul ması bir Alman
Yahudisine verildi. tliın ve sanat adamları dışında da birçok
serbest meslek sahibi v:e iş adamı Türkiye'ye sığındı. İstan
bul Bene Berit Yahudi Lisesi Müdürü ve Aşkenaz toplumu
nun hahamı Ribi David Markus, Başbakan İsmet l�önü'ye
binlerce Yahudi doktor ve eczacının Türkiye'ye getirilmele
rini teklif etti, ancak bu girişim gerçekleşmedi. .J?.20'le.rcf.�
•. �.�yaz: Rus!_�- düşii_ı:ı�\.�ı::�k çı�arılan mes..1.�� Y�?.�5..�--��!S:9.k
..E!��}.e.ği Y8.:��E��_ uyrtı���!�!.�.��Pıl���Ş.�_ı . Bu yasa şimdi Ya
hudi mültecilere karşı da geçerliydi. Doktor ve eczacı ola-
rak yalnız Türk uyruklular çalışabilirlerdi. Alman Yahudile-
,_r inin _ çoğtı...!?.€'.....�.l.r.r.ı::t:rıY�'.�::t.ki krizi ge.çic.� ...?..���Y<:J!l::t.LY�- �1;...
... ---····-····-····-..-·· · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · ·
99
ve teşekkürle anarız. Türkiye'nin tutumu, özellikle lslam
dünyasının tutumu göz önüne alınınca daha çok değer ka
zanmaktadır. Filistin'deki Arap-Yahudi çekişmesi ne dini bir
boyut eklenmesi, zaten var olan İngiliz-Fransız düşmanlı
ğından doğan Alman sempatisi lslam ülkelerinin çoğunda
antisemitizmin artmasına yol açmıştı. Bu açıdan bakılınca,
Türkiye'ye Alman-Yahudi mültecilerin kabulü daha da de
ğer kazanmaktadır. Aynı dönemde mesela lran'ın yüzlerce
Nazi Almanı'nı ilim ve sanat alanlarında görevlendirmiş ol
masını hatırlatalım.8
tıldı. 11. Dünya Savaşı'nın sonunda 1945 yılında yakalandı ve Ekim l946'da
asılarak idam edildi.
1 00
mıştı. 1 1 Sonradan yazdıklarına göre bu cephede Osmanlı or-
·
· ·· ·· · ·
·• · ••· •• ·
··
•. ..
-�q!_lf!!�:
13 Bakınız Landau , Pan Tıırlı i sm.
14 Bakınız Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları. Bir çok kez basılmıştır. tik kez
1924 yılında yazılıp yayınlanmıştır. G ökalp ve Atatürk karşıl aştırılmas ı için
bakınız Avner Levi , Türlıiye'de Adalet Pa rtisi, yayımlanmamış doktora tez i ,
Kudüs 1 984 (tbra ni ce] .
15 Lenczowsky; s. 62-65.
101
Jç�eri11den az bir �1.?..!.E.�.-1'..�E.:J.:ürki.:ı:�'.L_�tatürk.:ç_�.lQ�.��.�!'I.:.
nmfl e e� til�r: Pan-Türkçüler siyasi hayatın kenarında kal
mış küçük bir gruptu. Hemen hepsi kentli genç aydınlar
olup aralarında öğretmen, subay, gazeteci, şair ve yazarlar
ve ilim adamları vardı. l 920'lerdeki Yahudi d ü şmanlığı
kampanyasının ö n safında yer almışlardı. �<ı.:ı:� rı on�<t!la
fı.tatürkçüler arasın9a. ııYm.ın yapmak .z?r..I:ı��Y.?.!.':!:�;._�J.l.l.i
..
. . . .
k l . a�ya;d' a - Ni�
zi' lerin iktidara gelişleri Pan-Türkçülerde, Almanya ile tari
hi ittifakı canlandırma ümidini doğurdu. Bu ittifak özellikle
Sovyetler Birliği'ne karşıydı. T�!.�.1:L.?..?..YY� tl �r....J.3� rl.i.ğ i)� i n
.
S..2.�.1!.!�.sjy�_e.. a.ı:ı.�:� g�r.ç.�J�Je.ş��-!l�T-��·- Ce:vat Rıfat b u g ruba
..
mensuptu.16
1934 ilkbaharında, Cevat Rıfat, Münih'te Jul ius Streic-
her'in konuğuydu , sı.r.���h�.r.-��yağ� �.1:l��Y9.�.��..�.ı:ıt�s����..Per
.
16 Bu grubun simgesi Bozkurt'tu. Milli Inlıılilp dergisinin başlığı üstünde ele Boz
kurt vardı.
1 02
yazıda savaş sırasında ihanet etmiş olmakla itham etmek gi
bi, Türk Yahudilerine karşı kullanılabilecek antisemit mal
zemeye örnekler gösteriliyordu. O günlerde, Cevat Rıfat'ın
iki antisemit kitabı Sina Cephesinde Yahudi Casusları ve_ş��L
�i��r.r11arı'.ı11 .!.:f.q.�.ıT0...!?..if-��!i Almanca'ya çevrilerek yayınlandı
.
lar. 17 Suzi ve Liberman Türk Yahudileri arasında çok rastla-
nan adlardandır. Suzi Liberman'm Hatıra Defteri, ,gfı.Y�..���.X9.�. .
Ru da tabii Fan-Türkçülüğün
�···············-··-···--··-···----························· gayri-dini
.............. ............... oluşunu gösterir.
...-············-d-··�··-�··················· ··············
Olabilir ki "Nili" olayı ve Sara Aaronsohn Cevat Rıfat'a il-
ham vermiştir. Nili olayı ve Sara Aaronsohn18 ile antisemit
sloganlarla dolu Suzi Liberman arasında hiç ilgi olmadığını
söylemeye dahi gerek yoktur 9rneğin,. Suzi Libermaı:ı.....'.'. I.:al
_
.•
,,mud ., hahamlarının ·.
.. . ··-··-····· .. .. . . . emriyle" öz babasıyla
···················-····-················ ····-········--- cinsel
.. . .ilişkilerde
. ···-· .......... .........
bulll���-ş_���.�.�GlYI?-Glğı ta?.}.�_l�GII1. ant�serr,ıi.tiz!n.i,4.i r:
... ...... . .___.
. __
1 03
rasında kimsenin antisemit sıfatım kullanmadığını ve antise
mitlik iddialarının daima red edilmiş olduğunu hatırlatalım.
lşte burada ilk kez bir gazele kendini açıkça antisemit ola
rak tanıtıyordu. Derginin adının hemen altında "taşkın mil
liyetçi, siyası mecmua" ibaresi olup Yahudilerden ve Yahudi
kurumlarından reklam kabul etmeyeceği ilan ediliyordu.
JS ap� k ��L..�§lı:ı::I.1?.:! �-�:Z..�i.!1:...��.�g �-�L�.?..'.:��1 rt .. bul tı n ttY<:ıTc:l u .
_
_!?._{'.�gide rJ:Q��y_i.ı:ı.. ..�i.��.1... ����� _gibi tanınmış Pan-Türkçüler
yazı yazdıkları gibi, Türkiye'de yayınlanmakta olan Pan
Türkçü gazete ve dergilerin de 1i.stesi b.elirtiliyordu. Dergi
ırkçılık kavramları hakkında, Chamberlaine ve Gobineau gi- .
bi ırkçılardan yazılar, "Siyon Önderlerinin Protokolleri"20 gi- ,
bi düzmece antisemit malzeme, Henry Ford'un Bey nelm ilel
Yahudi si Theodor Fritsch'in "Yahudilerin mah iyeti" adlı in
'
1 04
parçasıdır. Bu dergi ile Der Stııenner'i yanyana koyup karşı
laştırınca, bütün karikatür, resim ve yazılarının, bir süre ön
ce Der Stuermer de yayınlanmış olduğunu bulduk. Yalnız
Alman Yahudilerinin adları yerine, Türk Yahudiler�ni belir
leyici Moşon, Salamon, Bohoraçi, Mazalto ve Rebeka gibi
adlar kullanılmıştır. )3irc;;o � antis.e.ı:ı:ı_i_�l-�� gi.�.� ?i.�. ��gıı:I.ı:ı ı:ı:ı.ıı:� .. .
_ . .�!..ıı:EL.Ye
1?..\E .
_ .
..
...
1 05
fat'ın yardımına koştular. Bir süreden beri Almanya'da bu
lunan Mustafa Nermi Vakit'te "Hakikat Yürüyor" adlı bir
cevap yazdı. Bu cevap bütünüyle Milli lnkılap'ta da iktibas
edildi. 24 ..I\1ustafa.. .�.�r..1?.i'_y�·· g�.r.� . T�����!. ?.��.1?� �.�����k}.a.�3:
.
.. .. . . �. . . . � .. � �� . 3: 11 .
2.1.<?Jile_r.i�� .Y�.�?.!!.����-q�r. Yahudiler konusunda ise Musta
fa Nermi, onların Türkleşebileceklerini kuşku ile karşılıyor,
onlardan Türk kültürüne gelebilecek faydayı ise önemsiz
görüyordu. Ayrıca Yahudilerin Türk toplumu il� bütünleş
melerini çok zor buluyordu . Çünkü, "işte yüzyıllardır
Türkçe değil, enkizisyoncuların dili olan İspanyolcayı kul
lanıyorlar" diyordu. Dil konusunda Mustafa Nermi'nin tu
tumu Atatürkçülerden farklı değildi. Fark Atatürkçülerin,
gayretleri arttırıp en sonunda Yahudileri Türkleştirmek is
temeleri, Mustafa Nermi'nin ise bundan kaçınmasıydı.
Mustafa
.. Nermi. ayrıca, Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanak-
!.J.� 5·���Ş}�;;;;;·a; ittif3.:�_Devletl�i.�'.�.1E. .��.���-����İ.�·:ç�iP;Ş;ii
.
..
1 06
davasının sonucu bu konuya bir örnektir. Mustafa Ner
mi'nin konuyu canlandırmasında yine Almanya etkisi gö
rülmektedir. Bilindiği gibi Hitlerist propaganda, Alman
ya'nın savaş alanında yenilmediğini fakat sırtından bıçak
landığı efsanesini yaymıştı.
Mustafa Nermi, ayrıca Theodor Herzl'i ve Filistin'de Ya
hudi bağımsızlığı için yaptığı çalışmalarından söz eder ve
Selanik Yahudilerinin 1 9 08 yılında Yahudi milliyetçiliği
güttüklerini söyler.26 Daha sonra devamla Yahudileri Erme
nilerle karşıla5tırır. O'na göre Ermeniler açıkça Türklere
karşı savaşmışlar, Yahudilerse saman altından entrikalar ta
sarlamışlardır.,,_�ıy:;�.<ı..f<: ı:-ı:e.r:T.:� bu arada yasaların öngördü
ğü eşitlik ilkesini de red eder. }?��Il1 Y<J 1 uyla ."f.i:ırk �?P�l1n.?:.'::1::..
.
.
26 Jön Türk ihtilali yılı. İhtilal önce liberal sanılmıştı, aslında milliyetçi mahiyet
teydi.
1 07
tisemitizmi iç içe girmiştir. Biz, Türk Yahudilerinin Alman
ürünlerine resmen boykot ilan etmiş olmadıklarım biliyo
ruz. Türk gerçeklerinde, çift sadakat demek olan böyle bi.r
harekete olanak yoktu. Fakat, Yahudiler gece gündüz onla
ra küfür eden ve tehdit savuran Almanların mallarına karşı
anI ve bireysel bir direnme göstermişlerse de bunu anla
mak hiç de güç değildir. Mustafa Nermi'nin sözlerinin ba
zıları 1 923/24'teki saldırıları hem üslup hem içerik bakı
mından çok hatırlatmaktadır. O saldırılarda da Fan-Türk
çüler yer almıştı.
Bir diğer Fan-Türkçü, gelecekte bu eğilimin önele gelen
lerinden biri olarak göze batacak olan...!:!.Q_��-!':J_!_l��!. At?�:::.�.
_QrhE..ı! .�ergisinde _Ya�u<l.ilere bir �hta� .Y.'.:':Y..�
. .ı !�_cl.�· Bu ihtarda
.
1 08
gitmiş olan arkadaşlarımız söylüyor.
Almanya, Lehistan, Macaristan, Romanya gibi bazı
memleketlerde ise, Yahudi aleyhdarlığının nasıl yırtı
cı bir şekil aldığı nı ve bir gün bu memleketlerdeki
Yahudilerin muhakkak kapı dışarı edileceğini hepi
miz biliyoruz. Yahudi meselesini ilk halleden memle
ket Almanya olmuştur. Başka milletler bundan ders
alacaklardır. lsveç gibi kendi halinde bir milletin bile
Yahudi düşmanı olması bu menfür milletin dünyada
nasıl telakki olunduğunu ispat etse gerektir.
İstanbul'cla çıkmaya başlayan Milli inkılap mecmu
asının Yahudilerin hakiki mahiyetini meydana koyan
neşriyatı üzerine Yahudiler arasında bir galyan oldu
ğunu, hatta onların Beyoğlu'nda gizli bir toplantı ya
parak Milli lnkı lap mecmuasına karşı mukabil cephe.
almak için bazı kararlar verdiklerini işittik. Yalnız bu
hareketleri bile onların Türkiye'ye karşı besledikleri
duyguları gösterir. Bir defa hükümetten gizli olarak
toplantı yapmak kanuni bir cürümdür. Müddei umu
miliğin dikkatini celbederiz. Saniyen kendi aleyhle
rinde neşriyat yapılmamasını istiyorlarsa bu vatana
sadık kalmağa mecburdurlar. Onlar her hareketlerile
ve çıfıt yaygaralarile bizden ayrı olduklarını daima
bize anlatırlarken biz de her halde onlara methiye ya
zacak değiliz. Biz Yahudilerin memleketteki meş'um
iktisadi ve ahlaki rolünü biliyoruz. Hatta mütareke
yıllarında lstanbul'u süsleyen( ! ) İngiliz, Fransız,
Amerikan, İtalyan, Yunan ve Ermeni bayrakları ara
sında bir ele Yahudi bayrağı olduğunu unutmadık.
Eliza Niyego adındaki Yahudi kızının cenaze merasi
minde yaptıkları edepsizliği de kendileri unutmamış
lardır. Bir maliye memuruna rüşvet teklif ederken
Ankara'da yakalanan iki Yahudi avukatla, Türklüğü
1 09
tahkir yüzünden tevkif olunan Yahudi kızı meseleleri
de onların namussuzluklarmın son perdesini teşkil
ediyor. Öyle, ikide bir Yahudileri Türkleştirme cemi
yetleri kurarak bizi kandırmağa çalışacaklarına na
muslu Türk tabası olarak kalsınlar yetişir.
Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadı-
- --
.. ğ �ı.z.. gi.�{ hı:;�-;:;-��!���yi�.:�_t:.:... Ç mii·�··;� kad;� f��ı-na
ı a
verilse, demir olmıyacağı gibi , Yahudi de ne kadar
yırtınsa Türk olamaz . I?E!����--�� r i�tiy�z.dı:c__her ku
la, bilhassa Yahudi gibi kullara nasip olmaz. Onlara
yapılacak ihtar şudur: Hadlerini bilsinler. Sonra biz
kızarsak Almanlar gibi Yahudileri imha etmekle kal
maz, daha ileri gideriz: Onları korkuturuz . Malum ya
ataların sözüne göre Yahudi'yi öldürmektense kor
kutmak yekdir.
Atsız
110
Milll inkılap dergisinin ilk sayısının çıkmasıyla İstanbul
Yahudi toplumu idare heyeti toplandı, konuyu tartışıp çare
ler aradı . 28 Gazetelerde cevap vermek Milli In lulap'ın rekla
mını yapmak ve amaçlarına hizmet etmekti. Mahkemeye
başvurmak düşünüldü. Fakat derginin yazılan genel saldı
rılarda bulunuyor, belli kişileri hedef almıyordu . Sorun as
lında hukuki değil siyasiydi. Aynca, Ginzburg davasının Ya
hudi düşmanlarına yaradığını da unutmamışlardı. Sonunda
idare heyeti, Başbakan'a bir dilekçeyle başvurup yardımını
istemek kararına vardı .
23 Mayıs 1934'te idare heyeti dilekçeyi kaleme alıp, Baş
bakan İsmet Paşa'ya yolladı. Dilekçe, Türkiye'de yaşayan
yüz bin Yahudi'nin sadakatini dile getirmekle başlıyor ve
vatan bildikleri Türkiye'de kendi işleri ile meşgul olmaktan
başka arzuları olmadığını belirtiyordu. Sonra, birkaç hafta
dır, birkaç gazetede özellikle Millf Inkı lap'ta düşman bir
kampanya yürütüldüğünü ve toplumun Yahudilere karşı
tahrik edildiği anlatılıyordu. Dilekçeye, Başbakan'ın kendi
sinin bizzat okuyup değerlendirebilmesi için Milli Inkılap'ın
ilk iki sayısından birer nüsha eklendi. Dilekçeyi idare heye
ti başkan vekili Henry Reisner ve sekreter Şemuel Altabef
imzaladılar. Aynı gün Ankara Yahudi toplumu idare heyeti
ne ele başvurulup yardım istendi. Sekreter Altabef, dilekçeyi
beraberinde alıp Ankara'ya gitti. Ankara Yahudi toplumu
ldare Heyeti Başkanı Daniel Aravi ile beraber 25 Mayıs
1934 tarihinde dilekçeyi resmen Başbakan Müşaviri'ne tes
lim ettiler. Müşavir dilekçeyi inceledikten sonra, İçişleri Ba
kanlığı'na havale etti. Dilekçe sonra sırasıyla Emniyet Genel
Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve en son Matbuat Müdürlü
ğü'ne ulaştı. Bütün bu mercilerde durumun inceleneceği ve
gereğinin yapılacağına söz verildiği gibi, hükümetin gazete
lerdeki antisemitizme karşı olduğu da söylendi. Fakat ge -
28 G.A. 'ın tanıklığına dayanıyoruz.
111
rekli idari ve hukuki işlemlerin çok zaman alabileceği belir
tilip, bu arada Yahudilerin endişelenmelerini gerektiren bir
durumunda olmadığı vurgulandı.
Dilekçeden -vaadler ve teselliler hariç- somut ve peşin
hiçbir sonuç doğmadı. Belki ilgililer olayın ciddiliğini kav
ramadılar, belki de memur zihniyeti daima böyle hareket
sizlikle tecelli ederdi.
Bu arada Milli lnkılap yayınlanmaya devam etti. Tahrik
ler, saldırılar daha da çeşitlendi: Atilhan, lstanbu llu bir Ya
hudi iş adamının kurduğu ayakkabı fabrikasını hedef aldı.
O'na göre bu fabrika binlerce Türk zenaat erbabının ekme
ğini ellerinden alacaktı. Aileleriyle birlikte nafakalarını kay
bedeceklerin sayısı bir milyonu [öyle! ] geçecekti. 29 Yazıda
sanayi ilke olarak kötü gösteriliyordu. Bu da Atilhan ve
benzerlerinin, değişiklik ve modernleşmeye karşı tutucu
luklarını belirtiyordu.
Başka bir yazıda Atilhan İzmir'deki Şpirer firmasının Ya
hudi müdürüne saldırdı. Atilhan'a göre, Yahudi müdür, fir
manın sahiplerinin arzularına karşı gelerek birçok Türk iş
çisinin işlerine son vermişti. Yazıda firmanın sahipleri
"iyi"ye örnek olarak gösteriliyordu. Atilhan onların da Ya
hudi olduğunun farkında değildi. Aşkenaz olduklarından
adları Almanca'ydı ve Türk Yahudilerinin tipik adlarından
değildi.30
Başka bir sayıda, Başbakan lsmet lnönü'nün resmI, "Lo
zan'da memleketi yüksek finanstan ve mali mahkümiyetten
kurtaran. Beynelmilel finans entrikalarına müsaade etme
yen büyük hükümet adamı" şeklinde tanıtılıyordu. "Bey
nelmilel finans entrikaları", tabii ki Yahudileri kastediyor
du. Lozan'da İsviçre Yahudilerinin İsmet Paşa'ya göstermiş
112
oldukları sevgi ve saygı Haim Nahum'un lsmet Paşa'nın da
nışmanları arasında oluşu tamamen ihmal ediliyordu.
��g��-�--�Y�.��--�!.�!�_'._�'..�.�....5.?.Y����?..�.�-�---�!�E.���ş....'.'..:.�:.J2.�.:...
..rrıarlarında saf Türk, kil::°.:�. a��!laY�!!!�E�. i11<:1:°.:!���.::.:.: ş�_@pd�:
_
...�i .�92'.li.r.ı.f.ı..:ve Mehmet Asım'ın "Biz her .millete saygı gösteri
riz, fakat bütün kalbimizle ekmeğimizi yiyip bizi küçük gö
renlerden nefret ederiz" sözünü aktarıp Albert Saltiel adlı
bir Yahudi'ye saldırıya geçiyordu. lstanbul'lu Saltiel Atil
han'ı iflas ettirmişti. 31 Aynı sayıda başka bir yazıda Atilhan,
Türkiye'ye, Anadolu'ya, .dünyanın her tarafından gelecek
kanı saf Türk kanı olanları yerleştirmek istiyordu. Aynı ya
zıda Türk kadınların hepsi sağlam ve gürbüz hepsi birer
kahraman olacak çok çocuk yapmaya çağırıyordu. Amaç,
Türk nüfusunu arttırmaktı.
"Maskeler Aşağı! " adlı bir başka yazıda, Atilhan Yahudi
lerden "bir hastalık, sosyal yapımıza ve dünyanın sosyal ya
pısına musallat olmuş bir mikrop, yalnız Almanya değil,
bütün dünya bu sosyal vebadan bu parazitlerden acı çeki
yor" şeklinde söz ediyordu. Yazar ayrıca Yahudilerin Balkan
Savaşları'ndaki ihanetlerine [ ! ] geçiyordu. Yahudi evlerine
sığınan Türk subaylarının ailelerini Yahudiler düşmana tes
lim etmişlerdi. Gazza cephesinde ihanetlerinden bahsediyor
ve Tiberya şehrinde Türk askerlerine Yahudilerin saldırmış
olduklarınıl?] iddia ediyordu. O günlerde (Mayıs 1934'ün
başı) Tiberya kentinde vuku bulup ve birçok Yahudi'nin
ölümüne sebep olan seli Tanrı'nın Yahudilere ihanetlerinin
bir cezası olarak nitelendiriyordu. Devamla, Yahudilerin
Türk iktisadiyatına musallat oluşları mahut iddiasına geçi-
yordu. En son !_��-�����-i?._.!!itler'i ta�-�-�!__��!i ğ� ���\.�J-�n��
.�ı;ırşı ��!'.�!..�E.�isemitizm in��-.H:�!!�E'..�.�-��--��.b.�--�.5.!�i..._ye_ kö l�lü
�ı:>l.ci.tı ğllnll .. s()ylü,yorcJ.� .
Milli 1nkı1ap'm antisemit kampanyası Trakya ile özellikle
113
ilgiliydi. Yukarıda 192311 924 yılları olaylarını incelerken
belirttiğimiz Trakya'nın özel durumu bunun nedenlerinden
biri olabilir. Fakat ayrıca burada Alman etkilerini görm!;;k
d,e mümkündür. Bilindiği gibi Alman Nazizminin amacı Av- .
rupa'yı Yahudilerden arındırmaktı. Öyle ki Milli Inkılap'ın,
kampanyasının Türkiye'nin Avrupa kesimindeki topraklar
da yoğunlaşması buram buram Alman kokuyordu. Uzun
köprü'lü bir Osman oğlu Rasih yazdığı antisemit bir yazıda
açıkça Trakya Yahudilerinin öldürülmelerini istiyo rdu:
"Oraya Koh basilinden daha azgın mikroplar perçimlen
mişler... Yiğit ağalarımın yiğit kardaşları, haydi artık koşa
lım: Barbarusun sularına çirkefler karışıyor. Tunca semala
rında vahşi saksağanların yaygaraları duyuluyor. Edirne
kan ağlıyor. Edirne'nin şanlı Cumaları Cumartesi oldu ar
tık. Söğütlerin koyu gölgelerinde kahramanlık hikayeleri
anlatılmıyor. Orada Musa oğulları günlük kazançlarını he
saplıyorlar. Onlar dünyanın en soysuz milletidir. Onun için
Tanrı onları her vakit ezilmeğe mahkum etmiştir. Tanrı'nın
sevmediğini peygamber sopayla koğalarmış. Peygamberin
sopayla koğaladığını biz ne yapsak yeridir. "32
Sözle, yazıyla başlayan kampanya zamanla fiiliyata dönüş
meye başladı. llk adımlar bildiğimize göre Çanakkale'de atıl
dı. Türk köylülerinin, güya Yahudi tüccarlar tarafından sö
mürülmelerine karşı başlayan bir kampanyadan sonra Hazi
ran ortalarında Yahudilere ticari boykot ilan edildi.33 Bu, ls
tanbul'un Yahudi toplumunun Ankara'ya başvurması ndan
bir ay kadar sonraydı ve yetkililerce henüz hiçbir önlem
alınmamıştı. Paris'te Alliance Israelite Universelle örgütü
nün Droit de Vivre adlı gazetesi ve Londra Yahudi toplumu
nun yayın organı ]ewish Chronicle Türkiye'de olayları anlatıp .
incelemeye başladılar. ]ewish Chronicle gazetesi, Milli lnkı-
32 A.g.d., 1 Temmuz 1934, s. 8 , "Kari' Yazısı".
33 jew i slı Clıronicle, 6 Temmuz 1 934 s. 33-36.
114
lap'ın kampanyasını özetleyip Cevat Rıfat'm Almanya gezisi
ve Almanlardan para almasıııı anlattı.34 Buna karşılı k Türk'
Yahudilerinin o dönemdeki gazeteleri ]oumal d'Orient ve La
Boz de Oriente olaylar hakkında en ufak bir bilgi vermediler.
El Tyempo ve David Fresko dönemi tarihe karışmıştı. Döne.'.'
min mevcut Yahudi basını, belki çaresizlikten, korkak, hay
siyetsiz ve dalkavuk olmuştu. Türk basını da Çanakkale'de
meydana gelenlere dair en ufak bir bilgi vermedi. Aynı sus
kunluğu Filistin'deki Yahud i basınında da rastladık.
Kader mi raslantı mı diyelim, o günlerde Mecburi lsl<an
Kanunu çıkarıldı. Bu yasaya ve hükümet görüşüne göre bazı ·
halk kesimleri bir bölgeden diğerine göçe, belli yerlerde otur
mamaya zorunlu kılınabiliyorlardı. Yasa Doğu ve Güneydoğu
Anadolu olaylan için hazırlanmıştı. Nitekim daha sonraları
bu yasa çerçevesinde bazı Kürt aşiretleri yer değiştirildikleri
gibi, birçok şeyh de yerlerinden sürgün edildiler. Fakat 1934
Haziran'ında Mecburi İskan Kanunu ile antisemit kampanya
tehlikeli bir yolda rastlaştılar. Bu yasadan doğan ilhamla anti
semitler, "Hükümet ve lsmet Paşa bütün Trakya Yahudileri
nin lstanbul'a sürgünlerini istiyorlar" sözlerini yaymaya baş
ladılar. Trakya kentlerindeki antisemit kampanya İsmet Pa
şa'nın adı arkasına saklanarak yapıldı. Yahudilerin imdat çağ
rılarına karşı yetkililerin ilgisizliği ve en ufak bir önleme gi
dilmemesi Yahudilerde hiç güven bırakmadı. Çanakkale'de ..ı .... . . . . . . .......... .
udiler f ziki l
par� ���9.:!E.��.ı.. �Cl-Y��...Y.�...ı!�� ge���...9J�� n ı:>ld. 1:1:. Yahudiler
.. . .
115
.Haziran Pazar günü, . kentin önde gelen Yahudilerine imzasız
tehdit mektupları geldi, derhal kendi terketmezlerse öldürü-
..... . . ..... .. . .......... ..... ....... ....
116
mezbahaya geldiler, girmelerine izin veril medi. Geceki
olaylardan doğmuş olan korku arttı. Bu arada Kırklare
li'nden kaçanl:fr Edirne'ye varmaya başladılar. Anlattıkları
feci olaylar, Trakya'nın en büyük kenti Edirne'deki büyük
Yahudi toplumunu da paniğe soktu. Edirne Yahudileri de
evlerini barklarını bırakıp kaçmaya başladılar. Yahudilerin
kaçmaları ve evlerinin dükkanlarının sahipsiz kalması se,r
seri takımına yağma cesareti verdi.
Uzunköprü'de yetkililer bir taraftan Yahudileri fiziki sal-.
dınlardan korurken diğer taraftan "hükümet gitmenizi isti
yor" şeklinde beyanatta bulundular. Uzunköprü'nün bütün
Yahudileri, her şeylerini bırakıp kaçmak zorunda kaldılar.
Sonradan gazeteler buradaki olayları, Bulgar veya Çingene
olan iki yabancının tahrikine bağladılar. Onlar Yahudilere
karşı bir ticarı boykot yürüttükleri gibi 3 Temmuz gecesi de
saldırganların başındaydılar. Kaymakam ve Jandarma Ko
mutanı Yahudilere fiziki zarar verilmesini önleyebildiler. 37
Aynı gece Trakya'nın ..S.ilivri, Babaeski.?. 1::-1l1. ��:ıırgı;ız? Ç?�l,u
xe L:apsekJ_ kent ve kas.abalarıı:ı�ı:l.�ı:l �l;l�����l��--�l-�1:1.: .I.��!.��?:I.ğ� -·
��§�.1:1..Y.�.-�.�}.!��!�'.��..?..!�Y��!_.�?.�!�..�-�1.��!�-�!.�� kak!!�:lr.
·
4 Temmuz günü, Trakya'nın on�on beş bin kişi kadar
•.
37 Yukandaki makaleyi ilk kez 1984 yılında lsrail'de yayınladıktan sonra, Kırkla
reli doğumlu Ş.N. bana başvurup, Kırklareli'nde asla böyle olayların olmadığı
m, Türklerin daima iyi olduklarını ve Yahudilerle iyi geçindiklerini anlattı.
117
bul'a kaçtıklarını söyledi.38 Türk Yahudi gazeteleri de olay
lar hakkında bilgi vermeye başladılar.39 Gazeteler, yazıların
da 4 Temmuz'dan önce geçenlerin de öyküsünü anlattılar.
Bütün gazeteler bu tarihe kadar neden sustular? Neden bu
tarihte hepsi birden yazmaya başladılar? Bu sorulara yanıtı
mız yoktur.
G:�2.��� l� r�l1 ��� - ?�ar,�k .Ira,�ya .. () hıY.�arın�..Y�ZI!l:�Y� ?�Ş,.!_a
dıklan gün Başbakan · İsmet Paşa, Ankara dışında tatildeyd i.
.. .
.
.
öTan Ü.�Ücü olayları" anlattı, "Trakya Yahudilerinin bir kıs
.
118
bildiri yayınladı. Bildiride olayların anlatılmasından sonra,
bunların, yasalara karşı olduğu ve en ağır şekilde cezalandı
rılacağı söylendi. İsmet Paşa bildirisinde, şikayet eden Ya
hudilerin bu bilcfiriy"CresillTbTr···c:·evap· üfarak gÖr��ı �·�İ� i,
"';d;:iet"ffiercileriilelJaŞ"Vlirup-lıai<fari'iı···a:r:ama1ariılı i5i�di.4·;···
···· iü.rk Yahl1düeri �·in. çÖğu, İsmet PaŞa ıi�� bu. bÜdİrisini
..
l · '
119
- Bürokrasinin kronik tembelliği,
- Azınlıklara sözlü saldırıların olağan görülmesi.
Tekrarlayalım, olaylar yalnız sözlü olmaktan çıkınca, Baş
bakan derhal ve kesin bir şekilde büyük bir etkinlikle ge
rekli her şeyi yapmış ve Yahudilerin selametini garantile
mişti. Almanya'da Uzun Bıçaklar Gecesi olmasaydı, Trakya
olaylan belki sözden ibaret kalırlardı. Yazık ki yetkililer bir
gün önce harekete geçmediler. Başbakan İsmet Paşa, aklığı
önlemlerde hem Cumhurbaşkanı Atatürk, hem bütün önde
gelenlerin tam desteğini kazandı.
Nitekim fiili adımlar gecikmedi. İçişleri Bakanı Şükrü Ka
ya, Jandarma Genel Kumandanı ve İçişleri Bakanlığı Genel
Müdürü ile beraber Trakya'ya hareket etti. Bütün bölgede
örfi idare ilan edildi, seyahat yasaklandı. Polis ve jandarma
kolları tüm Trakya kentlerinde devriye gezmeye başlarken
Yahudilerin ev ve dükkanlarına nöbetçiler konuldu, olaylar
derhal durdu. Yalnız Edirne'de nöbetçilere rağmen Yahudi
lerin evlerine saldırma girişimi oldu. Gazetelere göre saldı
rıların başında Bulgar asıllı çingeneler vardı. Bir jandarma
onbaşısı saldırıyı önlemeye çalışırken bıçaklandı. Bölgeye
derhal büyük güvenlik kuvvetleri getirildi. Saldırganlar tu
tuklandı. Edirne Belediyesi Yahudilere besin dağıttı, yavaş
yavaş burada da durum yatıştı.
Trakya'ya gitmekte olan İçişleri Bakanı kafilesindeki gazete
cilere ilk izlenimlere göre olayların birkaç kentte oluşmuş
olan yerel örgütlenmelerden ibaret olduğunu söyledi. Bakanın
kendisi bir demeç vererek, Trakya'ya olaylan inceleme için gi
dişinin Başbakan'ın emriyle yapıldığını söyledi. Bakan deme
cinde, Türkiye'de tüm vatandaşların yasalar önünde eşit ol
duklarını, hatta yurtta bulunan yabancı uyrukluların dahi
Anayasa ve yasaların korumaları altında bulunduklarını vur
guladı. Antisemitizme değinerek "Son zamanlarda bazı Avru
pa ülkelerinde moda olan bu cereyan bazen bizde de baskılar
1 20
yapıyor" dedi. Yetkililerin, bütün vatandaşları korumaya ka
rarlı olduklarını, Yahudilere karşı propaganda yapıp yazı ya
zanlara karşı önlem almakla yükümlü olduklarını ilan etti.
Gazeteler hükümetin tüm karar ve önlemlerini ayrıntılı
olarak yayınladılar. Ankara'da Haber gazetesi olaylara bir
başyazı tahsis ederek, Yahudilere karşı Trakya'daki baskıla
rın iktidar tarafından hayretle karşılandığını, gerekli araştır
manın açıklandığını ve suçluların cezalandırılacağını belirt
ti. Mahkemelerin her türlü şikayeti dinlemeye açık oldukla
rı, herkesin şikayet hakkı olduğu "çünkü yürürlükte olan
yasalar, suç işleyenlere ceza öngörürler" dendi. Yazı, Yahu
dilerin tek borçlarının vatana sadakat olduğunu ve vatana
sadık kaldıkça "Musevi0' vatandaşlarımızın günlük işlerin
den ayrılmalarını gerektirecek hiçbir şey bulunmadığını
söyleyerek sona erdi.42 Ülkenin hemen hemen bütün önem
li günlük gazeteleri Başbakanın sözlerini ve yaptıklarını
destekleyip, Trakya'da özellikle Kırklareli'nde meydana ge
lenleri kınadılar. A. Kaya olayları, "Türkiye Cumhuriyeti
için bir kara leke" olarak niteleyip, Başbakan'ın sözlerini
aktardı ve Türkiye'de antisemitizm bulunmadığını, bu kav
ram için Türkçe'de bir ad dahi bulunmadığını ekledi. Ticari
boykotu az sayıdaki kişilerin para hırslarına bağladı . "Yerel
yetkililer yanılıp, olaylara gerekli önemi vermediler, şika
yetleri ciddiye almadılar, bunun üzerine bazıları her şeyin
serbest olduğunu sandılar" şeklinde sonuca vardı.43 Bu söz
lerle çizgilenen olayın, başı bir gazete kampanyasıyla başla
dı, zamanla bu kampanya ticari boykota dönüştü, yerel yö
neticiler ilgilenmeyince fiziki saldırılara vardı.
Va-Nü (Vala Nürettin) olaylan "yarım düzine adam nas
yonal sosyalizm oynamaya kalktılar"44 şeklinde özetledi.
1 21
Yazılarında, lstanbul'a sığınan Yahudilerle yaptığı görüşme
leri anlatarak, "Yahudiler Almanya'da geçen olaylar yüzün
den yılmış durumdaydılar, derhal paniğe kapıldılar ve ilk
saldırıda evlerini barklarını bırakarak kaçtılar" dedi. Bece
riksizlik gösteren yerel yöneticilerin İçişleri Bakarn'nca ce
zalandırılacağına güvenini belirtti. "Türkiye'de tek h üküm
ran kanunlardır" diyerek, "Nazi Almanya'sına benzer kov
ma olayları olamaz", diye ekledi. Va-Nü'nun sözlerine göre,
Türk milleti, Yahudi düşmanı, ırkçı veya yabancı düşmanı
değildi. Bununla beraber Yahudilere karşı bazı sitemleri de
vardı. Türkçe değil ele, bozuk bir dil -judeo espanyol- ko
nuşuyorlardı. Yahudilerin Türk kültürüyle bütün leşmenıiş
olmamaları, onlara karşı duyulab ilecek düşmanlığın tek
köklü nedeniydi.
Gazetelerde ayrıntılarla anlatılanlara göre yerel yönetici
ler en azından görevlerini ihmal ettiler. Yahudilere karşı bir
kin temeli vardı. Almanya'da meydana gelen olayları, sokak
güruhunu Yahudilere karşı tahrik etti, Yahudiler ise derhal
yıldılar.
8 Temmuz'da İçişleri Bakanı ve beraberindekiler, Eclir
ne'de soruşturmaya başladılar. Sıkı güvenl ik önlemleri, bir
çok Yahudiye evlerine özellikle Edirne'ye ve Kırklareli'ne
dönme cesaretini verdi. Bakanla birlikte olanlar gazetecilere,
"Yahudiler çok çabuk korktular" şeklinde konuştular ve
"olayların büyüklüğü -veya küçüklüğü- ve mahiyeti öyleydi
·
ki karşı gelmek mümkündü, savunma imkanı vardı, fakat
Yahudiler buna cüret etmeyip kaçtılar. Yetkililere şikayet da
hi etmediler"45 diye sözlerine devam ettiler. Bu sözlere göre
anlaşdıyor ki, Yahudiler Trakya'daki yerel yöneticilere gü
venmediler belki de onlardan korktular. Bakan ve beraberin
dekilerin sözleri ise sanki Yahudileri, saldırganlara karşı
güçle karşı koymaya çağırıyordu. Antisemitizm hakkında
45 joumal d'Oricnt, 9 Temmuz 1934.
1 22
başka bir yazısında Va-Nü bu akımın kaynağını Hıristiyan
lıkta görüyordu. lsa'nın intikamı binlerce yıl sonra alınmak
isteniyordu. Va-Nü, lspanya'dan kovulan Yahudilerin Türki
ye'ye kabul edilişlerini hatırlatıyordu. Trakya olaylarınm her
türlü mantığa karşı olduğunu Türkiye Yahudilerinin tümü
nü lstanbul'da toplamayı onları bir azınlık olarak kalmaya
itmek şeklinde görüyordu. Modern antisemitizmin temel ta
şı olan Yahudilerin dünya iktisadiyatına egemen olma iddi
asının gülünç bir efsane olduğunu belirtti.46
Türk Yahudileri adına, ertesi gün, hukuk profesörü Mi
şon Ventura konuştu. O'na göre Trakya olayları düzenli bir
antisemitizm sonucu olmayıp, bazı kişiler tarafından işlen
miş yasaya karşı gelme olayıdır. Uzun övgü dolu sözlerden
sonra, Türk milletinin, asla Yahudi düşmanı olmadığını ve
daima Yahudileri koruduğunu belirtti. Almanya'da meyda
na gelenlere işaret edecek bu olayların diğer Avrupa ülkele
rine yayıldığını söyledi. Türkiye'nin Almanya'da açıkta ka
lan Yahudi ilim adamlarının üniversitelerine alıp, Türk
gençliğini eğitmek için onların eline emanet ettiğini hatır
lattı. Sonra Türk yasalarının ırkçılığı suç saydığını söyleyip,
Yahudileri Türk kültürüne girmeye çağırdı.47 Mişon Ventu
ra'nın sözlerinde görüldüğü gibi, Türk Yahudileri en ufak
bir protesto harekeli yapmaya muktedir olmayıp kaderleri
ni Türk yetkililerinin ellerine bırakmışlar� ı.
lstanbul'a sığınanlara gelince, İstanbul Yahudileri onlara
yardım için seferber oldular. Özel bir yardım komitesi ku
ruldu. Bağışlar topland ı. Bu arada özellikle, Aseo, Teano, Si
yan, Abuaf, Ben Hayim, Palaçi, Şalom, Salti, Saporta, Poli
kar, Kalderon, Levi, Burla, Kaneti, Penso, Sedaka, Dekalo,
Kazes, Natan, Niyego, Franko, Amram, Şuravski. ve Karako
adlarını saygıyla hatırlatalım. 4 Temmuz Perşembe günü sa-
123
bahından başlayarak Sirkeci tren istasyonunda ve otobüs ga
rajında Yahudi toplumu temsilcileri bekledi. Gelenler çoğu
aç ve çıplak olup bunlar Balat ve Hasköy mahallelerindeki
Yahudi kurumlarına götürüldüler. Okullar ve havralar ya
takhanelere dönüştürüldüler. Doktor ve hukukçular getiril
di . Gerginlik ve korku yüzünden çoğunun doktor yardımına
ihtiyaçları vardı. Hastalananlar ve fiziki zarar görenler de
vardı. Trakya'dan kaçma sırasında, yolda galiba zamanından
önce meydana gelen dört doğum olayını saptayabildim. İs
tanbullu Yahudi gençler, gelenleri yalnız bırakmadılar, her
türlü yardımda bulunup cesaret verdiler. lstanbul Yahudileri
kaçanlara hep yardım etti. Kaçanların bir kısmı, olaylar yatı
şınca evlerine döndü. Bir kısmı ise İstanbul'da kaldılar.
Trakya'daki Yahudi ·nüfusu en az bin aile azaldı. Örneğin
}J;;:unköprü'ye· dönen olmadı. _Çanakkale V('._ 1:<ır��ar.�li, .X�!:1:u:
.
..dilerinin çoğu ve _ _J:ıir5_�!<_!'.�.�E1.1el!. İstanbul'da �;;ıl4ılar. Bu
olaylar sonucu Türkiye'den göç eden birçok aile bulduk.
Diğer taraftan, yetkililer resmi soruşturmalara ve önlem
ler almaya devam ettiler.)çişleri Baka�_ı_! .��!.�!���!� EmniY._��
Müdürü'nü ve Ticaret Odası Başkanı'nı görevlerinden aldı. ..
.Q.�!_ı.a sonra bu-..�.�isi, Bele_?_.iy_�-�������-ve saldırı ve y;ığJ:Il:a�a-
-··· ···-----·-·--····--···-·-······-······-··-·-···-······-·----·-··· ···--··. .······-·-··-·-- ·· · · · · · · · · ·····-· ······ . . . . . . . ,., . . . . . . . .... .
1 24
nip kuvvetleniyor... Birkaç gazetede antisemit bir kampan-
ya yürütüldü ... Türklerle Yahudiler arasında gerginlik oldu-
ğu söylendi... Ticari, siyasi ve milliyetçi faktörler oldu ... Ya-
hudilerfn yabancı bir kültür ve dile bağlılıkları anlatıldı . ..
Bir kısmı için casus oldukları, zarar getirdikleri söylendi.
Bütün bu iddialar bu silahsızlanmış bölgeyi etkiledi ... Yahu
di aydınlar olayın kökünü Osmanlı döneminden gelen kül
tür farkında görüyorlar ve şimdi Türk kültürünün içinde
erimek istiyorlar... Haziran ayı ortalarından beri hükümetin
Yahudileri Trakya'dan çıkarıp lstanbul'da toplamak istediği
söylentileri duyuluyordu. Bu söylentilere göre bu yasa yo
luyla değil, baskılarla sağlanacaktı. Bu söylentiler sonucu
24 Haziran'dan başlayarak Çanakkale'den, 30 Haziran'dan
başlayarak diğer Trakya kentlerinden kaçmaya, işlerini ve
varlıklarını satmaya başladılar. .
3/4 Temmuz gecesi olaylar patlak verdi. Olaylar Anka
ra'da duyulunca hükümet derhal sert önlemler aldı . Olayla
rın sonucunda
1- Trakya'nın on üç bin Yahudisinin on bini lstanbul'a
kaçtı.
2- Edirne ve diğer Trakya kentlerinde Yahudilere karşı ti
cari boykot yürütüldü, okul çocukları bu girişimlere karış
tırılmak istendi.
3- Kırklareli'nde 3/4 Temmuz gecesinde bir soyguncu gü
ruhu Yahudilerin evlerine saldırdı, soydu ve yağma etti.
Olaylar çarşıya yayılmadı. 65 ev yağmaya uğradı.
4- . o lay_�_a r sırasında bi_�_l'.!E.�.'.:�.�!.'.1. ?. '2��:?.���...?-19.�;.9:��-�-? ?.ir
. . ..
.X�h.t:t.�i yaralarıdı .
..
. .. Olaylara gelince :
1 - Bütün adalet ve güvenlik güçleri görevlerini tamamiyle
ve tereddütsüz yerine getirdiler.
·
·
·
..
,Yahudileri far.�!�!'.:lşt.ı!.�_a.}��-·�Y.��a..�..��.-����-��--�:?.!.�Y.!?..�..9.�.: .
Nitekim, yetkililer, Türkiye'de azınlıkların kaynaşmasını
herkesten Kürtlerden de istediler. U
Kürtler en büyük ve ·· · · · · · · •
3. Savaşa Doğru
Türkiye Cumhuriyeti'nin Batı'ya yönelen siyaseti, lngiltere
ve Fransa'ya yaklaşmakla sonuçlandı. 1938 yılında Montre
ux antlaşmasıyla, Trakya ve Boğazlar'a sınırsız egemenlik
v.�y;;ı
...
rüttü. Kendisini, düşüncelerini, plan ve ideallerini seçmen
lere ayrıntılarıyla sundu. Genel olarak liberal olarak özetle
nebilen bir program ileri sürdü. Seçimler sonunda bağımsız.
olarak milletvekili seçildi. .T�.r.��y� :ı3.�Yı:l�}'llillet M.e.cl��r11.e.
seçilen ilk Yahudi oldu. . . . . .. . . . . . .
131
ve sosyal kurum ve örgütlerinin Yahudi gençlere açık tutul
malarını istedi. Yahudi toplumunun çalışma sahasının yal
nızca dini ve sosyal yardım konularına daraltılmasını iste
di . 51 Burada kesinlikle vurgulamak gerekiyor ki, azınlıkların
Tü;ki�Ş��1�i.Ü�����i.�::�i�fii���:��l�---�;:;: ··�i.���� !��-A�ğ1E�·
.!P-�d�:...P.}E...E_�_ğ�Şt��J!l:e�.. içi f.1 i:'.J:l yf.�� .1:?.��-.1:?.��-��--�?.��. .gJ.�m!Ş:-
tır. D in vı;:)_ı:ı:a.:!!ç.Jı_�I�!:?ln k�ş-�_?..��. !.�!. ?.!���-_g�!�l��:. . . .
lQ._�Q.'.!!�.!:��il�!-.Y!.._!2?? . yı�-�:n.da��-�-��a.�_iJ..�llar3.__ka!��ıla�:.�3..
...
. .
-
..
1 32
ise mütevelli heyeti yoluyla yapılıyordu. Yeni . durumda bu
son yol da kapanmış,. toplumun bir yönetim heyetine sahip
olması önlenmişti. Bundan sonra ne genel kurul toplantıla-
rı, ne de yönetici seçimleri yapıl�bilecekti. 1936 yılında iş
başında bulunanlar, toplumun işleri ile ilgilenmeye devam
ettiler, değiştirilmeleri mümkün değildi. Mesela lzmir'de
•
133
ikincisi ise İçişleri Bakanı Şükrü Kaya başkanlığındaki Mec
lis İçişleri Komisyonu'nda görüşüldü.J.�isi �� gybirliğ!yl.�
��� edil��: Cumhuriyet Halk Partisi -dönemin tek ve ikti
dar partisi- resmi organı }llus gazetesi bu yasa tasarılarına
bir başyazı ayırdı ve tasanl���··k����:h-:Yazıda
.
Türkiye Cum-
huriyeti'nde bütün vatandaşların yasalar korumasında ol -
ı t- · · ·· . . . . . . ., . . .. . . . . .. . . . . . . . . . .. . ... .
1 34
ğini söyleyip bunun genellemeye ve tüm bir toplumu leke
lemeye yetmediğini belirtiyordu. Yabancı ve mülteci Yahu
diler konusunda yazar, yurda fayda getirebilecek iyi kişileri
kabul etmemeye onlara vatandaşlık vermemeye bir neden
görmüyordu. Özellikle, aydınlar, meslek sahipleri , sermaye
sahipleri Türkiye'yc alınmalıydılar. "Türkiye'de yalnız üre
tici olmayacaklara yer yoktur", demekteydi. 58
Söz konusu iki yasa tasarısı belirttiğimiz gibi dış olaylar
dan esinlenmişlerdi. Tasarılarda iç çelişki mevcuttu. Bir yan
dan Türkçe konuşma, yani Türkleşme isteniyor, diğer yan
dan Yahudilerin Türk adları almaları ve Müslüman olmaları
yasaklanıyor, yani Türkleşmeleri önlenmek isteniyordu. Bir
koltuğa iki karpuz sığmadığı gibi iki farklı ideolojiyi, Ata
türkçülükle Naziliği bir araya getimıeye de olanak yoktu.
1938 yılında, Türkiye Yahudilerinin, Almanya ile ilgili her
şeyden uzaklaşmaları daha belirgin oldu. Türk gazeteleri ara
sıra bu konu ile ilgili haber ve tartışmaları gündeme getirdi.
Türkiye Yahudilerinin Alman menşeili her şeyden kaçmaları
bireysel ve ani bir durumdu. Bu yolda bir karar alabilecek
herhangi bir merci yoktu. Azınlıkların durumu ve çifte sada
katin kabul edilmemesi buna olanak bırakmazdı.
O zamanlar lstanbul'un en önemli ve saygın otellerinden
Tokathyan Almanlar tarafından satın alınınca yeni sahipleri
otel kapısına, gamalı haç taşıyan devasa bayraklar astılar.
Yahudiler bu otele gitmeyi durdurdular. Türk basını bunu
dahi tartıştı. Bu tavırda çifte sadakat görenler vardı. O gün-
lerd e,_h.bn!'l_�'.��!�.-���-�---��!��f! .Yı:ığu�..D.�ş��!�E�-9-��\jğ u. .�P.���-�-�
. .
_Cumhu.r.iyet ga.;:.ı::.t.���.9.2�..}�-Jadir Nadi., Yahudilerin Tokath
yan'a gitmemelerini Türk çıkarlarına aykırı [ ! ] gördü. Diğer
gazeteciler Yahudilere hak verdiler. Yahudiler ise bir boyko
tun söz konusu olmadığını ileri sürdüler.59
58 A.g.g. , 28 Ocak 1938.
1 35
Bu tartışma sırasında Zekeriya Sertel antisemitizmin açık
lamasına girdi. Ona göre bu akımın iki nedeni vardı: faşist
lerin kolayca kötüye kullanabilecekleri bir konu olması ve
bu akıma kapılanların aşağılık duygusu taşımaları.
Zekeriya Sertel, "Türkiye'de faşizm olmadığı gibi Türk
lerde hiçbir aşağılık duygusu da bulunmadığından, Türki
ye'de antisemitizm olamaz", diye bir sonuca vardı. 60
10 Kasım 1938'de Devlet'in kurucusu, Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal Atatürk gözlerini hayata kapadı.6 1 Yerine İs
met lnönü seçildi. Uzun yıllar Atatürk'ün başbakanlığını
yapmıştı. Celal Bayar bir müddet başbakan kaldıysa da, bir
kaç ay sonra yerini Dr. Refik Saydam'a bıraktı. Önderlerin
böyle değişmesi, Türk hükümetinin ne uluslararası sorun
larda, ne de Yahudilere karşı olan tutumlarında bir değişik
lik getirdi. Ulus gazetesinin bir başyazısında Hüseyin Cahit
Yalçın, Yahudi konusunda Türkiye'nin geleneksel tutumu
nu tekrarladı. Türkiye' de ne antisemitizm, ne de bir Yahudi
sorunu vardı. Sözlerinde, düşüncelerinin kendi kişisel dü
şünceleri olmayıp devlet önderlerinin düşünceleri olduğu
nu vurgulayan Hüseyin Cahit Yalçın, Türkiye'de bütün va
tandaşların ırk, dil, din farkı olmaksızın hak eşitliğine ve
güvenliğine sahip olduklarını söyledi. "Devletin bütün ku
rumları, her düzeydeki bütün okulları, Musevi dinindeki
Türk vatandaşlara da açıktır, Yahudiler çalışma ve seyahat
hürriyetine bütünüyle sahip olup, gazete dahi çıkarmakta
dırlar" diye devam etti. Yahudi mülteciler konusunda Yal
çın, Türklerin bu soruna insaniyet açısından baktıklarını,
mültecilere acıdıklarını ve soruna uygun bir çözüm yolu
bul unmasını dilediklerini söyledi:
"Mültecilere karşı ne fert olarak, ne de bir grup olarak
136
hiçbir düşmanlık duymuyoruz ... Sınırlarımız onlara kapalı
değildir... Onları üniversitelerimize aldık, o zamandan beri
sadakatla Türkiye uğruna çalışıyorlar, gençlerimize ilim ve
feyz veriyorlar... Onlara karşı saygı ve şükran duyuyoruz ... "
1 37
mişti.64 Buna karşın Türkiye derhal savaşa katılmadı.65 1940
yazında Almanya Fransa'ya saldırınca İngiltere ve Fransa da
Türkiye'den yükümlülüğünü yerine getirmesini istediler.
Fakat Türkiye henüz savaşa hazır olmadığını ve müttefikle
rin onu gereği gibi silahlandırmadığmı ileri sürerek savaş
dışı kalmaya devam etti.
Batı cephesinde savaş çabuk sona erdi. Kısa bir zaman
içinde Fransa düştü. Kurulan Vichy Hükümeti Almanlarla
işbirliğine başladı. Avusturya ve Çekoslovakya'yı ilhak et
miş olan Almanya, Norveç, Benelüks, Fransa ve P olonya'yı
da işgali altında tutuyordu. 1941 baharında Almanya ve
İtalya Balkan ülkelerini de işgal ettiler. Bulgaristan, Roman
ya ve Macaristan Almanya ile işbirliğine girdiler. Savaş Tür
kiye'yi her taraftan çevirmişti. Balkan sınırları, Ege sınırları
na ek olarak Suriye'de Vichy Hükümeti hüküm sürüyordu,
Jrak'ta ise Ntızi t�!.�.fEarı Raşi_� Ali isy���. .Y..�E9-ı . CN. isa_n l .?41: 1) . . .
___ . .
__ __ .
e de
.. .
. . ___
66 Aydemir, s. 184.
67 Erkin, s. 203-209.
138
likle Türk kromu Almanya'ya satıldı. Türkiye'niıı her ko
şulda savaş dışı kalmakta direnişi, Almanya'ya Orta Doğu
ve buranın petrolüne giden yolu kapadığı gibi, lngiltere'nin
savaşa devamını mümkün kıldı.
Türkiye ile dostluk antlaşmasından sonra, Almanya Sov
yetler Birliği'ne saldırdı ve kısa bir zaman sonra kuzeyde
Leningrad, ortada Moskova, güneyde Kafkas önlerine kadar
vardı. 1 943 baharına kadar faşistler savaşta üstün durum
daydılar. Türkiye bu dönemde Almanlarla gerginlik yarat
maktan kaçındı. Türk siyaseti mantıki ve ihtiyatlı idi.
Resmi çabalar ve baskılar yanında Almanya Türk kamu
oyunu Türkiye'nin Almanya ihı birlikte savaşa katılması
için etkilemeye çalıştı. Gazeteciler, askerler, fikir sanat ve
ilim adamları sık sık Almanya'ya davet edildiler, cephelerde
gezdirildiler ve Alman askeri gücünü gözleriyle gördüler.
.t.\l �anycı' ı:ı.��-�!���-..�si r d (işı:ı:ı_li.Ş. g)�n M_lısl�:ın�n.l�!:�!�.El:...&.�.
,pü 11 ü ��rlikler k�.�:.U.P. Ruslara k�!Ş.�-��..�irl���!.�2�Y.�şt����
_c:!�.ı:ı.�Y�.. �.a�� T��!cl�!.�5:�.et��!�.��.�_!-�:'1:.!....!:!��JE�.-�?..���nJ�...
askeri ve siyasi durumu bazılarının gönlünde, Turan'ı kur-
......·-··--·············· ···· · · · · · · ...
. .1!.1 ���...!S.�.�:.�!�-��l�'.�::��:. Y�� ında Soyy����.'..�. ��.'..��.�.�Y..�.Ş.�...�����J
.,..._ . . . . . ........ ................ -
. · ····-· -··· · ····· · ····· ······· · · · · . ' · · ··· ····· ·······--·············--······· ·-·· ·-·
1 39
görülmemiş bazı olaylar meydana geldi. Bunlara bakılarak
belki Türk önderleri arasında Yahudi sorununa bakıp da bir
değişiklik olduğu hükmüne varılabilir. Ayrıca 1940 yazın
dan 1943 ilkbaharına kadar hiçbir Türk devlet adamının
Yahudilerin eşitliği ve hakları hakkında beyanda bulundu
ğunu saptayamadık. 1941 ve 1942 yıllarında, askeri okulla-
.!a aday yazıldığı sı��� Sa��?1a..J3akanlığı, �OJ_�lla�__ar��-
..____···--····---·-·- ····-----·--------------
9,a.?..-�.9.�yla.��--!'�!�_:rkında �--?-��!�.�----�?.�����-�...9.�...�?.Y.��
Bu Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk olarak ırk unsuruna res-
men değinmeydi. Bu merkezi iktidar tarafından mı yapıldı,
yoksa bazı Turancı subaylar mı oldu-bitti yaptılar bilemeye
ceğiz. Türkiye'ye yabancıların girmelerinde gittikçe sıkıla
şan sımrla,nalar yapıldı. Yalnız burada vurgulayarak belirti
riz ki, Türkiye'nin kapıları Yahudi mültecilere asla kapan
madı. Bununla beraber, Türk vatandaşı Yahudilerin sefer
berliklerinde farklı işlem yapıldı. Birçoğu yalnız Yahudiler
den kurulu birliklere yerleştirildiler, ne silah, ne de belli bir
görev verilmeden kötü koşullar altında tutuldular. Bu yıllar
içinde ( 1940-1943) Türkiye'de Yahudi sorununda birbirile
riyle çelişen çok işlem yapıldı. Bu konuyu çok daha geniş
bir şekilde ayrıca incelemek gerekmektedir.
5. Varlık Vergisi
Yahudilerle doğrudan ilgisi olan önemli diğer bir konu Var
lık Vergisi'dir. Bu konu hakkında çok yazılmış, çok komı
şulmuştur.70 O zamanki İstanbul Defterdarı Faik Ökte bu
vergiyi sonradan "facia" olarak adlandırmıştır.71 Bernarcl Le
wis, Modern Türkiye'nin Doğuşu eserinde bu verginin Yahu
dileri ilgilendiren yönüyle ilgilendi.72 Varlık Vergisi çok
70 Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Rıdvan Akar, Varlık Vergisi, Belge Yayınları, 1992
71 Faik Ökte kitabının adı Varlık Vergisi Faciası'dır.
72 Lewis, s. 239-244.
1 40
yönlü bir olaydı. lç gelişmelerle ilgisi olup, mahiyeti kesin
değil çok karmaşıktır.
1942 yılı başında Başbakan Dr. Refik Saydam vefat etti.
Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu başbakanlığa getirildi. Ye
ni hükümette Dr. Behçet Uz Ticaret Bakanı oldu. Şükrü Sa
raçoğlu, haklı veya haksız olarak sağ eğilimli sayıldı. Yeni
başbakan olduğu günlerde gazetecilerle konuşurken, Sara
çoğlu milliyetçiliğe değinerek "bu yalnız ırk değil, bir kül
tür meselesidir" dedi.73 Bu sözlere göre, ırk Türk milliyetçi
liğinin tek olmasa dahi önemli malzemelerinden birisiydi.
Türkiye Cumhuriyeti'nde ırkçılık ilk defa ve bu kadar yük
sek dereceli bir kişiden destek görüyordu. Diğer yandan ye
ni Ticaret Bakam Dr. Behçet Uz, savaş koşullan içinde top
tan ve ani bir liberalizme geçti. Her türlü sınırlamalar ve
denetimler kaldırıldı. Belki başlıbaşına doğru sayılabilecek
bir görüş çok uygunsuz koşullarda yürütülmeye konmuştu.
Durum özellikle temel besin maddeleri için önemliydi.74 Fi
yatlar gittikçe artan bir hızla yükselmeye başladı. Daha da
artacağı beklentisiyle istifçilik ve karaborsa başladı. Ekmek,
şeker ve yağ kıtlığı başladı. 1942 yılı sonunda Behçet Uz'un
liberalizmi tamamen çökmüştü. Tekrar çeşitli denetim ve
sınırlamalara gidildi. Fakat arada para değerini kaybetmiş,
çeşitli mekanizmalar çalışmaz olmuştu. Hükümetin, her ça
bası -devamlı zig-zag vardı- durumu daha da ağırlaştırdı.
Hükümetin bu bunalımı çözmek için bulduğu çarelerden
birisi de Varlık Vergisi'ydi. Vergiyi başta haklı göstermek
için tüccarların özellikle azınlıkların, kolayca büyük paralar
kazandıkları ve vergi vermedikleri ileri sürüldü. Vergi, piya
sadan para çekmek ve bu yolda her türlü mala talebi azalt
mak ve böylece fiyatları ve enflasyonu düşürmek için ge
rekli görülüyordu. Arada bir çok Yahudi'nin ticaretle uğraş-
73 )oıımal d'Orient, 2 1 Ocak 1942.
74 Aydemir, s. 225-228.
141
ması, "tüccar" sözcüğünü bir taraftan "Yahudi" , diğer taraf
tan "istifçi", "vurguncu", "karaborsacı" sözcükleriyle nere
deyse eş anlamlı yaptı. Dışarda askeri Alman zaferleri ve iç
te devamlı Alman propagandası birçok kişiyi Alınan ideolo
jisinin doğruluğuna inandınrken,' pir taraftan ırkçı eğilim
ler artıyor, diğer taraftan kıtlık gide��k ağırlaşıyordu. Varlık
Vergisi bu faktörlerin oluşmalarından\doğdu.
Hukuki: bakımdan Varlık Vergisi s;kattı.75 Adaletle çeli
şen iki önemli temel yönü vardı:
1 - Belli bir ölçek konulmamıştı. Her yerde kurulacak
mülki memurlardan kurulu komisyonlar kendi kanaatleri
ne göre her mükellefe vergi takdir edeceklerdi.
2- Bu komisyonun kararı nihai olup itiraz olanağı yoktu.
Ayrıca vergiyi derhal ve nakten ödemek gerekiyordu.
Ödeyemeyenlerin malı-mülkü alınacak, kendileri ise ça
lışma kamplarına gönderileceklerdi. Bernard Lewis, Anka
ra'da, Yahudilere Türklerden beş kat oranında fazla vergi
takdir etme kararı alınıp bunun sözlü olarak bildirildiğini
belirtti. Biz uygulamada bunun da çok ötesine gidildiğini
gördük. Yahudilere takdir edilen vergi, çoğunun olanakları
na göre astronomikti. Birçok kişi her şeyini kaybetti. Fakir
ler arasında yatağını yorganını satmak zorunda kalanlar
çoktu. Bundan da feci olan korku mevcuttu. Bu konuda ta
nıklıklar çoktur, burada tekrarlamıyoruz.
1943 Ocak ayında, vergi" borcunu ödeyemeyenlerin ev eş-·
yaları dahil her şeylerine el koymalar başladı. Kendileri ise
tutuklanarak Aşkale'ye iki metre kar içinde taş kırmaya
gönderildiler. llk tutuklanan 18 kişinin 1 2'si Yahudi, kalan
ları Rum ve Ermeni idi. Çoğu İstanbul ve lzmir'den, iki bin
metre yüksekliğe gönderilen bu zavallılar sıkı jandarma ne
zaretinde kar, tipi içinde yol yapacaklardı. Bin beş yüz ka
dar kişi bu kaderle karşılaştı, sekiz yüzü Yahudiydi. Diğer-
75 Bakınız, ekler 1 1 .
142
leri Rum ve Ermeni'ydiler. Bir tek Müslüman'ın dahi malına
el konulmadı veya tutuklanmadı. Gidenlerden hastalanan
lar, ölenler oldu. Hayatta kalanlar da ömürlerinin sonuna
kadar manen yaralı kaldılar. Çalışma ücreti olarak günde
iki buçuk Lira alıyorlardı. Yarısı yemek ve bakım parası ola
rak alınıyor, gerisi borca mahsuben maliyeye gönderiliyor
du. Çoğunun borcu yüzbinlerle ölçüldüğüne göre, günde
bir lirayla bu borcun ödenebilmesi tabii olanaksızdı. Amaç
cezalandırmak ve korkutmaktı. Saraçoğlu hükümeti, isteye
rek ve açıkça yasaların öngördüğü eşitliği ihlal etmişti. Aş
kale'ye gönderilenler arasında, Başbakanın eski hocası, iler
de Türk ilim ve kültürüne büyük katkısı olacak, dolayısıyla
özel mükafat alacak olan, hukukçu Gad Franko dahi vardı.
Fakirlere, muhtaçlara daima yardım etmiş Yahudi olan veya
olmayan hayır kurumlarını desteklemiş olan Faraci, Kazes,
Hananel, Saban, Kastoryano , Şuravski, Çikvaşvili, Arditi,
Galimidi ve Grünberg ve birçok benzerleri bu vergiden ağır
şekilde zarar görenler arasındaydılar. Birçok iş adamı iflas
etti. Çok kişinin ev eşyalarına el konulup yok pahasına sa
tıldı.76 Bunlara paralel olarak, Yahudilerle alay, küçük dü
şürme, tehdit ve para sızdırma olayları arttı. "Stalingrad dü
şünce hepinizi yakacağız" sözlerini çok kimse duydu. Ge
nellikle fiziki saldırı olmadı.
Varlık Vergisi'nin iç ticarY nedenleri vardı. Bütün mükel
leflere uygulanmıştı. Azınlıkları daha fazla vergilendirmek
ilke olarak kabul edilmişti. Fakat uygulamada özellikle Ya
hudilere yüklenildi. Öyle ki vergi konulunca, Almanlar ve
müttefikleri Türkleri tebrik ettiler: "nihayet kan emici Ya
hudileri temizlemeye başladınız" dediler.77 Hüseyin Cahit
Yalçın buna cevap vererek, bu tebrik ve iltifatları red etti ve
"Türkiye'de antisemitizm yoktur, Yahudiler kanımızı em-
·16 ]ournal d'Orient,22 Ocak l 943'teki ayrıntılara bakınız.
77 A.g.g. , 18 Aralık 1942.
143
memişlerdir. Türkler kimseye kanlarını emmeye imkan ver
meyecek kadar akıllı ve güçlüdürler, bu sözler hem Türkle
re, hem Yahudilere hakarettir" şeklinde yazdı.78
O zamanlar Sanayi Bakanlığı'nda önemli bir görevi olan
Şevket Süreyya Aydemir sonradan yazdığı bir kitapta, o
günlerde İzmir Yahudi toplumunun önde gelenlerinden Be
hor Gomel ile Profesör Avram Galanti'nin kendisini ziyaret
ederek vergiye karşı müdahalede bulunmasını rica ettikleri
ni yazar. Aydemir, ricalarını red ederek, "Türkler yüzyıllar
dır savaştılar, kan döktüler, Yahudiler ise çoğaldılar, ticaret
yaptılar ve zenginleştiler, ne çıkar biraz para verseler" şek
linde konuştu. Kendi sözlerine göre Gomel ve Galanti der
hal, "haklısın ! " şeklinde bağırmaya başlamışlar. 79 Ayde
mir'in sözleri, haksız, yanlış ve genellemelerle doludur:
a- Osmanlı yasa ve kurallarını Osmanlı Padişahları ve
devlet adamları koymuşlardır. Sanırız ki en önde devletin
çıkarlarını göze almışlardır. Ne olursa olsun onların karar
larının sonuçlarından başkası suçlanamaz.
b- 1943 yılında Türk Yahudileri ve ondan önceki nesilde
babaları eşit olarak herkes gibi ve yasalara uygun olarak as-
kerlik yapmış durumdaydılar.
c.: 20nci yüzyılda Türk Yahudilerinin sayısı iki yüz bin
den azdı. 16ncı yüzyılda lspanya göçü sonunda sayıları da
ha da fazlaydı, çoğalmamışlarclı.
el- Çoğu lstanbul'cla Balat, Hasköy, Kuledibi, lzmir'de Ke
çeciler, Çankaya, Mezarlıkbaşı ve Irgat Pazarı gibi fukara
mahallelerinde yaşayan proleter, alt, orta tabaka veya esnaf
tılar. Aralarında çok, iş adamı, tüccar, zengin bulunsa dahi,
genel olarak "zenginleştiniz" demek yanlıştı.
Aydemir ile Gomel-Galanti görüşmesi bir başka noktadan
da önemlidir. Bir Türk'le Yahudi arasındaki tartışmada, Ya-
78 A.g.g., 28 Aralık 1 942.
79 Aydemir, s. 235-236.
1 44
hudi önyargılı olarak, "ben haksızım" noktasından yola
çıkmaktaydı. Yoksa, Aydemir'in sözlerindeki yanlışları Go
mel ve Galante tabii biliyorlardı, fakat yanlış olduğunu söy
leyemezlerdi.
Varlık Vergisi antisemit bir olay mıydı? Kesin yanıt ancak
ilgili Türk arşivlerinin açılmalarından sonra verilebilir. Fa
kat 1943 yılında dahi Türkler antisemitizmi reel etmişlerdi.
Hüseyin Cahit Yalçın'm sözlerini yukarıda aktardık. Ayrıca
vergi iç ticari gelişmelerden doğmuştur. Tarihi bakımından
da söylenebilecek vardı. Vergi, 1940-1 942 yıllarında değil,
Almanların parlak zafer devrinin sonlarında ortaya çıkmış
tır. Kuşkusuz sürekli yapılan Alman Nazi propagandasının
etkisi olmuştur. Fakat asıl neden açlık, pahalılık, ekmek,
yağ, şeker kıtlığı, çok Yahudi'nin tüccar oluşu, tüccarınsa,
istifçi, karaborsacı görühnesindeydi. lkticlar merkezi, yasayı
iktisadi nedenler yüzünden hazırlamış fakat bu arada azın
lıkları da zayıflatmak istemiş, yürürlükte ise özellikle Yahu
dilere karşı uygulanmıştır.
145
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Derroolkrasu rJöırııııE!U1''E iı
.t9�Y.t: �.!�!�.�i::3.··"K���··ı;ı-r··5ü�-e-·öi1��-··i3·�şh�Gi1..'k�·;:;-2ii"5irır:rüı:i<çü
..
1 47
olarak tanımlıyor, ırkçılığı da Türkçülüğün bir parçası gö
rüyordu. Zamanla Varlık Vergisi borçlarını ödeyemeyenlere
karşı yasanın uygulaması durduruldu, mal varlıklarına el
koymalar bitti, borçların bakiyeleri silindi, tutuklamalar ve
çalışma kamplarına gönderilmeler bitti. Aşkale ve diğer yer
lerdeki tutuklular serbest bırakıldılar. Gazetelerde azınlıkla
ra özellikle Yahudilere karşı saldırılar durdu. İkide bir ver
ginin antisemit eğilimli olmadığı şeklinde özür ve savunma
karışımlı yazılar yayımlanır oldu. Akşam gazetesi, Alman
blokunun, "Yahudiler Türklerin kanını emiyor, anlan seni
suistimal ediyor, işte Varlık Vergisi yoluyla Türkler Yahudi
leri temizlemeye başladılar", şeklindeki iddialarını red etti.
Akşam, Yahudilerin sadık ve iyi vatandaş olduklarını ve se
lamet içinde yaşadıklarını yazdı. Onlardan istenen tek şey
yasaların gerektirdiği görevlerini yerine getirmeleriydi. Za
ten Türkler akıllı olup kimse onlardan istifade edemezdi.4
1943 yılının sonuna doğru meşum Varlık Vergisi'nden ka
lan son kırıntılar da temizlendi, bu acıklı fasıl kapatıldı.
Aynı yıl J.B.M.M. için ara seçimleri yapıldı. Bu seçimler-
'"· · · · · · ·
,,,,
. . .. .
...-.....·-·---·---·····-..······.... . ._,_,,... . ..... . . ... · · · ·········----·�··..
,.., ,_____,......... .. .. ...- . .. .. . .... .
. . . . . . . ..· -·· · · · · · · · · · · · · •....•...•... , .. , . . . • . . _._,. ..•.••. .•.•. ..•.. ..... , . . . . . . . . . . . ... ..... ... ... ..... . . . . . . . . . . . . .. ...... ,. ,_._...,_. ....... .d• ••• ···
._...... -·· ·
1 48
ıP.�l��ş�_ı_:. ..:?�ya.:şı�ı ..���-- --1�-�E.�.!.1:!��---g-�pJ_�-�!.!.1:�-�--!?..�.��. :!:�.r.��y�:E��.�--
. ...
...
nezdinde,
.. . ... . ..... . Romen
.. . . ·-···· --·--..-·-··· ··Yahudilerinin
.. .. .. _., ····
... ··-··· ····-Almanlara
·········-........ .. . ... teslim.. . edilme-
•il><••··· .---······
-. ... . .._..,,,_., . ....
...�!.��!.İ...Y.? . !� !.1:
.
� ���- Y
.
?.ğ .
1:1.�.E!J.�.�-Y .
.� . ç�])� l �!�?.- .! minnetl e, teşek ..
kürle hatırlatırız.
..
. . .
· · . .
•.
1 49
boğulmuşlardır. Yüz elli kadarını, h,emen arkada buluna9
Bülbül toplamış ve kendi yolcularıyla beraber İnce Ada'ya
çıkarmıştır. lstanbul'dan gönderilen kamyon ve otobüsleri�
bu mülteciler kara yoluyla İstanbul'a getirilmişler, bir süre
İstanbul'da kaldıktan sonra Filistin'e yollanmışlardır.7
İtalya'da Mussolini'nin iktidardan düşmesi sonunda A.�
.C.
.manya, Yunanistan, Ege adalan ve Rodos'u 'işflal etmiş.....ve
- · - · · ··· · · ···· ·-· -· - . . · · · •· · ..... - - -· · · · - · · .Q.... . . . . . . . . . . . . . . .
· .
1 50
ki Türk vatandaşı Yahudilerin kurtarılmalarına çok çalış
mışlardır. 8
Macaristan Yahudilerinin Almanlardan "satın alınmaları
ve kurtarılmaları" ile ilgili her temas Türkiye'den yürütül
müştür. Eğer anlaşmayı Almanlar son anda ihlal �tmeseler
di, bunlar da Türkiye yoluyla kurtanlacaklardı.
Bu çok önemli konu hakkında beş yıl önce uzun bir araş
tırma yapmıştık, şimdi bu araştırmayı derinleştirmekteyiz,
bitince ayn bir kitap olarak yayımlanacağını umarız. Yuka
rıda söylediklerimiz, ufak bilgi kırıntılarından ibarettir.
3. Demokrasinirn Baş�aması
Türkiye'nin Batı'ya yaklaşmasının iç siyasetteki en önemli
sonucu kısa bir zaman içinde 1944- 1 946 yıllarında çok par
tili demokratik rejime geçişi olmuştur. Yeni partilerin ku
rulmalarıyla beraber siyasette genel bir liberalleşme meyda
na gelmiştir. Bu gelişmeler derhal ve olumlu olarak Yahudi
leri etkiledi ....f.<:ı!�_i_ler Yı:tl:ıl.l���ere �ç ıldı.l.�r. ..1.?�?J'ıl ı. .. a��. .s..e-
.S�!?l.�.'.�. :1:..��.�---��P.�.�-�n?..!!...ı:'.?....f.�;:ı.l ...\!Y�.�.�E��-�l�.�:..�;:ıi!.. V.�.. lı uk�.�Ç,�
İbrahim Nom · · (Abraham · Naon) Cumhuriyet Halk Partisi'n- ·
:.4i��:�·d�y · g���ii�[diy�e d�. :���� �LE�������4.�.:�.: :1..?..1 6•· i���l. .
-
���-Ç���:l��-�-�:.���.�-.:0.:�!��...9.�.�;:ı?.ti ve lbrah�-�..�.?.�.�--��-�ıhuE�Y.��
Halk Partisi'nin adaylarıydı, Salamon Adato ve Yosef Salmo-
E.�, ..De ı����3:�.. Par!_i����...�4iY.1���r:�!:�;�j\���:�:...��I��r�...i�..J�i��-
.......him
·--···---Nom'u
---······ ·-··· ·· -önceden
······················--.-·· tanıyoruz.
.. .......... .... ..... . Salamon Adato, hukukçu
olup, Edirne'de doğmuştu, bu kentin Yahudi okulunu bitir-
. h.....
1 51
yaşamış ve avukatlık yapmıştı. Yosef Salmana 1889 yılında
Selanik'te doğdu, 1906 yılında Galatasaray Lisesi'ne yazıldı.
Okuldan sonra lstanbul'a yerleşip ticaretle uğraştı. Bu dört
adaydan Salamon Adata İstanbul milletvekili seçildi. De
mokrat Parti safl���;;da-aktif bir siy�;ı hayan oldu, mükem
mel bir milletvekili olarak tanındı, Yahudi toplumunun
dertleriyle de ilgilendi.
Seçim kampanyası sırasında Başbakan Şükrü Saraçoğlu
radyoda uzun bir konuşma yapıp milliyetçilik hakkında gö
rüşlerini sundu. Saraçoğlu'na göre, "ben Türk'üm" diyen
herkes Türk olup, ona Türk gibi davranmak gerekirdi.10 Ay
nı kimse 1942 yılında ise ırkı, milliyetçiliğin önemli bir un
suru olarak görüyordu. Bu Türkiye'ye hakim olan ideoloji
deki değişikliği göstermesi bakımından önemlidir. Az za
manda çok yol alınmıştı.
Liberal rejim, çeşitli kısıtlamaların ve sansürün hafifletil
meleri ters etkiler de yaptı. Yukarıda gördüğümüz, 1934
Trakya olaylarının baş sorumlusu Nazi Cevat Rıfat Atilhan
Milli Kalkınma Partisi'ne katıldı, bu partiye antisemit bir
kimlik kazandırmaya çalıştı. Başkan Nuri Demirağ dahil ol- ,
mak üzere partinin önde gelenleri, O'nu kabul etmediler.,
Partide bölünme oldu, sonunda Atilhan partiden atıldı, İsla
mi aşırı sağda ortaya çıktı. Bu akımın içinde de antisemit
eğilimler görüldü. Bu eğilim özellikle Necip Fazıl Kısakü- ,
rek'in Büyük Doğu dergisinde belirgindi.11 Necip Fazıl Kısa
kürek de, Cevat Rıfat Atilhan gibi bayağı bir antisemitizmin .
sözcüsü oldu. Büyülı Doğu ayrıca milliyetçiliğe ve Atatürk
çülüğe karşıydı. Sonunda hükümet tarafından kapatıldı.12
1946 seçimleri gergin bir hava içinde yapıldı. lktidar Par
tisi C.H.P. mutlak çoğunluk kazandı. D.P seçimlerde yolsuz-
l O A.g.g. . 9 Temmuz 1946.
1 1 Vatan, 22 Temmuz 195 3.
1 2 ]ournal d'Orient, 30 Temmuz 1947.
1 52
luklar yapıldığını iddia etti. Önemli olan seçim sonrasında
Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun siyasetten çekilmesiydi.
Cumhurbaşkanı İnönü Başbakanlığı Atatürk devrimlerinin
kuramcılarından Recep Peker'e verdi. Yeni Başbakan, hükü
metin kurulmasıyla beraber milliyetçilik ve milli kimlik
hakkında görüşlerini topluma sundu. Recep Peker'e göre
demokratik rejim mutlak eşitlilik gerektirirdi. Azınlıkların
tam eşitliğe ve her türlü haklara sahip olmaları şarttı. "Eğer
geçmişte bazı sınırlamalar ve sakatlıklar olmuşsa, biz bunu
derhal düzeltmeliyiz"13 diye ilan etti ve bu bağlamda antise
mitizme de değindi ve "20 yüzyılın yüzkarasıdır! " dedi.14
Başbakan Recep Peker'in, eşitlik hakkındaki düşünceleri
sözde kalmadı. Birkaç ay içinde gerekli yasal değişiklikler ya
pılarak azınlıkların yedek subay olmaları mümkün kllındı.
Ayrıca artık azınlıklar ordu'nun tüm birliklerinde her türlü
görevlere atanıyor ve silah taşımalarına da izin veriliyordu.
Bu liberal ve hoşgörünün hakim olduğu hava içinde
l 930'larda kapanmış olan Yahudi kurumları dirilmeye baş
ladılar. Vakıflar bütçesinin T.B.M.M.'de tartışılması sırasın
da Salamon Adata, Yahudi toplumunun iç yönetimi soru
nunu ortaya attı.15 Güncel yasa gereğince toplumun iç yö
netiminin Vakıflar Müdürlüğü'nün elinde bulunduğunu ve
bunun saçma olduğunu söyledi. Sorun, Meclis Komisyonla
rı'na da getirildi ve toplumun iç yönetiminde daha bağımsız
olmasını sağlayacak değişiklikler yapma kararı alındı, gide
rek yetkil ilerin toplum işlerine müdahaleleri azaldı.
En önemli ve acele sorun Yahudi toplumunun ve kurum
larının hiçbir yasal konumları bulunmamasıydı. Bu yüzden
1920'clen beri bir Hahambaşı yoktu, ayrıca çoktandır hiç iç
seçim yapılmamıştı. Hem gelenek hem yasa gereğince idare
13 J<arpaı, s. 257.
1 4 29 Mart 1 947'de İstanbul Üniversitcsi'nde verdiği nutuktan.
15 ]ournal d'Orient, 2 1 Aralık 1947.
1 53
heyetleri malı rapor verip ibra edilmek zorundaydılar. Bu
nun için bir genel kurulun toplanması gerekiyordu. Ancak
genel kurul raporları inceleyip ve kabul eder ve idare heye
tini ibra edebilirdi. Yine yalnız genel kurul idare heyetlerin
de değişiklikler yapabilirdi. Bunlar Hahambaşılık Nizamna
mesi'nin 4 7. maddesi gereğiydi. Halbuki l. 930'lardan beri iç
seçim ve genel kurul toplantıları yapılmadığrndan idare he
yetleri değişmemiş ve değişiklikler düzensiz bir şekilde ya
pılmıştı. lzmir'de Sabi Saltiyel ve Emanuel Sidi, lstanbul'da
Marsel Franko ve Hanri Soryano toplumun yükünü on beş
yıldır omuzlarında taşıyorlardı. 16 Durumda zamanla yavaş
yavaş değişiklikler yapıldı, 1953 yılında Cumhuriyet döne
minde ilk olarak bir Hahambaşı seçildi.
Diğer taraftan çeşitli kültür, spor ve sosyal yardım ku
rumları aktifleştiler. lstanbul'da eski Bar- Kohva. Spor Kulü
J(ü bu -defa Yıldız Sp�;cı� ı;;;-··t�k;;;-ç-�h"Ş-;;�;;;·;;; başladı.17 1� .
. . .
�i�;d� s;;;l'hane Gençlik Ri:iTü hü kli·r·liT<lu .18 Bu �ga� Ad�-
....sı'nda fakir çocuklar için yaz kampları açıldı. Alliance okul-
-
· ·
---
-
--·--···-·-·
-
··
-
·
· .
.
.
..
· -·---·--·
-
····
·
- ---
- -
. .
. . . . . .
. . · · · ·· · · · · · ·
··
·
1 54
öğretmenler ders okutur oldu. Fakat asıl önemli olan İbra
nice ve Yahudi dini ile ilgili derslerin yasaklamnalanydı.
Demokrasi döneminde bu yasak kaldırıldı. Okul yönetimi
ne az da olsa bile bir bağımsızlık kazandırıldı. Bununla be
raber, ders programı devlet okulları ders programını aynen
kapsamaya devam ettiği gibi öğretmen ve müdürlerin el e
çoğu Türk'tü. Yahudiler arasında öğretmenlik bir meslek
olmaktan çıkmıştı.
Diğer bir alan basın alanıdır. 194 7-1948 yıllarında beş ye
ni Yahudi gazetesi kuruldu. tıki Moşe Benbasat\�ki;;.;;fn-
�· . - . ·
���-�.§qk�.�-��..g�-�:�����L�T°-Aa�; İnclaf1 b1J ğüf1 lıai�� y�y��i�f1-
makta olan Avram Leyon'un Şaloın gazetesi geldi. Atihva
üç:�?.�� ..!s.P��Y?.1.��-- g;��-��:�?!�:i����i�!�A�--�iv�ı'�i·;· ·��·�·�i.?.�_··
-
ya'_�ı.!.�Yöıı.e��ltli ���-..Y.�- �ransız�a,.}�� - Bu yeni gazeteler ön
ceki La Boz de Oryente ve La Boz de Türkiye gazetelerinden
çok farklıydılar. Önceki gazeteler, belki zorunlu olarak dal
kavuklaşmış gazetelerdi. Yenileri daha açık, dürüst ve cesur
oldular. Toplumun dertleri ile ilgilenir oldular, her şeye da
ha tarafsız bir gözle bakıp, sırasında eleştirir oldular. Bu ta
bii liberal demokratik rejim sayesindedir.
Bunlara paralel olarak, Türk kamuoyu daha açık ve hoş
görülü oldu. "Vatandaş Türkçe konuş! " kampanyalarına
rastlanmaz oldu. İspanyolca konuşanlara müdahaleler kal
madı. Tersine artık, çocuğunun İspanyolca konuşmasından
ürküp onu susturmaya çalışan Yahudi anneye gülümseyip
"bırak çocuğu konuşsun madam, şimdi demokrasi var" di
yenlere rastlanır oldu. Sertlik, küçük düşürme ve alay gide
rek ortadan kalktı.
lktisadI sahada, Türkiye hızlı bir kalkınma dönemine gir
di. İkinci Dünya Savaşı'mn sıkıntılarına tepki olarak ticari
20 Bu yeni gazetelerin hepsi !atin harfleriyle yazılıyordu. Eski gazetelerde , İspan
yolca Raşi tipi İbrani harfleriyle yazılırdı. Halkın çoğunluğu artık lbrani alfa
besini bilmiyordu. Zamanla, içlerinde İspanyolca azaldı, Türkçe arttı. Bugün
Şalom genelde Türkçe'dir.
1 55
hayat canlanırken Türk dış ticareti de arttı. Truman Doktri
ni, Marshall Planı ve sonradan NATO ve iki taraflı antlaş
malar çerçevesinde Türkiye'ye önemli miktarda dış yardım
geldi. Devletçiliğin, yerini liberal özel teşebbüse bırakması
da faydalı oldu hızlı bir kalkınma dönemi başladı.
Kısaca, ikinci Dünya Savaşı'nın son yıllarından başlaya
rak Türkiye'nin dış ilişkilerinde, siyasi rejiminde, ideoloji
sinde ve iktisadi alanda, Yahudilerin durumunu iyileştiren
gelişmeler birbiri arkasından geldiler.
.. ..
1 57
nizme yakıştırılan her şey derhal en olumsuz anlam alıyor
du. En Son Dakika'ya göre Rav Saban İtalyan Komünist Par
tisi'yle işbirliği yapmakta olup, Moskova'nın uygun görece
ği an işaret verilecek ve bütün 'fürk Yahudileri bir anda
Türkiye'yi bırakıp lsrail'e göç edeceklerdi. Bütün bunların.
amacı Türkiye'ye zarar vermek amacı taşıyan bir komünist
entrikası olup Sovyetlerin işbirliğiyle yapılıyordu.24 Bu ve
benzeri yayınların sokak dedikodularından fazla bir değer
leri yoktu.
Türk Yahudilerinin dolaşım ve göç özgürlüklerindeki sı
nırlamalar uzun süre devam etmedi. 19+9 yılında Şemsettin
�
..._<;!.QP.�.1.��Y. Hükümet�---�-�...?..�E..������}.�.r..�)Ei�L��!L TÜ�k Yal��
dileri, . !:ürkiye'..9..�.!.l: İ��-�il'.�-�?��-���J�?S.. ���?i.l?,��.e..r.:. . Bu na
ek olarak Türk denizcilik şirketleri İstanbul ve lzmir'den
Hayfa'ya gemi çalıştırmaya başladılar. Dört yıl içinde Türk
Yahudilerinin çoğu lsrail'e göç ettiler. Bunlar İsrail Devle
ti'nin ilk yıllarındaki tüm zorluklarına ortaktılar. Hiçten bir
toplum, bir ekonomi kurulmasına katkıda bulundular. Yıl
larca göçmen kamplarında -beyt olim- yaşayanlar oldu. So
nunda İsrail toplumunun ayrılmaz bir parçası oldular. Bu
tarihe kadar Türk Yahudilerinin - yüzde sekseni lsrail'e göç
- · . · ··
etmişlerdir..... B� t�pt��� ğöÇ� y-;:;·karıda heü;ttiğii� i; gibİ , ı.\i�iz
Yahudilerinin Türkiye'deki yaşam koşullarının her bakım-
•1'··· .. ... . . ......-
1 58
dü. lki devlet komünizmin yayılmasına ve teröre karşı be
raber çalıştılar. Suriye ile Türkiye, ve, Mısır ile Türkiye ara
sında sık sık görülen gerginlikler İsrail-Türkiye ilişkilerini
pekiştirdi. lsrail'in çeşitli yönleri, askerlik yapan kızlar, ki
butz25 v.b. imgeler Türkiye'de ilgi topladılar. Türkiye ile İs
rail arasınd�ki ilişkiler geliştikçe, Türk Yahudileri de say
gınlık kazandılar. Diğer taraftan, bunalım anlarında Müslü
man Türkiye Israil'e göç etmeyip çeşitli Arap ülkelerinde.
kalmış olan Yahudiler için dış dünya ile irtibatlarını sağla
yan bir kanal oldu. lsrail'deki Türk Yahudileri ise Dr. Eli
Şaul'un önceden söylediği gibi lsrail'de güçlü bir Türk lobi
si teşkil ettiler. Ermeni, Rum ve Arapların Türkiye'ye karşı
çalışmalarını genellikle onlar dengelediler.
5. Hahambaşı Seçimü
1921 yılında Ribi Haim Nahum'un görevinden istifa etmesin
den beri Türk Yahudilerinin yetkililerce tanınmış, resmi: ve
yasal bir ruhani: lideri yoktu. Ribi Becerano 193 1 yılında
ölünceye kadar bu görevi yüklenmişse de o Hahambaşı değil,
vekildi. 1936 yılında hukukçu Profesör Mişon Ventura Ha
hambaşı vekili yapılmak istendiyse de bu girişimden gerçek
te olumlu bir sonuç çıkmadı Dini: mahkeme başkanı olduk
.
ları süre Ariel, Şaki, Aruete ve Saban resmi törenlerde Yahu
dileri temsil ettiler. Ancak 1946 genel seçimlerinden sonra,
Yahudilerin bu konudaki başvurulan dikkate alındı. Sonun
da özel bir hükümet kararı çıkarılarak Yahudilerin Hahamba
şı seçmelerine izin verildi. Bu izin Türk hükümetinden çık
mıştır, seçimle ilgili tüm ayrıntıları olumlu bir şekilde belir
tir. Yahudi toplumuna ait her kişiye seçme hakkı tanındı. Her
25 Ağırlıklı olarak tanına dayalı olan ve gönüllülerden oluşan kolektif bir örgüt.
Kibbutzlarda özel servet olmayıp, Kibbutz tüm üyelerinin ve ailelerinin gerek
sinınelerinden sorumludur.
1 59
üç yüz seçmen için bir ikinci seçmen seçildi. Bu şekilde seçi
len yetmiş ikinci seçmen lstanbul'da toplandılar. lstan
bul'dan Moşe Benhabib, Rafael David Saban ve lzmir'den
Gavriel de Boton aday gösterildiler. Sonunda _��?� Rafı!�l p;ı
vid Saban oybirliğiyle Hahambaşı seçildi . Otuz iki yıl sonra,
}?.?..�->-'��-�.ri4�.X���.4.i}���?.:.����.�:.:���·-tt;lı-;�G;ş�;'f�:��:y�-���:···· · ···· ·· ·
Rafael David Saban ölünceye kadar görevinde kaldı._2E:.'!.�...
vefatı üzerine Ribi David Aseo seçildi. Hala görevindedir.
il• · . . ... ..... .. . . . . . , , , .. . ... · ·· · · ·· · ..... . . . . . . . . . . ... , " ' " " " " ' '" , .....•. "' .... .. . . . . . . . , .. . , . . . . ..
1 60
dişlilerinde öğütüldüler. Diğer taraftan yasal bakımdan Yahu
di toplumunun varlığı olan kurumlar birer vakıftırlar. Son sa
hip, Türk devleti adına Vakıflar Genel Müdürlüğü'dür. Yahu
diler onları kullanabilirler, kullanılmayanlar, işlevi k,almayan
lar satılamaz, devlete intikal eder, o kurumla ne yapılacağını.
devlet kararlaştırır. Yahudi toplumunun kalmadığı Batı Ana
dolu ve Trakya'nın birçok kent ve kasabalarındaki eski me
zarlık, havra, okul v.b. binalar yıkıldılar, yok oldular. Henüz
var olanlar da bu yolu tutmuşlardır. Eski büyük ve tarihi
Edirne'nin büyük Yahudi Sinagogu Vakıflar'a intikal etmiştir.
Tire mezarlığı, gecekondu mahallesine dönmüştür. Tekir
dağ'daki Sinagog'a bir yol inşası sırasında el konulmuştur. lz
mir'deki Portekiz Havrası yanmıştır. lzmir'de Talmud Tora
Okulu'nun eski belge ve kitapları yok olmuştur.
Düzenli Yahudi toplumlarının hala İstanbul ve lzmir'de
çalışmakta olmaları sayesinde eski kurumların korunmala
rına, hiç değilse kutsal kitapların saklanmalarına çalışıl
maktadır. Duygusal nedenlerle dahi olsun, Yahudiler artık
oturmadıkları mahallelerde kalmış eski havralarda hiç de
ğilse bayramlarda, dua etmek için bazen toplanmaktadırlar.
Büyük çabalarla Yahudi okulları açık tutulmaktadırlar. Bu
okullarda genellikle Türk öğretll).enler, Türk programına
göre ders verirler. Okulların Yahudilikleri öğrencilerin ki��
tiklerinden gelmektedir. lzmir'de herhangi bir yaştaki ço
cukların sayısı on-on beşten ibarettir. Tek okul Talmud To.
ra, artık hiçbir Yahudi'nin oturmadığı bir mahallededir.
Orada okumak için uzun bir yolculuk yapmak gerekmekte;
dir. Yaşlılar evinde kalanlar çoğunlukla hiçbir yakınlan kal
mamış olanlardır. lstanbul'da ülkü sahibi gençler büyük ça
balarla, artık Türkçeleşmiş Şalom gazetesini yayımlamakta
dırlar. Bazı kültür merkezleri hala açıktır. Yahudi toplumu
bugün çok az kişiden oluşmaktadır, bunun sonucu olarak
eldeki olanaklar sınırlıdır.
1 61
7. Kim�ik Soruınıu
20. yüzyılın başında Türkiye'de iki yüz bin Yahudi vardı,
bu sayı l 950'lerde kı�k bine düştü. Bugün yetmiŞ·-;;-Üy�-��
. - -
�uk. . Tt:ıE��Y.�-'-��-.Y��n:.i...!?.�������kaCiar ·fy11�41••v�i4�r.:···y:aili- ilü-
rusun on binde üçü kadar. Bu kadar az bir nüfus kendi özel
kimliğini korumakta güçlük çekmektedir. Ayrıca gittikçe
standartlaşan, laikleşen ve modernleşen toplumda günlük
yaşamın bir çok yönü açısından Yahudileri komşuları Türk
lerden ayırt eden somut hiçbir şey kalmamaktadır. Yemekte
kaşerliği arayanlar, Cumartesi ve dini bayram günlerine
di kkat edenler veya günlük dualarını edenler azalmaktadır
lar. Yahudilikleri biraz eskinin rüzgarıyla, biraz lsrail'le
duygusal ilişkiyle devam etmektedir, halbuki Yahudilerin
değerleri özel kimliklerini koruyabilmelerindedir. Yoksa
yetmiş milyonluk Türkiye'de her bakımdan Türkleşmiş yir
mi beş bin kişi daha bir şey değiştirmez. Eski adet ve gele
nekleri bilenler, hatırlayanlar ve yürütenler eksilmekte, kar
ma evlilikler artmaktadır. Yahudiler bugün Musa dininden
birer Türk olma durumunu dahi aşmışlardır.
lsrail'e göç etmiş olan Yahudilere gelince, bu kitap bo
yunca gösterildiği gibi Türkçe konuşmamakla suçlanmış
·-······ ·······••»·········· ·· ·····• .. ..... . . .. . . . . ..... ..... . . ...... ......... . .... .
olan yüz.. bin kadar Türk Yahudisi bugün lsrail'de genell ikle
'rürkçe küi�uş·��:y0rra:r:T"üi:kçe·-ğ;ı2·eıe···v�<l�-iğCy;;;�·;:;:;:i ; y; ;;i�r,.
-
9.r� �<l��id;��---b:;E_�!���::_fl���!.::·�ii���?i��� ;:_�!i.�foÇ::.�i;:�i.�i �� �nı
gibi adlar takıyorlar. Yüzyıllar boyunca- Türkiye'de "Yahu-
,,
�i -i�üi�s-�şf��i.__t�����:A��!�r.�:��Y.<��ğ��F��:�����i�i��:�-�-----···-·-
162
Soro Sö:z
1 64
Ekler
165
makale üzerine, daima barış ve anlayış içinde yaşa
mış unsurlar arasında gerginlik yaratan bu hakaret
kampanyasının durdurulması için yetkililere gerekli
başvuru yapılmıştır. Yetkililer, Hahambaşı Kaymaka
mı'nı [Ribi Moşe Becerano} gayet iyi karşılayıp, hü
kümetin Türk Yahudilerine karşı iyiniyetini tekrarla
mış ve, bu tür olayların tekrar edilmemeleri için ge
rekli kesin talimatı vermişlerdir. "
1924 Anayasası'ndan: 1
�· · · . . -· · · . .
.
__
�....
kes Türk'tür.
..... ... .. . ·-·· ····-····· .. ----·--··-···-··-·········-·-········-·-····--···- ·-·---.--·-· ··· · · ·
166
görmemişlerdir. Mustafa Kemal Paşa özel bir emir ile,
Yahudilerin selametine itina gösterilmesini istedi.
Bununla beraber, başka mahallelerde yaşayan veya
mülkleri, dükkanları olan birçok Yahudiler bu fela
ketten çok zarar gördüler."
(El Tyempo 22 Eylül 1922)
1 68
yacaklarını bildirmişlerdir. Hazır bulunanlar kendi
aralarında derhal yardımlarda bulunmuşlardır. Has
köy toplumu temsilcisi kendi toplumunun içinde bu
lunduğu acı duruma rağmen, gelirlerinden yüz Lira
bağışlamıştır. Haydarpaşa toplumu temsilcileri son
yangının zararları için on Lira taahhüt etmişlerdir.
ldare Heyeti, insanlık ve Yahudi dayanışması ile il
gili işleri toplayıp yürütecek merk�zı bir komite kur
maya gayret edecektir. ldare heyeti, kentimizdeki bü
tün kardeşlerimizin bu çağrıyı cömertlikle cevap ve
receklerine emindir.
1 69
Sözlü tanıklıklardan:
C.L.: "Babamın bahçe içindeki avlulu evini, dükkanı
nı içindeki her şeyle beraber bırakıp lzmir'e kaçtık.
Sonradan her şeyin yandığını duyduk. Aydm'a dönüp
kalan arsaları aramamıza, satmamıza izin verilmedi."
M.M. "Yahudilerin Aydın'a dönmeleri ve oturmala
rı yasaktı."
1 70
siz olarak sağlamayı yükümlenir.
Türkiye'de oturan herkes, her inancın, dinin ya ela
mezhebin, kamu düzeni ve ahlak kurallarıyla çatış
mayan gereklerini, ister açıkta isterse özel olarak,
serbestçe yerine getirme hakkına sahip olacaktır.
Müslüman olmayan azınlıklar,4 bütün Türk uyruk
larına uygulanan ve Türk Hükümetince, ulusal sa
vunma amacıyla ya da kamu düzeninin korunması
için, ülkenin tümü ya da bir parçası üzerinde alınabi
lecek tedbirler saklı kalmak şartıyla, dolaşım ve göç
etme özgürlüklerinden tam olarak yararlanacaklardır.
Madde 39: Müslüman olmayan azınlıklara mensup
Türk uyrukları, Müslümanların yararlandıkları aynı
yurttaşlık (medeni) haklarıyla siyasal haklardan ya
rarlanacaklardır.
Türkiye'de oturan herkes, din ayırımı gözetilmek
sizin, kanun önünde eşit olacaktır.
Din, inanç ya da mezhep ayrılığı, hiçbir Türk uyru
ğunun, yurttaşlık haklarıyla (medeni haklarla) siya
sal haklarından yararlanmasına, özellikle kamu hiz
met ve görevlerine kabul edilme, yükseltilme, onur
lanma ya da çeşitli mesleklerde ve iş kollarında çalış
ma bakımından, bir engel sayılmayacaktır.
Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse
ticaret ilişkilerinde, din, basın, ya da her çeşit yayın
konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kul
lanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır.
Devletin resmi dili bulunmasına rağmen, Türkçe
den başka bir dil konuşan Türk J.ıyruklarına, mahke
melerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri
4 Türkiye azınlık olarak yalnız gayri Müslimleri tanıdı. Bu yalnız Türk ve Müslü
man arasında belli bir ayırım o lmamasından doğmadı. Türkiye, Arap ve Kürt
lere özel bir hak verme niyetinde değildi. (Bakınız Bayur, s. 142.)
171
bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.
Madde 40: Müslüman- olmayan azınlıklara mensup
Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uy
gulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden
ve aynı güvencelerden (garantilerden) yararlanacak
lardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere,
her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurum
lar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eği
tim kurumlan kurmak, yönetmek ve denetlemek ve
buralarda kendi dilleriıii serbestçe kullanmak ve din
sel ayinlerini serbestçe yapmak konularında eşit hak
ka sahip olacaklardır.
Madde 4 1 : Genel (kamusal) eğitim konusunda,5
Türk hükümeti, Müslüman-olmayan uyrukların
önemli bir oranda oturmakta oldukları il ve ilçelerde,
bu Türk uyrukların çocuklarına ilk okullarda ana dil
leriyle öğretimde bulunulmasını sağlamak bakımın
dan, uygun düşen kolaylıkları gösterecektir. Bu hü
küm Türk Hükümetinin, söz konusu okullarda Türk
dilinin öğrenimini zorunlu kılmasına engel olmaya
caktır.
Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uy
ruklarının önemli bir oranda bulundukları il ve ilçe
lerde, söz konusu azınlıklar, Devletler bütçesi, bele
diye bütçesi ya da öteki bütçelerce, eğitim, din, ya da
5 Lozan Konferansı sırasında Türk Heyeti Başkanı İsmet Paşa diğer heyetlere
bir muhtıra vererek, okullar konusunda azınlık okullarınm yalnızca Türk ya
sa ve ilkeleri çerçevesi içinde çalışabileceklerini bildirdi. Sonradan, okullar
konusunda Türkiye bu muhtıraya dayandı. Halbuki imzalanan antlaşmanın
metninde bu muhtıranın tersine azınlık okullarına birçok hak tanınmıştı.
Türkiye antlaşmaya karşı olarak çeşitli sınırlamalar getirdi. Azınlık okulları
için, Lozan göz önüne alınmaksızın tümüyle özel okullar nizamnamesi uygu
landı. Bu nizamname ise aslında Türk o kullar için hazırlanmıştı, öğrencilerin
Türkçe konuşan Türk ç o c u kları olmalarına göreydi. (Bakınız Bayur s.
1 57/158.)
1 72
hayır işlerine genel gelirlerden sağlanabilecek para
lardan yararlanmaya ve pay ayrılmasına hak gözetirli
ğe uygun ölçülerde katılacaklardır.
Bu paralar, ilgili kurumların (etablissements et insti
tutions) yetkili temsilcilerine teslim edilecektir.
Madde 42: Türk Hükümeti, Müslüman-olmayan
azınlıkların aile durumlarıyla (statüleriyle, aile huku
kuyla) kişisel durumları (statüleri, kişi halleri) konu
sunda, bu sorunları, söz konusu azınlıkların gelenek
ve görenekleri uyarınca çözümlenmesine elverecek
bütün tedbirleri almayı kabul eder.
Bu tedbirler, Türk Hükümetiyle ilgili azınlıklardan
her birinin eşit sayıda temsilcilerinden kurulu özel
Komisyonlarca düzenlenecektir. Anlaşmazlık çıkarsa,
Türk Hükümetiyle Milletler Cemiyeti Meclisi, Avru
pa'lı hukukçular arasından birlikte seçecekleri bir
üst-hakem atayacakl?rdır.
Türk Hükümeti, söz konusu azınlıklara ait kilisele
re, havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına
tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. Bu azınlıkla
rın Türkiye'deki vakıflarına, din ve hayır işleri ku
rumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak
ve Türk hükümeti yeniden din ve hayır kurumları
kurulması için, bu nitelikteki özel kurumlara sağlan
mış gerekli kolaylıklardan hiç birini esirgemeyecektir.
Madde 43: Müslüman··olmayan azınlıklara mensup
Türk uyrukları, inançlarına ya da dinsel ayinlerine
aykırı herhangi bir davranışta bulunmaya zorlanama
yacakları gibi, hafta tatili günlerinde mahkemelerde
hazır bulunmaları ya da kanunun öngördüğü her
hangi bir işlemi yerine getirmemeleri yüzünden hak
larını yitirmeyeceklerdir.
Bununla birlikte bu hüküm, söz konusu Türk uy-
1 73
rukla n m, kamu düzeninin korunması için, öteki
Türk uyruklarına yükletilen yükümler dışında tutar
anlamına gelmeyecektir.
Madde 44: Türkiye bu Kesimin bundan önceki
Maddelerindeki hükümlerin, Türkiye'nin Müslüman
olmayan azınlıklarıyla ilgili olduğu ölçüde, uluslara
rası nitelikte yükümler meydana getirmelerini ve
Milletler Cemiyetinin güvencesi (garantisi) altına ko
nulmalarını kabul eder. Bu hükümler, Milletler Ce
miyeti Meclisi'nin çoğunluğunca uygun bulunmadık
ça değiştirilemeyecektir. İngiliz İmparatorluğu, Fran
sa, İtalya ve Japon Hükümetleri, Milletler Cemiyeti
Meclisi'nin çoğunluğunca razı olunacak herhangi bir
değişikliği reddetmemeyi, işbu Andlaşma uyarınca
kabul ederler.6
Türkiye, Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden
her birinin, bu yükümlerden herhangi birine aykırı
herhangi bir davranışı ya da böyle bir davranışta bu
lunamama tehlikesin! Meclise sunmaya yetkili olaca
ğını ve Meclisin, duruma göre, uygun ve etkili saya
cağı yolda davranabileceğini ve gerekli göreceği yö
nergeleri (talimatı) verebileceğini kabul eder.
Türkiye bundan başka, bu maddelere ilişkin ola
rak, hukuk bakımından ya ela uygulamada, Türk
Hükümetiyle imzacı öteki Devletlerden herhangi bi
ri ya ela Milletler Cemiyeti Meclisine üye herhangi
bir başka Devlet arasında görüş ayrılığı çıkarsa, bu
anlaşmazlığın, Milletler Cemiyeti Misakının l 4'ncü
maddesi uyarınca uluslararası nitelikte sayılmasını
kabul eder. Türk Hükümeli, böyle bir anlaşmaz l ı -
1 74
ğın, öteki taraf isterse, Milletlerarası Dai m i Adalet
Divanı'na götürülmesini kabul eder. Divanın kararı
kesin ve Milletler Cemiyeti Misakının 13'ncü mad
desi uyarınca verilmiş bir karar gücünde ve değerin
de olacaktır.
Hiç değilse, ölü bir dil fakat din ve dua dili ol an lb-
ranice'yi kullansalardı.. Çünkü bu dil anlan diğer ül-
175
kelerdeki kardeşlerine bağlardı. .. 7 Buna karşılık onla- -
rı kovmuş olan bir ülkenin dilini dört yüz yıl boyun-
.ı!'t •.•••••• ••
ler "bozuk bir lehçe" deyip geçiştirilemeyecek kadar karışık, olumlu ve tarihi
gerekçelerden doğmuş olaylardır
.
8 Türkiye'de de Yahudiler Türk kültür hayatı na genellikle, tıp, müzik, ilim, çevi
ri ve diplomasi, dış ticaret v,e sanayi konularında.karınca kararınca hizmette
bulunmuşlardır.
176
1 0. Elza N iyego Olayı9
Savcının sözlerinden: 1 0
... Önceden hazırlanmış bir tarafı var. Yahudiler bin
lerce yıldır çektikleri ızdırabı hatırladılar, Siyon kızı
imgesini hatırladılar ve birçok suç işlediler. Birçok
iyilikler gördüğü ve Türklerin koruması altında oldu
ğu halde, Yahudi cemaatinin gözleri rüyalarla doldu
ve önünde yürüyen Siyan kızından başka bir şey gör
medi.
Galata'dan Şişhane'ye kadar her tarafı doldurdu
lar.11 Merhumenin tabutunu sanki bütün Yahudiliğin
simgesiymiş gibi taşıdılar. Cinayet yerine gelince, ce
nazeye dahil olmayan birisinin sözleri duyuldu.12 O
zaman hepsi birden ona bağırmaya başladılar: "Ada
let isteriz! Bizim cenazemiz cenaze sayılmaz mı?" Po
lislere vurdular. Türklerle Yahudiler arasında nefret
ve anlaşmazlık doğurdular. Hiç kuşku yok ki her şey
önceden hazırlanmıştı. Bene Berit ve Arnika! 13 bu ce
naze için sekiz bin lira harcadılar. Ben burada Yahudi
vatandaşlarımızın durumunu incelemek istiyorum.14
Binlerce yıl acı çektikten sonra, bir ülkeden diğerine
kovulduktan sonra, Türkiye'cle alicenaplıkla karşı
landılar. Ülkenin zenginliklerinden faydalanıyorlar.
9 Bütüi1 meıi nkr 19 Eylül ile 22 Eylül 1927 tarihleri arasındaki El Tyeınpo gaze
tesinden aktarılmıştır. Aynı metinler Fransızca olarak ]ounıal d'Orien!'in l 9
Eylül 1927, 22 Eylül 1 927, 23 Eylül 1927, ve 27 Eylül 1 927 tarihli nüshala
rında yayınlanmıştır.
10 Başsavcı Balıaetıin Efendi.
1 1 Galata ile Şişhane arası bir kilometreden fazladır.
12 Cenaze yüzünden yoldan geçemeyen biri olacak.
13 Alliance okulları mezunlarının kurduğu bir dernek.
1 4 Bundan sonraki sözler belli sanıklara be lli bir suç için sarf edilmemiş olup, ide
olojik saçma lıklarla dolu olup, tüm Türk Yahudilerine karşı sarf edilmişlerdir.
177
Bu vatandaşlar, afedersiniz, nankörlüğe kapıldılar. Bir
genç kızın öldürülmesi, kulakları sağır eden gösteri
lere çıkmalarına yetti. Yarın da böyle yapacaklardır,
başka bir bahane bulacaklardır. Her gün Türk milleti
ne en ağır hakaretleri ediyorlar, vapurlarda bozuk bir
lehçe kullanıyorlar,15 ya da bir Fransız'ın anlayama
yacağı bir Fransızca konuşuyorlar. Asla Türkçe ko
nuşan bir Yahudi görmezsiniz. Kendilerine cömert
likte davranan bir milletin dilini hakir görüyorlar.
Başka bir ülkede böyle yapmazlar. Almanya'da hangi
Yahudi Almanca konuşmaz? . ..
15 Judeo-Espanyol başlı başına bir dildir. Bozuk bir İspanyolca saymak, lspanyol
ca'yı bozuk bir Latince görmek gibidir.
1 78
direği olduğunu biliyorsun da neden Cumhuriyet
Mahkemeleri'nin yasalara aykırı hiçbir şey yapmaya
caklarını bilmiyorsun? Neden suçluların tutuklan
dıklarından şikayet ediyorsun?
Suçlu: Yanıldım. Hiç kimsenin mahkum olmadıkça
tutuklanmayacağını sanıyordum.
Hakim: Diyelim ki acıdın. Mektubunla ne elde et
mek istedin? Mahkemelerin bağımsız olduklarını bil
miyor musun? Başbakanın karışmayacağını bilmiyor
musun? Bir de emekli öğretmen ve asker olduğunu
iddia ediyorsun!
Suçlu: Delirmişim, yanıldım.
Hakim: Neden mahkemelere hakaret ettin?
Suçlu: Hepsi yanlış. lhtiyarlığım yüzünden. Mek
tup yazdım. Duygusal kriz geçirmişim. Suçumu itiraf
ederim!
·
179
hazırlanmış olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığın
dan, cenazeye katılanlar toplantı yasasına karşı gel
memişlerdir ve suç unsuru hiç yoktur. Polis memur
ları Ali ve Seyfettin'in dövüldüklerini, hakaret edil
diklerini, görevlerini yerine getirmelerinin önlendiği
hakkında yazdıkları raporu olay gününden üç gün
sonra yazdıklarından, bu rapor gereği gibi yazılmış
sayılamaz, zira derhal yazmalıydılar. Dövüldükleri
nin, hakaret edildiklerinin ve görevlerini yerine getir
mede engellendiklerini iddia ettiler ve buna rağmen
sustular; getirdikleri tanıklar yanıldılar, sözleri birbir
leriyle çelişkiliydi ve sanıkları tanımadılar. Tanıkların
ifadelerinin birbirleriyle çelişkili olmalarından, döv
me ve hakaret meydana geldiğine dair delil bulunma
dığından, Asker Avram ise Şükrü Efendi'yi sivri bir
aletle yaraladığından, bunun mahiyeti belli olmayan
bir kavga sonucu olduğu anlaşıldığından ve bu arada
yara kapandığrndan onun 22 Ağustos'tan başlayarak
otuz beş gün hapse mahkum edilmesine ve bütün di
ğer sanıkların beraat edilmeleri ve derhal serbest bı
rakılmaları kararı alınmıştır.
1 80
rekeni yaptılar. Benim haberim olmadan, normal yol
lardan mektubu savcılığa gönderdiler. Bu mektubu
yazma nedenim, yetkililerin bir yanlış yaptıklarını
söylemek değildir. Mektubu göndermekle yanlış ha
reket etmediler. Yasaya göre mektubu Savcılığa gön
dermek gerekiyordu.
Bu mektubu yazma nedenim, size Pardo Efendi
hakkında yirmi dokuz yıl önceden bildiklerimi hatır
ladıklarımı söylemek zorunda olduğumu hissetmem
dendir. Askeri Lise'de bize altı yıl boyunca Fransızca
öğretti. Bütün varlığıyla, kalbiyle ve vücuduyla göre
vine bağlıydı. Asla kimseye zarar vermeyi düşünmez
ve elinden de gelmezdi. Öğrencilerine, hatta mem
nun olmadığı öğrencilerine karşı sınırsız bir sabrı
vardı. Derslerinde zayıf olan öğrencilere cömertçe
not verdiğini hatırlıyorum. Bugün otuz yıl sonra dahi
Pardo Efendi'nin düşünceyle dahi olsa kötü bir iş
yaptığına inanamam.
Bu açıklamalarımın Başsavcılıkça bir vatandaşın
açıklamaları olarak kabul edilmesini dilerim. Karar
Cumhuriyet Mahkemesi'nindir.
Derin saygı duygularımla
İsmet
Başbakan
20 Eylül 1927
1 81
11
1 . VERGlNlN MEVZUU
MADDE 1 Servet ve kazanç sahiplerinin servetleri
-
2. VERGİNİN MİKTARI
MADDE 6 Yedinci maddede yazılı komisyonlar, ikin
-
3. VERGlNlN TARHI
MADDE 7 lkinci maddede yazılı servet ve kazanç
-
1 86
da vergileri miktarınca Hazine bono ve tahvilatı veya
banka teminat mektubu tevdi ettikleri takdirde bu
mükellefler hakkında Tahsili Emval Kanununun ve
çalışma mecburiyetinin tatbiki bir ay müddetle geri
bırakılabilir.
MADDE 13 Kollektif ve komandit şirketlere ait
-
5. TEMiNAT
MADDE 14 Varlık Vergisile mükellef tutulanların
-
6. MÜRURUZAMAN
MADDE 15 9 ve lO'uncu maddelerde yazılı müddet
-
7. MER'lYET MADDELERİ
MADDE 16 Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
-
189
Kısa ltmalar
191
Galante, Belgeler A. Galante, Documents Officiels Turcs Concer
nant lesjuifs de Turquie (İstanbul, 1931)
Galante, Türhler
ve Yahudiler A. Galante, Turcs et juifs, ( İstanbul, 1932) . Ki
tabın yeni baskısı için bkz. Türkler ve Yahudiler
(Türkçeleşmiş 3. baskı) , Gözlem Gazetecilik,
1 995.
Gerber ve Barnai Haim Gerber ve Jacob Barnai, 1 9. Yüzyılda Iz
m i r Yah udileri (Kudüs, Misgav Yerushalayim,
1 984) [ İbranice]
Haber Haber, Ankara, Türkçe, günlük.
Hacker Joseph Hacker, 1 6. ve 1 7. Yüzyıllarda Selanik
Yahudi Toplumu. [ İbranice ] , yayımlanmamış
Doktora Tezi. Kudüs, 1 979.
Atikva Atikva, İstanbul, ladino , Haftalık [Ümit]
jewish Chronicle ]ewish Chronicle, Londra, İngilizce, Haftalık
]ournal d'Orient, ]ournal d'Orient, İstanbul, Fransızca, günlük.
Karaosmanoğlu Yakup Kadri Karaosrnanoğlu, Zoraki Diplomat,
(İstanbul, 1955)
Karpat Kemal H. Karpat, Turheys Politics. The Transiti
on to a Multi-Party System (Princeton, 1 959).
La Boz de Oryente La Boz de Oryente, İstanbul, ladino, onbeş gün
lük [Doğu'nun Sesi ]
La Boz de Türkiye La Boz de Türhiye, İstanbul, ladino, onbeş gün
lük [Türkiye'nin Sesi ]
La Gazette La Gazette, İstanbul, Fransızca, Günlük.
Landau , Pan Tıırhism J a c o b M. L a n d a u , P a n Tu r h i s m in Tu r k ey
(Londra, 1981)
Landau, Tekinalp jacob M. Landau , Tekinalp, Bir Türh Yurtseveri
(1883-1 961), lletişim Yayınları, 1996
Lenzcwosky G . Lenczowsky, Middle East in World Affair (It
haca), 198 1 .
Levi, Elza Niyego Avner Levi, "Elza Niyego olayı ve Türk-Yahudi
ilişkilerine yeni bir bakış " , Toplumsal Tarih,
Ocak 1 996, sayı 25 , s. 23-27
Levi, Türk Yahudileri Avner Levi "İkinci Dünya Savaşı'nda ve Önce
sinde Türk Yahudileri", Tarih ve Toplum, Ekim
1 996, sayı 1 54, s. 14-2 1 .
Levi, Trakya Avner Levi, " 1 934 Trakya Yahudileri Olayı: Alı-
1 92
namayan ders" , Ta rih ve Topl um, sayı 1 5 1 , s.
1 0- 1 7.
Levi, Yakov Avner Levi, "Yakov Yona'nın derlediği Türk
atasözlerinin ışığı altında büyük Osmanlı kent
lerinde Yahudiler" , F o l k l o r/Edebiyat, Eylül
Ekim 1996, sayı 8, s. 35-4 1 .
Lewis Bernard Lewis, The Emergence of Modern Tur
key, (Londra. 1968)
Milli lnkılap Milli lnkılap, önce İzmir, sonra İstanbul, Türkçe.
Ökte Faik Ökte, Varlık Vergisi Faciası, Nebioğlu Ya
yınevi (İstanbul, t.y.)
Son Saat Son Saat, İstanbul, Türkçe, Günlük.
Şabat Şabat, lsıanbul, ladino, haftalık [ Cumartesi]
Şalom Şalom, lstanbul, ladino, haflalık [Selam]
Tekinalp Tekinalp, Kemalizm (lstanbul, Cumhuriyet Ga
zete ve Matbaası, 1936)
Türkeş Alpaslan Türkeş, 1 944 M i l l iyetçilik Olayı, (İs
tanbul, 1960)
Vakit Vakit, İstanbul, Türkçe, günlük.
Vatan Vatan, İstanbul, Türkçe, günlük.
1 93
Dizin
A Aravud gazetesi 60
Arditi 143
Abraham Naon (lbrahim Nom)
Ariel 1 59
33, 63, 82, 1 3 1 , 1 5 1
Abravaya Marmaralı (Dr.) 1 3 1 Arkadaş gazetesi 34
1 95
Behçet Uz (Dr.) 141 87, 1 1 5
Behmuaras 25 David Markus 22, 99
Beher Gomel 144 Dekalo 1 23
Beher Habif 43 Denizli 1 5 , 1 7, 9 1
Ben Hayim 123 Der Stuermer 102, 105
Bene Beril Derneği 1 6, 23, 44, 66,
79, 8 1 , 92, 99, 1 32, 168, 1 77 E
Bernard Lewis 140 Ebüzziya Tevfik 24, 32, 33, 37
Beyaz Ruslar 54, 88, 99 Edime 14, 1 7, 1 8, 27, 28, 36, 40,
Bohor Habif 35 45, 7 1 , 86, 1 1 7, 1 20, 1 22 , 1 24,
Burla 1 23 1 25
Bursa 14, 1 7, 4 1 , 7 1 El Murıdo 36, 42, 65
El Telegrafo 80
c El Tyempo 20, 23, 37, 64, 65, 66,
Celal Bayar 136 75, 1 1 5
Celal Nuri 26, 58, 59 Eli Pardo 7 7
Cem'iyyet-i Akvam 68 Eli Şaul (Dr.) 157
Cenevre Yahudileri 22 Eliza N iyego 75, 76, 85, 86, 89,
Cevat Rıfat Atilhan 100, 105, 1 12, 109, l 77
1 13, 1 1 5, 1 27, 1 5 2 Emanuel Sidi 133, 1 54
Chamberlaine 104 Enver Bey 27
Cudriya 18 Ermeni 1 4, 1 7, 20, 25, 26, 28, 30,
Cumhuriyet 70, 7 1 , 74, 76, 84 3 1 , 3 2 , 44, 48, 52, 53, 54, 57,
58, 60, 6 1 , 62, 69, 107, 142,
ç 143, 159
196
Galimidi 1 43
Gatenyo 59
lkdaın 22, 35, 4 1 , 42, 43, 69 , 72
Gavriel de Boton 160
lleri 25, 26, 58, 59
Gelibolu 1 1 7
ismet İnönü (Pa�a) 22, 23, 72, 79,
Gobineau 104
83, 1 1 1 , 1 1 2, 1 1 3, 1 1 6, 1 18 ,
Goering 1 1 6
1 19 , 1 2� 136, 1 53, 180
Gomel 145
lstanbul 14, 15, 16, 17, 18, 25, 26,
Grünberg 143
27, 28, 29, 33, 34, 35, 36, 37,
38, 39, 40, 44, 45, 50, 5 1 , 52,
H 54, 60, 64, 65, 66, 71, 75, 80,
Ha-Koah Futbol Kulübü 1 3 2 82, 84, 86, 87, 97, 98, 99, 1 00,
Hahambaşılık 64 1 03, 109, 1 1 1 , 1 1 2, 1 14, 1 1 5,
Haim Nahum 18, 22, 26, 53, 1 13, 1 1 6, 118, 1 22, 1 23, 1 24, 1 25,
1 59, 165 1 29, 1 30, 1 32, 1 35, 140, 142,
Halife Abdülmecit 23 144, 149, 1 50, 1 5 1 , 1 52 , 154,
Hamdullah Suphi Tannöver 149 158, 1 66, 1 6 1 , 165, 1 75 , 189
Hananel 143 lstanbul Üniversitesi 97, 98, 99
Hanro Soryano 73, 1 54 istiklal Mahkemeleri 85
Haroııos 29 lsviçre 72
Hasan Saka 1 57 lsviçre Yahudi Cemaati 21
Hasköy 18, 88, 1 24, 144 İtalya 72
Haydarpaşa Mahallesi 40 İtalyan Yahudi toplumu 64
Hayim Efendi 28 lzak Ferera 53
Hayim Levi 77 lzak Gabay 67
Hayim Şahat 53 lzak Taranto 53
Hazar Türkleri 69 lzmir 14, 15, 17, 18, 44, 45, 67,
Henry Reisner 1 1 1 7 1 , 86, 1 42
Hezkiya Franko 90
Himmler 1 1 6 J
Hitler 96, 1 1 3 jak Pardo 79, 83, 1 78
Hüseyin Cahit Yalçın 36, 46, 136, jewish Agency 66
·
143, 145 Joint (American j ewish joint
Hüseyin Nihal Atsız 1 04, 108 Distribution) 16, 45
]oumal. d'Orienı 2 1 , 29, 65, 75, 76,
80, 8 1
Irgat Pazarı 144 jozef N iego 23. 168
Jön Türk 40, 44, 1 0 1
J ulius Streicher 1 0 0
1 97
K M
Kalderon 123 M. Amato 59
Kamhi ailesi 42 Mahmut Esat Bozkurt 79
Kaneti 123 Makabi 132
Karagöz 26 Manisa 15
Karako 123 Marko Alfandari 82
Karataş 18 Marko Elnekave 23, 82
Karaylar 69 Marko Eşkenazi 70
Kastoıyano 143 Marko Nahmiyas 74
Kazes 1 23, 143 Marko Nahum 8 1
Kazım Karabekir 82, 84 Marsel Franko 1 3 1 , 154
Keçeciler 18, 144 Mecburi lskan Kanunu 1 1 5 , 1 1 9,
Kemal Ben Yosef Levi 4 1 1 29
Keşan 1 1 7 Mehmet Asım 105, 1 13
Kırımçaklar 69 Menemen 92
Kırklareli 86, 1 1 6, 1 24 , 1 25 Mezarlıkbaşı 144
Kızılay 4 1 Milas 1 5
Kubilay Olayı 92 Milli lnkılap 104, 105, 1 1 1 , 1 1 2,
Kuledibi 144 1 14 , 129, 1 56
Kuzguncuk okulu 65 Milli Kalkınma Partisi 1 5 2
Küçük Borçlar Sandığı 44 Milliyet 7 1
Kürtler 129 Mişon Ventura 5 3 , 67, 92, 9 8 ,
1 59 , 165
L Moiz Albala 33
La Boz de la Verdad 27, 28, 40, 44, Moiz Dal Mediko 29
64, 65 Moiz Kohen (Tekinalp) 74, 89,
La Gazette gazetesi 52, 59, 6 1 , 62, 90, 1 3 1
64, 65 Moiz Şemuel 77
Lahey 139 Mordehay (Marka) Nahum 50
Lapseki 1 1 7 Moşe Banbasat 1 55
Lawrence 93 Moşe Becerano 19, 2 1 , 29, 76, 92
Leon Faraci 105 Moşe Benhabib 160
Leon Şönman 53 Moşe Kohen 74
Leon Yeuda 77 Moşe Melamed 24, 80, 82
Levi 123 Mussolini 150
Lewis Marshall 168 Mustafa Kemal 87, 1 19 , 124, 1 28,
Lozan 19, 22, 49, 59 136, 167
Lüleburgaz 11 7 Mustafa Nermi 106, 107
1 98
N Refik Saydam ( Dr. ) 1 36, 137, 1 39,
141
Nadir Nadi 135
Reşit Galip Hatipoğlu 9 8
Nahuın Efendi 1 67
Reşit Saffet Atabinen 6 2 , 1 34
Natan 1 23
Ribi Becerano 26, 35, 65, 66, 1 66
Nationalen 104
Ribi lsrael 60
Nazilli 1 5, 1 7 , 9 1
Rodos Yahudileri 60, 90
Necip Fazıl Kısakürek 1 5 2
Rum 1 4, 1 5 , 1 7 , 20, 24, 2 5 , 26,
Neve $alom Sinagogu 8 7
28, 29, 30, 3 1 , 32, 35, 4 1 , 44,
Nihal Atsız 108, 1 1 0
48, 5 2 , 53, 54, 57. 58, 60, 6 1 ,
Nisim Ben David 77
62, 69, 9 1 , 93, 142, 143, 1 59 ,
Nisim Salti 53
1 67, 178
Nissim Masliah 26, 73 , 74
Niyego 77, 1 23
Nuri Demirağ 1 5 2 s
Saban 143 , 1 59
Sabi Saltiyel 133, 1 54
o
Sabri Toprak 133
Or-Ahayim 92
5adi A. Levi 59
Ortaköy Yahudi toplumu 70
Salamon Adato 1 5 1 , 1 53
Osman Ragıp 75
Salhane Gençlik Kulübü 1 54
Osmanoğlu Rasih 1 1 4
Salti 1 23
Sami Ginzburg 32, 33, 34, 37, 86,
ö 111
Özer Dalim 1 3 2
Samsun 40
Saparta 1 23
p Sara Aaronsohn 103
Palaçi 1 23 Schwartz (Prof.) 98
Pardo Efendi 180 Sedaka 1 23
Paşaeli 27, 28, 34, 37 Silivri 1 1 7
Penso 1 23 Simantov Toledo Efendi 53
Piyasa gazetesi 34 Siyon 1 23
Polikar 1 23 Son Saat 76, 78, 79
R ş
Rafael (Ferit) Eşkenazi 50 Şaki 1 59
Rafael Saban 1 57, 160 $alom 1 23
Recep Peker 153, 1 5 7 Şekip Adut 74
Refet Paşa 26 Şemsettin Günaltay 158
1 99
Şemuel Altabef 1 1 1
Şemuel Aysoy Abarbanel 98 u
Semuel Beresi 77 Uzunköprü 36, 1 1 7 , 124
Şemuel Sadi Levi Eşkenazi 72
Şevket Süreyya Aydemir 144, 145 v
Şuravski 1 23, 143 Va-nü (Vala Nurettin) 105 , 1 21,
Şükrü Efendi 77, 78, 83 1 23
'
Şükrü Kaya 86, 118, 1 20, 134 Vakit gazetesi 50, 7 1 , 76, 80
Şükrü Saraçoğlu 1 41, 147, 152, Varlık Vergisi 140, 1 43, 145, 1 47,
153 1 48 , 158
Vasıf ( Çınar) 50
T Viktor Galimidi 74
Takrir-i Sükun 85 Vitali Kamhi 64
Talmud Tora 65 Vitali Naim Elnekave 23
Tanin 36, 46, 59, 63
Tasvir-i Ejkar 24 y
Teano 1 23 Yahudi Öksüz Kurumu 1 6
Tekirdağ 36, 1 1 7 Yahya Halit 50
Tercüman-ı Ahval 43 Yakim Bahar 131
Tevfik Rüştü Aras 133 Yakir Bahar 23
Tevhid-i Ejkar 34, 43 Yakup Kadri Karaosmanoğlu 79,
Theodor Fritsch 104 139
Theodor Herzl 107 Yitshak Navon 23
Tire 15 Yosef ben Hayim 93
Tokatlıyan 135 Yosef Salmona 1 5 1
Trablusgarp 40 Yunanlılar 31
Trakya 15, 18, 36, 117, 12 1 , 1 22, Yunus Nadi 74, 82
124, 125 Zekeriya Sertel 136
Turancılar 1 28, 14 7
Turgutlu 15 z
Türk Ocağı 27, 80, 84 Ziya Gökalp 1 0 1
T ürk Sesi 34
Türk-Yahudi Dostluk Cemiyeti 74
200
Fotoğrafl a r Tel Aviv'del�i Diaspora M üzes i ' nde bulunan
MORIT-Diaspora Müzesi ortak koleksiyo nundan a l ı nmıştır.
RavHaim Nahum
(1872-1920).
1908-1920 yıllarında
Haham başılık görevini
üstlenen Nahum, A.B.D. 'de
İstiklal Savaşı yararına bir
yardım kampanyasına
öncülük etmiştir.
; .
Tü11ciye'den göç eden Yaluıdiler tarafından lsmil'de kumlan Atatürk Oımanı'nda 1 953
yılında yapılan törenden çekı7en resim