You are on page 1of 86

e

BiREY VE TOPLUM YAYINLARI •



JACo.UES TEXIER

Fclsefc Dizisi: 3



Birinci Baskr: Ocak 1985

BiREY VI:; TOPLUi\I Y A YTNCILIK I REMKA LTD. $1'1.

GRAM sci VE FELSEFE

Onur S"k. Nf}:18/2 Tllaltepp' ANKA itA Tel: 304081

Ceviren KENAN SOMER

Kapak: Ali Cenglzkan Baslldlgl Y cr: Scvinc Matha;'\,~1

i<:iNDEKiLER

SUNU$: GRAMScl VE MARKSlzi\I1N FELSEFESi

BOLUM I. Felsefc nadir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1

Felsefe diisiiniimsel bllgldlr . . . . . . . . . . . . . . . .. 1

Bilgi olarak felsefe tarihyazirmyla ozdcslcslr. . . . .. 7

Mantik olarak felsefe . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 13

BO L DiI'I II. Marksizrn in f else fesinin ara~ trnl masl . . . . . . . . . .. 17 Markslzrnin Iclsefeslnin hazirlanmasi gerekir . . . . .. 20 Marksizmin Ielsefeslnln terue] ozgUnh.igii . . . • . . .. 22

BOLUM III. Marksizmin felsefesinin tammlanmas\ . . . . . . . . .. 29

Yontem sorunlan ; . . . . .. 2'3

Marksizmln felsefesL . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 35

Markslst felsefenin ti.iriimU _ _ 43

"Varhk" sorununa dogru _ _ .. 46

BOLUM IV. Tarihselcl biJgi vc gercok teorisi _ . _ 51

Markslzm lie gercekci ve idealist felsefeler . . . . . .. 51

Tarihselcl bilgi tcorisi ..... _ . _ _ ..... " 55

Tarihse!ci dog-a billmlorl teorisi _ . . . . .. 60

Tarlhselci ger~egin nosnclligl teorisi _ " 64

B6LUM V. Praksis felsefesi ve rnateryallzm _ . . . . . . . .. 73

Beyin ve diisiince 74

lnsarun kokeni . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. 76 Tarihselci tin anlayrsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 77

Marksizmin karlkaturtl ." ' . . . . . . . .. 79

Sonuc " " . . . . . . . . . . . . . . . . .. 80

~lETtNLERDEN SEGMELER

1. Felsefeyle tarlhin ozdeslesrnosi: tarihselcillk " . .. 85

2. Teoriylc pratlgln diyalektik ozdeslesmesi. " .. " .. 103

3. "Demokratik filozo [' un felse rei etkinl igi. . " . " " . . .. 111

4. Insan nedir? " . " . . . . . . . . . . .. 121

5. Metaflzik bir gori.i~ nedir? " " ". 127

6. Tarihsel belirlerurnclligln reddi.. . . . . . . . . . . . . . . . . .. 133

7. 'I'arihsel dlyalektik .. " " .. " . . . . . . . . .. 143

KA YNAKGA " " .....•.... " . • . . . . • . . . • . • . • •. 158

ZAMANDizlM " .... " . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 163

KISALTMALAR

Bu sunusta A. Gramsci'nin ltalya'da Einaudi'de yaYlmlanan yapitlarma (11 cilt) ve Gilbert Moget ile Annand Monjo tuafmdan ~evrilen (&Ii"tions Sociales) OEu~ cbolsiea1erine (Se~me Y_pitlar) gondennede bulunuyoruz. Once ttalyanca" metrae gOnderme geliyor Ye cildini beJir. tiyoruz (orne~in, t.2, p.3 bil;iminde). Metnin Franazcaya c;:evrilmi, bulundugu durumda, bunu D.C. (OEuvres choillies) barfleriyle bellrtiyoruz. Demek ki, sunusumuzun bu (t.2, p.3; O.C., p.17 bic;:imindeki) gondermeleri, [bu sunu,u izleyen] sec;:kimiz metinlerlne, rMetinlerden Se~meler] gondermede bulunmuyor.

SUNU:;;

GRAMSCi VE MARKSizMiN FELSEFESi

JACQUES TEXIER

FEl.SEFE NEDiR?

Gramsci'den secme metinlere bu giri~: "Gramscl'ye gore Marksizmin felsefesi nedir?" temel sorusuna yamt verilmesini gerektiriyor. Genellikle, Matksizmin felsefesinin diyalektik materyalizm oldugu soylenlr, Bu yamt, Gramsci 'yi doyurmaz. 0, baska bir yamt onerir, Marksizmln felsefesi "saltik tarlhseleilik" ("historicisme absolu"), "saltik tarihsel hiimanizmasr" ("humanisme absolu de l'histoire"}, "saluk leklnclllk" ("jmmanentisme absolu"} ya da "praksis felsefesj"dir. (t.2. p.159; O.C., p. 171). Bu yamtm anlarrum acrklamak istiyoruz. Arna, ilk in Gramsci'ye gore f.elsefe flk-. rinin kendisini irdelemekle b~layacaglZ, Ger~i her tikel felsefe, belli bir feisafe anlaYl!}1 i<;erir. <Jyleyse: "Gramsci'ye gore Marksizmin. feisefesi nedir?" sorusuna yamt vermek ,gerekince: "Gramsci'ye gore felsefe nedir?"

FELSEFE DU$UNUMSEL BtLGiDiR

Oldukea yaygm bir tammdan yola cikilabllir: Blr felsefe'demek, bir diinya gOrU!}ii demektir, Bu tanun,feisefel etkinligin, teorik, kavramsal bir etkinlik oldugunu, ve nesnesinin de ger,ekUk oldugunu, kapah bir blcimde, ama yeterince bellrtiyor, 6yleyse, bir felsefesi olmakdemek, insan ilzerine, toplum iizerine, tarih Uzerine, diinya iizerine, 'bir "goriis"

1 Bu sunusu izleyen seckide (rnetinlerden se cmeler] Gramsci'nin bu konu iizerindeki ozsel metinleri bulunacaktir.

2 Bkz., FEUERBACH iizerine 11. tez, Karl MARX, Etudesphilosophiqucs, Ed. Sociales, p. 59. (Tiirkqe bir cevirl icin, bkz. K. Marx. F. Engels: "Felsefe lncelemeleri" Sol Yaymlarr, Ankara, 1975.s. 67.)

~ Bkz; FEUERBACH Uzerine 3. tez, idem, p. 57 (TUrko:;e. hir .. qeviri io:;in, bkz. idem, s. 65) ve "Metinlerden Seo:;meler',i oa~llkh seqkinin

6, BOliimii: "Tarthsei Belirienimciligin Reddi." .. "

4; tirnegin, efjitlik ve insanai birlik fikirkriyle birliktedin, tUm "insanla· ·gIn tarihencesi" boyuncatarihsel bir iitopyadu'.

Marx, -insanlann aneak cozeblleeeklerl sorunlan koyduklanm yaziyordu. Bu tezin bos yere dar olmayan bir yorumuna yardunci olmak i .. in, ger.. eklikte insanlann eozebllecekleri ve o:;Bzmeleri de gereken kimi so runIan, onlara 'somut bir o:;oziim getirebilecek duruma gelmelerinden cok once koyduklan da eklenebilir. trtopyalann dej:!:eri, ~te boyle aeiklarur. Felsefe ile tarihin, ya da ussal d~iince He gerqej:l:in +tamamlanrms bir duo rum olarak degil, ama ara venneden gerceklesen bir sure .. olarak anlasilmast gereken - bu ozde~lij:l:i (t.2, p.39; O.C., p. 62), Gramsci'nin, Mark. sizmin felsefesinin "saltrk tarihselcilik" 5 oldugu yolundakl olumlamasini anlama olana{ilm veric.

Gerqi, teori (bilgi, diinya gorii~ii), kendi basma, kendi pratik bagh. ~Igmdan (correiatif) aynlamaz, ama, farkh ugrak olarak da dii~i.iniile. bilir. Teorik ugragm bu goreli ozerkligi de, tarihsel bit doneme, ornej:l:in teorisyenlerin dogacak yeni diinyaya karsihk dusen yeni felsefeyi dile getirdikleri yog-un entellektilel hazirlama donemine karsuik dilsebillr (t.2, p.38; O.C., p, 62). Eger pratik davrams kurallanm ve dolayisiyla bunlardan dogacak yeni gerqeklig:i bir yana birakirsak, felsefe bizim ieln bUg! olarak tammlanacaktrr. Btlgl, si:iylemeye gerek var rm, olamn bilgisi, oysa eylern, olmayanm yaraulmasrdir (t.5, p. 38; O.C., p. 231). Gramsci io:;in felsefenin bilgi(connaissance) oldugunu belirtmek, giiniimiizde yararS1Z degiidir. $undan ki, bize bir bilgi [sauoir) veren "e~itli bilirnlerin tersine, felsefenin bir bilgi degil, ama bit SOn! (interrogation) oldugunu savunmak, S1k sik goriilen islerden olmustur, Buna gore, felsefel diislinilmiln (reflex ion) Bzgiiliigii ve felsefel dlisilntlme baslayan ki~i i .. in sasirtrc: niteligi, yamtsiz bir soruya dayanmasmdadrr; felsefel dii~iinum yaImzca lnsamn kendi varolusu karsismdaki ve varhk karsismdaki ll~kmhgmm kavramsallastmlmasidir. Gene buna gore, felsefel soylem, "Varhk sorunu" iizerine brkip usanmadan yeniden baslayan bir SOn! olmadlgl zaman, bilimsel bilgi (saooir) iizerine, onun geli~me blcimini irdelemeye yonelik blr dii~iiniimdiir. Ama, hatta bu daha "olurnlu" ugr~ soz konusu oldugu zam~n bile, f~lsefel t.asanmm (projet) ge:n;ege uygunlugu (au then ticite) ,

.$Oru nun. deyim yenndeyse, sorusal ugrakla yetinmesi ve ne yeni bilgi, ne de verimli yontembilimsel alet iiretmesi durumunda dogrulamr.

Varbgm olmasmda ve insanm Varhk sorununu koyan varhgm ta ken. disi olmasmda sasrlacak bir ~ey bulundugunu yadstmak isterniyoruz, ama, Gramsci lein felsefe bakumndan olam bilmeninve onu don~tiirme. Din soz konusu oldugunu 'ie, dolayisryla, feisefenin, Dunya goriiljij olmakla aym zamanda, bir ba~ka·dlinyanm pratik tasarl5l olduguTIU dS: belirtmek istiyoruz.· TeC!rik felsefel. etkinJigin dii$iiniimsel (reflex;f) niteJigini yadsi.

("conception") bieimlnde az .. ok derli toplu belli bir sayida fikirleri 01- mak demektir (t.2. p.3; D.C., p.l8). Demek ki, felsefe, ilkin bize entellektiiel (anhksaI) blr etkinlik olarak goriinUr (t.2, p.5; O.C., p.19). Bu gi. riste biz felsefeyi ozelIikle iste bu teoretik (kuramsal) aeidan goz onilnde bulunduracagsz. Ama, felsefenin g6rii~ oldugu denli ey/em de oldugunu daha simdiden belirtmemek olanaksrzdrr, Teori He pratigin birlHF, gercekten de Gramscigll Marksizm yorumunun temel kavrarrudtr. Bu kavrama (concept) ozel bir boium ayirmanuz gerekirdi". Gene de, bu durum, bu birligin felsefe tarumma ili~Kin sonuelannt burada kjsaca belirtmemizi engeUemez. Oercekten de, bir felsefesi olmak demek, yalnizca diinyaYI belli bir bicimde kavramak demek deg-ildir. Teori olarak felsefe, eylem olarak felsefeden aynlamaz. Bir dunya gorii~i.i, ona karsihk dii~en davrams kurallanndan aynlamaz: 0, bilgi oldugu denli, ahiak (moraIe)ve politikadir da. 'Ieorl, demek ki bireysel ve kollektlf bir praksise yol acan bir ~ey, dolayisryla, sonunda yenl bir gerceklige yol acan bit lley olarak dii~iiniilebilir. Teorinin pratige bu eevrllrnesun n, .. ussal "m ger<;ege ("rasyonel "in reele) bu donusiimllniln IHarx tarafmdan bir gereklik olarak konrnus bulundugu yeterince billnlr. Z .Bu.donilsme, Oramsci tarafmdan, "tarihsel dlyalektlgin" kavranmastrn saglayan temel ugrak olarak, belirli kosullar lcinde insan tarafmdan yeni bir tarihsel gercekllge yol actlmasi olarak dii~iiniiliir3 (t.2, p.21; O.C., p. 43). Demek ki, felsefe - pratik bakundan-« "politika" olarak, yani yasayan tarih, olmakta alan tarih olarak anlasumisnr, Felsefe tarihle, tarihsel olusla "ozdeslesir"; hie degilse ussal (rasyonel) oldugu zaman oyle olur; ~iinkii, herhangi bir fiklr, insanlan devinime geclrip Tarihe yo! acamaz (t.2, p.23; O.C., p. 45). Tarihsel gercekllk durumuna gelmeyen, lnsanlar tarafmdan somut olarak "gllncellestlrllmis" (olablllr

'durumdan olrnus durumuna geclrilmls) olmayan blr teori, ya biisbiitiin keyfe bagh, ussalhktan (rationalite), "tarihsellik"ten yoksun, yani sonunda dogruluktan (verite) yoksun hireysel bir zirva, ya da gereek qoziim kosulIan henllz somut olarak varolmayan ger .. ek bir sorunu "kurgul olarak" ("specula tiuemen t ") lJozen bir "utopya'tdtr" (t12, p.94; O.C., p.l02).

5 Bu formiiliin anlamlarmdan biridir bu. "Metinlerden Se-;meler" ba~. likh se~kimizin ilk parqasma bakilliz.

2

3

nak da SO? konusu c1egHdir. Ama, her dU'iliniim blr 'iey ilzerine dU§iin,Umdiir, ve hersoru tartisrna konusu yapllmllj bulunan biqey iizerine btr yamta ydnelir . Bir felsefe kendi .mrunsall ile belil'gint~llir, ama, bu sonrasal da onu liz ok iyi blr bi lmde cozen bir "gotiilj"e ("conception '~) yol acar. Gramsci lcin, felsefel dii§iincenin dUfjUnUmsel niteliginin ilk sonucu, tutarsizhk ve ~elillmeyi kendiliginden dl§arda bll'akmayacak bit; gorU§e, ru'iardan birlik ve tutarlihk getirmektir. D~iiniimSel dU§iince (la pensee reflexiue}, 'Ilkla organik blr diz_geIilik (sYeStematicite) do~uran biitiimel (tatale) bir di.illUncedir. (t.2, p.3.; O.C., p. 17). AmI\, 'oiifjllniirnsel bir dUfjiin· ce, ne oldugunu bllen, kendi iizerine do~~atik kuruntuya kapilmayan bir du§Undedir. de. Dogmatlamden kac;makla, felsefel dii'ilincenin kendini kUllkuculuga (scepticism.el mabkum ett{gi sonucunu mu Qlkarmak gerekir? Gramscigil gO.riill aQlSl bu degiltlir. Ku§kusuz, dogmatizmden kurtulmak sOz konusudur; tUm modem dU§Uncenin temel dayanagl olan ozneni ° UnlU kendi Uze.rine doniip gelmesi Gtamscigil dUllUncenin de temelindedir: Marksizm, tarih$eIciliktir ve kendlni "tarihsellik" ("historicite") olarak, belirli bir yer ya di! zamana tarihsel olarak "yerlesmls" bir oznenin dU§iincesi olarak kavrar (t.2, p. 93; O.C., p. 99). Yenili~i,ozneyj somut olarak, kendini ve dUnyaslnI, kendini ve dUny-asInt tanirken iireten tarihsel toplurnsal varhk olarak kavramaknr (t.2, p. 28; O.C., p. 51). Ama, Marksizmin tarihselci eJe§tiriciligi dUnya gQ~§iiniJn yokJu~una ve ku§kucl11uga gotUrmez.: hell! kendi t&tihsem~ini, hem de bilgilerinin tarihseIli~ini bilen bir insanm kendinln bilincitUr (concience de soi) 0; bu tarihsellik. bilgilerin tarihsel ge:gerliligl anlamma geIdi~idenli, tarihsel geQersizli~i anlamma . da gelir" 6 (t.2, p. 93; O.C., p. 99).

. Boylece, Gramscl He birllkte, felsefef bi~inin on· _- elelltirel (precritique) bir anlayisma donm"eme kosuluyla, felsefenin birbilgi olarak -aQlklanabilecegini samyoruz. Hegel bize her §eyde· Sonucu ona gotiiren (\(_e 0!1u "olusturan") geJi§'meden aYlImamaYl o~retmi.fjti. Felsefel girifjim- - de dii§ iiniimsei ""uiira/~ - iizerillde durma~,. 'FifJ. 'in _. 'OorUngiibilimi 'nin bu biiytik dU§tince~ni il:av:ramakta yardUtlCI olabiHr. . Ama, insanln ve diinyasmm ayrll zamanda hem ozUretimi (auto-produ_ction) ve hem de ozbflinci (auto - consience), yanl GerQekliitin "yai'atlll§" ve bilgi~si olan Sonu~u umrtniak nu gerekir~ DUliUnUmsel ilerlemenin Heidegger'in ~ozUnU ettigi o ' hi .hir ye.i:e gotiirmeyen yolla~"dan rnt yaptlm~l g~Tekir?

f . U( I 'ye gOtl! M-ilksizme ozgii tadhselci oilgj teorisine m~kin bu

n:n at;"lklamIDlI daha ilerde· buluri.acaktlI. Bkz: ,boHiUl TV: " n ·h. ,; Bdgi Tcon;;_i"

Demek oluyor kl, felsefu .bilgidtr (connaisst;Lnce); ama, herhangi bi-rbilgi de~il: fizik ve ~ateqlatik bilimler tarafmdan yol aQuan bilginin (sauoir) felSefel bilgi olmalilg! da aciknr. Ne anlama gellr .bu? DUfjiinUnce, bu disipHnlerin dii~uniimsel olrnadiklan anlamma geldigini anhyonrz, Bunu soylemek, Ru~kusuz bu dlsipllnlerde dl.zgeli (systematique) tutarhhk ve elestirel duyu bulunmadigim degil, ama yalmzca bu dislplinlerin nesnelerinin insan olmadigmr soylemek anlamma gelir. Dilsiiniim, tnsamn de~ece dereee kendi tizerine edindi~i bilgi demektir. Felsefe, insamnkendilfin bilincldir 7• lster istemez Descartesgd .cgito ammsanrr, Ama, Descartes'a gond-erme, modem felsefenin daha sonraki gellsrneleri iQJnd-e cogito 'nun kazandlgl yeni boyutlan bize unutturmamalidij; 'Heg,el ieln, cogiio, hir:eyden tarihe yayi1u, ve i;iznellik bundan boyle' yaratl~14k olarak tasarlanrmsnr, Cogtto, artik yalmzca dU§Uncesinin evrenselligine soyut olarak eril;on birey degil· . dir, kendl OZ tarihi arasmdan kendlni iire.tep ve felsefe· tarihi arasindan kendinin bllincine varsn "Tin" dir ("Esprit") de (t, 2,-p. 195). Gen;ekten de, Hegel Icln, f-elsefe, 'Tin'in ~eJifjIk olus'unun (deoenir) tek yanh yansisi olan kendi ogretisel c;elillmelerlyle bidikte, fe~efe tarihi demektir," ve HegelgU dizge de, bu olu§'un biltiinselllg:inin dahice bir biro§imsel gorilmilnU (uesion) iiretme girifjimidir (t.2, p. 93; O.C". p, 10'1).

7. tlyleyse, bu nedenle,insanm kendi olmayan §ey iizerine, yaratmadig.1 ~ey lizerine bilinei ; tizyaratlm siireei ,-a da tarihln I;lkl§ noktasi y-a

da ong"erekirli~ olarak Varhk bilineidir de. "

MARX, Alman' Jdeo.iojisi'nin ba!llanJlda~oyle yaiat: "Soziinli ettigi_mis on kosullar keyfe bagl! temeller, dogrnalar degildirler; aneak imgelemde soyutIanaaileeek gercek temelle-tw. TUm .insan tarlhinin illr ko§:ulu; ister istemez, ya~ayan insanal varhklarrn varolusudur" (Ideologic allemande, p. 11, Editions Sociales _ Tlirko:;e bir fievirlsi icin, bkz: Marx • En-gels, Selime Yaprtlac", SOl YaYlnim-J, Ankara, 19713, _ c.' 1, s. 19). Tarih ic;inde kendi oziiretimi o larak ksnd in In oi I incine ererken , insan, ilkin yapiersi olmadig, bir doilal tarih stirecinin so nucu oldug-unu dagdrrneye ba:~hit. Demek ki, kendinin bilinci, onu bir Vat" hi bi'linoine- gotiiriir, DESCARTES'm, cogito'dal1 Varhgm arnl;l tIn I" rnasma ge(:ildigi Metafizik Dilsiinc ler'inde b ,.)11$tirol devinirn gok iyi kavmn)r. Eu virrhgm DESe RTES Larat'mdan tanrlbihmscl (theologiqueJ qir bkimde tasadannu~ bulunmasmm uroda pl: Inr oneq1i yQ1l:tl,ll". 0!:mwli 6lan, kendlnin liilillci lden. bize f(;i,cteyi.

. "varhkbilimi" ("ontologie), unutmaJda. su(j!JanamakSlzm" iTl~~1l1m Ke " disi tanilindan bilinmesi olarak tanunlama oianaglnl .,."ren Vath. bilincin~ ge~t~ti'r. Modern felse£eyi ·be~rginlefit.lren ~ey Vi> Ilk soru' nunu "e1eJitir'el" .terirpJer:le koymak,tti.

5

Felsefe - felsefe tarihi - insarun kendisinin bilincidir; ama bu ozblline, insamn gercekllkte diipediiz tarih olan bir ozllretlminden aynlamaz. Tarlh, insan tarafmdan yapilrms ve kavranmrstrr ve kendini bu iiretmesinde insan bilincinin Kendi praksisine nasil bagland_gml da soylememlz gerekecektir, Demek ki, felsefe bllinctir, ama herhangi bit bllie degil; kendinin billnci, kendini bHme di4iiniim dedigimlz billne. Ama, eger insan Kendi OZ tarihiyse, felsefe de, Teoretik bakimdan, kendinin Kendi tarafmdan bu iiretilmesinin kavranmasmdan baska bir' sey olmayacaktrrj feIsefe, tarih bilimiyle ozdeslesir; ve boylece, biz de Marksizrnin felsefesinin "tarihselcilik" olarak tammlanmasiyla yeniden karsilasinz" (t.2, p, 134; O.C., p. 140). Ama, bu kez, eylem degit de teori soz konusu olduguna gore, yapilan tarih degil, ama yapilmis bulunan tarihin bilgisi soz konusu olacaktir, Tarihsel olus'u oldugu denli, bu olus'un bilgisini de adlandiran tarih sozciigiiniin anlarn bellrslzllginl biliyoruz. Kansikhklardan sakmmak lcln, bilgi> tarihi, tarihycztmi (hlstoriographie] olarak adlandiracagiz. Ve, teoretik bakimdan , felsefe, tarihyazrrmyla ozdesleslr, dlyeceglz (t.2, p. 126; D.C., p. 130).

BiLGt OLARAK FELSEFE TARtH YAZII\UYLA I)ZDE~LE~iR

Bununla birlikte, bu formW kimi aerklamalar gerektirir. Formiiliin kUltilrel kokenlerini saptamaklabaslayaeagrz. Hegelcilikten ve onun felsere tarihi olarak felsefe tammmdan daha once soz etmistik. Hegel, baskabir yerde, felsefel bilgiyi Tin tarafmdan Kendi tarihsel tiziiretiminin bilincine varma olarak tasarladigma gore bu forrulil gercekten de felsefe ile tarihyazrmmm ozde~ligini orttlkce lceriyor demektir (t.2, p.233). Ama, Hegel'den once, bir baska filozor bu ozde~ligi kendine izlenee (program) otarak saptarmstir: Yen{ bilim (1744) adh yapitm yazan, Napolili filozof J.B. Vico. Bu filozofun yapitma iki temel fikir egemendir: birincisi, insanm kendi ijz tarihinin yapreist oldugu fikri, iklncisi de insanm gercekten ancak yaptJ~1 seyl bildil"!:i fikri. Bundan, mantiksal olarak, insamn ancak Kendi oztarihini "kavranabilir" duruma getlrebilecegl sonucu cikar (t.2, p,38; O.C., p, 62). Dogayr, ancak onu yaratrnrs bulunan Tann bilebilir. Kapital'de, Marx, lste bu oncliye sayg, gosterir. Kendi gorii~lerini Darwin'inkilerle ve tiirlerin tarihini toplumsal kuruluslann tarihiyle karsilastiran Marx, toplumsal kuruluslarm tarihinden soz ederek, soyle yazar: "Ve, Vico'nun dedigi gibi, insan tarihiyle dogal tarih, blrinl blzim yapmarmz, obiirunii yaprnamarmzla aynldiklanna gore, insan tarihini yazmak daha kolay olmayacak midi!?"! 0

Ama, Vico'nun 0 soyut usculuk ytizyrh olan XVIII. yilzyihn baslannda tasarladigi bu Yeni BiIim'in yontemblllmsel Hkelerinin ~eler olduklanru gorelim, Kisaca stiylemek gerekirse, kavramla tarihsel olgu aynrruna hit son verme soz konusudur, <;i.inkii, bu aynm, felsefeyi soyut bit bilgiden {sauoir abstrair), tarlhyaztmmi ise gereksiz derin bilgiden (uaine erudition) baska bir §ey olmamaya mahkum eder: eger Kantgil terminolojiyle anlatrlmak istenirse, bir yanda "bos kavramlar", ate yanda "gozii bagh sezgiler." Vico, "tarihsel olgular"m irdelenmesini "fiIoloji" olarak adlandmr ve "haklar arasmdaki diUerin ve eylemlerin bilglsine luskln her seyl irdeleyen tum dilbilgisi uzmanlanna, tarihcilere, elestiricilere" filolog adun verir; "bu udelenenler.lcerde gelenekler ve yasaiar, disarda savaslar, bans antlasmalan, sozle~meler bagtasmalarvyolculuklar ve tecimsel degi!limlerdlrler' I." "Felsefe, der Vico, kendi seyredalma (contemplation) nesne-

insanm kendi iizerindeki bilinci artik evrensel ama soyut bir "diisiiniiyorum" degildir, Hegel'in Tin 'in Goriingiibilimi'tuie' derece derece geli~mesini dile getirdigi tarihsel olarak ve cahsa cahsa kendini iireten somut bir bilgidir. Tin'in bu tarihi Hegel'ln yapitinda kurgul saptirma (deformation speculatioe) yiiziinden yalanlastmlrmstir (mystifie) ve Marx, yetlsme YIIIan boyunca, "kurgul yapmm gizemi"nin iisttindeki ortiiyii kaldtrmaya ealrsrr; ama, asil onemll olan, idealist bicimln simrlan arasmdan kavranrmsnr ve Marx, 1844 Elyazmalarl'mn son boltimunde ~oyle yazabillr: "Hegel'in Goriingiibilim'i ile onun sonal sonucunun - itici ve yaratici ilke olarak olu msuzlugun diyalektig-i-biiyUklligli, dernek ki ..• Hegel 'in, insamn kendisi tarafmdan iiretimini bir slirec olarak kavramesma," emegin tiziinii kavrarnaana ve, gercek oldugu icln dogru, nesnel insam da, Kendi DZ emeginin sonucu olarak tasarlamasina dayamr"."

10 Le Capital, Livre I, t.2, p. 59 {Tiirkc e bir cevirisi i<tin, bkz. rKar] Marx, "Kapital~', S61 Yayinlan.tAnkara, 1978, c. I, s. 387, not 4.)

11. J. B, ViCO, Oeuvres choisies, J. CHAIX-RUY'nin ceviri ve a9lkJamalariyla, P. U. F., 1946, p. 25.

8 Manuscrit .de 1.844, Editions .Sociales, p, 132. [T'iirkqe bir ceviri icln bkz : Karl Marx, 1844 Elyazrnalarr, Sol Yaym!an, Ankara, 1976, s. 246.)

9 Bu tarurmn - bu kez teoretik - ikinci anlarru da budur,

7

Sl olarak, dog-runun bilgisinin kaynagl olan usu allrl 2." Ama, eg-er fe!scfe filo!ojiden kopuk kahrsa, Hegel'in soyleyecegi glbl, ancak "soyut tUmel"c ("I'universe/ abstrait ") eriseeektir; oysa, gercekllk (verite) sornuttur, geresk felsefel bilgi "somut turnel" dlr, byleyse, diyecektir Vico, "kesinIi k" ("certitude ") He "dogru] uk" (' 'uerite ") aynmma son vermek, Illoloji He felsefeyi birlestirmek gerekir: " ... tek diisiinceleri uslanm fllologlann yetkesiyle (autosite) uzlasurrnak olan fi!ozoflardan oldugu denli, yetkelerini filozoflann usuna dayandrrrnak isteyen filoiogiardan da yoksunuz ' "." Gorliyoruz, "felsefeyle tarlhyazrrmm ozdeslestirme'tnln ta kendisidir soz konusu olan. Ama, Gramsci tarafmdan yinelenen bu formlilii, "tarihselciligi" Hegel'den oldugu denll Vico'dan da esinlenen 1tatyan filozo fu B. Croce hazi rlayacakti r: Kendi ijz elestirime ka thl 'smda I 4 ," ... kendi felsele yapma blclmimln ve tUm gercek felsefe yapma blclminln ve tiim gereek felscfe yaprna biclmlnin niteligi iizerine durmadan daha acrk bir blllnc edindim, diye yazar; bu konudaki vargirm usa aykirt gelen (paradoxale} bir formiil icinde dile getirdim: "Felsefe, tarihyazrrrurun yontembiiimidir ' :;." Usa aykm gelen gorUnii.'1iin otesinde, bu formiil, yiiksek bir ger~eklil!e doniik, deney Ustii, duruma gore ussal yoldan bilmeye yonelen ya da vazgecen, ya da eger us bu ise yetrnez olarak deger. lendirilirse, gizernsel (mystique) bir sezgiye bas vuran, somut bilginin drsmdakl ve iistiindeki bir bilim olarak tasarlanrrus eski felsefeden kurtulrna istend nin belirtisidir 16 •

Eger felsefe "rnetafizik", yani askm (transcendante) bir ger~ekligin saltrk bilgisl de~ilse ve eger gene de bllgiyse, tarihsel ger~ekli~in ussal somut bilgisi olacaktrr. Felsefel ya da "rnantiksal kategoriler"in diyalektik bit blcimde kullamlmastyla yapJldlgmdan, ussal olacaktir, Kavranu sezgiden, dWiiinceyi olgudan ayirmadigmdan, somut olacaktrr, Kisacasi, Tarih Bitimi olacaktsr (t. 2, p.126; O. C., p.129): "Biz yalmz bir tek hilim tamyoruz, o da tarih hilimidir", diye yaziyordu Marx, Alman Ideolojisi'ndeI7• Eger Croce'nin, Gramsci tarafmdan yinelenen formiiliiniin, Marksist felsefel bilgi anlayrsmm ta kendisini drsavurduguna giiven getirmek istenlyorsa, Marx'm, tarihsel materyalizmin temel kategorilerini aciklamadan once, Alman Jdeolojisi'nde yazdiklanru yeniden okumak gerekir:

"Gercekligln betimlenmesi yiizUnden baglmSlz felsefe varolus ortammi yitirir. Onun yerine, olsa olsa insanlann tarihsel geli~mesinin lrdelenmeslnden soyutlanmasi (erkanlrnasr) otanakh en genel sonuelann bir biresiml konuiabilecektir. Bu soyutlamalar, kendi baslarma, ger~ek tarihten koparrlmis olarak, hicblr deger tasrmazlar ' s." (t.2, p. 216). GoriildUgii gibi, gercek d ii.'1i.i nee I 9 , ya da Tanh Bilimi, somutla soyutun, Wmelle tekilin birligidir. Bu dii~iince, insamn ekonornik, toplumsal, politik, etnlk, estetik, entellektiiel etklnliglnl anlasilabillr duruma getiren yapitlarda somut olarak yasar.

Bu sonuelara vardiktan so ora , felsefeyle tarlhyazrrmnm bu ozdeslestirilmesinin, geleneksel olarak "felsefe" ve "tarih" diye adlandmlan bu disiplinlerin ayn varllgma son verip vermedlg] ve "felsefe" ya da "tarihyazum" diye adlandrrdrgirmz entellektuel cahsmada ozgUI olarak felsefel neyin bulundugu scrulabilir. Eger gercek "fe!sefe" Tarih bilimiyse, tarihsel gereekllgln: ilrstlrn ve degi~im biclmlerinin incelenmesi, toplumsa1 i1i~kiler tarihl, politik ve ethiko-politik tarlh, dilsunce, sanat, dinler, bilimler, vb. tarihi gibl ~e~itIi goriiniimlerini irdeleyen disiplinler biclminde uzmanlasmasr gerekir. Biitiln bunlar i~inde felsefe ne oluyor'? Bize Marksizminfelsefesi olarak olguculuk (positioisme) onerilmiyor mu? Sorun karmasik ve kimi aciklamalar gerektiren bir sorun.

12 Oeuures choisies, p. 25. 13 Oeuvres choisies, p. 25.

14 J. CHAIX-RUY cevirisi, Nagel, p. 120.

15 CROCE'nin tarihselciligi iizerine, Ill. J. CHAIX-RUY'nin irdelemeleri ne bakrmz : L 'historicisme absolu de B. Croce, Reuue ph ilosophiq ue, Juillet-sopternbre 1950; Benedetto Croce, Revue de la l Mediterranee, nO 2, 1953; Genese de l'historicisme absolu, Reuue internationale de philosoph ie, juillet - decembre 1953; ayrrca J~ CHAIX-RUY'nin B. Croce et G. Gentile bashkh makalesine de bakunz, in Tableau de fa philosophie contemporaine, WEBERS et HUISS!lIAN, Edit. Fischbacher.

16 B ugiln, ozii gereg-i SU5m a "yam t" rna mah kuru, 0 oldiirilcii bir felsefel soru gorii$iine gotiiren $ey, XVIII. yiizyildaki metafizil: bunahrndrr. Bu _ "susma'tmn, "sonsuz uzaylar'tm ve icdaralmasmm sessizligi 01- dugundan, ve felsefel sorunun, eger dine basit hir hazrrhk egitimi degilse, "Tanrmm 51iimij"niin, durrnadan onu aramaya mahkurn-bir i rrsan tarafrnda saptan rnasi olacag i ndan : Lu kacs '10 esslz - term inolojisini kullanmak gerekirse. bir durumda dinsel varo lusculuk (exietentialisme religioux); obiir durumda "dinsel tanntammazlrk " ("atheisme rel(~ieux")'olacagmdan hiq kU$ku yak.

17 Oeuvres philosophiques, t. VI, Editions Costes, p, 153, <;izilmi; paragraf. (Tilrkce bir <;eviri 191n, bkz: Marx-Engels, "Secme Yapitlar", agy., c.l ,. S. 19, not 8.)

18 Editions Sociales, p. 18, 1953 ("Seqme Yapltlar", C. 1, S. 27.) ,

19 Sagm (exactes] denilen bilimlerdeki dii;iince, burada bir yana birakshyor.

9

llkin, Croce icin oldugu gibi Gramsci lcin de, Ielsefenin somut dti~uncenin esanlamhsi oldugunu ve, dolayisryla, tarihsel ger~ekligin daha katikssz bir zihinsel kavramsim saglayan bir "mantiksal" ilkenin, bir "kategori"nin, yonternbillmsel bir aletin her bulgulanmasmm, feisefel bulguiama oldugunu soyleyelim. Bu ylizden, Gramsci'nin, irdeledig:i yazarlarda kendi "enteUekti.lel aletler'tini zenginlestirrneye yetenekli bu "aletsel degerJer"i, bu "tanhsel yorumiama kurallan" m (Croce) bulmaya pek dli~kUn oldugu gorulecektir. Bunlann onemleri cok simrh ya da, tersine, eok genis olabilir, Orne gin, Gramsci'nin, Crocegil "pratik yonetme aleti olarak" ideoloji ya da "ethiko - politik tarl h" tammlamaianm, elestirerekten, ksndi oz anlayisma kattrgnn gorecegiz (t.2, p. 236 ve 187). Eger Croce' den Lenin'e gecersek, Gramsci'nin, Leninist diktatora - deulet teorisiyle, toplumun ldeolojlk yonetimi lcin bir srmf tarafmdan kurulan hegemonya teorisini, kendi oz devlet anlayisma kattJglm gorecegiz (t.2, p. 75 ve 189; a.c., p. 76). Simrh onemdeki "mantiksal aletler"dir bunlar,

nelO" dayandiklanm acrkiayacaktrr, Ama, birlik, farkflllgi distalamaz: soyut kavram, anlasrlabilir duruma getirdigi tarihsel goriingillerden aynlabilir degildir, ama ben bu birligi, onu aciklayaeak bir kac ornekle yetinerek, bir felsefe kitabmda kendisi lcin dile getlrebllirim (t.2, p. 126; O.C., p 129). Alman ldeotojisi'nu: birinci bOitimiinde, "tarihsel materyalizm"in temel kategorileri lcin Marx'in yaptlgl da budur, Somut tarih, ikinci plana gecer: "lnsanlann tarihsel geli!}mesinin irdelenmesinden soyutlan masi (erkanlmasi) olanakh en genel sonuclann bir bireslml" sergilenir. Ciddi cahsmadan bagl~lk tutan tansrkh bir "kaldtrae" degil ama somut irdeleme icln bir "ipucu" ndan baska bir !iey· olmayan tarihsel' mate~alizni teorisi, budur. Eger simdl de 18 Brumaire gibi tarihsel bir monografiyi all rsak , onda "doktrinal" acrklamalar de gil, ama, somut hir anlanrn buluruz. Bununla birlikte, bu anlah, an bit betimleme degiJ, ama, di4unulmiil} bir anlatidtr: bUtUn soyut kavrarnlar "ti;tUk~e" bu anlatJda bulunur, bir ozsu gibi dolasrm yaparlar, "Baglmslz varolus'lunu yitirmekle, felsefe ya da teori ' 1 yitip gitmez, tersine, "her yerde hazar ve nazl~" bir duruma gelir: burada olgueu bilimciJikten {sclentisme positiuiste) cok uzakta bulunuruz (t.1, p. 125; D.C., p. 128). Engels, felsefeye karsi olan billm adamlanna, sunrh deneyciligln (empirisme borne) ancak "teori alam "nrn iclne girerek asrlabileceginl, bu alamn "mantrksal kategoriler", "felsefe!" kavramlar alani oldugunu, bu kavramlarla etkinlik gosterme sanatmin insanda dogustan bulunrnayrp sonradan kezarnldigim ve bu yetenegi gelistirmek icin de "slmdiye degin ge~mi~in felsefesinin irdelenmesinden baska bir yol olmadlgmI2"" aciklamayi hie brrakrnaz (t. 2, p. 60).

Tarlhyazirmyla felsefenin ozde!} oldugu bildirilen 0 tarihselci anlayis lclnde, "felsefe ne oluyor?" sorusuna yamt vermek lcln, simdl daha iyi donatrlmis bulunuyoruz. Daha once, fe/sefe! etkinligin, oziinde somut dii.'lUnce, insamn dUnyayla ve kendisiyle lliskisinden baska bir .'ley olmayan ger~ekligin kavranrnasi oidugunu soyleyerek yamtlaml~tlk. Ama, "felsefenin ne oldugu" sorulurken, gelenekscl olarak felsefel soylernin izlekleri (konulan, themes) olan izleklerin bu anlayis icinde ne olduklan bilinmek istenir. Eger felsefe tarihyazrmiyla ozdesleslr ve somut olarak

Tersine, insanlarm tarlhi onu yaptiklan i~in bilebildikleri yolundaki Vicogil tez, ya da insanlann toplurnsal i1i~kilerini kendi 5z varoluslanrn i.iretirken lirettikleri yolundaki !y1arksist fikir cok daha geni!} bir felsefel de~er tasrrlar, Ama, bu ilkeler insanal olus'u (deoenir humain} dii!}iinme olanagnn verdiklerine gore, her durumda felsefel bir deger sbz konusudur. Bir bilgi, lnsanm kendinin bilincine varmasma yardimcr oldugo zaman, felsefel bilgidir. Yarutimrzm birincl ogesi, i~te budur.

t;iimdi de, felsefey\e tarih bllimi arasmdaki, tUmelle tekil arasmdaki ilkesel birlik ofumlamasmm, hicblr zaman felsefel denilen kitaplarla tarlhsel denilen kltaplar arasmaki gercek aynmm ortadan kalkmasi anlamma gelmedig-ini ekleyelim, Eger bir omek istenirse, Alman ideolojisj'nin "teorik" bir yapit, oysa Louis Bonaparie'm 18 Brumaire'inin tarihsel blr monografi oldugunu s5yleyelim. Ama, felsefeyle tarihin birligi, her ikl yapitta da kendini gOsterir (t.2, p. 96; D.C., p. 104). Blrlik, aynhgl distalar: nesnesi "insan deneyl", insamn tarihsel olus'u (devenir historique) degil, ama, billnmez hangi saltJk ve askm varhk olan bir bHim olarak tasarlanrrus bulunan felsefenin sonudur bu. Marx: "Ger~ekligin betimlenmesi ytiztlnden baglmslz felsefe_ varolus ortarrum yitirir" diye yazarken, aynhg] - ornegin "tarih . felsefesi" He tarihsel olgulann somut lrdelenrnesl arasmdaki aynhgl - "-reddeder. Marx'tan sonra Engels, Hegelgil kurgul cahsrnalann, "gorunguler arasmdaki, tamtlanmasi gereken gereek zincirlenme yorine, "fi\ozofun kafasmm uyduruverdi~i zincirienmenin ge~mesi-

20 ENGELS, Ludwig Feuerbach, Editions Sociales. -(Tijrk~ebit ~eviri ir;in, 'bkz : Fri edrioh Engels, "Lud wig Feuerbach ve Klasik - Alman Felsefesinin Sonu", Sol Yayinlan, Ankara, 1976, s. 51.)

21 Bkz : ENGELS," ... teori alam, simdiye degin Ielsefeadi verilen alan."

Anti·Diihring, p. 445, Edit. Sociales. -

22 Anti·Diihring, p. 445.

10

11

~1ANTIK DLARAK FELSEFE

tarihsel olus'un <;e~itli gorUni.imlerini anlasilabilir duruma getircn yaprtlarda yasarsa, insan iizerine ve insanm yazgis; uzerine felsefel diisiiniimiin temeli olan dahne [derin . 'di.i~iinme, meditation) ne olur? Insanin kaY!!1 ve ozlemlerine yarut verecek tek sey olan bu dalmc yerine, bize ekonomi poJitik, "toplu mbilim", politik ve kiiltUrel tarih yapttlan rm su nulacak?

Bu noktayt aydmlatmak lcln, telsefeyle tarlhyazimtmn hirli~inin, onlann aynhklanm dl~taladlgml, ama farkhhklanm drstalarnadigmr ammsamak gerekir. Felsefe, insarun kendi ilzerine edindigi bilinc oldugu veinsan da kendi oz tarihinin ta kendisi oldugu icin, tarlhyazmndrr, Dii$iiniimiin biJgi (connoissance) oldugunu soylemistik - bunun boyle oldugu biraz cokca unutuluyor. Ama, karsihkh olarak, ne oldugunu ve nesnesinin ne 01. du~nu biJerek daha etkili bir duruma gel mek lcln, hilgi "yansrr' ("se reflechit "t, kendinin ve nesnesinin bilincine vanr, kendi kendini "teorilestlrir". "Tarihel" Marx'm kendi oz tarihsel bHgisini "yanslthgl" ve bir tarihsel bilgi teorisi de olan bir tarihsel olus teorisi hazllladlgl Alman /deolojisi'n. den soz ederken, bunu daha once gormi.i~ti.ik. f\ii~iiniim, iizerinde diisiiniim oldu gu seyln bir teorisine yol a~ar. Bir "tarih teorisi "nln, bizl insamn durumu iizerine, felsefeden baska hir sey olmayan 0 dalmea (meditation) yeniden kavusturmadrgi soylenmesin. Bu tarih teorisinin, insan uzerine, onun bilinci ve eylernl iizerine, onun yabancilasrnasr ve kurtulusu ilzerine, onun dogayla, baskalanyla ve kendisiyle lllskisi Uzerine, onun ozgiirIligiinU zorunluluga baglayan "yazgr'tsr iizerine blr teori oldugunu anlamak lcln, Alman /dcoloiisi'ni okumak yeter (1.2, p, 27; D.C., p. 50). Bu tarih teorisi cok ve eellsik gorUni.imlii blr insanal praksis felsefesidir; oyleyse, bu yaratrci etklnligin <;e~itli ugraklannm bir teorislni: politika ve ekonomik etkinlik teorisinl, "ethik" ve "estetik" tcorlyl, entelektiiel ya.'l3m teorisini i<;erj.r; bizi kacuulmaz blltlinsellesme (totalisation) felsefel ugragma gotiiren insana1 praksisin 0 cesltll "ugrak''fannm bir ili~kileri teorisini de i~erir:'3. Oyleyse, felsefeyle tarlhyazirnmm Gramscigil ozdesle~tirilmcsinin, kuskusuz basansiz da sayilabllecek bir insan ve felsefe anlayrst i<;erdigini, ama, insan Uzerine dalmcin olgucu bir silinislni hiebir zarnan icermedlglnl, daha sirndiden olumlayabillriz. Simdi, bu ozdeslestlrmenin bir bilgi ("tarihyaZlmsal" bilgi vc daha genel olarak tum bilgi) teorisini de i<;erdigini - ve oounla teorik olarak dtiliiinUlen felsefenin doruguna vardlglmlzl eklememiz gereklr,

Ddstlnce, gercekten de, diisiiniimsel nitelil!"i dolayisiyla, yalmzca ger<;egin dii~Uncesi degildir, ayrtca dii~iincenin dii~iincesi. yani mantrk ya da gnoseolojldlr de. SozcUgiin dar anlammda ve tcorctik olarak dii~iinUldiigiin· de, felsefe gercekten de "rnannk' ya da bilgi teorisidir. Boylece, bilginin bilgisi olarak klasik felsefe tamrmyla yeniden karsilasryoruz, Ama, sozci.igUn dar anlammdaki bu felsefe, bu "gnoseolo]l'', onu tanhyazimryla ozde~lelitiren formUI tarafmdan samut tarihsel bilgi olarak tammlannuq bulunan genis anlamdaki fclsefeden aynlamaz24; birincisi ikincisinin yansrrnasi fdtlsunumu) ve teorlsl olduguna gore, gereekten aynlamaz. Bu Gramscigil biJgi tsorlsini, bu vesileyle doga bilimlerinin nasil ve hangi anlamda "tarihsel" bilgHer olarak da d~~nUlebileceklerini gostererek ~ ~, daha sonra sergileyeceglz. Gramsci lein, dili;iincenin bu kendi iizerlne dii~i.inUmii (yansunasr), somut dU~iincenin bu kendinin btlinci, burada da sirasrgelince somut bilginin bir yeni gelismesinin "mantiksal aleti" durumuna gelen bir "sonuc'ta, blr "teoti"ye yol acar; gnoseoloji ya da mantik bir organum. bir yontemdir, bu da kendinin bllincinin her ilerlemeslnln insan lcin daha bUyUk etkililige <;evrildigi fikrini dogrular, Bu dii~Unceler: "Felsefeyle tarlhyazrmi, Gramscl'nin yaptl~1 gibi ozde~le~tirilince, tam anlamiyla felsefel olan ne oluyor?" sorusuna yeni bir yamt ogesidirler. Bu diislinceler,"feJsefe"yi genls anlamda tammlayan bu son formiilden, onu "tarlhyazmu yontembilirni" olarak dar anlamda tammiayan formille ge~i~i anlama olanagimda verirler (t.2, p. 134; D.C., p, 140). Gramsci bu formlilli, gorm~ bulundugumuz .gibl, Marksizme ozgU felsefe anlayis) oldugunu saridlgl ~eyi tammlamak uzere, Croce'den odiin<; ahr, Gramscigil Celsefe - tarihyazmn birligi teorisini dogrulamak icln, srk slk Marx'm yapitlanna basvurduk. tlte yandan, Engels'ten bir ahntr, Marksizmin kuruculanmn da sOzcU~iin dar anlarmyla felsefeyi mantik ya da hilgi teorisi olarak tasarladrklanm saptama olanagnn verecektir. Bunu gOsterecegizj Gramsci'nin Croce'den yalmzca Marksizmin ozunde olan kavramJan kesin olarak belirten tezleri odiin<; aldiguu da gosterecegiz. Ger<;ekten de, Antj - Diihring'de, Engels, "oblir bilimler iizerinde yer alan blr relsefe" kavrarmm - gormili;· bulundu gum uz glbl, .: felse Cenin somut bilgiyle ozde~le~tirildigi anlamma gelir bu- reddettlktensonra, ~u tiimceleri ekler: "TUm eski fel-

24 "Diyalektik", der GRAMSCl, ya cia "bilgl og~etisi", '''tarihyazlml ve

politika biliminin iliksi ozu"dur (t.2, p. 132; O;C., p, 138). 25 Bkz: BolUm IV io;inde; "Tarihselci doga bilimleri tcorisi".

23 GRAr-.:tSct ·.'joyle yazar (t.2, p, 240): " ... Cro eegil farkhlann diyalektis-i iIkesi ytizUndcn... ekonomiko 'po\itik ugrakla obUr tarihsel et· kinlikler arasmda naSl~ bir i1i.'jki·varolacak?"

13

12

seteuen, 0 zaman baglmslz durumda artrk di.i~unce ve di.i~i.ince yasalan ogretisinden, biclmsel ve diyalektik mantiktan baska bir sey kalmaz. BiltUn geri kalam pozitif doga ve tarih bilimi lcinde erirl'" (t.2, p. 60). Bu "erirne"nin, olgucu (pozitivist) olmak ~i:iyle dursun, teorik ya da "felsefel" di.i~i.incenin gercek bit yi.ikselmesi anlamma geldiginl gostermeye cahsrmstik. Sirndl de bu "erirne'tnin manttkla, yani "bagimsiz durum"da "kalan", si:izci.igiin dar anlammdaki ielsefeyle ilgiJi olmadrgi gi:iriili.iyot. Ne yazik ki, bu rnanngm hicblr zarnan dizgeli bir bieimde sergilenmernls bulundugunu eklemek gerekir. l8S8'de, ekonomik di.i.'jiincesini ozumlenir duruma getiren Marx (az sonra Ehcmomi politigin Elestirisine Katlu yayimlanacak, daha sonra da onu Kapital izleyecektir), dostu Engels'e ~oyie yazar: "Hos buluslar yapiyorum. $imdiye degin varolan bieimiyle kar i:igretisini bir yana attirn. Hazrrlama yonteminde bir rastlantmm bana cok yaran dokundu: Bakuniu'e ait birkae Hegel cildi bulan Freiligrath, on1an bana gondermiliti. Ben de Hegel'in MantJh 'uun yapraklanrn bir kez daha kanstrrdrm. Bu turltllsler icln zaman yeniden uygun bir duruma gelince, otuz-krrk sayfa icinde, Hegel tarafmdan buiunan -ve aym zamanda yalanlastmlan yontemdeki ussal ogey! sagduyulu insanlann anlayabilecekleri bir duruma getirmek isterdlm? Y_" "Salt rastlanh" oteslnde, bu okuma ve bu tasanda eok anlamh bit .'jey var: tecimsel toplumlan ve kapitalist Uretim blciminl surekli olarak irdelerneye cahsan Marx'm, ister istemez nasil gnoseolojik dUIii.iniime geldiglni ve bu "ielsefel" diisiiniimiin onun

iktisatcr cahsmasma nasil "yararh" oldugunu, bu okuma ve bu tasanda gormeye bashyoruz. Ne var ki bu ozgiil olaran felsefel tasan.ihicblr zaman gerceklesrneyecektir. Yeni diinya gorii.'ji.iniin "mantik"r, Gramsci'nin Hapishane Defterlei'tuu: belirttigi gibi, ondan once bu kez 1914'te Hegel'in Man uk 'im irdeleyen Lenin'ln de saptarms oldugu gibi, ancak ortiik durumda bulunur, "Marx bize (biiyiik Mile) Mantik birakmadr, ama J(apital'in manfiglnl birakti. Bizi ilgilendiren sorun bakmundan, bu manuktan elde geldigi nee yararlanmak gerekir. Hegel' de' deger tasiyan ne varsa alan ve geli.'jtiren Marx, mantrk, diyalektik ve bilgi teorisini (ilC; sozctige gereksinme yok: bir tek ve aym seydir bunlar) Kapital'de bir tek bilime uygular 2ft. " Gramsci, Eelse fe Defterleri adi altmda yayi mlanan

26 Anti-Dllhring, p. 56 (Ttirkce bir cevirisi ieln bkz: Friedrich Engels,

Antl-Diihring, Sol Yaymlan, Ankara, 1977, s. 77.)

27 18 Ocak 1858 giinlii mektup, in Lettres slir le Capitat, Editions Socia-

lea, p. 83, aktaran H. ,LEFEBVRE, in Lenine, p.126, Bordas. ,

28 LEN1NE, Cahiers philosophiques, Editions Sociaies, p. 201. (Tiirk.;e bit C;evirisi io;10, bkz: Lenin, "Felsefe Defterleri", Sosyal YaYlnlar, istanbul, 1976, s. 266.)

bu okuma inotlanrn goremedi, Marksizmin feisefesinin, "materyalizm" ile ozdeiitirildigi zaman, dogru 'olarak kavranmadigim ileri siirece!.tini de ekleyelim, ama, temelde, dii.'jiinceSi bu konuda Lenin'in dii.'jiincesiyle ozdestlr, ve Lenin gibi Diyalektikle ozde~Je.'jtirdigi bu "mantJk"m hazarlanmasma katkisrnm ne oldugunu da, daha sonra gorecegiz.

Gramsci'nin "tarihselci" gorti.'j a~lSmda "felsefe ne oluyor" sorusuna yamtumzm bu noktasma gelince, bizim iC;in bu boliimde ielseieyi yalmzca teoretik baklmdan,bilgi ve bilgi teorisi olarak tammlamarun soz konusu oldugunu ammsamamis . gerekiyor. Bir ieisefe, bir degerler dizgesi, bir lnsan "tasan'Isidrr da; ama, bu goriiniim burada irdelenemezdi. Gene de, bu bolilme baslarken, Gramsci icln (ve l\olarx iein de), felsefenin yalmzca diinyamn yorumu degil, ama, donii.'jttiri.ilmesi de oldugunu bellrtrnlstik. Bu bakrmdan, felsefe ahlak ve politikayla . ozdeslestr , Insanlann" tarih icindekl canh eylemidir, lnsanal varolus iizerindeki ethik dii.'jiiniim, bu kez insan gelece~inin "ussal" bir tasansma uygun, bir baska deylsle, yasamm lnsanlastmlmasimn belirll kosullar ic<inde varolan somut olanaklanna uygun davrams kurallannm bulunmasmi amaclayacaktrr (t.2, p. 98; D.C., p. 106). Pratik bakimdan dUijiini.ilen ielsefe, "bir tarihsel giri.'jkenlik youtembiIimi29" o laeaknr, Yamtlmlzl tamamlamak i~in ve bundan sonraki boliimlere giri~ olarak son bir ltlrazi ortaya atmamrz kahyor. insan tarihinin biJimi olarak, felseienin bir insan ve tarih teorisiyle bir bilgi teorisini i~erdigini gostermlstik, "Tam" ("integral") bir felsefenin (Gramsci) boyle tammlamp tammlanmayacagmr bilrne sorunu gene de karsmuzacrkryor. Gramsci'ye gore Marksizmin Celsefesi olan "tarlhselcl-' lik", kendi kendine yeter, biitiin Celseiel sorunlara bir yamt getirir mi? Tam bir felsefeden cok, sakm bir ielseienin, kuskusuz onemli, ama temel olarak genel bir felsefe gereksinmesini duyacak kimi ogelerini tammlarms olmayahm? "Tam" bir ielsefe yalmzca insan ve tarih teorisiyle bilgi teorisl degiidir; DllnytJ gor~ii adma deglrnli olrnak i~in, kimi zaman bir "varhkbilim" ("ontologie) ya da bir "metafizik" olarak adlandmlan bir ger~eklik ya da Varhk teorisidir de, ve olmasi da gerekir. Onu 0 zaman bir "tekeilik" ("monisme") ya da bir "ikicilik" ("dualisme "), bir "ozdekcilik" ("mtJ'terialisme ") ya da bir tlnselcllik" ("spiritualisme "), bir "dilstlnselcilik" (' 'idealisme ") ya da bir "gercekcllik' ("realisme ")' olarak tamrnlayacaklardir. Hie .olmazsa Tin i1e Madde, Dii.'jiince- ile- Varilk iliskllerl

- -

29 Gramscigil .. ' ve Marksist esinli bu formiil Roger GARAUDY'den odiinlt ahnrrnstrr, bkz:Karl Marx, Edition P. Seghers; yaplhn kapak kablaxkasmdaki sunu~ yazlSl.

14

15

temel sorunlanna bag-Ii bu karsit "cilik"lere ("isme"lere) gore tarumlanrna- 51 gerekecektir. Grarnsci'yl kendi felsefe tanimmda izlerken, bu tamm bize "varhkbilim" ve "metafizik" olarak degil, ama msan ve tarih teorisiyle bllgl teorisi olarak goriinmi.i~ti.i. Ona gore Marksizmin felsefesinin bir "saltlk tarihselcilik"ten baska hieblr sey oimadlglm belirtmlstlk. oyieyse, sorun, tarihselci bir insan ve bilgi teorisinin kendinde bir "genel felsefe" lcerip lcermediglnl ve bu felsefenin neye yaradiguu bilme sorunudur. t}zgi.in, ge9mi~in felsefelerinden bagrmsiz bir go~ mi.idiir? Ya da, tersine, tarihselci insan ve bilgl gorij~i.ini.in, kendisine tamamlayan bir felsefel "temel"e gereksinmesi mi vardrr ve bu temel de zonmlu olarak ge9mi~in felsefelerinden biri degil midir?

~imdilik Gramsci'nin, ona gore eger Marksizmln felsefesini dogru olarak saptamak ve haztrlamak isteniyorsa, en aetk terimlerle konmasi gereken bu soruna yamtim belirtmekle yetinme zorundaytz, Ona gore, tarihselci insan ve bilgi teorisi bir "tam" felsefe, buti.insel ve 6zgi.in bir di.inya goril~tldi.ir. Maksizm, Marx'Jn ogrencilerinden ~ogunun sandrklan gibi, ona temel hizmeti gormek ve onu tamamlamak ilzere yabaner kokenli bir "genel felsefe"ye gereksinme duyacak bir "basit tarih yorumu" (t.2, p. 81) degildir:"... praksis felsefesr' 0, diye yazar, kendinde, 0 nu tarih yorumu olmaktan cikanp genel felsefe durumuna dontlstllrecek daha sonraki bir gelismenln ogeJerini tasiyan bagnnaz ve ozgi.in bir felsefedir" (t.2, p. 82). Bu tez: "Marksizrnin felsefesi nedir?" sorusunu yarntlarnak icln Gramsci tarafmdan kullanilan ydntembllimsel ilkeyi dile getirir. Gene de bilinen ve c;ozi.ilrn~ bir sorunun soz konusu edildigi gibi bir duygu uyanacaktn: Marksizmin felsefesi rnateryallzm degll midir? Bu yaygm kam Gramsci 'ye gore kuskusuz olmaktan oylesine uzaknr ki ilk in onun ieln sorunun kendini hangi terimlerle koydugunu belirtmemiz gerekiyor,

MARKstZMIN FELSEFESiNtN ARA~TIRILMASI

30 Yani Marksizrn.

Daha tinceki blr kesimde felsefel bilginin ne oldugunu aciklamaya I;ah~tlk ve somut tarih bilgisi ve tarihyazrrru yontemi oldugu fikrini ortaya koyduk, Bu biclmda tammlanmca, Marksizm, tam (integra/e) felsefe olarak degll, ama "bosit" tarih ve polltika teorisi olarak goriiniir.

Kimi felsefe tarlhcileri tarafmdan, Markslzm iste boyle gostenlmistlr ve bu nedenlc de ~ogu kez ancak tarihe ve tarihin ortaya ~Ikardlgl felsefel sorunlara aynlrms yaprtlann kimi kesimlerinde soz konusu edilir. Bu aeiklamalar, c;ogu kez, ilerde sOziini.i yeniden etmemiz gerekecek iki yorurnlama yamlgismm izini ta~ular. Marksizm, ya tarihsel belirlenimcilik (deierminisme historiqtle)olarak; doga bilimlerinin yontemblllmsel ilkelerinin tarihe uygulanmass olarak tasarlamr, ya da, Bossuet, Kant ve Hegel'de bir tarih felsefesinin olmasi anlammda, bir tarih felsefesi durumuna getirilir - bu da, bizi, kaeimlmaz olarak askm (transcendanf) bir Idea ya da llkenln gitgide ilerleyen gerceklesmesi olarak tasarlanan "tilmel Tarih"in akisim az cok key!e b~h bir bicimde iinse! olarak (a priori) yenlden kuran, somut bilginin drsrnda ve iistlinde blr felsefe anlaytsma yenlden vkavusturur, Markslst tarih gori.i~i.inUn ozgUnli.igUnUn, tam da bu iki yamlgidan kurtulrnakta oldugunu gorecegiz (t.2, p. 125 ve p. 185; O.C., p, 128)_ !?imdilik blzi i1gilendiren sey, bu bicimde, Marksizmin

16

17

"tam" fclsefe olarak degil. ama kismi oge, ozel ogreti olarak tasarlanmaSId If. Boyle aluunca, Marksizm, ~e~itli filozof ya da tarihciler tarafmdan, az <.;ok bUWnse! olarak ya da az eok dogrulukla, ~gu kez kabul edilmekte ya do. lccrilmektedir. Felsefel bakrrndan "yansiz", "olgucu" olmak isteY('I" rurihcller tarafmdan verimli bir yonternblllm olarak kabul edilmekte, kendi felsefeJcri olan VI! onu temel otarak oneren filozoflar taratindan da i(,:erilnwktedir. Bu tutumlar, kendi baslanna, Marksizrnin, Gramsci'nin dedi~i gibi, "bir modern killtiir ugragl" (t.2, p. 81; O.C., p. 81) durumuna gelrnis bulundugunun kanrtrdirlar. Ama, Markslzmin, kendi kendine yeton tam bir fclsefe olma yeterligine de karst cikma anlamma gclirle~.

Bu felsefel cksiklik yo. da yetersizlik suclamasma karst, Marx'm yandaslanrun ~ogu. Marksizmin felsefesinin varoldugu ve btl felsefenin de, dogalbilimlerdcki ilerleme ve diyalektik sayesinde yetkinlesrnis bulunan rnateryalist di.inya gorii~ii oldugu yarutuu verirler. Marksizrn denilen o tarih ve politika biliminin felsefel temeli onlara gore iste budur (t.2, p. 80 vo 132; D.C., p, 138). Stalin'in Diyalektik Materyalizm lie Tarihsel Muleryalizml bashkh kiiciik yaplt~lgl bu baknndan bu yorumun "essiz" bir ornegi olarak kahr, Ve kimi Marksist filozoflann elestirislne giri~mi~ bulunrnalanna karsm", ele aldignmz sorunun heniiz yogun bit bicimde yaygm <.;oziimUnUn bu yapitcikta bulundugu do. sdylenebilir, Bir zamanbe "kesinlik" sayrlan seyler slmdi cok biiyiik "sematizm" olarak gorilniiyor, arna, yorumun ozi.i, Marksist milltanlann felsefel bilincindeki varhglUl si.irdi.irUyor vo Marksizmln felsefesinin ne oldugunu acrklayan yorurncular t:~ra(!lld:\ll da yineleniyor. Yapitcigin plaru bile cok anlarnhdir. "Tarihset mxtcryaltzm", yani Markslst tarih ve polltika teorisi, bu yaprtcikta, "dlyalektik materyallzm "in t arihe Marx tarafmdan yapilan uygulamasuun sonucu olarak g:ijsterilmi~tir. Sorunun gercek tarihsel terirnlerlnin tuhaf bir ycr degi~tjrmesidir bu, ciinkii aslmda, Markslzm tarih ve insan teorisi olarak ortaya f,'lknlJ!?tlr ve sorun da, tarih ve lnsan teorisi olarak.Marksiz-

- min tum bir diinya goril~ii icerip ieermedlginl ve niteligininne oldugunu bilme sorun Ull un to. kendisidir. Marksizmln, 0 "diyalektik materyalizm" denllen f'elsefesine gelince, 0 da lkiye aynlir: ger<;egin ve bilginin yorumlanmusl olan materyalizm He, goriingi.ilerin kar~lhkh bag:lmhhklanm 'Ie, niceligin nUrlige dt'vtimci donii~Umiiyle belirginle~en si.h:ekli olu~'lanm (dclJI.'nir) ta~lrnayan, bu olui?'un kaynagmm. ~eylerin kendi oziindeki <;eli~.

kinin dogu~ ve gellsrnesinde bulundugunu bilmeyen "metafizik" yonteruden iisti.in dllsllnce- "yontem"], "dlyalektik".

Materyalizrnln Markslzrne folsetel ternel hlzmoti goren teori o!dugu yolundaki tezle yetinmek iizere, bu og-retinin ortaya t;lkaniJg:J biitiin sorunlan slmdillk bir yana birakahm. Bu materyalizrn ii~ noktada ozetlonir, Birincisi madde ve tin, varhk ve di.i~iin{'e iliskileriyle ilgiliclir '1(maddeyle varhgm tin ve biline iizerindeki onct'ligitli (primal) olumlar. Madde, saltrk bir TIn'in yaratrnasi degildir, tarihi boyunca tini, bllinci, di.i~iinceyi iireten odur (rnaddedir). lkincisl, "dis dilnyamn ger<;ekligi" sorunudur. Matoryallzrn, "idealist" gereek gOrUni.i!jii reddcder ve dilnyanm "nesnel olarak ", yani lnsarun ve bilincinin dismda ve onlardan bag lmS1Z olarak varoldugu yolundaki "gercekcl" (,'reuliste") oereUyi savunur. O.;iincUsU gnoseolojiktir ve bllglyl nesnel olarak varolan ger~egin insan diisunceslndekl "yansr'tsi olarak di.i~Uniir. Bllimsol yo. da dog-ru bil;:icle, bu "yansi'tda nesneldir, dilsiincenin nesneye upuygunlugudur.

Geleneksel felsefelsozliikte, birinci tez materyallst olarak nitclenir 'Ie tinsolclllgln, ornegin tannbilimierin tinselciliginin karsisma konulur. [kinci ve ii~Uncii noktatara gelince, onlar da varhk ve bilgi i.igrctisi olarak gert;ekr;:iligi tamrnlarlar .. Bu "gercekci" varhkbilim (ontologie) ile bu "g~r<;:.e~.;i ". bi.lgi ~ura~~l . (gn os,! ° logi.e ), yalruzea materyallst fclse fl>lerjr .. bellrticl nitellkleri deglldlrler. omegm Descartes'ta ve ondan once ~Y Thomas 0' Aquin'de de bulunabilirler, Bu Ol~ dlinyayi ve onu nesnel olarak "yanst "tabilen bu insan dilsiincesini Tann'mn yarattlgt seyler olurak gorl'fl Kilise'nin resmi og:retisi de budur. Ayrn zamanda ortakduyunun (sens commun) da gero:;ek.;ilit;i alan bu tannbilimsel ya da materyalist "gercekeillk" karsismda, Gramsci 'nin "oznelci gercek teorisl" aduu vt'rdigi ve en verimli egilimi, Hegel'de doruk noktasma varrnak Uzere, klasik Alman' felsefesinde gellsen "idealist" gercek ve bilgi teorlsi yer ahr (t.2, p. BS; O.C., p. 145); askmhk (tra1l.scclldanceJ felsefelerinin bir elestirisinu S\f;:\ sikiya baghdlt bu teori (t.2, p.150; D.C., p. 159): idealist Alman gi_ir'i~le. rin in bu iO:; ki nciligi' (im munen tisme}, rnateryal istlerin Tin'in d ism da kala n maddesel varilgma oldugu denli, geleneksel tanrlbilim!erin DUnyalllll Vl' insallln yarahclsl olan sa\tlk Varhgma da kaT~ldlr. Felsefe tarihinin bu biro ka<;: ilksel ogt'sinin yinelenmesi, spnradan bize yararh olao:;aktJr. St.\lioJ';11 yaplt<;lgma gondermeye gelince, Gramsci'nin 1930'a dogru y.1Zdl;:',1 lIapisiwnt' Defterleri'nclc boyle bir gonderme elbette bulu-nM:rl.Cr~1P1,:d. Plekhanov'un .1Iarksizmin Temc/ Sorllnlarl (1908) yapltln.1 (t.2, p. SO). ya cla Bukharin'in Tarillsel ,l/ateryalizm Tearisi. i-Jc/!,: h:.') .~!arl:$j.<1 Smyo· foji E/I;itabl (1921) yaplhna (1.2, p. 117; O.C., p. 122\ yi':>JlL'lir. Iltl 50 n

Eliitions Sodales.

:1 lL GARAUDY, Examen des idees de Staline en philosophie,Cuhierdu

cum mUliisma', no 7., 8., 1962. .

18

MARKSiZlIliN FELSEFEStNiN HAZIRLANMASI GEREKtR

oldukten sonra yayirnlanan ve ~ogu kez hatta tamamlamadrgi polemik yapitlarda yapar3 .

Uzun soziin kjsasr, Marksizmin felsefesi, felsefel anlamlannm cikanlmalan gereken ozdeyisler ve yontembilimsel olt:;iitler blcimi altmda mevcuttur: "Praksis felsefesi ozdeyisler ve pratik olclitler blclrnl altmda, an bir rastlanti sonucu dogmustur, ciinkll, bu felsefenin kurucusu kendi en telektliel gli~lerini baska sorunlara, ozellikle [dlzgeli bir blcim altmda) ekonomik sorunlara adarrustir, ama, bu pratik ;'il~Utler ve bu ozdeyislerde, orlUk olarak blitlin bir diinya gorliljii, bir felsefe vardir" (t.2, p. 125; O.C., p, 128). Italyan filozofu B. Croce de, Marksizmle derinden ilgilendilH entelektUel yetisrne yrllan sirasmda aym saptamada bulunmustu", ama, 0 bundan tamamen karst t sonuclar eikardi: ona gore, Marx bir filozo f degildir ve Markslzm, cok bUyiik onernine karsm, bir diinya goriiljii degildir; Marx, felsefenin yerine praksisi geciren bir devrimciden baska bir ljI;!y degildlr, "Teorik" Marksizme gelince, Croce onun onemlni, tarihsr-l arastirmayi zenginlestiren belli bir sayida "yorumlama kurah" bulmus olmasmda goriir. Marx'm ozsel degim], tarihcllerin dikkatinl ekor-omik olaylann onernl llzerine cekmis olmaktir, Aynca, butarlhsel arastrrma "pratik ol~iitleri"nin hicbir felsefel anlami da yoktur ve onlarda bir anlam bulmak diisiiniiliince de, ger~ek felsefenin yadsmmasimn ta kendisi olan metafizik bir materyalizmden baska bir yere vanlamaz. Gramsci'nln de, Marx'm yeni dilnya gOrUljiinii dizgeli bir bicimde sergllememls bulundugu saptamasma dayanmasma karsm (t.2, p. 76; O.C., p. 77), yukarda Gramsci'den aktanlan metnin Crocegil Marksizm yorumunun kesin reddi oldugu goriilUyor. i:lyleyse, bu yeni diinya goriiljiinii hazrrlamak, crkanp ortaya koymak, ortiikten belirtige ge~ilji gereeklestirmek gerekir. Marksimin felsefesini elestirel bir biclmde kurmak, ya da daha dogrusu yeniden kurmak gerekir, eilnkil, Markslzmin felsefesi olarak onerilmis bulunan 'iCy, dogruluktan uzak ve yabanci tiiretimlidir (t.2, p. 124; O_C., p. 127).

"{jrtUk olarak" "biitiin blr diinya gorUljii"nU iceren bu "ozdeyisler" ve bu "pratik ijJ~Utler" nelerdir'? "Ozdeyisler", hemen, 1888'de Engels tarafmdan hulunup yayimlanan "Feuerbach iizerme tezler"j diiljiindiirtiiyor. Gramsci bu tezleri ozel hlr metin gibl dUljiiniir ve sik sik on lara basvurur, Aynca, bu tezleri, onlarda felsefeyle prakslsin birliginin olumlamasim ve

yapit cok ayrmtJh bir irdelerne konusu olur ve bu Anti-Buhharin de, materyalizrni Marksizmin gercek felsefesi olarak, felsefel ortodoksluk olarak . gosteren akimm amansiz bir elestirisidir. "Ortodoks" denilen bu materyalist akim, sozde Marksizrn olan 0 "basit" tarih ve politika teorisinin felsefel tamamlayieisi ve temeli olarak, bir baska felsefeyi, ornegin ,yeni-Kant~lhgl oneren anti-rnateryallst egilimlere karst cikiyordu (t.2,

p.80).

Gramsci, idealist "revizyon "Ian oldugu denli, "ortodoks" denilen materyallst akum da kabul etmez ve, iki koktenci ve dogrusunu soylemek gerekirse sastrtrci tez koyarak, Marksizmin felsefesi sorununu tepeden tlrnaga yen lle stlrlr,

1- Gramsci 'ye gore, gormiilj bulundugumuz gibi, Marksizm bir diinya goriisii, bir tam felsefedir; olgueu bir "toplumbilim", ya da "basit" bir tarih ve politika teorlsi degildir; ama, bu felsefe "meveut" degildir ya da aneak ortiik bir blcimde mevcuttur: hazirlanmasi gerekir. Cramsci'nin yerine getirmek istedigi ve Marksist filozoflara onerdigi _ilj, iljte budur. Gene de yanhs anlasilmayahm: Marksizmin hiebir ljey [olmadigim, ya da onda sagtarn bir liey bulunrnadrgun soylemek anlamma gelmez bu. 0 kendinl ideolojilerie, devletle, smrf savasimlanyla, ekonomi politikle, vb. ilgili bir ogretiler buti.inli, dah<l; genel bakrmdan bir tarihsel olus teorisi olarak gosterir; ote yandan, bir yiizyrldan bed gezegenimizin biltiin uluslanndan milyonlarca insamn ekonomik, politik, entelektiiel ve moral yasamill I iyice allak bullak etrnis pratik bir devinimdir de. oyleyse, aym zamanda hem teorik ve hem de pratik, cok gereek bir varolusu vardir. "Ama, biz simdifik Murksizmin [elsefesinden soz ediyor ve kendi kendimizi bu felsefenln gereek varolusu ve nitelig:i konusunda sorguya Qekiyoruz.

Oysa, Marx'm kendi felsefesini hicbir zaman dizgeli bir bicirnde sergilemedigi de tarihsel bir olgudur. DizgeJi (systematlques} yapitlan felsefeye degil, arna, somut tarih ya da ekonomi politik sorunlannaadanrmslsrdir. Oldukca dizgeli bir bicimde birtarih teorisi hazrrlarken, filozof eahsmaSl yapar; ama, biro tarih teorisi ilk bakista tam bir felseteye, biitiinsel bir gerQeklik gori.i§i.lne- benzeme-z. K. Marx, dogrusunu soylemek gerekirse, genel olarak felsereyJe de ugraljlr, ama bu ilji boliik por~iik, sogu ancak

3 GRA1 .... rsCl'nin bu yaprtlardan kimilerini, ozellikle iinIU 1844 Elyazmalan'm gorrnedigini de belirtelirn.

4 Materializmo storieo ed economia mar:dstica, Bari-LaJerza, ve Socialismo e fi/osofia, in Conversazioni critiehe, I, Bari-Laterza.

20

21

dolaYlSlyla yem bir felsefe .anlaY'u~Jnl gorme~ mere, Crocegil bicimde . ~orumla~l_lYI da kabul. etmez (t.2, p, ?B.2). Ba~:ka hir ~dwi~ Qm~gi de, ylg-miann h;ine I~ledrkleri zaman, fikii'lerin maddl giiQI~t durum!lna gel. diIde:ri yolunc;ta 'Marx tatafmdanslk SIk Y'apllan uyatldlr (t.2,. p. 49; .. a.c., p; 75). Gramsci, bu ozdeyi:}te, kolektlf "davranrs kueallan" durumuna g:elen bir fefseienin praksisln bir al~Ust olusurm belirttii;!i ve.btiylece yeni. btrtarihsel ger¥kliite yol aqtiIjiil temel "ugragl" kavrar. "Pratik ta- ... rihsel yorumlama Cilo:;UtU"orne'gJ olarak, Marx'm, Kendi serunlanmn -ve daha a~lk9a,s1 liretiel gi.iqletle, Uleti:m ili§kileri a~md(j.ki~,a.tl§mamnblllneine, insan.larUi ideoloji,al~mnda vardlklan yolundaki fiktiniS. ah!eagiz (t,2, p.; 39; O.C., p. G3). Marksizmin 'felseiesinin, y:u,pishan.e Defterlcri'run oD.erdikleri 0 ele~ti,rel yenMen kQrulu§uDu,n.n.eye dayandlg'mlen iyi anlarna oJal,Hlgl verea o;mek, kuskusuz bUdur. Bu formUi Uzerinde qli~i.inUm,· GramsC'i'ye, tarihs:el otu~'u lnanclanmn bellNli (p:Oblematique) bi1' tarihsel du:.rum i(;inde devinimege¢irdiJded lnsan ·topluluklanmn eyle.mi sonucu olarakRaV:rama elana gml \'flrir; "tarihsel diya Ie ktik " in san y<aplti olarak anla~llmi§., iistyapllan:n altyapIlara uygunlug-u her tlirli.i mell:anizmden annmrs, bel" tiirHi belirieniT1!,cilih [determinisme} kalmust pliia:rda blraE:llm1iitli

(;1; •. 2, p. '4£1; O.C., p, 64). Ama hepsl {:mdegit; M;arksizmin bllgl ~orisini, Gram sci 'nln ~u formiile dayanarak ve onu kendi sazci.ik anlamrm asan bir anlamda -a!:u~k hazlria~llgnl1 da gorecegiz: her bilgi - dqgabilimlerioinki

de is;inde olrnak i.izeTH-ilstyaplsa.ldJj::~.

Bu ilk l10ktaYI gozi.ime baglama~ it;in, Mark~izmin feloo.fes'irrin yalmzea Marx'm semut ,ente)ektUe! etkinliitinde "tohum DZU. durumunda" ~n)'madlglUl; modern Insamn praksislnde tirtiik 'bb: bi~ini(le i~erildl gilli, de ekley;dim. G'r(l.)osdgil teo:ri ve pratik i1l§kHerl' anlaYI§ma gore, her praksis Kendi'~(j\1 blr fqIse(e ta~lr,jnsanal. eckinlig'in bashea yonlerinde, da\lraru~ml diizeuleyun kura!1ru:da ortiik hir biclmde hir dUnya gorii~U' Vatd.lr (t.2! pp. 39" Vf' 75; 0,0., pp. 63 ve 7'6).

2· ~im(Ti i'llarks.izmin felsefesi iizertndeki ikinei teze· geqcbiliriz.

Gral1lsci'ye' g(jre btl yaHi felse-fa. kesin olarak "ozgiin", "pa{tlrn,az" blr

5 K .~~_4RX, pj'"elace ae"la Contrlbuijo.n a, kl' crjtiq,ue, de I.Ecr!T}omie polit-ique' (Ti.lrk9c bit (,:evirisi i,,1n', bk;>;: "Ekono"mj PaUhlfj:i", ):Je~:tiri· sine K:itln", Sol ¥aYHi.lan, Alikam, uno, s, 24.)'

G Tar/Melci bilii tcorisi baqhkJl alt Q.Qliime (~i:i1iim IV ic;,irnJ.e) baklnl'i..

22

felsefedir; "Matld:jzr.nln aYII cin"sten felsefel destek ya da temellere hir;bir gereksinmesl yoktur; felsefesj.'en~ i<;indedir ve, i:lol.aYlslyhl, materyallst felsefe de - !latta onaara~tmna yentemJ otarak "diyah!kfik yontem" eklenerek Markslzme iyi Ratti uygun bir duruma geUrildi'gi :r:ilm;:11 bjk~ iderinde. olmak jizere: harigisi-~_ olsua, lteq.mi~D Ielsefel bir aknntyla ozde!ile~tirileme.z.

Felsef:ede 1,iarks1st "oztodoks!' soruliunu,db.~,tU bir bigilnde .koymainn 've tl~Ia:Y1S1Yla ";revizyonizm "i tammlaroamn tek bi!;imi. Cramsei iQin, budur (t~, p, g9ve: 15°7; a.c., p, 168). Kart,§lkltklan onlemek iQin, bit noktaYI belitteli:Ol~ Bu terimlerBirinci Diinya Sa~a§'mdatl ve Ekim Dewiml'ndenpnce· !kind Enternasyonal i~erisii1de kat:}i "kar~lya ~elen, aYll1 zamanda bern teo1"ili ve hem de .l>0litikegilimleri adlandmnak iQin kullamlmll~lardtr; politfkacl lle teoti'Yen sikt slkly,a, ama Qok karma~l)l; bir bi .. lmde ie; iQe girdi~ind(1)" soz. konu~u elP.1imieraYlll zamanda hem teorik hem de p:olitlk bir nitelik"ta.'llY01!i.ardl.' .. 'Ieorik ve pQli~ik "re.vizyonizm"in temsilcisi, 18~Wda, So$yalizmin (Jngere.llirlikleri ba~hkh bi;r. kitapta Marksi2lmin te!Ji~1 jlkelerine: ~.dlIan ve Alman sosyal - di!IUokrat partlsinl ":refOrmLst" bi~ parti durumuna dQnUljtlirmeyi fjl,erell. Bernstejn'dll. Re!)ii'~bnist deyimi, Marksizmln deerlmcl tit.iinii tart]!~ma knnusu yapan, ayrn zamanda hem teorik ve hem. de ~oliUk bit reform.izmi adlatldlIffiiI,k []zero, i!jQi devinlmlnde qo:k kullanilan blr deyimola.rtl.k kalacaktIr. Orne!tin, Cr~ceiizetindeki irdelemesinde, Gramsel'nin Sorel ile Bern steln'i Croce'ye benzettigini v·c Croce'nin Matk-sizm :k.arlllsmdaki tutumuud:a once "revlzyonist", sonra da ; 'Iikldasyonist" (tasfiyed) bir ddnem ilYlId!glDl

gorec{giz (U2,.p. 176 ye 177).· . ' . ~

Sag "revlzyonist' egiIime karqlt olarak, Thinei Entemasyona1l?arlilerip:de, Kauts}!:.y He Plekhanov'unon unlii temsilctleri elduklan "ortodoks" ya da "rnerkesc]" dendlen bjr ba/ikaegilim dahagoriillir; bu eg;jlim, sag reviz,y6nizwc -kar~l; teori1~' .otTodo"ksi:;1 korumak istlyo.rtlu. PQIiHN: ve te- . orik olatak hsr zaman qcik !iunanl~an "rev~z~onjst" l1UzcUgi.ini.in t"omine, "onodoksi" tetimi lrnllamhna!i olm4~tJ.lr, Ekim. 1917' de,tl soura, politik revizyoniz~in k;i,r~Itl olatak, uqUncii Ente.rnasyonalin Ma.thsizm-Le.n,inizmf gosterilir. Gramsei" bi~L~ninisttir - dQstu ve yolda:}1 Toglintti, omtn

~

a. LEFEBV$~Jn. .L'efiin~ tizerindeki kitabmda (B01.eas) (p. 27 vd.) bu K:eouda VIt_1 betimiemeye ve ·L. GOLDMANN'ln, in Recherches d,iDlectiq.ues, N.R..F.,· P .. 281 vtL wotly-e daha. I;ok da.yaniln. betim]emesine bakInlz. -

23

icln ilk Italyan Lenlnisti, der8-, Leninist i.'?9i partisinin: p.e.I'nin (italyan KomUnist Partisi) Italya'daki kurucusudur. Gramsci, politik bakrmdan Lenin'e ve Ekim Devrimine gore belirli bir yere yer!e:jLirildjginden, smirlan iyice bellrtllmis bulunan su soruya yeniden donebilirlz: Marksiemln [elsefe! ortodoksisi neye dayanir?

Gramsci, i:j.-;i deviniminin ki.iltUrel tarihinden cikan durumu dogru· lukla cozumler, Bu tarih ieinde, baslsca temsilcisinin Piakhanov oldugu (Mark.~izmin Temel Sorunlari, 1908) ve Bukharin'In de kahldlgl (Tarihsel Ma! eryalizm Teorisi, Ruscasi 1921, Gramsci tarafmdan yararlamlan Fransizca cevlrisi 1927) ortod oks denilen egilimle karsilasir, Plekhanov icin, Marksizmin felsefesi materyalizmdir ve Hegelgil diyalektikten anladrgl :}ey de, hernen hemen hlctlr, Grarnsci'ye gore, "ortodoks" denilen egi. lim, XIX. yUzyJ! sonunun bilimci (scicntistes) ve olgueu [posltiuistes} goru~lerine baghdlr (t.2, p. 80). Bu egilim, tarih ve politika teorisi olarak Marksizmi, bash ca egilimi kendini bir "Kant 'a donils" ill' gostere n, materyalist olmayan bir felsefeyle tamarnlamak isteyen .-;e~itli sosyalist teorisyenlere karsi cikar, Cramsci, soz konusu egilime drnek olarak, Viyanah profesor Max Adtcr'ln? ve Italya'da da profesor Alfredo Poggi ill' Profesor Aldeehi Baratono.'nun adlanm verir (t.2, p.81; O.C., p.83). Gramsei'nin son derece hor gordUiN Belcikah De Man'm Freudgil revizyonu da bu egilime baglanabilir, Ensonu, sosyalist partller ilyeleri, ideallstler, matery alistler, tanntam mazla r, Katolikler, vb, biciminde ozgllrce kllmelenebileceklerlnden, Marksizmln, Tomascihk dahil herhangi blr felsefe tarafrndan savunulup herhangi bir felsefeyJe bilttlnlesebileeeglnl dli~Unen Otto Bauerin "bilinemezci" ("agnostique") konumu vardir (t.2, p. 80 ve 158; D.C., p.1(9).

Cok onemli blr basks olay, Gramsci'nin dikkatini ceker. Marksizm, der, "bir modern kiHtiir ugragl" olrnus, fikirJeri ya da yeni dU:jlinme blcirnlerl, az .cok bilincslz olarak solunan hava durumuna gelmislerdir, Marksizrnin kimi ageler!, burjuvazinin entelektiiel onderlerlnln felsefesi taraftndan, belirtik ya da ortiik bir blcimde, lste boyle sogurulrnuslardrr (t.2, p, 81 VI.' 83; D.C., p. 83. 84) .. Sorel'in, Gentile'nin, Bergson'un ve .pragmaclligm durumu budur; arna, olay ozelikle, ornegin Marksizml

tarihcinin dikkatin] ekonomik yasarmn onemi iizerine ceken "bir deneyci (emprioue} arastrrma kurah" durumuua getirerek kimi ogelerini belirtlkee soguran, ama "ortiik" ahnulann da doklimii yapilmasi gereken (bkz: yarulgmm pratik kokeni teorisi) Croce 'de irdelenebilir: hatta Croce'nin tilrn "tarihselcl" felsefesinin, Marksist tarlhselclligln kurgul dill.' (derin) cevirisi oldugu bile savunulabilir (t.2, p. 198). Marksizmin ogeJerinin modern felsefenin idealist eglllmleriyle bu birlesimi (com binaison) Gramsci tarahndan cok bilyiik bir kulturel onem tasryan bir .'iCy olarak gorUlUr ve bun., dikkat bile etmediklerinden otiliii, "ortodoks"lan kmar (t.2, p, 81; O,C., p. 81).

Demek ki, Gramsci tarafmdan saptanrms bulunan Ut;' onemli goriingti sunlardrr: "ortodoks" denilen materyalist egilim; her seyden once yeni. Kanter idealist egilim; bir modern kiiltUr "ugragt" durumuna gelrnis bulunan Marksizmin ogelerinin az 90k aerk yayilma ve sogurulmasl I o. Her iki kar~lt egilim de, Gramsci'ye gore, aym derecede yanhstirlar; her ikisi de temel bit nokta iizerinde blrlesirler: her ikisi de, tarih ve polltika teorisi olarak Marksizmin, kendisine temel hizmeti gormek tizere bir genel Ielsefeye gereksinmesi oldugunu du:}Uniirler ve bu felsefel terneli, ger.-;i karsit yonlerde, ama gecmisln kendilerine bu i:jlevi gordurtmek iizere biraz degi:jtirilen felsefeleri arasmda arayaeaklardir. Oyleyse, her ikisi de, ger· cek ortodoki!/ugun, Markslzmln (hazirlanmasr gereken) felsefesinln tamamiyle .ozgUn, yeni, baska her felsefeden bag-unslz oldugunu anlayisma dayandiguu; bu felsefenin baska yerden ithal edilmeyip, tarih ve politika teorisi olarak Marksizmin kendisinden cikanlmasi gerektigini; bir baska

10 Bu olay her zaman gtinceldir, hatta bugiin Marksist olmayan filozoflar tarafrndan Marksizme belirtik bir kattlma bicimine bile biiriinin-, :f~9i devinimi tarafindan ahnrms bulunan yol, boyle iH~iilebilir. Boylece, SARTRE, 1957'de Marksizmin "~aii!lmlzm felsefesi", "her tikel dilsiincenin funda topra~p ve tiim kiilturiin gevreni (ufku) oldugunu" yazar, "Markslzrn asilamaz, eiinkii onun diinyaya gelrnesi olanOlgln! saglayall k osullar heniiz asrlmarmslardtr. Dlisiincelerimiz, ne olurlarsa olsunlar, ancak bu funda toprag), bu hilmiie iizerinde olusabilirler; onlar ya Marksizrnin kendilerine sagladlgl eercevede kalacak, ya da boslukta yitip gidecek ve gerileyeceklerdir" (Ouestion de methode in Critique de la Raison dialectique, p. 29 ve 17). (TUrk~e bir 9cviri i~in, bkz: J.·P. SARTRE,"'''Yo\ltem Arastrrmalarr", YAZKO, Istanbul, 1981, s. 38 ve 18.)

Marksizmin yiiksek kii!tiir alaru iizerindeki hegemonik i~lcvinin bir tanmmaslyla bitlikte, bu metin sertbir felsefel ele~tiri ilkesinin degerJi belirtisini de h;!,!rir. Uygun kullammuil herkes kendi yapsm.

8 Antonio Gramsci, chef de la classe ouuriere itatienne par P ALMIRO TOG LIA TTl, 1937. Hapishane .M ell tuple M 'mrr-Pransrzca cevirisine giris olarak yayimlanmrstrr, Editions Sociales, Ceviren: Jean Noaro.

9. Goldmann'm Recilerches dialcctiques'deki daha once amlan makale sine bak1ll1z.

24

25

deyisle, Marksizrnin kendi kendine ycttigini, Ielsefcl bakimdan ozcrk oldugunu anlamaksizm, Markslzrnl ikili bir re])izyonriall geclrlrler. Felsefel ortodoksi sorununu bu gercek terimleriyle koymus bulunan yalruzca bir tek Marksist teorisyen vardir: italyan sosyalistl Labriola, ve onun en kiiclik dcgimi de bu degildir. Arna, konumunun, Gramscl'den once en kLl<;uk bir basari sansi 01 madlg 1111 rla saptamak gerekir. Gramsci' n in anlarnaya eahstJgl tarihsel bir olgudur bu (L2, p.84; a.c., p. 86).

Gramsci'nin bUtiin sonuclanm C;'lkarmak istedigi Labriola'run katktsi bir yana, Gramscigil diisllncenin bu konudaki ozgunliigU ne denli belirtilse azdir, Boyle bir konumun kUltiirel onerninin cok bUyUk oldugunu, Marksizrnin yUksek killtilr iizerindeki, Gransci 'nin Ielse fel etkinligi n in amaci olarak aldlgl 0 hegemonyasma gotiirecegini de soyleyelim. Eger Fransa ile yetinllirse, Gramscigil felsefel programm uygulamasimn getirebllecegi verimli kUltUrel altust oluslan kavramak icln, Marksist denilen madded ve beilrlenirnci felsefeyi kisrnen hakh olarak ret etmelerlyle birlikte, Merloau - Ponty ya da J-P. Sartre gibi dij~UnUr1er uzerinde Markslzrn ta_rafmdan gcrccklcstirllen killtUrel ~ekiciligi ansitrnak yeter. Ama, Marksist teorisyenlerin, Marksizme kenai hcgemonik islevini bUWniiyle yerine getirme olanagm: vereeek bicimde, Gramsci tarafmdan girisllen i.'ii siirdiirebilip si.irdUremeyeceklerini de bi!mek soz konusudur, Y6nlem Sorunlan gibl bir kitabm, bizee bu gorUIl ll(,:IEmdan c;o:clim!enllwsi gerekir.

Maddeci belirlenlmcillk sorunu, Sartrc'm yaprtrnda I I co k erken, am.'! tarihsel .olll~ i\:inJe maudesel kosuilann rotu, liatta insun varolusunun toplumsal bovutunun ar~!a';l lrnasi henuz gd:tti:lden !i.;i\,I.I~l bir srrada kon'nCl,:tur. 19~ ;:>'<i,_;u bu yauaki le',;ef"i ~',">liiV.Il"~i, oru iusanal vllrhgm tarih- 0<·1 (;;zdddigini r .notcriaiitc) g:iirmeyr '!,1'i1amaya, I'\': dolayisryla 1/arilk l'1? !-li,,!ik 'w (/ 'Rtr;! d le ,\ear:tj oznel "tasan " II III basit bir bll~l.JJa~lgl1ldan b3<i' ).;;::: '~·ir ~(ly dmadlgl j':'in kcndi "kararlrhk "1111 bulrnayi basaramayan "dur:;:, \" ka .ram trn nesneles U rrneye (object iuise rJ ~~( \clirmi:'itiir. "D u ru m "un ;'0;,0:'1 kazanrnasmm oznenin uz;-:lir izdilslimilnden (projo:ctlon) ay nlamaz (,!(~ugu yo lundaki teori , oznelcilikten k.urtulamlyordu. Gur:.in<.(libilimsel lJ!henomen()lo~ique) yontr-m -bu yiinternin aletsel '.erimHllgilli yudsunak ",jz konusu d<.'gil- sornut durumlarm bir nesnosizlesmeslne, tarlhin owclei bir silinrnesine ~l~'lhyordll. }'oll!cm SOr/IIIJan 'nda gori.llen pral.:sis ve la~arl k;lI"ra!nbnnHi i.izd('~lc~ml'si, durumlarm dl.p.rdahk (e;o;/reioritc) ';C lH'sneHiginin oulgubnmasma e~lik ederve Qznellik sorununun bUtiln

karma~lkhgl icinde ele almmasmi saglar. Somut eylemde dssm iclesme ve oznelin nesnellesrne dlyalektlgl, bizi ozsel o/!J/llsuzlugunu (negatiuite} yitirmeden kendi somut toplumsal varhglm kazanan GramseigiL. ve Marksist bir oznullik f'lkrine goturUr.

Ama, Sartru'm du:}Uneesinin bu tarihsetlesmesini belirttikten sonra, bizi burada daha dog-mdan i1gilendiren sey, onun Markslzrnin felsefesi karstsmdaki konurnudur. Cramsci'nin Istedig] gibi, bu felsefenin ozerkllk ve temcl ozgUnli.igunU kabul eder rni? Kuskusuz, biz bu giri~ ~ero:;evesin· de, sorunu koymaktan baska bir sey isterniyoruz. Yontem Sorunlart He yetinmek gerekirse, blze oyle geliyor ki, Sartre'in diisilnceslnde bir tahterevalli hareketi gihi bir anlam belirsizligi var, Bazen Marksizm, Sartre'in diisilnceslnde, o;aglml7.!n felsefesi olarak gorlini.iyor ve - varohrsculuk aym anda bilginin drsmda yasayan ve Sartre'la birlikte bir dereceye kadar ozork bir ideoloji olarak Markslst ],ii1tlirlebUtiinle:'jen asalak bir devinim Ilibi goriindi.ig-i.inden - gero;!:'k niteligi uzerine, bizce Gramscigil cozilmlernelere uygun, degerli bilgiler verilmis bu]unuyor; bazen de, tersine, tarihsel rnateryallzrnln felsefel terneli olarak, Sartre'm kendi varoluseu felsefesini 5nerdigi izlenimi ediniliyor, a zaman, Gramsci taraftndan asilrrns bulunan konuma geri donrnekten baska bir sey yapilmarms olur. Kuskusuz, tartisma ve daha acrk coztlmlemeler dururnu aydmlatacaklardir, Ama, varoluseu "ideoloji" lcerisinde hazirlanrms bulunan verimll, kavramIan ozumlemek ve bu ideolojinin koydugu gero;pk sorunIann irdelenmeslnl siirdiirrnek her ne denli Markststrerin bir gi.'>reviyse de. Marksizmln folsefesinin baglmslZhk ve kendirie yeterlik kavrarnuu unutrnanm, tersine, Gramsci-oncesi gccmise geri donmo anlarnma gelecegini de soylemek gorekir.

Bu aciklamalar, olasi bir ltirazi diisiindiirmekten bagl~lk tutmllyabi. lirlcr. Gercekten de, (materyalizm iizerlndeki olumlamalarnruzm sirudiye degin kesin biluilerdcn yoksun kaldiklan i.;l~ude,j Marksizmin ger~ek felsetesiui hazrrlarna ve yiiksek kiiltilr uzerlndeki h!'gemonyasllll kurrna bahaneslylo, Gramsci'nin bizc bir revizyon ve likidasyon ~iri~imi onerdig-i; en azindan hu progranun entelektiiel bir oportt.nizrn tehlikesini, Marksizmin kar~lt ideoloji lore oi, baglmhla~ma teh!ikesini i~erdjgi. du~i.inUiebi-

. lir. Gmmst'igil frlsrfc, g('rc;ekte Croecgil bir revizyon olmayaeak nudJr?

11 Materialisme et llc[!oi!ttioll, i"n Situation III. N.R.F.

i~Gi devinimi larihinin anlum;;IZ bit duruma gctirmcdi~i bu kayg:llara nl' :,'anlt ... ermeli'? Graffi~;ci'njn entcleUlid ki~i!igini Illi ileri sUrmeli? Bi·

'!~ _J

27

lindi~i gibi, i*C;i deviniminin drsmda bir "btiytik aydin" degil, ama, Mussollnl'nln cezaevlerinde yazIlan teorik yapru, yazan tarafmdan diinyanm devrimcl donti~iimiine kendi entelektiiel katkisi olarak tasarlanrms bulunan, komtinlst parti kurucusu, ita1yan j~l1i snufrnm devrimd bir yoneticlsi sOz konusudur! Kuskusuz, bu kamt onemsiz de~ildir. Ama, ensonu, itlrazt ancak dahne (meditation) ve elestirel irdeJeme distalayabllirler.

BOLUM III

l\fARKSizMiN FELSEFESiNiN T ANIMLANMASI

YbNTEM: SORUNLARI

Ortakduyu ya da dinin tersine, felsefe entelektiiel bir diizen olusturur (t.2, p.5; O.C., p.19). Felsefel bir dUnya gOriiiilinde, sa~duyu ya da halk dininde eksik olan mantiksal niteliklerle kaqda~i1aca~l antarmna gelir bu. Oereek anlarmyla felsefe, ona kendillglnden felsefede bulunmayan bir birlik ve tutarhhga erlsme olanagl veren elestirel bir niteli!:i:e sahiptir (t.2, p.4; O.C., p.1S). Dtlsllnilmsel cahsma, dizgeli nitelik (caractere systematique) olarak adlandmlrnasi gereken seye yol acar, Bununla blrlikte, bu dizge kavrarm, aejklanmasi gereken bir kavramdir, C;linkU, felsefel c;:al,*mamn entelektllel sonucunu nitelemek lcin vazgecilmez oldugu her ne denli dog:ruysa da, felsefenin nitelig-ine i1i~kin tehlikeli yamlsamalar . dogurmaktan da gerl kalmaz. Gramsci'nin, Croce'den sonra, gasterecegi blr sozde-dizgelilik ol(lu~ gibi, ger,.-ekte yanh~ bir dizgelilik 3Ola)'1." da vardtr. Gramsci'de, felsefenin, rolU cok onemli olan bir ortilk varolusu teorisi bulundugunu ammsarsak, onun bu saptamasim daha iyi kavranz. Kesin olarak yenl bir dilnya gorj.iiiu, ya dogmakta olan yeni bir yasam bielml iclnde, ya da onemi ilkin tikel birdisiplinin sirnrlanru asmayan bir og-reti ya da yontembilimsel bir ilke i~inde, ortUk~e varolabllir, Bu ortUkJUk teorisi, bize dizge kavrarmru aciklama ve onu genel olarak kendisine esllk eden yanhs flkirlerden kurtarmaolanagun verecektir.

28

29

[lkin felsefenin insanlanrr eyleminde, yasama w SiIVa~;J1ll verme bicimlerinde orttlkce varoldugu fikri ne anlarna gellr? Bu fiklr ,Ii;:~dilill kavranum ne yond en aydmlatabHir? Fikir, ilkin ahlakla ft'lser"nin, pratikle teorinin birli gi ne gotiiriir; blr diinya gorii!lii, kend lsine u yg:u n duson davrams kurallarmd an aneak keyfe bagh olarak aynlabilir (t. 2, p.7; D.C., p.22); yaptlglm sey, bir diinya gorlimii (vision du.· Inonild. ('TI azmdan blr yasam anlayisr igerir, Bu goriim ve bu anlayis, belirtlk bir vurolusa sahlp olabilir ve davranis kurallan bunlardan mannksal olarak erkahllirier. Ama, tersine surec te bir 0 denli gercektlr: ilkin belli bit yasam bicimi bulur, kendine somut olarak yoneldlglm erekler saptanm. Bu praksis iizerindeki dii::;iiniim, onun anlarmnt belirginlestirecekttr: ortiikten be!irtige gegeeegim ve bu gec;i~ praksisimin tutarhhk ve etkililig-i yaranna gerceklesecek; yasarmm daha diizenli, daha iyl kurulrnus, diyelim daha dizgeli bir duruma gelecektir (t.2, p.ll; a.c .. , p. 28). llkin felsefeyle eylernin birlig-ini bir olumlama biclmi olan bu ortilkliik teorisinin, bize dizge kavrarmru aydmJatma ve belli bir felsefel yasam antayismi drsarda btrakma olanagim voreceglnl gcrecegiz. Gercekten de, felsefe tutarh bir bi!gi o ldugundan ve bu tutarhhgnu koruyarak geli:itig-inden, felsefel yasamr yeni kavramlann mantiksal olarak eski kavramlardan ciktiklan ozerk bir geli~· me olarak tasarlamak oldukca yaygmdir, Felsefe tarihlne yayihnca, bu anlayis bize, karsttlrgm uyumla bir1e~tigi "diyalektlk" bir lsleyis arasmdan, daha oncekllerden dogan yeni dizgeleri gosterecektlr. I .... Iarx, bu ozerklik yarulsamasiru paramparca etmisti. Eylemde oldugu glbi teoride de, insanlar, kendt oz varoluslaruun koydugu sorunlan cozrneye cahsrrlar, dyleyse, felsefe ozerk bir !:\iyaJektige gore gelismez. Kendi tarihsel olus' unun (devenir) insanm karstsma t;lkardlll:t sorunlara teorik bir yamttrr 0, Felsefeyi tarihyazimr yonternbilimi olarak tarurnlarken, B. Croce 'de, tarihdl~1 ve dolayisiyla olus'unun kokleri tarihsel olus'un kendindebulunmayan, oncesiz - sonrasiz sorunlann dalmci .(derin .dii~i.incesj) olan bir felsefe fikrini reddediyordu. Gramsci, Crocegil tarlhselcilik i.izerindeki elestirei irdelemesinde, boyle bir gorii~i.in oneml ve dogrulugu Uzerinde bir .. ok kez durur. iJrnegin soyle yazar: " ... "dizge" kavramma karst, Croce, felsefel sorun kavrammi degerlendirmi~, boyleee, filozofun 90zeceg-i sorunlarm daha onccki felsefel dii~iineeyle soyut bir -Zi!).eirleme i .. inde olmadlk· Imm, ama, gUnee~ tarihsel geli~me tarafmdankonmu~bulunduklanm olumlayarak, dU~iincenin obiir dU:ii.ineeleri soyut olarakUrettig:ini_ yadslml~tlr, Vb ... " (t.2, p.190 ve p.180). insanlann tarihsel eyleminde felseCenin tirtiik bir vurolu.'iu Cikrinin, dizgelilik kavramml hangi yonde aydm!at-

tlgl goriil~yor. Reddedilen sey, somut tarihten bagunsiz olarak.daha onceki dizgelerden dogan, kapah ve tamamlanrms bir dizge fikridir (t.2, p. 179). "Ortiik varolus" fikrine ;;elince, bu Jiklr naif (safyurek) blr teorik hazirlama anlayrsma ;!otiJrmemeJidir; fe!sefe hazirlop birsey degildlr ve "sorunlan tarih koyar" derken, bir baska anlamda - teorik· anlamda - "sorunlan", dogrusunu soylemek gerekirse, di.i~iiniirden baska kimsenin "koyma'tdiguu cia unutmamak gerekir.

brtiik varolus fikri, bir ikinci bicime blirUniir: Gramsci'ye gore, Marksizmin felsefesl, Marx'in c;c~itli yonlerde ba~lattlgl ve geli~tirdigi yeni diisiince biciminde ortiikce mevcuttur, Felsefeyle ancak lklnci derecede ugrasau bir dU~i.ini.iriin teorik etkinliginde tam bir felsefenln Brtiik varolusundan soz etmek, dustince tarihinde ozgiin bir dU~Uncenin, devrimci bir teorinin, ilkin kendini hatt a entelektiicl etkinligln tek bir kesiminde bile gi")sterse, <:e~itli baska kesimlerde organik olarak gelisrne giiciine sahip bulundugu fikrine goti.irtir. Hi r dlinya goril~ii, farkh disiplinlerde zorunlu bir yayilma ieinde gi.incclle~en (gen;eide~en)' birlestlrici bir btitunselllk (totalitc unitaire) olusturur, Gorcek dizgelilif;i tammlayan bu "birlikaynhk" ilkesinin bilineine, Gramsci, Crocc'nin yapit: iizerinde dii~i.inerck varmistir, Markslzrnin felseCesini dog-ru blr brclmde "belirtme" ve saptarna cabasrnda, Gramsci'yc kilavuz hizmetini Croca'nln yapiti gorUr, byleyse, Gramsci tarafmdan kuliarnlan yontemi ve Marksizmin felsefesinin bundan C;lkaeak tanrrruru kavramakIein onu lyl anlarnarmz onem tasrr, Bu yapit, bize ilkin Gramsct'nin Bukharln'e ve onun bir Tarihsel

. Afateryalizm Teorisi olarak ortaya cikan Halk lcin. Marksist Toplumbilim Elhitabl'na yonelttigi elest irilerin anlammi kavrama olanagnu verecektir. Bize kahrsa, bu yapit, Cramsci tarafmdan hapishanede yazrlan yapitm kiml yazmsal ozelliklerlni de acrklayacaktir,

dyleyse, Gramsci, felsefel diisiincenln tozii (substance) olan ozunlll (intrinseque] diz;::-eliligi, yaonu upuygun drsavurabilen, ya da, tersine, bir dii~i.incenin organiksizligini bos yere gizlemeye cahsan bir dl~ ciladan baska bir sey olrnayan dizgeli yazmsal bi~imden ayirt etmeyi, Crocu'nin yapitmdan ogrenmi~tir. Man till 'mda 1, B. Croce, bir yapitm, gercek dizgelilik kendisinde eksik oimakslzm~,.yazlllsaldizgeli sergilem~ bi~imine sahi? olmayabilecegini belirtir; gert;ekten, de, ger~ek dizgelilik, eger gerc;ek bir felsefel gi.i91e ele almml~sa, "likel bir sorunun monografik irde· lenmesinde bile" ya~ayabilir; ve, "dizgeler" kuraeak yerde, "denemeler",

1 Edt tion Laterz~, Bari, 7° ed i tion, p. 173.

01

30

hatta "ozdeyisler" yazrlmis ojsaydi bile, diye ekJer, bu boyledirl. Croce' nin yaygm iiniinU yarazan felsefel dii~i.iniim blceminden (Uslubundan) SQZ ederken, Gramsci, ~oyle yazacaktrr: "Dizgelilik dissal bir oreksel (rniman) yapida degil, ama ie; tutarhhkta ve her t lkel coziimlin verimli kavrama gilciinde arastmlrmstrr" (t.2, p.180).

Oramscl'nin diisilncesinin Crocegil kaynaklanna ljoyle bir goz atarken, bu soylenenler bizi aydmlatrr, ama, Bukharin'in Elkitabr'na karst Grarnsci' nin gosterdigi sertligi anlamannzi da sagiayacaktu. Bu yapitm aJtba~hgl, onu tarihsel materyalizmin bir "teori"si olarak sunar. Gramsci, bu ba~hgl ciddiye ahr, Markslzm ya da tarihsel matelJalizm, zaten bir tarih ve po Ii· tika teorisidir. Eger sozcllklerin soylemek istedikleri ~ey anlasihrsa, bit tarihsel materyalizm teorisini haber vermek, cok acikca felsefel bir ~a· hsma, yani teorinin bir teorisini yaprnaya soz vermek demektir. Eger Bukharin baljhgmm haber verdlgi seyi bilseydi, tarihsel materyalizm adi altmda tarnnrms bulunan "felsefel kavramlann mantrksal ve tutarh blr dizgesini" hazirlamasr gerekirdi; zorunlu olarak elestirel ve kesin elernelere yol acan bir cahsrna olurdu bu, ~iinkii, klmi "Markslst" denilen kavramlar, ya an olmayan, ya da haksiz olarak ithal edilmls ve ger<;ekte Marksizme yabanci kavramlardirlar (t.2, p.124; O.C., p.l27). Eger Bukharin, Marksizrnin bir "teori"sinin ne oldugunu anlasaydt, belli bir sayida sorunu incelemesi ve ilkin fe1sefenin ne oldugunu, simdlye degin nasil tasarlanrms bulundugunu, Markslzrnin onu kavrama biclrnlni ne yonden degi~tirdigj· ni, bilgi olarak feisefeyIe eylem olarak felsefe ili~kiierinin ve daha genel olarak Teori ve Pratik iIi~kilerinin neler olduklanm acrklamasi gerekirdi. Bizim yamtlamak lstedlgirmz , ya da ilk bolumlerimlzde bir yarut tasJagml 'verdigimiz sorunlar da, i~te bunlardir. Ama, Bukharin bunu yapamazdi, der Gramsci, ~i.inkii, Marksizmln felsefesinin ne oldugunun kesin bir kavrayisr, onda eksiktir (t2., p.129; O.C., p.134); Marksist dllnya gOrUljiiniin, tarih ve politika teorisi olarak Marksizmden cikanlmast gerektigini, bu diinya gorii~iiniin teoretik bakundan "tarihyazrmi yontsmbilimi" ve pratik bakrrndan da "tarihsel giriskenlik yontembilimi" oldugunu anlarnarrnstir o. Tarih blllmi olarak Marksizml, Bukharin, dogal bilimlar omegine gore .tasarlamll} bir "toplumbilim" olarak, dolayisiyla bir tarihselbelirlenimcilik (determinisme historique} olarak anlar ve Marksizmin felsefesi olarak- da, diyalektik ~ontemle yenilendigini sandlgl, ama ger~ekte eski kaba (vulgaire) materyalizmden baljka bir ~ey olmayaneskl materyalist

2 Logique, p. 174.

TQetafizigi benimser (1.2, p.124; O.C., p.127). Marksizrnin felsefesininin sapranrnasr sorlmu, 6yleyse, kcnrnamtstrr bile. Bukharin, asd yaprlmasi. gereken isl akhndan bile gecirmernis gibi goriinilr; bu yilzden de tarihsel materyalizmin "teorl'sinl yazmsal dizge biclml icinde sergileyen "Halk lcin Bir Elkitabr" yazabildigini sarur. Sapam okiizlerin online kosmaknr bu, ve dissal bir ciladan baska bir sey olmayan dizgall gorilnuli altinda secilen sey, felsefel tutarsizhktrr. Oereekte, gercek bir dizgeli sergileme zamam heniiz gelmernistlr. Felsefel ogreti olarak Marksizm, heniiz tartisma evresindedir. Bu yiizden de "elestlrel " bir bicimde davranmak ve ken. dilerini monografik bir blcimde gosteren sorunlar dizisini yi:intemli olarak incelemek daha iyi ve daha "bilimsel" olurdu. Gercek dlzgelllige dbgru gercekten iste bu bicimde ilerlenecektir (1.2, p.131; O.C., p. 137). Bu dlislinceler bize ayni zamanda Mussolini'nin hapishanesinde Gramsci'nln stirdiirdiigii felsefel cahsrnamn niteligini de anlatmahdirlar. Hapishane Defterleri, gercakten, "parcah" ve gi:iriinii~te baglannsiz nitelikleri okumayi guclestlren blr notlar dizisinden olusuriar, Gramsci, "bagrmsiz" metinlerde aym karuu <;ogu kez yeniden ele ahr, Bir biltilnli.ik olusturan metinler, bir kitaba ')a da bir yapita aynlrms elestirel irdelernelerdir, Omegin, eger Gramsci'nin yapitlanmn Einaudi'de yayimlanan ve yayimcilann Tarihsel Matery alizm ve B. Croce'nin Felsefesi bashguu verdikleri 2. cildi ahrnrsa, bu ciltte, biri Bukharin'in aduu anrrus bulundugumuz kltabma aynlrms (1.2, p.1l7; O.C., p.122), ohiirii, Gramscl'nin Croce'nin idealist tarihselclllglyle hesaplastig: (t.2, p.169), daha onemll, ikl elestirel notlar biitiinliigti ile karsrlasjhr; Anti-Buhharin ve Anti,Croce olarak adlandmlabilirler bu notlar [ikincisi Gramsci'nin kendi deyimidir). Bu notlann birlikte varolmalan, Gramscigil elesttrol sorunsal ve felsefel tasannm iyice kavranma olanaguu verir. Bu ci!tte, ekonomi politik lizerine de, ubiir parcalarla organik bagl acrk olmayan bir "notlar" bUttinlUo-ij bulunur (t.2, p.159). 11k iki parcarun baslrklan co kanlamlidrr; 1) Fels:. renin ve Tarihsel lI10teryalizmin lrdelenrnesine Giris (t.2, p.l; O. C., p. 17); 2) Prahsis Felseresinin lrdelenmesinin OrtoYIJ Clhardlgl SQnm/arin Birhaci (t.2, p.73; O.C .• p.76). italyan yayimcnann <;e~itli Defterler'susn gelen notlan biro araya getirdikleri bu ikinci biitiinliik, bizi ugrastiran sorun bakirnmdan onemlidir, Gramsci burada, derin, ama ~ogu kez klsa ve oz!i.i

- metinler i~ inde, Marksizmin, gergek felsefesinin hazlrlama, ele~ tirel kurululi sorununun nasil ele almmasl gerektigini sergiler.

Defterler'in par9ait niteligini ,a<;lklamak i~in, bunlarm hapishanede, bu tutuklamaYI ba~anyla ta:~lanmll} yava~ ve yontemli bir cinayetduru. muna getiren polis i~kencesi ko~ullan i~inde yazlldlklarlOl; bu tam ania.

32

33

rruyla "fizik" gU~H.ikler drsmda, "sansiir" engeli ve gereksinme duydugu bUtUn yapitlan elde etme olanaksrzhgmm da bultmdugu; ensonu, hastahk ve olilmiin, ona giri~ilen isi tamamlama zamarn birakmadiklanm belirtmek, kuskusuz onernlldir. Ama bize, bu nedenlerin, kokll Gramsci'nin ieine atJlcllgl entelektUel giril}lmden aynlmasi olanaksiz entelektUel ki~iligincle bulunan - oziinlil nitelikteki nedenleri; Gramsci bize "demokratik tip" teki filozofun kendi kil}iliginin cansim, tarihsel devinimin ona onerdigi gorevlerin dis-nda kurrnadigm: ogrettigine gore (t.2, p. 27; O.C., p.50), demek ki hem bireysel hem de tarihsel nedenleri giziememeieri gerekir gibi de geliyor. Aynca, filozofun son derece kesin dU~Uncesinin, dOIaYSIZ tutuklanma kosullannin gonllebilir en kuciik bit izini tasimadiguu da soylemek gereklr ', Orarnsci'nln entelektUel eahsmasuun tarihsellig], Marksizmin gelismesinln oziinlil (intrinseque}, gellsmelerine karsshk dlisen bir baska niteliktedir. Bu tarihsellik ozsel olarak elestireldir, <;Unki.i, Gramsci bakmundan Marksizmln, halk Ylgmlan icinde derinllglne kok salrms ve yeni bir tarih yaratrcisi olan bu fe\sefeye, hegemonyasirn kurmasi gereken yiiksek killtilr Icindekl gore vie rini de iizerine alma olanag: verecek 0 "yenilenme"sini gerc;ekle~tirmek soz konusudur (t.2, p.84; D.C., p. 86). Hapisiiane Defterleri, bu bakimdan, bir ttlr serinkanh polemik kesinllkle, yikilmasi gerekeni, yikan, yeni yapimn temellerini ortaya koyan ya da kuran, obUr felsefeler cercevesinde hazirlanrms gecerll gerecleri yeni yapiyla bagda~lk bir duruma getirerek onun ieine sokan bu ustabasirun Ilohtenci bir bicimde ~ah~tlgl engin /)ir felsefel §antiyedirler (t.2, p.21; O,C., p.42). Organik bir dizgelilige yol acan bu elestirel koktencllik,

hayranhk uyandmr. '

yayimlanmalan lcln f~ist ordulann yenilgisini, ve buyilk devrimcinin dU~ijncesjnin yayslmasr ve yavas yavas ozUmlenmesi icln de, kirnl baska tarihsel bunabmlan beklemek gerekecektir,

MARKSIZMtN FELSEFESi

Gramsci tarafmdan kullarulap yontemblllrnsel ilkeyi ve dllsiiniimilnlln ozsel olarak elestlrel niteligini boylece belirttikten soma Marksizmin felsefssi konusunda onerdigi tamma do~ru yonelebilece~iz. Bununla birlikte, bu tarnrm eansiz bir sonuc olarak vermekle yetinmek de istemiyoruz. istedigimiz, bu tarumm a<;lk<;a bellrtmis bulundugurnuz yontembilimsel ilkenin kutlarulmasmdan ~Iktlgml gormektir ve, bunun lcin de, metin metin Gramsci'yi izleyeceglz,

TUmel tikelin icindedlr, onda ortiik<;e mevcuttur; Marksizmin felsefesi de Marksizmin ta kendisi olan somut tarlhyazrmsal bilginin lcinde, ancak orti.ik bir bieimde mevcuttur. Bir baska deyisle, Marksizm tarihsel bakimdan karsnmza ekonomi politik ve poJitika bilimi olarak cikar: Ielsefe olarak onu belirtlkce de kavramak istiyoruz, Marksizmin felsefesinln, . ekonomi politik 've politika bilimi alan obUr parcalanyla iIi~ki: si ne olacaktrr? Ve bu Orwk felsefenin dogru bit saptanmasma nasil erismeli? Eger soylemls bulundugurnuz gibi felsefe tarihyazmnyla.ozdesleslyorsa, eger buna gore Marksizmin ekonomi politik, politika bilimi ve felsefe olan li~ olusturucu pareass bir tek seyden baska hir ~ey degllse. ler, isin ozune gitrnek istendiginde, bu U~ olusturucu parcanm birlig:ini ortaya koymak, usa yatkm "degil midlr? Marksist felsefeyi, tarih blllml olarak Markslzrnin kendisinden erkarmak istemeye dayanan yontembillmsel ilkeye en uygun tutum, bu degil midir? Bu tutum, her ne olursa olsun, Gramsci'nin kendi tutumudur. Eger .; onun dii~Undiigij gibi - OU U~ olusturucu parcamn teorik ilkelerinin, "hepsi bir arada tUrde~ bit alan olusturduklan" ,i~in karsihkh olarak birbirine cevrllebllmelerinln gerektigi dogruysa (t.2, p.92; O.C., p. 98), blitiinselligi iclnde alman diinya gorU~iinUn birlestiricl ilkesinin ortaya konmasmm da olanakh olmasi gerekir. Gramsci, "Marksizmin Olusturucu Ogelerindeki Birlik" bashkh bir parcada, bu i~i yapmaya girislr (t.2, p.91; O.C., p. 97). Marksizrnin felsefesini saptamak isteyenler icin bu pareanm i<;erigi, kesin sonuca goturUcu bir nltelik tasir, Bununla birlikte, belirtelim ki, goz aIlCI hlcbir yam yoktur; her tilrlii pariak "dahieelik" tizeJIikleriliden yoksundur, oyleki, yak alan-

Gramsci, zaten dayaruksiz olan vUcudunu icln icin ylyen on yilhk tutukluluktan soma, 1937'de olUr. Aym Yilt Marksizmin amansaz dusmaru kesilmis bulunan B. Croce, "teorik Marksizm ltalya'da ve bi.itUn di.inyada 1900'e dogru sona erdi4" diye yazabileceginl san It. Hegel'in sozunii ettigi "tarihin cilvesi", trajedinin cilvesidir. Teorik Marksizm.; Musolini'nin haplsbanelerinde "tutuklanrmsttr". Hapishane Defterleri'nin italya'da

3 Bunu n la birlikte, Hapishane M etz tup/afl'nJ oku rken, Defterler'ui her satmmn, organik tiikenme ve entelektiiel bitkinlige karlll siirekli bir savasrrn pahasma yazrlmis bulundugu otfrenilir.

4 B. CROCE, lialya'da teorih Marhsizm nasil dogdu ue n~11 i5ldii? in Materializmo storico ed economia mar;><istica, Editions Laterza, p.322.

34

35

nus bulunan kavramin garcek onernini gormeksizln okunmasi olasrhk i~i ndedir, Peki,. Marsizmin biitUn parcalanrnn bi rle!? tirici ilkesi liedir? Bu ilkenin "lnsanla madde arasmdaki cellskilerln diyalektik gelismesi" Icinde saptanmasi gerekir, diye yamtlar Gramsci. Bir an durahm, ciinkli, bu "yoksul" tiimceyle hersey sbylenmistir. Yen! diinya gorililiiniin ozUniin ne oldugunu lyice anlamaya eahsan kisl, yamtnu almrstir. Marksizm, tilm gert;ekligin "insanla madde arasmdaki eeliskilerln diyalektik gelisrnesl'lnden aynlamaz oidugunu dti-'liiniir. Gerceklik, insanla "madde"nin ilisktsl olarak anlasrlmahdrr, Ya da, gercekligln ne oldugunu anlamak demek, insanla "madde" ili'lkisini diyalektik blr stiret; olarak: karsttlann savasrm ve ozde-'llig:i olarak kavramak demektir. Savasim, t;iinkii etkinlig:in edilgenlige karst cikrnasi gibi, insan da "madde"ye karst eikar; ozdeslik, 9iinki.i, "zorunluluk " olrnaksizm Cizgi.irltik, doniisttiriilecek, hilgilendirilecek "madde" olmaksizm yaratma yoktur. oyleyse, karsitlann bu birligi bir tarihten, bir olustan baska bir -'ley olamaz: gerceklik ya da deney, insanJa "madde" arasmdaki celiskllerfn diyalektik gelismesinden baska bir sey degildir; ve bu gercekligi, insan, yeni ger~ekligin dogdugu pota olan "madde" ill' bu savastrmn ortasmda kavrar ve tamr, Ama, Gramsci'nin insamn karsisma koydugu VI' onunla birle.'ltirdig-i bu "madde" sozciigii ne anlama gelir? Bu sozciik - belirtelim - Marksist diinya gi;>ril.'li.ini.in oztinde olan felsefel "madde" kavrarrurn adlandmr, oyleyse, fizik bilimleiin ugra~bklan "madde" soz konusu degildir, ama saltlk oIarak, yani insan etkinJiginden bagunsiz olarak konrnus bir gerceklik de soz konusu deglldir. dyleyse, meiofizik rnadde kavramr degil, ama, gijrrnti~ bulundugumuz gibi, "madde"yi insamn dismda yiiksek bir gerceklik olarak koymayan, terslne, gerr;ekligi lnsanla insan etkinllginln pratik kosullan arasmdakl diyaJektik llisklnin sonucu olarak kavrayan, tam anlamiyla Marksist madde kavrarrudir bu. "Madde", lnsan etklnllginin biitiin diizeyIerinde, olan seydlr, insana kendini onun yeni praksislsinin C;lkl$ noktasi olarak kabq~ ettiren seydir; . oyleyse, onceki praksisin sonucu, insanla "rnadde" cellskilerinin onceki gellsmesinin iiri.iniidiir. Bu "gellsme", go. riJ.ldiigii gibi - di.ipediiz tarihtir, insanm basoyuncusu (protagoniste} oldugu tarihsel siirectir, insan Ylgmlanmn kendi tarihsel iiretim tarzlan ve ic;lerinde i.iretim yaptJklan altyaplsal i1i$kiler temeli iizerinde yol a9' tlklarl r;ok yonliii olu$'tur, Gramsci'nin sozi.ini.i ettigi. "madde", demek ki Ukin cmek tarafmdan insanla§tmlml$, insanm iiretid gtic;leri tarafmdan tarihsd olarak doni.i-'lWri.ilmii~, diizenlenmi.'l,. egemenlik altma ahnml~

bulunan Dogadrr, Ama", lnsarun yeni tarihini yapmak ir;in dayanmasi gereken toplurnsal iiretim iliskllerl biitiinli.igtidi.ir de; tarihsel surec yalmzca iiretlci gi.i9lerin gellsrnesl lcin insamn Dogayla savasmu degildir, uretim lliskilerlnln korunmasi ya da donilstllrillmesi icin insanm insanla savasrrmdrr da Devlet egemenligi icin siyasal bir savasrmdrr bu; oyleyse, kendini ideoloji ve orgUt alamnda gOsterir. Marx'm dedigi gibi, bir toplumsal devrim doneminin ba.'lladlgl her kez, bu savasim gecersiz dururna gelmis bulunan eski Uretim Jllskilerlnl donii$turmeyi amaclayacaktir. Boylece, politik eylem dolaYlmlyla, tarihsel devinim devirli olarak bir "praksisin altlist olmasr'tna (t.2, p.134; D.C., p. 141), zorunlu duruma gelrnis yeni altyapnun kurulrnasma (t.2, p, 39; D.C., p. 63) ve yeni devlet tarafmdan toplumsal gellsrne gerekirliklerine uygun yeni blr "sivll toplum"un yaratilrnasma (t.2, p. 92; O.C., p. 97) yol acacaktir. "Madde", oyleyse, devlet olarak orgi.itlenmi-'l yoneticl simfm, olaylara verdigi yeni gidi-'le upuygun duruma getirmek icin tepeden timaga yeniden bicirnlendlrmesi gereken "sivil toplum"dur da. Eger bu aym simi heniiz bir ast (subalteme] SlllIftan baska birsey olmadrg: tarihsel donem sirasmda ele ahmrsa, "madde", gerr;ekligin blltiin diizeylerindeki "gucler llisklsl'tdir: bu sunfi bir ast simi durumuna getiren ve bu gucler ilisklsinin kendi yaranna c;evrile· cegi noktaya degin onu politik eylemiyle derece derece donii~tiirmcsi gerekec~)\. "gucler iliskisi" (t.5, p. 40; O.C., p.234). Acrklamaya giri.'l' tigimiz 0 blrlestirici ilke, slmdi iyi diisllnlllsiin, Kesin a larak belirtrneye t;ah§tlglmlz dunya gori.i~i.ini.in anahtandir o. Bu ilkenin kavradigi gercekllk Insantann somut tarihsel praksisidir: aym zamanda hem kendi varolus kosullan ve hem de kendi varolus ko sullanrnn asilmast, doniisiimii olan, bir baska deyisle, belirli kosullar iclnde kendi oz varoluslanrn iireten insanlann sornut tarihsel prakslsi. Dlinyayi bu bicimde kavrayan felsefcyc, "praksis felsefesi" adi verilebillr. Ama, aslmda, bu blrlestirlcl kavram tarafrndan kavranrrus bulunan sey, tarihtir, tarih olarak gercekllk ya da te k gerr;eklik olarak .tarlhtir. Varolan sey, gercekten de insarun di)nu§tiiriicii etklnliglnden dogar. Her gerceklik - nesne, eylem ya da diisiince - tarihsel gercekliktir: eylem durumuna gelen ve yeni gerqe·klige yol acan di.i$iince; gerr;ekligin bilinc ve du~Uncesi durumuna gelen eylem (t.2, p. 38: D.C., p.62). Yeni gereekliklenn yapiti olan somut tarihsel diyalektik, Gramsci tarafmdan felsefenin bir "diinya ·olu$u" olarak tasar· lanml~hr.oysa, kar~lhkh olarak, fel.seIe de dogan yeni diinyanm "teori·olu·

5 Daha geni§ bir anlamda.

36

37

!iu"dur (t.2, p.21; O.C., p.43). TUm gerceklik kendisi lcin tarih olan Ielsefe, tarihselcilik (historicisme) admi alacaktir'' (t.2, p. 89; O.C., p. 93).

Oeriye. sunu anlamak kahyor: bu tarih insan tarihidir, "insan dogasr" run, bicimden bicime giren yabaneilasmanm tarihsel bieimleri arasmdan insanal bir insan iiretiminin, toplulugun t;eli~ik bolilnrneyle belirginle!itig:i bir "insanal tarihoncesi' sonunda "turlesrnls bir insanhk'tm dUnyaya gelisinin, "zorunlulugun egemenllgi" olan bir tarlhoncesl sonunda "ozgUrliigUn egemenligi"nin dog-u~unun tarihi soz konusudur (t.2, p.93; O.C., p. 101). (~r~oklik onun icin lnsan Uretiminin tarihi olduguna gore, Marksizmin felsefesi "humanizma" ("insanalclhk") olarak da nitelenebilir (t.2, p.105). Ve eger insanm kendi kendini i.irettigi, tarihln gerc;:eklikte insanm bu ozUre· tirni (autoproduclion) oldugu, bu olus 'un kaynagmm diisilnen ue etkinlihte buhman insandan baska kimse olmadlgl ammsamrsa, Gramsci ile birlikto s'larksizrnin felsefesinin "saltik bir tarih hlimanizmast 7" oldugunu (t2, p. 159; O. C., p. 171) da ekleyebileceglz, Tek gerceklik, i nsanm tarihsel gil~!crinin getl;ekligi ve bu giic;:lerin "madde" lle diyalektik ili*kilerinin gelismesl boyunca Urettikleri iiri.inlerin gercekligldir. Somut ohrs'u (deuenir] acrklamak icin askm (tallscendant) bir ilkeye basvuran her anlayis: disarda birakmak gerekir. oylevse, "saltrk tarihseleilik", bir "salttk ickincilik" ("immanentisme absolu ") olacaktir (t.2, p.90 ve 146; D.C., p. 94 ve 155): tarihsel diyalektigln kaynagl, tarihte lckindir, Bunun olumlanmaSI, her Wrli.i tarlh-drsi "degerler" anlayismm ve bu diinyasal yasarmn "anlamt"n! bir baska yasamda arayan her tjirlil ahlakm reddinegotUrecegine gore, ethik bukimdan cok bilyiik bir onem tasryacaknr (t.2, p. 150; D.C., p. 159). Ama bu olumlamamn onerni epistemolojik bakimdan (bilim ogretisi bakrmmdan) da daha az bilyiik degildir, c;:iinkil insan blllmlerinln,

6 CROCE'de, bu tez, "doga'nm tinin bir "ufCrak"mdan baska bir l1ey olmadtja idealist bir felsefe t;:ero;-evesine girer, insamn insan-olusunu, MARX gibi dogamn bir insan -olusu olara k, yani hllmanizmayt (insanalclhg:I) yetkin bir dogalcihk olarak tasariayanGRAMSCI'de, boyle hicbir .'iey bulunmadrjnm goreceg iz,

7 -Kutsal Ailc'de, IvlARX da bu yonde yazar: "Tarih hiebir fjey yapmaz, "cngin zcnginlige" sahip degildir 0, "r;atIfjmalara girisrnez"! 'I'ersine, blitiin bunlan yapan, bUtiin bunlara sahip bulunan ve bUtUn bu "atlfjmalara girifjen, insandrr, gercek ve yasayan insanrhic kuskunuz olrnaSill, insam - sanki tikel bit ki~iymifj gibl - kendi eteklcrini gerc;:eklefjtirmek iqin kullanan tarih degildit; kendi oz amaqlarl ardmdan ko~an insanm etkinUginden ba~ka bir ~ey degildit tarih." Editions Costes, t. II, p. 165. (Tiirkqc bir "eviti i"in, bkz: K. Marx·F. Engels, "Kutsal

Aile", Sol YaYlnlan, Ankara, 1976, s. 144.) ,

tannsal giysUi ya da tannsal.glysisiz her tilrlii tannbilim kahnnsuu kuskusuz disarda brrakan, ama bir 0 denll koktencl olarak Marksizrnln olgucu (positiuiste) yorumunun insan bilimlerine (tarih, toplumhilim, ekonomi politlk) sokmus bulundugu belirlenimci saptrrmayi da drsarda birakan bir anlayrsr anlamma gelecektir (t.2, p.90; D.C., p. 94), Tannbilimsel ereklilik [finalite theologique) gibi mekanist nedensellik (causalite mecaniste) de yeni anlayrsm tarihselci ieklncillglne (immanen tisme historiciste) karsit tir, Bir durumda tarihsel diyalektlk, askrn (transcendant) iIkenin rnudahalesiy\e saptinlrmstir; obiirilnde dUpediiz anlasilmaz duruma gellr, "Etki . mekanik olarak hicbir zaman nedeni ya da nedenler dizgesini asamayacagma" gore (t.2, p.134; O.C., p. 141), nedensellik yasasi asrna ugragml, "prakslsin altllst olma" ugragml tasarlarna olanagmrnasil verebilirdi'"?

Marksizmin felsefesinln Gramscigil tarnrnlanm, boylece onun r;eqitli olusturucu parcalannm blrlestlricl ilkesinden cikararak sergilemeye girlstikten soma, yorumladrgmuz metne (t.2, p, 91; O.C., p. 97) donrnemiz ve tumel blrlestirici ilkeden ge~itli parcatann ozgii! ilkelerine ger;i!ii kavramarmz gerekiyor. "lnsanla madde arasmdaki celiskller dlyalektiglnin ge· lisrnesl", ekonomi politik, politika bilimi ve fe)sefede ne oluyor?

Ekonomi politikte, insanla "madde" arasmdaki iliski, emekclyle i~· leyimsel (smal) iiretlm gii~leri arasindaki lliskl durumuna gelir. lscinln "emek giicii"niln - bilindigi gibi - billur!a*tlrdlgl "deger"] aktarmakla yetinmeyen bir meta olma Cizelligi vardir: yeni "deger" yaraticisrdrr o. Bundan dolayi, ekonomi poJitigin temel kavramt, "deger" kavramidir. Ve Gramsci, deger teorisinl reddeden teorisyenlerin, "deger"] iiretenin yaImzca "rnadde", yani burada "onlan yoneten insanm dismda ... - degi~mez ve teknik sermaye olarak - kendi baslanna almrms makinelcr" degil, ama insarun "emek giicii" oldugunu unuttuklanna gore, kaba materyalizme dilstuklerini ekleyebilir (t.2, p. 92; O.C., p. 97).

8 Marksizrnin fe!sefesinin "tarihsslcilik". ve "saltik tarih hilmanizrnasr" olarak bu tamrm, "hiimanlzma" kavrami kendilerl icin "teorik" bir anlam tasrmayan kimi Fransiz Marksistleri tarafmdan reddedilrnistir ; hiimanizma kavrarm onlara gore salt ideolojik, yani bi!imsel olmayan bit kavrarndir. Gene onlara gore, Marksizrn, tersine.bir "teorik antihiimanizm" olarak tarumlamr ve teorik hUmanizm geng Marx'In on-Matksist (pre-Marxiste} felsefesinden basks bir /ley degi!dit; MARX'In entelektiiel geli~meslnde 1845-1846'da ortaya"lkan koktenci bit "kopma" tezinin dayanaglda, i~te budur. Bkz. ALTHUSSER'in kitabl, Pour Marx, edit. Maspero, ve GRAi\lSCl'nin "tarihselciligi"ni'-delltirisi, in Lire 'Ie Cqpita~ t. II, cdit~ Maspero, p.73.

38

Politika biliminde birlestirici kavram ne oluyor? insanla "madde" arasmdaki illskl, burada devlet olarak orgutlenmi.'l bulunan yonetici simfm, toplumun bUtunUyle ilisklsldir ; gercakten, yonetlcl smif icln, "diktatora'tyi dayatarak ve "onasma'tyi elde ederek, gucle ve ideolojiyJe yonetmek ve egemen olrnak soz konusudur". 6yleyse, ternel kavram, zorlama ve hegemonya gUcU, "sivil toplum"un orgUUeyicisi, toplumsai ortamm, ~,!arx'tn "egitilmesi" gcrektigini soylC'digi eglticisi 10 olan devlet kavrarmdir,

Ensonu, birlestirici kavrarmrmz felsefede ne oluyor? Insanla madde llisklsi, somut lnsan isteneiyle, onun asmasi ve donU~turmesi gereken, ama ilkin kendisini ona zorla kabul ettiren gercek durum arasmdaki illskldir; yeni gertyekligin yaratrci ozgiirliigUyle, kendini bireylere ve gruplara zorla kabul ettiren, onlan ezen ve edllgenlestiren zorunluluk arasmdaki illskidlr; karsitlann birligi olarak kavradigumz bu lllski, insanm kendisidir, gercek yasam sUreci zorunl uiukla I 1 ozgUrlUgUn birligi, nesnelden oznele, edilgenlikten etkinlige ge<;i.'l olan 0 varhktrr, Eger gercek durumu kesin taribsel terimlerle kavrarsak, 0 bize kendini insanlara zorla kabul ettiren toplumsal Uretim ilisklleri bUtUnlUgU olarak goriinecekttr. Marx ona "yapi", ya da "altyapr" adim verir. Olusu (devenir) kavrarnak demek , "yapi" temeli Uzerinde b ir "tari hsel devlnim" in ortaya ctkrsim (1.2,

p. 129; D.C., p. 134), etkin politik gruplann, ideolojinin birle~tirdigi ve "bliyuk klslllkler"in yonettiklerl "kolektiC istencler'ttn dogusunu kavramak demektir. "Insanlann bilincinde yapmm ustyapi olarak yi..iksek haztrlarusi" temel ugrawdn, "salt ekonomik ugraktan ... ethlko- politik ug:raga gecls" temel ugragtdlr bu,' der Gramsci. Ve onu "annma" ("catharsis") sOzcUgiiyle adlandirmayi onerir, Annma u~agt (moment cathartique}, der, "nesnelden oznele ve zorunluluktan ozgiirlUge gecls" ugragldlr. "Yapt, insam ezen,onu kendine uyduran, edllgenlestlren dl~ gUC; olmaktan cikar, ozgiirlUk araei durumuna, yeni bit ethiko-politlk bieim yaratrna, ve yeni glrlskenlikler dogurma aleti durumuna donusur" (t,2, p. 40; D.C., p. 64). Demek ki, felsefede blrlestlricl ilke, insan istenei ve, burada ekonomik yapt olan "rnadde" arasmdaki iliskiyle i1gilidir. 6yleyse, felsefenin ternel kavrarm "praksis" ksvrarm olaeaktrr; <iinkU insan praksisl, yapmm listyapi olarak, yeni glrlskenler yaraucisi, .tarihsel diyalektlgin temel etkeni olan 0 "annrna'tsmm ta kendlsidir. Feisefe! bir soylern soz konusuyken bu tarihci diline sasacak olanlara, felsefenin Gramsci lc;in "tarihyaznru yonternbilirnl" oldugunu ansrtacagiz. Ama, bu saskmhk, okurun doyumsuzlugunu ve, boyle bir gorU~ icinde, yalmzca "tarihin basoyuncusu' g5z onunde tutularak, bireyin ki~iliginin biraz eokca unutuldugu kaygisnu yansrtmts da olabilirdl. Kierkegaard, Hegelgil dizgeye karst, sonsuz oznellik adma protestoda bulunuyordu; aym blcimde, okur da, tarih emperyalizmine karst klslyi korumak ve felsefe soz konusu olunca, kendisine altyapilar ve ustyapilar kavramlanndan daha "kislsel' kavramlar sergilenmesini dilemek istemis olabihrdi. Yeterince yamtlamarmz olanakh olmasa bile, biz ltirazm kendlsini ortaya atmak istedik .. Biz, yalmzca, toplumsal toplulugun olus 'unu dU~Unmek icln goz onUnele tutrnus bulandugumuz zorunluluk ve ozgilrlllk diyalektlglnln, bir ki~i1igin gelismeslnl anlamak soz konusu oldugJ.l zaman da aym derecede gecerli oldugunu s5ylemek istiyoruz. Biz, baskasiyla ve diinyayla lllskllerlmlzln biltiinliigilyiiz, ve ne oldugumuzu bizim kisisel tarihimizin her ug:ragl bize zorla kabul ettirir; ama, bu tarihi yapan da btzlz, <;UnkU baskalanyla ve dlinyayla iliskllerimizln her .biri, etkln-bllinell bir iliskldir. Kendi tarihlerini yapanlann insanlar olduklanm gordiik. Gramsci ile birlikte, "birey"in ·"kendi kendisinin etkenl" oldugunuda ekleyebiliriz (t,2, p.27; O_C., p_50) ama bu, varhgmm olusturucu toplumsal lliskilerlnin, kendilerini ona zorla kabul ettinnelerini elbette e~gelleniez; "ethik" sorUll, birey· bakimm· dan, ozerkliginin en bliyuk geli.'lme ve ki~iliginin en bUyiik zenginle~me olanagmt veren kO~Unafl bir araya getirmeye dayamr (t.2, p.29; D.C.,

9 Aydmlar sorunu uzerindeki cahsmalarrmn onernini baldizma acikladigl bir hapishane mcktubunda, GRAfl.lSCl ~oyle yazar: " ... aydm kavrarruru cok genisletiyor ve kendimi biiyiik aydmlarla Ugili yaygin kavramla simrlarmyorum. Bu irdeleme. genellikle yalruzca politik toplum olarak (yani diktatora olarak, halk Ylgmml belli bir .-;agm liretim tipine ve ekonornisine uygun duruma getirmeyi amaclayan zorlayrct aygit olarak) tasarlanan, ama politik toplumla sivil toplumun bir dengesi olarak (yani toplumsal bir grubun tiim ulusal toplum iizerindeki, kendini Kilise , sendikalar, okullar, vb. glbi ozel.denllen orglitler arasmdan gosteren hegemonya olarak ) tasarlanmayan devlct kavrarmnm kimi belirlenimlerini gi:irmeye baslarnaya da gotiiriiyor. Oysa aydinlar ozellik le sivil toplumda cahsirlar ..• " 7 EylGl 1931 glinlii mektup. Lettere dal carcere, Einaudi, p. 131, ve Lettres de la Prison,

Edi tions Sociales, p. 211. .

10 rvIARX'm, materyalizme karst, her ne denli cevre egitici olsa da, "egi ticinin kendisl nin de egitl lmoye gere ksi nmesi oldugunu" gosterdigi Feuerbacli Uzerine III. Tez, "Mad de" , 6yleyse, burada "<;evre"dir ve "materyalist agreti" insam ve onun "YlklCl pratigini" gene unutur.

11 Zorunluluk, burada, kendini bana zorla kabul ettiren ger.-;ekligin t:> kendisini bclirtir.

40

41

p. 52). Grarnsci'de eok lslenmis bir kisilik teorisi vardir! 2; ki~iyi kolektif tarih dismda dii~unmenin reddl, onun boyutlanndan hiebirtnl elinden alrnaz - tam tersine. Bu konunun, kendi kisisel "dram "mi yogun bir biclmde yasayan bir insan tarafmdan dii~iiniilmi.i~ bulundugu Hapishane ;l!ektupla,,'nm okunmasi, herhangi birinl, buna Hapishane Defterleri'nin teorik aciklamalanndan daha da iyi Inandrracaknr.

lC;IO, tarihselci. bir Do ga bili mleri teorisi haztrlarnak da gerekecektir! 4 (t.2, p.l2S; O.C., p. 133).

MARKstST FELSEFENIN TUROMU

Biraz yukarda, Marksizmin obiir olusturucu parC;alanyla felseCenin lliskilerinin neler olacaklanni sormustuk, Simdi, felsefe; "praksis" kay. rammm "deger" kavrarm, ya da "devlet" kavrammdan "daha tumel" old ug.u , ama farkh nitelikte olmadigi gorUlUyor. ObUrleriyle ozdesleslr, tiimef'biJ;iml altinda ohtirleridir bu kavram, onlardan aynlmamakla birllkte, onlardan ayrrt edilir. Felsefeyle obur disiplinler arasmdakl lliskiler, ayirt edilebilen, ama "somut tumel" olan gercek bilgiyi olusturmak i.izere birlesen tdmel ve tlkel arasmdaki ili~kileirdirier. Ekonomi ile Politika ~rihten aynlamazlar, Eger insan etkinliginin Ite~itli goriinUmlerini daha eok belirtmek istersek, ahlak, sanat ve bilgi ~ dogaf bilimler dahll - leln de aym oldugunu ekleyebiliriz. Marksizmin felsefesi iizerine Gramsci' nin, onun "ozgul olarak bir tarih teorlsi" oldugunu yazabilmesi (t.2, p. 129; O.C., p. 134), boylece daha iyi anlasihr. Eg-er Marksizmin tum ogretisel bi.itUnli.igilnU sergilemek gerekseydi, Ekonomi Politik, Politika Bilimi, Ethik ve Estetigi farkh disiplinler olarak kapsayan ozel bir bolilrnle , buna karsihk dlisecek ve iceriglnln saptanmasi gereken bir "genel Ielsefel boli.irn"e aynlmasi yararh olurdu. Tiimelle tikelin, felsefeyle Tarihin birlig:i, bu genel felsefel boliimtin, genel bir tarih, ekonomi, politika, sanat ve ethik ydnternbllimlnln bi.itiin kavramlanm tutarh bit bicimde aeiklayacagl sonucunu icerir. Gramsci'nin "dlyalektik bilimi ya da gnoseoloji " , bir baska deylsle, manttk eger Croce' yle birlikte "diistlncenl n di.i~ Uncesi" olarak tanunlamrsa, bir "mantik" admi verdigi gercek anlarruyla Marksizrnin [elsefesi, iste bu olacaktrr. tiyleyse, dar anlamda felsefe, bilgi teorisi demektlr+", Bilirnsel Doga bilglslnl, insan ve insan tarihini nesne (konu) olarak alan bilgiden ayrrt etmek dogru olduguna gore, tam olmak

oyleyse, Marksizmin felsefesi ozgun bir felsefedir: praksis felsefesi ya da "taribselcilik" olarak tarnmlarur; sornut tarih biliminden aynlamaz bu felsefe. Markslzmln tilriimil (genese) ya da kaynaklan sorununu ele ahrken, bu birlikle yeniden karsuacagiz. Marksizm, gercekten Gramsci lcin her ne denli kesin olarak "ozgun" bir di.inya go:rii:jUyse de, modem kiil tiiriin "en yUksek noktasr" olrnaktan da geri kalmaz (t.2, p.1 05). Felsefe, Ekonomi politik ve Politika Biliminden, Marksizmin "lilt olusturueu parcasr" olarak soz ettik. Eger simdi de Markslzmln "kaynaklan"m arastmrsak, XIX. yiizyilm ilk yansmda Avrupa'mn en ileri uluslanmn kiiltiirel etkinliklerini buluruz: lngiliz ekonomi poUtigi, Fransiz politikasi ve politika bllimi, bir de klasik Alman felsefesi. Bundan, i.iJ; Avrupa etkinliginden her birinin, Marksizmin ekonomi polltigl, politika bilimi Vy felsefesinin hazirlanmasma katkida bulundugu sonucunu erkarma istegi buyiiktiir. Ama, Marksizrnin dogusunu bu _ anlama bicimi, oldukca yavan bir entelektUel yaratma anlayisma bagh bulunmasi dismda, bizi yeniden somut bllgidenayrr ve aynlabilir bir "an felsefe" yanh~ dilslmcesine goti.iri.ir. Grarnsci, Marksizrnin dogu~unu baska ti.irli.i tasarlar ve bu gorus , Ielsefeyle tarihin, tarlhselclllgi tannnlayan 0 birlig-ini bize yeniden kavratir. Gercekten de, Avrupa kUlti.iriinUn Ut; etkinllginden baslayarak, Gramsci, Marksizmin do~~un nasrl tasarlar'?

Dogrusu sudur ki, Marksizm bu i.iJ; "etkinligi" biresirnsel olarak ozemlernistir ve sonuc, gercek biresimlerln organik birligine, "organikllgtne" sahip gerc;ek bir bireslmdir, Oyleki, yeni ogr~tinin her olusturucu parcasmda, obur ugraklann ortilkce icerilmeleri gerekir. Felsefe, dernek ki, Ekonomi politik ve politika Biliminde lcerilmls olacaktir-cgormus bulundugurnuz gibi. Ama, yeni ogretinin her ugragmm dogusunda, lilt Avrupa killttlrol etkinligi ne rol aynamislardrr? Grarnsci soyle yamtlar: "lncelenen ugrak, teorik, ekonornik,poiitik,hangisi olursa olsun, i.ilt etkinlikten her biri hazrrlayict ugrak olarak yeniden bulunur" (t.2, p.90; O.C., p.94).

12 Bkz: Les trauaux de Rene ZAZZO, Les Jumeaux, le Couple et /a Personne,P.U.F., 1960, ve La dialectiquede 10 Personnalire rnakalesi

L p . 0 ,

a ensee, n 93,se~te~!>re-octobre 1960; Gramscigil kisilik teorisi,

bu makaiede somut bir billmsel aciklamaya kavusur,

13 Felsefe Nedirr h:Hihkh Birinci Boliime bakrmz,

14 Bir sonraki boliimiin ; "Tarihselci Doga Bilimleri Teorisi" bashkh alt-b oliimiine bakmiz.

42

43

0rnegin, eger teorik ugrak - yani Gramsci'nin belirtik bir varolus kazandirmak istedigi Marksizmin felsefesi - ahmrsa onun dogu-,? kosulu olarak yalmzca klasik Alman felsefesi degil, ama 1789 Devrimiyle ardrsik po litik devinimler de ve, en sonu, lnglllz Ekonomi politigi de yeniden bulunacaktrr, Sown ilzerinde durmaya ve ilk in nitelikleri gOrilnil-'?te benzesmez {heterogene) olan kiiltilrei etkinliklerin kendl elestirel doruklanna dogru boyle yonesebllmelerine (conuerger) sasmaya deger, 0rnegin, Almanya bakmundan felsefel kurgu, Fransa bakmundan siyasal- hukuksal praksis sorunlan karsismda degil miyiz? oylevse, temel nitelik ozde-,?ligini bulmak ieln, gorijnil-'1teki benzesmezligi asmak gerekecektir. Alman felsefesiyle Fransiz polltlkasmm Illsklleri konusunda durumun ne oldugunu gorellm.

Gramsci, Kutsal Aile'de Proudhou'un Fransizea politika dilinin klasik Alman lelsefesi diline karsihk du-,?ti.lgilnil ve bu dile ~evrilebilecegini yazan Marx'm bir saptamasmdan hareket eder. Marx'tan once, Hegel de benzer bir dllsilnceyl dile getirrnisti: Almanya'da tin ve kavram olarak baskm yapan yeni dilnya Tinl ilkesi - dlyordu Hegel a'lagl yukan - , Fransa'da gercek gercekllk (realite effective) olarakgellsmisttr. Bir baska deyisle, dilnya Tarihinin aym bir evresi, kendini Alrnanya'da teorik olarak, Fransa' da pratlk olarak gOsterir. Farkh nitelikteki tarihsel etkinlik blcimlerl arasmdaki bu ozsel benzerligi baska yazarlar da kavrarmslardir. Carducci bunu siirsel yonden dile getirir: "Emmanuel Kant Tannrun kellesini ueurduj Maximilien Robespierre, Krahn." Kant ile Robespierre arasmda tikel bir karsrlastirma degil, ama daha genel bir bicimde, "genel olarak Fransiz politik devinimiyle, genel olarak Alman felselel reformu"nun bir karstlastinlmasi soz konusudur, diye saptar Gramsci (t.2, p. 67). Cesitll ulusal kUltilrierin dili, tarihsel olarak farkh olabilir, .:;iinkli, her ulusun 6zel gelenegi, teorik ya da pratik etkinligin basathgr, vb. tarafmdan belirlenmistir, ama, bu cesitll diUerin ayru bir uygarhk eaguun ternelden ozdes disavurumu olabildikleri anlamma gelir bu. Bu durumda, blr dili obUrilne karsilrkh olarak .:;evirme olanagr vardir, (t.2, p. 63). Marksizme ozgti terminolojiden yararlanarak, Gramsci ile birlikte soyle diyecegiz: "Ternelden benzer iki yapi, tikel ulusal dilleri ne olursa olsun, karsihkh olarak birbirine cevrilen "esdegerll" iistyapllara sahiptir" (t.2, p, 67).

Yeni felselel "praksis" kavrarm ornegiyle, 'hazlIlaYlcl ugrak olarak yalmz Hegelgil lelsefeyi ve onun Feuerbach'taki materyalist karsrtrru degil, . ama tum XIX. yiizyli ba1jlarl AvrupakiiltliriinU bulpugumuzu gOstennek isterdim. S6z geli~i ilkin Jdasik IngiUz Ekonomisi ve klasik Alman Felsefe·

sL Ornegin Rlcardo'da, bizi kuskusuz Kapital'in Ekonomi politigine "goturen", amaEmek kavrammm felselel onemtnln kavrayrsmi da ortiik.:;e iceren Until emek-deger teorisi vardir! 5. Kim! Hegel yorumculan 1 6, tngiliz ekoncmistlerln okunmasmm, 'diyalektik diislmeenin hazirlanmasmda soz goturmez bir rol oynadigm; gostermi§lerdir .. Emegin olumsuzlugu (negatiuite), Tinin Goriingiibilimi'nin ozsel bir izlegi (konusu) olacaktir, Marx icln, aym clli'liinceyi dogrulamak Uzere, Ekonomi politils ve [else]« ba§bgml tasryan 1844 Elyazmalanm anmak yeter. Eksik kalmis bu elyazrnalan, yeni dtinya g6ri.i!jtinli, sikmtih dogum ugragmda kavrama olanagJlll verirler. Ekonomik dil-'1tinuIl). bu yapitta felselel dafmca (meditation) srki srkiya kansir ve praksis kavrarmnm, daha 0 zamandan, yabanClla1j' nus ekonomi dtinyasmm yarancisi oldugu kadanyla, insamn kendi varhk ve kendl tarihinin oztireticisi (autoproducteir) olarak tammlanmasina yaradig, gorilliir. Oysa, insanm praksis ve tarihin de insanm ozyaraurm (kendi kendinl yaratmasi) olarak bu lelselel tammlanm, Marx, Hegel'in Tinin GOrUngirtJilimi'ne dayanarak - insamn bu kendi emegl tarafmdan ozyaratrmmr "kurgul olarak" kavrarms olmamn Hegel'In degimi oldugunu bildirdigi elestirel bir bollim aymr ona Marx - , ama, servetl- billurlasrms emek olarak anlayan Ingihz ekonomi politigine de dayanarak, hazrrlar. Praksis lelsefesinin temel' kavrammm bu hazirlamsmm, klasik Alman felsefesi ve Ingiliz ekonomi politigine dayamlarak gerceklestlrilmekle birllkte, her ikisinil1d de elestirel bir asilmasi oldugunu da ekleyelim; C;ilnkil,

15 Burada GRAMSCi'nin tngiliz iktisatcismm yonternbilimsel bulgularinm felsefel onemi ilzerlndeki ger,.ek acrklamasmdan uzaklasryoruz, Ger .. ekte, GRMtSct, RICARDD'nun ekonomi politiginin ortiik bir bi .. imde yeni bir ic;kinlik, zorunluluk ve ozgUrlilk anlayist icerdigin] gostermek ister (t.2, pp.90 ve 98; D.C., pp.95 ve 107). Marksizmin anlayrsr olan bu anlayis, her tili:.Iti belirlenimci tarihselzorunluluk anlayismr yadsir (t.2, p.101; O.C., p.109). GRAMSC1'yi tam tamma izlemek i .. in bir .. ok aciklama gerekirdi. Ama, ozilne bag h kahyoruz. Klasik ingiliz ekonomisinin Marksizmin gelismesine yaptlgl katkidan soz ederken, gerc;ekten de ijoyle yazar: "Bana ayle geliyor ki, daha uzagl arastirmak ve biresirnsel (synthetique) diyecegim bir katkiyr, yani yalnizca, temel de olsa, bir ogretiye lliskin .. ozilmsel (analytique) bir katkryi degil, ama diinyaCsezgisine ve dilsiinme bieirnine iliskin bir katktyi 'da arastirmak gerekir'.· .' 30 Mayis 1932 giinlii mcktup (t.1, p.191); Lettere dol Carcere.

16 tirnegin, R. GARAUDY, Dieu est mort, P.U.F., p. 56 vd.

44

45

Hegel insanal etkinligi ya1mzea "kurgul olarak" d~tinUr: yalrnzca tinsel (spirituelle) etkinli~i kabul ettigi, ya da en azmdan pratik etkinligi

Tin'in kencli bllinclne va rm asr olanagim veren basit bir alet durumuna getirdigi icin, kendinin bilincini gercek insanm yerine koyar; kapitalist sistemin teorisini yapan ingiliz ekonomi politig.inin klasiklerine gelince, onlar kapitalist sistemin tarihselligini, yani bu ekonomik kurulus ielnde insan emeginin yabancilasrms ve yabancilastiran nitellginl bilmezler. Aynea, Ehonomi Politigln 'bu elestiris! de, ancak a1t baijhgmm boyle oldugunu ammsadiginnz Kapital'de tarnamlanacaktrr. Gramsci, ancak 1932'de yayimlanan 1844 elyazmalanm bilmiyordu, ama, bu yapitin cozllmlenmesi, Marksizmin tiiriimii (genese) iizerindeki goriiijlerinin d.erinligini aciklar, Boylece, eger bu felsefel praksis kavrarm ve dogu.'J kosullan goz ontlnde bulundurulursa, yeni blresimln "hazrrlayrci ugrag]" olarak, ger~ekten Hegel'in dU.'Jiineesiyle Ricardo'nun dii.'Jiineesi gorUliir. Bu kavramm hazrrlanmasmda Fransiz politika pratik ve teorisi tarafmdan oynanrrus bulunan role gelince, bu roI cok acrktir. Fransiz ulusunun devrimci gozllpekliglnin bir hayraru olan Marx, Hegelgil solun sOZ kalabahgmm karsisma, erkenden 17 pratik devrimcinin gercek hlimanizmasEnI diker. B. Bauer Be obiir "Kutsal Aile" iiyelerinin "Elestirel elestiri'tslnln karsisma, "silahlarm elestirlsl'tnl diker ve, yeni felsefeyi proletaryarnn politik devinimiyle birlestlrerek, eski diinyayi oldugu gibi birakan falsefel elestlriye son vermek ister. Felsefenin 0 "kaldmlma"smm ('teuppreeeton "), onu Celsefeyi yeni bir anlama ve yapma bieimi yaratan bir "asma" ("depassement") olarak kavrayacak ,yerde, ortadan kaldrrrna (liquidation) olarak yorumlarken, Hegelci olarak dli~iinme ylizUnden Croee'nln unutacagi gercek anlami, iste budur, Croce, teoriyle prattgin, bilgiyle Politikanm diyalektik ozdeslesmesinl, bir baska deyisle, felsefeyle tarihin bu ozde.'Jlig-ini kendi tarzmda dile getirmls ve "tarihseJcilik" adnu -koymu.'Jtur (t.2, p. 233).

"V ARLIK" SORUNUN A DOaRU

tam bir feJseCeyse, nitelig-inin ne oldugunu bilmekti. Gramsci bir yandan Marksizmin bir tam felsefe oldugunu, ama yaygm dii.'Jiinceye aykm olarak,

Marksizmin bu felsefesinin heniiz tamamlanmasi gerektig-ini, aneak "tohurnQzii" durumunda, "ortiik bieimde" varoldugunu olumlar, Boyle oldugu lcln, bu felsefeyi ve onun temel kavrarnianm, Marx tarafmdan yapdan gerc;ek entelektiiel cahsma iizerinde bir dilsilnilme dayanarak, Gramsci' nin n3S11 ortaya koymak, nasil acikca belirtmek lstediglnl sergilemek istedik. Marksizmin bu felsefesinin Gramsci leln ne oldugunu boylece aydmlatabildik, Gene de onun bir tam' felsefe oldugunu ortaya koyduk mu? 0 bize tarih teorisi ve bilgi teorisi olarak goriindU. Oyleyse bir tarihsei. gerceklik teorisinin bir rum gereeklik teorisi olup olmayacagim bilme sorunu konrnus bulunuyor. "Tarihselci" bir felsefe, bununla birlikte - Croca'de oldugu gibi - idealist bir gereeklik goriiijU (idealist tarihselcllik) olmaksizm bir diinya gorii.'Jii olahilir mi? Hem Descartesgil cogito ile baslayan ,modern feIseCenin eie$tirici, dilsllncesine siki sikiya bagh kalmarun, hem de insamn yaratmadigi hir diinya kabul etmenin olanakh olup olmadrguu; ya da, bir baska deyisle, materyallst metafizik de i~inde olmak iizere, her tUrlii metafizik dogmatizmden kaeip kurtularak, gercekligln "nesnelci" ("objectiviste) bit gorli~iine erlsllebllip erisllemeyeceglni bilme sorunudur bu.

Felsefeyi insamn kendinin bilinci olarak! 8, ve Marksizmin felsefesini de "saltrk tarihseicilik" olarak tammladrk. Felsefe olarak Marksizm, kendinin bllincine varan tarihten, tarihin kendinin bilincinden baska bir ii€Y olmadigi, ve tarih de insanm kendi ozliretimi oldugu icln tarihin tek ger~ekli~inin insan gerc;ekligi oldugu anlamma gelir bu, 0 zaman Doga ne olur? Mantiksal bicimde Croce gibi onu "tin'in bir ugragl" olarak tammlamaya gidilmez mi? Oercekte biz onun varolusunu tarihsel diyalektigin kosulu olarak, insan etkinllginln "maddesel" kosulu olarak acrklayacag:Iz. Ve insanm dogaya aneak kendi billnell praksisi arasmdan erisip, onu aneak bu yoIdan tamyacagun gorecegiz. Gramsci'deki sOz gotiirmez felsefel "gercekcllik", kendi "elestirel" ya da anti-dogmatik anlarm icinde kavranaeakhr.· Hegel, gercekten de, bize ksonucu, ona gotliren siirecten ayirrnamayr ogretmiijtir. Bizim ugr3ijtIg:ImIZ durumda, felsefenin. ~Ikl~ noktasr sonmu, konulmus bulunuyor, Gramsci leln Marksizmin turn

Elde ettigimiz sonuelan ozetleyerek , simdilik bir sonuea bag:layabiliriz, Sorun, Marksizmin tam (integrale) bir felsefe olup olmadrgmi, ve eger

17 K. Marx, Contribution a la Critique de la "Philosophie du droit de Hegel, 1~44, Edition Costes, t. I, Oeuvres philosophiques.

18 Felsefe Nedir? bashkh Biririci Bollirne bakrmz,

46

47

modern felsefenin devrimci sonucu oidugnnu, ve modem felsefenln de Descartesgil cogito ile basladigrm soylernlstlk; oyleyse, Markslzrnln "t;lkl~ noktasi'tnm tarihselci bir cogito oldugu savunulabilir; kendi kendine erisen ve kendi tarihsel gercekliglnln bilincinde olan insandir bu. Kuskusuz, Hapishane Defterleri'tuu: Descartesgil cogito'ya acrk VI.' secik bir gonderme bulunmaz. Modem felsefe, Gramsci icin her seyden once Hegelcllik VI.' onun Tin teorisldlr. Buna karsihk, bu defterlerde, kendiliginden felsefeden elestlrel felsefeye get;i.'}e aynlrms bulunan bir metinde, Sokrates'ln "Kendini bil"inin tarihselci bir yeniden - yorumu bulunacaknr. DU~iinmek, hastahkbilimsel bakrmdan (pathologiquement) kafadan sakat olmadikea, her insamn dog~mda_ bulundugu lcin Croce ill.' birlikte "her insanm filozof oldugunu" koymus bulunan Gramsci.ihenilz tutarsiz bir nitelik tasryan kendlliglnden felsefeden, elestirel VI.' tutarh olan bir felsefeye get;i.'j kosullanm belirtir. "Elestirel hazirlamamn c;lkl.'j noktasi _ diye yazar _ gercekten de ne oldugunun billncldlr, yani simdlye degin gelismis bulunan tarihsel siirccin i.iriinii olarak bir "kendini bil"dir; bu &irec; sende dokiimii yaprlmaksizm kabul edilmis pek cok izler brrakrmstir, lse boyle bit dokllm (iTwentaire) yapmakla baslamak gerekir" (t.2, p.4; D.C., p.lS). Descartes's gore Iark, bu metin aractyla yeterince goriilliyor. DU.'}Uniim, her ne denli insan tarafmdan kendi dilsllnen ozne ozerklig:inin ortaya eikanlmasma yol acarsa da, kuskusuz hicbir diisllnce tozci.iliigiine {eubstantialisme} deg-il, ama somut tarihsel kavrayisnmzin ortaya erkanlmasma gotiiriir: oznenin gorevi, bu somut tarihsel kavrayisa dayanarak, kendi oz yasarrurun durmadan daha blllncli ve ozgiir yaraticisr ve tarihin gereek bir "basoyuncusu durumuna gelmek olacaktir, Eger slrndi 'Varhk sorununu koymak istersek, bu i.'ji "elestirel" terimlerle yapmak gerekecektir. Kendinin billncine varan insan, kendini kendi toplumsal ilillkileri biitiinlUg-ii olarak tarur ve kendini olusturan bu toplumsal gercekligin, insan etkinliginin tarihsel ilriinii oldugunu bilir. lnsanm ti.ir olarak ve birey olarak kendi oz yaratlclligl uzerindeki bu billnc, onu kendini bir saltik yarauci sanmaya gotiirebiJir mi? ldealizm denen 0 "Ielsefel roman"da olan ~ey, az eok budur, Ama Marksizm bit "Tin felsefesi" degildir; bir prahsls felsefesidir. Ternel kavrammm .: gormii~ bulundugumuz gibi _ insanal etkinlikle "rnadde" arasmdaki cellskilerin rrelismesinde aranmasi gerekir. Bu "iizden de, tarihsel praksis olarak kendl-

ni n bi lincine varmakla, insan, yar:lt:nadlZ(1 ve avnJabilir de olmn(ilt'l bir Varhk 'm billncino van r. Kendi (j;;; ( :_,rihi 11In hili nci; yarat I t:l.'! o];nadql! ('j(,gal

bir tarihln bilinci anlamma da ~t'iir. .

IWylece, :'IIark'iiLmde ·'~ert.'(d;'>:i'· «lan , amn, Varhk 'in ne olduiiun« soylernek icin, kendim- Varhk i'-.'ine vcrie smo yot klsini dogmatik olarak tarumayan blr Ielsefc bubcagll.1 ~.

19 GIlA?lISCt'nin diisiincesine uygun bir acrklumayi, bir FranS1Z Marksistinin k alcrninden yazahm: "Marksizm, geli~mesi icinde, MARX ill' LENiN'in hiitiln rlogmatik yorurnlamalan kcndisi araciyla dl~t<l!adlk· Ian "pratik" ugragrna durmadan daha cok onem vorruek iizere, "clostiri -oncesi" varhk lcindo yer alma ve orrun ne olclllgunll soyleme kcndini lH'gcnmi~ligine gotcrccckrlogmatik ve bilimci (scientistcst saptrrmnlarr dlprda birakir", It. G:\nAuDY, 6 Mart 1964 giinlii L,? .l! 0 /l( 1c ,

48

BOLUM IV

TAIUHSELd nn.ct VE GER<;EK TEOIUSI

MARKstZr-.l iLE GERQEKQi VE IDEALiST FELSEFELER

Marksizrnin Ielsefesini "saltik tarihselcilik" olarak tammladiktan sonra, onun "basit' tarih teorisi degll, ama "tam" felsefe oldugunu; bir baska deyisle, Marksist tarihselciligln yalrnzca blr tarihsel clus anlayisi degil, ama blr gercek (reel) teorisi ya da bir diinya go~U oldugunu gostermemlzden baska bir sey kalmiyor. ~imdiye degin yalmzca olumlamakla yeo tlndigimiz bir tezi, yanl Marksizmln bu "genel felsefe"sinin materyalizm olmadig: tezini de acrklama olanaguu verecektir bu. Soz konusu tez uzerine, onun kisa ve ozli.i kavrammm U~ noktada a<;LklandlglOl gordUgllmiiz iinlii Diyalciltik .M(Ileryalizm' lie Tarihsel Materyalizm yapltQtgmda Stalin'in verdig:i tammlamaya basvurabllecegimfzl di.i!iiindiikt. Maddenin tin uzerindeki "oncellk'tinln ("primat") olumlamasi olduguna gore, tam anlarmyla "materyalist" olan ve hentiz kendlsiyle ugra~mayaeagJmlZl birinci noktayi ayiracak ve i:ibi.ir iki noktayt bir araya getirerek, aciklamadan eikacak 'ozUnllinedenler yuziinden birlikte tartisacagiz. "Materyalist" felsefenin ikinei ve i.i~iineii noktalan, gercekte "ger .. ek~i"bir varltk ve bilgi teorisi olustururlar, _

1 Marksizmin Felsefesinin Ara~t~rJlmasl bashkh ikinci b6liimUn: "Marksizrnin Felsefeslnin Hazrrlanmass Oerekir" alt-boliimiine bakunz.

51

"Materyalist" olmak demek, ilk in cll~ diiuyamn nosnol varolusuua inanrnak demektir: ger~ck, Tin'in baslt bit tasannu ya da bir "yabancrlasma'tsi degildir, bilincin drsmda ve oudan bagrmsiz olarak vardrr. Yalruzca madden in tin iizerlndeki oncellglnl olumlayan filozoflarda degiJ, amn gcrcek tannbillrncilerde de bulundugunu soyledlgtmiz bu "gercekci" tez, "dis dunyamn varolusu ,. deniJen iinlii soruna bir yamttir. o;;sel (izelligi belki de sarulabilccegi gibi gcrr;egin nesnelligini olumlarnak degil, ama, ilkin Varlikla Dusiinceyi, Maddeyle Tarihi aytrarak, bu isl belli bir bicirndc yapmaktrr. Asil onemli olan, ger<;egin, varolmak icin insana VI' onun eylemine gcreksinmcsi olmadrgiru soylernek deg-il, ama, ger~egin nesncl varolusunu olumlamak lcin, insaru, bilincini, eylemini VI' tarihini bir yana birakrnaktrr. Boylesine bir soyutlamaya girismek demek, aruk elestirel bir bicimde dilsiiumernek demektir. "Cercek, bilincin disuida VI' ondan baglmslz bir bicimde, nesnel olarak vardir" Iormiilii, du~unU!dugunden daha anlamlidir. Bu formiile , ne idalizme go Wren felsefe! tutumla, dolayisiyla ne de {>gretinin fclsefel i~crigiy!e ugra'larak, idallzmin basit bir reddi anlarm verilmek istenlr. Arna bu fo rmiil , Itkin Varhgl koymasi, insarn VI' onun Varhkla iliskisini elo almadan once, Varhkta dogmatik olarak yerlesrnesi gerektigine inanan bit giri~im anlamma da gelebilir. Bir yandan insam, ate yandan varhgl kavrama bicimi bakimmdan, teorik sonuclardan yoksun olmayacaktir bu. Insan bakImmdan, onu Itkin "bir toz kipi" ("Ull mode de Iii substance ") olarak kavramakla, oznellik ya da yaraticrhk olarak kavramakta ycteneksiz bir duruma gelinocektir". Varhga gelince, onu insamn ve insan tarihinin drsinda, kendinde ve Kendi icln varolan saltik bir gen;eklik olarak koymakla, onu "oznel olarak" kavramada yetenckslzlige di.i~i.ileeektir: Marx'm Feuerbach 'a yonelttigi acik etcstirldlr bu", Gramsci lcin bu "gercekci' varhkbilim dinsel kokenlidir, Bilr:i oznesi olarak insaru yaratmadan once, Dunyayt ve niteliklerini yaratan askin bir Tann 'ya inanctan dog-ar. Gercek anlamryla dinsel inane yak oldugunda, goriisleri din t.arafmdan belirlenrnis kalan ortakcluyunun dogal metafi zi gidi r d 1', bu va rh kb Him. Felsefe tarihi nde, bu rna teryalist ya cia dalla kesinlikle dendigi gibi ":;;:cr<;ek~i" \'arhkbilime kat'il, idealist ger~ek ogrctileri, manhksal sonucu tekbcncilik (solipsisme) olan "oznclci" ger~ek gUrU'ileri sava~lm vermi'lletdir.

Ama bu materyalist ya da gcr~e!.:~i varhkbilim, onJan zorun]u olarak \~ll;an bir gnoscoioji ya da biig! VI' dog-ruluk .(hakikat) teorisinden ayn-

lam~. Dojjruluk ya da ncsnel bilgi, insandan bagunsiz' olarak, gerc;eldigin kendlndo (en soi) olan seyln bilgisidir ; diisiinccnin, kendinde varolan varliga uPU~t:uulugudur (adequa lion). oyleyse, "nesnol' bilgi ona gore yal.lllzca insanal bi rey den "bagunsiz" degil, am a diipediiz insan-d I~I, tarih-disrdir da, SaltJga - kendinde varolan dUnyaya - saltrk bir bicirnde erisen, rani oncesiz-sonrustz bil;.:ilere sahip insandir bu. Tanrr'run gam'l acismda yer almak iizere kendi turihinden kopan ve dunyayj Tann'nm bilebllecegi gibi bilen insan,

Ozn(o~l'~ dunya teorisi ya da idealizm, tersine, bu "gereekci ,. g:ori.i~le karsithk .. lcinde, dogrulugun, kendindo varolan bir varllglll seyredalmasi olmak soylc dursun, tersine, bir insan yaratmasi, bit lnsan tini yapist olarak tasarlandlgl, en sonunda ;~crt;egin Bilgisiy!c gert;egin Tin tarafmdan yaraulmasnun bir ve ayrn sey olduklan bir bilgi ogretisi hnzirlar. dyieyse: Gr~msc~ icin, varhk ve bilgi teorisi olarak !lIarksist felsefeyi, bu ;i.:)f<;ck<;l .. ve Idealist Diinya ve Bil:;;i ogrctilerinc gore belirli bir yere yerlestirmck SOl konusudur, Sown, tarihscl terimlorte konnbilir.

!\lark.sizm ya da praksis felsefosi "gercekcl" varhk ve bilgi anlayrsmdan nu turor, yoksa tcrsine "oznelci" ve idealist diinya ve bi!gi anlayrslanmn uzanusi ve elestirol asrlrnasi midrr? Yarut, Gramsci icln aciktrr. Prahsis felsefesl - Feucrbach iizerine I ve II. tezleri ansi tmak yeter - klasik '~~:ln fclsefesinden, yani idealizmden turer. ;"ialeryalizm, gt'It;egin bll~;lsini basit bir "ahct etkinlik" durumuna getirchf;inden (t.2, p.22; O.C., p, 44) ve gert;ekllgin iusarun c\onU~ti.irucii etkinlijiinin sonucu oldugunu kavramaduhndan, insan etkinliginin degerini bilememistir Bilgi, onun tarafmdan, pratik ctkinlikten aynlrrusur. Insan yaratJclhi\1 "enel olarak bilinmedigincien, bilg:i VI' dogrulugun niteligi orta;a "konamazdl. "Matcryalizm'Ie karsit olarak, ldealizrn, insamn etkin yarnm bu elkin. ligini yalnizca sornut praksisi bilrneyen teorik ctkinlige indirgeyerok, ya da O~1\l yalrnzca teorik etkinligin bir uzantisi durumuna gctirerek, tek yanh bir bicimdc kavranustir". Oyleyse, idealizrn manuksal olarak tekbendlik ~1t;n1:lhgllla,gergegin Tin tara[mdan saltlk bir yaratllmusl tezinc g<.:iturmii.,? tllr. Am:l, ide::list g-erc.;ek ~nlaYI.'i1 olan bu kur~ul yalaniJstmnaya (mY8tifi. ca/io!! spccula/h'e), btl "frlserel rom;m"a kaqm, praksis felsefesi olarak

2 K. i\.IARX'm FEUERBACH iizerin" III. tezinin anlaml ua, i~te budur.

3 FEUERBACH jjzcrine 1. tez.

.1, B\I~lUah 11i,'likle, Ti:l·in kendinil1 hilineine erdigi YC Y:lb:mcda~ma-IH'; ·n"I1-",':'l11(.' sii;cci ~~:l"llldan "h'lldine" dijndii(((i hu kargul anla~'\_~ ~.",. <;,('ve;;l!ltic, f:l.f;('I t;lr:.tl\r::d<J1l hazlrlanlm~ bulunan "pwtik <.h!vr'Ulh' , dJ nnbc! _:.!er·:':::~;ln ~~lt!· \"C ern~+:. U~ori.:;ini de ~ii~iin)s.L'J11~:alck gl~rckir.

Marksizm, kurgul glzemclltgtn {mysticisme speculatif] bir elestirisi arasrndan, iste bu felsefel aklmdan dOj!:ar.

Ama, ne "materyalizm"in bu dogu~ta kendi roldnii oynarnadigi, ne de yeni biresimde materyalizmden kimi ogeler bulunmadigi anlamma gell. bu. Yeni varhk ve bi Jgi teorisinin do gUljunda materyalizmin oynadlgl 1'01 icln, Feuerbach'in Hegelci sistemin idea1izmini _ele~tirecek ilk Iilozof oldugunu, yerine DojtaYI geclrmek uzere Hegelci Ideayi devirdigini ve Marx'm onu felsefeye materyalizmi yeniden sokmus olmakla kutlayacagiIU ansrtmak gerekir. Ama, yeni varhk ve bilgi teorisinde varugml sijrdU· reeek materyalizm ogeleri hangileri olacaklardir? Gramsci, kisa ve kesindir: "Eski materyalizmden kalan te k sey, felse fel .gercekcillktlr" (t.2, pA3; D.C., p. 68). Marksizmin felsefesi gercekten de nesnelei bir gerceklik teorisi olacaktir, ama, yamlmayahm, artrk ortakduyunun, kendinde ve kendi icln varolan bir dilnyayt dogmatik olarak koyan ve bilgiyi bu dunyanm kendinde oldugu seyin insan tininde bir yansisi olarak tasarlayan dogaJ metafizlgi soz konusu olmayacakttr, Marksizmin felsefesinin sonucu (conclusion). ortakduyu ve materyalist metafizigin sonucuyla "gerceklesme bakmnndan ozdes" olacaktrr, ama, ilkeleri ve vargilan (consequences) bakrrmndan, kisacasr felsefel i~erigi bakirnmdan, derinden derine farkh olacagun da goreeeg-iz. Kimilerine isin en onemli noktasi olarak gorllnen bu sonuc ozdeljligine karsm, Gramscl'nin, sozcugun dar anlammdaki felsefel materyallzrnin'[, varhk ve bilg! teorisi oJarak Marksizm in dogusunda onernli bir rol oynadlgtnl dusunrnernesl de boyle aerklarur,

Sozcilg-un dar anlamiyla felsefel materyalizm, insandan ve bilinclnden bagrmsiz olarak, maddenin nesnel varolusunu dogrulayan, insan bilgisini maddenin oldum OlaSI kendinde (en soi) oldugu seyin sonsuzluga dek dogru yansisi durumuna getiren gnoseolojik bir "gereekcilik'tten aynlmaz varhkbilimsel (ontotogique] bir "ger~ek~ilik"tir. Bu materyalizmi, Cramsci, "metafizik" olarak niteler; bu, onun j~jn, oz niteliginde ~ aynca kimi ogeleri yeniden ele almabilseler bile ~ karsr -tarihselci (antillistoriciste) ve on-elestirel (precritique} olarak, Marksizrnln felsefesinc karsrt oldugu anlarruna gelir bu -materyalizmin. Sozcugun dar anlamiyla materyalizm, .maddenin tin iizerindeki onceligini olumlayan bir "tek~i1ik"tir("monisme") de, ve her ~eyden once de boyle bir tekeilik olabillr. Stalin'in birincl noktasma karsrhk JUljen bu materyalist tek~i1ig;'n'Gramseign elestlrisl,

bundan sonraki bolilmde sergilenecektir: ondan neyin korunabilecegmi ve neyin bilsblitlin reddedihnesi gerektigini 0 zaman goreeegiz. Stalin'in 2 ve 3'uncu nokta1anna kar~lhk dusen nesnelci ger~ek anlaYlljlyla geYl1ek~i bilgi teorisine gelince, "gnoseolojik ger~ek~ilik" tamamen ortadan kaldrnldigmdan, bunlardan da ger~egin nasnelliginden baska bir ~ey kalmayacaktir. Eski gercekci gnoseolojinin bu ortadan kaldmlmasr, aynea "nesnelci" sonueun felsefel anlamim tepeden tnnaga donusttlrme sonueunu da vereeektir.

Oyleyse, Gramsci'nin tasarladlgl bicimde tarihselci ger~ek ani ayr 1jID I hemen sergilememiz ve ozgiinliigiinil ortaya koyrnarmz gerekir. Eger bu Ozgiinliik kavranmak istenirse, her "varhkbilim"in belli bir gnoseolojidcn aynlmaz oldugunun ve, dolayrsryla, gereekci bilgi teorlsinden kopan tarihselci bir gnoseolojinin haznlanmasmm. ger.:;egin nesnelllgi sorununu ve nesnelci sonueun felsefel anlarmm egemenligi altmda bulunduraeagmm hlcblr zaman gozden yitirilmemesi gerekir. Tarihselei gnoseoioji, Marksizmin tum felsefesinin kiJit tasidrr, Bu da bizl, daha llerl gitmeden once, onu sergiJemeye zorluyor.

TARtHSELct BILGt TEORtSt

Dar anlannyla felse£enin, Gramsci icln gercekten de bilgi teorisi oldugunu gormli!jti.ik6• Ama, bilgi bir yandan tanhyazrrm (ya da genilj anlarmyla feJsefe) ve ote yandan da doga bilimidir. Tarihselci gnoseolojinin tum lnsan bHgisinin teorisi olmasr gerekecektir, ama, Doga bilimlerine ayn bir yer verecegl saruhr; Dog-a nesnelerine ozgu olan sudur ki, msan onu yaratrnaz, ama, bilimsel deneyim olan o ozgUlpraksis bielm] dolaynm sayesinde onu tamr ve bilimin teknik uygulamalarr sayesinde de donu~ti.iriir. Bu teorlk - deneysel bUgi ve ondan dogan bu i~leyimsel (industrielle] don~tilrme, insanla doga arasmdaki bilimsel ve i~leyirnsel .:;aga ongeien etkin ve bilinC;li lliskllerin derin bir a1tiist olusu, ama uzantisidir da. Gnoseolojik sorunun 6tesinde, Dogamn nesnel varolusu sorunu bizi ugrasnracaknr; biiti.in cabalanrmzr Doga bilimleri teorislne adarnadan once, baslamak i~in genel olarak tarihselci gnoseolojinin genel konulanm belirtecegiz.

Bu gnoseolojinin teinel ilkesi, teoriyle pratigin birlig-idir. Gramsel leln teori - dolayisiyla ttim bilgi - ger~egin insan tarafindan doniiiitiiriibne•

5 Materyalizm sozcugiiflun GRAMSCt 100in 'bil' baska anlami oldugunu acikladijnrmz Prahsis Felsefesi ue Materyalizm bashkh Boliim V'e bakrruz.

6. Felsefe Nedirt bashkh Birinei Bolilme bakmiz.

54

55

sindsn, in~an tnraflndan yeni bir gerGeklik yaranlmasmdan aynlamaz. Teodpin bu "pratilHlt(f',ooun "tarihsellig[" Be ayni degerdedir. Bit goril)j, "'politik" ya da deneysel tipteblr praksiSledi~'alektik iliskl it;;1nde evrilir; bu praksis "tarthsel "dir: lMihle blrlikte dontiseeektir, kendi QZ tarihi vardir, ve ~6rii!? lcln de bu boyledir, Kesin do~gruJuk (hakikat.) olmadrgl anlarmna gelir bu, her hilgi dayaaiksszdrr (caduque}; ge~erliligl, hic;hir iieyin dondurIlmarllgl tarihsel bir praksisle diyalektik iliskisinin fonksiyonudur, Bilginin bu "pratiklik" ve oylc,yse bu "tarihsellitW'ni, Gramsci, tum teorinin "ustyaprsal" ya da "ideolojik" oldugunu olumlayarak kesia bir bielmde dile g~tirir.

Blr onermenin ussalhgmm, dogrul1Jgunun, onu oncesiz - sonrasiz bir fi:!s-ir rlurumunagetirmedikleri anlanuna galir bu. tlnct1siz,som'asrz do~ruluklar teorisi, metaflzik bir tannsal anhk (en tcndement dir;in) anlayl~mdan, ya an onun tannsal anlak (intelligence diuin) i:irnei;!:inc gore tasarlanim~ bir lasan anllitl gOriil}u olangnoseolojik kalmtismdan aynlamaz, Gercekte, dii~linell ozn.e, tarihsel lie praHl: bir uar/lktan, ve Qnun biigi[;i de ger'ft!'jii doniit;tiMieii etkin/iginden aynlamaz. oneelj.iz . SOn4lS1Z do~ruluklar teo risi , demek ki, 'I'ann tarafmdan yaratllml§ on.cesi'z - sonrasrz.blr gereeklige, la da onunkalmtrsi olan, lnsan etklnliginin dl~Lnda ve diisllnen o~ne, nin seyre(laldlg-l kendinde ve Kendi iein va rotan bit dUnya fikrine g:titiirlir.

Tarthselct gnoseoloji, teoriyle pratigin birUg!ue dayamr: teorilerin US$aItt~, yeni gercekler- yaratlCISI insan praksisl tarafmdan dogrulamr. (jyleyse., teorik bulgulamalar ve lnsan.glrlskenlikleriyle ilisk] lclnde gerc;ekJigin bit olus fikrine goti.iriiliir_ K~kllSUZ, tirrin UrUnij olmayan bir dtinyamn nesnel bit varolusunu kabul etrnck gerektigi gibi, lasan-prakstsinln lirtinli olmayan bir dtinya olusunu (d(![)cnir du monde) da kabul etrOOk g'erckir; aynea, dUnyanm bu nesnelligi ve bu nesnel olus'unun lnsan' bilg'is_i tarafindan aneak bundan aynlmaz olan tarihsel pral:"J;isarasmd~n kavrannus bulunduklannt da belirtmek gersklr, Oyleyse, insan tarafmdan billnen ge-r~ekligin, insandan ve onun etkinligindep ba,glmslz olarak neysoler ontar olan nitellklerle olc;lul11 oiasl kendinde varolan bi!; dUnyadog-H,ama insan taraflllda.n donti§tUrillmiifl, ya da insahm larihsel etkinlig-j arasmdan nesnei v~:thgl ic;iude oriijdm}fl insan dUnyasl 6rdu-gu soylenc'bilir.'

Bi!ginin nesnelliftl,dog-1ll1ugu, demek ki"tarib-Ol!]i", "insan-dl~l" VI) oyleyse oncesiz-sonraS)z degil9:ir. Birey-dl§ldlr, 1>i bU'da aYlll anlarna gelmez. "Do.~~" bilginin dl~lnd4 blrakllflfl, l3ircysc! oznoUih.'tir, yoksa genel 9'lantk (jznellfk, yanl tarihsel ol,mik "yer aiml~" \:0 bilgisi -kolektiftarihsel

'p.raksisten aynlmaz olan '1arhk olarak dU§Umm oznc' dftgH. Me-sllel dumek, ();Cl'lcl tlimel, diinyamtl rlurmad:lO dana birje,?mi~ ya ciu birle~~irici ko~ekt_i[

bit di)nil§iimiine katlhiken Wmelle~en ve. nesnsllesen insan oznt!Uiiti _ onun teorileri, onun gorii~leri _ demektir.

"Gercekc]" gnoseolojjden uzakta ve, Grumsci 'nin dcdi~i gibi, J,larksizmin, t¢Qr)yle pratlg-in biIliginJ kavrayarak, ~turiliseIle~tirdiiW', somut btr dUrtlma W;:iirdigl idealist hir gnoseoloji .,iginde olundugu g{!ruIliyor. Ya cia, ege-r GraIn!icigii ;;noseolojinin tam anlarmyla Italyan kaynaklanru belktmek gerekirse, Napollli Vicu'nun devrimei onermelerlni ansitmak gere-kit. Verum ipsum factum; diyordu Vicn, dogru "olgu" ile,.yani yap1iIlUfl olan ~yle donlifliir; bundan da, insan kendi oz tarihinl yaptlgmda'n onu bileblleeeiU. oysa Dogarun gizemlerini ancak onu yaratrrus bulunan 'faun'nm bilebilecegi - Ye4i Bilim'in gnoseolojlk temell alan _ 0 f?a!?lrtlCl sonueu f;lkartlyordu. lnsan unltgllllll (anlama ycteneginln) aruk tannsal anhk ome~ine' gOre tasarlanmadig), ama tarsine, 'I'ann'mn bilgisinin kendi yarabcl ctkinH~il1denayrllmaz ve ancak osaltik yarauci old~lf:!u m~udp .saltlk oldugu gUriilUyor. Vico belki boylece deneysel praksisin ve insarun aO~aYI kendisl afilclyla "yonlden yaptlgl" etkinligln epistellloiojik anlanunm degerini bilmiy'or, helki insarrm doya billmlcrlni kurma gUcunli kU~umsUyordu ;ama, ozellikle tarihsei bi Igini n eplsternolo jik ilkesini bulgi.lluyo r ve Wm bUgi i~in ge~erli yeni birgnoseolojinin temellerini atiyordu.

t~te tarihselci gnoseolojiriin bu tiirnel ge~erliligini ertaya koymamlz <Tcrckecck. Gen;ektcn de, CramsetIctn .• balirtmi~ bulundugull1uz geriel bnermeler do~a bilimleriyle de ifgHidirler; bu bilimlerin epistemolojisi de genel ilstyapilar teorisi c;er~evcsine girer, ve bu hilimlerfn kurduklan biI<!inin nesnelli r::i - (\e, Gramsci'nin teo risyeni oldu~gu Ustyapllatlll ussal de~erinin tikel bir durumundan baska hii§cy rlegildil'. Bizim iein, tarih -va politika teodsi.olarak Ma~rk.~izn'tin ortlik blr bic;buGe butiin bir falsefe _ bunclirli dururnunda bir dog-al hilimlcr teorlsiyle, Dogatnn bir nesne! Var6lufju teorisl _' i~erd~g-i, oyley"e. ldllUm· ozli, olarak, haznla4ulilSI gorsken "tam" bir felsefe ic;erdH~i yolunda yukarda aciklannus bulunan ffkri, somut bir amek uzc:rindc kavrnma frrsatJrIlT bu.

Marxim kendi tari]l gOrU~iinUnoziinU, onun iCtn kC!ldj bUttin tarih-ya· ZImsal qah§ma1i-lrmm '~ipucu"_ ()h'!n§cyi h~yran olunaeak bit mc~~n olara·k ic:inde- oZllti~di:gi ·Ekonorrl!' J'o!itijjin ,j_;;l~~tiri'sille Kat/H'mn (1859) UnlU 5nSOilii bilinir.,,~la-rx, -bu 'metinde, .altyap],-'il~ u;;tyapldan ne <inlact,lglm V?, insal;lanlli~Leri~cJ.e U_r~,tlm )~aplIkl~n 'li.re~im' i!i§kiJeri, ilrclici g~~lcrln 'geli:;;roCfjiyle t;cli~tiklefi, o·nl,(mn daha sonriIki geli~melerine birtmgel durumu.

, na ~61diklllti zaitiitn,'nasli. bit toplumSfll de\'rirn sUrccine [iirHdLgilJi belirtlr, :'Iarx, }:lIi ·'nlotinae, 'da!lIl-sorirf,l, inSilr'ilarmUret1ci giit;'14tlo· urctim ili~.

! 'I' ~'d k'· t 'an]'l !'}'·\,'lle'in" '.·,c"j·o/'loJ;i!er :lb.mndll_ y:mhklatll1l c!:\

':1 en ar".,-Jll a.·1 C:\ t~n, , , -" "V

acrklar 7• dyleyse ideolojilerin "ruhbilimsel bir ge~erlikleri" vardir, diye acrklama yapar Gramsci (t.2, p. 48; O.C., p, 74), "onlar insan Ylgmlanm "orgutler", insanlann Uzerinde devindikleri, konumlanmn bilincine vardiklan, savasim verdikleri, vb. alam olustururlar" ... Gramsci 'ye gore, tarihsel olus'u her tiirlil "belirlenimcilik" ("determinisme") izini drsarda brrakarak kavramak icin, bu ideolojik "ugragm" onemmi ortaya koymak zorunludur, Ama, Marx'in tilmcesi simdi bizi bir baska bakimdan llgilendlrlr. \!unki.i, der Gramsci (t.,2 p. 39; O.C., p. 63), Marx'm onerrnesi "yalmzca ruhbillmsel ve moral degil, ama gnoseolojik bir degere de sahip blr olumlarna olarak dtisiindlmelldir." Bir baska deyisle, Marksist ideolojiler teorisi yalmzca belirli altyapisal kosullar icinde bir "tarihsel etkinligin" dogu~unu anlamakbaklmmdan onernli degildlr, ama, Marksist bilgi ve dogruluk teorisini de temel ilke olarak ondan hareketle hazrrlamak gerekif. Her bi Igi "ideolojl" d ir 8, bir baska deyisle, hi cblr bilgi tarihsel b ir praksisten aynlamaz ve, "dogruluk" ve "yanhshk", ussalhk ve ussalsrzhk kavrarnlanrn da, iste bu"pratiklik"ten, ya da bu "tlstyapisal" nitelikten hareketle hazulamak gerekir. Gercekten de, bu aynm pragmaci lelsefede

oldugu gibi yiiriirliikten kalkmarrustrr: dogru ya da nesnelde, bireysel ya da gru psal 5zn elcilig in ussal - olmayan yamlsarnala rmda eksi k olan tiimelli k nitelikleri bulundugunu gorecegiz.

Marx'dan akturrms bulundugumuzmetinde, insanlarm kendi tarihsel ve toplumsal gerceklikleri iizerine edindikleri bllincten baska bir sey ~oz konusu degildir. Gramsci bunu saptar, Sayahm ki Marx'm onermeslnin bu gnoseolojik kapsarm kabul edilmls olsun, 0 zaman bu onermenin uy,~ulamasimn yalmzca tarihyazimsal bilgiyle srmrlandmlmasma giri!?i1ebilftdL Gramscigil gnoseoloji yalruzca tarihsel, toplumsal, insanal bilimlerin bir epistemolojisi olurdu, Gramsci'nin gorii~ acis: boyle degildir. Insanlann iistyaprlar alamnda gerceklik Uzerine edindiklerl bilinc, diye sorar, "metnin sOzciik ani anima gore, naddesel i.iretim giicleriyle Uretirn lliskilerj, arasmdaki ~ab!?mayla rru smmrdtr, yoksa her tUrlu bilincli bilgiyle mi ilgilidir?" (t.2, p.44; O.C., p. 69). Hayir diye yamtiamak, Marksist tarih gorui?unde ortlil\.~e icerilen felsefenin "tam" bir felsefe olmadiguu, oyleyse bir dog-al bilimler teorisi ve baska bir k6kene sahlp bir varlrk teorlsiyle, ornegin Marksist dilnya goru~uyle blltlinlesecek eski rnateryalist Ielsefenin varhk teorisiyle tamarnlanrnast gerektigini kabul etmeye gotliri.irdU. Gramsci, evet diye yamtlar, Bilim, der, bir ideolojidir, bir Iistyaptdtr. Ya da, "bilim de tarlhsel bir kategoridir" (1.2, p, 55). BOYI~ hir tez, llrklintii verebilir. Dogrulugunu kabul ettirmek lcln, kirni aciklamalarm zorunlu olacaklan diii?uniilUr. ltiraz, hemen belirir: "Eger doe-a bilimleri iistyapilardan baska bir ~ey degilseler, denecektir, demek ki "dogru'' degildirler, "nesnel" degildirler; Gramscigil .tcz bizi kuskuculuga (scepticisme). ve karanhkcruga (obscuraTitisme) gOWrmez mi?" Oercekten de, bir ideoioji ya da bir iistyapmm ozelligi, ge~ici, tarihsel oiarak gecerli, sonra tarih tarafmdan asilrms ve ge~erligi kalmarms duruma getirilmis olmak de_gil mldir?",

7 "Bu tiirlii altiist oluslar incelenirken,ekonomik iiretim kosullarmin - bilimse l olarak kesin bir bicimde saptanabilen - maddesel altiist olusu ile, tiirel (hukuki), politik, dinsal, sanatsal ve Ielsefel bi"imler, kisacasi, insanlann bu "atl~marun bilincine _ alJlannda uardshlan ue onu sonuna degin altlartnda gotiirdiikleri ideolojik bicimler arasmda, her zaman aynm yapmak gerekir", K. MARX, Contribution a la critique de l'Economie politique, Editions Sociales, 1957, p. 5. [Altrm biz cizdlk). [Tiirkce bir ~eviri icin, bkz: Karl Marx, "Ekonorni Politigin Elestirisine Katkr", Sol Yaymlan, Ankara, 1970, s, 24.)

8 "tdeoloji" kavrarm, ~ok zaman praksisin ve toplumsal ve dogal geri;'ekligin tersine cevrilmis ve saptmlrrus, yamlsatsci ve yalanlasbmci yanstsi olan bir fikirler ve inariclar biltllnliigllnden baska bir ~eyi belirtmez. GRAMSCt, sozciig-ii bu kotuleyici anlamda da kullanrr, ve 0 zaman ideolojiyle felsefeyi birbirinden ayire eder. Ama, onlan birbirinden keyfe bag-h bir bicirnde ayrrrnaksrzm ayrrt eder, Ve, ;.'teori"nin tarihscl bir. prahsisten hicbir zaman aynlmaz oldug_u_nu ve dolayrsiyla, iegerlik ve ge"ersizligini, ussalhk ve ussalsialigrm ta-' rihsel- olarak dilsilnmek gerektlginl belirtmeh iiz;ere, "ideoloji" ya da '''iistyapl'' sozcliglinu, hicbir kotiileyici ayrrtt (nuance) olrnaksrzm,

cok daha genil1 bir bit;imde ku!lumr. "ideoloji" kaVTamm;n bu, lwlla-mml dogrudur, t;iinkii, nesnel ya da yamlsatlcl, bir fikirler biitiinliiglinlin -her zaman tarimel bir yerle~imi, insan praksisiyle bir ilifkisi vardlr ve 'bu fikirler biitiinllig-linlin ge"erlik yuda 'geqersizligi, ussalbk ya da ussalslzhg-I, belli bir "tarihsclJik" ve "pratiklik" tipi ta~lrlar.

9 Fransa'da Marksizmin tariili, bu tezin savunulmasmt daha da karrnasrk ve tehlikeli bir duruma getiriyor. Ger"ekten de, 1948'e dogru, garliniiste GRA.M:SCt'nin goriisline benzer bir gorii~, "burjuva" bilimle "proleter" bilim gibi iki bilimin varolusu yolundaki tuhaf ve oznelci teze yol acrmsti. Bu simfsal oznelcilik, daha sonra komlinist filozoflar tarafmdan ele~tirilmi!? ve ortadan kaldmlrnistir. Bugiin belli bir sayid a Franssz Marksisti tarafmdan k6kten .kar~lt bir tez savunulmaktadrr. Nesnel bilgiyi, "oznel" goriimlerden (visions) ve ger~egin "ideolojik" saptlrmalarmdan aYlrt etme olanagl verecek epistemolojik bir bi!gi statlisii !/aptama kayglSI, onlarl "ideoloji" kavramlyla bilgi kavramml kesin ·olarak aYlrmaya . gotiiriiyor. GRAMSC1'nin gorii§liniin, "iki bilim" teorisinin ge~mi~ a~mhklanndan da, kimilerinin bugiin

58

59

Ilkin b!liri1Sd toori}erin evtimlundiklerinl, daha kavrllYICl1<tnlll hazir!anmk iizere ge~ml~ ie,orHeri !(,!i;)tindell.lltarak, degi~tiriIdikl!!ri!li, yenllerlnfn yap!idk{;ml belirt.olim, Bu d.a~i§iklikIerirt keyfe,bfliJh O!J1lli!dlld~lrl, daha ~en,~ $l~ptan~:n'1: hlJ~j.lni!fl ol)(uJat\ a'likwtH;t zorunlu1ujlulltl. ka~lhk dii::,>.t.i[.r;;let>1 soylenecek. 'I'amamen .ftok('d:rlur bu, arna ne anlama g~!di:~ini de ivi dU-

,;itn""e!' ""'r ,'-'r B" ' ,,' '. t. den ". ". •

... ".,." ".;"H.J.. .IT 1;e(ll'l" ai'tJ~ "ene.ysel ?:orunluluglf" olriuldlgl zaman

rtt)1;'riJir r~. blr t)il:jkiL~lyhl de~H~tlrHir; 0, daha uzun.zamar, de;g:n" ama aneak bu "t.Otltil1Jllug'a" sanip O[dtlt{U silrece gecerli, yani dogtudi~l\ GraIn~'chl!I listyapdami, keyfe bagh ve zorunlu, USclllil ve ussal ayrunma dayanan sornu], dcgerj torii, bHimsd LeorHere i~te b/iyle uygulamr. Arna, ei%er hillmsel te6riloriH "'tariM,,!,' ve clyteyse ge<;ic,i niteli~.l tezlni ku:vt.o,:mak i;$tersek~ d()g.a hilimleriuin (jzelli~ini voIlkin de onlarda oigu ile fildr arasmda kuruJan iii.~kiyiinf.elpmemi'" gorckir, "Gf~rGektnn de bilim, dol' Cnunsc], bi!, gipJe'r,i,n Nilan c:abal¥nnJl kar~ln 1\(mdlni .hjr,;hir zarnan an DosFel ka~'ranl ofarak i!(5'st,ermez; il<;l: zaman bir idi:-oloji giyiumj~ olarak gonmLir \'0 solnltt oiaJ:'ftk cia btlim, nesnel olguyla blr v'drsaymurt, ya da, an nesnel oj, gnyu asan !;lit V&l'$::lyi!;niar di::r.ge&inin bitlif}idir"(t, •. 2, p. 56}. Yavau bir b'i:o:;tmde c<l'flC)'cj (eft:jJrl'ist.e) orr bflim anJa;.T)!!lyla yetinmHdikq-e, bu noktaYl kabU,i etmek g.erel;Lr., Bir kavram, lrdelenrnssi kararlasunlan olgular

urubunu ''''"''r' "tn,ol> ; cin i,l., .... ':l A .'

'>0 ~ • ~ '"! ,0 "., wI'( "" t.,) ~hsa, zorun.,uc ur. ",lna.". an cmne:ysGl olg(rYi1

a~;Jll her' ka::\'1'atu., her. "!;07,g1", lDsani.nentelektueI yai'atmalan tasihinden '.'kLUtlil"'. 'in tUm t~E!li'tme.·· su.tecindeu" aynl.am,az (t.:2 {) iss. o C .,. '11;0)"

, .. , .... YV,. ~ J., ,... pO' •

. Oyleyse, bmmscl tuorilerin {arihsei!i;1inrlen sO.<: etmeck tam<11nivle' r!o"ru.

. ," - 0'·

dur •. Gr(1lTIsd'ye Hi,'lw bilimSf)t yiintelnbl1hp\ i:lBlhg,jn!e.~tjnm §eyin, btltrn-

sel YOl)t{lrtlln 'iq ,,{Ueu olan vir soyutlarna stireci araclyru, .blHmsel ideolnjiyi donoysel llra.'jt[rmayla saptanrms bulunangercek, verilerden siir~kll ayll't etme oJa,nngldldtl{bmu da ekl'eyl'lim, Bilimtn "bunahrntar" ve V<>tlllll. lUIUl\, (\()[;i1jj,k).i k lerl~'l'c beli rg!'nj<'~ll1l$ bulnrum b'i1reksizJigiyU: b-irl ikbe.,. oilims(:l geU~mel)\11 :iia~mH;i shlrekliJigi WJylea.c,:rkIanabi!tr, '1'opJuH1salliir J{mbul1, bir b::~ka .;;hlbu;1 bljjlhini. -onun ideolc)}ii>iFltkabul l'tnwkslzin ,keodi l:il~imi du!umana f;otiri)bi.il;IH'si de hoyle u<;lklam:r1o, qer Cr~IUl'l;scL

''' .. ~ b'll', ·l"" '. .'

. t-u.m Ie nI$¢~ L()r,el.1le, (1.tY~' $&,p1ar Ural:~xl, kCIHJini~jm4iYD dr-hb-n Yl'ni.

den.ey veg'6zIelnletin',dhlm tineekl deney. ve '1,fjzlemle1;i dUzeltip !leB~tir, roesiyll'.' gll11t'ettrtemi* midi!?" (t.2', p, p1). Denllyset aIa~'tl.rro.allJ:n sl1r:ekJj gelilluwsi, bit teorfk bunahmlar .dizisi arasrndan, bUi'min sUrekfi gell$me" sin! 'l.:<;lklar.

'I'EoriylQ deneysel arastrrraarrm bu hakh ayrmll, blzo ara!~tfrma (iTllJ{/s" figalion)sUrecinin ger:r;:ek lliteHi~inl ~1,nuUurmamahdlr. Claude Bernard'rn

- .

dedi~>igibi, orgu~an "kurmak" j.qin. blltrn adammm 'kavramlam, usavurmalara, "rnaddesal " aletler denli, "entelektuel" ri!etler{!' de gereksinmesl vardir, 'Bfr ba~ka' dt~yt§l;l~; .!lril§tl:rmasUroci teoretiko - ptatlk ntteJiktbdlr. Oramsel'nln, bllimsel <;ahl;imanm ikitmnel g1:h':JnUnitinU betimlediIj:i metinden r;lk~n sonuc cia, budur. Birinci gorUnUm, cii{'e yazar: ':, .. bilgini.n blcimIni' durmadan dUzeltir {.,.} duyu organlanm dUi.e.],tit v'e.]i::i:h,lelldirir ( ... ) yeni BRcler 'W tUlIleVanm VB. tiimdengelijn bUtunlUkleti hazrrlar, yanl ~, .. ) deney VI) dl'lmyin denetim! <Jlet1frrinigeIil1tlrit" (t.2. p, 55). "ftlsan tIe gerc:e}dik arM!nda tekoo!Qj1 rlQlaytmlyla kurulan iHi?ki"ye. GnnnsCi "bilgini.rl bh;dtnj" aduu vertr, ({up.kil, "teknoiqji ,I He,"duyu organlaruu gilt;:llmdiren maddeselalotleri" oldugu denll, olgulan ayirrnayi va kurmayi basarrnak i(;in hilim adarnmm kU:llalIdlgf" (matsrnatrk dahil) mantrksal aJ.etl:a:ti"cfea.-Uamak glt!'¢kirl 1 (t. 2, p, f~o.). Bilimln g:eH~D;lcsiniyalm<,.ca

,;."

h:Z,t, o· ... er,..t;"~' It· 1 \ ... - "L·~· 1 .

~ ~_H • U-'-"'J.l":lCl'-~! It eo.0J! ve 1,~)1 !~~: Kavrnrtl1ar~n.Ht nkesi· .. ·' {lv· ..... ·.lrr\··~~ Ul'hpl

~ ~~\ f;I?')l i:r~rt~·c~~le. l~~lk t4dt;itu - gd.·;tn~e~kJ.ir. B·k;'~. ~\i_;;rfJU;;'SE~ri

r()ur.-:1J.ar~"\. ,!

1 G {}rn(~t6n ~konOtfl~ t"i(~li tigi dtifi~i~1.eli!'n.

11 B~.lgorli~'lin bir ()mekle ~lklanmasJnl i;,;t.eyen okura, Rene pAZZO' n.'Wl ikieler 'Uzerindeki arastirmalarmm qykUsUnu anlattl~l makaleyi ohumasnn oneririz~, )'.u.:r.a:r, hu m:akaJ(,~d:af lllal?:tmna y(inliir,ii Ill!l'il tamamen tersine Qevir!ne yolunu tuttuglmU, ve ilkin kahtrm sorununa dayanari ar.a~tirrna.'itnin, nasi! ki.'ji .sorumrrra (I<;Ild~gln! anlatir: Bu korrudakl dU~~ncereri GRAMSCt'nin!ezini tamamiyle {togru~al' tf,f 'biz. de ,h:udU!iiineelerden 1ci-=i .aimtilar yapmanmyararlrolaeagim saruyoruz: "Bi)yle bir a,evrimdc'nsonta, es.ki sonuQlann 'yazgrst ilzetine 90k §:ey sOy:lenrrl~si gerekirdi: Hepsi ~'Hip t~itmem~tj.r. Matta belki hichir liey yitip gitmemi§tir.Ama so!lu.o;::lar, ytltli.d.en yonlendirild*t.en stiUra, yeni hir anlu,!11 kazamyoelar f.,.),

"Kav,ramsal, tekrilk.matematik aletlerlmizi'n _ so·rnmlulliil u uZierlue d(~ - qok, ~ey soyll;m~e;;i gerekirdL FUdrlel'imjzle alet!crhniz arZ\slndaki, aletlerin;izle gen;ekli.k arasmdaki tum, ka:nr1a~k diya.lektijfi'iyi anlama'kg(~rek;it. BllimSl;ll pianda,' )'le !IlI!t:lk ~JIarak ya.nJ:lj den.ey~d ayg'lt

\'ilniJr, 11J'! rl.'" s:)ftlk olat'akyetkin deneyselftygit. . _. . .

"HelH bit" uirakta, almey~l ayglt, edinilmi1J bUgilmin bil' somutla1J· tn:\$lnl, Sl,pt~~nm:u~ nog-ruluklal'ill ~oi'e g'{\riHtir birHglnl, k!sac,asl. i,JiI; "model" (;l!u~urur. Ol,flliar, i§te ,bu rnocle11o, bu aY!titla sui:ana.eak,

taka:roluuucu\;:, socguya qekilecekl;~.r.d.j.!.,,"· ,

"Bundan, 'gel'~,ekHgin" ()n~ ka:vrayanaleHe k{m~tlgl,; ger(,'ekUgin liletin tut,saih Q'!dugu, alutsei, i~m:msel bil' tahllhlamadan ba:lik;ihigbir

6U

6L

~ zaman gerl;'eklik olmadrgr sonucunu mu crkarmakgerekir? Hayir, ciinkii upuygunluk hicbir zaman tam degildir. Upuygunsuzluklar yiiziinden_ aldatmacaya sapmamaliyiz. Deney artrklarma, hatta kiiciik ~e Ii ~ki lere d ikk atli _ olmahYlZ. Alct, i~te ·bununl a ba~r·lslzhga ugrayabllir, modcllerimiz i~te bununla degi~eceklerdir, bilimimiz l~te bununla geni ~Ieyece k ti r." Rene ZA ZZ 0, Dialectiqu e de la personnalite, La Pensce, nO 93.

Boylece, der Gramesi carpici bir fonnUI ieinde, bilim "gercegin tipik bir birlestlricl siireci"dir. Nesnellik lcin savasim, gercekten de, heniiz slmdillk toplumsal anlasmazhklana holiinmiis ve kismi ve gercek cll~l ozel ideolojilerin tutsagl bulunan insan cinsinln birlestirilmesi icln blr savasimdir, Oysa, doga bilirni bu bakimdan ayncahkh bir kesimdir: "Deneysel bilim simdlye degin iizerinde boyle bir kiiltiirel birligin en biiyiik genislemeye ulafjtIgl alam sag-Iamlfj: "tin"i birlestirmeye, onu daha tiime! duruma getirmeye en eok katkrda bulunan bilgi og-esi olmustur; en somut biclmde nesnellesrnis ve ti.imelleljmifj oznelllktir 0" (t.2, p.142; D.C., p.150). Dog-a bilimlerinin "pratiklik"ini ve iistyaptsal nitelig-ini olumlarken, Gramsei'nin kendini pragmaci bUgi teorilerinin oznelclhgtne mahkum etmedigi, slrndi belki daha iyi goriilur. Bu dog-a bilimleri anlayisuun , baslarnak icln ana clzgllerlni belirtmis bulundugumuz tarihselci gnoseoloji biitiinliigiiyle teorik tiirdefjlig:i de, belkl daha iyi kavramr. Bu anlayism, tarihseJlik olurnlamasmdan aynlmasi olanaksiz ozsel ozelligi, teoriyle pratik arasmda kurdugu siki bag-duo Oysa, bilim bize teorik etkinlikle pratik-deneysel etkinligin blresimi gibl goriinmi.i~ti.i. "Bilgin-deneyci, an bit di.i~iini.ir deg-il, aym zamanda bir iscidir de, ve diifji.incesi pratik tarafmdan siirekli olarak denetlenlr" (t.2, p. 143; O.C.,p. 151). Bu bilimsel praksis. aynca, dikkat edelim, isleyimsel teknik uygulama olmadan once, ara$tlrma-deneyimdir de. Ama bu coziimlemeden, Gramsci icln nesnel bir deger tasiyan seyin - samlabilecegi gibi - yalruzca olgulann saptanmasi olmadig: sonueu da cikar; oyle olsaydi, bllirnsel teori i.izerine "uzlasunci" ("conuentionnaliste") bir teori kabul etmek olurdu bu. Teorilerin gecici ve tarihsel nlteligi, aym zamanda ussal gecerlikleri, g6reli nesnellikleri anlamma da geJir.

Gramsclgil doga bilimleri teorisinin, biz] "madde"nin nesnel varolusu sorununa dogru gotiirecek blr son gi5runi.imi.ini.i sergilememizden baska bir sey kahmyor. Gramsci gereekten de bilimin bir.ustyapr oldugunu olurnlar-. ken, "dogal olaylar"dan ("phenomenes naturels" , dogal goriingi.ilcr) ne anlasilmasi gerektigini behrtmek ve dogal olaylar iizerine insanla dogarun, di.ifji.inceyle varligm, etkinlikle "madde"nin tarihselci diyalektik bidigi anlayisma uygun elestirel bit tanimlama verrnek -de ister, Sagm (exactes} denilen bilimler, dogal olaylan (gorungi.ileri) irdelerler. Ama, Gramsci sorar: "Nedir olaylar? Kendinde ve kendi icln varolan, nesnel bir sey rni-

,- dirler, yoksa insamn kendi pratik crkarlan (kendl ekonomik yasammm kurulmasr) ve bilimsel' <;lkarlan, yani di.inyada bir di.izen bulma ve oIup bitenleri betimlcme ve slmflama zorunllllugu (kendisi de ~imdiki ve gcle. cekteki pratik <;lkarlara bagh buhm3n zorunluluk) geregince aylrt ettigi

maddesel arastrrma aletlerlnin gelismesiyle aciklayan Bukharin'e karsr, Gramsci bu a1etlerin aneak "gelisme araclanndan biri" olduklanrn si:iyler. "Bashca bilimsel ilerleme "alet'lleri, entelektUel ( ... ), yonternbllimsel niteliktedirler ve "entelektiiel aletler"]n sinrdan crkmadiklanm, insanda dogustan olmadiklanru, ama tarihsel olarak ger<;ekle~mifj, gelisrnls ve gelismekte olduklanm, Engels hakh olarak yazrmsttr" (t.2, p, 153; O.C., p, 163). 6rnegin, otorite (Aristoteles ve Kutsal Kitap) ilkesinin ele:jtirisi ve bilimsel alamn drsmda birakilmasr, bilimlerin gelismesl bakunmdan kesin blr sonuca gotUren yontembilimsel bir kazanctir; oysa, bu drsarda birakma, modern toplumun genel gelismesinden dogar (t.2, p. 153; O. C., p. 163). Boylece, bilimsel teorilerin evrimini goz onunde bulundurarak bilimin tarihsel niteliglnl gosterdikten sonra, arastrrmanm teoretlk-deneysel nlteliginl belirterek de aym sonuca geJiyoruz: maddesel ya da entelektiiel arastrrrna aletleri, hie kusku yok, insamn tarihsel kazanimlandrrlar.

Bilimsel cahsrnamn bu ilk goriiniimiinii inceledikten sonra, slmdi de bize onun ilstyapisal ya da "ideolojik" niteliginln, kendi "nesnellig-i"'ni distalamaktan uzak oldugunu anlama olanagl verecek ikinci goriiniimi.ini.i gorelim. Bu ikinci goriiniim, "duyumlarda zorunlu olan ~eyi ortaya koymak ve onu keyfe bagh, bireysel, gecici olan seyden ayrrt etmek icln, bu (maddesel ve zihinsel) aletsel bi.itiinliigii" uygulamaya dayamr, der Gramsci. Bilim, diye acrklar Gramsci, "ozel bireysel kosullara bagh bulunduklan iein kimi duyumlan geclcl olarak, goriinilij olarak, gercekdisi olarak, ve kimi baska duyumlan da dayamkh olarak, siirekli olarak, ozel bireysel kosullardan iisti.in olarak goriir" (t.2, p, 54). GoriildUg'i.i glbi, billm, ger.-;eklig-i, deyim yerindeyse, nesnelle$tirmeye, yani bireysel i:izellig-i disarda brrakmaya, gori.ingiiler (phenomenes) iizerlne edindigimiz bilgiyi

. tumallestirmeye .-;ah~lr. "Bi.iti.in insanlar icin ortak olan sey, bUtiin insan·lann, yeter ki teknik dogrularna kosullanna aym bicimde uysunlar, birbitlerinden baglmSiz olarak, aym bicimde denetleyebilecekleri" ~ey sapta-

mr."

6yleyse, bilim bir listyapi, bir ideolojidir, ama, herhangi bit ideoloji de deg-i1dir; ozgtln bir praksis tipine, bilimsel praksise, pratik-deneysel etkinlige bagh oldugu iein, ti.imellik ya da nesnelliktasiyan blrideolojldlr.

G2

TARiHSELCi GER(E(;iN NESNELLiCi TEORisl

." crocc'de yok elur, ama varhg:l tinin yabancilasmasi ya da onun blrliglnin basit bir farkll u~ragl olarak goren idealist filozoflardsr bunlar, Gere;ekte eok iyi bi1inrnesine karsin, gorevin basit olmadigr goriilUyor. Bir Marksiste herhangi ·bir ldealizm ya da bilinemezcilik blcimi hicblr zaman kabul ettirilemeyecektir. Bir Marksistin, modem felsefenin "elestlrel" gellsrnelerlne tamamiyle karsit gnoselojik bir "gercekclllg]", "genel felseCe" olarak kabuletmemesi de gerekir, Bir baska deyisle, Marksizme ne tUr gnoseolojinin gerektigi cok iyi bllinlr ve bu gnoseolojiyL.. hazrrlamaktan baska da yapacak bir ~y kalmaz12• Gramsci'yi okurken anlasshr bu ve, Hapiehane Defter/eri'nde, onun basarmaya e;ail!j:tigl i~ de, i~te budur. Qali~mamlz, elden geldigince dogrulukla onu izlemeye dayanacakttr, ve bunun ieln de, tarihselcl olay (goriingii) kavrammdan hareket

edeceglz, .

Bilimsel teoriler, demlstlk, (niteJigi gene de ozgtll alan) dstyapilardirlar ve, bilimlerin, insanlann bu olaylar Uzerindeki deneysel kavrayrsim tumellestlrerek, "nesnel" niteligini ortaya koyduklan dogal olaylar (goriingiller) , Kant'm diyecegi gibi "genel olarak seyler" degil, ama belirli duyumsal yapilara, entelektUel yapilara ve tarihsel teknik a1etlere sahip, "gereksinme ie;inde olan" bir ozaenin, bildigi ve kendi ekonomik Uretiminin dolayrmsiz ve dolayimh erekleri yoniinde donii~tUrdiigii bir dog-ayla lkisklsidirler. Bundan baslayarak, giie;llik, Dogamn Tin tarafmdan yaratsldlgt sonucuna da varmaksizm, bilinemezcilikten kurtulmaya dayamr, Eger biIinemezcilik sorununu bir yana biraknsak, amacirmz Dogaya ya da "madde"ye: "nesnel" bir varolus, bir kendinde varllk 13 tammak, ama, bu

12 J.P. Sartre, Yontem Sorunlan'run bir notunda, Gramsci'ninkilere .;ok

yakm flkirler gelistlri»: "Bilgi teorisi ( ... ) Marksizmin giie;sii~ noktasi oJarak kabor .... Marksist ".;o~iimlemeler" deviniminde ve ozeJlikle biltiinciillestirrne siireeinde, tlpkl Marx'm dojtrulugun pratik goriiniimii ile teori ve praksisin genel ili.!j'kileri iizerindeki aciklamalannda da 01· dugu gibi, hicbir zarnan geli.!j'tirilmemi/i gerfekl;i bir epistemolojinin ogelerini bulmak kolay olacaktir." Critique de /a raison diateetique, N.R.F., 1960, p. 31. (Turkce bir .;evirisi io','in, bkz: J.-P. Sartre, Yontem Artlftll7nalarl, Yazko, tstanbul, 1981. s. 174 ve 175.)

13 Biz kendinde bir varllk diyor ve "varhk" sozciigiinii, .;ogu ke~:gnose· oloji He varhkbill mi (ontolojiyi) karrsttrarak yaptlklan gtbi, "6z" sOzciigii yerine kullanrmyoruz. $eylere bir kendinde varhk tammak dernek, Doga'nm va rh g'! kendisi i.;in Tin'in varhgmdan ba.!j'ka bir .!iey olmayan (Berkeley'ye gore .. esse est percipi uelpercipere'(varoi' mak algtianmakt.lr - e;.) j.Hegel'e gore,. Doga Idea'nin bir yahanclla.!j'" masldlr) ideali~mi reddetmek demektir. Bu, gorecegimi~ gihi, .!j'eylerin oziiniin "kendinde", yani biJinemez oldugu anlamma gelme~.

nitelikler midirler?" (t.:!, p. 40; O.C., p. 65). Yamt, Crarnsci icin acrktir. Birinci yamti kabul etrnek, en satytirek (Ie plus tuuf} metafizlk .gen;ek~ilige diisrnek olurdu. Dogal olaylar, insanlann goreksinrnelennden, ctkarlanndan, pratik etldnliginden aynlamazlar, bir baska deyislo, insan tarnfmdan kendi ozyasarmmn iiretlrnlnden aynlarnazlar. Dogal bilimlerin bize bu olaylar (~orilngUler) uzerine verdikleri bilgiler de , bu baUm dolayimssz olrnarnasina karsin, bu pratik cikarlardan aynlarnazlar. Ell bilgiler, bireysel ya da grupsal ozneilighh'iarda birakarak, nesnellige eris irler, oylekl. "nesnel", "oznel blrcysel "e karsit olar'ak, "oznol tiimcl' dir. Ama, "gori.ingiiler" bizim varhkla etk in illsklmizden aynlarnazlar, bilimin tiimc\lc!j:tirdigi ya da nesnellestirdigi bu bagm ta Itendisidirler onlar. Oyleyse, Crarnsci'nin ,}i)yle yazabilmesi anlasilacaktrr: "Nesnel, her zarnan insanal olarak nesnel anlamma ge!ir." lnsan bllgisi nin nesnelligi, insam kendl lnsanhgmdan koparmaz. Bunu icine sindiremeyen Iilozoflar vardir:

Grarnsci ise bunun teorisyenl olur.

Gi.iriingii teorisi (la iheorie du phtnomell'!) ilzerindeki bu ilk bilgller, bixi gerc;ek gi.i~liiklere goti.ireceklerdir. Cereekten de, burada "clestiricl" C'cruiciste "J bir gurU.'} a~'lsl lei ndc bulunuruz se Kant 'a basvurdurrna kendini diisiinceye zorla kabul cttirir. Ama, bilimsel nesnenin - gcr~i tarlhselci kavr amlar c:er~evesinde - "gorungusel" ("phenomenale ") niteli,~ini kabul ederken, mantiksal olarak kcndimlzi "bilinemczci" (agnosticieic) so nuca , bilimin nesnclcrin ijzline eriserneyecegi ltiralma zorlamayacak rrnyiz? Biz cger "gorliogiilcri" ('"olaylan") biliyorsak, "kendindc' .~0ykr bllincmcz degil mirlirler? Bilimin "tarihsol bir kategori" olduguou, ya ria ustyaprsal oLdugUliU bilclirirken, deneyin "nesnellesmesl" olan hilimin tiimel bir bilgi clogurrlugunu giistermelde, kcndimizi kuskusuz karanhkcihk (obscurantisme) suclamasmdan ternize cikarablldlk ; arna "'lark· sistlcrin Kanta yonelttlklerl billnernezcllik (agnosticism e) siternmden kurtulabilecek miyiz? Kant, bilindig;i gibi, dcneycilerln kuskuculugundan kurtulur ve bllimsel bilginjn tiimel deg;erini ortaya koyar, arna, ayru di.i.,?unce ('(Unligi icinde, btllnorncz bir "kcndinde ~ey"in varolusu karusma da ram. il k gli\~lUk, i-l't£' budur . Arna, hirinciye uygun bir bas k<.! gli~llik daha varchr, Tu tall m k i her tlirli.i b i Ii lie m ('zci Ii k izl nidI ~a rel a blraka-bildi k, ama h u i-,? lin in dL.:mda varolan Y£' tinin yarutma(hgl "nesllel" bir varhk fikrlni orta· d;lll i;:;I\(lirarak olmayacak nnd!r? E.ant;~il bilinemezcilik, ornegin l!('i:cL

65

amaca, dog mati zmden ve materyalist metafizik 14 salyurekliginden kae marak, elestirel bir bicimde erisrnek olacaktir. Bir baska deyisle, biraz giiC; bit i.!j olan bu "madde"yi diistlnceden ve insan praksisinden ayirmama ve bu iliski iizerindekl bir diisiiniimle varhgm "nesnelligi'tni, "kendinde' varolusunu IS ortaya koymayi basarrna lslemlni, gerceklestirmek gerekir,

Gramsel'nln sorunu koyma bicimi, eger elestirel bir olay anlavismdan harekot edilirse, guc liigiin idealizmden kurtulmaya dayandigmi bize kavratacaktir: "Dogarnn, maddenin daha once varolan gUc;lerinin, daha once varolan niteliklerinln bulunma (kesif) VB bulgulanrnasma (icadma) ctegil, ama yaimzca toplumun cikarlanna, liretici gilclerin gellsmesine ve daha sonraki gellsme cikarlarma srkt sikrya bagh bulunan "yaratts'Iara yol ac;tlgl ne anlamda ve hangi noktaya degin dogrudur?" diye sorar Gramsci (t.2, p.160; O.C., p.172). Goriildiigii gibi, oyun burada cok sakmtrnhdir, c;iinkii onunla tarihsel lliskirnizden bagimsiz olarak, "maddenin daha once varolan nitelikleri"ni kabul etrnek demek, metafizik bir doga anlayrssna diismek ve on-elestirel bilgi anlayrsina geri donrnek demektir; ama "bulrna" (decouverte) kavrarru yerine "yaratrs" (creation) kavranum gecirrnenin "ne anlamda ve hangi noktaya degui" dogru oldugu da tam srrasmda sorulmustur; c;iinkU, belli bir "nokta"mn otesinde , "anlam", idealist bir onermenin anlanu olacaktir. Croce'nln idealizminin anlarm, iste tam da budur, ana gore tek gerceklik Tiu'dir ve, onda Doga, Tln'in "asagr" bicimidir; gereksinmeler ve dogal itkiler diinyast, Tin'ln, hepsi bir arada onun birligi ni olusturan obur "fark h " lanndan aynl maz farkh bir ugragidii. Icklncl (immanentiste) bir felsefeyle, ama ayrn zamanda Croce'nin hakh olarak "Tin felsefesi" admi verdigi bir idealizmle de karst karsiya bulunuruz. Aynca, durum oldukca karmasiktrr da, cilnkii, Doga'nrn Tin'in "e konom ik kategcrisi" nd en baska hi cbir §ey olrnadigi yolundaki bu idealist Dog-a anlayisi, Gramsci icin yararsiz olmaktan uzakur. Kuskusuz, "kurgul" ("speculative") bir teoridir bu, ama "tarihselci'' blr go riimdiir de (vision), ve, tarihselcl bir gonim olarak, Marksizrne tarihsel olarak bag.

14 Materyalist metafizik, duyarh ve diisiinen ozneyi ve onun Varlrkla tooretlko -pratik lliskislni unutrnaya dayarur. Bundan da, insanla her tiirlii ili.'/kiden "baglmslZ olarak " tasarlanmrs bulunan Doga'ya, ancak bu iliskiyle ortaya cikan ve ancak bu iliskiyle varolus kazanan ozelliklerin safyiirek bir bicimde yuklenrnesi sonueu crkar.

15. Dlinyayla i lisk imizin niteligi ya da ozii, bize Diinya'nm kendinde varhgL sonucuna varma olanagm: verrnelidir. J.-P. SARTRE'm, L'Etre et Ie Neorit'da, N.R.F., p. 27, ustaca "varhkbilimsel kamt" adml verdigi 'iey de, i'ite budur.

hdtr ve onun felsefel icerlgim kendi tanmda gelistlrir. oyleyse, kendi kurgul niteliginden antilmah ve Marksizmle biitiinle§tirilmeHdir. Grarnscl' nin bu Crocegil Doga kavrammdan - dilpeduz iiretim icin ve iiretim tarafmdan insanlastmlrms ve toplumsal olarak dilzenlenmis dogaYI adlandiran- Marksist "madde" kavramma nasil gec;tigini gorellm ve ilkin Croce' nin idealist tarihselclligl lie Markslst tarihselcilik arasmda varolan Iarki belirtelim.

Ger~ekligin insan tarafmdan bir "yaratihsr" fikri, Gramsci icin, gercekten de, onun yaprcisi oldugu kendi oz tarihi alamnda tamamen ."e~erlidir, 'bilmck" - ussal oldugu ol~Ude - ancak bu alanda yapmakla ozdeslesit'; teori, ancak bu aland a gerc;ekligin "bulunmasi" d egil, ama yaratilmasrdir. lnsanm - kendi oz tarihinin temeli olan- dogayla aym derecede etkin illsklsi, bir baska tiptedlr. Kuskusuz 0 da tarihseldir, kuskusuz yeni bir gerceklige: iiretim icin ve iiretim tarafmdan toplumsal olarak diizenlenmls, insanallastmlnns dogaya yol aear, kuskusuz goriingiller (oJaylar) ancak 0 "yapilasrms" varhk olan insanm dogayla kurdugu etkin iliski He ve bu iliski ieinde kendilerini gosteren bu niteliklere kendilikJerinden sahip bulunan "sayler" degildirler, oyleki, bilimsel nesnellik her ne denli bireysel -iisti.i (tilmeJ) ise de, insanal-drsi degildir; bununla birlikte, bilglnin burada, maddenin insandan once varolan ve varhklanm insan olmaksizm da olduklan gibi stirdtiren ozelliklerinln bir "bakis-bilgl" araciyla basit bir okunrnasi olmadigt gibl, Doganm bir "yaratslmasi" da olmadigmi unutmarnak gerekir. Bilgl, deneyin, yani kendiniinsana onun Dogayla llisklslnln etkin gelismesl arasmdan gosteren seyin nesnellesmesi ve tllmellesmesidir. Deneyin bir tarihi oldugu ve madden in hlebir ozelliginin insandan bagimsia olarak, "oldugu glbi" var olmadigi anlamma gelir bu, ama, maddenin tinin dislasmasmdan (ex_teriorisation) baska bir ~ey olmadlglanlarillnagelmez. Vico, Doganm bilgisini, insan onu yaratmadlgl icln Tann'ya sakbyordu. Idealist Croce bu yiizden onu Tin'e "dissal" bir Doga fikrini kabul ederek dogalClhga [naturalisme} boyun egmi§ olmakla kmiyordu, Blzim ona bu elestiriyl yoneltme hakkrmtz yok, ~unkii "yaraticihktan yana" ("creationniste") olmadan da - ve"deney" He bilginln tarihsel v.e, insanal oziinii hicbir bakimdan bilrnezden gelmeksizin de - nesnel gercekteorislnikabul etmek olanakhgibi goriiniiyor.

Simdi "tarihsel. materyalizm"e_ ozgii "rnadde" kavrammm ic;erigini aciklayabilir ve dogabilimlerinin nesnesini saptayan epistemolojik "mad· de" kavramml bu goril§ a~ISI i~inde belirtebiliriz. Bu tarihselci "madde"

66

67

kavrarm, materyalist metafiziklerin, insandan baglmslz olarak konrnus ve gene de bu "soyutlama" ieinde insanm gerceklikten edlndlg] deneyi nesnellestlrip tiimellestirerek saptadlgl ozellik ve yasalara sahip "saltrk" bir gercekllgl belirten madde kavrarmna tamamen yabancidrr+? _ Materyalist metafiziklerin bu metafizik gOrli.'1 a~ISI ieinde, bu "saltrk" ger~ekligin bilgisinin oncesiz- sonrasiz dogruluklann kavranmasi otacagi dogmatik bir gnoseolojiden baskasma yer yoktur. Insan anhg: ile ger~egin olasi bagdasrnasr, bilin(,:li olarak tannbilimsel anlayrslarda Yaraticmm Iyiliginin bir sonucu olarak karranrms bulunduguna gore, bu anlayrslann hie olmazsa acikhk gibi bir listilnlllkleri vardl!.1 7. Aynca, Marksist "madde" kavrarru, Crocegil tarihselcilig:in ve herhangi bir baska idealizmin "madde" kavrami da olamaz, Gene de, Marksist "madde" kavrarm, Marx'rn belirttlgine gore, ger~egi "oznel olarak" kavrama, ger~ekligi insan etkinligiyle iliskisl bakmundan dii.'1iinme yetenegine sahip bulunan bu gi:irii~lerinI8 elestirel bir asrlmasmdan dogar, Marksist "madde" kavrammr ortaya koymak icin, Marksizmin biltiln olusturucu parcalannm Gramsci tarafmdan saptanrrus bulunan 0 "birlestirici ilke"sinden I 'T hareket etmemizden bailka birsey gerekmez. Markslzmln blrllgi, her seyin insanla doga arasmdaki celiskllerin gellsmesi acismdan dii~Unmmesi gerektigi llkeslnde yatar. "Insan " , belli bir toplumun bireyleri arasmda varolan ideolojik ve toplumsal iliskiler bUtiinliigU oldugundan, "madde" de, dogal gti~ler blitunlUgU olacaktir: bu dogal guclerin Uretim tarafmdan toplumsal olarak orgUtlendikleri kadanyla, bu dogal gUc;lerin "maddesel Uretim gU~lerinin bir ugragl", "belirli toplumsal gi.ic;ierin bir mUlkiyet nesnesi" olduklan, ve bu do gal gUGier blrllginde belirli "bir toplumsal illskl' dile geldigi kadanyla.der Gramsci (t.2, p.160; G.C., p.l71). Iclerinde liretilmis bulunduklan toplumsal iliskiler tarafmdan "buttlnlestlrllmis'' insanal nesneler dilnyasi olan bu "madde"nin, bireylerin ve grupiann di.inyayla ve baskasryla iliskilerini kendlleri aracryla diisiiniip yasadrklan "tinsel" gUt;ler bUtUnlligUn. den aynlarnaz oldugunu da ekleyellrn (t.2, p.37; O.C., p. 60).

Dogal bilimlerden ~Iktlgl blcimiyle "madde" kavrarmna gelince, bu kavram, dogayr, belirll tarihsel kosullar iclnde insanm karsisma ~Ikhgl

gibi ve insamn bilimsel praksisi arasmdan tammlar. lcerigl, evrimlerinin tarihsel olarak saptanma ve irdelenmeleri gereken fizik, kimyasal ve mekanik terimlerle bellrglnlesir bu kavramm. Bu epistemolojik kavramm, onceki kavramlarla ilis kisi cok aciktir, Gramsci tarafmdan cozilmlenen elektrik ornegi, "madde"nin kendinde uarolu$u sorununu da koyarak, bu illsklyl bize kavratacaktir. "Elektrik, der Gramsci, an dog-al gUt; olarak (ornegin yangmlara yol acan eiektrik bosalmasi olarak) degii, ama insan taratmdan egemenlik altmaahnrms ve maddesel Uretim gU9leri biitiinliigiine eklenrnis, ozel millkiyet konusu bir Uretim ogesi olarak, tarihsel bakimdan etkindir. Soyut dogai gUt; oiarak, eiektrik, Uretici gU~ durumuna indirgenmesi nden once de vardr, ama, tarihte etkin degild i; dogal taribte bit varsayirn konusuydu (ve daha once de tarihsel "hi~"ti 0, cilnkil kirnso onunla ugra§ffilyor ve 'kimse onu bilmiyordu)" (t.2, p. 161; O.C., p. 172).

Elektrigin iiretici gUt; olarak ve dogal bilimlerde varsayim konusu olarak tarihsel varolusu, oldukca acik bir seydir, ~imdi dikkatimizi onun "tarihsel varolussuzlugu'lnun cekrnesi gerekir. Elektrigin, insan ondan yararlanmadrgi ve hatta onu hie bilmedigi surece bir "tarihsel hicllk" olrnasi, onun genel olarak varolusu sorununu ~ozmez. Bilgi, "yaratma" anlamma gelmedlgi gibi, bilgisizlik de, dUpedUz "hielik" aniamma gelmez. Bilim tarihi lizerindeki en basit dllsilnum, bize her bilginin gorell bilgisizlik oldugunu ve gUncel bilgilerimiz konusunda da bunun boyleoldugunu gosterir. Gene de, ote yanda, gijriingiisel dunyarun "arkasinda", numenal bir diinya kabul etmedikce, b ilinrneyenin bilinemez olmadrgmr, bilinemez anlamma gelmedigini belirtelim. Bilinemez bir "arka dUnya" koyan Kant'a karsr, Marx, Hegel'le birlikte, "her varhgm gorii.ngU iclnde oldugu'lnu dllsilniir, Gorilngllniin bu ozii a~lga vurdugu, oziln gorUnU§U (apparition) oldugu flkrinl, Gramsci de benimser: "Kutsal Aile 'de, diye yazar, gercekligin tamamen goriingiller it;ind'p tUkendigi ve gorUngiilerin oteslnde hieblr §ey olmadrgt soylenrnlstir, ve bu 'da kuskusuz boyledir20," (t.2, p, 40; O.C., p. 65). Gnoseoloji alanmda bundan dogan .!}ey. her tllrlil bilinemezciligin disanda biralolmasidir, DUnyamn biJinmesine hlcbir asilamaz srmr saptanamaz. Meger ki bilginin insanal nitellglnin bir 81mr olusturdugunu

16. GRAMSCi'ye gorenesnel bilgi bireysel oznellikten baglmSJzdlr, ama,

insandan ve onun dogayla iliskisinden bagimstz degiidir. .

17 Omegin Descartesgii uscu lu ga bakrmz,

18 FEUERBACH' iizerine I. tez.

19 Marksizmin Felsefesinin Tammlanmasl bal/hk\i u<;:uncii· boliimUn:

Marksizmin Fe/sefesi aitboiumune bakmlZ.

20 bz ve gorUngu iliskilerinin bu diyalektik inlayl.!}l, 0 gene de 10k "Kant<;:1" bir filozof olanALAIN'in de akbna yatml.'}tlr. cf. Les Entretiens au bord de fa mer '(Deniz kryismda konusmalar), N.R.F., p. 12. "Demek ki biz, her '~ey kendilerine sunulmus bulunuyoruz, tiim varhk bu gorUnii~ ir;indedir ve ben l'legel'in biiytik bir soziinii, varhgm bize yap· tlgilldan daha iyi gorUnemeyecegi sOziinii ammslyorum."

68

69

21. H. WALLON'un feisefel metinlerinde de benzer gnoseolojik dilsiincaler bulunacaktrr, Bilgi vermis olmak icin 'belirtelim: Les Orgines de la -pcllsee chez I,'enfant (Cocukta dii>;iincenin kokenleri), P.O.F., 1947, 2 vo!., ozellikle tJ, p.XI, ve t.I1, p. 424'e babmz.

gen;egin - blze ancak tarihsel olarak "gorttnen't+ ozii bitimsizken, bizim onun iizerine edindigirniz bilgi her zaman smrrhdir; fiziksel ve zihinsel aletlerimizin yeni blr gelisrnesi, deneyi cesitlendirip zenginlestirecek , gerc;egin ozUnU bize daha derin bir bicimde gosterecektir. Boylece , Gramsci' ye gore, bilimsel gelismenin cozumlenmeslnden baslayarak ve dilsiinceyle gerC;ek, ozle gorUngU ayrrrruru yeniden kabul etmeksizin, "rnetaftzik bir numen anlammda degtl, ama gercekli gin blr "goreli bil isizll gi", insanlan n "fizik" ve entelektiiel aletlerl daha yetkin olacaklan zaman hilincbilecek , ne var ki heniiz "billnrneyen " bir sey somut anlarmnda, bilgilerimizin otesinde gercek bir sey dilsilnebilitiz" (t.2, pAD; O.C., p. 65). Bize oyle geliyor ki mod em dilsiinceni n "olestlrlci'' gerekirlik lerini en iy i b ilen b ir Iilozo f bile, gen;egin bu nesnelei anlayisinda karst crkacak hicbir sey bularnayaeaktrr, c;UnkU, bize goreli olarak bildiglmlz ve bilrnedlgimiz ve her ilcrlemenin daha iyi tamtacagi, kendisine bagh bulundugumuz "herhnngi bir ijey"i diislindilrten, bizim hendimizden ba~ka bir ~ey o/mayan Owe ile Nesnenin 0 aynlamaz teoretiko • pratlk baglantisi Uzerindeki "diisiiniim" diir.

Simdi bize, Fransiz Marksistinl, - idalizm saplantisma kurijlll-, Gramsci lle biriikte, insam - ger~ekligi saln k olarak yaratan bir Tin d uru muna getirrneksizin, insan yarancihgimn tamamen kabul edilebllecegine inandirrnak kahyor. omegin, Gramsei, en kilclik bir belirslzlige diismcdcn, soyle yazar:

"Nesnel, tam olarak ve yalmzea su anlama geltr: ncsne/ olarak, nesnel ger~eh/ik olarak, hiitiin insanlar icln bir dogruluk (certitude) olan, yalnizca Ukel ya cia bir grub a ozgU olacak her bakim noktasmdan bagimsiz olan gereeklik olumlamr, Ama, gercekte bu da tikel bir dUnya goriiijU, bit ideolojidir, Bununla birlikte, bu gorUij, kendi bUtUnlUgU icinde ve belirttigi yon yllziinden, praksis fe!sefesi tarafindan kabul edilebilir, oysaki, somut olarale gene aym sonuca varnn ortakduyunun gotU§UnUn reddedllmesi gerekir22" (t.2. p. 54). Bir baska ahnti, Gramesi icin ve bu noktada oznelci gorUije karsi "nesnel gerGekligi tamtlama"nm soz konusu oldugunu, itirazsiz gosterecektlr. Gramsci icln onernll olanm sonuc (resultat), ya da yukarda dendigi gibi, sonwt sonu.; (conclusion materiel/e). tez de::;i!, ama ona ulasma blclmi oldugunu kavrama olanagun da vereccktir bu ahnb. Asil bnernli olan, sonuca gotUren yontemdir; somut olarak ozdc!? bir sonuea karsm, ortakduyunun gorilsliyle Marksizmin goruijlinil, birincisi tannbilimsel ve a~km - (transcendallte) gOriii?e, ikineisiyse tersine, i<;kinci

dU!j'ilnmekte ayak diretilmesin ve lnsan I em , insanla doga arasmdaki "deney" adi verilen 0 durmadan zenginlesen iliskinln nesnellesme ve tilmellesmesinden baska bir ~ey olacak yiihseh bir bilgi dilsleylp durrnakta devam edilsin. Eger bu boyleyse, insan bilgisini tannsal bilgiye gore dU'1Unmekte devam edildigi ve, hatta tanntammaz olunsa bile, saltlgm kendislnden felsefel olarak kurtulunmadrgt icin boyledlr. Tarihselci gnoseo\oji, gorUldUgi.i gibi, Kanter eleijtiriciligi kendine maleder - Kant'ta insan gnoseolojik dUiji.inUmUn merkezindedir; ama gene de bilinemezeilikten kurtulur, c;(inku onun [tarihselci gnoseolojinin) Ozne-Nesne coztlmlemesi, bir yandan Platoncu Ideler dUnyasmln kahntisi olan numenal bir "arka-dlinya" flkrlnl, ot e yandan, degismez onsel (a priori) yapilan insanla oz arasmda gercek bit engel olusturan bit bilgi oznesi Uzerindeki saptarumci (fixiste) tezi drsarda brrakir? I .

Bilimin teoretik . deneysel geltsme siireci lizerindeki dUijUni.imiin, Gramsci'yi gerc;egin nesnel bir varolusu "elestirel" sonucuna nasil gotilrdtlgtinU bu baglamda kavrayabllecegiz. Fizik anlamda "madde", deneyde saptadrgumz Cizik ozellikler bUtilnlUg-Unden baska blrsey del!ildit_ Gramsei bu konuda soyle yazar: "Maddenin kendisini (Kanter numen anlayisma yen iden diislilmedikce), bUtiinliikleri icinde, maddenin c;eijitli fizik (kimyasal, mekanik, vb.) ozelliklert olustururlar" (t.2, p. 160; O.C., p. 171). Ama, insan maddesel ve entelektiiel arastrrma ve deney aletlerini gelistirdikce VI! dolayisryla aciklayici teorilerini donUijtUrdUk<;:e, bu bllgllerin de c;e~itli degiijikliklere ugradlklanm biliyoruz. Boylece, madde bizim onu blldlglmiz gibidir, ama, bu bilgi durmadan gelisir, Bundan, maddenin, onun iizerindeki bllgirnizle birtikte degiijtigi sonucunu mu crkarrnak gerekir? ldealizme geri donrnek ve - donUijti.irdUg-umUz arna yaratmadigiIUIZ- Dogayla olan teoretik-deneysel illskiyle , yarattcilan oldugumuz tarihle kurdugumuz teoretik-deneysel ili§kiyi birbirine kanstirrnak anl-amma gelirdi bu. Idealist sonucun reddl, ortakduyunun bir onyargist degildir, bu farkm kavranmasidir (t.2, p. 40; D.C., p. 65). oyleyse, gerc;egin nesnel varolusunu, bilginin ikili nitellglnden: onun "ozselliglni" ("essentialite") distalamayan t arihsel bitimliligi (finitude) ile, tiim tarihinin ortaya koydugu gercek bitimsizJiginden (infinite) hareket ederek saptarnakgerekir. Biz- gorilngilde (olayda) gercekten de gerc;egin ozune erlsirlz, ama,

22 AltlOl biz ~izdik.

70

71

(Immanentiste) ve idealist felsefeye bagh olduklanndan, felsefel bakimdan farkh ve hatta karsrt duruma getiren, yontemdlr: "Engels'in "dlinyanm birligi ... felsefenin ve dogalbilimlerin uzun ve gli~ gelisrnesi tarafmdan tamtlanmis bulunan maddeselligine dayanir" yolundaki aciklamasi, diye yazar Gramsci, dogru gorii~un tohurnunu i~eriyor, ~unki.i, nesnel gercekligi tamtlamak icin, tarihe. ve insana basvurulmaktadrr" (t.2, p, 4; O.C., p. 150). Boylece, Gramsci lein ger~egin nesnellik ya da "maddeselligi" kusku goturmez, ama: 1, nesne Ozneden, Doga insandan ve insan tarlhinden, Varhk ta Varhk dii~uncesi ve onun donu~umunden ayn degildirler. TUmel olarak kavradlgl ~eyi, yani bireysel ya da grupsal aynmlara karsin, insanlar tarafmdan ozdes olarak kavranrms bulunan ~eyi, gercekten, nesnel blcimde varolan sey olarak olumlayarun, insan; 2· bu "varhkbilimsel" olumlamamn, (safyUrek ger~ek~iltgin, tarihsel kOkenini ve insan diisiincesinin yaratrslan olduklanm bHmedigi inanclann tutsagl 01- dugu icln, bilincinde olmadigr) bir ideoloji, bir teori, bir dUnya gorUlju

oldugu da unutulmaz. '

Bundan, "nesnel olarak" varolan "hcrhangi bir ~ey"in "varhk bili mse I , olurnlamasimn, gerek 0 sey uzerlne sahip olunan bllgilerden, gerekse bu olumlamaya goti.iren felsefel tutumdan hlcbir zarnan aynlabilir olmadigt sonucu da cikar, Bu riedenle, ortakduyu gercekeillglnin felsefel i~erigi, kendinl ~ozlimlemeye dinsel kokenli blr gereekcilik olarak gosterir. "Tarih-dtsi ve lnsan-disi bir nesnellik" (t.2, p.142; O.C., p. 150) tasarlarnak, tannbilim ve yaratiscshktan (creationnisme) aynlamaz. "Kim bu ti.ir "kendinde evren (kozmos) bakrm noktasr'tnda yer alabilecek ve boyle bir bakirn noktasr ne anlama gelecek?" diye sorar Gramsci. Yarnt, kusku goti.irmez: Tann'run bakirn noktasidrr bu ve, dolayisryle, "gizemcilik" soz konusudur, lstensin istenmesln, bilinsin bilinmesin, insanla illsklslz bir gert;eklig:i saltik olarak koymak demek, kafada tannbilimsel bit entelekt~eJ yaprya sahip olmak, kendisinde tannsal bir bak~ icin yer bulunan bir dlinya gorli~iinlin tutsagl olmak demektir. Varhkbilimsel olumlamamn felsefel bir i~erig:i,ve burada karsr-lckinci (anti.immanen lisle) tannbilimsel bir it;erig:i vardir, "ldealizm'tden, gerc;egin nesnelliginin'insan tarafmdan ve insan bakirn noktasmdan yaprlrms tanrtlamasiyla yetinemeyecek derecede mi korkulmaktadir? ldeallzrn ve tekbencilik seytarundan kurtulmak Iein, Tann'nm bekrm noktasma rru basvurmak gerekir? Ve, idealist "Saltrk Tin" soylencesinden kurtulmak icln, "lnsan-drsr ve tarih-drsr bakim noktasi" na bas vurmakla, dinleri asan Tann 'dan baska bir ~y olmayan bit "Tin" kabul etmek i.izere,Alman ideallstlerinin hie olmazsa tari hte ve insan etklnliglnde i~ kin olarak tasarladrklan bir "Tin "in biraklldlgl gorulmez mi?

72

PRAKStS FELSEFESI VE MATERY ALtZM

Stalingil tamrmn lncelemis bulundugumuz 2 ve 3'UncU noktalan, varhkbilimsel ve gnoseolojik bir "ger~ek~i1igi" beHrten noktalar sayilabileceklerine gore, bize bu. tamrnm tam anlarmyla "rnateryalist" sayilabilecek 1 'lnci noktasi i.izerindeki dilsilncemizi kssaca belirtmekten baska bir ~y kalmiyor, Nedir bu blrinci noktanm ic;erigi? tIkin, evrenin her tiirlil "yaraaliscr" ("Cr~ationniste ") gorii.~i.inlin bir reddini i~erlr. Bizi ugra~nracak olan elbette bu fikir degildir. Hit; kusku yok ki Gramsci bu fikri benimser ve ote yandan tanntammazhkla materyalizmin ortusmediklen de bilinir; Bir "materyalist", tanntammazdir, ama blitUn tanntammazlar materyalist olmaktan uzaktrrlar.

oyleyse, "rnateryalizm", daha cok "maddenin tin lizerindeki onceligi' olacaktir; birinln "ilk" oldugu ve kendi i.iri.ini.i olarak obUrlinU dogurdugu anlamma gelir bu", !ster beyin He biline lllskileri irdelensin, ister tarihsel olus'u ve altyapilarla iistyaptlar lliskisin! kavramak soz konusu olsun, tez genel bir onern - tasiyacaktrr. Stalin i~i"n "tarihsel materyalizrn "in, materyalizmin "diyalektlk yontem"le siislenmis genel tezinin tarihe uygulanmasmdan baska bir sey olmadigrm daha once gormllstdk.

1 STALiN.

73

Gramscigil gorufj actsi lcinde Marx'm felsefel degeri, tam, ozgi.in ve bagrmsrz, ama bazrrlanmasi gereken bir dilnya gotUfjUnu tohum ozU durumunda lceren yeni bir tarih anlayisim bulrnus otmaya dayamr; Statingil gori.i'i acisi icindeyse, onun felsefe! degeri, on-Marksist (pre-marxistes) filozoflann gero:;egin bu alaruna uygulamadiklan bir materyalizmin, tarihe yayilmasmdadir, oyleyse, soz konusu alan, Marx'm daha once varolan materyalizmi tllmellestirerek (ve diyalektik yardimryla yetklnlestirerek) tamamlayip tjUl1amlamadlgml, ya da Gramsci'nin dli'iiindilg:il gibi, eski materyalizmin karsismda da kesln otarak ozgun yeni bir felsefe getirip getlrmedlglni bilmektir. Eger yeni bir felsefe soz konusuysa, belki de, Gramsci'nin yaptlgl gibi, -onun bize onerdigi felsefel gorevlerin, yani: sirndlllk ancak ortiiko:;e varolan bu yeni felsefeyi hazirlama ve, bunu yapmak icin, Marksizme haksiz olarak dayatrlmts bulunan materyalist reuizyonun elestlrisini kesin bir sonuca gotlirme gorevlerlnln karsismda acikca crkacak bicirnde, Markslst felsefeyi "materyatist" olarak nitelemekten vazgecmek gerekecektir. Terminoloji onemlidlr, ama, ilkin kuskusuz icerik iizerinde anlasrnak gerekir. Marksizmin felsefenin elestlrel yenidert-kuruhisu, her ne denli "materyalist" sapmanm bir ortadan kaldmlmasmi gerektiriyorsa da, bu isin yeni bireslmde varhklanm siirdilren eski materyaHzm ogelerinin neler otduklannm bellrtllmeslnl de icerdlginl ekleyetim.

BEYtN VE DU~UNCE

genel 0 tarak organi k degi~ i kl iklerde aramaya gotlirlir. Gramsci' nin belirt tigi gibi, onerilen aciklarnalarda en kaba maddesel ogeler ne denli cok ise kanstinhrsa, ki'ii kendini 0 denli cok "materyasit" ve "Marksist" olarak gorecektlr (t.2, p. 156; D.C., p. 168). Yazanrmz bu "dusilnme" blciminin yol ao:;tlgl tuhaf gorU'iler uzerlnde oldukca srk durur, ve bu denli yoksul formilllerln, 0 denli onemli acrklarnalara yol acrnalanna ne denli sasilsa yeridir. ornegin, Feuerbach'm: "insan ne yerse odur." Iormiiliinlin ona esinledigl acrklarnalan gorelirn, Biyolojik bir materyalizm tarafmdan mekanik olarak anlasildig: zaman, bu formlil, Gramsci'ye gore, "yiyeceklerin dli~ilnme biclml uzerlnde dogrudan dogruya belitleyici bir etkisi .01· dugu" anlamma gelir, oyleki, tarihin belirleylci kahbi mutfakta bulunur ve "devrimler de Ylgmlarm beslenmesinin ternel degi'iiklikleriyle ortU'ilirler." Tarihsel dogruluk karst tarattadir, ciinkti, beslenme degi'iiklikterini anlama olanagmi devrimler ve genel olarak tarihsel gelisme verir, Bir Marksist icln, insan kendi toplumsai iliskllerl biltUnlilgUdur. ve - giysi, konut, allenin orgiitlenme tipi, vb, gibi - beslenme de, toplumsal illskller biltlinlUgUnUn disavurumudur (t.2, p. 30; a.c., p. 53). Bu arada, mekanlst ve soyut, q5- zilmsel (analytique) "anhk"m ("entendement") tersme, "diyalektik us" un, somut btitunselliklerin zihlnsel kavramsim amaclayan biresimsel bit dii'ilince oldugunu da belirtelim. orne gin. beslenme tipi, bir "neden" gibi in abstracto (soyut olarak) ahnmarmsttr, bir disavurumu oldugu ve iiretim ili~ kilerlnln de temel "yapi "lanm olusturduklan toplu msal biltllnselllge gonderir. ote yandan, diyalektlk biltiinsellestirme etkinligi "insan ne yerse odur" denebillr, ama, kendi OZ varolusunu ve lclerinde lialtfjtlgl toplumsal i1i'ikiler bicimini Ureterek 2, kendi beslenme tiplnl yaratan ve doniistilrenin insan oldugunu da eklemek gerekir.

Dog-a bilimlerini hie deg:iIse kismen kapsayan soruniardan, ve ilkin bllincle d~iincenin beynin "iiriinii" olduklan fikrinden baslayahrn. FormtiIiln verme tehlikeslyle karst karsiya bulundugu mekanizm ve dogalcrhk izlenimi Uzerinde durrnayahm ve, d~ilncenin biyolojik kosullanmn suurlaII olan kendi gercek suurlan icinde tutuldugu zaman, tezin bilyuk glio:;. llikler cikarmadigun kabul edelim. Aynca, bu formul tam Marksist bir formiil de degildir, ve hatta Marksizmin a-b-c'sini bilmeden de, var gliqle savunulabilir. Bu formillli kuilanan kimseler, Ustelik, en "somut" gerceklikle (tin) onun biyolojik ve sinirsel kosullan arasmda ilisk] kurdugundan, bu formillde ozsel olarak "soyut" bir onermenin soz konusu oldugunu da unuturlar. S5z konusu iliskiyi ddstlnmek icin nedensellik kategorislnden baska bir seye . sahip oirnadiklan zaman, tez, tinsel yasamm antl-Marksist bir "aciklamasi" durumuna gelir, t;linku, mekauist ve karsi-tarihselcl duslinme bicimi, Tin'in yasarn "neden'tlerlnl beyinsel, ya da daha

Boylece , bilincin ve dilsilncenin beynin iiriinleri olduklan yolundaki tezin tam Marksist hlcbir yam yoktur, ve listelik, o:;ogu kez de Marksist gotU>ilere taban cabana karsit bir diisllncenin disavurumudur, Bu tez, ornegin, tUm tinsel etklnlig!n durrnasuu beyinsel bir orselenme, ya da dilpediiz ()IUmle acrkladig: zarnan, "bilimsel" kalir. Bir baska deyislevbu tez insarun dil'ilinebiimesini, ya da artrk duslinememesinl acrklar - flzyoloji icin de bu yerer--, ama onun ne dii~ilndUgUnU, somuttlnsel yasarm ve bu yasarnm .olus'unu kavratmakta yeteneksizdir (t.2, p. 31; a.c., p. 55).

2 ldeologie allemande, Editions Sociales, 1953, p. 12: [Tiirkce bircevirisi icin , bkz: "Seems Yapitlar", a.g.y., e. 1. s. 20.)

~I ,.,

75

INSANIN KtlKENl

Beyln zannm sinirsel etklnliginln, tinsel etkinligin fizyolojik dayana&1 oldugu fikri bir ya na birakihrsa, "maddenin tin Uzerindeki on celi g:i " ndeh Marksizmin felsefesinde ne kalacaktrr? Bir anlamda cok ~ey degil, ama, bu belki de en hakh olarak bagh bulunulan nokta olacaktir: ya'li, cokblcimll tarihsel etkinligi filozoflann Tin adiru verdikleri seye yol acan insanm kendisinin, insanbilimcilerin (antropologlann) lnsanlasrna sureci ya cia antropogenese dedikleri uzun bir dogal evrimln iiriinii oldugu fikri.

Gramsci'nin hicbir metni, gerc;ekten de, onun "canh lnsanal varhklann varolusu'tnu insan tarihinin t;lkl~ noktasi ya da "ongerekirligi" durumuna getiren Marx'm gorili;iinU~ paylasmadrgjru dllsilnmeye izin vermez. Bu canII varhklann "insanal" niteliglnln, dogayla iiiskilerinin hayvansal diinyarun geri kalamyla gercek bir aynm getiren azgiillUgUnde (specificite) aranmasi gerekir. Bu i1i~kinin azgUnlUgU (originalite), insanlann kendi varolu~lanm, kendi liretlm araclanm yaratarak Uretmelerine ve bu illsklnln billneli nitellgtne dayamr; Marx'a, kimsenin tasa eder gorunmedigi su satrrlan da, i~t.e bu yazdmr: "Nerede bir iliski varsa, benim icin vardir. Hayvan hieblr seyle iJj§ki icinde degildir, kisacasi hiebir iliski bilmez. Hayvan lcin, oburleriyle lliskileri, iliski olarak mevcut deglldirler"." Boylece, "insanlann Varligl onlann gereek yasarn siirec;leridir" (Uretken praksisleri ve toplumsal ilisklleri) ve insanlann varhgl bir "bthncli Varhk" til 5. t)yleyse, insanal hayvam Praksisle Bilinc belirler (t.2, p. 28; D.C., p, 52) ve bunlann her lkisi de "insamn bedensel yaplh~I"na baglidrrlar". Bir baska deylsle, kendi oz Tarihini Uretmeye yetenekli bir varhgl doguran, dog:a1 tarihtir. Dysa, insanm dogayla ve obilr insanla diyalektik iliskilerinin gellsrne stlrecl olan bu "Tarih", Gramsci iein insanm kendi etkinligiyle yol ac;tlgi. ve' insan 'di,iij~cesinin bilincine vai"<hg:1 Tin'in

toziiniin ta kendisidir (t.2, p. 195). t)yleyse, Hegelci diJ kullamlarak, dog:anm tarihinin insam blze "kendinde" (tohumun ozi.i durumunda) Tin olarak vredig], ama "kendinde ve kendi icin" (somut olarak gerceklesen, ve kendi birllgine dogru yonelen) Tin durumuna, ancak yapicisi oldugu insan Tarihiyle geldigi soylenebilirdi. Buna gore, "maddenin tin ilzerindeki oncelig:i"nden soz edilirken, yalmzca insamn, kendi oz tarihine sahip olmaya yetenekli blr varlrk olarak, clog-ai tarih tarafmdan "ilretilmls" oldugu fikri disavurulmak istenmls olabilirdi. Eger boyleyse, duzeltllebllecek hiebir ~ey yoktur; ve eger, Marksist "materyalizm"den soz ederken, dllnyamn Tann tarafmdan yaratilmasmm bir soylence oldugunu, 'insarun beyniyle dii:;; Un dU giinU , ve llkin bir doga varligl oldugunu olumlamakla yetinilseydi, karst crkilacak hiebir ijey olmazdi; olsa olsa, burada Marksist "bulgulama"lann degil, ama Marksizmin cok doga] olarak kendlne kattlgl kUltUrel agelerin soz konusu oldugu; ve Marksizmden hie haberdar olmadan da boyle dUijUnUlebilecegi belirtllebillrdl.

TARIHSELCt TiN ANLAYI$I

3 "TUm insan tarihinin ilk kosulu, ister lstemez, eanh insana! varliklann varohisudur. Oy!eyse, ortaya konacak ilk durum, bu bireylerin beden· sel yaprhst VOl bu yaprhsm onlar icin doganm geri kalaruyla kurdugu iliskilerd ir", Ideologie allemande, p. 11. (Turk ce bir cevi risi icin, bkz: "Secme Yaprtlar", a.g.y., s. 19~2(j.)

4 Ideologie allemande, Editions Sociaies, 1953, p. 22 (A.g.y., s. 35-36)

5 Ibid., p. 17 (ibid., s. 26.) .

6 Bu konuda, Marx'm metnine ekledigi onernli nota bakmrz, ldeologie allemande, p. 21: "Insanlarm bir tarihi varihr,c;ilnkii onlar yasamlanrn iiretme zorunda, vff bu i§i gercekte belli bir bicimde yapma zorundadirlar: Bu odev, onlara fizik ya:p!h~la:ri taiafmdan verilmistlr ; trpkr bilincleri gibi. (A.g.Y., s, 35, not: 35.)

Marksizm, dogalei bir Tin (Esprit) anlayrsi degildir, tarihselci bir Tin anlayisidir, Ama bu tarihselcilik, bir tinselcilik (spirituafisme) de degildir; dogalcihgm ,- 1844 elyazmaiannm formilllerini yinelemek gerekirse - "hUmanizmde tamamlanan" kimi gecerli agelerini icins ahr.

Tin'i tarihselci biclrnde kavramak demek, onu kendi oz tarthi arasmdan kendini praksis araciyla lireten insan praksisine organik baknndan bagh olarak goz onllnde bul undurmak demektir. Insan praksis ve billnctir, dernistik; oyleyse - Marx'm yaprtmda kesin C;ozUmsi.iz kalan - sorun, praksisle insan bilincinin, boylece tarihsel olus'u dogurmak ilzere, birbirIerine organik olarak nasll baglandiklanrn bHme sorunudur. Bu teori ve pratik -iliskileri sorunu, ve daha genel olarak altyapi ve iistyapliar iliskileri sorunu, Marksizmin yeni bir gellsmesine Gramsci'nin en kesin katkida bulundugu sorunlardan biridir. Bu llisklleri dogru olarak anlamak demek, insan ve tarih teorisi olarak Marksizmi bir ozgiirliik felsefesi durumuna getirmek, insamn oznellik ve yarancihguu kavramak demektir. Bu da, "tiim praksis felsefesinin hareket noktast", "annma ugragl"mn '(t.2, p.4D; D.C., p. 64); yani durumu aydmlatan ve onu altUst eden yeni bir praksise eevrilen bilinclenme -'ve tecrik hazrrlarna ugragmm belirlenimidir olumlamasma gotiirilr. Insanm varhgl ya da durumu demek, dogayla ve baskastyla, onun oznel merkezi oldugu top\umsal lliskller bUtUnliigU

7G

77

demektir; ne oldugu ve ne istedigi konusunda edindigi bilince gore, insan bu varllgl kendi etklnliglyle donii~tiiriir. lnsan, Urettigi nesnelerden ve onlan iclerinde iirettigi toplumsal iliskilerden aynlmaz, dogal bir varhk oldugu lein, soz konusu varhk da "maddesel"dir. lnsan, yaratrcihgr bu toplumsal ve tarihsel "maddesellik" uzerine edindlgl billneten, ve onu kendileri araciyla aijtlgl ereklerden aynlamaz olan oznel bir varhktir (1.2, p, 29; O.C., p. 52). Boyle blr bakrs aO:;ISI iclnde, maddenin tin Uzerindeki onceligi ne anlama gelebilirdi? lnsan, belli bir toplum Uyeleri arasmda varolan toplumsal illskiler bUtUnlUgU oldugundan, "madde" de iiretim icln toplumsal olarak orgUtiellmiij dogal gilo:;ler biitiinlUgi.inden, insan Uriinleri ve toplumsal Uretim iliskllerl dUnyasmdan baska bir sey olamazdi. Ve onu, lcinde yasamak ve dontlstilrmek iizere , durumlannm bilincine insanlann kendileri araciyla vardrklan tinsel ya da listyapisal giicler bi.itiinIUglinden aytrmak da soz konusu olamazdi. Niteligi nicelikten, ozgUrli.igil zorunluluktan, ustyaprlan altyaprdan, teoriyi p'ratikten ayrrmak, soz konusu olarnazdi (t.2, p. 37; D.C., p, 60).

Boylece, insan, tarihi boyunca olusturdugu teknik ve zihinsel aletler araciyla, "Madde" He diyalektik iliski iclnde, oznel bir toplumsal varhknr, Felsefenin gorevi, bu lliskiyi dUijUnmek, ya da bir gero:;ek anlayrsr hazrrlarnaktir. Marksizmin felsefesl, "madde"nin onceligini mi, "tin"in onceligini mi o!umlayacak; bir idealizm mi, yoksa bir materyalizm mi olacak? ote yandan, bu gero:;ekligin yapi bakrmmdan blrliglnl mi, ikiJigini' mi koyaeak; bir tekcillk mi, yoksa blr ikicilik ml olacak? Ya da, Marksizrnin feisefesinin i:izgiinlUgli, Gramsci'nin dedigi gibi, daha cok materyalizm ve tinselcllik karsithgrm asmaya rm dayanacak? "Hegel... diiijiinee yasarmnm iki ugragml, materyalizm He tinselclllgi diyalektik olarak blrlestirdi, ama blreslm "tepe iistii yUriiyen bir insan" oldu. Hegel'in sllrdiiriiciilerl, bu birligi yok ettiler ... Praksls felsefesi, kurucusu arasm dan , biitiin bu Hegelcilik, Feuerbahcihk, Fransiz materyalizmi deneyini yeniden yasadi ve diyalektik birlik bire sirnlni: "Bacaklan iistiinde yiiriiyen insan": yeniden kurdu" (t.2, p.87; O.C., p. 90). Bu "diyalektik birlik"in ne anlama geld igini iyi anlayahm. Diyalektik, karsitlann birlik ya da i:izdeijligidir. Burada, karsrtlar, insanla doga, etkin!ikle "madde", dilsunceyle varhk, i:izneyle nesnedirler. Bunlann ilisktlerlni diyalektik olarak dlisllnrnek demek, ugraklann catrsmasim, karsithgnu unutrnadan, insanla dog:anm birligini kavramak demektir. Tinselcilik yalmzkaIijlthgl kavrar, dogGlelhk birligi kavrar, ama kaI!jltligl bllmezden gelir. Peki ama, kal"§ltlarm birligi diisiiniiJemez, ve birlige aneak terimlerden birini ortadan kaidiiarak eri~en Ge~itli

tskcilik biclmleri yamlgisma diismekten kacmilamaz rmydi? lnsanm duo suncesini, etkin1igini, oznelligini ortadan kaldirahm, elimizde materyalist bir tekcilik ve on -elestirel bir varhkblllrn kalacaktir; varhgl, dogaYI, "madde"yi, nesneyi ortadan kaldirahm, elimizde tinselci bir tekcllik ve idealist bir varhkbillm kalacaktir, Praksis felsefesi bir tekcillk olacakbr. Ama, sorar Gramsci: "Bu durumda "tekcilik" terimi ne anlama geleeektir? Ne materyalist tekcilik, ne de idealist tekcilik, arna somut tarihscl eylemdeki karsrtlann ozde*ligi, yani orgiltlenmls (tarlhsellesmis} bellrli bir "madde"ye: insan tarafmdan donU~tUrillmliij bulunan dogaya o:;oziilmezcesine bagll somut tnsan etkinligi [tin-tarih) anlamma" (t.2, p.44; O.C., p. 69). Marksist tarlhselclllgin blresiml, iste boyle olrnahdir:

"Bacaklan i.istiinde yUrUyen insan". Doganm nesnel varolusunu elestirel bir bieimde tamtlayarak, ve insarun dogal kokeni materyalist tezini yineleyerek, onu tepe iistu yurutrnemeyl gi.ivenee altmda alnus bulunuyoruz. Bize de, lnsan tarihine uygulanmca, "madde .. in onceligi" formiiliinUn, kavrarms bulundugumuz somut birlijii bozdugunu ve, Marksist tarih teorisine karsrt, metafizik ve mekanist bir felsefe getirdigini sdylemekten baska bir sey kalrntyor.

MARKstZMiN KARiKATuRu

Oercekten de, maddenin oneeligi og-retisi genellikle her tiirlii "ikicilik"i distaladrgmdan, az eok tutarh bir bicimde, tin maddenin bir devinim blcirni olarak tamrnlandigi icin, ya da aneak maddenin bir yansisi olarak ona herhangi bir i:izgijllUk tamndrg; olcilde, "madde"yi tek gerceklik durumuna getiren metafizik bir "tekcilik" kurma yoluna gidllmlstlr. a zaman i:iz (gero:;ek varhk) ve gori.inliij iliskllerl denilen cerceve i~inde devinilir. Eger "gercek varhk - madde" biyolojik olarak tarumlarnrsa, ., oncelik" i n in oturnlanrnasr, golgeolaycihga (epiphenomenisme) gotilrllr; eger ekonornik yasam olarak tanimlarnrsa, Marksizmin, ekonomik belirlenimeilik (determinisme economique) olan 0 karikatUrii elde edilir (t.2, p.13; O.C., p.33). Bu metafjzik ve bu materyalist mekanizrn, nedense bilimsel olarak adlandmlan ,"belirlenimci" _ bir tarih gtiriiijiine gotiiri.irler. Madde ya da ekonomi, insanal olus'un (deuenir humain) "nedeni" olarak tasarlamr ve, insan lstenclerl lizerinde drsardan etkili olan, sozde aerklaYlCI bir yasa aras tml maya' baslarur. Materya!ist metafizik, boylace bizi tannbilimin imrenilccek hicblr yaruolmayan bir gsrcek ve olus anlayisma geri goti.iriir: Tann ya da Madde, aym seydir, ve insan bir sey (nesne)

7S

7el

durumuna, insan dl~1 bir giicun basit aleti durumuna donti~tUrUlm~tiir. Marksizmin amansiz dusmani durumuna geldikten sonra, Croce, onu bu yavan metafizige indirgeyecektir. Ama, bu lndirgeme, ~e§itli derecelerde, Marx'm kimi art cilan (epigones) arasmda da goriillir. Gramscl'nin tum elestirel etkinli~i bu anti-Marksist metaflaige karsidir ve, Markslztni yilksek kUltiir iizerinde hegernonyasnu kurmaya yetenekli bir felsefe durumuna getirmek icin, durmadan onu yikmaya calrsacaknr, Gramscigil altyapi ve iistyapilar ilisklsl teorlsi ve dstyapilarda basit "goriin~ler"den, gercek "varhgm" yansimalanndan baska bir ljey gormeyen kaba yorumIama uzerindeki elestlrlsl, bu bakrmdan cok onemlldir. Belki, Gramsci'nin elestirdigi Plekhanov ya da Bukharin gibi "ortodoks"lann, onlar iI.in Marksizmin felsefesi olan materyalizmin eski materyalizm degil, ama "metafizik" dlisilnce yonternl yerine dlyalektik yontemi ge9iren, oyleyse artrk "mekanist' olmayan, vb, y~ni bir materyalizm oldugunu belirtmeye ozen gooterdiklerl, dolayisryla, Gramsci'nin elestlrilerinln ancak eski materyaliz me karsi gecerli, yenisine karst gereksiz oIduklan ileIi slirlllecek. Gramsci'nin tezi, "ortodoks"lann materyalizmde yaptiklan "diyalektik" diizeltmelerin, bu ogretinin "metafizik" niteliginde hicbir lieyi degiljtirmedikleridir 7• Belki Marx'm yaprtmda yatan felsefenin, elestirmis bulunduitUmuz 0 materyalist tekcllik ya da belirlenimcilikle hieblr llglsi olmadlgl da "lleri siirillecek". Ama, bu kez, artrk Gramsci'ye bir itiraz soz konusu deg:ildir, onun biltiin sonuclanyla blrlikte kabul ettirmek istedigi tezin ta ksndisidir bu: materyalist metafizik, Marksizmin felsefesi degildir.

SONUC:

dnce sozciikler lizerinde anlasmak gerektigi dogrudur; Gramsci, yeni felsefenin doguljunda " materyalizm "in samldigr gibi basrold oynamadigmr gosterirken, "materyalizm"den yalruzca kendi sil~1 sikiya felsefel teknik anlarrunda, Lange'nin, Marksizmi dlljtaladlg:l ve 'Feuerbach'i ancak ceklncelerle Irdeledigl, bu nedenle de Gramsci'nirs begendil!:i Materyalizmin Tarihi* adh yapitinda benimsedigi anlamda soz etmek ister.

Gramsci, "materyalizrn" sozciigiinUn 90k daha genis bir anlam kazandrgim ve, Marx'm yandaslannm yazilannda da olrnak mere, en yaygm olan kabuli.in, lste bu kiil tii rei kabul oldugunu -bilmez ,degildir. Bu genls anlamda, "materyaIizm", dinsel tinselciligln karsitrdrr, 0 zaman, ozsel olarak, dinsel yasarn gOrUljiini.in reddi soz konusudur: "materyaiist", yasamm amacuu cennette degil, ama bu diinyada bulrnak isteyen, dinsel aljkmhgl reddeden kilji demektir, Bu ilk noktayia baglantr icinde, sozcuk,' degerl~r ve eylem alanmda da bir anlam kazanacaktrr. Eylemden uzak, sonunda' brktmci duygusal bir bossozler Ylglnl icinde yitip giden, tarihsel ger~eklikten yoksun, "askm" idealler vardtr. Buna karsihk, gereek eyJem adammda gortilen ve erdem profesorlerlnin, Ideal ve Olrnasr-gereken uzmanlarmm hepten yoksun bulunduklan 0 somut ve insan yasarmnm gercek diizenleme duyusunu iceren, degerleri gercekci bir yasarna blclml vardir. 6yleyse, yalmz aydmhkIar felsefesi ve XVIII. yiizyd duyumculugu (sensualisrne) de gil, ama data genel bir bicimde ickinci (immancntiste) egilimdeki her felsefe materyalist olarak nitelenecektir. drnegin Spinoza' run ttimtannci h gl (pan theisme), ornegin Hegel'in ickinclli gi gibL Bu sozi.i edilen materyalizm, turn modern yasam ve diinya gOrUljiinden, Ronesans ve Reformla biiyilk blr gelisme gosteren, yucellmnoktasi Hegel alan ve Marksizmin elestlrel dorugu oldugu modern ickinlik (immanence) felsefelerine yol acan entelektiiel ve moral reform deviniminden aynlamaz, Eger iyi dlisilnilllirse , boyle cok genls blr bictrnde annan sozcugUn, dar anlamda (XVIII. yUzyIi anlarrunda) materyalist felsefeyi, Tannnm kurgul OIumUne8 ! yol acan klasik Alman felsefeslni ve ensonu genellikle Hiimanizrna cinsil (generique) terimiyle adlandmlan ve son derece farkh filozoflarda kendini gosteren ethik, politik ve felsefel fikirler biitiinliigiinu kapsadigi anlasihr, Feuerbach'm insanbilimsel {anthropologique} .. felsefesi, bu materyalizmin, daha 0 zamandan, iclnde dinsel yabancilasma elestlrlsinln (tanntammazlik), Hegelci idealist kurgu elestlrisinin (materyalizm) ve insamn kehdini biitUnseJ blr gerceklestlrme (recuperation integrale) ethigirun birleljtigi cok koktsnci bir biclmdlr. Ama, e~er "materyalizm" bu cok genilj anlama sahipse, sonunda Marksizmin aogacagl felsefel akrrniar bUtiinliigunii de adlandmr. Marx'm kendi yeni felsefesinin bakrm noktasmr, kurgui felsefenin cahsmasiyla yetklnlesmls ve hiimanizmayla ortiiljen materyalizmin bakim noktasr olarak niteledigl Kutsal Aile'tlin iinlil bir

7 Markslzmln felsefesini materyalizmle ozdeslestlren herhangi bir MARX yandasmm, ~u ya da bu tikel onermeyi yetkiyle hazrrlayabil-

meslni elbette drstalamaz bu. I

* Soz konusu yaprt, Doc, Dr. AH1IET ARSLAN tarafmdan Tiirkceye cevrilrnis ve bir boliimii de yayinlanmis bulunuyor. Bakz:

FRIEDRiCH ALBERT LANGE, "Materyalizrnin Tarihi ve Giiniimiiz· deki Anlarnmm Elestirisi", Birinci Cilt (Baslangictan Kant'a kadar), Ege Oniversitesi Edebiyat Fakiitlesi Yaymlan No: 7, izmir,1982, -c :

8 Bkz: GRAUDY, Dieu est mort, Etude sur Hegel.

80

81

ruetnini 9 almtrlayan Gramsci, bu metnin Markslzrnln tiiriimUni.i lyl anlama olanag: verdigini diisiiniir, Vc daha once de aktanlrms bulunan ijU tiimceyi, iste 0 zarnan ekler: "Cerci bu yctklnlesmelerle, eski materyalizmden, folsefel gercekcillkton baska do. bir sey kalmaz" (t.2, p. 43; O.C., p. 68).

Grenoble. Ehim 196.5.

METiNLERDEN SE<;MELER

~ Edi ::O:IS Costes, Oeuvres ohilosophiaues, t. II, p. 224. "Metaflzik, kur:~unun calismasryla yetklnlesrnis ve hiimanizmayla ortilsen mater::ajitt~1 ka{~lsLnda kosin olarak ycnik diisccektir". (Tiirkce bir cevirisi

icin. l>l:z: "Kutsal Aile". a.g.y., s. 101.) ,

____________________ 1 _

FELSEFE ILE T ARiHIN OZDE~LE~MESj:

T ARiHSELCILlK

KENDiLlCtNDEN FELSEFEDEN ELE';;TtREL FELSEFEYE VE EDILGENLtKTEN oZERKLiCE

Bu metinieri, Gramsci'nin Oeuvres choisies'sinden [Secrne Yapitlar) sectik (Editions Socia1es, 1959. Qevirenler, Gilbert Moget veArmand Monjo). Bashklar ve alt-bashklar tarafmuzdan eklenmistlr. Girlslmizde (Sunus) ycrumladrgirmz ve ailntliadlglmlz metinlerin kimileri bu seekide yer almamaktadu. Biz bu se~kiyi, giri~te kendi baslanna incelenmeyen konular yoresinde dUzenledik. Boylece, bu secmeler, teoretik bakimdan g6z 6nlinde bulundurulan felsefeyi tammlamayi amaclayan giri~imizi tamamlamakla birlikte, kendi kendine yeten tutarh bir btitUnliik de olusturuyar. Gercekten de, sonlan ister istemez tarihsel Diyolektigin irdelenmesine varacak alan felsefe He tarihin, teori ite pratiIl;in birlig:i konulandir bu konular.

(gevirenin notu: Gramscl'nin soz konusu Secme Yaptllor'mm (Oeuvres choisies], bu seckldeki tUm ahntilann kaynagi olan ve iki alt-bolumden olusan ilk b6liimii, Problemes du materialisme historique (Tarihsel Materyallzmin Sorunlan), saym Adnan "Cemgil tarafmdan, Felsefe ve Politika Sorunlart ba~hglyla (Payel Yaymlan, istanbul, 1975) Tilrkceye cevnlmlstlr,

Soz konusu Tlirkce cevlrlyl elinde bulunduran okura yardirncr olmak u;ere, bu see k ideki secrnelerde O. C. harfleriyle Fransizca cevirlye yapilan gondermelere, F.P.S. harfleriyle, ~ah~mamlZda yararlandigumz Ttirk<;e cevlriye yapilan gondermeleri de ekliyoruz.)

Feisefenin, belirli bir uzman bllginler ya da Ielsefel bir sistem kuran meslekten fiJozoflar takimma i:izgUn entclektiiel etkinlik oldugu icin, cok gtiC; blr sey oldugu yolundaki son derece yaygm onyargryi yikmak gerekir. oyleyse, en basta, 0 "herkese" ozgii "kendillglnden felsefe"nin, yani: 1) kuskusuz yalmzca dilbilgisi bakimmdan icerikten yoksun sozcuklerln degiJ, ama belirli kavrayis (notions) ve kavramlann (concepts) bir biitlinIiigU alan dilin kendinde; 2) ortakduyu ve sag:duyuda; 3) halk dininde ve oyleyse ayrn zamanda genel olarak "Iolklor" denilen sey ieinde toplanrms bulunan tllm lnanclar, boslnanclar, karular, gorii~ ve davranis blcimlerinde ickin bulunan felsefenin srmrlanm ve niteliklerini tammlayarak. biltiln insanlann "fllozof" olduklanrn tamtlamak gerekir.

Herkesin, gerci kendine gore ve bilinesiz bir bicimde, filozof oldugu tamtland rktansonra, -~iinkU herhangi bir entelektiiel etklnligln en kUC;Uk belirtisinde, i:irnegin dilde bile, belirli bir dUnya g6rii$U iekindir, - elestln ve billne ugragl alan lkinci ugraga, yani $U soruya geellir: dUljilndUgii ~ey Uzerinde elestirel bir bllinci olmaksizin, birlik kaygis: cekmekslzin ve kosullara uyarak "dusunrnek'trni, bir baska deyisle, cevre tarafmdan, yani her insanm bilincli dUnyaya girer girinez iclerine kendiliginden siiriik lendigi (ve kendi koy y a da iii olabilen, koklerl c;evre kilisesinde VB Katolik papaz ya da "bilgeligi" yasa gibiolan ataerkil babamn, bUyUciilerin bilimi kcndisine kaht kalan yaslt kadm ya da kendi OZ budalahk ve etkisizligi lcinde hircmlasan kii~Uk aydmm "entelektUel etkinlik"inde bulunabi!en) o 90k saytdaki.toplumsal gruplardan biri tarafmdan "dayatilan" blr diinya

84

O.C.,p.17 F.P.S., s. 17.

Isgml gostere gi de aym derecede dogru olacaktir. Blr dilln yalrnzca bir lehceslni konusan ya da ulusal dlli az cok lyl anlayan klmseler, dilnya tarihlni egemenligi altma alan bUyilk dusunce akimlan karsrsmda, zorunlu olarak, fosillesmis , I;agdl~', az eok smtrh ve tasrah bir diinya sezgisine benzerler. Crkarlan srmrh, az cok korporatif ya cia ekonomist cikarlar olarak kaJacak, ama tilmel crkarlar olmayacaklardir, yc~itli kiiltiirel yasarnlarla ililiki kurmak icin eger blrcok yabanci dil ogrenmek her zarnan olanakh degilse, en azmdan kendi ulusal dilini iyi ogrenmek gerekir. Bilytik bir kill till' bir baska bUyUk killtUriln diline cevrileblllr, yani tanhsel bakundan zen gin ve karmasik, bUyUk bir ulusal dil, herhangi bir baska biiyUk killtUril yansitabilir, sonunda bir dUnya dili olabilir. Ama, bir lehce ayni lieyi yapamaz.

gi:jrii~ilne "katilmak'tnu daha iyldir ; yoksa, kendi OZ diinya goril~iinil billncIi olarak ve elestirel bir tutumla hazirlamak ve oyleyse, kendi 02 beynini isleterek, kendi oz etkinlik alamru secmek, dllnya tarihinin olusumuna etken olarak katrlmak, kendi 02 ki!?iligine kendi dismda vurulan bir damgayi edilgen olarak kabul edecek yerde, kendi oz yol gOsterieisi olmak

TARtHSELCi BIR "KENOINt BtL"

Kendi 07. diinya giirli~il bakimmdan, insan her zaman belli bir topluluj';"un, ve tam tamma da aym bir diiiiilnme ve eyleme blcimini paylasan toplumsal i.i~dNi bit araya getiren toplulugun mahdu, lnsan her zaman herhangi blr uygunculugun (conformise} uyguncusu, her zarnan Ylgm.insan ya da kolcktlf insandrr. Sorun sudur: bir bireyin bagh bulundugu uygunculuk. iiyosi oldugu Ylgm·jnsan, hangl tarihsel tiptendir? Dunya gorUiiU c!l'~ l i rel ve tu tarh degil, am a i<; i ode bulunulan ana ba~h ve birlikten yoksun oldu ~u zarnan, insan ayru anda bir Ylgm-insanlar I;oklugunun Iiyesidlr. Id'iiligi tuhaf hir bielmde karman connan gorUnUr: onda hem rnagara insamrun ogeleri, hem de en modern ve en ileri bilim ilkeleri; hem biitiin ge<;mili tarihscl evrelerin aemaeak biclmde bolgecl onyargrlan, horn ric insan tilriinun kendi diinyasal birligini gorceklestirecegi zaman sanip n!aeagl gelocegin bir felsefesinin sezgtleri, hep_ bir arada bulunur. !-:,.'ndi oz dilnya gorUl'jUnli elestlrmek, 0 halde, onu blrlestlricl ve tutarh hir dururna getirmek ve en ileri dUnya dilsilnceslnin erisrnis bulundugu noktaya ytlkseltmok anlarmna gellr. oyleyse, halk fcJsefesinde donmus katrnanlnsmalnr b!raktJgl olcilde, 0 gUne degin hazirlanrms bulunan tiim frlser en in clestlrilmesi de deme kt ir bu. Elestircl hazirlamamn C;lklii noktasr, gcrc;(>kten ne olundugunun bilincidir, slmdiye degin gelisrnis ve hcplruizdc bir diJkUmli yapilmaksrzin kabul edilen pek eok izler birakrms oulunan tarihsel siirec Urlinil oiarak tasarianan bit "kendinl bil"dir. Iste,

O.C., p. 19 F.P.S., 8. 19.

MESLEKTEN FiLOZOF

en basta bu diikllmii yaprnak gorekir,

,O:c .. p. 18 P.P.S., 8. 18.

Biitun insanlarm "fiIozof" olduklan, yani meslekten ya da "te knisyen" fi lozoflarla obilr insanlar arasmda "nitel' hir fark degil, ama yalmzca "nicel" bir lark bulundugu i1keleri konduktan soma (ve bu durumda, niceligin, aritmetik bir miktar anlarmyla kanstmlamayacak tikel bir anlarrn vardrr, 9UnkU bu sozcck az cok "tiirdeslik", "tutarhhk", "mantiksal olanaklar" (Iogieita), vb, (yani bircok nitel oge) belirtlr}, farkm neye dayandrgrm da gorrnek gerekir. Boylece, her dlisilnce egilimine, her gene! yonellme, vb., ve hatta her "dunya ve yasam goril~il"ne "fe!sefe" adnu vermek dogru olmayacaktrr, Diiz lscilere bakarak, fllozof, "nitelikli bir isci" olarak adlanmlabilecektir, ama bu aciklama da tam degildir, <;i.inkil sanayide, dilz isciyle nitelikli iseiden baska, meslegl yalrnz pratik bakrmdan dcgil, ama teorik ve tarihscl bakimdan da bilen miihendls vat(hr. Meslektcn ya da tcknisycn filozof, yalmzca obiir insanlardan daha mantikh, daha tutarh, daha dizgell "dilsiinmek'tle kalmaz, ama biltiln diisiince tarihini de billr,_ yani dii~i.incenin, kendisine degin gecirmis bulundu~u g:c1i~mcrlin nedenini anlamaya yetencklidir, ve sorunlan. en yiiksck dcreccdo (,'ozlim girislmlcrindcn gectikten sonra bulunduklan noktada ycnidcn ell' alabilocck gi.i<;tcdir, vb. Cesitli bilimsel alanlarda uzrnanlar taranudun g0slcri!('1l etkinligi, rneslekten ya da teknisyen fiJozof, dlisilnce alarunda gostcrir.

DIL V E TUj\,IEL

E~er her (Win bir di.inya gorU~U ve blr kultilriin ogelcrini i<;crdli;'l dogruys:l, horkcsin dilinin onun diinya gorliliUniin az cokbuyuk karmasik-

87

Uzman filozofla obiir uzmanlar arasrnda gene de bir lark 'vardir: uzman filozof obUt insanlara obUr uamanlardan daha cok yaklasrr. Filozof karikatiiriinun kokenlnde, uzman filozofla ohUr bilim uzmanlan arasmda kurulan benzesim yatar. Cercekten de, biitiin obilr insanlar gorgUl" ("em]?iriq.ues") bocekbilimci (~mfomQ(Qgistes) olmaksizin Il2JX!IDJ blr bocekbiltmcl, obur insanlann bliyilk bollimU trigonometrlyle ugra1imak. sizm bir trigonometri uzmani, vb. dii1iiinUlebilir. (Cok lncelmls, cok uzmanlasrms, zorunlu, ama gene de "herkese ozgu" olmayan bllirnler bulunabilir), ama aym zamanda fllozof da olmayan, dii1iunmek tam da insan olarak insana ozgU bir i.!j oldugu Icln (hastahkbilimsel baksmdan budala olmadikca] dii1iUnmeyen hlcbir insan dilsiiniilernez,

mnm, yani aydmlarm ve yiiksek kUltliriin dUnya gorU.!jiini.in engelledigini daha baslangreta [ortlik bir bieimde) tasarlayarak, yanhs yol tutuyor. Gerceklikta, bu dizgeler }1.gmlarca bilinmez ve onlann diislinme ve eyleme blcimlerl Uzerinde de hicbir dogrudan etkileri yoktur. Ger9i bu dizgelerin hiebir tarihsel etkilerl olmadig, anlamsna gelmez bu: ama, bu etki baska tiirden blr etkidir. Bu dizgeler halk YIg:mlan Uzerinde dissal politik gU~ olarak, yonetlci smrflann bag:lantl glicli ogesi olarak, oyleyse, halk YI· ~nlan lizerinde, onlarm diinya ve yasam konusunda tohumsal ve dagunk bir blcimde dii~Undlikleri seyln derin dirimsel dornlsilrn mayasi gibi olumIII bir etkide bulunrnaksizm, bu Ylgmlann o7.giin djj~iincesini olumsuz bir bieimde simrlayan dissal bir hegemonyaya ba~:lmhhk ogesi olarak etkiler.

O.C" p. 46 F.P. S., s. <13.

Ortahduyu ue dinler.

BiR ORTAKDUYU ELE~TtRtStNDEN HAREKET EThlEK

Ortakduyunun bashca 6geJeri dinler tarafmdan saglanml~lardlr ve bundan 6ti.irU de ortakduyuyla din arasmdaki iliski , ortakduyuyla aydinlann felsefel dizgesi arasrdaki iliskiden 90k daha srkidir. Ama, din bakrmmdan da elestlrel bir aynm yapmak gerekir, Her din, hatta Kntolik dini bile (eger kendi "yi.izeysel" birligln] korumak iein, ulusal killseler ve toplumsai katmanlasmalar biciminde parcalanmamak icln gosterdigi eabalar dllsilntili.irse, hatta ozelllkle Katolik din! diyelim} gercekllkte bir farkh ve 90gu kez geli~ik dinler coklugudur: bir k6ylUier Katolikligi, bir kentsel lsciler ve kiiciik-burjuvalar Katolikligi, bir kadmlar Katollkllg] ve bir de tspki obllrleri gibi alaca bulaca ve birilkten yoksun bit aydmlar Katollkligi vardrr, Ama, ortakduyu lizerinde, yalmzca buglin varolan bu cesltll Katolikliklerin en kaba ve en az islenmls biclmleri etkide bulunmaz: daha onceki dinlerin ve glincelKatolikligin daha oncekl bleimlerinin de, sapkm mezhepli (hcrctiques) halk hareketlerlnin de, ge9mi~ dlnlere bagh bilimsel bosinanclann da, vb., etkileri olmustur ve gilncel ortakduyunun olusturucu ogeleri arasmda bunlar da yer ahrlar. Ortakduyuda "gercekci" , materyalist ogeler, yani dolayimsiz ham duyum i.irlinii ag)r basar ve bu da dinsel ogeyle celismez, tam tersine, ona uygun dliser; ama, "bos inanlara dayanan" , elestlrel-olmayan ' ogelercir bu ogeler. ifite ilk in Hall; lcin. EI· hitobt tarafmdan simgelenen bir tehIike: bu kitap - ortakduyunun hilla Batlamyusgil, lnsanbiclmcl (an th ropo morph ique), insanir;inci (anthropoccntrique} blr anlayrsta ctlamasmr bo"r9lu bulundugu - bu elcFitird· olmayan ogcleri hillmsel bakrmdanielestirecek yerde, onlan cogu kez dogruJamaktadlr.

ozsel olarak, meslekten entelektUel olmayan bir okurlar topluluguna yonelik Halk lr;in Elkitabll gibi bir cahsma, "folozof-olmayanlann felseIesi", yani moral ortalama insan blreyliglnin lclerinde ge1i~tigi cesitli toplumsal ve kiiltllrel cevreler tarafmdan elestlrel -olmayan bir blclmde sogurulmu!i bulunan dUnya go~U olan ortakduyu felsefesinin elestlrel t;ozi.imlemesinden hareket etmeliydi. Ortakduyu, siiremde ve uzamda (zamanda ve makanda) ozdes, tek hir anlayss deg:ildir: felsefenin "folk. lor'tudur 0, ve folklor gibi de, saytsiz bicirnler gosterlr: temel ve en belirtici ozclligi (hatta her beyin dlizeyinde bile) parcah, haglantlSlZ, tutarsiz, felsefesi oldugu Ylgmm toplumsaI ve kiiltiirel durumuna uygun bir anlayis olmaktir, Tarihte ti.irdefi bir toplumsal grup hazlIlandlgl zaman, tilrdes yani bagiantlil ve dizgeli bir felsefe de hazirlarur, ve ortakduyuya karst hazirlarnr,

Halk ir;in Btkitabi; halk yigmlannm Qzgiin bir felsefesinin bu hazirlanrnasim, geleneksel biiyUk felsefel dizgelerin ve yiiksek rahlplar simn di-

1 N. Bukharin'in, ilk kez 1921'de 1\1oskova'da yayrmlanan Halle lctn Elhitabi, Gramsci kendi cahsmasi icln biiyiik bit olasihk la kitabm Fransizca qevirisinden yararlanrmsnr: N. BOT..[KHARINE, La Theorie tIll materialisme historiquc (Manuel de Sociologic i\larxiste). ("Tarih .. scl ?lIaterya1izmin Teorisi (Marksist Toplumbilim Elkitabrr'"}

89

Ortakduyunun bir elestlrisinden harekst edecek yerde, fe!sefel sis.

ternleri elestlren Hall: lcin Elkitabl konusunda yukarda soylenenler, yon. tcmbilimsel ve belli smirlar icinde geeerli bit imleme (notation) olarak anlasrlmahdir. Kuskusuz, aydinlann felsefel dlzgelerinin elestlrislnln savksaklanrnasr gerektigi anlamma gelmez bu. Bir YIgm ogesi, bireysel olarak, ortakduyuyu ele i?ti reI yoldan ~tlgl zaman, boyleca yeni blr felsefeyi kabul etrnls olur: ve bu da, bir praksls fabfesi ': aciklamasmda, geleneksel fe1:sefelerle polamigi zorunlu bir dururna getirir. Daha da iyisi, e~ilimsel Ylgm felsefesi nitellgiyle, praksis felsefesi ancak polemik bir bicim altinda, btr surek!i savasim biciml altinda di.i1jiiniilebilir. Ama gene de, hareket noktasi her zaman, ideolojik baklmdan tiirde1jle1jtirilmesi gereken YI~mm kediliginden felsefesi olan ortakduyu olmahdir ( ... )

Croce'nin "ortakduyu" karsrsmdaki tutumu, acik gibi gorunmuyor, Crocede, her insanm bir folozof oldugu onermesi, ortakduyuya iliskin yargisi i.izerinde 90k agu basar. Denebilir ki, Croce, kimi felsefel onermelerin ortakduyu tarafmdan paylasildrgun gormekten 90gu kez zevk almaktadir, ama, bu olgunun sornut anlami ne olabilir? Ortakduyu, birhirini tutmayan goruslerln, ieinde ne istenirse bulunabiiecegt karrnakansrk bir katismacidrr {agregat}. Aynca, Croca'nin ortakduyu karstsmdaki bu tutu. mu, ulusal -halksal acidan verimli bir kiiltilr anlayisma, yani tarlhe daha somut bir bicimde uygun bir felsefe anlayisma da yol acmarmstir - kaldi ki, bu ls de ancak praksis felsefesinde olabilir ( ... )

Ortakduyuya ve ortakduyu inanclanmn saglamhgma bir amstrrrnayla Marx'ta SJk sik karsilasrhr, Ama, bu lnanclarm i~eriginin ge9crliligine degil, yalruzca bicimsel gi.i9!iililklerine ve dolayistyla, davrams kurallan olusturduklan zaman ,buyurucu niteliklerlne bir amstrrma s'>z konusudur, Bu amstrrmalarda, torsine, ortiik olarak, yeni halk inanclanmn, yani yeni bir ortakduyunun, ve dolayrsiyla gelcneksel inanclann glicii vo buyurucu niteligiyle koklerinl halk bilincinden alan yeni bir kiiltur ve yeni bir felsefenin zorunlulugunun olumlanmasi icklndlr.

O. C., p.l 2~. I.:.';.

F.P.S., 5.H;, iso.

ORTAKDUYUNUN SA(iLA.\.{ QEKtRDEC!

Y ADA "SAGDUYU"

Yepyeni bir orta/~duyu yaratmall

Gcnellikle"ortakduyu" ya da "sagduyu" adi verilen seyin de~eri tastamam neye dayamr? Yalruzca ortakduyunun, gorci ortiik olarak, nedensellik ilkesinden yararlanmasma deilil, ama cok daha smirh olarak, blr dlzl yargida, ortakduyunun dogru, basit ve koiay nedeni saptamasma, ve metafizigin sozde-derln, sozde-bilimsel, vb. inee kurnazhk ve giz!eriyle kendi yolundan saprnamasma. "Ortakduyu", Kutsal Kitap ve Aristot.eles tarafmdan simgelenen yctke (otorite) ilkesine karst savasmak lstendigi sirada, XVII. ve XVIII. yuzyallarda, goklere cikanlrnaktan geri kalamazdr, Gercekten de, "ortakduyu "da, gorgUl ve smith bir bicun altmdu da olsa, belli bir "deneyimcilik" ve gen;egin dogrudan gozlemlcnmesl diizcsl (dozu) bulundugu ortaya kondu. Bugun de, durumun dcgi!?mi!? bulunmasina ve bugiinkii "ortakduyu"nun kendi oziinlii degorinde cok daha SIIJlfII olmasma karsm, bcnzcr iliskilerde, ortakduyu konusunda ayrn deger yargisiyla karsilasrlmaktadrr,

Buraya degin soylenenler, ortakduyunun dogruluklar i9crmedigi anlamma gelmez. Ortakduyunun ikircil, celisik, cokbiclrnll bir kavram oldugu, dogrunun denck ta~1 olarak ortakduyuya basvurrnamn bir sacmahk o!dugt1 anlarmna gelir. Aydin gruplar sirurlartrun otesiue yayslrrus bu. lundugunu belirtmek icin, belli bir dogrunun ortakduvu doi"rusu dumrnuna ;::ddigi hakh olarak soylenebilecektir, ama bu dururnda, tarihin us. <;ullugunun (rationalitc) olumlanrnasiyla birlikte, tarihsel nitelikte bir .saptamadan baska bir !icy yapilrrus olmaz; ortakduyu yenlliklcre pintice karsi, tutucu oldu11'u,. ve ona yeni bir dogru sokma basansmm gi)stcrilme. si, bu dogrunun. biiyiik blr yayrlrna va apacikhk giiciine sahip. bulundugunun karuu oldugu icindir ki, knrutm istc bu anlarnda ve o!r;liIiilliklii kullanil mast kosuluyla bir de~cri vardir. ( ... )

D.C., p, 47 F.P.S .. p. 5,1.

Halkm fclsefe Ilzcrindekl fikri nedir? Cilnliik dilin deyimleri arasmdu bulunabilir bu. En yaygmlanndan biri, "olup biteuleri filozot'o:;a kcrsuarna"

90

:n

deyimidir ve btl deyim de, ~ozUmlemeden soma, bi.isbiitUn blr yana brrakilamaz. Gerci, formiil ortuk bir bicimde yazgsya boyun egmeye ve sabirh olmaya cagmr, ama, en onemli nokta, terslne, dU~Uni.ime, basa gelenin gerqekte usa yatkin oldugunu ve onu, kendini i~giidi.isel ve zor!u egilim!ere brrakarak degi!, ama kendi oz ussal gU~!erini top!ayarak, Usa yatkm bir sey olarak karsrlamak gerektigini iyice anlamaya bir ~agndlr gibi gori.inUr. Bu halk deyimleri, halkci nitelikteki yazarlann "felsefe" ve "Iilozofca" terimlerinin yer aldiklan benzer deyirnlcriylu - biiyi.ik sozluklerdon alarak-: bir araya getiritebilir ve 0 zaman da bu terimlerin, acikca, kendi oz etkinligine bilinell bir yon veren bir zorunluluj; anlayisi yaranna, haYl'anea ve ilkel tutkulann yenilrnesi anlamma geldlkleri goriiliirdii. Ortakduyunun sag-lam ~ekirdegi, hakh oiarak "sagduyu" adl verilebilecek ve geli~tirilip birles tirici ve tu tarh bir duru rna getl rilmeye degimli olan sey, i~ te buradadtr, Oyleyse, goriiliir ki, "bilimsel" denilen felsefe, tu tarsiz bir fikirler ve karular bUtilnlii!;Unden baska bir sey olmayan "kaba" felsefe ve halk felsefesi denilen felsefeden, lste bunun it;in de aynlamaz.

D.C., p. 21 F.P.S., s.22.

bir llglnclik tasrr, Ussal, mantiksal bakimdan tutarh biclmin de, herhangi bir agtrhg. olan yandas ya da karsit hicbir kamti hir yana b]rakm~yan usavurmamn eksiksiz nlteliginin de kendi onernleri vardir. ama, kesm olmaktan cok uzaktrrlar; ne var ki, hcniiz anhksal bunahm ko~u.l1~n ~"inde bu~~. nan eskiyle yeni arasinda bocalayan, cskiye inamm yltlrrnis ve hcn~ yenide karar kilrnarms butunan, vb. bir kisl lcin, ikincil bir sirada kesm

olabilecek ogelerdir bunlar. .. . .

Diisilniirlerle bilginlerin yotkesi konusunda da aym ~ey soylenebilir, Ha k iclnde bu yetke eok biiyliktiir, ama her gorii~iin savunma hattma konacak kendl d~uni.irleri ve kendi bilginleri oldugu da dogrudur ve, bunun sonueu, yetke bolirnmils durumdadir; aynca, dU~i.incesini gercekten bu bieimde acrklamarms oldugunu gorrnek, bundan kuskulanmak vb. d~ her d~uni.ir icln olanakhdrr, Yeni gorii~lerhi yaylima siirecinin siyasal, yam son durusmada toplumsal nedenlerle gerceklestigt, ama, bi~i~sel mantiksal tutarhhk ogesinin, yetke ve orgi.it ogelerinin de, tek tek bireylerde olsun, kalabahk gruplarda olsun, gene! yonelim ortaya c;lktlktan h.e~en .. sonra, bu siirecte eok bUyilk blr islevleri oldugu sonucu cikarttlabilir. B~yLee:: felsefenin y]gm olarak Ylgmlar icinde ancak bir inan olarak ya~a~a.~]:~c~g] sonucuna vanlabilir. Bir halk insarunm entelektiiel durumu du~unillsun; kafa yaptsmm ogeleri, karnlar, inanclar, ayrrt etme ol~iitleri ve davrams kurall andirlar, Kendisininkine karsit bir gorilijU savunan her rnuhatap, eger entelektiiel bakimdan ustllnse, nedenlerini ondan daha iyi g~sterme. sini bilir ve "mantiksal olarak" onun agzllli kapatir, vb.; halk msam 0 zaman inanclanru degi~tirecek midir? Salt dogrudan dogruya tartismada kendini savunmasmi bilmediili ic.in,.inan~lanllI degiiitirecek midir? Ama 0 zaman, her gun, yani enteJektiiel bakimdan ilstiin bir haslmla. her karsilasmasmda bir inane degifjtirmesi gerekebilirdi. oyleyse halk msammn felsefesi hangi ogelere dayamr? Ve ozellikle de, onun icin en biiyiik onemi tasiyan davrams kurah biclmindeki felsefesi? .

FELSEFE: US VE "lNAN"

Oercekten, genel olarak felsefe yoktur: Qe~itli fclsefeler ya da dilnya gorii~leri vardrr ve, bunlar arasmda, her zaman bir secme yapihr. Nasil yapihr bu secrne? Bu secme salt anhksal (zihlnsel) ya da daha karmasik bir olgu mudur? ( ... )

Yeni dlinya gorii~leri, halkca tutularak, neden ve nasd'yaYlhrlar'? Yeni go~i.in acrklanrrus ve sunulmus bulundugu ussal bicim, aciklayan ki~inin ve dayandigi bilginlerie diisimiirlerin (hle degilse clnsil bir bieimde tanmdrgl ve degerlendirildigi ol~i.ideki) yetkesl, yeni gori.i~ii destekleyen kimselerin (ama 0 orgute yeni gorii~ij paylasma nedeninden baska bir nedenle girdikten sonra) aym orgilt Uyesi olrnalan olgusu, (aym zamanda bir esklnln yerine get;me surecl ve ~ogu kez de eskiyJe yeni arasinda bir birlesim sureel olan) bu yaytlrna si.irecinde [nasil ve hangi o!c;ude) etkili oluriar rru? Oercekllkte, bu ogeler toplumsal gruba ve soz konusu grubun kiiltiirel dlizcyine gore degi~jrler . Arna, arastirma, _t;&rii"ilerini ~ok gii~ degi~tiren, ve onlan, ne olursa olsun, hit;bir zaman, deyim yerindeyse "an" bi~imle. rinde degil, ama yalmz.ca ve her zaman alae a bulaea ve tuhaf bir birle~im bit;iminde bcnimseyerek degi~tiren halk Ylgmlan konusundn ozel

"[nan" ve toplumsal grup,

En onemli oge, kuskusuz ussal olmayan nltelikte, man nlteligtndedir.

Ama, kime ve neye inan? Her seyden once, dagimk bir blcimde, olaylan kendisi gibi d~iindUgu olcude, Uyesi bulundugu toplumsal ·gl1,lba: halk 'insam bu kadar kalabahk bir y]gmlll, hasmm nedenlerinin onu inandrrmak istedikleri . gibi, tammmyia yamlamflyacagml;. ge~ i kendisiniu; k~ndi 'lledenlcrini,: hasmmm yaptl gl gibi savunmaya ve a~lklamaya yetenekh 01-

92

93

madrgmi, ama kendi grubunun i'iinde bu i~i hem de soz konusu hasnndan kuskusuz eok daha iyl yapabilecek lnsanlar bulundugunu di.il?i.inilr, ve inamnm nedenlerininin, onu inandiracak bit blcimde, tutarh olarak, biltiln ayrmtrlan lclnde, sergilendlginl gereskten de i~itmi~ oldugunu ammsar, Nedenleri kendi somut biclmleri lclnde ammsamaz ve onlan yineleyemez, ama sergilendlklerini duydugu ve kendisini inandrrrrns bulunduklan lcin, onlann varolduklanrn bilir, Bir kez basdcndtirllcii bir bicimde inanrms olmasi olgusu, inancmm sUrekliliginin stirekli nedenidir, hatta bu inane kendl i)z karutlanm artik yeniden bulamasa bile.

Ama bu dtiftiinceler, halk YIgmlannm yeni inanelanmn, hele bu yeni inanclar egemen simflann genet crkarlan bakimmdan toplumsal olarak uyguncu (conformistes], ortodoks inanclarla (bunlar yeni bile olsalar) canstiklan zaman, asm bir dayarukstzhg) sonucuna gotUrUr bizi. Dinlerln ve kiliselerin yazgis; Uzerinde dii§iinmekle buna gUven getirlleblllr, Din ya da filanca kilise, brkip usanmadan kendi oz inanmm savunusunu yineleyerek her an ve durmadan benzer kamtlar yardrmiyla savasim vererek, ve inana hie olmazsa d~iince saygmhgi gori.i~i.inU kazandrrmakla gorevli bir aydmlar basamaklarnrm (hiyerarslsl) besleyerek, kendi oz inaruru si.irekli olarak .ve upuygun bir orgtltlenrneyle sUrdiirdiigU 61o:;Ude, inananlar toplulugunu (genel tarihsel gelisme zorunluluklan tarafmdan dayatilan belli simrlar icerlsinde) oIdugu gibi korur. Kiliseyle inananlar arasmdaki lllskilerln stireklllig}, Fransiz Devrimi sirasmda oldugu gibi, politik nedenler yijzi.inden zorlu bir bicimde kesintiye ugradlgt her kezinde, Kilise tarafmdan ugrarulan kayiplar hesapsiz olmustur ve, eg~r gorenege bagh pratiklerin uygulamasi bakimmdan gUo:; kosullar belirli zaman simrlanrnn oteslne uzarlarsa, bu tiirlii kayiplann kesin kayiplar olacaklan ve, Fransa'da eski Katoliklerle blrleserek ortaya O:;lkml~ bulundugu gibi, yeni bir dinin ortaya ~lkacagl dU~iiniilebilir ..

bakmundan arahksiz cahsmak - korsenin "balina"lan durumuna gelmck iizere, Ylgmla alrsveris ieinde kalarak, dogrudan dog-ruya YIg-mdan cikan yeni bir tipte secbi» aydmlar yaratmaya o:;ah~mak demektir bu. Bu iklnel zorunluluk, eger yerine getirilirse, blr o:;agm "Ideolojlk panorama'tsrm gercekten degi~tiren zorunluluktur. Ve iistelik, kendi gruplan icerslnde yetkeye ve entelekttiel amkhklara (istidatlara) gore blr basarnaklamma yol acrlmaksizm, bu 8e{:llinler de olusup gelisemezler. Soz konusu basamaklurumm dogrugunda, bireysel bir bUyUk mozof bulunahilir; ama gene de, bu filozof,ideolojik topluiuk biitUnliigUniin isteklerini somut olarak yeniden yasamaya, bu toplulugun bireysel bir kafaya ozgii devinim cevikllgino sahip olamayacagim anlamaya ve oyleyse kolektif bir dU~UnUrlin dilslincc blcirnlerlne en kaynasik ve en uygun olan kolektif og:reti bicimini hazrrlamaya yetenekli olmahdir.

Bu tiir bir Ylgmsa! kurulusun, kendi felsefel ya da dinsel inanclanrun bag-nazhgl tarafmdan ltilmis, kendine bu eregi saptamrs bir kilji ya da bir grubun (bicimsel] kurulus istenciyle, herhangi bir ideoloji cevresinrle, "keyfe bagh olarak " ger~ekle~emeyecegi aciknr. Bir ideolojiye Ylgmsa! katilma ya da katilmama, dU~iince blcirnlerlnln ussalhk ve tarihselliginin gercek elestirisinin kendini gosterme tarzrdir. Keyfe bagil kuruluslar hatta bazen, elverisli dolaysiz kosullann bir birlestml sayesinde, ,goreli bir tutulup begenilmedcn yararlanma basansnn gosterseler bile, tarihsel yansmarun az cok hizla drsmda kahrlar; oysa karmasik ve orgunik bir tarihsel donernin gereklerine karsrhk diisen kuruluslar, hatta kendilerlni ancak az 90k tuhaf ve alaca bulaca birlesjmler arasmdan gostereblldikleri bircok aract evrelerden gecseler bile, sonunda her zaman kendilerlni zorla bcnimsetir ve baskin cikarlar.

0, C., p. 20, 35.

F.P.S., p.21, 40.

Bir Ylgm felsefesi reformu ir;in.

FELSEFEL "BULGULAlIA" VE YENi BiR KULTOIWN Y ARA TID! ASI

·OItakduy_unun ve genel oJarak eski dUnya gorU~Ier[nin yerine geemek isteyen her kUltiir hareketi icin bun dan su belirli zorunluluklar sonucu cikanhr: 1) Kendi OZ kamtlanm (anlatis blcimini degi~tirerek) yinelernektcn hie yorulmarnak; yineleme, halkm kafasi uzerlnde etklli olmamn en ctkili ogretim aracidrrtZ) Kisilikslz Ylgm ogesine bir ki.'1ilik kazandirmak icin, d~rmadan daha genis balk katmanlannm entelektiiol yiikselmesi

Yeni bit ki.iltUr yaratmak yalnizca bireysel olarak "ozgiln" buluslar ya pmak .. anlarruna gclm<.'z, aynca \"e. (),~C iii l; le, d aha Lince bulu nrnus olan dogmluk!:m e1t'~tirl'! bir bicimdc ynyrnuk, dcyim yorlndoyse o nlnn "top! umsallastrrmak" ve ;iykyJe dirlrusol cylemk-rin t cmellcri. entclcktlicl ve moral q;:lidlim ve ;:!ilze:1, ogelni durumuna !id:rmek anlumuia cia :_;;_'\ir.

0·\_

Bir insan Ylgmmm var olan gerr;ekligi tutarh ve birlestirici bir bicimde dtlsilnmeye gotilrillmesi, yeni bir dogrunun bir felsefel "deha" tarafmdan yapilan ve kUr;ilk aydm gruplarm mali olarak kalan bulgulanmasmdan cok daha onemli ve ozgUn bir "felsefel" olgudur.

Yiikuk Kiiltiirle Ylgmlarm aynlmasl.

O.C., p.19.

F.P.S., s. 20.

Ic kinlik feisefelerinin 2 en bliyUk gilr;silziUklerinden biri gen ellikle a~a~lyla yukan arasmda, "basltler" He aydmlar arasmda ideolojik bit blrlik kurmasnu bilmemeye dayamr. Bati uygarhgl tarihinde, Roma Kilisesi karsismda Ronesans'm ve kismen de Reform'un dogrudan dogruya batkisiyla, bu oIgu Avrupa capinda kendini gostermlstir. Ickinlik filozoflan cocuk egitiminde dinin yerini tutabllecek bir goril~ hazirlamaya glrtsmemis bile, bulunduklan olr;ildc, bu gUr;silzlilk ogretim sorununda ortaya crkar, Dinsiz (mezhepsiz) ve gerr;eklikte tanntammaz egitbilimcile. re, din insanligm cocuklugunun egretilemeli (metaphorique} olmayan her coeuklukta yineienen felsefesi oldugu icln, din egitimini kabul ettiren sozde-tarihselci yanrltmaca (sophisme) cia iste bundan dogar, Idealizm, "halka gitmek" isteyen VI: halksal denilen Universitelerde ve obilr benzer kururnlarda ortaya ctkan ki.iltilrel devinimlere de karst oldugunu gostermistir, hem de yalmzca onlann olumsuz gorilniimleri nedeniyle degi!, ciinkil bu durumda soz konusu dcvinimlerin daha iyisini yapmaya cahsrnalan gerekirdi. Bu devinimler gene de ilgiyc degerdiler, ve irdelenmeyi de hak etmlslerdi: basan kazaurnrslardi, .'1U anlamda ki, "basitler" tarafmdan yiiksek bir kiiltlir ve dUnya goril~il blcimine yukselme konusunda icten bir co sku ve gUr;JU bir Istenci tarutlarmslardi, Ama gene de, felsefel dil~ilnce bakirmndan oldugu denli, kUltiircl orgUtienme ve merkezllesmenin sag-lam· u~ma lliskin olarak da, her tiirlii organik nitelikten yoksundular; sanki ingiliz tUccarlanyla Afrika zenclleri arasmdaki ilk illskilere tamk olunuluyordu: altm killeeleri almak ilzere, incik boncuk dagrtihyordu,

BiR "KOLEKTiF tSTENC;" Y ARATILMASI VE tDEOLOJiK BtRLtK SORUNU

Ama simdi de killtilrel bir devinim, bir "din", bir "irian" durumuna gelmls, yani pratik bir etkinlik ve bir istenc; yaratmrs olan ve bunlarda ortilk teorik "oncul" olarak (eger "ideoloji" terimine sanatta, hukukta, ekonomik etklnllkte, bireysel ve kolektif yasamm bUtiin belirtilerinde ortilk olarak kendini gosteren en yilksek bir dUnya gorU~U anlami verilirse, bir "ideoloji" olarak da denebilirdi) ickin bulunan her dlinya gorU~Uniln, her felsefenin tcmel sorunu ortaya erksyor, Bir baska deyisle, ortaya crkan sorun, iste bu belirli ideolo]l tarafmdan pekistirilip birlestirilmis bulunan her toplumsal bloktaki idaolojik birligi koruma sorunudur. Dinlerin ve ozelllkle de Katolik Kilisesl'nin gUcil, bUtiln "dlnsel" Ylgmm ogretisel birligi zorunlulugunu varguclerlyle duyumsamaianna ve entelektilel bakrmdan UstUn katmanlarm a:?agl katmanlardan kopmarnalan lcin savasim vermelerine dayarums ve dayanmaktadir. Renna Kilisesi, biri aydmlann, obUrU de "basit ki.'1herin olmak iizere, resmen iki din olusrnasnu engellemeyi amaelayan savasimda her zaman son derece direngen olmustur, Bu savasim Kllise'nln kendisi lein de bilyi.ik sakmcalar tasimaktan gerl kalmarmstir, ama bu sakmcalar tUm sivil toplurnu donllstliren ve, hep birlikte, dlnlerin yipranci bir elestirisini lceren tarihsel silrece bagh sakmcalardirIar; rahipler simfuun kiiltur alamndaki orgtltleyici yetenegl ile Kilise'nin aydmlarla "basitler" arasmda kendl alanmda kurmasnu bildigi soyut olarak ussa1 ve dogru illskiyi aym oranda belirglnlestlren de budur. Cizvitler kuskusuz bu dengeninen bilyilk etkenleri olmuslardtr ve onukorumak Icin de, Kilise 'ye bilim ve felsefenin gereklerini karsilamaya yonelen ilerlemeci bir devinim vermlslerdir, ama oylesine yavasve yontemli bir tempoyla ki, degismeler "entegrist"lere (koyu dinci Katolikler) "devrimci" ve demagojlk goriinmelerine karsm, "basitler" Ylglm tarafmdan farkedilrnemislerdir bile.

Marksizm ee Ylgm ile aydmI~rm organik birJigi.

Aynca, organik dilsilnce birligi ve killtilrel saglamhk da, ancak aydmlarla basit insanlar arasmda, teoriyle pratigi birlestfrecek birlig-in tipkisi bir birlij'tin varolmasi, yani aydmlann bu YIgmlann organik aydmlan olmalan, bu YI~nlann -kendi pratik etkinlikleriyle koyduklan ilkeleri ve sorunlan bazirlayip tiitarh bir duruma getirmeleri, ve bunu da killtUrel ve toplurnsal birblokun kurulrnasiyla yapmalan kosuluyla olanakhydr. Gene dalla once kendisine amsnrmada bulunulan ayni sorun karsrsmdayiz: fcJsefeJ bir devinim_' yalruzca smirh aydm gruplara yonelik uzmanlasrrus bir

'2 6ze!likle:O: Cro cc'nin Iclsefesinin.

96

<)7

kiiltiiril gelistirrneye (,':ah~tJgl zaman rru tetsefel blr devinim sayrlmahdir, yoksa tersine, ortakduyudan iistiin ve bilimsel bakimdan tutarli bir dtisllncenin hazirlanmasi cahsrnasmda, "basitler"le ilisklde kalmayt hlebir zaman unutmadigt ve, ustelik, irdelenecek ve c;oziilecek sorunlann kaynagun da bu iliskide buldugu olc;Ude mi felsefel bir devinimdir? lste bu lllsklyledlr ki blr felsefe "tarihsel" duruma gelir, bireysel nitelikteki anhkei [intelleotut alistes} ogelerden anrnr ve "yasayan" bir ~ey olur ' ( ... )

Praksis felsefesinin tutumu, Katolik tutumun tam karsitidir: praksis felsefesi "basir' insanlan kendi rlkel ortakduyu felsefeleri icinde tutmaya degiJ, ama tersine, daha yuksek bir yasam gortl$iine gotllrmeye yonelir. Eger 0 aydmlarla basit insanlar arasmda bir ili*ki geregini olumlarsa, bu, bilimsel etkinligi snurlandirrnak ve Ylgmlann aljagl dUzeyinde blr birlik kurmak icln degil, arna kirni sinrrh aydm gruplarla birlikte Ylgmlann da entelektiiel bir gelismesini politik bakrrndan olanakh duruma getiren entelektliel • moral bir blok kurmak icindlr.

0: C., p. 22, 28 F.P.S., s, 23, 31.

kural anlanunda anlasilrrsa, pratik olarak etkinlikte bulunduklan ve pratik etkinIiklerind& (davraruslanmn yiinetici cizgllennde) ortiik olarak bir dUnya gorii*ii, bir felsefe I .. kin bulundugu olc;Ude, insanlann c;ogu rno· zoftur, Genel olarak a!lla$ddlgt bleimiyle, . yani filozoOann Celsefelerinin tarihi olarak felsefe tarihi, her belli .. agda varolan dtinya gorii$lerini de~i*· tirmeyi, ~iizeltmeyi, yetkinlestlrmeyl ve oyleyse bunlara karsihk dii$en davramlj kurallanm, ya da bUtUnUyle pratik etkinligi degilitinneyi amac!ayan belirli bir ki§iler suufmm ideolojik girislm ve giri*kenliklerlnin tarihidir.

Bizi ilgilendiren bakrm noktasmdan, .. esitll filozoC felsefelerinin tarih ve rnantigimn irdelenmesl yeted! dejtild!r. Yontemsel yonelme olarak da elsa, dikkati Celsefe tarihinin obiir bOlUmleri iizerlne; yani biiytik YIgmlarm diinya go~leri lizerine, en simrh yonetici gruplarm (aydmlar) diinya go~leri i.izerine ve ensonu bu c;e*itli kUltUrel bUtiinliikleri fllozoflann felsefesiyle birlestiren baglar iizerine de eekmek gereklr, Bir c;agm Celse· Cesi, su ya da bu filozofun, $U ya da bu aydmlar grubunun, su ya da bu bUyUk halk YIgmlan toplulugunun Celsefesi deg:ildir: biiti.in bu ogelerin, dorugu be1irli bir yonde, bu dorugun kolektiC eylem kurah, yani somut ve eksiksiz (tam) "tarih" durumuna geldigi bir yonde bulunan bir bfrleslrmdlr (co mbirnJison). ,

Oyleyse, tarihsel bir .. agtn Celsefesi, bu aym ~ag:m "tarih"inden baska blr fiey degildir. yonetici grubun daba onceki gerceklikte yol acma basansm; g6sterdigi 0 degi*meler Ylg:mmdan baska bir $ey degiJdir: tarihle CelseCe, bu anlamda birbiderinden ayplamazlar,bir "blok" olustururlar, Ama gene de, gercek anlarmyla felseCel og:eler.ve _ her og:ede de,filozof· Iann felseCesi gibi, yonetic! gruplann gorii*leri (felsefel kUltiir) gibi, btiyUk ytg:mlarm dini gibi, bunlann 1OC$itli dereeeleri "ayut" edilebillr, ve bu .. e$itli derecelerin her birinde .. esltll ideolojik "birlesrm" blclmleriyle nassl }car$1 karljlya bulunuldugu gorillebilir.

TARiHSEL BtR <{ACID FELSEFESt NEDtR?

Felsefeden, tarihsel bir cagdaki felsefeden ne anlamak gerekir, ve bu tarihsel c;agiann her birinde filozflann fclsefelerinin onern ve anlarm nedir? Eger B. Croce'nin din lizerine, yani yasama kurah dururnuna gelen bir diinya goru*U i.izerine verdig:i tammla yetinilir: ve eger yasarna kurah betiksel (kitabi) anlarnda degil de, pratik ya~am ieinde gerceklesen

3 Birinci ugraktan ikinciye gecisi daha iyi g5stermek iein, Celsefeyle ortakduyu arasmda ayrtrn yaprnak, "pratik bakimdan" belki yararhdrr; fe!sefede ozellikle diisiincenin bireysel hazrrlama nitelikleri, ortakduyudaysa, tersine, belli bir o;agdaki ve belli bir halk eevresindeki yaygm ve cinsil nitelik ler gozler online serilmislerdir. Ama her felsefo, sirnrh da olsa, bir cevrenin (biitiin aydmlar cevresinin] ortakduyusu olmaya yonelir. 6yleyse; pratik yasarna bag:li ve· 5rtUk olarak pratik ~a~amda i('kin oldugu icin yayilrms ve yaYilm'a olanagma da sahip buhmd ugundan , bireysel felsefelerin tutarhhk ve giiciiy· Ie donatilrms, yepyeni bir _ortakduyu durumuna gelen bir felsefe hazirlamak soz konusudur: hu da ancak, "basitler'tle kiilturel Hiski geregi siirekli olarak duyulursa olabilir. (Gramsci'nin notu.)

0.C.,p.42. F.P.S., s. 49

BtR FELSEFENiN T ~RtaSEL DECER!

CeljitU felse~elerin tarihsel anlamma iliskin blrcok arastirma ve lrdeIerne, felsefel dizgelerin 100gunun salt (ya da hemen hemen) bireysel drsavur lar olmalan ve onlarda da tarihsel denebilecek biili.irp.Un c;ogu kez

93

99

O.C., p. 45.

F.P.S., s. 52.

tasarlanrmstir, Klasi k Alman felse fesi "yaraticilrk' [creatiui tal ka vrammi getirdi, arna idealist ve kurgul (speculatif) blr anlamda, byle goriinUyor ki, yalmzca praksis felsefesi, klasik Alman felsefesi temeli Uzerinde, her tUrlli tekbencilik egiliminden sakmarak, dllsunceyi dUnya gorii.'jU olarak, en bUyiik sayi icinde yayilmis (boyle bir yayrlma do. ussalltk ve tarihsel\ik olmadan dllsiinlilemezdi) ve etkin davrams kurah durumuna ddnusebilecek biclmde yayilmrs "sagduyu" olarak benimsedigl olcilde, onu "tarihrei "lestirerek, dlisilnceyo ilerl bi r ad IIlI attirrnrstrr. YaratlCl, d emek ki, en bUyUk sayirun duyumsarna biclrnmi, ve, oyleyse, bu en bliyilk sayi olrnadikca dU!jiiniilemeyen ger~ekligin to. kendisini degi.'jtiren bir diisiince "g(\reli" anlammda anlasilmahdrr. Bu dti.'jiincenin, kendi basma, kendinde ve kendi j cin olacak blr "gore eklik" degi I, ama onu degi!jti ren insan larla tarihsel lllski ielnde bir gercektlk oldugunu ogretmesi anlarninda do. yarancr,

pek kUc;:Uk ve salt ussal ve soyut kokenll bir soyutlamalar biitUnltigU iclnde bogulmus bulunmasi olgusunu hesaba katmadlgl lcin, kesin olarak kisir ve bulamktir. Bir felsefenin tarihsel deg:erinin, kazanrms bulundugu "pratlk" etkililik yoluyla "hesap'Tanabildlgi soylenebilir (ve "pratik"de genls anlamda almmahdtr). Eger her felsefenin bir toplumun disavurumu oldugu dogruysa, toplumu etkilemeli, olumlu ve olumsuz kimi sonuclara yol acrnahdir; bir felscfenin tepkime 61c;:iisU; onun tarihsel onemlnln 61~iisii, bireysol "zrrva" degil, ama "tarihsel olgu" oldugunun kamtrdrr,

FELSEFENtN "YARATICI" OLMASI

Felsefe nedir? Yalruzca ahci ya da olsa olsa diizenleyici bir etkinlik mi, yoksa kesin olarak yaratici bir etkinlik rui? "A1lCl", "diizenleyici", "yaratter" derken, ne an1a~:Jldlglm tarumlamak gerekir. "Ahci", terimin kaba anlamiyla, nesneI olarak, "genel oIarak" varolan, onceslz-sonrasiz, kesin oIarak hareketsiz bir diinya inaner anlarruna gelir. "Diizenleyici", "ahCl"ya yakmdu: bir dti!jiince etkinlig:i lcermeslne karsin, bu etkinlik simrh ve dardir, Ama "yaratici" ne anlama gelir? Bu stizciik dis diinyamn dii~Unce tarafmdan yaratildrgrm rni g&terecek? Ama hangi dU!jUnce ve kimin dii~Uncesi tarafmdan? Tekbencillge (solipsisme} dusuleblllr ve gercekten de her idealizm biclmi zorunlu olarak tekbencillge diiser. Tekbenciliktcn YO aym zamanda d~iinceyi ahci ve diizenleyid bir etkinlik durumuna getiren gorU!jte ortuk olarak ickin bulunan mekanik goriislerden de kurtulmak icin .. sorunu "tarihselci terimlerle" koymak, VI.' aym zamanda felscfenin temeJine de "lstsnci" (son coziimlemede pratik yo. do. polltlk etkinlik), ama ussal, keyCe bagh olmayan, nesncl tarihscl zorunluluklara karsihk dU~tUgii oi<;Ude, yani, derece derece gerceklesrnesi sirasmda tumel tarihin ta kendisi oldugu olciide gerceklescn bir lstenci yerlestirmek gcrekir. Her nc denli bu istenc baslangrcta bit tek birey tarafmdan simgelenmlsse de, ussalhg), bUyUk bir sayi tarafmdan, hem de siirekll oJarak benirnsenmis, yani, yapisina uygun bit cthikic birlikte, bir kliltilr, bir "sagduyu", bir diinya gorli~li dururnuna g:elmi~ olmasryla kamtlanrrustrr. Klasik Alman felsof'cslne dcgin, fclse [0 ;)1ICt, olsa olsa dUzenleyici bir etkinlik olarak, yani insan dismda ncsnel olarak isleyen ,bir mckanlzrnamn bilgisi olarak

D.C., p. 44. F.P.S.,s. 51.

100

101

___________ 2 _

TEORiYLE PRATiCiN DiYALEKTiK bZDE$LE~MESi

TEORtDEN PRATtGE cscts Y A DA nrv ALEKTIK "SI<;RA!lfA"

Konusu "tarih ve karsr-tarih" olan gUncel tartrsmamn, gecen yuzyrlm sonunda dogalclhk ve olguculuk terimleriyle yiiriitillmli!i bulunan tarnsmanm, yani doga ile tarihin "sicrama'Tarla rm, yoksa yalruzca asarnah ve derece derece ilerleyen bir evrime gore mi hareket ettikleri tartrsrnasrrun, modem felsefei kUlti.ir terimieriyle bir yinelenmeslnden baska bir .'ley olmadiguu gormek gerekir. Aym tartismamn, ister dogai bilimler alamnda (Cuvier ogretisi), iste~ felsefel ruanda olsun (Hegel felsefesi), dana onceki kusaklar tarafrndan da gclistlrilmls bulundugu gorUiUr. Bu sorunun bUti.in somut ve anlamh belirtileri icinde bir tarlhcesi yapilsaydi, her zaman tutucular ve Jakobenler, ilerlemeciler ve gerilekler oldug-u il;in, her zaman giincel oldugu gorultirdi.i. Ama, bu tartrsmanm "teorik" anlami, sanmm suna dayamyor: her dUnya gOrU.'lUnden ona uygun diisen ahliika,her "seyredalma'ldan "eyIem"e, her feIsefeden ona bagh butunan 'siyasal eyleme "mantiksal' ge<;iij noktasim gosterir bu tartisma, Sonue olarak, di.inya gOriiiji.ini.in, seyredaimanm,felsdenin, dilnyayi degiijtirmeye, praksisl tersine c;-evirmeye yoneldikleri icin, "gercek" durumuna geldikleri noktayi gosterir. Bundan dolayi da, praksis felsefesinin temel baf!:mm, giincelle~ti~i, artrk yalmzca blreylerin kafalannda degil, ama tarihsel olarak, yani toplumsal olarak ya!iadlgl, "keyfe bagh" olmaktan cikrp zorunlu -ussal . gercek durumuna geldigi noktanm, iijte - burada oldugu soylenebllir.

Sorunu tam da tarihsel bir bakrm noktasmdan gormek gereklr.

Varolan her :jeye karsi, biitiin uzlasmaerhk (conuentionnalisme) blcimlerinc karst, vb., sozle baskaldiran biiti.in 0 Nietzchegil kuklaiar, varsm sonunda herkesi tiksindlrmls ve kimi davramslann tiim ciddiyetini yok etmis olsunlar, kabul edilebilir bu, ama, kendi ox yargilannda, in san yakasim

103

O.C.,p.66 F.P.S., s. 77.

Marx'i buyUk bir bilginler dizisinde bir birim olarak gosterir o. Biiyiik ya· mlgi: obiirlerinin hicbiri oZgUn ve tam (integraie} bir diinya gorliiU iiretrnadi. Marx, entelektiiel planda, belki yllzytllarca, yani politik toplumun ortadan kalkmasma ve "diizenli" toplumun gelilline degin siirecek bir I;agm baslangicuu acar, Onun diinya gorii~U ancak 0 zaman asilacaktir (ozgiirllik kavrami tarafmdan asilan zoruniuluk kavramr),

Bir basamaklamm (hiyerarsl) kurmak lcin Marx ile l1i~'i o!~Up blcmek, sacrna ve gereksizdir: iki evreyi: ayru zarnanda hem turdes hem de aynsik olan billrn-eylem evrelerini disavururlar onlar,

Tipkt tarihsel bakimdan lsa He Saint Paul arasmda bir kO.'jutlugun sacma olacagi gibi: lsa: Weltanschauung; saint Paul: lVeltanschauung'un orgUt~U, etkinligi, yayilmasr; her ikisi de aym e\l;Ude zorunlu ve oyleyse ayrn tarihsel niteliktedirler. Hiristlyanliga, tarihsel olarak: Hmstlyanhk . 'Paulcllliik denebilirdi, ve bu deyim de son derece dogru olurdu (bu olanag: yalrnzca Isa'run tannsalhgma olan inane distaladi, ama bu inancm kendisl

de teorik degil, yalrnzca tarihsel bir egedir).

kuklalara kapttrm amah dir, Yaprnacikh devliklere, gelge~ ya da soyut ~a· hrnlara karst, tam da kisilik I'e somut istence daha da gi.i~ katmak icin, sozlorde ve dL~ davraruslarda "ijlt;:iilti" olma zorunlulugunun bilincinde bulunmak gerekir. Arna bu, bir "teori" sorunu degil, bir iislup sorunudur.

Ddnya gOrU.'jUnden pratik davrams kurahna bu gecislerin klasik bicirni, Calvinci ahnyazrsmdan baslayarak, dunya tarihlnde pratik glrisken. Jige vsrilmls bulunan en bi.lyii.k atihmlardan birini ortaya crkanveren bicimdlr gibime gelir, Aym ~ekilde, belirlemecillgin biitiin obiir bicimlerl de, belli bir ugrakta, bir glrlskenlik anlayist ve kolektif istendn asm bit gerginlig-i icinde, kendi gellsmelerini bulmuslardrr,

MARX VE LENiN

TarihseI bir donemin killtiirilnii zenginlestiren ve besleyen yeni lVeltanschauungen I iiretimi ve felsefel yoneliml ilk Weltanschllungen'i izleyen i.iretim. Marx bir WeltlllUc!illllung yaraticisidrr, ama ili<;'in2 durumu nedir? Yalrnzca bagunh vo ast bir durum mu? Bunun acrklamasi - bilim ve eylemin ta kendlsi olan - Marksizmdedir.

Utopyadan bilime ve billmden de eyleme gecis. Yonetici bit smifm (yani bir devletin) kurulrnasi, bit Weltanschauung yaratilmasi anlamma gelir, "Alman prolartaryasi klasik Alman felsefesinin kaht<;1Sldlr" IorrnuIUne geiince, bu forrniilii nasil anlamak gorekir? Marx, dovlet olmaya aday bir suufm teorisi durumuna gel"n felsefesinin tarihsel roltlnu bclirtmek istemiyor muydu'? tuc lcin, soz konusu olan sey, belirli bir ulkede ger· cekten oldu. i!i<;' ten gclen hegemonya kavram ve olgusunun felsefci onemrne baska blr yerde amstrrrnada bulundurn. Gerceklesmls hegemonya, bir fclsefenin ger<;ek elestlrisi, onun ger<;ek diyalektijil anlanuna i:eJir. Craxladoi'nirr' Prezzo e sopraprez zo 'ya giri~te yazdlgml karsrlastmn:

o.C., p. 76_ F.P_S., s. 89.

TEORi tLE PRATlCiN SQMUT "(jZDE~LE$ME"St

Her eylem, biitllnsel kolektif istene Yl~mma oranla, cesltll bir yogun· luk, bihnc ve ti.irdelllik derecesinde etkllenmis ~e~itli istenclerin sonucu olduguna gore, bu eyleme karsihk dUllen ve orttlk bir bicimde bu eylemde ickin bulunan teorinin de, aym derecede dagimk ve aynsik Inane ve bakim noktalanmn bir birleslml olacagl acrktir. Ama gene de, bu smrrlar ve bu torimlor iclnde, teorl ile pratik arasmdatam bir birlik vardir. Eger teoriyle pratig-i ozde:,?le.'jtirme sorunu ortaya ~lkarsa, su anlamda cikar: bellrll bir pratik Uzerine, bu pratigin kararlastrnei ogeleriyle ortilserek ve onlarla ozdeslcsorek, pratig:i btitUn i::igelcri lcinde daha tilrdes, daha baglantlh, dnha etkili bir duruma getirerek, yani ona en biiyllk glicii kazandirarak, ey!em dururnundaki tarihsel sureci htzlandtrarak bir teorl kurrnak; ya da, belli bir tcorik konum yiiziindon , onun_ ger<;cklc:,?mesi icln zorunlu pratik ogcyi orgi.itlemek. Teoriylc pratigin ~6zde~leWrilmesi elostirel blr eylerndlr, pratig:in ussal ve zorunlu ya da teorlnin gcr;;:elu;i ve ussal oldugu bu elestircl oylern tarafrudan tamtlamr, Teoriyle prati~in ozde~ligi sorunu, ~encl olarak ge<;i~ ugragl adi veri len kiml tarihsel u~raklarda ozellikle

1 Weltanschllullnger.: .Almanca· "rliinya guriliiii" anlarnma llcicn Weltanschauung si.iz<:iigi.inlin .;ogulu: diinya guril~leri.

2 Wladimir Iii.; Ulyanov: LENiN

3 Graziadei, TllarX Gzcrindeki kitabmda onu ancak !sa ilo karsrlastirub ilen Monsenyor Olgiati'ye oranla gerlde kalrmstrr. Boyle bir br'lLla~tirrna, yiiksek rutbell bir papaz icin, gcrc ektcn odiin vcrmcnin dorugUdUf, ~ijnkij Mesih'in tannsal nitclijiine inarnr o. (Gramsci'nin notu.)

HH

10::'

h;te bu nedenle ortaya crkar, Ge~i:;: ugt'aitl donii:;:iim deviniminln daha hizh oldugu ve gereeklikte, zincirlerinden bosanrms bulunan pratik gii~lerin etkililik ve yaYgll1bk kazanmak ir;in bir do~rulama gerektirdikleri bir ugrak, ya da teorik programlann: pratik devinimler tarafmdan ozumlenebildiklerin], ancak bu blclmde daha pratik ve daha gereek bir duruma geldiklerlnl gosterdikleri olr;i.ide, onlar da gercekel bir bicimde dogrulanmak isteyen teorik programlann ~ogaldlklan bir ug-rak anlamma gelir.

O.C., p.62. F.P.S., s, 73

PRATIK, tlRTUK FELSEFE VE tlZERKLICIN FETHI

~ TEORt-PRATtK csusxrsr VE sty ASAL BAGJlI.1LILIK

Etkin Ylgm adarm pratik olarak etkinlikte bulunur, ama, diinyaYl donii:;:tiirdiigii ol~iide, gene de bir di.inya bllgisi olan etkinliginin acik bir teorik bilincine sahip degildir. Teorik bilinci, hatta tarihsel bakimdan etkinligiyle ~eli:;:ik bile olabilir. Biri, etkinliginde ortiik olarak ir;kin ve gerr;ekligin pratik donii:;:tiiriilmesinde onu i:;:birliginde bulundugu herkesle gercekten blrlestlren, obiirii, gecmisten a1dl~t ve elestirisiz benimsedigt, yiizeysel olarak be]irtik ve ouel iki teorik billnei (ya da r;eli~ik bir bilinci) oldugu soyleneblllr, Bu "sozel" gorii~, gene de onemsiz degildir: belirIi bir toplumsal grupla baglar kurar, moral davrams imibde. istencin yonii iizerinde, blline cellskllerinin hir;bir karar, hlebir secme olanagr vennedikleri, ve moral ve politik bir edilgenlik durumuna yol actrklan bir noktaya degin erisebilen azeok giir;IU bir blcimde etkide bulunur. tlyley· se, kendi kendinin elestlrel kavramsi, gereek iizerindeki kendi oz bllinclrun iisti.in bit hazirlanrsma erlsmek iizere, once ethik, sonra da politik alanda, karsit yonlerdekt bit siyasal "hegemonyalar" savasirm arasmda gercekIe:;:ir. Belirli bir hegemonik giiciin bir ogesi olma bilinci (yani siyasal bilinc), teoriyle pratigin en sonunda blrlestikleri ilerleyici bir ozbiHnce (antoconscience) erlsmenin ilk asamasidir. Teoriyle pratigin blrligi de, oyleyse, mekanik bir veri degil, ama, temel ve ilkel evresi hemen hemen i~gi.idiisel "aynhk" ve "kopma" duygusunda, bagtrnstzhk duygusunda bulunan ve baltiantlh ve birle!jtirici bir di.inya gorii!ji.iniin ger.-;ek ve eksik-

, 6.

siz bir iyeligine (possession) dek ilerleyen tarihsel bir olustur,

... entelektiiel olguyla davrams kurah arasmda ~eli~ki oldugu SIk srk gortilmez mi? 0 zarnan gercek diinya gori.i~i.i hangisi olacak: manttksal bakimdan entelektiiel olgu olarak olumlanrms bulunan dlinya gorii:;:ii mu, yoksa her bireyin gerr;ek etkinIiginin ar;mladlgl, eyleminde ortiik bir bicimde iekin bulunan diinya gorii!ju mil"? Ve etken plmak, her zaman siyasal olarak etken olmak olduguna g5re, herkesin gercek felsefesi tarnamen siyasasmda ickindlr denilemez mi? Di.i:;:iinceyle eylem arasmdaki bu geli~ki, yani biri sozle olumlanan, obiirii edlmsel eyJemde kendini gosteren ikl diinya gOrii~iiniin bir arada yasamasi, her zaman kotii niyetten ileri gelmez. Kotii niyet, tek tek ele ahnan her birey i(,'in, ya da hatta az eok kalabaltk gruplar ir;in bile doyurucu bir aciklama olabilir; ama gene de ~eli:;:ki bUyuk Ylgmlann bir yasam belirtisinde ortaya r;lkttgl zaman, doyurucu degiJdir: 0 zaman, I: eellskl, zoru nlu olarak, tarihsel-toplumsal nitelikte, daha derin savasrmlann disavurumudur. Bu durumda bu demektir kl, toplumsal bir grup (bu grup, kendi oz mall olarak, kendini eylemde ve oyJeyse zaman zaman, rastlantisal olarak, yani soz konusu grup organik bir butilnlllk olarak devinime ge~tigi srralarda g5steren, bazen yalruzca tohum ozi..i durumunda bir dUnya gori.i:;:iine sahip bulunrnasma karsin), baghhk ve entelektiiel bagtmhhk nedenleriyle, bir baska gruptan, .kend] OZ malt olmayan, sozle olumladrgi ve, "normal zamanda", yani davranis) bagimsra ve ozerkli degiI, ama tam da bagit ve baglmh oldugu zaman izledigi lein, her zaman izledigini sandlgl bir diinya gorii:;:ii Odiinr; alrmstir, tlyleyse, felsefe politikadan kopanlamaz ve hatta bir djjnya,gOrii~ijni.in se(,'i1me ve ele~tirisinin bile politik bir olgu I oldu gu da boylece gosterile. bilir,

D.C .• p.28.

F.P.S .• s, 32.

MEKANtST TEORi- PRATtK tLt$KtLERi ANLAYI$I VE A YDINLAR SORUNU

O.C.,p.20.

F.P.S., s. 21.

Bununla birlikte, praksis felsefesinin en yeni gelismelerinde, teoriyle pratigin birligi kavrammm derinlestirllmesi heniiz ancak bir baslangic evresindedir: teoriden pratigin "tamamlayicr'tsr, "yedek parca'tsr olarak, pratigin hlzmetcisi olarak soz edildlglne gore, mekanizm kahntilan varhk., lanm siirdi.irmektedirler. Bu sorunun da tarihsel olarak, yani aydmlar slyasal sorununun bir goriiniimii olarak konmasr gerektigi, dogru gibi gi:iriinUyor. Elestlrel bzbilinc, tarihsel ve siyasal baknndan, seckin bir aydmlar grubu-

106

107

nun, bir aydmlar seeklnlnin yaratilmasi anlamma gelir: bir insan YIgml (genls anlamda) orgiitlenmedikc;e "kendiliglnden" kendini "gostormez" ve baglmslz bir duruma gelemez, ve aydmlar olmadjkca, yani orgiitc;ii!er ve ydnetlciler olmadikca, teori - pratik grubunun teorik goriinUmii entelektilel ve felselel haztrlamada "uzmanlasrms" bir kisiler katmam ieinde kendini somut olarak gostermedikc;e de, orgiit yoktur, Ama, bu aydmlar yaratma siireci, uzun, gtlc, Ylgmm "bag-Illigl "run (ve Ylgmm tum kiilrur olayirun gellsmeslne katdma ve i~birliginin baslangieta aldlgl blcirn, baghhk ve dislpllndir) kimi kez sert bir smamadan geC;tigi, geli~kiler, ilerleme ve gerilemeler, dagrlma ve yeniden toplanrnalarla dolu bir silrectir. Gellsrne siiteei bir aydmlar - Ylgm diyalektiglne baghdir; aydmlar katmam nicel ve nitel baklmdan gellslr, arna, aydmlar katmanmm yeni bit "genislik" ve yeni bir karmasikhga dogru her srcrayisr, bas it insanlar YIglmmn, uzman aydinlar katmam yonunde, bireysel ve hatta az cok oneml! grupsal uclar araciyla, kiiltiiliin yiiksek diizeylerine dogru yiiksclen ve ayni zamanda kendi etki alanuu da genlsleten, benzer bir devlnimine baghdlr_ Ama, siirec;te }1gmla aydmlar (ister aralanndan kimiieri, isterse bir grup) arasmda bir kopma, bir ili~kiyi yitirme, ve dolayisryla "yedek parca", tamarnlayici, baglmh izleniminin kendini gosterdig:"i anlar siirekli olarak yinelenirler. Iki ogeyi yalmzca ayirt etmekle (salt mekanik ve say maca islern) kalrnayip, boldtikten, ayirdiktan sonra, teori-pratik grubunun "pratik"

'ogcsi iizerinde direnmek, gorece ilkol blr tarihsel evreden, henilz ekonomik-korporatif bir evredcn gcc;ildigi anlamma gelir, "Yapi "mn genel cerceveslnin nicel olarak donii~tijgii ve buna uygun iistyapr-nitellgln ortaya cikmaya haztrlandigi.ama heniiz organik olarak bic;imlenmcdigi bir evredir bu.

siirec; olarak, teoriyle pratijjln blrlesrne potasr olduklan soylenebilir, ve partinin "labour party" tipine gore degil, ama biroysel katilmalar araciyla olusmasimn ne denli zorunlu oldugu da anlasrhr; ctlnkil, her ne denli "ekonornik bakrmdan etkin tum y!gm"l organik olarak yonetme soz konusuysa da, onu eski cizgelere (semalara) gore degll, arna yenilik yaparak yonetrnek soz konusudur, ve yenilik dc, baslangie donemlerinde, ancak, insanal etkinlikte ortiik olarak iekln bulunan gorii~, belli bir OIc;iide, kendisi i<;in daha 0 zamandan baglanhll ve dizgeli-gdncel bilinc, kesin ve acik istene durumuna gelmls bir sechin aracihgiyla Ylgmsal bir nitclik kazanabilir.

Praksis felsefcsinin en yeni gelismelerlnln ortaya c;lktlktlklan tarnsmada (Cultura yazarlanndan O.S. Mirski'nin bir makalesinde ozetlenmis bulunan tartisma) bu evrelerden birini. irdelemek olanakhdir, Salt drssal mekanist bir gorusten eylemci (activiste) bir goti.i~e: bireslme henliz kendi tam anlarru verilmemekle birlikte, teoriyle pratigin birliginin dogru bir kavrayisma, saptanmis bulundugu gibi, daha eok yaklasan eylemci blr gorii~e geelsln nasil gerc;ekle~tigi goriilebilir. Belirlenimci, yazgici, mekanist ogenin, nasil praksis fclsefesinin dolaYlmslz bir ideolojik "aroma'lsr, belirli toplumsal katmanlann "ast" nitaliginin zorunlu duruma getirdigi ve tarihsel olarak dogruladlgl bir din ve uyanci (ama uyusturucu maddeler gibi uyanci) bicirni oldugu gozlemlenebilir.

o.c.. p. 31.

F.P.S., s. 35.

Parti ya da "holekti] aydm ".

Siyasal partilerin, ozsel olarak di.inya gorii~lerine uygun "ethik ve politlkayi hazrrladrklan ve sonunda bu gorii~lerin tarihsel "deneylmcileri" olarak islov gordtlkleri lcadanyla, dilnya gorii~lerinin hazirlanma ve yayilmasrisinde modern diinyada tasidiklan onem ve anlamr belirtmek gerekir. Partiler etkin YlglDl bireysel olarak secerler ve seerne pratik alanda oldugu dcnli teorik alanda da v.e buna bagh olarak, teori ite pratik arasmda, gOliili daha dirimselve koktcnci bicirnde ycnilik gctirdigi ve eski dii~Un. cc blcimlorlnln uzlasmaz karsrtr olarak gori.indiigii oranda sikilasan bir illskiyle yapihr, Boylcce, entelektilel, tam ve bi.itiincill (tototitaires) yeni goriislcrin partller tarafrndan hazrrlandiklan, yani partilenn, gorcek tarihscl

103

109

__ ~ 3 ~ __ ~ __ ~~

"DEMOKRATiK FiLOZOF"UN FELSEFEL ETKiNLiCI

··0GRETMEN" VE "OGRENCtLER"

Bir kez felsefe diinya gorii-'iii oIarak, ve felsefel etkinlik de artik yalmzca bir sistem leerislnde bagiantlh _kavramlann "bireysel" hazirlanmasi olarak de~il, ama aynea ve ozeJIikle. halk "anlayis'lrm doniilitUrmeyi ve, felsefel yenilikler somut oiarak, yani tarihsel ve toplumsal olarak tiimel duruma geleeekleri oh;Ude, kendilerini "tarihselolarak dogru" gos· tereeek felsefel yen iii klerl yaymayi amaclayan kiiltiirei savasim olarak konulduktan sonra - em ve diller sorunu, "teknik olarak" blrincl plana konulmahdrr, Pragmacilann bu konuda yayimladrklanm" bir daha gozden geclrmek gerekeeek.

Felsefel etkinlik lie dil.

Vailati ile abUr pragmactlann dil anlayrsimn kabul edllebilir olmadrgrrun soylenebileeegini samyorum; ama gene de, gercek gereklikIeri duymus vet her ne denli sorunlan koyma ve ~oziimiinU -verme basansnu gosteremeseler de, onlan yaklali1k bir dogrulukla "betimlernis "e benziyorlar, "Oil" sazciigiiniin, ne zamanda ne de uzamda "tek" bit seyi ongerektlrmeyen, ozsel olarak kolektif bir anlami oldugu sdylenehilir gibi goriinUyor. Oil, kiHtiir ve (hatta ortakduyu dilzeyinde) felsefe anlarnma da gelir ve, dolayisryla, "dil" olgusu gercekllkto az cok organik blcirnde baglant!ll

1 G. VAILATI'nin Scritti'sine (Yaz!lar) (Ploransa, 1911) vc baskalan arasmda, II linguaggio come ostacolo alia eliminazione di contrasti illusorj'sine (AldatJC1 catrsmalarm drsarda btraktlmasma engel olarak

dil) bakmrz, (Gromsci'nin notu). '

111

ve e!jgUdi.imlii bir olgular eoklugudur: en sonunda, konusan her varilg-m kendine ozgi.i kisisel bir dill, yani kendine ozgii bir diisllnce ve duyrna bicimi oldugu soyleneblllr. Kiiltiir, ge~it1i derecelerinde, anlatim bakimmdan ilisklleri az 90k basanh olan, aralannda cesltll oranlarda anlasan vb., kalabahk katmanlar olarak dilzenlenmls az 90k bilyiik bir sayidaki bireyleri birlestlrir. Ortak dilde yansiyan ve pragmacilarm irdeledikleri o "engel" ve 0 "yamlgi nedenleri"ni iiretenler, i~te bu tarlhsel-toplurnsal aynmJar ve aynhklardrr,

"Killtilrel ugrak "In one mi.

Bundan, "ki.iltUrel ugrak"m pratik (kolektif) etkinlikte de onern tasidlgl sonucu cikanhr: her tarihsel eylem ancak "kolektif insan" tarafmdan gereeklestirijebilir, yani amaelan ayrl~lk" olan bUylik bir sayrdaki istencln, (entelektuel temelin tutku durumuna gelebiJecegi oh;iide koklesmis, i:jziimlenmi~, yasanmrs olmasi sonucunu veren genel ve tikel, ge<;ici olarak - heyecan araciyla - etkili ya da siirekli) aym ve ortak bir dUnya gorU~U temelinde, aym blr erege erismek iizere kaynasmasma yol acan "kiiltiirel • toplumsaI" bir birlige erlsllmis bulunmasmr gerektirlr. Isler boyle olduguna gore, genel olarak dil sorununun, yani aym bir kiiltlirel "ortam"a kolektif olarak erisme olanaguun oneml, anlasihr,

Bu sa run , egitbilimsel (pedagogique) ogreti ve uygulama iizerindeki modem goriifjlere yaklastmlabillr ve yaklastmlrnahdrr da, Bu gorii~lere gore, o~retmenle ogrenci arasmdaki iliski, karsihkh bagmtilardan olusan etkin bir i1i~kidir ve oyleyse her oj;!:retmen her zaman ogrenci, her ogrenci de her zaman ogretmendir. Ama, egithilimsel iliski, yeni kusaklann eskilerle bag kurduklan ve, tarihsel ve kiiltiirel bakrmdan Ustlin, uygun bir klsllik "olgunlastrrarak" ve gelistirerek, onlann tarihsel bakrmdan zorunlu deneyim ve degerlerini sogurduklan, tam anlarmyla okula deg-gin illskllerle srmrlandmlarnaz. Genel olarak her toplumda, ve.obi.ir bireyler karsismda her blrey icln, aydm ve aydm olmayan cevreler arasmda, hiikilmet edenlerle hiikUmet edilenler arasmda, se~ki;1Ie1'Ie onlan izleyenler arasmda, yoneticllerle yonetilenler arasmda, oncllyle topluluk arasmda, bu iliski mevcuttur. Her "hegernonya" ili~kisi, zorunlu olarak egithilimseJ bir iliskldir ve kendini yalmzca bir ulus icarlsinde, onu olusturan cesitll gii<;ier arasmda degil, ama uluslararasi ve dlinya oh.iisiinde ulusal ve anakarasal uygarhk bUtiinlUkleri (complexes) arasmda da gosterir,

112

anlayan, onlan aerklayan ve belirli bit tarihsel durum leinde onlan dogrulayan gercek bit aydm olabiloceginl sanmaya dayamr; bu tutku olmadikea, yani aydmlada ulus-halk arasmda bit duygusal baglanb olmadrkca, tarihpolitlka yapslamaz; Boyle bit bagm yoklugunda, aydmm ulus-halkla iIi~kileri salt btirokratik, blcimsel nitelikte lliskller durumuna Indirgenirlor: aydmlar (organlk merkeziyetcilik adt verilen) bir kast ya da bit papazlar simfi durumuna gelirier.

Eger aydmlarla ulus-halk arasmdaki, yonetenlsrle yonetilenler arasmdaki - hlikiimet edenlerle hlikiimet edllenlar arasmdaki - iliski, leinde tutku-duygunun anlayis ve oyleyse (inekanik olarak degil, arna canh bir biclmde) bilgi durumuna geldigi organik bir katilma (adhesion organique) tarafmdan bollrlenmisse, 0 zaman, ve yalmzca bu kosulla, temsil iliskisl olan bir lliski vardir ve hlikiimet edilenlerle hilkiimet edenler arasmda, yonetllenlerle yonetenler arasmda, iste 0 zaman bireysel ogeler degi~imi olur, yani tek toplumsal gli~ olan toplu yasam (la vie dlmsemble) gercekleslr; "tarihsel blok", iste 0 zaman kurulur,

ELE~T1REL ETKINLtCIN AMAQ VE ARAQLARI

O.C., p. 120.

F.P.S., s. 145.

Hasimlanm en ahklar ve en yavanlar arasmdan seemek, ya da hasimtannin gorii~leri arasmdan en onemsfzlerl ve en gcli~iglizellerini secrnek ve ikineil ya da ara gori.islerinden biri Ylk.tldlgl leln hasmm "tamamen" "Y1kIldlgl"ru, ya da li~Uneii dordilncii dereceden savunuculanrnn teorik yetersizligi gOsteriidigi lcln bit ldeoloji ya da bir ogretinin Ylklidlgml su gotUrmez sanmak, "pek bilimsel", ya da yalmzca "pek clddi" degildir. dte yandan, "hasimlanna kars: hakbllir olmak gerekir", IjU anlamda ki ger~ekten ne demek istediklerini anlamaya eahsmak ve dedlklerlnin yuzeysci ve dolaysiz anlamlan llzerinde, hem de belli bir kotilciillikle, durmamak gerckir. BUtUn bunlar, hie kuskusuz, biltiln olanaklarla ve ne olursa olsun ~evresinde kimsc brrakmarnak degil, ama tartrsmanm ve okurlannm duzcyini yilkscltmek erek olarak saptarursa, boyledlr, Militan, giri~ebilecegi tartrsmalar srrasmda, kendi oz _goriiljilni.l, yalmzca "yetkeli" ("au toritaire ") yontemle ya da "heyecan "la inandirabllecek yontulmamis ve hazrrhksiz ki!jilerle degil, ama yetenekli ve aktlh hasrmlarla tartismah ve onlara karst savunmahdir, gorii~ilnU benimsemek gerekir. Yanilgl olanagrm . olumlayabilmekve dogrulayabilmek, ama, bunu savunulan go~il savunmakta kusur etmeden yapabilmek gerekir; ~UnkU, 'asrl oncmlt olan, IjU ya da bu ki~jnin goriiljii degiI, ama toplumsal bir oge, toplumsal bir gUt; olan, kolektif duruma gelmis bulunan 0 gorli~let biltlinliigiidiir; bu gorii~leri sergileyen en temsil edici teorisyenlerle, yUksek diiljiinceleri ve hatta dogrudan crkar gozetmemeleri nedenlyle son derece saygldeger kls iler olan- bu hasimlarla savasarak, i~te bu goriiljler blitiinliigiiniln ~Uriitiilmesj gerekir. Ve bunu yaparken de, boylece bu gOrii!jlcre karsrhk dilljen toplumsal oge ve toplurnsal giiciin "Ylkddl~," degil (aydmhklar yllzyih tiirilnde an uscuhrk olurdu bu), ama yalmzca: 1) kendi OZ saflanndaki aynrn ve bdlunrne anlayrsmm korunma ve pekistirllmeslne ; 2) kendinden olanlara, onlann kendi OZ yasam kosullanna karsihk dusen gercek bir ozglin ogretiyi sogurma ve canlandirrna olanagl veren bir alarun yaranlmasma katkrda bulunuldugu diiljiinillmelidi r.

HASMIN ELEt;;TiRiLMESt VE ANLASILMASI

Ele~tirel-tarihsel' sorunlar konuldugu zaman, billmsel tartismayi, blr sarukla, rolil geregi, samgin suelu ve ortadan kaldmlrnaya deg:imli oldugunu tamtlamast gereken bir savemm bulundugu tiizel (adli) bir surec olarak anlamamak gerekir. Bilimsel tartisrnada, onernli olamn dogrunun arasunlmasi ve bilimin Ilerlemesi oldugu varsayildigma gore, daha "ileri" oldugunu gOstermenin yolu, hasmm, baglmiJ bir ugrak olarak da olsa, in' sanm kendi oz dllsilnce yapisma katmasi gereken bir gerekligi yansitablldig:i goriiljiinli bcnimsemektir. Hasmm (ve bazen, blltlln ge~mi~ dtisilnce hasim olarak ortaya cikar) konum ve nedenlerini gercekei olarak anlamak ve degeriendirmek, kendini ideolojilerin (terimin kotii anlammda, gozU hagh ideolojik bagnazhk anlammda ideolojilerin) hapishanesinden kurtarmak, bilimsel arastirmada tek verimli bakim noktasi olan "elestlrel" bir bakrrn noktasmda yer almak anlarmna gelir.

O.C.,p.42.

F.P.S., s. 48.

O.C., p. 144.

F.P.S., 5.173.

114

115

ntLIMSEL AGIRBA!;lLILIK

hdIII ar. ElIlitabl okunurken, insan kendini aYl~lgl yilztinden uyuyamayan, vc tedirgin edlci I§JI!:J boylece azaltacagma ya da yok edecegine lnamp, clindcn gcldii1ince eok ate§bocegt oldiirmek leln kendini paraIayan blrinin karstsinda samyor.

Karsmuza bir sorun t;lklyor: terslne", yalmzca hasun bir konuma sahip bilyilk aydtnlara yonelmek, ve ikinei derecedeki aydmlan, hazirlop tlimcelerl yineleyip duranlan bir yana blrakmak gerekmez miydi? Kolay sozel utkular (t;unkil .gercek utkular soz konusu degil) kazanmak it;in yalruzca en giic;siizlere kar§1 ve hatta dlyellm en giit;sUz (ya da en giit;slizler taranndan en beccriksizce savunulmus.bulunanl konumlara karst savasim vermek istendi~ izlenimi ediniliyor. tdeolojik blr cepbeyJe politik-militcr bir cephe arasmda (bleimsel ve egretilemeli bir benzerliktcn baska) herhang! bir benzcrlik oldugu samityor. Politik ve militer savasimda, diistnarun en gijt;siiz yarduncilanmn, vb, dt§arda brrakilmasryla, bunlann karsismdakl birlikler baska yerdcsava~bileceklerine gore, en yiiksck giit;lerle en giit;IU noktaya karst saldmya giri§ebilecek duruma gelmek lizere, en dayamksiz noktalan t;okertmeye dayanan taktlgi kullanmak yerinde olabilir. Polltik ve militer utkular, kiml simrlar it;Cfisinde, siirekli ve Wmel bir deger tasrrlar ve stratejik erege, berkes ic;ln ortak sonuctana, kesin blr bieirnde eri§ilebilir. ldeoloiik cephedeyse, tersine, yardirncrlann ve ikinci derecede yandaslann yenilgisi, bernen bernen savsanabilir bir onem ta§lrj darbelermi en sec;kintere aYlrmak gereken bir savasundrr bu. Yoksa, gazete kitapla, kiit;Uk gtinliik, polernik de billmsel eahsmayla kanstmhr : ikinci. derecedeki hast rnlan , gazetelerin i:;:i olan polemlgln bitmez tUkenrnez kaziiistigine bnakmak gerekir.

Yeni bir bilim, kendi basan ve tiikenmez dirilik kamtim, kaqlt e~I" limler!n bUyuk savunuculanna meydan okumaYl bildl~ini gijsterdi~i zaman, onlann koymus bulunduk!an dirlmsel sorunlan kendi iiz olanaklanyla .yozdt~U, ya da bu tiirlii sorunlann duzmece sorunlar olduklanm tartisma goti.irmezblr bielmde gOsterdigi zaman, verlr.

Gerel, belli bir tarihsel donem ve belli bir top!um, daha cok aydmlann ortalaman taratmdan, oyleyse ortalama ki§iler tarafmdan simgelenirier, ama, yaygm ideo!ojl, yremsal ideoloji, bi1imsel yaprtlardan, sonuc olarak onlann gereek dayanaklan olan biiyUk felsefel bireslmlerden ayrrt edilrnelldir; ve bu sonuneular da, ya do~ru o!madtklan tamtlanarak olumsuz bir biclmde, ya da karsilanna daha Usttin bir onern ve daba UstUn bir anlam tasiyan fe1sefel bire!}im1er eikanlarak, olumlu bir bicimde, acikca Sfllma·

O.C., p. 135.

F.P.S., 8, 162.

TARtHSEL OLANAKLAR, MORAL YOKUM VE SOMUT 5ZGURLUK

Bir tarihscl materyalizm ahlfiknun bilimscl temeli, bana kahrsa, "toplum kendlno sonuclandmlmalan ieln gorceklosme kosullannm heniiz varolmadlgl giiravler saptamaz" olumlamasmda aranmahdtr. Eger kosullar varsa, "gorevlerin sonuclandmlmasr "odev" durumuna gelir, "istonc", ozgtir olur". MUik, 0 zaman, belli bir yonde, belli bir eregc dogru, lstenc Oz'gi.irlugii icin zorunlu kosullann bir arastmlmasi, ve bu kosullann varolduklannm tamtlanrnasi durumuna gelir.

D.C., p. 106.

F.P.S., s. 127.

lNSAN lOtN SOMUT SA V A$IM

2 BUHARtN'in Marhsi$t Toplumbilim Elllitabi adb yapitmda yaptlglnm tersine,

Nitcliksiz nicclik, niceliksiz de nitclik (kUlWrsiiz ekonomi, zekasiz pratik eylcm ve vice versa) olamayacagma gore, ikl terimin her karsttlrjit ussal baknndan bir sacmahktrr, Ve gerc;ekte, Guglielmo Ferrero vc hcrnpa!armm yaptJg:t gibi, gercksiz biiWn c;e§iticmeleriyle, nitelik nicellgln karsitt olarak gostcrildig:i zaman, gercekllkte belli bir nitelik bir baska niteligin, belli bir nicellk de bir baska niceligin karsrti olarak gosterilir, yani felsefel bir olumlarnada bulunulmaz, ama belli bir politika yapihr, Egcr nicellknitelik grubu aynlamazsa, kendi oz tstenc giiciinu nereye uygulamamn en yararh oldugunu bllme sorunu eikar ortaya: niceligi gelistlrmcye mi. nitcligi gelistlrmeye mi? lki goriinUmden hangisl daha denetlenebilir durumdadrr? Hangisi daha kolay olJ;illebilir? Hangisi uzerindo ongorUlerde bulunulabilir? Qah!jma planlan yapalabilir? Yamt, kansik gorunmi.iyor: nicel gOriintim uzerlnde , Bundan dolayr, nicelik ilzerinde cahsrnak isten-

117

116

digini, gercegm "sornut" yonilnil gelj~tinnek lstendlgim olumlamak, "nitelik"! bir yana brrakmak ist end i!!:i anlamma gelmez, ama, tersine, nitelik sorununu en somut ve en gereekei biclmde koymak lstendlgl, yani niteligi gelistirmek ve bu gelismenln denetim ve O1~lisi.inil olanakh duruma getiren tek blcimde gellstlrmek istendigi anlamma gelir -.

8orun, "primum uiuere, deinde philosopharj3" atasozunlln dile getirdigi bir baska soruna baghdlr. Gerceklikte, "ya§ama"YI "felsefe yapmak' tan ayirmak, olanakh degiIdirj ama gene de, atasozllniin pratik bir anlarru vardrr: yasamak, ozelllkle pratik ekonomlk etklnlikle ugra§mak; felsefe yapmaksa, entelektllel etklnllklerle, otiu m litteratum 'la 4 ugras mak anlamma gelir. Ama, "yasamak'ltan baska bir sey yapmayan, 0 olmadikca baskalannm felsefe yapmak Icln ekonomik etkinlikten bagl§lk olrna olanagl bulamayacaklan a§3gJilk, eok yorucu, vb., bir ~ah§maya zorlanrms Insanlar da vardir, Nicellge karst "nitelik"i savunmak, tam olarak sundan baska hlcbir anJama gelmez: kimi insanlann salt nlcelik, oblirlerininsc nitelik olduklan belirli toplumsal yasam kosullanm olduklan gibi korumak. Ve kendini niteligin, glizelligin, dli§liricenin, vb. gedikli temsilcisi olarak gormek ne de hostur! Ve yeryliziinde niteligi ve glizelIig:i koruma gorevini tarnamen yerine getirdigine inanmayan hicbir sosyete yosmasi.da yoktur!

Bireycilige ka~l. Katolik VC I!crilek dllsllnccnln, elestirllerlnden I;OK aglaYlp srztamalan denebileeek yakmma1anm yineletmeye dek giden onyargilar Uzerine: bugUn karsi-tarihsel duruma gelmls bulunan "bireycilik", zenginlik iiretiminin durmadan daha cok toplumsallasmasma karsm, kendini zenginligln bireysel temelilikiinde gosteren bireydliktir. Aynea, Katoliklerin bireycilik lizerine yakmmaya en hazirhksrz klsiler olduklan, onlann politikada miilkiyetten baska hicbir lieye hicblr zaman siyasal ki§i1ik tammamis olmalarmdan, yani insamn kendi basina ~cgil, ama maddi mallanmn tamamlayrer katlnsi nedeniyle deger tasrmasmdan da crkanlablllr. Belli bir vergi odcndigi OIr;lide secrnen olunmasi ve yonetsel blltiin slyasal topluluklara maddi mallan oi<;iisUnde katdmmasr, eger "tin"in "madde" karsismda blr alcalmasi anlarnma gelmiyorduysa, ne an. lama geliyordu? Eger yalmz miilk sahibi insan olarak dU~unUlebiliyor ve eger herkesin mi.ilk sahlbi olrnasi da olanaksiz bir duruma gelmls bulunuyorsa, maddi gii<;Jerin biitiin kisiliklari tamamlayacaklan ve onlan olusturmaya katkida bulunacaklan bir mi.ilkiyet blcimini aramak neden karst-tinsel (untispirituel) olacaktt? Corcekllkte, insan "doga'Ismm bireyde de~i1, ama insanla maddi gii~lerin birliginde oldugu drtiik olarak kabul ediIiyordu: i!jte bu nedenle de, maddi gUylerin fethi, ki~i1igi- fethetmcnin bir biclrni, ve en onernll biclmldlr,

O.C.,p.58.

F.P.S., 8. 70.

O.c., p. 58. F.P.S., s, 68

ntnsvt SAVUNMA

GeneIlikle "bireycilik" adt verilen sey, yani bireyin dUnyadaki ve tarihsel yasam lclndeki konumu i.izerine her tarihsel donemln takmrms bulundugu tavir konusunda: bugiin "blreycllik" adi verilen sey, OrtaQagl izleyen kiiltUrel devrim (Ronesans ve Reform) iclnde dogmu~tur ve tannsalhk, dolayisiyla da Kilise· sorunu karsismda belirli bir konumu: askm (transcendante) dii~Uneeden iQkincili~e (immanentisme) !!:~d$i belirtir.

3 tlnee yasarnak, sonra feIsefe yapmak.

4 Cicero, otium'u, yani studia humanistls'e [killtilr) aynlabilecck bos zamanr, negotium ya da (zanaatci ya da yurtta!jm) pratik etkinliginin karsrti olarak gosteriyordu.

118

119

______________________ 4 __

iNSAN NEDiR?

lnsan kendi eylemleri siireeidir.

Folsefcnln ilk sorunu, temel sorunudur bu. N3$Il yamt verilebllir buna? Tarnm, insanm kendisinde, yani her bireyde bulunabilir. Ama, dogru rnudur bu? Her bireyde, her "biroy"in ne olduJ'l:U bulunabilir, Arna, bizi ilgilendiren ~ey; her tikel insanm ne oldu~u de~i1dir, iistelik her tlkel insanm belli bit an ne oldugu anlamma gelir bu. Eger d~iiniirsck, kcndirnize: insan nedir? sorusunu sorarken: insan ne olablllr, yani insan kendi ijz yazgJsmt yazabilir, kcndisine bir yasam "yapabillr", kendisine bir yasarn kurabillr mi demek istedigimiz goriiriiz. Oyleyse, insamn birsiire~ oldugunu vc acikca, kendi eylernleri sllreei oldugunu soyleyellm. Eger dii~UnUrsek, ayrn: lnsan nedir? sorusu, "soyut" ve "nosnel' bir soru degildir. Bu soru, kendimiz vc baskalan Uzerine dUliunmemizden ve du~undUklerimizc vc gordUklerirnizo gore, no oldujiumuzu ve ne olabileceglrnizl, gcrcekton "kendl kcndimizln yapicilan", yasarmrmzm, yazgtmlzm yaratictlan olup olmadtiottnllZ, oJuyorsak hangi simrlar iclnde oldugumuzu bilmek lstcmemizdon do gmu~tur. Ve biz bunu, "bugiln", herhangi bir yasam, herhangi bir insan Uzerine deg-il, ama "bugUn"kii yasam Uzcrine, bugiin verllrnis bulunan kosullar icinde bilrnek istlyoruz. ( ... )

"Felsefel" bakimdan, KatolikJikte- , doyurucu olmayan soy, her ~eye karsm, kotiiliigUn nedcnini bircy olarak lnsana bag-Iamasl, yani lnsaru iyice bolirlonmls ve simrlanmrs birey olarak tasarlamasidir, Bugiine de~in varolmus hulunan hUtOn felsefelerin, Katcllkligin bu anlayrsim yansittrklan, yani insam kendi biroyligiyJe smith bir hirey ve tini de bu bireyJik olarak tasarladiklan soylenoblllr. lnsan kavrarmrn, iste bu noktada degi~tirrnek, dilzeltmek gerekir,

121

Birey, diinyoylo ue b~lwsly/a kcndi elkin ili~llileri biitiinliigiidiir.

ayrn degi~ikligi lstcyon kimselerln hepsiyle birlesebilir, ve e1:!er bu degi~ik. lik usa yatkmsa, her lnsan kendini hahn sayihr bir sayryla ~ogaltabilir ve ilk bakista olanakh gorilnenden eok daha koklii bir degi~iklik elde odebilir.

lnsan, blr etkin iliskller dizlsl (icinde en bilyiik oneml tasimakla birlikte, bircyligin gene de goz onilnde bulundurulacak tek oge olmadlgl bir siirec) olarak diisllnlilrnelidir. Her bireylikte yansryan insanhk: 1) birey; 2) obi.ir lnsanlar; 3) dog-a gibi, cesltll ogelerden olusmustur. Ama, ikinci ve U~iinC[i oge[er, goriindiikleri denli basit degildirler. Birey, 0 bUr insanlarla, yan yana golmeyle degiJ, ama organik olarak, yani en basitlerindcn en karmasiklanna degin orgUtierie birlesip bUti.inle~tigi olcildo, i1i~ki kurar. Boyloco, insan dogayla yalruzca kendisi de doga oldugu icin degil, ama etkin olarak, cahsrna ve tcknlk araciyla iliski kurar, Bir soy daha: bu iliskiler, rnekanlk lllskller dogildirler. Etkin ve hilinclidirler, yani her insanm onlar iizerindeki az cok biiyiik anlayis doreceslne karsihk dllscrlor, Bundan dolayi da, herkesln, baglantt merkezi oldugu tum iliskilcr bUtiinljnii degi§tirdigi ol~iide kendlni de degi§tirdigi, degi~iklige ugradlgl soylenebilir, i$te bu anlarndadrr ki, gercek filozof, polltikacidrr, yani, ccvreden tek tek alman her insanm katlldlgl lliskller bUti.inliigi.inU anlarna kosuluyla, c;cvreyi degi§tiren etkin insandir ve baska bir sey de olamaz, Eger bizirn oz bireyligimiz bu iliskiler biitiinliigUyse, kendimize bit klstllk yaratmak, bu iliskilerln bilincine ermek anlamma gelir; kendi oz ki§iligimizi dcgi§iklige ugratmak, bu lliskiler bi.itiinlUgUnU degi§iklige ugratmak anlamma gelir.

Bireyin "organlhligi" ve somut iiznellih,

"Kendinin bilinci".

Bit bireyin katrlabileeegi topluluklar (soeietes) goriindUgUnden daha eok sayrdadrrlar. Her insan, iste bu "topluluklar" arasmdan insan tiirUnUn ilyesi olur. Aym sekllde, hirey dog-ayia bircok bicimde illskl kurar, cilnkil tekniktcn, gencllikle yaplldlgl gibi, yalmzca isleyim yonunden (industriellement) uygulanmrs bulunan 0 bilimsel kavramlar biitiinltig-Uni.i degil, ama "zihinsel" aletleri, felsefel bilgiyi de anlamakgerekir.

lnsanm kendlni toplum icinde yasayan bir varhktan baska tilrlil dii~iinememesi,herkesin bildigi, ama hatta bireysel nitelikte bile 0\5a, biitiin gerekli sonuclann gene de erkanlmadjgt bir seydlr: belirli bir insan toplulugunun belirli bir nesnolar toplulugunu ongerektlrdlgt, lnsan toplumunun ancak belirli bir nesneler toplulugunun varhgl olc;Usi}nde olanakh oldugu da herkesin bildigi bir seydlr, Gerci simdiye degin bireyi asan bu organlzmnlara (societas hominum kadar societas rerum 'a1 da) mekanist ve be!irlenimci (determinist) bir anlam verllmlstir: tepki de iste bundan ilcri gelmcktedlr. Biitiin bu iliskilerin etkln ve devinim durumunda bulundu kla n bi r ogreti hazsrlamak goreklr: bu etkinlig-in merkezi ni n, kuskusuz bildigi, istedigi, hayran oldugu, yarattlgl, vb, ol<;Ude bilen, istcyen, hayran olan, yaratan vc kcndini tek basma degit, ama obilr insanlar ve belli bir bilgi sahibi olmaktan geri kalarnayacagt ncsneler toplulugu tarafmdan suo nulan olanaklar bakimmdan zengin goren birey olarak ahnrrus insarun bilinci oldugunu acikca saptayarak, biitun bu iliskilorin etkin vc dcvinim durumunda bulunduklan bir ogreti hazrrlarnak gereldr. (ITer insan Iilozoftur, her lnsan bilgindir, vb. gibi.)

Ama bu illskller, soylenmls bulunougu glbi.baslt i1ilikiler degildirler.

Her seyden once, aralarmdan kimileri zorunlu (Ilecessaires), klmilorl de istemlidirler (volontairee), Aynca, bllinclerine ermek (yani onlan degi§iklige ugratma bicimini az cok bilmek) onlan daha 0 zamandan degi§ikligc ugratlf. Zorunlu iliskllerin kendileri bile, kendi zorunluluklan ieinde bilindiklerl olcilde, gorunUm ve onem deiFlitirirler. Bu anlamda, bilgt, erkliktir (pouuoir, gil<;). Ama, sorun bir baska goriiniim bakmundan da karmas 1 ktir: soyle ki, _belli bir dizge olarak, belli bir anda varoldu k Ian bieimleriyle, iliskller biitiinliigi.inii bilmek yetmez; her birey yalruzea varolan iliskllerin bireslmi dcgil, aynca bu ili~kiIerin tarihi de, yani tUm gecmlsln ozot! de olduguna gore, onlan tllriirnsel olarak, yani olusrna devinimleri lcindo bilmek de onernlidir, Ama, 'denecek, eger kendi gti<;leri goz onlinde bulundurulursa, her blreyln dciU§tirebiJecegi sey, cok az bir seydlr, Belli bir noktaya degin, dogrudur bu. Ne var ki, ayrl olarak alman hcr insan,

Kaba materyalizm.

Feuerbach'm: "insan ne yerse odur" olumlamasr", kendi basma ahmrsa, baska baska yorumlanabilir. Dar <;aph ve ahkca yorum: - insan her

1 tnsanlar toplumu, nesnelcr toplulugu. .

2 Bu formill, Almanca'da, yazarmm gozilnden kacmasi olanaksiz bir sozciik oyununa dayamr: Der Mensch ist was er ist (insan ncyse odur) ya da was er isst (ne yersc odur],

122

123

~m~n maddi olarak ne yerse odur, yani yiyeceklcrln diiliiince btelml uzennde dolaYSI1; ve belirleylcl bir etkileri vardir. Amedeo'nun? olumlamasl~1 ammsayimz: bir lnsamn soylevlni vermeden once ne yedigi bllinirse, dlyordu, soylevi daha iyi yorumlayabilecck. bir durumda bulunulur, Qocuk~a ve1beyin bakla 13 da yer mantanyla beslenmediglne, ama yiyeeekler beynin molektillerinl yenilemeye geldikleri zaman edimsel olarak beyin rnolekiillerlyle "ayrn nitelik"teki tiirde~ ve ozlimlenoblllr maddeler durumuna donUiitiiklcrine gore, gert;ckte dencysel bilime de yabanci olumlarna. Eger bu olumlama dogru olsaydr, tarihin belirlcyici kahbl mutfakta ~UI.~~.urdu ve dcvrimler de Ylgmsal beslenmenin koklll dcgiliiklikleriylc ortuliurlcrdi. Tarlhsel bakimdan do~ru olan bunun tam tersldir: yani bcsIcnmeyi degi!jtiren ve yiyeceklerin seclmlndo ardrsik "begcni"lcr yaratan ~.y, d.cVlimler ve tarihin karmastk geli§mesidir. Go~cbelige son veren, duzenh bugday eklmleri olmarmstrr, ama torslno, diizenli ekimicrc, vb. zor!ayan sey, go~ebclige karsit kosullann ortaya ~Ikmast olmustur.

.. ~ma: ate yandan, beslenrne kendi biiWnliikleri iclndekl toplumsal lliskllerln dl~avurumlannl1an biri oldugu ve her toplumsal grubun blr teme! b~sisi bul~~dttgu ol~iide, "insanm ne ycrse 0 oldugu" da dog-ruuur, no var kl aym bicimde, boslenme, giyim, ev,Ureme gibi seylcrlo, toplumsal yasamm, toplumsai iliskilcr biitiinllij!'iiniin (complexe] kendini en a~lk ve en yaygm biQimde (yani Ylgmsal bir yaygmlrlda ) gosterdigi agcleriyle karsi karillya bulunulduguna gore, "ins an giyim kusamidrr", "insan oturd~~u konuttur", "lnsan kendi tikel iireme bicirni, yani ailesidir" de deneblhr.

si" ("metaphysiq ue ") bir kahnu de~i1 midir'? FelseCe, dogalci n itclikte bir "insanbiJim"e ("anthropologie") indirgenemez, yani insan tliriiniin blrligi, insamn "dirimbilimsel"("biologique") dog-asl taraCmdan vcrtlmemistir: insan aynmlan, tarihtc onem tasiyan aynmlar, dirimbilimsel nitelikte degildirler (rrklar.kafatasr yaptsi, deri rongi, vb. ve genel olarak, ylyeccklerin biiyiik boliimii yasanilan topraga bagb bulunduguna gore, "insan, yaliadlgl ii1kedir" olumlamasma indirgenebilecek "insan ne ylyorsa odur" - Avrupa'da bugday, Asya'da pirinc yer, vb. - olumlarnasi da, sonunda lste bu nitelige indirgenlr) ve hatta "dirimbilirnsel birlik" tarihte hlebir zaman bilyilk bir onem tastmarmstir (insan, "do~al durum"a daha yakm otdugu zaman, yani dogal mallann iirctimini "yapay olarak" ~ogaltama· dlgl zaman, kendi kendini yiyen hayvandrr), "Dllsunrne yetisi' ya da "tin" -de bir birUk yaratmis degHdir vc "birlestiricl" olgu olarak kabul edllernez, ~UnkU yalmzca bicimsel ve kategorik bir kavram soz konusudur .

Insanlan birlestiren ya da ayiran, "dilslince" dcgiJ, ama diiliUndiikleri seydlr,

9clifih bir siiredn sonucu olarak insanal "birlik ft.

SOYlil insanbilime halfl tarihselcilii:

"Wan dogasl"nm "toplumsal ~liljki1er hiitunliijtii" oldugu, en doyurucu yamttir, ~iinkii bu yamt olus fikrini lcerir: insan, toplumsal iIilikilerin degi~mesiyle birlikte slirekli olarak olusur, de~i$ir - ve ~iinkii, "genel olarak insan": yadsrr: gercekte, toplumsal iliskiler.her biri obUrlerinin varolusunu ongorcktiren vc birllkleri bieimsel detil, ama dlyalektlk olan <;e~it1i insan gruplan tarafmdan disavurulmus bulunurlar. lnsan, yurtlugun (glebe) toprak kolesl (serfi) oldugu oie;iide, soylu ki~idir (aristokrattir), vb. Eger tarihe, birlikten hareket etmeyen, ama kendinde olanakh bir birligin nedenlerini tasiyan bir "concordia discors" ("uyumsuz uygunluk") iI.inde, "olus" anlami vcrilirse, lnsan do~asmm "tarih" oldugu da scylenebilir (tarih eliit tin eijitligi kurulursa, insan dogas] tindir anlammda): bu nedonIe, "insan dogas," hicblr tikel lnsanda degil, ama, tek basma aim an her insanda, onlan obiirlerininkHerin karsisma diken ~elilikinin ortaya ~Ikardlg niteliklerin varolrnalanna karsm, tum insan clnsi (genre) tarihinde goruliil (ve dojtalci nitelikteki "cins" sozciigiinUn kutlamlmasi olgusu da anlamh drr).

" Oylcysc, "insan nedir? " sorunu, her zaman "insan dogasl", ya da

.g:~?,l ~Iarak insan" sorunu denilen sorundur, yani baslangrcta "birlestiricl bir kavramdan, i~lndc tiim "Insana!"m i~clilebUebildigi bir soyutlamadan hareket edeeek bir insan bilimi (bir fclscfc) kttrma giri,imidir. Ama, "insanal", kavram ve birlcljtirici olgu olarak, bir hareket noktasr rm, ~~~ bir va.rl.1i .nokta..<;1 mldl~ Ya da, hareket noktasr olarak konuldugll olQude, bu glrl!jlm daha cok tannbillmsel" ("theologiqlle") ve "Iizlkote-

:3

Am~~o Bordiga, gen .. ftalyan kornilnist partisinin sektcr vc' "maksi. mahst kana.~lnl~l,_ I.U. Kongre'de (Lyon, Ocak 1926) partiden "Ikarliacak olan yonetlclSl.

lllsanal birligin iitopik Oncelenmesi.

Geleneksel felsefelcrin "tin" kavraml, biyolojide gorillen "Insan doga- 51" kavraml gibi, en bliyiik "insan dogasl" iitopyasmm, (insanlar Tann'mn

124

125

ojtullan olduklan iein) Tann'da aranmrs bulunan "insan dojtasl" Utopyast. ~n y~rlne ge~en. ve tarihin sUrekli olusmasmi, ussal ve duygusaI bir ozlem], vb. behrtmeye yarayan "bilimsel iitopyalar"dan biri olarak aeik~mahydt. Ger~i. Tann'nm o~llan olarak insanlann e§itligini dogrulayan dmler de, .dii§iin,?e yetis.inde ortak olarak onlann e§itlijtini dojtrulayan felsefeler glbl, .tar~seI gelismenln en gU~1U halkalanm yerlefine yerJe§tiren karmasik devrimoi devinimlerin (i1k.-;ag dUnyasmm donUliiimii - orta~ajt dUnyasmm donilijiirnii) dl§avururnlan olmu§lardlr. ( ... )

Tarihte, "gercek" e§itllk, yani "lnsan dojtast" si.ireciyle ensueu "tinsellik" derecesi, "devlet" ve ddnya siyasal dizgesi ielnde kurulan "ozel ve kamusal", "belirtik ve ortiik" orgiitler (associations) dlzgesl icinde saptanabilir: ayru bir orgUt Uyeleri arasmda duyulan "esltlikler" ve ~e§it1i orgUt. ler arasmda duyuJan "esltslzlikler" soz konusudur; bireysel ve grupsal olarak billnelerine vanJdlgl ol~iide d~er tali1yan eliitlikler ve e§itsizlikler. "Fe~se~eYle p~litika" ~rasmdaki, dilijUnceyle eylem arasmdaki e§itlijte, yam blr praksis felsefeslOe de bu bleimde vanhr. Her liey, hatta felsefe ya da felsefeler bile siyasaldtr ve tek felsefe de eylem dururnundakl tarihtir yani yasarnm kendisidir.Klasik Alman felsefesinin kahtcis; Alman p~leteryasl tezi, i§te bu anlamda yorurnlanabilir - ve hegernonyamn nl~4 taratindan yapllan teonlestlrme ve ge~ekle§tirmesinin de bUyiik bir "rnetafizik" olay oldugu olumlanabilir.

__________ 5 _

METAFiziK niR GORO$ NEDiR?

"ELE~T1REL" FtLOZOF VE KEND16Z TARIHSELLtCtNiN BtLtNet

O.C.,p.50.

F.P.S., B. 58.

Felsefe, felsefe tarihinden, kiiltiir de kiilWr tarihinden aynlamaz. Bir dlinya gorii§liniln tarihselllginin, simgeledtgt gelisme evreslnln vo baska go~ler ya da baska gorii~ler ogeJeriyJe .-;eli~tiginin bilinci·nde olmadan, en dolaysiz ve ger~ege en iyi uyan anlamda filozof olunamaz, yani elestirel olarak baglantih (coberente) bir dilnya ·gorii§iine sahip olunamaz, Diinya gorii~ilmijz, gerc;:eklik tarafmdan konulmus, kendi glincelllklori lelnde geregi gibi belirlenmis ve "ozgun" olan belirli sorunlara yamt verlr, Qogu kez cok uzak ve asilmis bir gecmisln sorunlan ic;:i·n hazrrlanrms bulunan bir dii!jiinceyle simdiki zamam, hem de lylce belirlenmls bir simdiki zarnaru dilsilnrnek nasil olanakhdrr? Eger bu oluyorsa, modern dlinyada yasayan varhklar de~il, ama kendi oz zamammizda "~agdllil varhklar", fosiller oldugumuz, ya da en azmdan tuhaf bir bicirndo "karma" oldugumuz icin oluyor. Ve gerc;:ekten, kimi yonlerden en gelismis modern gorU· niimil disavuran toplumsal gruplann, baska yonlerden, toplumsal durumIan bakimmdan geri ve oyleyse tam hir tarihsel ozerkligo yeteneksiz 01· malan da olanakhdir,

D.C., p. 18 F.P.S .. 8. 19.

4

LENINE.

126

127

KAR~I-TARtHSELCtLtK Y ADA DOGMATIK METAFlztK

Oznelcilijtin 1 Halk ifin El-kitaba'nda2 yapl1tn1~ bulunan yiizeysel elestirisi, daha gene! bir sorunun, ge~mi~in felsefeleri ve filozoflan Jca~lSmda taknulacak tutum sorununun lelnde yer alrr, TUm felsefel gecmisl blr taskmhk ve bir c;tlgmhk olarak de~erlendinnek, yalntzca karsr-tarlhsel bir gOrU§e bajth bir yamlgl de~i1dir, - ~iinkii bu gOrU§te, ge~mi~ten bizlm bugiin du~iindiijtiimi.iz glbt dii~iinmesini isteme gibi tarihe aykm bir kendini be~enml~lik bulunur,- ama, dogrusunu soylernek gerekirse, fizikotesi (metafizlk) blr kahntidir da, ~unkii her zaman ve biitiin IiIkelerde gecerli, ge~m~ iizerine her degerIendirmenin olc;usii durumuna geJen dogmatik blr dii~iince varsaytllr. Yontemli karsi-tarlbselclltk, metafizikten baska bir ~ey degildir. Felsefel dizgelerin ~Ilml~ bulunmalan, bunlann tarihsel bakimdan gec;erli olmalanm ve zorunlu bir islev gormii:j bulunmalanm dl~ta. lamaz: gec;ersizlikleri tiim tarihsel geli~me ve gercek diyalektik acismdan goz oniinde bulundurulmahdrr; bu dizgelerin devrilmeye deler oldukIan siiylendigi zaman, "nesnel" bir acidan dile getlrilmis, moral nitelikte ya da bir d~iince sagltgma yamt veren blr degerlendirmede degU, ama tarihsel· diyalektik bir degerlendirmede bulunulur. "Ussal alan her ~ey gert;ek, ve ge~ek olan her §ey ussaJdlr" diyen ve ge~m~ iC;in de ge~erli olmast gereken Hegelci onerme iizerine, Engels taratindan yapllml§ bulunan sergllemeyle3 kat§da§tmlabilir bu.

Elkitab.'nda, ge~ml§, "USdl~I" (''irrotionnel'') ve "usalmaz" ("monst· rueux ") olarak degeriendlriUr ve felsefe tariltl de tarihsel bir canavarbiIim (teratologie) kitabl durumuna ~elir,c;iinkii metafizik bir gorii§ten hareket edilir. (Ve tersine, Manifesto. iilmesi gereken diinyamn en biiyiik ovgiile· rlden birini icerlr.) EgergelCmi(ji bu de~erlendinne blclmi teorik bir ya· mlgJysa, e~er praksis felsefesinden bir sapmaysa bu, barl berhangi blr e!itsel anlam ta§lyabire.cek, gii~ kaynai!l olabilecek midir? Oyle goriinmij· yor, Ciinkii sorun, gec;mi!} yiizytllardan birinde do~acak yerde, yalmzca §irildiki zamanda do~muli olmakla blr !jey olundugunu d~iinmeye lndlr~enirdi. Ama, her zaman, bir ~~mi$ ve bir ca~da,bk vardir, ve "~agda$" olmak, ancak giiliinf oykiilerde de~er t&!}lyaD bir niteliktir4

DO s UNCEyt TARIHSEL PRAKStSTEN A YIRMAK DOGMATtK OLARAK DO$ONMEK DEMEKTtR

Halh loin Elhitabl'ndan metafizig-in ve kurgul felsefenin bir elestirisl ~Ikanlabmr mi? Tarihsel devinim, olus ve dolayisryla diyalektik kavrsrnlan goziinden kac;tJgl ol~iide, metafizlk kavrarmrnn da yazann goziinden kactlgml soylernek gerekir. Felsefel bir olumlarnayi bellrll bir tarih doneminde dogru olarak, yani belirll blr tarihseJ eylemsn, belirli bir praksisin zorunlu VI! aynlmaz disavurumu, ama ardisrk bir donernde a'illnll:;; VI! anlammdan "yoksun kalmss' bir disavurumu olarak d<i:;;Unmek - VI! kus kuculuga ve mora1 ve ideolojik gi:irecilige diismeksizin dU§tlnmek, ki bu £elsefeyi tarihsellik olarak anlamak aniammagelir. biraz cetin, gu<;: bir zihin lslemldir.Yazar, tersine, tam da dogmatizme, ve dolayrsiyla, safyiirek nitelikte de olsa, bir metafizik bicimine dii§cr: daha baslangrcta aciktir bu. ( ... )

Metafizigin, bu elkitabmda, kendini tarih-disr dogruluk olarak, zaman ve uzam dismda bir soyut Wmel (universel abstraii) olarak koymak isteycu dizgell aciklama (formulation) anlarru degil de, bellrli bir felsetel actklarna, idealizmin kurgul aciklamasi anlammdan baska bir anlarm yoktur.

O.C.,}/. 140.

F.P.S., e. 168.

MARKStZMtN TARtHSELLtGt

Praksis felsefesinin kendini tarihsel blr bakis acismda, yani Ielsefel dU~neenin geclci bir evresl olarak kavramasi, yalmz tum dizgede ortUk olarak ickln olmakla kalmaz, ama tarihsel gelismentn, belli bir no ktada, ZOfU 01 u!uitun egemenliginden oZgUrliigiill egemenligine ge~il/Jc bcllrginlesccej;!ini olurnlavan Unlii tezde belirtlk olarak da soylenmistir. Slrndiye degin

O.C., p. 153.

F.P.S., s. 185.

1 Idealisigerc:ek anlaYI,.mn.

2 Rus MarkiBti BUKHARtN'in kitab),

3 L. Feuerbach et la fin de la philoaophie classique allemande, chap.

r, Editions Sociales, (Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefcsinin Sonu, Boliim I, Sol Yaymlari, Ankara. 1976, s. 11 vd.)

4 Kartvizitine "<;aMa~" yazdrran bir Fransiz kiiciik burjuvasmm oykiisij anlanhr: bu adam hiebir sey olmadsjnru dlisilnliyormus, ama bir giln, tersine, hir ~ey oldugunu, blr "c:agda'i" oldugunu kcsfetmis, {Gramsci'nin notu.)

128

129

varolan bUti.in felsefeler (fclsefel dizgeler), toplumu bolrniis bulunan lc celiskilerin belirtlsi olmuslardir. Ama, kcndi basma gaz onlinde bulunduruIan her felsefel dizge, bu celiskilerin bilincli disavurumu olrnarmstir, clinkU boyle bit dtsavurum, ancak aralannda savasan dizgeler biitUnliigii tarafmdan verilebilirdl. Her filozof, lnsan tininin birligfnl, yani tarihle doltanm birligini disavurduguna inamr ve buna inanmazhk da edemez; ve gercekten de, eger boyle bir inane olmasaydi, insanlar etkinlikte bulunamaz, yani tarih yaratamazlar, felsefeler "ideoloji" dururnuna gelemez, gUnlUk yasamda gii <; Jeri "maddi gU<;ler"inkine esit olan "halk lnamslan'tmn 0 bagimsiz granit sertlig:ini alamazlardi.

Hegel, felsefel dilsllnce tarihinde, apayn bit yapiu slmgeler, <;i.inkii, dizgesinde, su ya da bu bieimde, hatta bu dizgcnin"felsefel roman" bielmi lcinde bile, ger<;ekligin ne oldugunu anlarna basansigosterilir; eskiden ancak kendi aralannda polemik yapan ve onlan karst karstya getircn celisklleri ortaya koyan dizgeler biitiinliiiNndcn, fiIozoflar bUtlinliiglinden dogabllen 0 celiskiler bilincinin, aym bir dizgcde ve tek bir filozofta giiriildUgii anlamma'gelir bu.

OyJeyse, belli bir anlamda, praksis felsefesi, Hegel felsefesinde bir reform ve bir gelismedir, her tiirlii tek yanh ve bagnaz ideoiojik ogeden kurtulmus (ya da kurtulmaya cahsan) bir felscfcdir bu, cellskllerln tam bilincidir, birey ya da tiirn toplurnsal grup olarak filozofun kendlsl, bu hilinc ieinde, cellskilerl yalrnzca kavramakla kalmaz, ama kendini de eeliskl ogcsi olarak gosterlr, bu ogeyi bir bilgi ve dolayistyla eylem ilkesine yii ksol ti r, .. Gene! olarak i nsan", kend ini ne b lcimde gosterirse gostorsin, yadsmrrustir ve dogmatlk olarak "blrlestlrlci" blltiln kavramlar, "genel olarak insan"ya da her insanal varltkta lekin "insan dogaa" kavrammm disavurumu olarak, alaya ahnrms ve ge<;crsiz ktlmrruslardrr.

(generique, gene!) olumlamayr dile getirebilir ve daha oteye gidcmez: gereekten de guncel cellskiler alamndan kaeip kurtulamaz, dogrudan do~ruya blr Utopya yaratmadan, ~elii'Jki1erin ortadan kalkacaklan bir dunyayr, cinsi! bir bieimden baska tiirlli olumlayamaz.

Dinin iitopik anlam!.

Otopyamn felsefel bir de~eri olamayacagi anlamma gelmcz bu, eilnkii onun politik bir de~eri vardrr ve her politika, boJijk pOIl,iik ve taslak durumunda da olsa, ortiik olarak bir felsefedir. Din, i§te bu anlamda, tanhte gorillen en devsel iitopya, yani en devsel "metafizik"tir, <;linkii tarihsel yasamm gercek ~eli§kilerini soylencel (mythologique) bir blelm altmda en gorkemli uzlasttrma giri§im idir 0: gercekten de, din, i nsanlann aym "doga"ya sahip olduklarmr, Tann tarafindan yaraulnns, ·Tann'nm oglu, ve bundan dolayi oblir insan1ann kardesi, ablir insanlara eslt, obtir insanlar arasmda ve oblir insanlar gibi ozgiir, genel olarak insamn varoldugunu, ve bu insamn kendini insanhgm "ozbilinci" olan Tann'da gorerek boyle oldugunu tasariayabildlglnl olumlar; arna, bUtUn bunlann bu diinyada degil, bir baska (-iitopik-) dUnyada gercekleseceglnl de olumlar. Insanlar arasmda, kendilerini oblir insanlann ne esitleri, ne kardesleri, ne de onlara oranla ozgUr olarak goren 0 Insan katmanlan arasmda, e§itlik, kardesllk, ozgiirliik fikirleri boyle mayalamr. Ylgmlann her kokten calkantrsmda, su ya da bu bicimde, belirli bielmler ve belirU ideolojiler altmda, bu istemler ortaya i§te boyle konmuslardrr ( ... )

Tarihselcilik ve kU1kuculuk.

Sml{SIZ topl umun {else fesi nc olacak?

Praksls felsefesl, her ne kadar sonsuz ve kesin sanilan her "dogru'tmm pratik kokenleri oldugunu ve "geelel" bir degeri simgeledigini (her diinya ve yasam gorii§Unlin tarihselllgl) teorik olarak olumlarsa da, boyle bit yorumun, eyJem bakunmdan zorunlu olan manclan sarsmaksizm, praksis felsefesinin kendisi icin de ge~erli oldugunu "pratik olarak" anlatmak cok gii<;tiir. Aynea, tarihselci her felsefe icln kendini gOsteren bir gli<;IUktiir de bu: ueuz polermkeiler [ozellikle Katolikler), "bilgin" Ile "demagog"u, filozofla cylem adarmm vb., aynt bireyde kar§1 karstya getirmek, ve bundan da tarihselciligin kacmilmaz olarak moral kuskuculuga ve ahlak bozukluguna yol ae;acajtl sonucunu cikarmak ieln, lste bu ~clUj:!:U kotiiye

Ama, eger praksis felsefesi de tarihsel celiskilerln bir disavururnu, ve batta bilin<;li oldugu icin en tam disavurumuysa, bu onun da tarihsel olarak varolmayan ve heniiz varolamayan "ozgtirIUge" degll, ama "zorunluluga" bagh oldugu anlamma gelir, oyleyse, eger cellskllerin ortadan kalkacaklan tamtlarursa, ortllk olarak praksis felsefesinin de ortadan kalkaea gl, yani a:jtlaeagl tamtlamr: "ozgllrhlk "iin egemcnli ~indc, dii~ijnee olsun, fikirlcr olsun, artik celiskiler ve savasma zorunlulugu alanmda dogamayacaklardtr. ~imdilik, fllozof (praksis filozofu) aneak bu einsil

130

_131

kullarurlar, KiiC;iik insan1arda bireok viedan drami, ve biiyiiklerde de Wolfgang Goethegil "Olimposlu" davramslar, i§te bu gtic;JUkten dogarlar.

Zorunlulugun egomenllglnden ozgtirliigiin egemenliglne gec;i~ onermesi, lste bu nedenle bllyiik bir dogruluk ve titizlikle c;oztimlenmeli ve hazir lanmahdrr,

__________ 6 _

TARiHSEL DELiRLENiMdLi(;:iN REDDi

Dogmatih Mark$izm g6riiljii.

Aym nedenle, praksis felsefesinin, sozetigi.in elverlssiz anlarmnda blr ideoioji, yani dogmatik bir kesln ve sonsuz dogruluklar dizgesi durumuna gelme egilimi g6sterdigi de olur; ozelllkle, -Halk iein Elltitab,'ndaki gibi -, kaba materyalizmle, sonsuz ve kesin olmamasi olanaksiz olan "rnadde" metafiziglyle kanstmldigr zaman ..

Zorunluluktan ozgtirltige geC;iliin (doga sezglsi tizerinde, bilimsel gor~. ler ilzerinda, vb., sonuelar vermeye yetenekli oImasma karsm), doga iein degiJ, arna insan toplumu iein oldugunu da soylemek gerekir.

6NG6ROM VE BELtRLENtMCtLIK

Utopvalann degeri.

Sorunun, yasalann, siirekli, dilzenli, tekdtize cizgilerln bir arastmlmasi olarak konulmasr olgusu 1, blraz coeuksu ve safyUrek (naive) bir blcirnde tasarlanrms bir istege, tarihsel olaylann pratik ongortimliik (previsibiiitc) sorununu kcstirip atan bir bicimde cozme istegine baglldlf. ( ... )

Gerc;ekte, "bilimsel olarak" ancak savasim ongoriilebilir (onceden kcstirilebilir), ama, bu SaVa§lll1111 sornut ugraklan, karsithk ve sUrekli devinirn lcindeki gtic;lerin, nicelik onlarda siirekli olarak nitelik dururnuna geldig:i ie;in2, hrcbir durumda da degi§mez niceliklere indirgenemeyen gllclorin sonuclan olmamalan olanaksiz somut ug:raklan, 6ngorillemez. Cerceklikte, etklnlikte bulunuldugu, istemli blr eaba g6s~rildigi ve dolayisryla "6ng6. rulen" sonucun yaratrlmasma somut olarak ,katdmdlg:l Oi(,Ude, ongi:iriilUr. t>yleyse, ongorilm (prevision), kendini bilimsel bir bllgi eylemi olarak de~il, gosterilen cabamn soyut disavurumu, kolektif bir lstenc yaratma pratik bicimi olarak gosterln

Hatta, birlesmls bir ddnyada, tiim praksis felsefe dizgesi gee;erligi kalmarms bir duruma -geloblldiglnde, zorunlulugun egemenllg] strasmda iitopik olan bircok idealist gorU§Un, ya da hie; degiIse onlara lliskin kimi gi:iriini.imlerin, geclsten sonra .. dogruluk" durumuna gele bileceklerin i olumlamaya deg:in bile gidilebilir. Toplum gruplara bolUnmU~ bulundugu zaman, kacmilrnaz olarak grup tininin (esprit de corps) sdz konusu oldugu sonucunu crkarrnakstzm, "tin "den ("esprit") soz edilemez, ama, blrlesme gorceklesmls olacagl zaman, ondan soz edllebllecektir.

Ongoriim bir bil!-(i cylemi degi/dir.

O.C., p. 99.

F.P.S., $.118.

Ve ongoriim bir bilgi eylemi nasil olablllrdi? Olmus olan ve olmakta olan bilinir, ama olacak olan bilinmez, e;iinkU 0 bir "varolmayan", oyleyse

1 BUKHARtN ve onun Marksist "toplumbilim" gorii~U soz konusu ediliyor.

2 Nitelik-nicelik diyalekti~i iizerine, bu seckinin 2. Boliimliniin Diya.lektik "Slo;:rama" ve bu 6. B5liimiin daha' i1erdeki S6zdc·Dlyalektil: vc Mekanisme Kars: bashkh metinierine bakmiz.

132 133

tamnu gcregi bilincmez olandir. byleyse, ongortlm, uyduruk bir arastirma ya da bir zarnan yitirme durumu soz konusu olmadigi O1~iide, yukarda verilrnis bulunan aerklamadan baska bit aerklarnasi olamayan pratik bir eylomdon baska bir ~ey deglldlr. Mekanik nedenselcilik (causallsme meca· nique] anlayismi tilm bilimsel saygmhktan yoksun birakmak VC' onu gccrnlste, kimi ast toplumsal gruplann ilkel bit gellsrne doneminde belki yararh olmus an bit soylencoye (mythe)indirgemek lizere, bu anlayi~I tam bir elestirldon gecirebilecek bir dnrumda olmak lcin, tarihsel olaylann ongorlimliik (onccden kestirilebilirlik) sorununu dogru terimlerle koymak zorunludur,

6. C., p. 141.

F.P. S., e. 170.

bit keyfo bagh dli~lince eylemlcri dizisi, ya da kesin ve baglanhh bit gotUm (uision) olmasmm onornstz olmadrgi kesindir, ama ongoriim aS11 onemini ongi.iriide bulunan ve gU~lii istenciyle onu canlandiran lnsanm yasayan bcyninde kazamr, Sozumona "tutkusuz"lar tarafmdan yapilan ongorumler <lu~iinilliince gotiiliJr bu: temelsiz abuk sabukJuklat, kansik aynntrlar, sevimli sarular bakrmmdan cok zongmdir bu ongorumler, "(5ngoren"in ozselle, yoncltilme ya da saptmlrnaya elverisll olduklan lcln, get~cklikte ongorilleblllr tek og£'let olan 0 "di.izenlenebilir" oitelerie yetlnmeslni, aneak onda getc;ekle§tirilecek bit programm varolusu sagJar. Sorunun ahsilmrs dilsilnillrne biclmlne ters dilser bu. Genel olarak, her ongorUm cyleminin, dogaJ billmlorin yasalan tipindeki di.izenlilik yasalanmn belirlemesini gerektirdigi dii§uniiliir. Ama,tasarlanan saltik ya da mekanik anlamda bu yasalar varolmadiklan . icin de, baskalannm lstanclcri hesaba kanlmaz ve uygulama!an "ongorUlmc7.". Bu yi.izden, gcr~eklige degil, ama kcyfc bag-Ii bir varsayima dayamltr.

NESNEL EtLOt VE Sly ASAL BAC:LANMA

ongormenin (onceden kestlrmonin), yalmzca slmdlyi ve ge~ml~1 devinim olarak iyi gorme anlamma geldigi su gottirmcz: iyi gormek, yani sdrecln temel ve siirekli ogelerini dogrulu.kia saptamak. Ama, salt "nesnel" bir ongortlm diislinmek de sacmadri, bngorenlerin utku kazandiracaklan blr "program'Tan vardir ve ongortlm de bu utkunun bit ogesinden baska bir ~cy rlegilrlir. Ongoriimi.in her zarnan keyfe bagh ve temelsiz, ya da yalnzzea yan tutucu olacag: anlamma gelmez bu. Hatta: 1) yalmz tutku zekay: biledigi ve sezgiyi daha acik hit duruma getirmeye katkrda bulundugu icin; 2) gereeklik insanal istencin nesneler topluluguna (makinistin rnakineye) bit uygulanmastmn sonucu oldugundan, her isternli ogcyi bir yana birakmak ya da genel isleylaln nesnel ogcsi olarak yalrnzca _!JMkala~ nnm istencinin ise kansmasmi hesaba katmak gerc;ekligin kendisini sakatlayacagi iein, ancak ongorilniin nesnel gori.ini.imi.i bit programa bagh bulundugu olcilde, bu gorunilmlln nesnellik kazanacagi bile soylenebilir. lstoncin gcrccklesmesl icln zorunlu ogeier, ancak lylce lstendigi zaman saptanrr,

Ussal balu~ aqdanna sahip olmak.

Bu nedonle, belli bir di.inya ve yasam gori.i~iini.in kendinde yiiksek bit ongoriim giicii icerdigtni dlisllnmek kaba bir kendini begenmi~likten gc!en ve yiizcysel nitelikte bir yarulgidir, Her ongdrumde ortiik olarak bit dilnya g6ri.i~i.inun ickin oldugu ve bundan dolayi da, bu ongorilrnlln baglanbSlZ

"Asm" (ve bundan otiiri.i de yiizeysel ve mekanik) siyasal gercekcilik, <;ogu kez dovlot adammm yalrnzca "gercok getc;eklik" alanmda etkinlik gostormcsi, "olmasi gcrekcn"le degil, ama yalmzr-a "olan"la ilgilenmesi gCfC'ktigini olumlamaya zorlar. Devlet adarmnm burnunun ucunu asan bakis acrlarma (perspoktlflcre) sahip olmamasi gCfcktigi anlamma gellr bu. ( ... ) byleyse, sorunun bu tcrimlerle konmamast gerckir, daha karmastktrr 0: "olrnasi gereken"ln keyfe hagh bit eylern mi, yoksa zorunlu bir eylem !TIi oldujiunu, somut istenc ml, yoksa gclge~ heves, istek, bos bit dils mii olclugunu gormck soz konusudur. Eylcrn durumundaki poliukaci, kuran, yuratan bir lnsandtr; ama, 0 hlctcn baslayarak kurmaz vc lstok ve diislerinin bulamk bO!j'lugunda devinmez. Gercck (edimsel)get~eklige dayamr, ama nedir bu gorcek gerceklik? Acaba dural vc devinimsiz bir soy rnidir, yoksa daha cok siirekli devinim icinde, surekli blr donge degi~ikligi icinde bir gu~lcr ilisklsl mi? llerleyici olarak diisllniilen bu belirli gtico dayanarak, ve ona utku kazandnmak lcin kendi giiciinu pekistlrerek, lstencl gercekten varolan ve etkili giiclerln yeni bir dengesinin yaratilmasma uygulamak dernek, her zarnan gercek gerceklik alamnda, ama ona egemen olmak vc onu asrnak (ya da bunu yapmaya katkrda bulunmak) ieln devinmek demekt.ir. oylevsc, "olmast gerckcn", somutluktur, daha da iylsi, gorcekll-

134

135

~in gercekci ve tarihe uygun elan tek yorumudur, eylem durumundaki tek tarih, eylem durumundaki tek felsefe, tek polltlkadu.

meden, yal-uzca sozsel ~oziimler ya da lllskllerle yetlnon arastmcnun, bit bilgin olmadlgl soylcnebillr.

O.C., p. 231 F.P.S., s. 277.

O.C., p. 142.

F.P. S., s. 1 72.

T ARIH BtLtMI VE DOG A BlUM!

NEDENSELLiK VE T AR1HSEL ntv ALEKTIK

Arna, elestirel olarak yJ kilmasi gereken ~ey, Halk icin Elk itabl'ndan sonuc olarak C;lktlJ;:1 bi e;i miyle, "bilim" kavramuun ta kendisid ir; bu kavram, sanki rlognl bilimler, olgueulugun (pozitivizmin) kararlastirdrgr bieirndc, tek ya da en tistiin bllimlermls gibi, dogrudan do!truya do~al bilimlerden almrmstrr, Ama, Halk icin Elkitabl'nda, bilim terimi, bazen belirtik, bazen ortiilii ya da aneak telkin edllmis, tum bir anlamlar dizisi icinde kullamlmrsttr, Belirtik ani ami, "billm "in fiziksel arastirmalarda ta~ldlgl anlarndrr, Gene de bazen, yontemin soz konusu oldugu samhr. Ama, genet olarak bir yontem var mrdn ve, e~er varsa, bu diipediiz felsefe anlamma gelmez mi? Kiml zamanlar bu yontem bielmsel mantJktan baska herhangi bir an!ama gelebilir mi, ama 0 zaman da ona bir yontern, bir "bllim" adr verilebilir mi? Her arasnrmanm kendl bellrli yantemi oldugunu ve kendlne ozgU belirli bir bilim kurdugunu, vc yontemin belieli arastirrna ve bclirli bilim1e birlikte geli~tlgini ve hazrrlandrgnu, ve onlaria bir biitUn olusturdugunu ilke olarak koymak gerekir. Bllimsel bit arastirmayr, ona kcndisiyle bit" biltiln olusturdugu bit baska arastirmada vermis bulundugu iyi sonuclar nedeniyle secllmis ornek bir yontem uygulayarak ilerietebilecegine inanmak, bilimle eok az ilgili tuhaf bir dii~iincesizlik gastermek demektir. Ger<;i, kendi "uzmanhg." ne olursa OIsUIl, her bilginin elestirel bilincini olusturduklan sOylenebiIen, ve bilginin cahsmasi arasmda her zaman kendlllglnden tetikte olmalan gereken genel olelltler gene de va rd II. Aym bleimde, kendi tikel al~iitlerini yeterince sa~lamla!ltlImamlii, kUllandlj!:1 kavramlann tam bir anlayisina sahip bulunmayan, yetersiz bilgi yiiziinden ele aldl~l sorunlann durumu iizerinde yoksul bir kavrayis gosteren, olumlamalannda eok sakimmh olrnaya kulak asmayan, baglantrdan yoksun geli~igiizel ilerlemeleri, zorunlulugun kesinlijtine yegleyen arastmcimn, ya da edlnilmis bilgilerde varolan eksiklikleri hesaba katacak yerde, bunIan sususla ge~i~tiren ve, yeniden ele ahnrnaya ve geli~trrilmeye, vb, elverisli olan geclci durumlann soz konusu oldugunu aerkca soy le-

Tarihsel diyalektigln yerine, nedensellik yasasi, kurallara uygunlugun arastmlmasi, olag-anitk, tekdiizelik ge<;irilmi~. Ama, olaylan bu kavrama bicimlnden, parksisin asrlmasr, "altilst o lmasr'tsi sonueu nasil cikanlabilit? Etki (erlet), mekanik olarak, nedeni ya da nedenler dizgesini hicbir zaman asamaz, ve oyleyse evrimclligln yavan ve kaba gelisrnesinden baska gorii~ acilanna da (perspectives} sahip olunarnaz.

D.C., p. 141.

F.P.S,. s. 169.

S6ZDE-DtYALEKTtCE VE MEKANiZME KAR~I

11(1:/" icin El~itabl'nda, her toplumun, onu olusturan ilyelerin her blrinin basit topiammdan daha cok bir ~ey oldugu soylenmlstlr (rastlantisal olarak soylenrnlstir, <;iinkii olurnlama tnnrtlanmis, deg:erlendirilmi.,? dcgildir, vorlmll bir kavrarru disavurmaz , ama rastlantrya bagh, ongolon ve izleyen seylerl (' llgisizdlr), Soz konusu olan sey, so yut olarak dog rudur, ama somut anlanu ncdlr? Bu konuda gorgiil olnrak (empiriquemcllt) verilmis bulunan aciklama, <;O[{U kez tuhaftrr.

Bo§soZCiiliik.

Basit bir sozcilk oyunuyla yetinerek, tek tek alman yiiz ineg-in, bir arada ahnan ve 0 zaman bir siirii olusturan yiiz inekten cok farkii olduklan soylenrnistlr. Aym bicimde, sayilamada, ona gelinince, sanki ikili, ii<;IJi, dortlll, vb. yoklarrms, yani krsaca de!tj~ik bir sayrlama biciml yokmus gibi, blr onluga sahip olundugu soylenrnistlr. Bunun en sornut teorik-pratlk

137

aciklarnasr, Kapital'in 1. kitabmda, yazann, islctme dlzgesinde, hicbir tikc1 emekciyo degil, ama ancak emekciler blltllnlllgilne, kolektif insana baglanabileeek bir UteUm olc;UsUnijn (norme) bulundugunu tamtladlgl yorde gorijJijr. t~ ve lslevler bclumllno dayanan, ve oyleyso onu olusturan bireyler toplammdan daha cok bir soy olan tum toplurn capmda da, iste buna benzer bir sey olur, Praksls felsefesinin, nltellk durumuna gelen nicelik Hegelci yasasim "sornutlas trrma' bicim i, Hulk it; in Elk itabt 'run cozmeye glrismedlgi, ama, ISISI degi~tikc;e durum (buz, SIVI, gaz) degi~ti. ren su ilzerindokl - bir dis etken [ates, giine~, ya da kan karbonik asidin buharlas rnasr, vb.) tarnfrndan bolirlenmis mekanik bir olgudan baska bir ~y degildir bu - sozcuk oyunu gibl, basit sozctlk oyunlanyla yetlnmodlgl zarnan, e;ozUmU onceden biliniyor saydrg: 0 tarlhsel dUgUmlerden biridir hcntlz.

Gereksinmelerin ve tarihsel olanaklann bilinci etkili istenc durumuna gelinee, tarihsel Olu~ "ussal"dlr.

Tarihsel diyalcktile uc dogal mekanizm.

"Soyut kurgul" anlamda ve "somut tarihsel" anlamda "zorunluluk": insanlann onun Uzerine sahip olduklan bilincin, kolektif bilince somut erekler g5stererek, ve "halk lnanclan" kadar gUC;lU bir etken durumuna gelen bir kamlar ve lnanelar bUti.inlUgii olusturarak, etken (agissante) bir duruma gelmls bulundugu etkili ve etkin (efficiente et aetive) bir oneii' varoldugu zaman, bir zorunluluk da vardrr, Kolcktif istene atihrmrun gerceklesmesi iein gerekli ve yeterli maddi kosullann, gellsmis ya da gellsme yolunda, oneill ielnde i<:kin olmalan gerekir, ama, nlcel olarak hesaplanabilen bu "maddi" onculden, belli bir kUlttir dlizeylnin, yani bir entelektliet eytemler biittinlUgliniln ve bu sonunculardan da (onlann ilrihtU ve sonuclan olarak) "ne pahasma olursa olsun" tUriinde bir eyleme zorlarnak lcin yeterli gut;le donatilrms belli bir buyurgan tutkular ve duygular biitUn· IU~tiniin aynlamayacagi acrktir,

Soylenmls bulunuldugu gibl, tarihteki "ussalh gm" (ve dolayrsiyla "USdl:}lhgm") tarihe uygun (ve soyut-kurgul olmayan) bir anlayisma, iste ancak bu yoldan vanlabilir. ( ... )

lnsanda bu dl:} etken kim olacaknr? Isletrnede, i!jboliimi.i, vb., insanm kcndisi tarafmdan yaratilnns bulunan kosullar, Toplurnda, ilretici gU~lcr bUtUnliigii. Ama, Elkitabl'run yazan, her toplurnsaI katismac (agregat) her ne denll onu olusturan blreyler toplumundan daha cok (vc hatta farkh) bir seyso dc, bunun, toplurnsal gelisrneyl aerklayan yasa ya da ilkenin, fizik bir yasa olamayacagi anlarmna gcldigini dU~iinmcmi'?tir, cimkii, fizlkte, nicclik alarundan ancak egretilcme (metaphore) yoluyla erkilabillr, Ama gene de, praksls Iolsefcsinde, nitelik nicelige her zaman slkl srkrya baghdlr, ve hatta en ozgiin vc en vorlmli roliinU de i:}te bu sib illskiye boreJudur. Idealizm, gercoklikte bu "daha cok bir sey"! bir dayanti (hyposta' se), niteligi, dinin tannsallrk dururnuna getirmls bulunmasi gibi, ayn blr varhk durumuna, "tin" durumuna gctirir. Ama, e~er din ve idealizm nitcligi bir dayanti, bir baska deyisle, egitbilimscl nedenlerdcn otUrli pratik olarak zorunlu, cozumsel bir aynm slireei degil de, keyfe bagh bir soyutlama durumuna getlrlyorlarsa, dayantisal (hy postatique] bir maddeyi "tannsallastrran" kaba matcryalizmln yaptlgl da, bir dayantidrr.

O.C., p. 109.

F.P.S., s. 131.

"TARIHSEL ZORUNLULUK VE ETKtN tSTENQ"

Modern prens3 (bu kavrayrsm tarlhsel otarak sahip bulundugu ve kavram oIarak sahlp olmasi gereken tam anlarmyla) jakobenlige aynlrms, hie; degllse kimi goriinUmleri bakrmmdan ex nouo, ozgiin bir tUretiq olan kolektif bir istencin somutta nasil olu:}tugu ve nastl etkinlik g5sterdi~ini acrklama olanazim verecek bir boldm icermelidir, Ve kolektif istencle genet olarak siyasal istencin de modem anlamda tammlanrnalan gerekir; tarlhsel zorunlulugun etkin billncl olarak, gereek ve edimsel tarlhsel bir dramm basoyuncusu [protagoniste) olarak lstenc,

o.c., p. 174.

F.P.S .• s. 209.

3 "Modern prens", siyasal parti olarak orgiltlenen' ve tarihsel gereksinme ve olanaklara uygun olarak toplumu donii:}tiirm.eye yetenekli proleteryadir. GRAMSCJ'nin politika bilimi olarak Marksizm acrklamasma aYlfdlg:l notJann baiihg:J da budur.

138

139

ilk bolilmlerdcn biri kesonkes "kolektif lstenc?e aynlmah ve sorunu su tcrlrnlerlo koymahdtr: "Halksal-ulusal bir kolektif lstenein dogma ve geli~me olanaguu saglayan kosullarm varolduklan no zaman soyleneblllr?" Ardmdan, irdolenen i.ilkenin toplumsal yapismm tarihsel (ekonomik) bir cozumlemcsiyle, bu istunci yaratmak icln yllzyrllar boyunca - gosterllen ca balann "dramati k' bir beti mlemcsi vo ardtsik basanstzhklann nedenleri gelmclidir. Italya'da, Machiavelli zamarunda, mutlak kralhk neden kurulamadi? Roma Imparatorluguna deg-in gitmek (dil, aydmlar, vb.sorunu), Orta~ag Komi.inlerinin islevlni. Katolikligin anlarmm, vb., kavramak gerekir: sonue olarak, tum Italyan tarihinln, blresirnsel, ama dogru bir taslagml yapmak gorokir,

Halksnl-ulusal bit kolektif istenc yaratmak icin gostcrilen cabalarm ardrstk olarak basanstzliga ugramalanrnn nedeni, komUnal burjuvazlnin dagilmasmdan sonra olusan bollrll toplumsal grupJarm varolusunda, Kllisn'nin merkezi ve Kutsal Roma lrnparatorlugunun temsllclsi olarak Italya'nm uluslararasi islevinl yansitan obUr gruplann tikel nitcligInde, vb., aranmalrdir. Bu islev ve ondan dogan durum, "ekonomik-korporatlf" adt verllcbllecck blr ic duruma, yani siyasal olarak, feodal toplum bieimlerlni n en kOtU5ii no, en az I ilerle m eel, en durgu n bi ciml ne yo I acarlar: etkili bir Jahobin giit;, obiir uluslarda halksal-ulusal kolektif istenci yaratnus ve {jrgUtlemi~ ve modern devletleri kurmus bulunan gUciin ta kendisi, ltalya'da hep eksik kal rnistrr - ve olusamazdi da,

G.C., p. ISS. F.P.S.,s.228.

yoksun biIincin o;eli!}kileri, vb., i~te bundan dog-ar. Ama, "ast", ytgmsal ekonomik etkinli~in yonetici ve sorumlusu durumuna gelinee,mekanizm (mekanikcillk) belli bir ugrakta kendini pek yakm bir tehlike olarak gosterir, ve tUm di.i~iince dizgesinin bir gozden ge~irilip deg:i!}tirilmesine tarnk olunulur, ~i.inkii. toplumsal yasam bit;iminde bir degi!1iklik olmustur. "Olaylann gifcU"nUn smrrlan ve sozU get;erlig-i neden daha dar blr duruma gelirler? :;>undan ki, ashnda, ast eger diln blr nesne idiyse, bugiin artik bir nesne degiI, ama 'tarihsel b!r ki~i, b ir basoyuneudur; eger dUn yabanei bir istence "direndigi" lcin sorumsuz idiyse, artik direnen degil, ama etken ve zorunlu olarak etkin ve giri!}ken oldugu icin, bugiin kendislni sorumlu duyumsar. Ama, dun gercekten baslt bir "direnc", basit bir "nesne" basit bir "sorumsuzluk" muydu o? Elbette degll, ve torsine, yazgtclh~m nasd etkin ve goreek bir istencin gU,-;sUzliigUnU gizlemektcn baska bir seya yaramadrgun gostennek, yerindc olur. YtgmI11 safyurck Celsefesi olarak, ve, yalmzca 0 zaman ozUniU (intrinseque) gil~ ogesi olarak aerklanablllr bir nitelik ta~lyan, ama, aydmlar tarafrnden enlkonu dU!}UnUlmu!} ve baglantih bir felsefe olarak ahmnca, bir edilgenlik, aptalca bir kendine yeterlik kaynagl durumuna gelen mekanik belirlenimcilijiln (determinisme mecanique) koflugunu, lste bu nedenle, her zaman gostermek gerekir; hem de, astm yoneticl ve sorumlu dururna gelmesini beklemeksizln. Ast YIg-mill bile bir boliimii, her zaman yonetici ve sorumludur, ve bo1i.imiin felsefesi, yalmzca teorik onceleme (anticipation) olarak degil, ama gllncel zorunluluk olarak da, her zaman biitiiniin Celsefesinden once

gelir. _

Belli bir tarihsel dbnem boyunca ve belli tarihsel kosullar lcinde bir

"zorunluluk", halk YIgmlanmn Istencinin zorunlu bir bicimi, di.inyamn ve yasamm ussalhjtmm belirli bir blcimi clan ve olmayi da siirdiiren ve ger~ek pratik etkinl i !~i n genel cercevelerl ni saglayan Hiristlvan d lnlnin geli~mesi ilzerlne bir ~·ozi.imleme, mekanist gorU~iin bir astlar dini oldugunu gostcrir, ( ... )

Ama, bu durumda da, sozii edilmek istenen Hrristiyanhk, -.safyUrek

Hmstiyanltkttr, halk YIg-mlan iein an uyusturucu durumuna donU~tUrilI-

miis, Cizvitle~tirilmi~ Hrristlyanhk dogi!. . .

Ama, Kalvenciligin konumu, giri~kenlik anlayismm gems bir yayil-

rnasma yol acari (ya da bu dcvinimin blcimi dururnuna gelen) arnansiz tarihscl a\myazlsl ve kayra :mlaYI~lyla,daha da zengin anlatlmlt ve anlamh-

dlr. O. C., p. 33.

F.P.S., s. 37

Y AZGICILIK VE Sly ASAL BAGIMLILIK

Savasim girlskenligl olmadrg: ve savasirnm kendisi sonunda bir yenilgilor dlzisiylo ozde~lc~tigi zaman, mckanik bellrlenlmcllik son derece biiyiik bit moral dironc , baghmtl, salnrlr ve direngen dayanma gi.icU durumuna gelir. "$imdilik yenildim, ama uzun donemde olaylann gUcii benden yana cahstyor, vb.". Ccrcck istenc, bir inan i~i, tarihin belli bir U5salhgl, inansal dinlerin yazgisuun, kayrasmm, vb., yerlni ttl tan gorgiil ve ilkel bir ttl tkun (yan tutueu) erekcilik hicimi kzhgma biiriiniir, Hatta btl durumda bile, gUt;lii bir ist<'11t; etkinJiginin, "olaylann gUeti" iizerinde dolayslz bir miidahalenin varoldug-u olgusu Uzerinde dircnmek gerekir; ama, kendinden uta nan, iistii ka pal!, iirtiik bir bit; i rude varoldu gtl: el c~li rei birlikten_

1-10

111

Y AZGIClLIKT AN KURTULMAK

_________ 7 _

T ARiHSEL DiY ALEKTiK

Praksis felsefesinin yazgici anlayisi tarafmdan -yerine getirilen tarihsel islev konusunda.belli bir tarihsel donem lcin yararhhgmm kabul edllmesi istenerek, ama, ve il1te tam da bu nedenle, ona borclu bulunulan bi.itiin saygtlarla gomi.ilmesi zorunlulugu savunularak, bir cenaze ovgiisii yapilabilirdi. Praksis felsefesinin yazglci anlayismm i~levi, gorcekllkte, klasik Alman felsefesi ve onun zorunlulugun bilinci olarak ozgiirlUk anlayrsmda doruguna erisen kayra ve almyazisi teorisinin, modern diinyanm baslangielarmdaki lslevlyle karsrlastmlabllirdi. Bu anlayis, "Tann boyle istiyor" C;lgllgmm halksa1 bir eslll (doublet: ash aym olan iki sozcukten her biri) olmustur, ama gene de, hatta bu ilkel ve basit diizeyde bile, "Tann boyle istiyor"da, ya da kayra teorisinde iekin gOrUl1ten daha modem vve daha vcrimli bir goriil1iin baslangicrm gosteriyordu. "Biclrnsel olarak", yeni bir gorii~iin, kaba ve karmakansik bir halk (plebe) goriiniimiinden baska bir goriiniim altmda kendini gosterrnesl olanakb rmdir? Ve gene de tarihci, gerckli bakrs acilanna sahip bulundugu zarnan, yeni bir diinyanm her zaman cetln ve cakslh olan baslangrelanrnn, can eekisen bir diinyanm sona ermesinden ve onun can cekismesl ieln yarattrg] "kugu sarkilan'lndan iistiin olduklarmt aydmhga kavusturma ve anlama basansnu gosterir.

a.C.,p.40.

F.P.S., e. 46.

TARtHSEL DEvtNtMtN ALTY APISAL KO~ULLARDAN BA$LAY ARAK DOGU$U

Temel bir nokta: yapi temeli iizerinde tarihsel hareketin nM'11

dogdug-u incelenmemls ' . Bununla birlikte, Plekhanov'un Temel sorunlan "nda2, bu soruna hie; deglJse gelistlrllebilecek bir amstirmada bulunulmustur, Qiinkti, praksis felsefesi konusunda dog-mu§ bulunan biltlin sorunlann en onemll noktaa, iste buradadrr ve, bu so run e;ozU1medik~e, toplumIa "dog-a" arasmdaki lliskilere Iliskin, Elkitab,'run ozel bit boliim ayltdl8J obiir sonmu ~ozmek de olanakazdir, Ekonomi Politjtjn EleftiriBi'nel onsOztin iki onermesl: 1) insanhk kendine her zaman aneak .~ozebileceg-i gorevleri saptar; .•• gorevin kendisi de, aneak ~ozlimUnUn maddi kosullanrun varolduklan ya da hi~ degUse kendi olus siire~lerine glrmis bulundukIan yerde ortaya eikar; 2) toplumsal bir kurulus, icermeve yetenekli 01- dugu blitlin iiretici gii<;ler geliqmeden ve daha iistiin yeni Uretim ililikileri yerlerini almadan once, hlcbir zaman ortadan kalkmaz; bu yeni i.iretim ililikilerinin maddi varolus kosullan eski toplumun ba~nnda hazulanmadan once hlebir zaman sonilp gitmez - bUtUn onem ve bUtUn sonuelan leinde <;oziimlenmeliydi. TUm mekanizm ve bosinanlara dayanan biitiin "mucize" izleri, ilite ancak bu aJan Uzerinde drsarda brrakilabllirler; etkin siyasal gruplann olusmast sorununu ve son <;ozlimlemede, batta taribte bUylik klsllerm ililevi sorununu bile tek koyma bleiml, illte budur.

O.C .• p. 134.

F.P.S., s. 161.

1 BUKHARtN'jn kitabmda.

2 Georges PLEKHANOV: Les OUestiOll8 fondamentales du marxisme, Editions Sociales, 1948.

3 Karl MARX: Contribution a /0 critique de l.'economie po iitique, Editions Sociales, 1956.

147

143

A LTY j\PIN IN AI. rOST 0 L U:? U NUN 0 STY APISAL K 0 s U L L AR I

TARtHSEL SOREQTE tOEOLOJILERiN ROLl)

Yapi ile ilstyaptlar. bir "tarihscl blok" olustururlar, yani karmasik , Grli~il\' vc nyu msuz iislyapllar \)UlLinliigli. 1 «plumsal Urctim ills kilori blltiinliigUnUn yansts.dir. Bundan cia: - yapl11111 <:('1i~ klslni ancak biU iincii; (totalitairc} bir idcoloji dlzgcsinln ussal olarak yanslthgl w praksisin all iist olmasi i(,~in bir araya gclmls nesnol kosullann varolusunu ancak hiitiinciil bir idco!oji dizgcsinin simgclcdigi sonucu cikanhr. Eger idco!oji yaranua r-,;, 100 tiirdcs bir toplurnsal grup olusmussa, bu altust o lus oncullerinln c;;, 100 varoldu klan, yani "ussal "m ("rationuc/") olgular icindo vc gi.incc\ olarnk gC'n~ck (red) oldugll anlamma gollr bu. Diistlnrne diizcni, yapryla listynpll,lT arasmrlaki zorunlu karsrhkhhjja (gcrcck dlyaloktik slirecin ta kondisi 01:111 bqll1khllgll) rlnyarur,

Ekonomizmin irdelcnmcsi ve yapiyla ustyaprlar arasidakl llisklleri kavramak lcin basvurulabilecek hir metin de, Felsefenin Seta/eli'nin. toplumsal bir grubun gelismeslnde onemll bir eVrenin: bir sendikarun iiyelerinin artik yalmz ekonomik eikarlar ieln degil. ama orgiiti.in kendisinin korunmasr ve geli~tirilmesi iein savasim verdikleri bir evrenin bulundugUlllln soylcndigi parea tarafmdan olusturulur" _ Aym zarnanda, Engcls'in (praksis fclscfesi lizerine Italyanca olarak da yayrmlannus bulunan iki mektupta), ekonorninln aneak son QOzlimlemede tarihin gizli ncde~i (rcssort) oldugunu ilerl sureu ve Eltonomi Politigi/l Ele~tirisi'nc onsozlin, insanlann okonomik diinyada ortaya crkan catrsrnalardan ancak ideolo[iler alanmda billncli duruma gcldiklerinin soylendigi parcasma dogrudan dogruya baglanmasi gereken olumlarnasnu cia ansitmak gereklr,

o.c., p. G3. F.P.S. ,8.7·1.

o.c.. p. 222.

F.P.S., s, 268.

ALTYAPI VI-: "ETI-liKO-POLiTtK TARilI"

4 Parcarun aslma" bakmak gerekir ; Felsefenin Sefaleti praksis felsefesmm ozsel hir olusma ugragldllj Peuerbach Uzenne Tezlcr'in gelisrnesi olarak diil1tinUiebilir, oysa, Kutsal Aile belirsiz .bir ara evredir ve Proudhon'a ve ozelllkle Fransrz materyalizmine aynlrms bulunan parcalardan da goriildiil!:ii gibi, zastlannsal bir kokeni vardir, Fransiz materyalizmi Uzerindeki parea, o:;ol!:u kez yorumlandrgi gibi teorik bir sayfa degiI, ama her seyden once bir kiiltiir tarihi boliimildiir ve kiiltiir tarihi olarak da, cok giizeldir. (Gramsci'nin noru.}

(Parcarun ash* kin. bkz: K. MARX, l\fisere de la p'hilosophie, reponse a In Philosophie de fa mrsere de M. Proudhon Editions Sociales 1947, II, 5: Grevlcr ve iscilerin koallsyonlan, - Ii. tisaterlara ve titop: yael sosyalistlere karsm, biiyiik sanayiin geli§mesiyJe birlikte, i§r;i "koaiisyon'Ian da gelismislerdir: "Direncin ilk eregi her ne denli iicretlerin korunrnasi olrnussa da, kapitalistler de bir bastrrrna diisiincesi lcindc hirlestikce, i1kin yall$lk clan koalisyonlar, gruplar biciminde toplanrrlar, vc her zaman birlesrnis olan sermayenin karsssmda, birligin korunmasi onlar iein Ucretin korunmasmdan daha zorunlu bir duruma gelir ... Bu savasrmda - gerr;ek ic savas+ gelecekteki bir kavga iein gerekli blltiin ogeler birlesir ve gelisirler, illte, bu noktada, birlik siyasal bir nitelik kazamr." Savasimda, Ylgm "kendisi icin simf olarak olusur, Savundugu cikarlar, simf cikarlan durumuna gelirier. Ama, srmftan simfa savasim, siyasal bir savasimdrr" (p. 134). - Bu parcarun TiJrkr;e bir r;evirisi io:;in, bkz: Karl Marx" "Felsefenin Sera· lett', Sol Yaymlan, Ankara, 1975. s. 181. (v.N.»

Salt ekonomik (va da tutkusal -hencil ) ugraUan cthik -politl k ugragn, )'::1 n i i nsnn In n n b iI i nei nd o ya puun list yapi 0 lara k yiiksc k hazrrlarus In a get;'i.~i bolirtrnck i~in "catharsis" ("annma ") torlmi kullarulabillr. "Ncsnclclen oznclc", ya da "zorunluluktan iizgul'liigc" ger;i:'i anlamma da ~C!jr bu. Yapr. insam czcn.onu kcndi icindc eriten vc edilgcn rluruma gctiren dl'i giit:; olmaktan cikar, ozglirliik araci durumuna, yeni bir cthik-polltlk hit;'i III yaratrna, vc yeni giri:;;kcnliklrr dogurmn alcti durumuna (Wnii~i.ir. B~;ykcC', "cathartique" (nnndmcr] ugragm bclirlcnimi, bnna kahrsa, Him praids kls('fes\n\n harekct noktasi durn muna );r1\r; n nrnna surcco d iyalckI i I; :(elh;menin yol n<;tlg! blrcsimler zinciriyle i.irtu~UrS .

oc.. p. as. F.P.S., s. 75

;) Bu siiror-in arabnndil sahn!!)!':l iki noktayi ammsayrru»: hi~'bir toplnm kondiric ~'iiziimii j~in g-crekli vc yctcrli kosu !latin hcniiz v.irolmndrklnn yCl ria ort.aya ~'lkmal( uzoro bulu n mad rk larr gi;revlcri sapt.amaz; hiebir toplurn kendl tiim gi7_i I i(;crigini rhsavurmadnn (;nee yak olmaz. Dk7.: EI:OIwmi Politiiiin E/ct;'lirdr Kalln 'yn iinsiiz. {Gramsci '/lin 11')/ II.)

1\.)

144

GO LGEOLA YCI 'USTY MILAR,Gd no s tiN uN K6 KEN t

tdeolojilerin degeri konusundaki bir yamlgi 5gcsi de, hem bcllrll bir yapmm zorunlu ustyaprsma, hem de bollrli bireylcrin hicblr nedone dayanmayan zuvalarma ldoolo]i adi verllmesi olgusuymus (aynca bir rastlanti da olmayan olgu) gibi gcliyor bana. S5zcUgUn elverlssiz anlarnt yaygmlasnus, ve bu da ldeoloji kavrammm teorik ~5zUmlemesini deg:i~ikli((e ugrat. mrs ve bozrnus bulunuyor, Bu yarnlgi siireci kolayca ycnidcn kurulabiIir: 1) idcoloji yapidan ayn olarak saptamr ve yaprlan degi~tirenlerin ideolojiler degiJ, ama ideolojlleri degi~tironlerin yaprlar olduklan olurnlarur: 2) belli bir siyasa1 ~oziimiin "Ideolojik" oldugu, yani yapryi degi.!jtirebilc. ccg-ini sanmasma karsm, onu degi~tirmek icin yetersiz oldugu olumlamr: bu ~oziimUn yararsiz, sacma, vb. oldugu olumiamr; 3) her ideolojinin "salt" gOriini.i!j, yararsiz, sacma, vb. oldug:u olumlamasma gcc;ilir.

6yleyse, belli bir yapi lcin zorunlu olan, tarihscl olarak organlk idcolojilcrle , nlcblr nedene dayanmayan, uscu, "kcyfc bagh" ideolojilor arasmda aynm yapmak gerekir. Tarlhsel bakimdan zorunlu olarak, ideolojllerln "ruhbillmsel" bir _geC;erlik olan blr ge~erlikleri vardir, insan Jlgmlanm "orgUtler", insanlann devindikleri, durumlannm btlinclno vardiklan, savasim verdikleri, vb., alam olustururlar, "Keyfe bagh" ideolojller oIarak ideolojiler, blreysel "devinim"Ierdcn, polomlklordon, vb., baska hlcbir !iCy yaratrnazlar (dogrulug-a karst eikan ve onu olumlayan yarnlgi gibi 01- dukJan lcin, bunlar da biisbUti.in yararsiz dcgildirler.)

Belirli blr dururnun zorunlu og-esi olarak "halk inanclanrnn saglam· Itgl" ilzerine, Marx'in sik sik yinelenen olumlamasmt ansttmak gerekir. "Bu g5rli!j blcimi hulk inanclanmn gi.ici.inc sahip olacagl zaman", vb., glbi birsey der, Marx. Marx, bir halk kamsmm ~ogu kez maddi bir gU~le aym erkoye (energic) sahlp oldugunu da (ya da buna benzor blr ~cy) olumtar ve cok anlamh bir olumlamadir bu. Bu olurnlamalann coztlrnlenmesi, bana kahrsa, maddi gU"lcrin i~erigi ve ldcolojilerln de bicimi olduklan "tarihsel blok" anlayismtn gi.i~lenmesine yol acar (blclmlo icorik arasmdakl bu aynm salt ogretici bir aynrndir, "unkU maddi gUt;Jer blcim 01; maksizin tarihscl olarak anlasilabillr olmadrklan gibi, ideolojilcr de maddi gii"lcr olmaksizm kii~i.lk bircysel ozencler olurlardi).

EKONO:' u vs IDEOLOJI1Lt~K1LERINtN MEKANtST ANLAYI$I

Politika vc Idcolojlnin her dalgalanrnasmr, yapmm dolaysiz bir disavurumu olarak gosterme ve sergllome tutkusuyla (tarlhsel materyalizmin temel konutu (postulat) olarak g5sterilcn bu tutkuyla), teorik baknndan llkel bir eocukluk oiarak, pratik bakrmdan da, somut siyasal ve tarihscl yapitlann yazan Marx'in ger~ek taOlkhg-ma dayanarak, savasmah, Bu baktmdan, 18 Brumaire ue Dogu Sorunu iizcrindeki yazilar, ama baska yazilar da (AlmaTlya'da Deurim ve _ Ka/1il·Deurim, Fransa'da i-; $aoof ve obllr kticllk yaprtlar) ozelliklo onomli metinlerdir. Bu yapitlann bir ~ozUmlenmesi, tUm yapitlardakl dag-1Olk teori k 0 lu mla rnalan tamarnlayarak, a~lkhga kavusturarak ve yorumlayarak, Marksist tarlhscl yontemblliml daha iyl aciklama olanagnn saglar,

Marx'm somut arastrrmalannda bonlmsodlgi vo genel yaprtlarda ycr bulamayacak bircok gorcek sakmim 5nlemi (precautions) gorUlebi!ccek. tir, Bu sakirum onlernlerl arasmda, ornek olarak sunlar saytlabllir:

1. Her durumda, dural olarak (enstantane bir fotografik reslm gibi), yaplYI sapt nma gUqlUgUj politika, gercekte, her belli ugrakta, yapinm ge· lisme egilimlcrinin, zorunlu olarak dogrulanacaklan soylcnemeyccok bu gelisrne cgilimlNinin yansisidn. Yapisal bir evre, kendi gelisme siireci srrasmda degi!. ama ancak tUm bu gellsme siirecinin sonuna gcldikten sonra, ya da aucak varsaytrn yoluyla ve soz konusu olanm varsayim oldugunu da acikca bildlrrnek kosuluyla, somut olarak irdelcnip ~ozUmlenebilir,

D.C., p. 74.

F.P.S., s. 87.

2. Bundan da, belirli bir siyasal oylcmin, egemen snuflar yonetici· lerinin bir hesap yamlgssr, tarihsel gollsmenin, yonetlci smiflar htlkllmotlnln parlarnenter bunahmlan arasmdan dUzeltip a~hgl bir yaOllgl olmus olabileceg-i sonucu ctkar: mekanik tarihsel materyalizm, yamlgl olanagim goz onlinde bulundurmaz, ama her siyasa! eylemi dogrudan dogruya yapi tarafl~dan belirlenmis olarak, yani yapmm ger~ek ve sUrekli bir dcg:i!jiklig:i. mn yansisi olarak goriir. "Yamlgi" ilkesi, karmasrktu: bir hesap yamlgtsudan dogmus bireysel bir atihm, ya da hatta vonetlci kUmelenme leinde hegemonyayi ele ge~irmeyi amaclayan grup ya da grup~uklar tarafmdan ortaya konmu~ ve ba~anslzhga ugrayabilccek giri~imler bile s5z konusu

olabilir. .

146

147

3. Bircok siyasal cylemln, orgi.itscl bir nitdigi alan i~ zorunluluklardan ilcri gelc1iklcri, yanl blr partlyo, blr gruba, bir topluJugn bir baglantl (cohcrCIICl') kazandrrma gorckslnmoslne bag-h olduklan, yctcrincc goz ouundo bulundurulmaz. orncgin, Katolik Killsesi'nin tarlhinde, bu acikca g;jrlinUr. Egcr Kilise icindo olusmus bulunan her idcolojik savasim icln d()I:lY~IZ, birlncll bir acrklarna hulmak lstenscydi, sonuc almamazdi: bu amacla bircok polltiko-ekonomlk roman yazilnustir. Tersinc, bu tartrsrnalunn biiyiik boliimimiln mezhepsel, orgUtscl zorunluluklara bagh oldugu acikur. Kutsnl-Rulr'un dogu~\1 ilzorine Roma He Bizans nrastndaki tartrsnw da, K utsul- Ruh 'un yahuzca Baba' d an geld ig-i olu mla mast nIl\. vru pasal no(~u'nun ynptsmda vo Baba ile Oguldan gcldigi olumlnmasrrn da Bati'nm yupismrla aramak giili.in<; olurdu. Varoluslart vc qatl~11lalan yapiya vo tiim tarlho bn~h buluuan iki killse, kendi sorunlanm koyarkon, her biri kcndi aynm ve kcndi ic bagiantl ilkcsini koymaktan baska bir scy yaprnarruslardrr, ama iki Kilisc'den her biri, ohUri.inun o!umladlgl ~eyi otumtarms rla olabilirdi: nynm vc <;,atqmn ilkesi ayru bicirnde siirdiiriiiiirdii, \'0 tarihscl sorunu da, i',ite bu nynm ve causma sorunu olusturur, yo ksa partllcrdcn hor birinin rastlannsal b:lyragl dcgi!.

"EKO~O;-"'liST" BO.'~lNl\.NCrN GOCUKGA BIQiMLERI

D.C., p. 104.

F.P.S., s. 124.

Tnrlhscl . eko nomlzrnin blrkac hclirUci noktasi: 1. Taribscl grnplar ;\r~1lHm~~mdn, "gUreec siirckll" Dian scy, rastlnnusal calkant: olan soyden ayrrt cdilmcz, vc, okonornik olgudan da, dolaysiz ve "tiksinc bir bicimdc Yahurllcc" anlurnda, kisiscl cikar ya da kilclik blr grubun cikan anlasihr. Aynlrnaz blitiln iliskllorlylo birlikte, okonomlk bir sunfin olusrnasi g07. ()niindc buluudurulmaz, ama, (izelliklc (>(>7.<1 yasnlan tarafrndan iin~orUlen SI1 <;: hi <;:i mlcriy i c bi r iirtli!? tligi.i zn rna n, soysuz ve soygu nell cika rlar hcsaba btl!] r: 2. Ekonomik r,cH~meyi. qah~llla alotlcri alarundnki teknik d('gi~iklik lerin ardl~lkh gma indirgcycn (i~rdi. Profcsdr Loria, 1012'dc, Rassctsna Contcmporanca'tuv (Gagda~ Dcrgl) yayunlanan makaleslndc, u<;,a~lII toplurnsnl etkisi iiz('rinc uygulannus bulunan bu ij~rclinin co k parlak hir aciklamasuu ynprmsu; 3. Ekonomik ve tnrlhsel geli!?mcyi. yeni bir hammild den in, yc nib i r va krun, vb., hu lu nmasr gi bi, iircti 111 in fibnen one mli iigcsi IlIil'[.;j rll';::i~ikii klcrin.makinclcrin yapirn vc 1!?lcyi~ind{' ycni yonternlor!n lln:u)n nmasmn yo! acan degi',iildiklcrin dOlaYS1)': Jonksiyonu rlururnu- 11<1 g:diren iigrcti. $u son zamanlarda, petrol iizerine dunya kadar yazi yayunlamyor: !lntonino Laviosa'mn 16 Mnyis 1920 giinlu La Nuova Alltn/o!,'in'daki (Yeni SC9ki) bir makalesi, bu bakimdan tipik olarak gtirUlobtllr. Yeni yakitlann ve yenl itici gU~lerin. donu~t.UrUlccek yen! hammaddolcrln bulunmasi, ",e!?illi dcvlctlerin konumunu degi~tirchilecegi icin ku~bISU1. hiiyiik hir oncm tasir, arna tarihsel devlnlmi bclirlomoz. ( ... )

TAlliHSEL SUREGTE MADDt GOC;:LERIN ETKisiNiN UEKANIST ANLAYI$1

Maddl iirctlm gU<;leri hiiliinliigU, tarihsel gcllsmo lcinde, en az degi~ken ogedil'; hor dcgi~ik!igi matematik bir dogrulukla saptarnp olciilcbilen, oylcysc dcncyscl nitcllktc gozlcm ve o!9Utlcre vo dolayisiyla, tarihsel olusun {deocnir] saglam bir lskclctinin ycnklcn kuruhnasma yo! acan ,jgedir bu. Maddi uretlrn gii<;lcri hUtiinlligiiniin degi~kenligi de iil<;,i.iIcbilir, ve geli!?mesinin ne zaman nice! olmaktan cikrp nitel bir duruma gcldigi. ni belli bir kesinlikle saptamak cia olanakhdir. Maddi urctim guclerl biitiinliigi.i hem gc~mi~in tum tarihinin btr aeik seciklosmesl (cristallisation), hem de ~imdiki ve golcccktoki tarihin temclidir, bir bclge ve aym zamanda etkin ve gUnccl bit i!crletmc (propulsion) giicildilr, Ama bu glicletln etkinligi kavraml, oc fi;:ik ya da metnfizik nnlamdaki etkinlikle kan$tmlabilir, hat!a nc dc onunla kar~lla~tmlal>ilir.

D.C .. p .. 1:14.

F.P.S., s. 269.

D.C., p. 172.

F.P.S .• s. 207.

El;o no mist bosmancrn en yay~1I1 biclrnindc, praksis rd~d(,5i, hall, :,l :!ll1bn vr- kafusuu yorrnak istcmoycn, ama cok aO;:llq:6z giirlinlnek istoY('ll ~iiyl(> boy lo ayrhnlar arasmda kiilturcl yayilaanhk (c x pansiuit e} l;,!Z;\Il masm a karsm , aydm gri.lbun yliksck cevrcsinrlo I\li!t\irrl ya~']I[':~11l11 gl· ':Ill bUyiik hir hiililmi.inii yitirir, Engels'in yai:dlgl gibi, ild lit; fonniik' slgdln!nl!~ t.rim larihi ve Him siyasnl ve fc1.~Qfd hlliml IlCll~a ve hi( yorulmarlan ').·I.Qbyahi!eeeiderini .vc ccplerindr- !n';:lyabl!ccclderini sanmak, iJir(,'ok ills:m i(,in ':0]: lioiaydrf. Trml'! <';)!I~ll1al~f]n hili ncini, insanlarm ideoloji1er al;l· il!nd:1 bl:lJH.lildllTl yohllldaki tezin psiko\ojik ya da moralist nitcliklc dp:'!il. :H1Fl bil!:i);urilll1sill (:;/II)f;co!ogiql.w) organik bir nitc!iktc- oklugu I1nu· :\~I'-!U'·'.lI i';;n. l'''litiLmm \"c dolaYlslyia tnrihin siirekli bir mnrdd dr d(lf)("~

H8

~ ~ I I

(cnayi p:I::,m), bir gozbagClhk ve elcabuklugu olarak d[i!lUniildligii bir forma mentis (zihin bicimi) yaratilmrsnr. "Elestircl" etkinlik, dalavorolerl acrklarnaya, rezalet cikarmaya, tarunrms insanlann kislsel yasarmm soysuzca esolenmoys lndirgonmlstu-, (.,.)

Aynca, praksis felsefesinin bit baska onermesi daha unutulmustur: -'ioyle ki, halk inanclan ya da halk inanelan tiplndekl inanelar, maddi gi.l~lerin gecorllgine sahiptirJer. "Tlksine bir blclmde Yahudlee" crkartarm arastmlmasi yonilndekl yorumlama yarulgilan, bazen kaba vc giJIiinq 01· mus ve, boylece, ozgUn ogrotinin saygmhgrm olumsuz olarak etkilemisIordlr. 1-'1te bu yiizden, ekonomizmle yalmzca tarihyazimr toorislndo dogiJ, ama ve ozellikle, tcoride vc politik pratikte de savasmak gerekir,

a.C .• p.226.

F_P.S., s. 272.

dU-'1iinUmden baslayarak, tiim bir baska tarihsel yontemhilim Ilkeleri diaisinl golistlrrnektc basan saglanabilir. Bununla birlikte, bir yapi irdclemesinde, (gorece sUrekli) organik devinimlori, "konjonkti.irel" adr verileblleeok (ve kendilerini rastlantisal, apansiz, hernen hernen kazara gasteren) dovinlmlerdon ayirt etrnek gerokir, Oercl, konjonkti.irel dovinimler de organik devinimlere baglrdirlar, ama, anlamlannm gcni-'1 bir tarihscl onemi yoktur: dar caph, gunil gi.inUne ve ki.iqi.ik yonetici gruplarla, dog-rudan erklik sorumluluklan olan kisilerc yonolen siyasal bir elestiriye yol acar bu dovinimler. Organik devinimlerse. dogrudan dog-ruya sornmlu klsller oteslnde yonetlcl personal otesinde, gcni~ topluluklara yonelen, toplumsa!-tarih:el elestlrlye yol acarlar. Bu aynmm biiyilk oncmi, tarihsel bit doncmin lrdelonmesl sirasmda gorUlUr,Bazen onyillar boyunea surcn bir bunaltrn olur, Bu olagani.istil siire, yapida onulmaz ccliskllerin ortaya crkttklan (olgunla~tlklan) vo yapmm kondlsinl korurnak ve savunrnak icin

·.-;aba gosteren slyasal giiqlerin, belli simrlar ieinde bu ~eli-'ikileri iyile stirme ve asma cabasi gosterdikleri anlarnma gellr. Bu surekli ve dlrengen qa bala r (Giinki.i h icbl r tarihsei bici rn, hi cbi r zaman asil mrs bulundugunu kabul etmek istemeyccektir). uzlasmaz (antogonista) gUqletin iizerinde orgiit Icndikleri "rastlanusal" alarum olustururlar. SOz konusu uzlasmaz gU~ler. bolirli gorevlerin tarihsel olarak qozi.ilcbilmeleri ve,oyleyse, tarihsel olarak cozillmc zorunda (zorunda liunkti tarihsel devinimden her kacrna, zorunlu diizensiz!igi artmr ve daha agu felaketlcr hazrrlar] olabilmolerl ilii n gcrokli ve yoterli kosullann daha slmdldon varolduklanm tarutlarnaya yonclirlcr (son qoziimlemede, eger yeni gerqekJik dururnuna gellrse, oger uzlasrnaz gU~'!cr utku kazarurlarsa basanlt ve "dojiru" olan tarutlama; nrna hemcn, sornut nitcligi inandrrma basanst gosterme ve toplumsal gliclerin cski duzonini degi-'itirmelcri bicimine gore degerlendirebilen ideolojik , dinsel , fclsof'el, siyasal, hukuksal, vb., bir polemikler dizisi gcli!§ir).

ALIT APILARIN 90Z0MLENMESt t9fN YdNTEMB1LiMSEL dL(:OTLER

Belirll bir donernin tarihinde etkislni gostercn gilclcrln dogm blr ~o. ziimiemesini yapabilrnek ve lltskllertnl saptamak icin tam olarak konulrnasi YO .-;oziiimesi gereken sorun, yapryla listyaprlar arasmdaki lllskiler sorunudur. tki ilkenin' 1) blr toplumun, kendine, hemiz gerckli ve yctcrll kosulLUI, ya da hiq de~i1se bclirme ve gelisme yolunda bulunan kosullan varolmayan hicblr gorev saptamadigr ilkesiyle ; 2) hicbir toplumun kondi illskileri icinde ortiik olarak ickln bulunan bilWn yasarn oiclmlerlni gcli-'itirmedikee dagrlmayacagl VI' baska bir toplumun onun yerini alamayacagi ilkesinln" smirlan lcindo llerlomck ge.rekir, Bu iki temel kural iizorlndoki

6 "Toplu ,»".,,1 bir kurulus, iecrmeyo yctcnekli bulundujiu biitiin iir ct ici gUyler ;':("li~m('den once hicbir xaman ort adan kalkrnaz ; vo daha yiiksek tlrntirn kosullan, kendi maddi varolus olanak lan cski toplumun bagrinda ortaya cikmadan once, hicbir zaman gcrcckle smcz lcr. Bu ncdenlc, insanhk kendine ancak gcrGcldc!?tirebileceg-i gi5wylcri sap' tar, Gercck ten de, soruna eger yakmdan bakarsak, gorcv ancak fiN' ccklostlrllrncsl icin gerekli maddi kosullann zaten varolduklari ya da hie; deg-ilse, olusrna yolunda bulunduklan yerde ortaya crkar " (MARX, Preface a Contribution a la Critique de I 'Economi politique, Editions Sociales, 1957.) (Turkcc bir Gcvirisi ie;in, bb: "EI(OIlOmi Politigin Elc!?tirisine Katkr", Sol YaYllltan, Ankara, 1970, s, 24.) (Grarnsd'nin notu.)

"Ehonomiz Ill" oe "ideoloiizm" ihili yarulgun,

Tarihsel-siyasal cozilmlcmelerdo srk stk dU-'iUlen yarnlgi, organik olanla rastlanusal olan arasmdaki dogru illskly] bulrnasmt bilmemeyc dayanrr: boylece, ya dolayh bir biclrndo etkili olan nedenleri, tersinc, dogrudan dogruya etkili ncdenler olarak gosterme, ya da dolayslz nedcnleri tek ctkili nedenler olarak olumlama yolu tutulur; bir durumda, "ekonomizm" ya da bi1~i~ ogrctiei1ik (doctrinarisme pedant) a~mhg:J, ve

150

151

ijbiirtin de, "idcol ojizrn' asmh [':1 vardi r: bir duru mC];I, me ka n ik n ode n IN abarturr, obiirilnde istcncci ve b ireyse loge yliccl ti li r.

Siynsal lIgrafl ya d a altyupldan iistyapilara gc<,i~ llgragl-

O.C., p. 2.16. r.r.s., s. 28 I.

2. Bunu izleycn ugrak, slyasal gii<;lcr illskisidir ; yani <;e~itli toplumsa) grupl:Jr turafmdau cris ilmls bulunnlan tUrdc~li k, i)7,bilint; vc iirglit.knnw doreccsinln r1cgrrlcndirilmcsi. Bu ugrak da, kolcktlf slyasnl hi!incin, L:lrih· to sirndlyo drgin kendilcrlni [;iistcrmi;; bulunduklan bicimlcriylo ~e~itli ugr:lklarma knr~lhl; dli.~en 9C;;it!i asamalar icindo <;i)zUmlcnip ayirt cd iii'· bilir. ilk ve en baslti, ckonornik-korporatif llgraktlr: bir tliccar bir bas k« Uicenrla, bir Iabrlkator bit baska fabrlkatorlc, vb., rlayamsrk nlmasl /fe· rchligi duygusuna sahiptir, arna, tiiccar kcndini honiiz Iahrikatbt!o rlaynm;;Ik duyumsamaz ; sonuc olarak, duyumsanrrus buluuan soy, mcslok g:rubu. nun tiirrles birli~i ve urr;iitT ell me iidcI'idit, ama hcuiiz daha gcnls bir tnplurnsal !~rtlbl.ln bjrli~\i degildir. lkincl bir ugrak, toplumsal ;(ruhUll hi:tiill llyclcrl arasmnn, ama [(ene de hcniiz yalruzca ckonomik plandakl t;lbrl:lr dayarusrnasi biliucinc orlsilon ugraldlT. Dcvlet sorunu , (Iaha btl ugrakta ortaya cikar, ama, bir tek planda: {'~emrn grnp];\fla siyasal-hukuksal qi t!i.~(' erl ~ me pla run da: ~ iinkii, ya sarnaya ve yiincti me ka tJ I rna, VI' rl 1I rum clvorirso onlan deghilirme, reformdan ge~'irme hakki istcnir, am a, varolan tcrnol ccrccvcler ieindo. U(iincii blr ug:rak, kcnrll i)z korporatif (moslckscl] crkarlannm, guneel vc geleeekteki golismolorl lclnde, salt ckonomik bir grup o lan korporasyonun (mesick grubunun) sm rrla rill 1 astrklaruun, vc ob iir h aiJllll h g ru pi an n 0; rl< arlarr d u rumuna ria gc!c bild lk lcri n i n vc W'I melori ni n d o ~: 1"1"'.' ktl gi ni n hilinc i no eri ~ i len as a madir. Y apsd an knrrn as I k ustyaprlar a I.', "",'1 aerk gc(i~i gostcrcn daha kosin siyasal cvrcdi r bu, daha once fil i /. , VI" :1 i~ bulun an idcolo jilcrin "partllo r" d ururnu n a ~cl d lk lorl, boy 6!o;-u.,/Wkleti VI' nriil:mnd;m, hir tckinln ya rla blr birlcshnln, savasmun yJrclerindr yogunla51.1 gl biil.iin sorunlan korporati f hir diizcydc degil, ama "tumel" bir dii:r.v:,dc koyarak \'1' bi.iykec, hagll11h bir gruphr dizi:>\ lizcrindc tcmcl bir toplurnsal [(J'\.Ibtlll hcgcmonyasnu kurarak , boylcliklo yalnrz okonomik ve polltik ercklcrin teJ.:1igini drgil, ama cntelcktilvl \'1' moral hirligi de sag-\ayan hlr tcklnin ya da hir blrlcsirnln tdrn l.oplumsnl .'11:111 ilzcrindo iistiin ~elme. kcnrllni kabul ettlrmo, yayrlma egilimi gostrrdi. gi lIgr:\!~ll d<'!!in s:mt~lma girriiklcri l'wC(lir hu.

DOL1\ YD.ILt\ll (~()ZmlLE'\TESi YA DA GOGLEH iLif,>KISINi N GE0lTLi "'U(;. fL\1\:' 'LAllI

AYI)I sorunun bir gotiinlimi.i de, gli<;ler i!i~kisi dcnilcn sorunrlur. Tarihscl anlatrlarda: "su ya da bu egilim iciu clveristl, olvcrissiz gli<;lcr iliskisi" genol dcyiml sik sik () kunur, niiyll', soyut bi r hiclmdo konulunca, bu Iormiil hicbir sey, ya rla hcmcn horncn hicbir scy aciklnmaz, ciinkli, bir kez bir olS(1I YC bir kcz do soyut yasa \'P aciklama olarak giis!etcrrk, at; 1 kl nnmnsi gcre k en olgu y i nelcn m o ktcn baska b ir ;;ey yapilmaz, 0 y lcysc , tcorik yanllgl, hir arastirrna ve yorumlama kuraluu, "tarlhscl 11 e\l ell " olarak gostcrrneye dayamr,

ilki n, "gU(let ilisklsi'tslnde, bashcalnn a'lagld akilcr olan ccsitl! 11 gral: ya da basnmaklan aynt ctmok I:erekir:

Top/111m .. ' !l1I(/(1)" uc altvapssal hO{'lIl1ar.

1. Ya p ry a Silo !il kiya bagl1, 11 csn PI, i nS11 n \a nn istcnci nd ell ba g 1;n~17., sa(pll (CX(1C tc) yn cia fizik biluulcrin dizf!r1eriylc ul~l.llebilen bir t.oplumsal gii~lel" ili'lkisi. Her b iri iirctunin kendisiudc belli bir islcv vo durumu simgdeyen toplumsal kumclcnmolcr. maddi iirctim glit;lerillin geli.~me dnrcccsi tomciindo olusurlar. Ilu iliski neyse o dur, "crt bir ger~('klikt.il": i~ldmell'rin ve ~al].~~ nlann saytstnt, kcuuer!n vc ken lscl niifusuu sayisun , vb., klrnso den i 1ti rcmcz. To pI u mda, bll to pi u I11U d i.inii'} tiirme k i~ in gerr kli \'e yetc rl i ko,?u!larm varolup olmadtklan. i§tc gU"krin bu temd dlizeninclen ba.~la:p. rak irdc1enl'hi!it. Toplumun kl'ncli alamnda, geli~m('sj boyul1l'lI yol n~ml;; bulundugu o;,'cli~kj](,T alanmrla elogmu~ o\all t;e~it1i ideolojilrrin w'rr,el:. <;i Ii Ii: ve ge rt;l'k le;;111c 0 ian a Ii: Ian derreesi, i -'i tr bl! t(,111('! diiz(' nil en h a~ ia :'<1" rak dcnctlrnebl\ir.

Dihta/ora O/Ol'll!; l'C IWf,cmoll)"u a/a rail dcvfct.

On'let, kU'Ikusuz, bir !";I"ubun, 0 r,ruhnn li:l'llr1isinin l'n bli~'i,k Y~:':!' masma elvrrhli ko~ullt1n vllratmayn y<)l1eli].; ilz iire:litli olarak t~sar\:1n T111~i'

In; nma, bu gellsme ve bu yayilrna da, Himel bir yayilmanm, bi.itiin "ulusal" crkelerl n (enerjllerin) bi r gelismcsinin dcvindlricl gUcu olarak tasarlannuslardir, yani cgemen grup baglmh gruplann gcncl erkarlanyla somut olarak c~giidlimlcnmi~ ve dcvlot yasami da cgcmen grup cikarlanyla ba,r,Jmh gruplar cikarlan arasmdaki kararsiz, ve egernen grup ctkarlanrun, dar caph ekonomik-korporatlf cikara degin degil, ama belli bit noktaya

degin ilstiln geldikleri dengelerin siirekli bir kurulus ve (yasa smtrlan iclndc) siirekli bit asrlmasi olarak tasarlanmtsttr. ( ... )

liginin bilyiik bir bolUmiinii ortadan kaldrrarak, hegcmonik militer giicii yogunlugunu azaltma ve biiylik bit alan tizerinde dagLimaya zorlama anlarmnda, militer nitcliktcki tcpkclere (reflexes) yol aemaya ozgii siyasal bit eylcm biclmlni ileri si.irccektir.

() r, r 242.

FI S., s 289.

D.C., p.240.

F.r.S" s. 286.

E[{ONOMtK nUNALIMLAR VE MEKANtZM

Giiqler ili~/dsillin "militcr" u{:ra{:1.

Bundan oncckilcre baglt bit baska sorun da, temcl tarihsel bunahmla. nn dogtl\dan dogtuya ekonomik bunahmlar tarafmdan bclirlenip bellrlenmocllklerlni gorme sorunudur, ( ... )

Dogrudau ekonornik bunahmlarm, kcndi baslanna, tcrncl olaylara ncdcn olduklan dilsilnlllernez; bu bunahmlar, kirnl di4iinmc biclmlerlnin yayilmasma, devlet yasarnmm gelccekteki tum gellsmeslnl kapsayan sorunlann konulup coziilmesine daha elverlsli bit alan yaratmaktan baska bir soy vapamazlar. Bununla bitiikte , bunahm ya da goncnc (refah) donemlerine lliskin biitlln olumlamalar, tek yanh yargilara yol acabilirlcr. Fransrz dcvrimi iizcrindckl tarih ozctlnde, a priori olarak, toplurnsal dengcnln buyilk bozuluslanyia ortii.'jen blr bunahm "bulan" gelcncksel kaba tariho kar.'jl cikau Mathioz, 1789'a dogru okonornik dururnun 0 sirada cok iyi oldugunu olumlar, uyleyse, mutlakiyetci devlctin yikimimn bir yo ksullasrnn bunalnmna bagh bulundugu soylcnemoz, Dcvlotin korkunc hir ak I,: a I (111a li] bun ah m tell Ii kosi yle kars I karsiya bu lu ndu gunu ve, d evlet in ve kralm para islcrini dilzcne sokrnnk lcin, ozvorl ve yilkiimllllilklcrin ilc ayncah kit toplurnsal ziimredcn f;mlrc,~) hangislnin iistilno diismesl gorckti~ini kondi kondino sordugunu goz oniindc tutmak gerckir. Aynca, hurjuvaainln durumu her ne donli cok iyi idiysc de, kentsol ve krrsal halk suuflannm durumunun, ozclliklo ycrlcsik bir sefalct icinde kivrun kivnrn krvranan lmsal halk smtflannm durumunun iyl olmadlf:t koslndir. Her ne olursa olsun, gU,ler dengosinin bozulrnasi, dcngeyi bozmakta erkan olnn ve onu gercokton de bazan toplu rnsal grubun dolaysiz mckanik yoksullasrna nedonlerlnin etkisl altmda dc!_til, ama dolaysrz ekonomik dilnyarun ilsttlndckl, smrf "saygtnhgl"na (gelccektcki ekonomik ctkarlar}, bagllTISlzhk, ozorklik duygusu ve orklik i.~teginin bir yogunla:?masmn

3. Uc;ilncu ugrak, zamana gore dogrudan dogruya kararlastmcr olan askersel giiGler i1i.'jkisi ugragldtr. (Tarlhsel gellsme, ikincinin dolayirmyla, siirekli olarak birinci ve ul;iinci.i ugrak arnsmda sahrnr.) Ama, aynmlar bu ii~iincii ugral{ icinde de drstalanrnarmslardir, ve bu ugrak cia Gizgescl (somatik) bit bic;im altmda saptanarnaz, bu ugrakta da iki asarna: sozcili":iin dar anlamryla mlliter ya <In militer-teknlk bit asama ile, mlhter-politik donobilccek bir asama aYlrt edilebilir. Tarihin gc!i*mcsi boyunca, bu iki asama, kcndilerini bliylik bit birleslmlor c;c~itliligi lcinrlc gostermi~lerdir. Kendi rlovlct baglmslzhgma erlsmeyo cahsan bit ulus lizerinde bit devletin askerscI bask! ili*kisi ornegi, limit-tamtlama hizmcti gorcbilecck tipik bir orncktir, t1i.'jki salt mi\i~eT dcgil, ama mllitcr-polltlktlr ; ve , gcrc;ckten de, ozilcn halkm toplumsal parcalanma durumu ve c;ob"-1.nJugumm cdilgenJigi ()lflssivil.cj olmasaydi, bu tip bir bask! acrklanamazdi; bundan dolayi, bagm1slzltga salt mllitcr gU<;lerle degiJ, ama militer ve milltcr - politik gUGlcrle crlsllcbileeektir. Egcr ezilen ulus, gercektcn de, baglmslZhk savasumna giri~mek icin, hogcmonik dcvletin sozciigiin tam ve teknlk anlammda ger<.~ek bit ordu kurmasma izin vcrmcslni bckleme zorunda olsaydi, belli bir zaman bcklcmosi gerekirdi (hogemonik ulus gcrcck bit ordtl istemini yerinc getlrcbillr, ama savasrmm bUyi.ik bit bofilmilnlln mtliter-polltik al anda daha simdidcn yUrUtiilUp kazarnlrrus oldu~u anlamma geli r bu). uylcys(', ('zilen ulus, hegemoni.k militer gUciin karsrsma, baslangicta yalruzca "mllitcr-polltik" olan bir gii<; t;;lkaracaktlr; yani: 1) hegemonik ulusun sav(l* r:UcUnUn dkili\igini derinligine part;;alayabilme; 2) sava.'jt;;l etkili-

ha;%h ',~at.r~:",' r ccrcovcslnde olmustur. Yoni t;;rihsc\ !;rrc:cl:likll'rin nerlenleri olarak dii'iiin(i(cn okonomik sikmt: ya da r,(;nl'n~~ tikcl sorunu, G('~it!j asarnalan icindcki r,\i<;,IN iliskilcri sorununun krsmi bir giiriiTliilllU. diir. Ya bir gijrwn<; duru mu hasrm hir grubun dar caph ])cncil!igi tarafmdan tchclit cdikli::U i<;-in, ya da yoksulluk dayamlmaz bir duruma geldiJi vc esk} topluruda onu hafil1etmc,:!c VI' yasal araclarla normal hir dnrumu yen i d en k II rm nyn yetcn e k li hi cblr gu<;, g,:iriil mcdi gi i <; j n, ':II' nil i kler o:n b il i r. Oyleys(', biltiin bu (>g('inin toplumsal gii<; iliskilcri biiWnJiigUnlin konjonktiircl rlalgalanrnnlannm sornut bollrtisl oldu klan ve tcplumsal gii(,'Jrr iIi~kllcrindon politik gii91er ili·7kl1crinr; doruk noktalarmi knrarlastmci militor i1i~I;idr hulunan polil.ik glio:;lt'r ilis kilorino g('o:;i~ill ric, isf.o bu konjoktiirei rlal~~~11a1l malar tcmolindo r:erG('klc:'iU~i soylencbilir.

0, C., p. :2J:], F.f'.S .. s. ::.'11.

de, bu kosu lin r tara tmdau get] rilocc k leri nc gore, bu ndan , bu dum mlarr bir plana uygun olarak oncedcn diizrn\emc nrnactrn r;iinr.ll her ist('mli ;;iri~krn!igin yararsrzhgl, dahast tchllkcliligi sonucuna vanhr, Du ynglcr iI1111l';1arlll yarunda, bununla birliktc, bir de "sonradan olacak sevlor icin" kijrli kori]ne V(> Ili~'bir nyrrm I;i)zrtlllcl,sizin silahlnnn dilzonleylci crdemino glil'rnmr egilimi vardir H' istcncin i~{' kansmasmm [daha yikma ugrn.~mdn hilo oylem durumunrla bulunan) yeniden kurma icln degil, arna yikma kin yarurh oldl\f:U dii~i.ini.iloiigiinc giitc, rlognlsunu soylcmek gerckirso, no 1)('11i hir mauukt.an, Ill' de belli hir ingtnnhdan hilsbiitiin yoksundur bu P!:i1\ll\. Ytkrna, hir yrkroa-ycnldcu kurma olarak degil, mckanlk olarak tao sarlammstir. TIu tiirlu di.i~iinmc bicirulorinde, "zarnan" ctkeni hosaba kaulmaz '1(' SOil <;ii1.limlemrdr, "ckouomi'tnin kendisi de hcsaba katilmaz.: su aul.nnda Iii, YI[(lIlsal idcolojik olgulann , Ylgm~<l1 ekonornik olaylann n",,11 her zarnan l:Nisinde kaldiklnn vc.dolayrsryla , ckonomik etkcno baj:~h kcndili ~j!l{kn itmcnin , gclend:sel idcolojik of:eirr tarufmclan kimi u;:ral:lanla nasil yava~lnl.llrhr(1, cngdl"ndigi ve hatta ge<;,ici olarak hasanslzhga u grattldlgl; i.iyley~e YIgmsal ekounmik kouumun gden('ksl'l onderIorln yi;ncr~c\crinc karsit olahlicn [':('Teldikll'rini "anlatrnak" icin , hilinc!i ve onccden hazrrlanrms bit savasmnn olrnasi grrl'ktiiti anlasilmaz. Ekonomik itrneyi (pOtlssJ Jcollomiquc) gclcnokscl politikmun engcllerlndcn kurtarrnak ici n, tiirdes, i<; collskilcrt ohuayan, yeni hir ckonornik • politH: tari h~C\ blo k kunna k iiure ;';0 gu ru Imast zorunl u ki III i gii\, leri n siyasa! y,inetimini dcgi~tinnck icin uy[:Ull bir .~iyas;ll gjri~kc!llik her zamau zorunludur. Vo "benzcr" iki gii<;, yonl bir organizma icinde ancak ild hicimdc: ya bir uzlasmalar rlizlsi, ya da silahlann gi.ieuyle; ya hir bag\a~ma alaru iizcrindc hirlik , ya ria hirinin ilbiiri.ine zorla bagllllhhgi yoluyla bil'!(,~(,bilcccklorinc giite, sorun, gCff'kli [:iie(l sahlp olunup olunmadijiuu ve guo:; kullanmamn "vcrirnli" o\up olmadijinu bilmc sorunurlur. Eget i.i<;iindi bir gi.idi yonmek icin iki giiclin birlcsmcsl zorunluysa, silahlara vc zorn basvurma (bunun olana kh oldugunu kabul odcrsek) salt yont.emso! hir varsayundrr, vo tok somut olanak da uzlasmadrr; ciinkil, bir gU<; dusmnnlannn karst ZOfa bn~vurabi1ir, nma, hllla kendi i<;indc critmck istedir~i vc "iyi niyd" \'(' hnyranhgrnm bZ<lmlm,l$r g(~rekcn kl'ndindcn bir par<:;aya kar~1 ZM kulbnama7 ..

Tarilii vapanlar, insanlardir.

Ei:; CY hi r u i!: rak tan Gbiiri.i I1C gC<;!ne ola nagml vercn bu Ii eli s rno ~ij I·('C i b~~nrrslz!li;:a ugrar:;n - ve ozscl olarak oyuuculan insanlarla onlann istCll<; v{' yetenegi olan bir surccttr bu, durum <;ozi.imsi.iz birr, vc bundau da celisi k sonuelar cikahilir: eskl toplum direnir vc, hasirn .~c<:l;inil1 viicudunu ortadan kakhrarak vc yedck Yl gm!an i.irkli alt.mda tutarnk , kenrlino "soluk alma" zamarn kazandmr; ya da, mozar sessi7,liginjn kurulmasiyla ve gef('ktiginde yabancr bir nijbct<;,inin gozctimi JlI.lIldn kurulmasryla hirli].:I,e, \,Il!.l~mn kl.:1 01<1 It gli<;lerin karsrlrk II yrkllll1drr bu.

F: «oso»: iz,Il ['OUT; t: nA U /{'i F .. t U /,/(;1,\' 7'[.'0 R {J.; rt:s: t: uot I~

I;,:l.1~'1i:1t~lra kar~1 duyul:m 11kcs('1 tik.,;jnflnin l'i;0110I1liJ!l1c ~1J;1 slklY:l h:IQh bulu))ill! r:u il('lli! Ir. $und,11l ld, bu (itslnUlli!) dnYtlndq·,;r ::ijl·ii~, l;:rillsrJ gl'! i.,,;I~)pn in {)<.l;;,11 .\":l,;lllarla aym I1Hf'liklr ol:in 11f";nrJ y;'~;l!:: rr h~l. l:tn(]It[(ll ::ohm d;dd ~;lr:'IJ11laJ. k:lI1!fbll bll~ L: hi r ~('y ()lal]l~z. 1'lin:1 bir <If' ni ldi (~i di nsd I'~:'k(;ilig(' hen,:er y:lz"ll'r hir prd:(· iii j; ('I; l'.·I~ il·: r-\ ';('i·]:.': i 1;0- ~~I1I:1~ 1<;]('1" ;,\"11107. ;~rr';r1dp':(\("cUf'l'il'(, w giiIt'i t:i.inirr, ::i/,f::~!i l)j]" bi~·im·

o.c., p. 229.

F.P.S., s. 27.5,

_________ KAYNAK(:A _

ll) TOGLtATTi P., La Eormazione del gruppo dirigente del partite com muniste italiano, 1962, Editori Riunifi. Bu kitap, Gramsci ve basl~alart tarafmrlan, 1923-192 ·l'te yazrlrms bul unan politi k rncktu plan

kapsar.

I. METtNLER

C) 2.000 pagine di Gramsci, a eura di Giansiro FERRATA GALLO, Casa cditrice II Suggiatorc, 1964; ongcriilen ikisi yayunlanmrs bulunuyor.

Lettcre cdite e inadite bashkh ikinci cilttc, tutuklanmasindan onco A. (l fa msci tara fmdan ka nst na yazrlan mok tu plar (1922-1926) bu Itt n a-

eaktrr.

e Niccolo dort cildln

lTALYANCA;

Gramsci'nin bashca yaprtlarr, 1947'den baslayarak, Einaudi tarafmdan yaymrlanrmstrr (bugtino - 1966 - degin 11 cilt cikti). f!ite yayim sirasma gore ciltlerin dizelgcsi:

1. Lettere dal careere, 1947.

2. 11 Materialisme storico e la filozo(ia di Benedetto Croce, 1948.

3. Gli intellei uali e l'organizzazione della cult ura, 1949.

4. 11 Risorgimento, 1 ~49. . .

5. Note sul Machiavelli sill/a politlca e sullo stato modcrno, 1949.

6. Letteratura e vita nazionale, 1950.

7. Possato e Presente, J 951.

8. Scritti giovanili (J 914-19 J 8), 1958.

9. L'Ordine Nuevo (1919-1920),1954.

10. Sotto 10 Mole (1916-1920), 1960.

11. Soclalismo e Fascismo (L'Ordine Nuovo 1921-1922),1967.

Nel tempo della Lotta basltkh birinci eiltte, Gramsci'nin Millctvekilicri Meclisi nde ki konu smasi (1925), 1924' ten SOra yazrlrrus bu lunan makalelcrdcn bir sec me, ltatyan Komiinist Part isi Siyasa I Burosu act rna, Sovyctlcr Birligi Komiinist Partisine 1926'da Gramsci t arafmd an yazilnn linlii mcktup, ve 192(;'da yaztlan vc tamamlanmamrs olarak kalan dcncrnc: Alcuni tend della questione meridionale bulunacak ttr. Bu deucmo 1966'da ayn olarak yenidcn yayrrnlandi,

A) Opere di Antonio Gramsci, 11 cilt, Giulio Einnudi Editore.

D) GRAMSCI. La questione meridionale, a cura di Franco Felice c Valentino Parlato, Editori Riuniti.

FRANSIZCA:

A) Antonio GRAMSCi, Leitres de la Prison, preface de P. TOGLIATTI, traduction dc Jean NOARO, Editions Sociales, 1953.

N.B. Bir onikincl cilt, Gzarnsci tarafmdan 1924-1926'da yazrlan metinleri bir araya getireccktir, Lettere del carcere 'nin tarnamlanmis ve bastan basa gozdcn ge<;irilmi-,? yeni bir baskrsr, Sergio CapriogJio ile Elsa Fubini'riln yonetimi altmda, 19G5'te yayimIanrmstrr (428 mektup); Nuova Universalo Einaud i. Cramsci'nin yapttmd a, tutuklanma Ylh olan 1926'dan once yazrlmis bulunanlarla, daha sonraki hapishano yazilan ayrrt cdilchilir. Bu sonuncular, Hapishane Mektuplan (1) ile Hapishane Defterlcri'ni (Grarnsci tarnfmdan doldurulan 33 okul defterindeki darpnrk tcorik notlan konulara gore toplarms bulunan Einaudi baskisirun 2, 3, 4,5.6,7. cittleri) icerirler. Hapishane Deiterleri'nui elestircl blr basktsi hazrrlanrnaktadir. Bu baski, yepyeni kurallara gore yaprlacaktrr. Tutuklanmadan once yazrlan mctinlcro, Einaucli baskisrmn 8, 9.10 ve 11. ciltlcri karsihk duserler. Grarnsci'nin yapitt ilzerine az 90k tam bir bi1gi edinmek i<;in; bunlara a!iagldaki kitaplarr da oklcmek f!erekir.

D) A. GRAMSCt, Oeuvres ehoisics, traduction et notes par G. l\10GET et A. ~IONJO, preface de G. COGNiOT, Editions Socialcs, 1959.

II. tRDELEMELER

iTALYANCA:

A) Studi Gramsciani, Atti del convegno promesso dnll'lstituto Gramsci, Roma, Editori Riuniti, 1958.

TIl La cilia futuro, Saggi sulla figura o il pensiero eli Antonia Gramsci (11 dono me l.Milano Fel trine]! i ed i tore, 1959.

159

158

C) Paolo SPRIANO, Antologia dell' Online Nuovo, Torino, Einalldi cditore, 19G3. Spriano'riun dcnnmcsi 1 'JG5'te yonirlcn yayunl.mrh.

0) Paolo SPT/IANO, Gramsci ct l'Ordinc Nuooo, Editor; Riuniti.

E) Giuseppe TA;\lnUnRANO, /I ntonio Grnm.~ci. La vita, il pr,n:,i(>ro, l' azione. Lacai to. cd i tore, 19 G:1.

f) S. F. RO~IANO, ,1111011io Gl"alllsri, Torino, V.T.E.T .. 10r,!").

G) TOGLTATTI, Gramsei, Rornn, Editori Riuniti, 1!JG7 (Gramsci ii'·.(,I·;ne To::li~Hi'ni\l tiirn makulo VI' koriusmalan ).

II) Pressi riooluzionarla c stoririSlno: Ofw(/erni di Critica mur.\"i'/c'in 07.e\ sayisr, n" 3, 1967.

I) Giuseppe FIORI, Vita .u An/onio Gramsri, Editori Laterza, 19GG.

FRANSIZCA:

A) P. TOGLIATTI, Antoine Gl"amsci, chef de fa classe ouvriere iioiiennc, ill Let/res de la Prison, Preface, Editions Sociales.

TI) r. TOGLIATTI, Discours sur Gramsei, tracluit par J. NOARO, Revue La Nouuellc c-u iq lie, n" ,16,5" annco, juin 1953.

C) L. ALTliUSSER, Le Morxismc n'est pas 101 Ie Capital. 1Ih~pOI'O, 1 'J (}5, t.. II, chap, V.

histrwicisnie, ill Lire

0) A. R. BUZZI, La Thcorie poliiiquc d '/tlltoillt' (:r17lJlsci, T'aris-Louvain, Edi tio ns )\1.1u wolacrts, 1967.

1M

You might also like