Professional Documents
Culture Documents
Avustralya Dinleri
Mircea Eliade
Avustralya Dinleri
Cem Soydemir
1967 Ankara doğumlu. ODTÜ Sosyoloji bölümü mezunu. 1994’ten beri birçok
kitabı Türkçeye kazandırdı. Ağırlıklı olarak edebiyat kuramı, sanat tarihi, sine
ma, eleştirel teori, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi ve sanat alanlarında kitap ve
makale çevirileri yaptı. Kum heykel sergilerinde küratör olarak görev aldı. Çevir-
diği eserlerden bazıları: Craig Brandist, Bahtin ve Çevresi; Claire Colebrook, Gil-
les Deleuze; Julien Benda, Aydınların İhaneti; George Basalla, Teknolojinin Evri-
mi; V. N. Voloşinov, Freudculuk; Alexander Nehamas, Nietzsche: Edebiyat Ola-
rak Hayat; Mircea Eliade, Okültizm, Büyücülük ve Kültürel Modalar; Scott Fitz-
gerald, Muhteşem Gatsby; Edgar Allan Poe, Morgue Sokağı (Doğu Batı); Mihail
Bahtin, Karnavaldan Romana; Sanat ve Sorumluluk; Keith Ansell-Pearson, Ku-
sursuz Nihilist; R. W. Connel, Toplumsal Cinsiyet ve İktidar (Ayrıntı); Mihail Bah-
tin, Dostoyevski Poetikasının Sorunları; György Lukács, Roman Kuramı; Thors-
ten Botz-Bornstein, Filmler ve Rüyalar; Daniel Frampton, Filmozofi (Metis).
İÇİNDEKİLER
Önsöz............................................................................................11
1. Bölüm
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar........................................21
Güneydoğu Avustralya’nın Gök Tanrıları......................................23
Bir Fikir Ayrılığı Öyküsü..............................................................28
“Dinsiz İnsanlardan” İlk Tektanrıcılığa (Urmonotheismus)..............33
Avustralya’nın Yüksek Tanrıları ve Batı’da Zamanın Ruhu...........39
Yüksek Tanrılar ve Efsane Kahramanları.......................................44
Djamar, Nogämain.........................................................................54
İki “Başlangıç” Tipi........................................................................59
2. Bölüm
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya.................................61
Arandaların Köken Mitleri............................................................63
Numbakulla ve Kutsal Direk..........................................................69
Bagadjimbiri Miti..........................................................................71
Mitsel Coğrafya.............................................................................73
Dünyayı “Yeniden Yaratma” Ritüelleri...........................................78
Kurtarıcı Simgeler.........................................................................80
Unambalların Teogonisi ve Mitolojisi............................................85
Unambal ve Ungarinyin Kabileleri..................................................89
Wondjina ve Gökkuşağı Yılan........................................................93
Düş Zamanının Yaratımının Yinelenmesi.....................................97
3. Bölüm
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler..........................................100
Ergenlik Törenleri.......................................................................100
Simgesel Ölüm ...........................................................................106
Eriştirme ve Geçmişi Hatırlama (Anemnezi) .............................111
Arnhem Land’in Gizli Kültleri....................................................115
Djunggawon.................................................................................118
Kunapipi ve Ngurlmak..................................................................120
Kadın Ata ve Yılan .....................................................................124
Gökkuşağı Yılan .........................................................................127
Genç Kızların Eriştirilmesi..........................................................130
Kadınların Gizli Âyinleri.............................................................132
“Biz Kadınlara Ait”......................................................................135
4. Bölüm
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri................................142
“Yüksek Mertebeden Adamlar”...................................................142
Bir Wiradjuri Büyücüsünün Eriştirilmesi.....................................145
Baiame ve Büyücü Hekimler........................................................147
Bir Eriştirme Senaryosu .............................................................150
Bir Canavar Tarafından Yutulmaya Dayalı Eriştirme..................154
“Sulardan Geçmek”......................................................................156
Adayı Simgesel Olarak “Öldürmek”............................................157
Avustralya’ya Özgü Şaman Eriştirmeleri.....................................162
Büyücü Hekimler ve Gökkuşağı Yılan........................................166
Büyücü Hekimlerin İşlevleri ve İtibarları....................................168
“Uzmanlar” ve “Mucitler”.............................................................172
5. Bölüm
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar...........................................176
Ölüm, Cenaze Törenleri ve Soruşturma......................................176
Ruhun Ölümden Sonraki Varoluşu.............................................179
Kuràngara....................................................................................183
Gezgin Kültler ve Binyılcı Akımlar.............................................189
Bir “Uyarlama Hareketi”..............................................................193
Avustralya Kültürlerinin Tarihsel Yeniden İnşası.........................195
Avustralya Dinlerine İlişkin Tarihsel Yorumlar...........................201
Antropologlar ve Avustralya Dinleri............................................205
Dizin...........................................................................................211
Önsöz
1
Ernst Benz, “On Understanding Non-Christian Religions”, Mir-
cea Eliade ve Joseph M. (yay. haz.), The History of Religions Essays in
Methodology (Chicago, 1959).
2
Benz, agy., s. 131.
12 Avustralya Dinleri
7
Ayrıca uzun ya da kısa süreli bir “saha araştırmasının” ardından bir
araştırmacının belirli bir halkın kültürüne veya dinine ilişkin bir mo-
nografi yayımlamasını olanaklı kılan geleneksel akademik kullanıma
tepki vermelerini de bekleyebiliriz. Sözgelimi, Asyalı veya Afrikalı
bir araştırmacı Hıristiyanlığın tarihine dair neredeyse hiçbir bilgi-
si olmamasına rağmen, bir ya da iki yıl boyunca bir Güney Fransa
köyünde dinsel yaşama dair bir saha çalışması yaptıktan sonra Fran-
sa’nın Dini başlıklı bir monografi kaleme alırsa, onun bu çabasının ve
çalışmasının nasıl kabul göreceğini tahayyül edebiliriz.
Önsöz 19
MIRCEA ELIADE
Chicago Üniversitesi
1. Bölüm
Doğaüstü Varlıklar ve
Yüksek Tanrılar
*
Dünyanın [Evrenin] mitsel yaratılışı. (ç.n.)
22 Avustralya Dinleri
6
Agy., s. 490-91.
7
Agy., s. 492.
8
Howitt bir keresinde Theddora kabilesinden hayatta kalan yaşlı
bir kadınla karşılaşır ve ona Daramulun’u sorduğunda şu yanıtı alır:
“Daramulun hakkında bildiğim tek şey, şimşek gibi bir gürültü çıka-
rarak geldiğidir, oğlanları adam yapmak için gelir. Ona Papang deriz”
(agy., s. 493). Howitt, Papang’ın “Baba” anlamına geldiğini söyler.
“Şimşek gürültüsü” gürlemeçin çıkardığı sestir.
*
Bir çubuk ucunda döndürüldüğü zaman gürlemeye benzer ses çı-
karan alet. (ç.n.)
26 Avustralya Dinleri
11
Agy., s. 495.
12
Agy., s. 600.
13
Agy., s. 501 vd. Schmidt incelemiştir ve ulaştığı bazı sonuçları eleş-
tirmiştir; bkz. Ursprung, I, 211-47, 296-301, vs.; ayrıca bkz. Cilt III
(Münster, 1931); Index, s.v.
28 Avustralya Dinleri
17
Andrew Lang, “Australian Gods: A Reply”, Folklore, X (1899),
1-46; bkz. s. 14.
18
E. S. Hartland, “Australian Gods: Rejoinder”, Folklore, X (1899),
46-67; bkz. s. 60. Lang ile Hartland’ın fikir ayrılığına ilişkin mü-
kemmel bir analiz için bkz. Schmidt, Ursprung (1. Cilt, s. 273-311);
Schmidt bu konuya uzun bir bölüm ayırır: “Die Kritik der Theorie
Langs” (s. 211-487) ve bunu şu bölüm izler: “Der monotheistic Präa-
nimismus A. Langs” (s. 134-210). Lang’ın fikirlerine ilişkin başka bir
tartışma için bkz. Raffaelle Pettazzoni, Dio. Formazione e sviluppo del
monoteismo nella storia delle religioni (Roma, 1922), I, 43-60. Bkz. bu
kitapta, dipnot 33.
30 Avustralya Dinleri
19
Andrew Lang, “God (Primitive and Savage)”, J. Hastings (yay.
haz.), Encyclopaedia of Religion and Ethics içinde, VI (Edinburgh,
1913), 243-47. Bu makalede Lang, Hartland ile yaptığı tartışmada
aktardığı örneklerin çoğunu kullanır.
20
“J. G. Frazer, Totemism and Exogamy, I (Londra, 1910), 148. 114.
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 31
23
Lang, “God (Primitive and Savage)”, s. 245a.
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 33
24
Bu makalenin son kısmında (agy.) Lang Arunta ve Dieiri kabile-
lerinin inançlarını inceler, özellikle de alcheringa kahramanlarını ve
gökyüzünde yaşayan ve Dieirilerin yağmur yağdırması için çağırdığı
mura-muralar üzerinde yoğunlaşır; Lang’e göre bu bir din biçimidir
çünkü doğasüstü bir güce duayı içerimler.
34 Avustralya Dinleri
25
“The ‘High Gods’ of Australia”, s. 328.
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 35
28
Ursprung, III, Avustralya ile ilgili malzeme için bkz. s. 565-1114.
Schmidt Ursprung’un Endsynthese der Religionen der Urvölker Ame-
rikas, Asiens, Australiens, Afrikas (Münster, 1935) başlıklı 6. cildinde
Güneydoğu Avustralya dinsel inançlarını bir kez daha inceler; bkz.
“Avustralyalı” sözcüğü altında.
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 37
31
Bkz. Ursprung, 1. Cilt, s. 342 vd., s. 371 vd.; 3. Cilt, s. 674-75; ve
başka yerlerde.
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 39
mış” insan arasındaki mesafe hiç de öyle derin bir uçurum gibi
görünmüyordu. Ama Lang’ın son makalesinin ve Ursprung der
Gottesidee’nin birinci cildinin yayımlanmasının üzerinden çok
geçmeden Batı’da Zamanın Ruhu (Çağın Anlayışı, Zeitgeist*)
değişti ve Yüksek Tanrılar meselesine yönelik ilgi silikleşti.
Emile Durkheim’ın Les formes élémentaires de la vie religieuse
(Dinsel Yaşamın Temel Biçimleri, 1912), Sigmund Freud’un
Totem und Tabu (1913), Lucien Lévy-Bruhl’ün Les fonctions
mentales dans les sociétés inférieures (İlkel Toplumlarda Zihin-
sel İşlevler, 1910) kitapları sosyologların, psikologların, din
tarihçilerinin ve eğitimli okuyucuların ilgilerini totemciliğe
–özellikle de Avustralya totemciliğine– ve Lévy-Bruhl’ün la
mentalité prélogique (mantık öncesi zihin) olarak adlandırdı-
ğı şeye yeniden yönlendirdi. Burada bu çalışmaların tezlerine
ve hipotezlerine ilişkin kapsamlı bir incelemeye kalkışmamıza
gerek yok.32 Buradaki tartışmamız bakımından önemli olan
*
Bir çağın en belirgin fikrî ve ahlâki eğilimi. (ç.n.)
32
Bkz. M. Eliade, “The History of Religions in Retrospect: 1912-
1962”, Journal of Bible and Religion, XXX (1963), 98-109, özellikle s.
99 vd. Emile Durkheim’a göre, Avustralya’nın Yüksek Tanrıları to-
tem inançları sistemine dayanır. Baiame, Daramulun, Bunjil ve diğer-
leri farklı boyların tanrılaştırılmış totemi gibidir. Durkheim’a göre,
bu tanrılaştırma eriştirme törenleri yoluyla gerçekleşmiştir; bkz. The
Elementary Forms of the Religious Life, İng. çev. Joseph Ward Swain
(1915; yeniden basım, New York: Collier Books, 1961), s. 329 vd.
Durkheim’ın Avustralya’nın bazı boyutlarına ve diğer arkaik dinle-
re ilişkin son derece değerli analizleri ile dinin toplumsal kökenine
ilişkin genel teorisini birbirinden ayırt edebiliriz. Bu teori bilim in-
sanlarının büyük bir çoğunluğu tarafından eleştirilmiş ve reddedil-
miştir. Fakat Durkheim’ın başyapıtının popüler başarısı ise öncelikle
dinsel deneyimi kolektif coşku ile özdeşleştirmesine dayanır. Temel-
de bu, The Elementary Forms’un ilkel dine ilişkin anlayışımızdan zi-
yade Batı düşüncesine ilişkin anlayışımız bakımından daha önemli
olduğu analmına gelir. Durkheim’ın popülerliği gelecek on, on beş
yıl içerisinde Batılı toplumların çoğunda patlak verecek olan şeyin
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 41
40
F. Graebner, Das Weltbild der Primitiven (Münih, 1924), s. 25-
27, aktaran Schmidt, The Origin and Growth of Religion, s. 247-48.
Graebner bir dizi makale yayımlar, “Zur australischen Religions
geschichte”, in Globus, 96 (1909), 341 vd., 362 vd., 373 vd.; Graeb-
ner bu makalelerde önceden keşfettiği üç farklı kültürel alanın kro-
nolojisini oluşturmaya çalışır. Durkheim, Graebner’in araştırmasını
ve ulaştığı sonuçları aşikâr nedenlerle göz ardı etmiştir. Ayrıca bkz.
Rudolph F. Lehmann, “Die Religionen Australiens und der Südsee,
1911-1930”, Archiv für Religionswissenschaft, XXIX (1931), 139-86.
*
Kültür Kahramanları. (ç.n.)
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 45
41
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians (Chica-
go, 1964), s. 202. Schmidt’in Ursprung’una kaynakçada yer verseler
de yazarlar, Schmidt’in Avustralya dinlerine ilişkin fikirlerini tartış
mazlar.
42
Berndt’ler, halkının eriştirilmiş son kişisi olan –ve antik hayatta
olmayan– yaşlı bir adamdan aldıkları bilgiler ışığında (Güney Avust-
ralya’nın Aşağı Murray River kesimlerine ait) Ngurunderi mitinin ne-
redeyse tamamına ulaşabilmiştir. Yazarlar Ngurunderi’yi “Kahraman
Ata” olarak ifade ederler. Davranışları bunu andırır; mitleri birtakım
yolculuklardan ve serüvenlerden oluşur; bu yolculuklarda yeryüzünü
şekillendirir ve dönüştürür. “Sonunda denize daldı ve kendisini eski
yaşamından temizleyip arındırdı ve gökyüzüne, Waieruwar, ruhlar
dünyasına gitti. Ama kaybolmadan önce, Jaraldi halkına ölülerin
ruhlarının daima kendisini açtığı yoldan gideceğini ve sonunda gök-
yüzü dünyasında kendisine katılacağını söyledi” (agy., s. 204). Bu son
46 Avustralya Dinleri
47
B. Spencer ve F. J. Gillen, The Northern Tribes of Central Aust-
ralia (Londra, 1904), s. 498 vd. Elkin, Aborigines, s. 225’de doğru
bir saptamada bulunur ve dünyada icra edilen âyinlerin bir prototipi
olduğunu ileri sürer.
48
Elkin, Aborigines, s. 225.
49
T. G. H. Strehlow, “Personal Monototemism in a Polytotomic
Community” (bundan sonra “Personal Monototemism” olarak anı-
lacak), Festschrift für Ad. E. Jensen, II (Münih, 1964), 723-54; ayrıca
bkz. Strehlow, Aranda Traditions (Melbourne, 1947) and “La gé-
mellité de l’âme humaine”, La Tour Saint-Jacques (Paris, 1957), Sayı
11-12 (Numéro spécial sur la magie), s. 14-23. Bu bilginin büyük
bir kısmı C. Strehlow’ın yapıtlarında daha yoğun bir biçimde zaten
50 Avustralya Dinleri
verilmiştir; bkz. dipnot 51. Ama sırf ilk dili Aranda dili olduğu için T.
G. H. Strehlow’un sunumunun izinden gitmeyi tercih ederim.
50
T. G. H. Strehlow, “Personal Monototemism”, s. 725.
51
C. Strehlow (“Batı Loritjalı” dediği) Kukatja’larda ve (“Güney Lo-
ritjalı” dediği) Matunltaralarda benzer inançlar saptamıştır; her iki
halk da karısı ve küçük bir çocuğu olan bir Gökyüzü Varlığından
söz eder. Aynı şekilde, Gillen da benzer bir aktarımda bulunur; buna
göre, Alice Springs’in Aranda topluluklarında “gökyüzünde üç kişi
yaşar –bunlardan biri devekuşu ayaklı dev bir insandır, diğerleri de
gene ona benzer bir kadın ve asla büyümeyen bir çocuktur.” (akt.
T. G. H. Strehlow, “Personal Monototomism”, s. 725). C. Streh-
low’un Aranda’larda Gökyüzü Varlığı Altjira’yı ve Loritja’larda da
Tukura’yı keşfetmesinin ardından gelen uzun tartışmayı burada ele
almaya gerek yok; bkz. C. Strehlow ve M. von Leonhardi, Mythen,
Sagen und Märchen des Aranda-Stammes in Zentral-Australien, Cilt
I-IV (Frankfurt a.M.: Veröffentlichungen aus dem städtischen Völ-
ker-Museum, 1907-20). Spencer bu tür tanrılar olduğunu reddeder;
Arandaların yalnızca Alcheringa’dan, yani, mitsel zaman ya da “Düş
Zamanı”ndan söz ettiğinde ısrar eder. Fakat (Spencer’ın bir Aranda
Gökyüzü Varlığının mevcudiyetini reddetmesine rağmen) kısa süre
içinde her iki olumlamanın da temelde doğru olduğu ve birbiriyle çe-
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 51
Djamar, Nogämain
“Düş zamanı” ile “Baiame böyle der” tarzında yasaklamalar-
da açığa vurulan modeller arasındaki bu işlevsel eşdeğerliliğe
daha sonra döneceğiz. Ama şimdi iki diğer Göksel Varlığa ve
onların ilişkili oldukları kabilelerin dinsel yaşamlarında oyna-
dıkları role daha yakından bakalım. Batı Kimberley’deki Bäd
kabilesi Djamar adını verdikleri bir Yüce Varlığa tapar. Dja-
mar’ın bir babası yoktur; ama annesinin adını biliriz. Djamar
54
Elkin, Aborigines, s. 225.
55
Agy., s. 225-26. Elkin, “iki inanç kümesinin sadece Orta Avust-
ralya’da değil, New South Wales’in kuzey sahillerinde de birlikte var
olduğuna” dikkat çeker (s. 226, dipnot 4).
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 55
dedir. Bunun işaret ettiği şey ise, Djamar’ın bizzat o ilk gala-
guru olduğudur (bkz. agy., s. 650). Tanrısal bir varlığın tjurin-
gasında cisimleştiği görüşü bize mitsel Kahramanlar (Atalar)
ile Orta Avustralya kabileleri için karakteristik olan tjuringa ile
arasındaki özdeşliği hatırlatır –bunu daha sonra ayrıntısıyla ele
alacağız. Djamar’ın bedenlerinin mistik çoğulluğunu vurgula-
mak şimdilik bizim için daha önemli. Worms şöyle bir noktaya
dikkat çeker: “Bugün bu galaguru’nun onaylı bir kopyasının
yapıldığı, taşındığı veya saklandığı her yerde, Djamar da orada-
dır ve orası onun ilk Ngamagun yeri olarak kabul edilir. Onun
şahsi mevcudiyetine burada ulaşılır, yinelenir ve çoğaltılır”;
bilgi kaynaklarından birisi Worms’a şöyle demiştir: ‘O kaya-
yı buraya taşıyamayız. Bu nedenle bu djidi’yi (yani tjuringa’yı)
yaparız –ve Djamar buradadır.’”60
Djamar’ın özellikle “mistik bedeni” olarak addedebileceği
miz galagurunun ritüeller açısından bir önem taşımasından
ötürü dinsel edimselliğini koruyabildiğini varsayabiliriz. Eriş-
tirme Djamar’la ilişkili mitlerin ilettiği bilgilerden oluşur; bu
mitlerde hem Djamar’ın göksel galaguruyla hem de Ngama-
gun kayasının altına gömülmüş olan ilk galaguruyla özdeşliği
açıklanır.
İkinci örneğimizi Arnhem Land’in batısındaki Murinbata
kabilesinden vereceğim; W. E. H. Stanner’in Murinbataları ti-
tiz ve kapsamlı bir biçimde incelemiştir. Murinbataların dinsel
yaşam örüntüsü “düş zamanında” meydana gelen birtakım olay-
lardan oluşur. Ama Murinbataların inanışında, dinsel önemle-
ri bu mucizevi mitsel dönemden bağımsız olan birtakım “saf
ruhlar” da vardır. Bunlar arasında en göze çarpanı Nogäma-
in’dir, “(kimilerine göre) ‘kendi isteğiyle’ veya ‘kendi tarzında’
gökyüzünde yaşayandır – ve yalnız yaşar, ‘babası, annesi, erkek
kardeşi, çocuğu yoktur’ yanında sadece bir köpek vardır; ama
(kimilerine göre de) bir karısı ve bir oğlu vardır, avcının mızra-
60
Worms, “Djamar, the Creator”, s. 657.
58 Avustralya Dinleri
ğı oğlunu simgeler. Şayet bir avcı mızrağıyla tek atışta bir kan-
guruyu öldürmeyi başarırsa, Nogämain’in gücünün oğlu aracı-
lığıyla etkin olduğu düşünülür.”61 Stanner’a göre, bazı insanlar
Nogämain’i Ay’daki insanla özdeşleştirir. Diğerleri bundan o
kadar emin değildir; nerede bulunduğu sorulduğunda, ellerini
havaya kaldırır, tüm gökyüzünü işaret ederek tek bir şey söy-
lerler: “Gökte.” Şimşek ve yıldırım “Nogämain’in halkına” mâl
edilir. Ayrıca, çocuk ruhları dünyaya göndermenin de onun işi
olduğuna inanılır; Stanner birçok defa şunu duyduğunu söyler:
“Nogämain iyi çocukları aşağıya yollar.” Ama bunun yanısıra,
diğer “saf ruhlarla” ilgili olarak da aynı şeyin söylendiğini duy-
muştur. En önemli tapınma edimi kıtlık zamanlarında edilen
yiyecek duasıydı; Stanner’ın en yaşlı bilgi kaynaklarından biri,
çocukken kabilenin yaşlılarının “yiyecek kıtlığı çektikleri bir
dönemde bir gece Nogämain’e dua edip yakardıklarını” işittiği-
ni hatırlamıştı.” (“On Aboriginal Religion,” s. 264).
Nogämain’de açıkça gördüğümüz şey, başka Tanrılar tara-
fından tamamlanmakta olan (örneğin, Kunmanggur ve Kukpi
de yeryüzüne çocuk ruhlar gönderirler) ve dinsel edimselliğini
yitirmek üzere olan bir gökyüzü tanrısıdır (çünkü sadece tek
bir yaşlı bilgi kaynağı çocukluğunda yaşlıların ona yakardığını
hatırlar). Stanner’ın de belirttiği gibi, Nogämain’e ilişkin muh-
telif tanımlamalar arasındaki farklılıklar ve çelişkiler, onun gi-
derek büründüğü dinsel kayıtsızlığın bir göstergesidir. Batı’da-
ki Arandaların Büyük Babası ile karşılaştırıldığında Nogämain
gene de belli bir dinsel gerçekliği muhafaza eder: Örneğin, er-
kekleri gözetir. Ama Djamar’ın –ya da Kaitishlerin Atnatu’su-
nun tersine– eriştirme törenlerinde önemli bir rol oynamaz.
61
W. E. H. Stanner, “On Aboriginal Religion, VI”, Oceania, XXXIII
(1963), 239-73; bkz. s. 264 (ayrıca: Oceania Monograph Sayı 11, ye-
niden basım, s. 162).
Doğaüstü Varlıklar ve Yüksek Tanrılar 59
62
Benzer bir sorunun ele alınması için ayrıca bkz. Charles H. Long,
“The West African High God: History and Religious Experience”,
History of Religions, III (Kış, 1964), 328-42.
2. Bölüm
Efsanevi Kahramanlar ve
Mitsel Coğrafya
2
W. E. H. Stanner, “The Dreaming”, T. A. G. Hungerford (yay. haz.),
Australian Signposts içinde (Melbourne, 1956) s. 51-65 (yeniden ba-
sım William A. Lessa ve Evon Z. Vogt, Reader in Comparative Reli-
gion içinde [New York: Harper & Row, Publishers, 1958], s. 513-23;
bkz. s. 514). Ayrıca bkz. bu kitapta s. xxx vd.
3
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians (Chicago:
University of Chicago Press, 1964), s. 188; “Düş” ile ilgili Avustralya
terimlerinin bir listesi için karş. agy., s. 187. Bütün insan davranış-
larını paradigmatik emsalleriyle ilişkilendirme ihtiyacının yapısını
ve anlamını Ebedi Dönüş Miti kitabımda analiz ettim (Myth of the
Eternal Return, İng. çev., New York: Pantheon Books, 1954; yeniden
basım Cosmos and History: The Myth of the Eternal Return [New York:
Harper & Row, Publishers, 19591).
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 63
12
Sir Baldwin Spencer ve F. J. Gillen, The Arunta. A Study of Stone Age
People (Londra, 1927), I, s. 355 vd., özellikle s. 360. Strehlow, Aranda
Traditions, s. 78, batı ve güneydeki Arandaların Ntjikantja Atalarına
ilişkin mitini aktarır: iki kardeş uzun bir mızrağa tırmanarak göğe
çıkar (karş. bu kitapta, s. 212). Spencer ve Gillen, agy., s. 307 vd.,
başka bir miti aktarır: İki Numbakulla canlı, embriyonik maddeden
(inapatna) insanları yaratır. İnsanın insan-öncesi bir elementtin baş-
kalaşımı yoluyla bu şekilde “Yaratılışı” tchurungaların simgesel tasa-
rımında dışavurulur; karş. L. Adam, “Anthromorphe Darstellungen
auf australischen Ritualgeräten”, Anthropos, LIII (1958), 1-50; bkz.
s. 36 vd.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 71
Bagadjimbiri Miti
Bu tür mitolojik kahramanların yaratım eylemleri bir kozmo-
goniye (evrenin doğuşu) karşılık gelir. Dünya onların eylemle-
rinin sonucunda var olur. Bazı durumlarda, Düş Zamanı etkin-
liğinin kozmogonik niteliği çok açıktır. Sözgelimi, Karadjeri
13
Spencer ve Gillen, The Arunta, s. 382. Tören direği konusunda karş.
Strehlow, Aranda Traditions, s. 77 vd.
14
Spencer ve Gillen, agy., s. 388. Bu mitin anlamı ve onunla ilişkili
ritüel için karş. Ernesto de Martino, “Angoscia territoriale e riscatto
culturale nel mito Achilpa delle origini”, Studi e Materiali di Storia
delle Religioni, XXIII (1952), 52-66.
72 Avustralya Dinleri
*
Avustralya’da bulunan kızıl kahverengi kürklü kurda benzer vahşi
köpek. (ç.n.)
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 73
Mitsel Coğrafya
Eriştirme âyinleri aracılığıyla aday adım adım kabilenin gele-
nekleriyle tanışır; başlangıçta meydana gelen her şeyi öğrenir.
15
Ralph Piddington, “Karadjeri Initiation”, Oceania, 111 (1932-33),
46-87; aynı yazar, An Introduction to Social Anthropology (Edinburgh:
Oliver & Boyd, 1950), s. 91-106. Bagadjimbiri kardeşlerin k atili
Avustralya’nın başka bir mitsel temasıyla bağlantılı olabilir: Bir Ef-
sanevi Kahraman eriştirmede genç adamı “öldürür” ve sonunda ka-
bilenin hayatta kalan üyeleri tarafından katledilir; karş. B. Spencer,
Native Tribes of the Northern Territory of Australia (Londra, 1914), s.
214 vd., 270 vd., 295-305.
16
Strehlow, Aranda Traditions, s. 35.
74 Avustralya Dinleri
17
W. E. H. Stanner, On Aboriginal Religion (“Oceania Monographs”,
No. 11, [Sydney, 1963]), s. 254.
18
Spencer ve Gillen, The Northern Tribes of Central Australia, s. 249.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 75
21
Strehlow, Aranda Traditions, s. 30-31.
22
Agy., s. 93.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 77
23
M. Eliade, Myth and Reality (New York: Harper & Row, Publis-
hers, 1963). s. 124.
78 Avustralya Dinleri
Kurtarıcı Simgeler
Bolluk törenleri görünüşte basit ve tekdüzedir. Ama adaylar
için görüşteki bu basitlik bazen çok karmaşık bir simgecilik
barındırır. Bu bütün Avustralya ritüelleri için geçerlidir. Tek bir
27
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 227-31. İntichiuma törenlerine iliş-
kin incelikli bir tanımlama için bkz. Spencer ve Gillen, The Northern
Tribes of Central Australia, s. 167 vd., 283 vd. Ayrıca bkz. bu kitapta,
s. 23.
28
Elkin, agy., s. 199.
29
Agy., s. 200.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 81
30
R. M. ve C. H. Berndt, The First Australians (Sydney, 19.52), s.
78-79.
82 Avustralya Dinleri
31
Agy., s. 59.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 83
32
Karş. Helmut Petri, “Das Weltende im Glauben australischer Ein-
geborenen”, Paideuma, IV (19.50), 349-62.
33
R. M. ve C. H. Berndt, The First Australians, s. 98-99.
84 Avustralya Dinleri
*
Tanrıların soyağacını çıkarma. (ç.n.)
34
Andreas Lommel, Die Unambal. Ein Stumm in Nordwest-Austra-
lien (Hamburg, 1952).
86 Avustralya Dinleri
*
Rengi açık sarıdan turuncu ve kırmızıya kadar değişen demir ok-
sitli kilden elde ettiği toprak boya veya aşı boyası kullanarak istediği
kırmızı tona ulaşır; siyah renk içinse odun kömürü kullanır. (ç.n.)
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 89
39
Agy., s. 20.
*
Circumcision: Cinsel organın uç kısmındaki derinin kesilmesi. (ç.n.)
**
Subincision: Penisin alt tarafında küçük bir kesik açılması (sidik tor-
basından başlayarak dışarıya kadar uzanan sidik yolunun son bölümü
olan üretra üzerinde küçük bir yarık açma). (ç.n.)
90 Avustralya Dinleri
40
Helmut Petri, Sterbende Welt in Nordwest-Australien (Braun
schweig, 1954), s. 98 vd.
41
Agy., s. 116.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 91
46
Petri’ye göre Ungarinyin kabilesinde Ngúnyari ve gürlemeçler daha
yakın tarihlidir. Doğu’dan alınmışlardır. Ama Ngúnyari ve gürleme-
cinin “önceden kullanımda olan hangi kült nesnelerin yerini aldığını”
bilmemiz mümkün değil. Yerliler doğal olarak Ngúnyari ve gürleme-
cinin “başlangıçtan beri” kendileriyle birlikte olduğunu ileri sürerler
(Petri, Sterbende Welt in Nordwest-Australien, s. 128).
47
Bánar ve Kuranguli gibi bu iki Kahraman da birbirinden farklıdır
ve düşmandırlar: Biri her şeyi doğru şekilde yapar, diğeriyse aptalca
yanlış yapar. Birbirleriyle mücadele ederler ve Wódoi, Djúngun’u öl-
dürür, kanından yerlilerin kullandığı kırmızı toprakboya çıkar.
48
Petri, Sterbende Welt, s. 132 vd., 139 vd.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 93
49
Agy., s. 147. Kuzey Kimberley’de bir kabilede Ungur ve Wondjina
(Galoru) anlayışları için ayrıca karş. T. Hernández, “Myths and Sym-
bols of the Drysdale River Aborigines”, Oceania, XXXII (1961-62),
113-27.
50
Strehlow, Aranda Traditions, s. 29.
94 Avustralya Dinleri
51
26 ve 27 Mart 1838’de Teğmen George Grey resimler bulunan iki
mağara keşfetti (karş. renkli çizimlerin tasviri için bkz. Grey, Jour-
nals of Two Expeditions of Discoveries [Londra, 1841], I, 201-4, 213-
15). F. S. Brockman (1901), H. Basedow (1916) ve W. R. Easton
(1921) benzer kaya resimleri olan başka birçok mağarayı keşfetti,
tasvir etti ve fotoğrafladı. 1928’de A. S. Elkin resimler içeren ma-
ğaralar ve kaya kovuklarının bulunduğu Ungarinyin kabilesine ait
üç farklı alanı ziyaret etti ve bu resimlerin kabilenin dinsel, ekono-
mik ve toplumsal yaşamıyla olan ilişkilerini ilk kez tutarlı bir şekilde
sundu; karş. A. S. Elkin, “Rock Paintings of North- West Australia”,
Oceania, I (Aralık, 1930), 257-79; aynı yazar, Studies in Australian
Totemism (“Oceania Monographs”, Sayı 2 (Sydney, 19331), s. 67-73.
Grey’in bulduğu mağaralar Haziran, 1947’de H. Coate tarafından
yeniden keşfedildi; karş. A. S. Elkin, “Grey’s Northern Kimberley
Cave-Paintings Re-found”, Oceania, XIX (Eylül, 1948), 1-15. Coate
yerlilerden bu iki mağara ile ilişkili bilgiler edinmeyi başardı. Bi-
rinci mağara cinsel ilişkiler ve Wondjina ile bağlantılı gibidir (El-
kin, “Grey’s Northern Kimberley Cave-Paintings Re-found”, s. 9);
Grey’in 27 Mart’ta keşfettiği ikinci mağara ise başka bir mitolojik
geleneğe aittir, yani Galaru, Gökkuşağı Yılan ile ilişkilidir (agy., s.
10-11). Karşılaştırmalı bir inceleme için karş. E. A. Worms, “Con-
temporary and Prehistoric Rock Paintings in Central and Northern
Kimberley”, Anthropos, L (1955), 546-66; A. S. Elkin, “The Origin
and Interpretation of Petroglyphs in South-East Australia”, Oceania,
XX (1949-50), 119-57; A. S. Elkin ve C. H. ve R. M. Berndt, Art in
Arnhem Land (Melbourne, 1950); Agnes Schulz, “North-West Aust-
ralian Rock-Paintings”, Memoirs of the National Museum of Victoria,
Sayı 20 (Melbourne, 1956), s. 7-57; Charles S. Mountford, Art, Myth
and Symbolism, Records of the American-Australian Scientific Expediti-
on to Arnhem Land içinde (bundan sonra “Records” olarak anılacak),
c. I (Melbourne, 1956), karş. R. M. Berndt, “The Mountford Volume
on Aboriginal Art”, Mankind, V (Ekim, 1958), 249-61; A. S. Elkin,
“Art and Meaning: A Review Article”, Oceania, XXXIII (September,
1961), 54-58); F. D. McCarthy, The Cave Paintings of Groote Eylandt
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 95
59
Elkin, The Australian Aborigines, s. 201; karş. Oceania, I, 262.
60
Elkin, The Australian Aborigines, s. 198.
61
Petri, Sterbende Welt in Northwest-Australien, s. 163.
62
Agy., s. 170.
63
Karş. M. F. Ashley-Montagu, Coming into Being among The Aust-
ralian Aborigines (New York, 1938). Bkz. T. G. H. Strehlow, “La Gé-
mellité de l’âme humaine”, La Tour Saint-Jacques, No. 11-12 (Paris,
1957), s. 11-12; aynı yazar, “Personal Monototemism” s. 730 vd.
64
Petri, Sterbende Welt in Nordhwest-Australien, s. 197 vd., s. 215-16;
Elkin, The Australian Aborigines, s. 199 vd.
Efsanevi Kahramanlar ve Mitsel Coğrafya 99
65
Spencer ve Gillen, Native Tribes of the Northern Territory of Aust-
ralia, s. 318 vd.
66
Strehlow, Aranda Traditions, s. 56-57.
67
Ralph Piddington, “Totemic System of the Karadjeri Tribe”, Oce-
ania, 11, No. 4, (1932), 377-78.
3. Bölüm
Eriştirme Törenleri ve
Gizli Âyinler
Ergenlik Törenleri
Temelde Avustralya dinsel faaliyetlerinin hepsi, Doğaüstü Var-
lıklarla temasın yeniden kurulmasına ve kutsal “Düş” zamanına
girilmesine yönelik birbirinden farklı ama türdeş araçlar olarak
görülebilir. Her dinsel edim –bir âyin, bir m itin anlatılması,
gizli bir ilâhi, kutsal bir enstrümanın yapılması vb.– zamanın
başlangıcında gerçekleşen bir olayın yinelenmesinden başka
bir şey değildir; özetle, Doğaüstü Varlıkların kabileye açık-
ladığı modellerin taklit edilmesidir. Diğer taraftan, her birey
temelde “tinsel” bir varlıktır. En gizli benliği düzenli olarak
yeniden bağlantı kurmaya çalıştığı kutsal dünyanın bir parça-
sıdır. Bununla birlikte, birey kendi gerçek kimliğini bilmez: Bu
ona eriştirme törenleri aracılığıyla açıklanmalıdır. Bu nedenle,
eriştirmenin genç Avustralya yerlisini başlangıçtaki özgün tin-
sel varlık tarzına yeniden kavuşturduğu söylenebilir. W. Lloyd
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 101
1
W. Lloyd Warner, A Black Civilization. A Study of an Australian Tri-
be (yeniden basım; New York, 1964), s. 5-6 (ilk basım 1937; gözden
geçirilmiş basım, 1958).
2
Yaş alma törenleri ve diğer tipte eriştirmeler için bkz. M. Eliade,
Birth and Rebirth (New York, 1958) (yeniden basım Rites and Symbols
of Initiation [New York, 1966]); müteakip göndermeler 1958 baskı-
sına yapılacak. Daha yakın tarihli kaynakça için bkz. C. Bleeker (yay.
haz.), Initiation (Leiden, 1965). Ergenlik törenlerine ilişkin başka
yorumlar için karş. Y. W. M. Whiting, R. Kluckhohn ve A. Anthony,
“The Functions of Male Initiation Ceremonies at Puberty”, E. E.
Maccoby, Theodore Newcomb ve C. Hartley (yay. haz.), Readings in
Social Psychology içinde (New York, 1958), s. 359-70; Edward Nor-
beck, D. Walker ve M. Cohen, “The Interpretation of Data: Puberty
Rites”, American Anthropologist, LXIV (1962), 463-85.
102 Avustralya Dinleri
3
Eliade, agy., s. 5, özetleyen R. H. Mathews, “The Bora or I nitiation
Ceremonies of the Kamilaroi Tribe”, Journal of the Royal Anthropo
logical Institute, XXIV (1895), 411-27, özellikle s. 414 vd. Yüce Varlı
ğın plastik kişileştirmeleri epey istisnaidir; yalnızca Yuin ve Wiradju
ri-Kamilaroi kabilelerinde rastlanır. Bu mesele ile ilişkili olarak bkz.
W. Koppers, “Zur Frage der bildnerischen Darstellung des Hoch-
gottes”, Ethnologica, N. F., II (Cologne, 1960), 1-11, özellikle s. vd.
4
Mathews, agy., s. 418. Karş. Walbiri kabilesindeki sünnet tören-
lerinin düzenlendiği alanın temizlenmesine ilişkin tasvirler, M. G.
Meggitt, Desert People. A Study of the Walbiri Aborigines of Central
Australia (Sydney, 1962), s. 385 vd. (yeniden basım, Chicago ve To-
ronto, 1965).
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 103
5
Eliade, Birth and Rebirth, s. 6.
6
Agy., s. 7, özetleyen A. W. Howitt, The Native Tribes of South-East
Australia (Londra, 1904), s. 625 vd. Güneydoğu Avustralya kabile-
lerinden bazı başka eriştirme örnekleri için ayrıca karş. Eliade, agy.,
s. 7-9.
104 Avustralya Dinleri
7
A. S. Elkin, The Australian Aborigines (New York, 1964), s. 179. “Bü-
tün kadın akrabalar ellerine mızrak alır ve oğullarını almasınlar diye
erkeklerle savaşıyormuş gibi yaparlar” (Warner, agy., s. 251).
8
Karş. Eliade, agy., s. 4; Elkin, agy., s. 179-84; R. M. ve C. H. B
erndt,
The World of The First Australians (Chicago, 1964), s. 136-47. Avustral-
ya’ya özgü eriştirmeye ilişkin temel kaynakçayı aktaran Eliade, agy.,
s. 138-44. Özellikle bkz. F. Speiser, “Über Initiationen in Australien
und Newguinea”, Verhandlungen der Naturforschenden Gesellschaft in
Basel (1929), s. 56-258; R. Piddington, “Karadjeri Initiation”, Ocea-
nia, I11 (1932-33), 46-87; Norman B. Tindale, “Initiation among the
Pitjandjara Natives of the Mann and Tomkinson Ranges in South
Australia”, Oceania, VI (1935), 199-224; E. A. Worms, “Initiations-
feiern einiger Küsten- und Binnenlandstämme in Nord-Westaustra-
lien”, Annuli Laterunemi, I1 (1938), 147-74; Warner, agy., s. 114 vd;
Meggitt, agy. s. 281-316.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 105
Simgesel Ölüm
Büyük bir olasılıkla en önemli Avustralya eriştirme töreni olan
sünnet, ritüele özgü simgesel öldürmenin en tipik ve en eksik-
siz örneğidir.13 Operasyonu gerçekleştirenler ekseriyetle şeyta-
ni olan Doğaüstü Varlıkları cisimleştirir veya temsil ederler.
Bazı kabilelerde gürlemeçler uygulanacak bedensel operasyon-
dan önce döndürülür ve hemen sonrasında adaylara gösterilir.14
Bunun anlamı açıktır: Sünneti gerçekleştiren aslında “sesleri-
12
Mathews, özetleyen Eliade, agy., s. 13. Diş çekme konusunu ayrıca
karş. R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 140-41.
13
“Walbiri’ler açıkça sünneti simgesel öldürme ile bir tutarlar” (Meg-
gitt, agy., s. 294). Burada genel olarak ilkellerde sünnetin anlamlarını
ve işlevlerini tartışmak gibi bir amacımız yok. Sünnetin psikolojik
“kökenleri” dinler tarihçisi açısından önemli değildir; dinler tarih-
çisi yalnızca farklı dönemlerde ve farklı kültürlerde sünnete atfedi-
len dinsel değerler ve anlamlarla ilgilenir. Bir eriştirme sınavı olarak
sünnet konusunda bkz. Eliade, agy., s. 21 vd., 141 vd. Ayrıca karş.
Ad. E. Jensen, Beschneidung und Reifezeremonien bei Naturvölkern
(Stuttgart, 1933); F. Speiser, “Über die Beschneidung in der Süd-
see”, Acta Tropica, I (1944), 9-29; F. R. Lehmann, “Bemerkungen zu
einer neuen Begriindung der Beschneidung”, Sociologus, VII (1957),
57-74; R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 143 vd.
14
Bkz. bazı örnekler, Eliade, agy., s. 21-22, 141. Avustralya’daki gür-
lemeçler konusunda karş. 0. Zerries, Das Schwirrholz. Untersuchung
über die Verbreitung und Bedeutung des Schwirrens im Kult (Stuttgart,
1942), s. 84-125. Speiser Avustralya gürlemeçlerinin Melanezya kö-
kenli olduğunu düşünür; bkz. “Kulturgeschichtliche Betrachtungen
über die Initiationen in der Südsee”, Bulletin der Schweizerischen Ge-
sellschaft für Anthropologie und Ethnologie, XXII (1946-46), 28-61,
özellikle s. 50 vd.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 107
15
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 145.
16
Diğerleri arasında bkz. agy., s. 142.
17
Elkin, The Australian Aborigines, s. 173, 182.
18
Bkz. Eliade, agy., s. 25 vd. ve s. 142 vd. aktarılan bibliyografya.
Özellikle karş. H. Basedow, “Subincision and Kindred Rites of the
Australian Aboriginal”, Journal of the Royal Anthropological Institute,
LVIII (1927), 123-56; M. F. Ashley-Montagu, Coming into Being
among The Australian Aborigines (New York, 1938), s. 302 vd.; Bruno
Bettelheim, Symbolic Wounds (1. basım; Glencoe, III, 1954), s. 173
vd.; J.Winthuis, Das Zweigeschelchterwesen (Leipzig, 1928), s. 29 vd.;
H. Baumann, Das doppelte Geschlecht. Ethnologische Studien zur Bi-
108 Avustralya Dinleri
25
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 182.
112 Avustralya Dinleri
26
M. Eliade, “Australian Religions: An Introduction, Part II”, His-
tory of Religions, VI, KO. 3 (Şubat, 1967), 219.
27
Tjurungalara dayalı ritüeller ve mitoloji konusunda bkz. B. Spencer,
Native Tribes of the Northern Territory of Australia (Londra, 1914), s.
143 vd.; B. Spencer ve F. J. Gillen, The Northern Tribes of Central
Australia (Londra, 1904), s. 257 vd.; aynı yazar, The Arunta. A Study
of Stone Age People (Londra, 1927), I, s. 99 vd.; T. G. H. Strehlow,
Aranda Traditions (Melbourne, 1947), s. 54 vd., 85-86, vs. ayrıca karş.
L. Adams, “Anthropomorphe Darstellungen auf australischen Ritu-
algeräten”, Anthropos, LIII (1958), 1-50.
28
Strehlow, Aranda Traditions, s. 114.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 113
29
Agy., s. 117-18.
30
Agy., s. 118 vd.
31
Agy., s. 119.
32
Agy., s. 122.
33
R. M. ve C. H.Berndt, The World of the First Australians, s. 138.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 115
35
R. M. ve C. H. Berndt, The World of the First Australians, s. 240.
36
Kutsal şarkılardan bazıları R. M. Berndt’in çalışmasında yer alır,
agy., s. 85-132.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 117
37
Agy., s. 31. Ayrıca bkz. Wauwalak kadınları miti, aktaran Warner,
agy., s. 24-49.
118 Avustralya Dinleri
Djunggawon
İlk ritüel dizisi olan yaş alma törenleri (djunggawon) kutsal
borunun çalınmasıyla (yurlunggur borusu) başlar. Adaylara
babaları ve diğer erkekler “Büyük Babamız Yılan sünnet de-
risinin kokusunu aldı. Seni çağırıyor” denir (Warner, agy., s.
251). Birtakım ön hazırlıklardan (genç oğlanların muhtelif
akrabalarını ve klanları ziyaret etmesi, onları yapılacak törene
davet etmesinden vb.) sonra adaylar süslenir, boyanır ve kutsal
alana götürülür. Burada “A-wa!-a-wa!” (yağan yağmurun sesi)
şarkısı eşliğinde kutsal direğin etrafında dans edilir. “Bunu
yapmalarının nedeni, yağmuru durdurmaya çalışan o iki yaşlı
kadının başlangıçta bunu yapmış olmasıdır” (agy., s. 256). Ge-
nellikle dans edip, ağlayıp, yas tutma yaşlı kadınların işidir ve
38
Örneğin bkz. Warner, A Black Civilization, s. 238-40, s. 242 vd.
ve başka yerlerde. Warner’a göre, “Muit ya da Yurlunggur erkek ve
dişidir, ama erkek olduğu düşünülür” (agy., s. 373).
39
R. M., Berndt, agy., s. 25. Warner şöyle yazar: “Sünnet edilen peni-
sin üzerinde yılanın izi vardır, çünkü piton üstderiyi almıştır ve ope-
rasyon sonucu çıkan kan Büyük Babaya bırakılmıştır” (agy., s. 126).
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 119
40
Warner, agy., s. 261. Warner’ın kaydettiği uyarlama iki Kız kardeş-
ten ve çocuklarından söz eder; karş. agy., s. 240 vd.
120 Avustralya Dinleri
Kunapipi ve Ngurlmak
Kunapipi âyini genellikle yiyeceğin bol olduğu yağışsız dönem-
lerde düzenlenir; diğer bir deyişle, insanların önceki törenlerin
faydasını gördüğü dönemlerde gerçekleştirilir. Ardışık âyinler
dizisi şeklinde düzenlenir ve iki hafta ile birkaç ay arasında
sürer. Komşu kabileleri bilgilendirmek ve davet etmek için el-
çiler gönderilir. Ritüel alanı fundalıkta hazırlanır; bir gürlemeç
yapılır ve kanla boyanır. “Bir süre sonra ana kampta ilk âyinler
gerçekleşir. Erkekler Wawalag ve Kunapipi şarkılarının kamp
uyarlamalarını veya ‘dışarısı’ için olanını söyler, bu esnada ka-
dınlar da dans eder: Kutsal-olmayan garma veya klan şarkıla-
rı da söylenir. Bu birkaç hafta devam eder.”41 Son olarak, bir
41
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 241.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 121
44
R. M. Berndt, agy., s. 31-32. Simgesel geriye dönüş (regressus ad
uterum) çok bildik bir motiftir ve birçok eriştirme tipinde karşımıza
çıkar; diğerleri arasında karş. Eliade, Birth and Rebirth, s. 51 vd.
45
R. M. ve C. H. Berndt, agy. s. 242-43.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 123
46
R. M. Berndt, agy., s. 53. Ayrıca bir gunabibi töreninin tanımlanışı
için bkz. Warner, agy., s. 280-301. Warner bu ritüel dizisini yaş-alma
töreni olarak kabul eder.
47
Elkin, The Australian Aborigines, s. 226; R. M. ve C. H. Berndt, agy.,
s. 210. “Bir uyarlamasında yaptığı çocukları sünnet etmeye çalışır.
Başlangıçta başarısız olur ve çocuklar ölür: Bu alanlarda insanlar gü-
nümüzde sünnet yapmazlar. Ama sonunda başarılı olur ve çocuklar
hayatta kalır; bu nedenle, bu alanlarda sünnet yapmayı sürdürürler”
(agy.).
124 Avustralya Dinleri
48
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 211. Goulburn Adasında, ubarın
başlangıçta sadece kadınlara özgü olduğu söylenir (R. M. ve C. H.
Berndt, Sexual Behaviour in Western Arnhem Land [New York, 19511,
s. 122). Bu motif konusunda karş. below, s. 86 vd.
49
Elkin, The Australian Aborigines, s. 226.
50
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians, s. 234.
51
Karş. A. S. Elkin, R. M. Berndt’e Önsöz, Kunapipi, s. xxii; Elkin,
The Australian Aborigines, s. 229; Wilhelm Schmidt, “Mythologie und
Religion in Nord Australien”, Anthropos, XLVIII (1953), 898-924.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 125
*
Hinduizme göre evrenin kutsal gerçeği, bütün canlıların doğduğu
ve tekrar ona döndüğü ebedî ruh. (ç.n.)
126 Avustralya Dinleri
52
Warner, agy., s. 376.
53
R. M. Berndt, agy., s. 16.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 127
Gökkuşağı Yılan
Bu katmerli karıştırmalar ve özdeşleştirmeler farklı kültler
arasındaki tarihsel teması ve kaynaşmaları yansıtıyor olabilir.57
Ama diğer taraftan, Kadın Ataların çiftdeğerliliği, Yılanın
daha zengin ve çok daha karmaşık çiftdeğerliliğine tekabül
eder. Burada karakteristik bir dinsel fenomenle karşı karşıya-
yız: Bir Yüce Varlık bir dizi kutupsal, hattâ birbiriyle çelişen
tutumu ve etkinliği birleştirerek bir “bütünsellik” kazanır. Bu
tür bir süreç, daha önce pek çok çalışmamda değindiğim temel
bir dinsel diyalektik olan zıtların birliği (coincidentia oppo-
sitorum) diyalektiğiyle desteklenir ve teşvik edilir.58 Yılanın
54
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians, s. 245.
55
Elkin, The Australian Aborigines, s. 226.
56
R. M. Berndt, agy., s. 16.
57
Örneğin bkz. J. de Leeuwe, “Male Right and Female Right among
the Autochtons of Arnhem Land”, Acta Ethnographica, XIV (Bu-
dapeşte, 1964), 313-48; XIV (1965), 303-48. Yazar Arnhem Land’e
özgü mitlerin ve ritüellerin, sonradan erkekler tarafından yıkılan
kazıcılık ve toplayıcılığa dayalı arkaik bir kadın egemenliğine işaret
ettiğine inanır.
58
Örneğin bkz. M. Eliade, Patterns in Comparative Religion (New
York ve Londra, 1958),s. 419 vd.; aynı yazar, Yoga: Immortality and
Freedom (New York ve Londra, 1958), s. 244 vd., 267 vd. ve birçok
128 Avustralya Dinleri
63
A. S. Elkin, “Art and Life”, M. Berndt (yay. haz.), Australian Abo-
riginal Art içinde, s. 19.
64
Bkz. Gökkuşağı Yılan’a ilişkin kaynakça, bu kitapta s. 79, dipnot
58. Vittorio Lanternari, La Grande Festa (Milano, 1959), s. 329-49’da
Avustralya’ya özgü Gökkuşağı Yılanın bir “Yağmur Tanrısı” olduğu-
nu düşünür ve ona ilişkin mitleri ve ritüelleri bu kozmik fenomenle
bağlantılı olarak değerlendirir.
65
A. R. Radcliffe-Brown, “The Rainbow-Serpent Myth in South-
East Australia”, Oceania, I (1930), 342-47, özellikle s. 342. Daha
yakın tarihte, Frederick D. McCarthy (agy., s. 129) benzer bir fikir
dile getirir.
130 Avustralya Dinleri
66
Bkz. Eliade, Birth and Rebirth, s. 41 vd.; Bettelheim, agy., s. 239 vd.
67
R. M. ve C. H. Berndt, The First Australians (New York, 1954), s. 54.
68
R. M. ve C. H. Berndt, Sexual Behaviour in Western Arnhem Land,
s. 84-91.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 131
69
Eliade, Birth and Rebirth, s. 43.
70
Roth, agy., s. 174 vd.; B. Spencer ve F. J. Gillen, The Native Tribes of
Central Australia (Londra, 1938), s. 457 vd.; R. M. ve C. H. Berndt,
The World of The First Australians, s. 151.
71
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians, s. 152.
72
Agy., s. 152; Werner, agy., s. 300, dipnot 15’te Arnhem Land’in
kuzeydoğusunda bir kızın ilk âdet gördüğünde ölümle ilişkilendiren
uçan tilki (meyve yiyen bir tür yarasa) deseniyle süslendiğine dikkat
çeker.
132 Avustralya Dinleri
73
Phyllis M. Kaberry, Aboriginal Woman, Sacred and Profane (Phila-
delphia, 1939), s. 237.
74
Agy., s. 241 vd. Kadınların çocuklarla ilişkili diğer gizli törenleri
konusunda karş. Eliade, Birth and Rebirth, s. 45 vd.
75
Elkin, The Australian Aborigines, s. 193.
76
Catherine H. Berndt, “Women’s Changing Ceremonies in Nort-
hern Australia”, L’Homme. Cahiers d’ethnologie, de géographie et de lin-
guistique, I (Paris, 1950), 31.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 133
77
Catherine Berndt de ağır ruhsal rahatsızlıklar geçiren bir kadının
kurduğu yakın dönemli bir “bireysel” töreni tanımlar; kadının hatır-
ladıkları gücünü tüketir, “tamamen tükendim, neredeyse ölmüş gibi
oldum” (agy., s. 53). Bu “trans” boyunca Mungamunga kadının düş-
lerinde belirir ve ona geçmişte gerçekleştirdikleri “büyük” bir töreni
gösterir. Kadın bir sabah “berrak bir zihinle ve her zamanki sağlık-
lı haliyle” uyanır (agy.), kısa süre sonra da kültü kurar. Kendinden
geçmeye dayalı bu “esrik” deneyim, “çıldırmanın”, bilinçdışının ve
görülerin bir ön aşamasını işaret eder ama hemen ardından gelen
psikoruhsal açıdan tam anlamıyla bir iyileşmeyi ve radikal bir yaşam
dönüşümünü içerimler; bu dönüşüm (“profan” varoluştan “kutsal” va-
roluşa geçiş) şamanlara özgü deneyimlerin tipik bir özelliğidir; karş.
Eliade, Shamanism: Ecstatic Techniques of Ecstasy, özellikle s. 33 vd.
134 Avustralya Dinleri
78
Catherine Berndt saha çalışmasını yaptığında, kadınların gizli tö-
renleri çoktan hızla yok olmaya başlamıştı. Giderek çok az sayıda
kadın bu âyinlere katılır hale gelmişti (C. H. Berndt, agy., s. 61 vd.).
Genç kadınların çoğu için şarkıların ve dansların ana işlevi yalnızca
erotiktir (karş. agy., s. 59) ve genç kadınların çoğu töreni erotik ya-
şamları için büyüsel bir araç olarak kullanır (agy., s. 70). Rastlantısal
olarak, yok olmakta olan bir dinsel kültün bu şekilde büyüsel bir
işleme dönüşmesi, ikincil bir fenomen olarak büyüye ilişkin anlayış
bakımından dikkate alınması gereken bir süreçtir.
79
Elkin, The Australian. Aborigines, s. 190-91; R. M. ve C. H. Berndt,
The World of The First Australians, s. 214 vd.
80
Elkin, The Australian Aborigines, s. 191.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 135
81
Agy., s. 192. Bathurst ve Melville adalarında kadınların kutsal âyin-
lere katılmasına hâlâ izin verilir; karş. Charles S. Mountford, The
Tiwi (Londra, 1958); De Leeuwe, agy., XIV, 339.
82
Spencer ve Gillen, The Northern Tribes of Central Australia, s. 195,
196.
83
Strehlow, agy., s. 94. Ama erkekler artık kendi kadınlarına yuka-
rıdan bakarlar. “Bizim törensel toplantılarımıza kadınların hiçbir
faydası yok. Kutsal tjurungalar konusuda tamamen cahiller. Büyük
kadın ataların sınıfından düşmüşler. Ama bunun nedenini bilmiyo-
ruz” (agy.).
136 Avustralya Dinleri
der: “Bu bir gürlemeç, onu biz bulduk! Biz kadınlar! Onu biz kadın-
lar yaptık!” (agy., s. 82).
88
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians, s. 215.
“Sonra elimizde hiçbir şey kalmadı; ne bir kutsal nesne, ne bir kutsal
tören, kadınlar hepsini aldı” (R. M. Berndt, Kumpipi, s. 8; ayrıca karş.
s. 55, 59).
89
R. M. ve C. H. Berndt, The World of The First Australians, s. 216.
Karş. agy., s. 239, hırsızlığın ritüelde yeniden canlandırılması. Mitin
eksiksiz metni için bkz. R. M. Berndt, Djanggawul (Londra, 1952),
s. 38-41. Diğer bir uyarlama için bkz. Chaseling, agy., s. 133-34; “O
zamanlarda kadınlar törenlerin sırlarının koruyucusuydu ve erkek
çocukları da muğlâk, uyuşuk bir varoluşa sahipti. Ama kadın atalar
kabilelerarası ilk büyük törenlere hazırlıklara başladığında oğulları
onları kıskandı.” “Totemleri” çaldılar ve Djanggawul Kız kardeşler
onları kurtarmaya çalıştığında, erkeklerin ritüel şarkı söyleme ve
dans etme güçleri kız kardeşleri geri püskürttü. Kız kardeşler bu-
nun üzerine şöyle dedi: “Hiç önemli değil, bırakın totemleri ellerin-
de tutsunlar” ve o zamandan beri öyle oldu. Ayrıca bkz. Charles S.
138 Avustralya Dinleri
93
The Australian Aborigines, s. 138. Ayrıca Bambuti’lerde (karş. bu
kitapta dipnot 85) sünnet yakın dönemli bir uygulamadır.
Eriştirme Törenleri ve Gizli Âyinler 141
sinden uzun zaman önce, iki kutsallık tipi, yani erkek ve kadın
kutsallığı arasında bir gerilim vardı; karşılıklı olarak kıskançlık
söz konusuydu ve şamanların ve büyücülerin kadınlara özgü
birçok büyülü simgeyi ve gücü ele geçirdiğini açıklayan kadın-
lara özgü pek çok gizli âyin vardır.94
94
Diğerleri arasında bkz. Eliade, Birth and Rebirth, s. 78 vd.
4. Bölüm
Büyücü Hekimler ve
Doğaüstü Modelleri
4
Elkin, agy., s. 96-98. Bu eriştirmeye ilişkin daha ayrıntılı bir tanım
için bkz. Berndt, “Wuradjeri Magic”, I. Kısım, s. 334-38.
5
Elkin gibi deneyimli bir saha araştırmacısından gelen böyle bir
öğüde her zaman kulak asmamız gerektiğini hiç unutmamalıyız:
“Yetişkin erkeklerin gizli yaşam üyeliğine tam anlamıyla kabul edil-
meleri için geçtikleri eriştirmeye dair eksiksiz bilgiye ulaşmak çok
zordur. Zaman zaman edinebildiğim taze bilgi kırıntılarıyla değer-
lendirebildiğim kadarıyla, herhangi bir örnek vakada, ritüelin tüm
gizli yönlerini ve gizli bilgilerin ne kadarına ulaşabildiğimizden hiç
emin değilim. Ama bu bilgiye ulaşmak zordur, ama bir büyücü heki-
min güç kazanmasını sağlayan ritüeli söz konusu olduğunda, bu zor-
luk daha da artar. Büyücü mesleğinden olmayanlar bunun hakkında
pek bilgi sahibi değildir” (A. S. Elkin, The Australian Aborigines [New
York, 1964], s. 300; italikler bana ait).
150 Avustralya Dinleri
6
Berndt, “Wuradjeri Magic”, I. Kısım, s. 334 vd.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 151
10
Karş. M. Eliade, Mythes, rêves et mystères (Paris, 1957), s. 132 vd.
(Myths, Dreams and Mysteries [New York, 1960], s. 99 vd.).
11
Howitt, The Native Tribes of South-East Australia, s. 405; Ayrıca
bkz. s. 389 vd.
12
Agy., s. 389. Kurnai kabilesinde birra-ark, mulla-mullung ve bunjil
konusunda bkz. Engelbert Stiglmayr, “Schamanismus in Australia”,
Wiener Völkerkundliche Mitteilungen, V (1967), 161-90. Aynı zaman-
da, Wongaibon büyücü hekimi de gökyüzü diyarını ziyaret eder; karş.
A. L. P. Cameron, “Notes on Some Tribes of New South Wales”,
Journal of the Royal Anthropological Institute, XIV (1885), 360-61.
13
Howitt, The Native Tribes of South-East Australia, s. 358-59. Ayrıca
karş. Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 119.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 153
“Sulardan Geçmek”
Bazı durumlarda ateş aracılığıyla eriştirmeyi tamamlamak için
aday ikinci bir sınavdan geçirilir: “Sudan geçme”. Elkin, Port
Stephens’ın kuzey sahilinde yaşayan Kattang dili konuşan
halklarda bu tür “büyücü olma” eriştirmelerini gözlemlemiştir.
Tören altı ay sürer. Bir aday “öldüğünde”, yaşlı ustalar onu ateşe
atarlar ve tamamen yanana kadar ateşten çıkmasına izin ver-
mezler. Bu tür bir sınavdan geçen adaylardan birisi daha sonra
hiçbir şey “hissetmediğini” açıklamıştır; Elkin’e göre bunun ne-
deni, “adayın olanları görebilse de neredeyse hipnoz durumu-
na ulaşmasıdır”. Sonunda, “gizli simgeler gösterilip anlamları
öğretildikten sonra yaşlı büyücüler adayın kendine gelmesine
yardımcı olurlar. Sonuçta adam artık yeni bir kişi olmuştur ve
âdeta yeryüzüne değil, gökyüzü dünyasına ait gibidir”. Elkin’e
göre, bütün adaylar bu sınavdan geçmezler, zira bu sınavın ille
de bütün adayları “bilge birine” dönüştürmesi beklenmez. Aday
bu aşamaya ulaşmak için “sudan geçmelidir.” Kutsal göle atılır;
burada yukarıdaki Gökyüzü Varlığı Gulambré’ye bakar ve on-
dan kendisine güç vermesini ister. Sonunda, büyücü hekimler
onu sudan çıkarır ve sırtını sıvazlayarak kendisini toparlama-
sına ve bilincinin yerine gelmesine yardımcı olurlar. Eriştirme
fundalıkta devam eder; aday kuvars kristalleri yutar; bunlar
daha sonra büyü yaparken parıldayacaktır. Sonuçta, artık “bil-
ge birisine” dönüşmüş adam düşünde gökyüzüne gidebilir ve
hasta insanları iyileştirebilir.21
Laitu-Laitu kabilesinde büyücü hekim bir gölün veya bir
nehrin dibine gidip orada Konikatine ruhunun yakınında gün-
lerce kalabilir. “Gözleri kanlanmış bir şekilde döner; giysileri
21
Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 91.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 157
22
Agy., s. 93. W. E. Roth, Brisbane’de büyücü hekimlerin derin göl-
lerin dibine dalıp büyülü kuvars kristalleri çıkardığını bildirmiştir
(“Superstitions, Magic and Medicine”, North Queensland Ethnog-
raphy, Sayı 5 [1903], s. 30). Elbette, tüm bu simgeler ve ritüeller
Gökkuşağı Yılanla ilişkilidir.
23
Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 93. Clarence River bölge
sindeki büyücü hekimler de mezarların üzerinde yatar (agy., s. 91).
Karş. diğer örnekler (agy., s. 105-6).
24
Daha 1798 yılında bile Albay Collins, Port Jackson kabilelerinde
kişinin bir mezarda uyuyarak büyücü hekim olduğunu bildirmişti.
“Ölünün ruhu onu ziyaret eder, boğazından kavrar ve bedeninde bir
delik açıp bağırsaklarını çıkarır ve yerlerine yenilerini koyar, sonra
yarayı kapatır” (aktaran Howitt, agy., s. 405). Wotjobaluk ve Jupagalk
kabilelerinde Ngetya adında bir Doğaüstü Varlık vardır; fundalık-
ta yaşar ve adayın vücudunu kesip içine kuvars kristalleri yerleştirir
(agy., s. 104; Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 85). Euahlayiler
158 Avustralya Dinleri
dan çıkar”. Adayın dili delik kalır; bu, neredeyse serçe parmak
büyüklüğünde bir deliktir. İkinci bir mızrak kafasını delip ge-
çer ve kurban ölür. Iruntarinialardan biri onu mağaraya taşır;
bu çok derin bir mağaradır ve bu ruhların burada soğuk su
kaynaklarının yakınında, ebedi ışıkta yaşadıklarına inanılır
(aslında mağara Arandaların cennetini temsil eder). Burada
Iruntarinia onun iç organlarını çıkarır ve daha sonra yerlerine
tamamen yenilerini koyar. Böylece aday tekrar canlanır ama
artık delirmiş gibi davranır.26 Iruntarinialar onu kampına geri
götürür ama bu tür ruhlar görünmez oldukları için büyücüler
dışında hiç kimse onları göremez. Yeni büyücü yapılmış kişi
kurallar gereği bir yıl boyunca hiçbir şey yapamaz; bu süre zar-
fında dilindeki delik kapanırsa büyücülüğü son bulur, çünkü
mistik güçlerini kaybettiğine inanılır. Bu bir yıl boyunca diğer
büyücülerden büyücülüğün sırlarını öğrenir, özellikle de Irun-
tariniaların vücuduna yerleştirdiği kuvars kristallerini nasıl
kullanacağı konusunda bilgilendirilir.27
Büyücü yapılmanın ikinci yolu da birincisine benzer ama
ikisi arasında şöyle bir farklılık vardır: Aday mağaraya taşın-
mak yerine Eruncha’lar tarafından yeraltına götürülür. Son
olarak, üçüncü yöntem de herkesten uzak bir inzivada uzun
bir ritüel içerir; aday inzivaya çekildiği yerde iki büyücünün
gerçekleştirdiği bir operasyona sessizce boyun eğer. Adayın
26
Geleceğin şamanının “deliliği” Sibirya Şamanizminde de gayet
iyi bilinen bir motiftir ama dünyanın başka yerlerinde de rastlanır
(karş. Eliade, Shamanism, s. 23 vd., s. 33 vd., s. 38 vd.). Bu motif
Avustralya’da yaygın olmasa da sadece Arandalarda bulmayız (ayrıca
karş. Strehlow, aktaran Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 123)
örneğin Pita-Pita kabilesinde (Roth, aktaran Elkin, Aboriginal Men
of High Degree, s. 128) ve doğu Kimberley’de de görürüz (Elkin, Abo-
riginal Men of High Degree, s. 138 vd.).
27
Spencer ve Gillen, agy., s. 522 vd.; aynı yazar, The Arunta: A Study
of a Stone Age People (Londra, 1927), s. 11, s. 391 vd.; karş. Eliade,
Shamanism, s. 46-47.
160 Avustralya Dinleri
28
Spencer ve Gillen, Native Tribes, s. 526 vd.; The Arunta, 11, 394 vd.;
Eliade. Shamanism, s. 47.
29
Spencer ve Gillen, The Northern Tribes of Central Australia (Lond-
ra, 1904), s. 480-81; Eliade, Shamanism, s. 47-48.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 161
ve son olarak da, vücudunun içine küçük bir yılan koyarlar; ona
büyücü güçlerini veren işte budur.”30
Binbingalar büyücülerin Mundadji ve Munkaninji (baba ve
oğul) ruhları tarafından kutsandığını savunurlar. Bir büyücü
hekim, Kurkutji, bir gün bir mağaraya girdiğinde yaşlı Mun-
dadji’nin onu nasıl boynundan yakalayıp öldürdüğünü anlatır.
Mundadji onu “tam ortasından kesmiş, içini açıp her şeyi çı-
karmış ve yerlerine kendisininkileri koymuştur. Aynı zamanda,
bedenine birtakım kutsal taşlar da koymuştur”. Her şey bittik-
ten sonra, daha genç olan ruh, Munkaninji, onu tekrar haya-
ta döndürür ve ona artık bir büyücü hekim olduğunu söyler.
Sonra onu önce gökyüzüne götürür ve ardından tekrar yer-
yüzüne, kampının yakınında bir yere getirip bırakır; “burada
öldüğünü sandıkları için yerlilerin kendisinin yasını tuttuğunu
işitir. Uzunca bir süre sersemlemiş bir halde kalır ama sonra
yavaş yavaş kendisini toparlar ve yerliler onun artık bir büyücü
hekime dönüştürüldüğünü bilir.”31
Mara kabilesinde de teknik neredeyse tamamen aynıdır.
Büyücü hekim olmak isteyen kişi bir ateş yakar ve yağ kayna-
tır; bu yolla, Minnungara denilen iki ruhu çağırır. Ruhlar önce
onu hissiz hale getirir, sonra onu parçalayıp içini açarlar ve bü-
tün organlarını çıkarırlar, onların yerine kendi bedenlerindeki
organları koyarlar. Ardından onu tekrar hayata döndürürler ve
gökyüzüne götürürler. Bundan sonra Maraların büyücü heki-
mi geceleri bir ip yardımıyla gökyüzüne tırmanabilir ve yıldız
insanlarıyla konuşabilir.32
30
Warramunga büyücü hekiminin ikinci eriştirilmesi konusunda bkz.
Spencer ve Gillen, Northern Tribes, s. 484; karş. agy., s. 486; ayrıca
bkz. Eliade, Shamanism, s. 48.
31
Spencer ve Gillen, Northern Tribes, s. 487-88.
32
Agy., s. 488; Eliade, Shamanism, s. 49-50.
162 Avustralya Dinleri
38
Karş. bu kitapta s. 27 vd. (dipnot 45), gönderme Elkin, Aboriginal
Men of High Degree, s. 40-41.
39
Karş. Eliade, Shamanism, s. 495 vd.
164 Avustralya Dinleri
40
Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 76-77. Bu pasajı daha önce
aktarıp tartıştım, bkz. Birth and Rebirth, s. 100.
*
Ateş Toprakları; Güney Amerika’nın güney ucunda aynı adı taşı-
yan bir büyük adası da olan adalar topluluğu. Macellan Boğazı’nın
ötesinde, 53° ile 56° güney enlemleri arasında bulunmaktadır. (ç.n.)
41
Aksine, bu kitapta daha önce de dikkat çektiğim gibi, Avustralya
büyücü hekiminin şifa fikirleri ve uygulamaları ile Hindistan’ın yerli
kabilelerinin büyücü hekimlerininkiler arasında kayda değer benzer-
likler vardır.
42
Bu problemi şurada ele aldım: “Mythes et symboles de la corde”,
Eranos Jahrbuch, XXIX (1961) 109-37, yeniden basım, şu çalışmamda:
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 165
45
Bkz. E. Lucas Bridges, The Uttermost Part of the Earth (New York,
1948) s. 284 vd.
46
Elkin, The Australian Aborigines. s. 305.
47
Eliade, Mephistophélès et l’androgyne, s. 24 vd. Kuvars kristallerine
ilişkin eski kaynaklar Mauss tarafından derlenmiş ve ele alınmıştır;
bkz. Mauss, agy., s. 136, n. 1; 137, n. 3; 139 vd.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 167
48
Bkz. Elkin, Aboriginal Men of High Degree, s. 43 vd.; ayrıca, büyücü
hekime dönüştürülme kuvars kristallerinin rolü bakımından karş. s.
93, 98, 103 ve s. 107 vd.
49
A. R. Radcliffe-Brown, “The Rainbow-Serpent Myth of Austra-
lia”, Journal of the Royal Anthropological Institute, LVI (1926), 19-25,
özellikle s. s. 19 (Queensland) ve s. 24 (Kakadu, in Northern Terri-
tory); aynı yazar, “The Rainbow-Serpent Myth in South-East Aust-
ralia”, Oceania, I (1930), 342-47; A. S. Elkin, “The Rainbow- Serpent
in North-West Australia”, Oceania, I (1930), 349-52 (Forest River
District, Karadjeri, vb.); aynı yazar, Aboriginal Men of High Degree,
s. 144; vb.
50
Radcliffe-Brown, “The Rainbow-Serpent Myth of Australia”, s.
20; karş. bu kitapta dipnot 22.
51
J. Mathew, akt. Radcliffe-Brown, “The Rainbow-Serpent Myth of
Australia”, s. 20-21.
168 Avustralya Dinleri
52
Radcliffe-Brown, “The Rainbow-Serpent Myth of Australia”, s. 21.
53
Elkin, “The Rainbow-Serpent in North-West Australia”, s. 350;
aynı yazar, Aboriginal Men of High Degree, s. 138 vd.
54
A. Lommel, Die Unambal. Ein Stamm in Nordwest-Australien
(Hamburg, 1952), s. 42 vd. ve s. 177.
55
H. Petri, Sterbende Welt in Nordwest-Australien (Braunschweig,
1954), s. 250 vd.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 169
56
Bkz. kaynakça, Petri, “Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s.
160, dipnot 238. Ayrıca karş. Lommel, agy., s. 45 vd.
57
Bkz. Petri, “Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s. 175-90;
aynı yazar, Sterbende Welt, s. 175-90.
*
Yaklaşık 20 cm uzunluğunda kemik parçaları, Avustralya yerlileri
tarafından kara büyüyle birisini hasta etmek için kullanılır. (ç.n.)
170 Avustralya Dinleri
58
Ama ancak ölünün de çok “güçlü bir adam” olması koşuluyla;
Berndt, “Wuradjeri Magic”, II. Kısım, s. 82 vd.
59
Agy., Part I, s. 332.
60
Petri, “Der australische Medizinmann”, Part II, s. 160 vd.; “kara
büyüye” ilişkin bibliyografya için karş. s. 164, dipnot 234. R. M. ve
C. H. Berndt, The World of The First Australians (Chicago, 1964), s.
266 vd.
61
Orta Kimberley’de, her ne kadar bir totem grubunun her şefi be-
lirli bir Wondjina’nın resmini yeniden yaparak yağmur yağdırabilse
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 171
“Uzmanlar” ve “Mucitler”
Birbiriyle ilişkili iki farklı dinsel fenomenler kategorisiyle kar-
şı karşıyayız: (1) Büyücülerin büyüsel-dinsel deneyimlerinin
çeşitliliğinin doğurduğu sonuçlar ve (2) uzman olmayanların
uzmanların gizemli bilgilerini ve gizli tekniklerini ele geçirerek
“güçlerini” ve toplumsal-dinsel nüfuzlarını artırma eğilimi.
Büyücü elindeki birçok farklı imkânı kullanarak kutsalla
ilişkili deneyler yapmak ve büyüsel-dinsel güçler üzerinde hâ-
kimiyet kurmak zorundadır ve bu nedenle, pek çok farklı yola
başvurur. Aynen şamanlar ve dinle ilgili diğer uzmanlar gibi
64
Petri, “Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s. 90 vd. Doğ-
rudan doğruya bir ruhtan esinlenen şarkı ve dans örnekleri de vardır.
Dieiri kabilesinde durum böyledir; bir adam öldüğünde, ruh birçok
gece onun küçük erkek kardeşine görünür ve ona yeni şarkılar öğretir;
karş. O. Siebert, “Sagen und Sitten der Dieiri und Nachbar-Stämme
in Zentral-Australien”, Globus, XCVII (1910), 185. Alışılmadık bir
biçimde, Darling River’daki Barkinji kabilesinde kara büyü uzman-
ları da yeni corroboreeler yaratır; karş. F. Bonney (1884), aktaran Petri,
“Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s. 193.
Büyücü Hekimler ve Doğaüstü Modelleri 173
65
Bazı örnekler için bkz. Eliade, Shamanism, s. 252 vd. (Koryak,
Chukchee kabileleri) ve s. 362 vd. (Okyanusya).
5. Bölüm
2
A. S. Elkin, The Australian Aborigines (New York, 1964), s. 315;
Warner, agy., s. 403 vd.
178 Avustralya Dinleri
5
Karş. Elkin, agy., s. 336; R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 412 vd.
6
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 416. Dieiriler üç farklı ruh olduğuna
inanır (agy., s. 413).
7
Aşağı Murray River’da; karş. agy., s. 412.
8
Bu çok bildik ve geniş bir alana yayılmış bir motiftir (karş. M. Eli-
ade, Shamanism: Archaic Techniques of Ecstasy [New York, 19641, s.
482 vd.).
9
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 413; A. W. Howitt, The Native Tribes
of South-East Australia (Londra, 1904), s. 435 vd.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 181
13
R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 417-18.
14
Howitt, agy., s. 426 vd.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 183
Kuràngara
Melanezya kültürüyle temasın yol açtığı bazı yeni dinsel yara-
tılara önceki bölümlerde değinmiştim (bkz. 4, Bölüm, s. 150).
Yakın zamanda Batı uygarlığının etkisi çok daha radikal tepki-
melere yol açmıştır. Bunun tipik bir örneği, yakın denilebilecek
bir tarihte Kuzey Topraklarındaki orta çöl bölgesinde muhte-
melen altmış, yetmiş yıl kadar önce ortaya çıkmış ve büyük bir
hızla kuzeye ve kuzeybatıya yayılmış bir kült olan Kuràngara-
dır.16 Dinler tarihçisi açısından önemi ve ilginçliği, gelenek-
sel dinsel davranışı ve ideolojisini reddeden ve büyüsel güçleri
yücelten bir kült olmasına dayanır. Kuràngara her yerde aynı
mitsel-ritüel senaryoyu açığa vurmaz. 1938’de Helmut Petri bu
15
“Aksini söyleyen tesadüfi açıklamalara rağmen insan ruhunun bö-
lünmezliği konusunda bir fikir birliği var gibidir” (R. M. ve C. H.
Berndt, agy., s. 419).
16
Helmut Petri, “Kuràngara. Neue magische Kulte in Nordwest-
Australien”, Zeitschrift für Ethnologie, LXXV (1950), 43-51, özellik-
le s. 50; aynı yazar, Sterbende Welt in Nordwest-Australien (Braun
schweig, 1954), s. 263; aynı yazar, “Wandlungen in der geistigen
Kultur nordwestaustralicher Stämme”, Veröffentlichungen aus dem
Museum für Natur-, Völker- und Handelskunde in Bremen, Ser. B, No.
1 (1950), s. 33-121, özellikle s. 90 vd. Ayrıca karş. E. Worms, “Die
Goranara-Feier in australischen Kimberley”, Annali Lateranensi, VI
(1942), 208-35.
184 Avustralya Dinleri
17
Andreas Lommel, “Modern Culture Influences on the Aborigi-
nes”, Oceania, XXI (1950-51), 14-24, özellikle s. 22; aynı yazar, Die
Unambal (Hamburg, 1952), s. 82 vd.
18
Ronald M. Berndt, “Influence of European Culture on Australian
Aborigines”, Oceania, XXI (1950-51), 229-40, özellikle s. 233.
19
Petri, “Kuràngara”, s. 43. Kitabı Sterbende Welt in Nordwest-Austra
lien, s. 257’de Petri batı ve güneybatıdaki Aranda kabilelerinde kuran
ve kuranita sözcüklerinin “ruh”, “gölge”, “yaşamın-özü”, anlamına
geldiğini ama aynı zamanda “kan” anlamına da geldiğini söyler. –
Ngara soneki Kimberley’de “ile ilgili olmak” anlamına gelir. Avustral
ya’nın tamamında çok uzaktaki kabilelerin ritüel nesnelerinin bü
yülü güçlere sahip olduğuna inanılır. Elbette bu, çok bildik bir feno-
mendir: “Yabancılara” büyücü, yamyam veya hayalet gözüyle bakılır;
dinsel aktiviteleri ve kullandıkları dinsel nesneler öldürücü bir güce
sahip addedilir.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 185
20
Gróare adaylar tarafından kutsal tahtalar (minboru) üzerine kazın-
mış spirallere veya eşmerkezli dairelere benzetilir.
21
Petri, “Kuràngara”, s. 47; aynı yazar, Sterbende Welt, s. 262.
22
Djanba inancının kökeni meselesi belirsizliğini hâlâ koruyan bir
sorundur. Worms, Fitzroy River’ın güneyindeki Mangala ve Wal
madjeri kabilelerinin kült sisteminden türediğine inanır (karş.
Worms, agy.). Ama Petri haklı olarak şu gözlemde bulunur: Djanba
bu kabilelerin gerangarasındaki yabancı bir unsuru temsil eder, büyük
olasılıkla Orta Avustralya’dan gelmiştir. Bununla birlikte, külte özgü
bazı unsurların Aranda kökenine rağmen Kuràngara mitolojisine ve
ya kültüne Arandalarda rastlamayız (örneğin, Djanbalar fark edil-
memiştir). Petri Kuràngaranın Arandaların batısındaki –kültürlerini
bugün bilmediğimiz– bazı etnik gruplar arasında ortaya çıkmış ola-
bileceğini varsayar (Sterbende Welt, s. 261).
186 Avustralya Dinleri
nır. Âyin boyunca adam gróare alır ve güç kazanır. Kültün lide-
ri, “Kuràngara büyücüsü” çok miktarda gróare alır ve bu sayede
Djanbalarla dost olur; onları görüp onlarla konuşabilir.23
Helmut Petri “kara büyüden” söz eder.24 Kültürel olarak
asimile olmuş gençler, beyaz insanın sınırsız görünen gücün-
den etkilenmiştir ve büyü yoluyla onlarınkine eşdeğer benzer
güçler kazanacaklarını umarlar. Tıpkı büyücü hekimler gibi
onların da bu türden büyüsel “güçleri” olduğuna ve uzaktan
birisini öldürebileceklerine inanılır. Ama atalarının kabul ettiği
değerler artık onlar için anlamını yitirmiştir. Güç elde etmek
için Djanbaları ararlar, çünkü artık geleneksel Doğaüstü Var-
lıkların ve Kültür Kahramanlarının onlara güç veremeyeceğine
inanırlar, bunu artık sadece Djanbalar yapabilir. Aslında, çoğu
Kuràngara üyesi “beyaz adamın yolundan gittikleri için” “Ungud
büyücülerinin” eriştirmeyi ve kabilenin sırlarını açıklamayı red-
dettiği genç erkeklerden oluşur. Dolayısıyla, “Kuràngara büyü-
cü hekimleri” geleneksel büyücü hekimlerin rakibi olmuştur.25
Kültün üyeleri “Ungud büyücülerine” ve geleneğin koruyucusu
olan yaşlılara karşıdır. Kabilenin eriştirmesinin Kuràngara’dan
daha önemsiz olduğuna ve göz ardı edilebileceğine inanırlar;
eski kuşak için kutsal olan gürlemeçleri unutmuşlardır ve gür-
lemeçin yerini minboru almıştır ve geleneksel Doğaüstü Varlık-
ların yerini de Djanbalar almıştır.
Tüm bunlara rağmen, burada Avustralya’nın tamamını kap-
sayan mitiko-ritüel örüntüye dair görece hâlâ yakın tarihli bir
yeniden değerlendirmeyle karşı karşıyayız. Djanbalar muhte-
melen bir Efsane (Kültür) Kahramanı kategorisiydi; Kurànga-
ra ritüeli ise geleneksel bir eriştirme dizisinin uyarlaması gibi
23
Petri, Sterbende Welt, s. 259. Kuràngara, Djanbanın görünmeyen
etkin gücüdür, ama aynı zamanda, “şarkı söyleme”dir, yani bir kara
büyü tekniğidir; karş. aynı yazar, “Der australische Medizinmann”,
II. Kısım, s. 165.
24
Petri, “Kuràngara”, s. 49.
25
Petri, Sterbende Welt, s. 218 vd., 256.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 187
28
Lommel, “Modern Cultural Influences on the Aborigines”, s. 23;
karş. aynı yazar, Die Unambal, s. 82 vd.
29
Lommel, “Modern Cultural Influences on the Aborigines”, s. 24.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 189
30
R. M. Berndt, agy., s. 233.
31
Agy., s. 235; karş. Eliade, bu kitapta s. 121 vd.
32
Bkz. Petri’de bazı örnekler, Petri, Sterbende Welt, s. 263 vd.
33
Karş. Petri, “Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s. 168 vd.
Stanner 1930’ların başlarında, (Kuzey bölgesindeki) Daly River yö-
resinde bulunan kabilelerde kolektif bir nevroz saptar; bu nevroza
mamakpik korkusu neden olmaktadır, yani, “Şeytan Büyücüler”, bun-
lar kara büyücülerin en tipik örneğidir; karş. W. E. H. Stanner, “A
Report of Field Work in North Australia: The Daly River Tribes”,
Oceania, IV (1933), özellikle s. 22-25.
190 Avustralya Dinleri
34
O. Siebert, “Sagen und Sitten der Dieiri und Nachbarr-Stämme
in Zentral- Australien”, Globus, XCVII (1910), 57-59; karş. Petri’nin
sunduğu özet, Petri, “Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s.
166-67.
35
Petri, “Der australische Medizinmann”, II. Kısım, s. 167. V. Lan-
ternari Movimenti religiosi di libertá di salvezza’da (Milano, 1960)
Kuràngarayı kehanet kültleri arasında sayar (karş. s. 220 vd.), ama
kehanet ve binyılcı yapısı aşikâr olan mulungayı ele almaz.
36
Helmut Petri ve Gisela Petri-Odermam, “Nativismus und Mille-
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 191
1962), s. 194 vd. (İng. çev. Mephistopheles and the Androgyne [New
York, 1965], s. 155 vd.).
39
F. Rose’un bir mektubuna göre özetleyen ve aktaran Petri’ler,
1962’de Orta Avustralya’da Angas Downs Station’da –kargo tipinde–
başka bir akım saptanmıştır. Burada Amerikalılar, tıpkı savaş zama-
nında yaptıkları gibi, farklı ürünlerle yüklü kamyonlar getirmişlerdir.
O tarihte beyazlar hileyle bu ürünlerin hepsini yerlilerden alır. Karş.
Petri ve Petri-Odermann, agy., s. 466, dipnot 10. “Amerikalıların ge-
lişine” dayalı binyılcılık motifi konusunda karş. Eliade, Méphistop-
hélès et l’androgyne, s. 155 vd. (İng. çev., s. 125 vd.).
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 193
48
R. M. Berndt, “Discovery of Pottery in North-eastern Arnhem
Land”, Journal of the Royal Anthropological Institute, LXXVII (1947),
133-38; R. M. ve C. H. Berndt, agy., s. 20 vd., 424; Warner, agy., s.
445 vd.
49
R. M. Berndt, “Discovery of Pottery in North-eastern Arnhem
Land”; F. D. McCarthy and Frank M. Setzler, “The Archeology of
Arnhem Land, Records of the American-Australian Scientific Ex-
pedition to Arnhem Land” (1948), II (1960), 223-27.
50
Mulvaney, “Prehistory”, s. 50.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 199
53
Karş. M. Eliade, The Myth of the Eternal Return (New York, 1955);
aynı yazar, Myth and Reality (New York, 1963).
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 201
tüelin– daha geç bir tarihte ve özel bir bölgeden kültüre dâhil
olduğunu öğrenmek, onun bütünleştiği sistemdeki önemini
açığa vurmaz. Bu tür dış dinsel unsurlar geleneksel mitolojinin
parçası haline gelmiştir ve bu nedenle, bu bağlamın tamamı
kapsamında anlaşılmaları ve değerlendirilmeleri gerekir. Dola-
yısıyla, Avustralya dinlerinin tarihsel bir yeniden inşası, bu tür
bir girişimin mümkün olabileceği kabul edildiğinde bile, bilim
insanının hermenötik yaklaşımdan vazgeçmesine izin verme-
yecektir; yani diğer bir deyişle tarihlerini deşifre etmeye çalış-
tığı farklı dinsel yaratıları anlamaya çalışmayı asla bırakma
yacaktır.
Bu, kesinlikle tarihsel yeniden inşanın boşuna bir çaba ol-
duğu anlamına gelmez. Şimdi göreceğimiz üzere, sözgelimi
sünnetin Avustralya’ya nispeten geç gelmiş bir ritüel olduğunu
kanıtlamak son derece önemlidir; akla hemen Freud’un önce-
sinde ve sonrasında sünnetin varsayımsal eskiliğine dayanan
sayısız abartılı teori geliyor.
54
Wilhelm Koppers’ın nispeten melankolik gözlemleri için bkz.
“Diffusion: Transmission and Acceptance”, Yearbook of Anthropology
içinde, William L. Thomas, Jr. (yay. haz.), (New York, 1955), s. 169-
81, özellikle s. 171, 178 vd.
55
M. Eliade, “Australian Religions: An Introduction, Part I”, History
of Religions, VI, Sayı 2 (Kasım, 1966), özellikle s. 121 vd.
202 Avustralya Dinleri
57
E. A. Worms, “Religion”, Australian Aboriginal Studies içinde,
Stanner ve Sheils (yay. haz.), s. 231-47; özellikle karş. s. 236.
204 Avustralya Dinleri
60
Agy., s. 152, 164, vb. Karş. M. Eliade, “Australian Religions: An
Introduction, Part II”, History of Religions, VI, Sayı 3 (Şubat, 1967),
208-35.
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 207
61
Stanner, On Aboriginal Religion, s. 154. Ayrıca bkz. sonuçlar, s.
165-71.
62
Eliade, “Australian Religions: An Introduction, Part I”, s. 121 vd.
208 Avustralya Dinleri
63
Bkz. Claude Lévi Strauss, Le Totémisme aujourd’hui (Paris, 1962),
özellikle s. s. 21 vd. (İng. çev., Totemism [Boston, 19631, s. 15 vd.);
aynı yazar, La Pensée sauvage (Paris, 1962), s. 48 vd., s. 100 vd. ve
başka yerlerde (İng. çev., The Savage Mind [Chicago, 19661, s. 35 vd.,
75 vd. ve başka yerlerde).
64
The Savage Mind, s. 96-97 (La Pensée sauvage, s. 128). “ Totemcilik
doğal türlerin toplumu ile toplumsal grupların dünyası arasında
mantıksal bir denklik koyutlar” (The Savage Mind, s. 104; La Pensée
sauvage, s. 138). Ayrıca karş. The Savage Mind, s. 135 vd. Farklı okul-
lardan etnologlar benzer görüşler dile getirmiştir; örneğin, Ad. E.
Jensen şöyle der: “Toteme dayalı ilişkiler yalnızca kültürün farklı
alanlarına yerleşmiş dallanıp budaklanan bir sistemin parçasıdır ve
toplumsal düzen de bu alanlardan sadece birisidir” (Myth and Cult
among Primitive Peoples [Chicago, 1963], s. 152). Almanca baskısı
1951’de yayımlanmıştır.
*
Bir dilin sesbilimsel yapı ve özellikleri, bu yapı ve özelliklerin tarih-
sel gelişimi. (ç.n.)
**
Sentaks: cümle bilgisi, söz dizimi. (ç.n.)
***
Semantik: Anlam; anlam bilimi, dili anlam yönünden ele alan, söz
cüklerin anlamlarının gelişme ve değişmelerini inceleyen dilbilim
dalı. (ç.n.)
Ölüm, Eskatoloji ve Bazı Sonuçlar 209
A B
Achilpa, Achilpalar 69, 70, 71 Bäd, Bädler 54, 55, 56
Afrika 13, 17, 18, 204 Baiame 24, 26, 27, 28, 30, 31,
alchera (alcheringa) 22, 33, 49 40, 42, 45, 46, 54, 59, 91, 102,
Alligator River 123, 127 103, 146-150, 165, 180
Aranda, Arandalar 22, 49-53, 58, Banar 88, 89
59, 60, 63, 65-71, 73, 76, 77, bandicoot totemi 113
78, 93, 98, 99, 112, 135, 136, Barkingi 31
140, 153, 155, 158, 159, 160, Batı Avustralya 158, 190
184, 185 Berndt, Catherine 132
Arnhem Land 57, 81, 82, 93, 94, Berndt, Roland 115, 118, 122,
107, 115, 116, 124, 127, 130, 147, 149, 154, 165, 170, 184,
131, 134, 137, 138, 139, 180, 188, 193, 194, 197, 198
181, 191, 193, 197, 198, 202 Berndt, Roland ve Catherine 45,
Aruntalar 31, 32, 33, 107 46, 62, 82, 109, 111, 116, 181,
Atnatu 32, 49, 58 182, 205
axis mundi 70 Biamban 26
212 Avustralya Dinleri
I-İ L
S U
Schmidt, Wilhelm 12, 14, 24, 27, Unambal, Unamballar 85-90, 92,
28, 29, 31, 34-39, 41-45, 59, 93, 128, 168, 184, 188
124, 143, 201, 205 Ungarinyin, Ungarinyinler 89,
Shakespeare, William 17 92, 94, 95, 97, 98, 128, 168,
Sibirya 159, 162, 163, 164, 175 184
Simpson Çölü 51 Ungud 59, 85-90, 93, 95, 96, 97,
Spencer, Baldwin 30-33, 49, 50, 128, 153, 168, 171, 172, 185,
51, 69, 70, 71, 73, 74, 75, 80, 186, 188
98, 99, 112, 131, 135, 136, Ungur 93, 95, 96
153, 159, 160, 161, 195 Unmatjera 160
Spencer, Herbert 14 Uranus 60
Stanner, W. E. H. 57, 58, 62, 74, Urmonotheismus 33, 37, 43
128, 189, 196, 199, 203, 205,
206, 207 V
Strehlow, T. G. H. 49-52, 63-66, Varuna 60
68-71, 73, 75, 76, 93, 98, 99, Vico 41
112, 135, 155, 159 Victoria 94, 131, 132, 153, 202
Suzuki, D. T. 12 Vişnu 60
Şamanizm 163
Şintoizm 11 W
Şiva 60
Walángala 90, 91, 92, 168
T Wallanganda 85, 86, 89
Warner, W. Lloyd 101, 104, 115,
Taplin, George 23, 24 117, 118, 119, 123, 126, 138,
Tazmanya 95 176, 177, 182, 197, 198
tchurunga, tchurungalar 68, 69, Warramunga, Warramungalar 74,
77, 91 161
Thomson, D. F. 199 Wauwalak Kız kardeşler 115,
Tiamat 60, 97 116, 117, 119, 121, 122, 123,
Tindale, Norman B. 104, 196, 125, 126, 138
197 Western Desert 154
Tjenterama 113 Wiimbaiolar 24
tjurunga, tjurungalar 64, 112, Wollunka 74, 75
113, 114, 135, 185, 187 Wondjina, Wondjinalar 59, 86-91,
Torres Boğazı 163 93-97, 99, 170
Tucci, G. 12 Worms, E. A. 55, 56, 57, 94, 95,
Tylor, E. B. 12, 14, 28 104, 183, 185, 202-205
216 Avustralya Dinleri
Wurungerriler 25
Wyrra-warre 23, 24
Y
Yeni Gine 108, 181, 197
Yoga 127, 164
Yurlunggur 115, 117, 118, 119,
121, 122
Yüce Varlık, -lar 24, 32, 37, 39,
42, 43, 46, 53, 56, 61, 69, 91,
97, 102, 127, 150
Yüksek Tanrılar 21, 33, 35, 36,
39, 40, 41, 42, 44, 56
Yüksek Varlık, -lar 39, 56, 166,
167
Z
Zeus 60