Professional Documents
Culture Documents
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SAHNE SANATLARI ANASANAT DALI
Levent AYAN
ADANA, 2010
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SAHNE SANATLARI ANASANAT DALI
Levent AYAN
ADANA, 2010
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü`ne,
ONAY
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişler çizelge, şekil ve
fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
i
ÖZET
Levent AYAN
ABSTRACT
Levent AYAN
Opera arts with subjective values are always difficult to analyse, and, because of
this a very careful workout must be done. To clarify a common technique, the physical
structure of the voice and pharyngeal, which varies form person to person, must be
understood very well. The vocal characteristics, teeth, tongue, palate and chin structure
of the students were all considered to obtain the best interpretation of the piece. Also a
very serious performance workout was done to achieve a significant result.
The aria parts of the opera were distinguished especially due to their technical
features to determine their interpretation and voice problems. A one hour singing
exercise was done with the students, and after this practice, a piano accompaniment was
also studied. This kind of vocal technique is called “Belcanto”
To conclude: My most important work of art called "Rigoletto” by Giuseppe
Verdi is a carrier opera. To perform this opera which is picked up for every repertoire in
all opera houses in the world, it needs a two octave sound interval, correct articulation, a
strong breathing technique and acting knowledge. All these features combined, are still
not enough for a good performance. They also require discipline, patience and
experience.
ÖNSÖZ
evinin sanat departmanıyla görüştüm ve bu tez konusuyla ilgili hiçbir bilgi ve belgeye
ulaşamadım.
Araştırmanın planlanıp uygulanması ve değerlendirilmesinde en fazla katkıyı
sağlayan değerli hocam, danışmanım Prof. Rusko Vasilev Rusev’e, tez süresi boyunca
her konuda bana destek olan sevgili meslektaşım Doç. Vania Batchvarova’ya,
araştırmama fikirleriyle katkıda bulunan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bayık’a, Yrd. Doç. Dr.
Mehmet Bilgin’e teşekkür ederim.
Yabancı kaynaklı çevirilerimde bana yardımcı olan Seda Uzun Kelçeoğlu’na ve
Şenay Kurt’a özel bir teşekkür borçluyum.
Ayrıca tüm bir yüksek lisans süreci boyunca bana desteğini esirgemeyen sevgili
eşim Esra Ayan’a ve kızlarım Beliz ve Deniz’e de şükranlarımı sunuyorum.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET………………………………………………………………………….…………i
ABSTRACT……………………………………………………………………………iii
ÖNSÖZ………………………………………………………………………………….v
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1. Giriş……………………………………………………………….………………...1
1.2. Problem…………………………………………….….…………………………….1
1.3. Araştırmanın Amacı………………………………..…………………….................2
1.4. Araştırmanın Önemi ve Gerekçesi………………………………….………………2
1.5. Sayıltılar………………………………………………………….….………………3
1.6. Evren ve Örneklem………………………………………………….………………3
1.7. Sınırlılıklar………………………………………………………….……………….3
1.8. Tanımlar………………………………………..……………………………………3
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR
BÖLÜM III
YÖNTEM
BÖLÜM IV
SONUÇ ve ÖNERİLER
4.1. Sonuçlar…………………………………………………..………………………..83
4.2. Öneriler……………………………………………………….……………………83
KAYNAKÇA………………………………………..…….…………………………..85
EK……………………………………………………….……………………………..87
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………..………………………...…137
1
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1. Giriş
1.2. Problem
a) Komple bir opera eserini yorumlamak için nasıl bir eğitim gerekmektedir?
b) Komple bir opera eserinin; ses, nefes ve rol tekniği açısından enine boyuna
araştırılması ve karakterlerin yorumlanmasında, şan ve nefes tekniği
problemlerinin nasıl giderilebileceğidir?
c) Komple bir opera eserinin yorumlanmasında karşılaşılabilecek sorunların
giderilmesi için seçilen eser doğru mudur?
2
1.5.Sayıltılar
1.6. Sınırlılıklar
1.8. Tanımlar
Ünsüz: Ses yolunda bir engele çarparak çıkan ses; sessiz harf.
Vibrato: Sesde dalgalanma.
Virtüözite: Virtüöz, usta tarafından sergilenen parlak teknik gösterisi.
Voix Couverte: Sesi örtmek. Koyu ancak parlak ses kalitesi.
Voix Sombree: Sesi koyultmak.
Vokal: Herhangi bir şekilde engellenmeden ağızdan çıkan konuşma sesi.
Vokal kord: Ses telleri.
Vokaliz: Bir ünlü üzerinde yapılan ses alıştırması.
Wobble: Sesin normalin üstünde bir hacimle ortaya çıkan ses sallanması.
(Kayabınar, 2005, 71).
8
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR
Yoksul bir ailenin çocuğu olan Giuseppe Verdi, 10 Ekim 1813’te Kuzey
İtalya’nın Le Roncole kasabasında doğmuştur. Babası bir meyhane işletmeteydi.
Verdi’nin doğumundan birkaç ay sonra, Fransızların yönetimi altında olan Le Roncole
kasabası, Avusturya`lıların eline geçmiş ve yağma edilmiştir. Verdi’nin annesi,
yağmacıların elinden kurtulmak için, bebeği ile birlikte kilisenin korunmasına girmiştir.
Bu konudaki belgeler, Le Roncole kasabasının kilisesinde bulunmaktadır.
Küçük Giuseppe’nin yaşamı babasının eve eski bir piyano almasıyla değişmiştir
denilebilir. İlk müzik derslerini organist Provesi’den alan ve piyano çalmayı çabucak
öğrenen Giuseppe, on yaşında kasabanın kilisesinde çalmaya başlamıştır. Yıllık kazancı
olan yaklaşık 15 dolar, onun Busseto kasabasında okuma yazma öğrenmesi için
harcanmaktaydı. İki yıl Bussetto kasabasında yaşayan Giuseppe, her pazar Le Roncole
kasabasının kilisesinde org çalarak yaşamını kazanmak üzere, üç mil kadar bir yolu
yürüyerek gitmiş ve gelmiştir. Bu arada, müzikle yakından ilgisi olan tüccar Barezzi,
çocuğun müziğe olan yeteneğini fark etmiş, ona iş bulmuş, evine almış ve kızı ile
birlikte piyano çalmasına izin vermiştir. Verdi, yaşamının olgunluk döneminde,
çocukluk günlerinden bahsederken şöyle der; “Pek çok insan tanıdım ama Barezzi kadar
iyisine rastlamadım. O beni kendi çocuğu gibi sevdi, ben de onu öz babam gibi
sevdim.”
Verdi, 18 yaşına girdiği zaman, Barezzi müzik eğitimini sürdürebilmesi için ona,
Milano Konservatuvarı’ndan burs bulmaya çalışmış, fakat sanatçı giriş sınavlarında
başarılı olamamıştı. Özel kompozisyon ve orkestra dersleri alarak iki yıl Milano’da
kalan Verdi’nin piyano çalışı hiçbir zaman mükemmel bir düzeye ulaşamamıştır. Bu
9
durum Rossini’nin: “Verdi, beşinci derece piyanist…” diye takılmasına bile neden
olmuştur.
Bir süre organist olarak Busseto kasabasında yaşayan Verdi, Busseto kasabası
Filarmoni Derneği’ne şef olarak getirildikten sonra, Barezzi’nin kızı Margherita ile
1836 yılında evlenmiştir.
1838’de Milano’ya yerleşen sanatçı, 1839 yılında ilk operası olan “ Oberto,
Conte di Bonifacio”yu tamamlamış ve bu opera La Scala’da sahneye konmuştur. Elde
edilen başarı büyüktür. Kendisnden, La Scala için üç büyük opera yazması istenmiş,
Rossini’nin operalarının basımını üstlenmiş olan ünlü basımevi sahibi Giovanni
Ricordi’de, bestecinin ilk operasını satın almıştır.
Verdi’nin özel yaşamında şansızlıklar birbiri ardına gelmektedir. Önce çocukları
ölmüş, 1840 yılında da karısını kaybetmiştir. Bu koşullar altında yazılan komik opera
Un Giomo di Regno hiç beğenilmemiştir. Verdi, bir daha hiç yazmamaya karar verecek
kadar etkilenmiştir.
Ne var ki, Merelli’nin cebine zorla koyduğu” Kral Nabuchadnezzar” librettosu,
Verdi’nin yeniden müziğe dönmesini sağlamıştı. “Nabucodonosor” ya da “Nabucco
Operası” 1842 yılında sahneye konmuş ve büyük başarı kazanınca da bu operayı I
Lombardini, Ernani ve I Due Foscari Operaları izlenmiştir. Verdi artık İtalya’nın genç
opera bestecileri arasında, önde gelen sanatçıdır.
İtalya’nın bağımsızlığını savunan Verdi, 1840 yıllarından başlayarak
Avusturya`lılara karşı olan nefretini sık sık yinelemiş, bestelerinde devrinin
mücadelesini yansıtmıştı. La Battaglia di Legnano, Giovanna d’Arco, Alzira, I
Masnadieri, Il Corsaro gibi operalarda tarihi olayları tema olarak işleyen sanatçı,
aryalar ve koro için İtalya’nın bağımsızlığı ile ilgili şarkılar yazmıştı.
Ne yazık ki, bu büyük heyecan, kahramanlık duyguları ve İtalya’nın
bağımsızlığına duyulan özlem, pek az işe yaramış, 1848 yılında Verdi Paris’te iken,
İtalya’nın yenilgisi kesinleşmişti.
Operalardan gelen gelirle Verdi, Busseto kasabası yakınlardaki Sant’Agata
villasını satın almış ve orada, günlerini toprakla uğraşarak, şiir ve felsefe ile ilgilenerek
geçirmiştir. 1850 yılından beri beraber olduğu sevgilisi Giuseppina Strepponi de kendisi
ile birliktedir. Sanatçı 1859 yılında yeniden evlenmiş ve bu beraberlik 1897 yılında
Giuseppina ölene dek sürmüştür.
Verdi, bir yazısında kendisinden söz ederken şöyle der: “Herkesin yeniden
doğduğu Paris’te bir buçuk yıl yaşadığım gerçek. Ama içtenlikle itiraf etmem gerekirse,
10
burada her zamankinden daha da yabani oldum. Altı yıldır, opera yazıyorum ve pek çok
yer dolaştım. Ne var ki, başarı kazanmak için, ne bir gazeteci ile konuştum, ne bir
arkadaşımdan istekte bulundum, ne de zengin bir kişiye yanaştım. Hayatımda hiç, ama
hiçbir zaman bu tür bir şey yapmadım, hiçbir zaman da yapmayacağım.”
Daha önce hazırladığı Luisa Miller eseri ile başarısızlığa uğrayan Verdi,
kariyerinin orta döneminde bu eseri ile bir çığır açmış ve bu yeni yaklaşımları ile çok
başarı kazanmıştır. Eserin baş kahramanı olan Mantua Dük'ünün soytarısı olan
Rigoletto'nun, ihtiras, hilekarlık, evlat sevgisi ve intikam hislerini çok dramatik bir
şekilde işleyen bu yapıt dünya opera evlerinin reperetuvarlarının vazgeçilmez bir öğesi
olmuştur (Parker, 1994, 192).
1851-1853 yılları arasında, Verdi’nin Rigoletto, II Trovatore ve La Traviata
Operalarını yazdığını görüyoruz. Bu üç opera, sanatçının başarısını ve ününü daha da
arttırmıştır.
1859 yılında, Sardunya ve Avusturya arasındaki savaş, İtalya’ya bağımsızlık
getirirken, Verdi’nin doğduğu bölge de, Avusturya’nın egemenliğinden çıkarak
İtalya’ya katılmıştır. Sanatçı, bu olaydan sonra, gerek operaları gerek adı ile ulusal
kahraman olarak anılmıştır. Adı slogan olarak kullanılmış, (Viva Vittorio Emanuele, Re
D’İtalia- Viva Verdi) kendisine pek çok kentin onur vatandaşlığı verilmiş ve
parlamentoya üye seçilmiştir.
Yaşamının bundan sonraki döneminde Verdi, Paris’te Les Vepres Siciliennes
(1855), Venedik’te Simon Boccanegra (1857) operalarını yazmış, Sitiffelio Operası`nı
elden geçirerek Aroldo (1857) adı ile yeniden yayımlamıştı. Un Ballo in Maschera
(1858) Operası Roma’da La Forza del Destino (1862) Operası St. Ptersburg’da
yazılmış, Macbeth (1865) Operası yeniden düzenlenmiş ve Don Carlos (1867) Operası
ilk şekli ile ortaya çıkmıştır. İki yıl sonra Kahire Operası`nın açılışını kutlamak ve opera
yazmak üzere iki kez davet edilen ilk teklifleri red eden Verdi, daha sonra 150.000 frank
ücreti kabul ederek yeni bir opera üzerinde çalışmaya başlamıştır. Aida operası ilk kez,
1871 yılının sonralarında Kahire’de sahnelenmiş, 1872 yılında da İtalya’da Milano’da,
La Scala Operası`nda oynanmıştır.
Verdi artık opera üzerinde çalışmayı düşünmemektedir. 1873 yılında yaylı sazlar
dörtlüsü bestelenmiş, 1874 yılında da büyük Requiem tamamlanmıştır.
Altmış yaşında olan ve dinlenmek isteyen Verdi, müziğe veda etmeyi
düşünmektedir. Kışı Cenevre’de, Palazzo Doria’da, yılın diğer zamanlarını da köpekleri
ve atlarıyla birlikte, Sant’Agata villasında geçirmektedir.
11
“Kendim hakkında pek az şey söyleyebilirim. Hiçbir şey bilmiyorum, hiçbir şey
yapmıyorum. Yoruluncaya kadar kırlarda dolaşıyor, sonra da yemek yiyip uyuyorum.
İşte hepsi bu. Bu ne biçim yaşam diyeceksiniz. Yaşamın romantik bir yanı olmadığı bir
gerçek ama daha kötü yaşam biçimleri arasında benimki, yaşamı değerlendirmek
açısından en iyisi.”
Verdi köşeye çekilmemeliydi. Sanatçı eski arkadaşı, müzisyen Arrigo Boito,
Otello’nun librettosunu getirmiştir. 1887 yılında tamamlanan bu operayı 1893 yılında
sahneye konan Falstaff Operası izler. Verdi seksen yaşındadır.
1897 yılında karısı Giuseppina’nın ölümünden sonra Verdi’nin sağlığı
bozulmaya başlamıştır. Kendi içine kapanan ve melankoliğe kapılan besteci, 1901
yılında arkadaşlarıyla birlikte tatil yapmak üzere gittiği Milano’da kalpten ölmüş ve
orada gömülmüştür. Ölümünden sonra servetinin çoğu Milano’da sakat müzisyenlerin
yaşadığı düşkünler evine bağışlanmıştır.
Verdi; basit, dürüst, kurnazlık düşünmeyen güçlü bir karaktere sahipti. Ona, bu
nedenle “Busseto’nun Aslanı” denmiştir. Sert, kaba, yaklaşılması güç ve nezaket
kurallarına uymayan dış görünüşün altında sıcak ve yaşam dolu bir kişilik yatmaktaydı.
Verdi, estetik kurallara fazla önem vermeyen bir besteci olarak çalışmaya
başlamıştı. Bununla beraber, doğal bir tiyatro yeteneğine sahip olan sanatçı, sahne için
doğru olanı bulmakta hiç güçlük çekmemiştir. Devrinin politik değişimleri ve İtalya’nın
bağımsızlığı operalarını renklendirirken, Verdi belki de farkında olmadan ulusal besteci
niteliğini elde etmiştir.
Verdi’nin doğal melodi yaratıcılığı vardı. Müziği sıcak kanlı, yaşam dolu,
heyecanlı, dürüst ve doğrudur. Yarattığı karakterlerde şiddeti vurgulamaktan
kaçınmamış, gerçeği ve doğru olanı basit ve dürüst olarak, olabildiğince etkili bir
biçimde anlatmaya çalışmıştır.
Besteci olarak, Verdi’nin müziği oldukça farklı bir gelişim göstermektedir. Son
çalışmalarında Verdi, kendi öz stilinden tümden ayrılmıştır denebilir. Bununla beraber,
onun ilk çalışmaları ile son çalışmaları arasında gerçek bir ara bulmak olanaksızdır.
İngiliz araştırmacı Francis Tovey (1875-1940) bir yazısında şöyle der: ”Verdi’nin teknik
ustalığı, çok büyük bir gelişme gösterirken, anlatım gücündeki incelik ve uzmanlığı da
giderek arttı. Buna karşın, kendine özgü temel karakteristik müzik kalitesinde, pek az
değişme oldu…”
Wagner’in etkisi altında kaldığı düşüncesi, Verdi’yi her zaman çok kızdırmıştır.
Wagner’in müziğine hayran olduğu doğrudur. Ne var ki, İtalyan operasına kötü etkisi
12
Requiem'i, dinsel içerikli metne dayanan birkaç müziği, bir iki şarkısı ve bir
Yaylı Çalgılar Kuvarteti dışında Verdi'nin tüm yapıtları sahne için yazılmıştır. 26
operasından ilki 1839'da, sonuncusu 1893'de ortaya çıkmıştır. Hiçbir zaman, ne geçmiş
ve gelecek ile bağlarını kopartmış, ne de yeni deneylere girişmiştir. Geliştirdiği incelikli
teknik ile İtalyan Operası`nı, kimsenin ulaşamadığı bir doruğa yükseltmiştir. Verdi’nin
kuzey Avrupalı bestecilere göre üstünlüğü, ülkesinin kendinden önce, atalarından kalan
bir opera geleneğine sahip olmasıdır.
İtalyan dinleyicisi bu atasından kalma geleneği sürdürmekte, opera bestecisinin
her ürettiğini dikkatle izlemektedir. Fransa ya da Almanya'da besteci ve dinleyicisi
arasındaki uçurum, Romantik dönemin karakteristiklerinden birine yol açmış, sanatçıyı
kendi içine dönük bir dünyada yaşamaya yöneltmiştir. Oysa İtalya'da durum böyle
değildir. Bir opera bestecisi ünlendi mi her köşeden çağrılar ve eser siparişleri alır.
Romantizmin İtalyan Operası`nı etkileyen en önemli öğesi, ulusçuluk kavramı
olmuştur. Verdi de ilk ünlü operası Nabucco ile başlayarak kendi ulusunun şarkı
söyleme tekniğini, insan sesi yapısını ve kendine özgü yerel havalarını incelemiş, özel
sorunlarını yansıtan konuları işlemiştir. Verdi bütün kalbiyle şuna inanmıştır: “Her ülke
kendi kültüründen fışkıran yerel müziğini işlemelidir.”
Halk, isminin baş harflerini İtalya'nın birleşmesi için yaratılan bir deyişin baş
harfleriyle özleştirmiştir: Viva Verdi diye bağırmak, "Viva Vittorio Emmanuele, Re
d'Italia!" (Yaşasın Vittorio Emmanuele, İtalya Kralı) sözleriyle eşdeğer olmuştur.
Verdi'nin operaları genellikle üç dönemde incelenir. İlk grup, Il trovatore ve La
Traviata ile doruğa tırmanmış, ikinci grup Aida'nın, üçüncü grup ise Otello ile
13
kaynaklanır. Aynı yıl yazılan Il Trovatore (Gezgin Şarkıcı) Verdi'nin ilk dönem
özelliklerinin bir özeti gibidir. Bu arada Büyük Opera geleneğinde iki deneme yapar.
Birincisi Sicilya Akşam Ayinleri'dir. Verdi bu operasında Il Trovatore ve La Traviata
‘da değinemediği vatanseverlik konusunu yeniden ele alır.
Diğer Büyük Opera türündeki yapıtı ise Schiller'in aynı adı taşıyan dramından
kaynaklanan, Don Carlos'tur. Her ikisi de ilk kez Paris'te sahnelenir. Don Carlos daha
başarılı olur. Bundan sonra komik rollerin yer aldığı Maskeli Balo ve St. Petersburg için
yazdığı Kaderin Gücü Operaları ortaya çıkar. Bir ya da birkaç belirgin motifin, yapıtın
değişik bölümlerinde yinelenmesi operanın bütünlüğünü sağlar. Bu yapıtlar güçlü ve
güçsüz yönleriyle bestecinin on iki yıllık duraklama döneminin ürünleridir.
İkinci döneminin doruk noktası Aida Operası`dır. Mısır'da Süveyş Kanalı'nın
açılış törenleri için ısmarlanmıştır. Büyük Opera türünün kahramanlık niteliğini,
müzikte ve dramatik yapıda sergiler. Canlı karakterler, olayın görkemli akışı, melodik-
armonik yapının ve orkestra renklerinin zenginliği, Aida'yı ilk temsilinden bu yana
ölümsüz kılmıştır.
Üçüncü Dönemi: Operalarına on altı yıllık bir ara verdiğinde Requiem'ini
besteler. 1868'de Rossini'nin ölümü üzerine birkaç İtalyan bestecisinin ortaklaşa bir
requiem yazmaları önerilmiştir. Verdi, girişi yazdığı halde katkıda bulunan başka
besteci çıkmaz. 1873'te Verdi'nin çok sevgili dostu romancı ve şair Manzoni ölünce,
besteci elindeki girişi tamamlayıp, Manzoni'nin anısına bir requiem bestelemiş olur.
Requiem, 1874'te Milano Kilisesi'ndeki ilk yorumundan sonra La Scala’da, Londra,
Paris, Viyana gibi Avrupa’nın birçok kentinde yorumlanır.
Bundan sonra Verdi kendini emekliye ayırmış gibidir. Ancak yakın çevresi onun
yaratıcılığının tükenmediği kanısındadır. Özellikle yayıncısı Ricordi, bir Shakespeare
operası yazmasını, örneğin Otello'yu işlemesini önerir. Ve yine yakın dostu şair Boito
ona bir Otello libretto'su hazırlar. 1887'de La Scala'da sahnelenen Otello, Verdi'nin
trajik başyapıtı olarak tarihe geçer. Geleneksel aryalarla kesilmeyen müziğin perdeler
arası sürekli akıcılığı, yeni bir anlatım yolu geliştirmiştir.
1886 yılında Verdi yetmiş altı yaşında iken Boito yine ona bir Shakespeare
metni sunarak kışkırtır. Besteci seksen yaşına bastığında sahnelenen bu opera,
Falstaff`tır. Otello'nun yapısına benzese de Falstaff’da daha az arya, daha çok karşılıklı
söyleşi yer almıştır. Eğlenceli, gülünçlü konusu kadar müziğin işlenişi de keyiflidir.
Otello ne kadar dramatik ve lirik nitelikler taşırsa Falstaff da o kadar buffa hafifliğini
sergiler. Bu son operasıyla Verdi sanki tüm bir Romantik çağı, kendisi de içinde olmak
15
göstermek için, iğrenç bir ahlaksızlık örneği olan ‘La Maledizione’nin metninden başka
bir şey seçememiş olmalarını makam teessüfle karşılıyor.”
Verdi’den Marzari’ye
“Yeni metni incelemek için çok az zaman bulabilmeme karşın, bu ayın 11’inde
aldığım değerli mektubunuzu hemen yanıtlıyorum. Yine de metnin bu biçimiyle
karakterini ve anlamını yitirdiğini, sahnelerdeki doruk noktasının son derece
soğuklaştığını söyleyebilirim. İsimleri değiştirmek gerekiyorduysa, sahneyi de
değiştirmek gerekirdi. I.Franz bir başka yerin dük ya da prensi, örneğin bir Pier Luigi
Farrese ya da başka biri yapılabilir ve olay Fransa’nın henüz birleşik bir krallık
olmadığı XI. Lui döneminde geçirtilebilirdi. Böylece bir Burgund ya da Normandiya
Dük’ümüz olabilirdi. Ne olursa olsun mutlakiyetçi bir hükümdar. 1. Perdenin 5.
sahnesinde saray halkının Triboulet’e duyduğu öfkenin hiçbir önemi yok. Özgün
metinde yaşlı adamın korkunç ve yüce laneti burada gülünç hale geliyor, çünkü lanetin
nedeni önemsizleşiyor ve kendisi kral karşısında yüreklilikle onuşan teba olmaktan
çıkıyor. Bu lanet olmaksızın dramın amacı, anlamı ne olabilir ki? Dükün karaktersiz;
kesinlikle özgürlükçü olması gerekir. Bu olmaksızın Triboulet’nun, kızının gizli
tutulduğu yerden kaçırılacağı korkusu haklı çıkarılmaz; dram inanılır gibi değil. Ayrıca
son perdede nasıl oluyor da Dük yalnız başına, çağrılı olmadan uzak bir meyhaneye
gidiyor? Torbanın neden alındığını da anlamıyorum! Torbadan polise ne? Etkisinden mi
korkuyor yoksa? Bu meseleyi neden benden daha iyi bildiklerine inanıyorlar ki? Burada
maestro kim? Neyin etki yapıp yapmadığını söylemeye yetkili kişi kim?
Torba alınırsa, bir şimşeğin sahneyi aydınlatmasından ve kızının cesedini
göstermesinden önce, Triboulet’nun yarım saat bir cesetle konuştuğu ortadan kalkar.
Triboulet’nun çirkin ve kambur olmasından kaçınıyorlar! Öyle ya, şarkı
söyleyen bir kambur- Neden olmasın? Bu etkili olur mu? Bilmiyorum. Ama ben
bilmediğime göre bu değişiklik olmaksızın “Rigoletto” için imza aldım. Yalnızca
Castiglione adını Monterone, Cepriano’yu ise Ceprano olarak değiştirmek zorundayım,
çünkü bu adları taşıyan aileler var. Conzaga adı ise ‘Mantua Dük’ü olarak
değiştirilecek. Bu bizi ilgilendirmez, zamanın egemen kişisi biliniyor nasıl olsa. Beş
gündür ordan oraya koşturuyorum. Colonello yarına kadar kesinlikle valinin de imzasını
alabileceğini söyledi böylece konu kapandı… Artık sevinebiliriz, rüzgar döndü,
gemimiz limana ulaşacak.”
Rigoletto’nun ilk gösterisi 11 Mart 1851’ de Venedik’teki Teatro La Fenice’de
gerçekleşti (Demiriş, 2000, 16).
18
Evet konu sansürlük bir konumdaydı o yıllarda. Peki neydi sansürü bu kadar
ürküten? Her şeyden önce oyun Louis Philippe’in krallığı dönemde 1832 Kasım’ında
Paris’te sahnelendiğinde meydana gelen olaylar şok ediciydi güvenlik yetkililerini.
Oyunda eskiden yaşamış ve çoktan ölmüş de olsa bie Fransa kralı ahlak anlayışından
yoksun bir kişi olarak gösterilmeye cüret edilmişti. Bir kralın böyle hafif bir kişi gibi
gösterilmesi, sonra iğfal ettiği kızın babası olan saray soytarısının aşağılamalarına,
öldürme amaçlı planlarına hedef olması, o yılların nazik politik dengeleri açısından
sakıncalı bulunuyordu. Sonra oyunda yer yer seyirciye bir hükümdara
başkaldırabileceği şeklinde mesajlar da veriliyordu. Bu da kötü niyetli kişileri
cesaretlendiriyordu. Bir Fransa kralının cinsel arzuların tahmin etmek için hiçbir ahlaki
ve vicdani engel tanımayan yöntemler kullanılmasının sahnede gösterilmesi son derece
yakışıksızdı. Örneğin oyun bir yerinde Triboulet saraylılara dönüp Fransa’nın bir çok
ünlü ailesinin adlarını sıralayarak “Analarınız kendilerini uşaklarına verdi. Tümünüz
piçsiniz.” Diye bağırırken localarında oturan soylular bembeyaz kesilmişler, galeriyi
dolduran burjuva ve entelektüeller ise ayaklarını vurarak ve yuhalayarak söylene sözleri
onaylamışlardı. Bu olay bile tek başına yeterliydi ve L‘Rois s’Amuse ilk temsilinin
ardından yasaklanmıştı.
Burada Rigoletto’nun başlı başına bir öykü oluşturan libretto-sansür
çekişmelerine girmeyeceğiz. İşgal altındaki İtalya’da her türlü otoriteye başkaldırma
motifli sanat olayına engel çıkartan sansüre karşı Verdi ve Piave’nin savaşımı şu gerçeği
ortaya koymaktadır. Besteci derinden etkilendiği konunun dramatik yapısından ödün
vermemektedir. Verdi’yi konunun politik yanından çok dramatik yanı
ilgilendirmektedir. Nitekim sonuçta ortaya çıkan ve ilk sahnelenişinden bu yana opera
seyircilerini derinden etkileyen Müzik-Dramatik yapı bütünlüğü eserin başarısı üzerinde
en önemli rolü oynamış görünmektedir. Dramatik aksiyon gerek kişileştirmenin gerek
olay dizisi içinde yer alan etkili sahnelerin oluşumunda, gerek bu sahneleri ve kişilerin
psikolojik yapılarını destekleyen orkestrasyon kullanımında kendisini açıkça
göstermektedir. Rigoletto’yu taşıyan bu güçlü dramatik çatıya yakından bakmalıyız.
Bunun için her şeyden önce konunun gerektirdiği karanlık atmosferin bir toplu
fotoğrafını veren operanın kişileştirme tablosunu incelemek gerekir. Burada kişiler için
seçilen ses karakteristikleri bu fotoğraf içindeki dramatik karşıtlıkları hemen ortaya
çıkarmaktadır. Birbiri ardından gönül maceraları yaşayan ve dünyaya aldırmadan
fiziksel ve politik gücünün keyfini çıkaran Mantuva Dük’ü için genç erkek sesi olan
tenor perdeleri seçilmiştir. Bir yanıyla aydınlık, neşeli, vurdumduymaz, yaşamın keyfini
21
çıkaran ve çıkartan, öteki yanıyla, yaşlı, kambur, çirkin, çevresine karşı hınç dolu, kızını
geleceği konusunda endişeler içinde dolaşan, oyunun ikinci yarısında ise intikam
ateşiyle yanıp tutuşan Rigoletto, opera tarihinin neredeyse en ünlü bariton rolü olarak
işlenmiştir. Bariton sesinin tizler ve pesler arasında gidip gelen, ne biri ne ötekisi
sayılmayan değişken ses rengi Rigoletto’nun dramatik kişiliğindeki çelişkilerin
işlenmesi için çok uygun bir seçim olmuştur. Rigoletto’dan önce kızı iğfal edilerek
kendisi hapse gönderilen Kont Monterone de baritondur. Kızının acısı, ve namuslu
kişiliği ile tizleri, onuru zedelenmiş güçlü bir soylu olmanın ve Rigoletto’nun trajik
çizgisini hazırlayan laneti üreten yapısıyla ses perdeleri birlikte içeren iç içe kişiliğine
bariton ses yakışmaktadır. Sürekli güzel karısının peşindeki düke bir şey yapamayan,
ama sırtını ona dayayarak kendisiyle eğlenen Rigoletto’nun kızını kaçırma planlarını
destekleyen karanlık yüzlü Kont Ceprano bastır. Yine karanlık çağrışımların ve ölümün
simgesi durumundaki katil Sparafucile de bastır. İtalyanca silah atmak, boşaltmak
anlamındaki sparare ile silah anlamındaki fucile sözcüklerinin birleştirilmesiyle
uydurulan Sparafucile adı, oyun kişisinin hem kişiliğine hem de oyun içindeki kiralık
katil işlevine uygun düşmektedir. Ne babasının gerçek adını, ne mesleğini, ne annesinin
kimliğini, ailesi geçmişini doğru dürüst bilmeyen Gilda, kilisede tanışıp gönül verdiği
saf üniversiteli gencin ırz düşmanı dük olduğunun da farkında değildir. İlk kez aşık
olmuştur ama sevmesini de bilmez. Böylesine saf ve temiz kişiliğiyle işlenen ve oyunun
sonunda kendisini aldatmasına karşın sevginin üstünlüğü uğruna kendisini onun uğruna
feda eden kişiliğiyle yüceltilen Gilda için soprano perdeleri seçilmişken Sparafucile’nin
karanlık işleri için kurbanları ağına düşürerek onlarla düşen kalkan ve cinayetlere ortak
olan Maddalena bir kontraltodur. Bir yandan sadık bir sosyal yönü sürdürürken alttan
alta kendi çıkarları peşinde gösterilen Kontes Ceprano ve Gilda’nın dadısı Giovanna
için mezzosoprano perdelerinin seçilmiş olması herhalde rastlantı sayılmamalıdır. Yan
kişiler için de dramatik işlevleri ve ses renkleri arasında yapılacak çözümlemeler
benzeri sonuçlar vermektedir. Kötü haberi getiren haberci bastır. Açıklanmak istemeyen
dükün nerede olduğunu saraylıların önünde Rigoletto’nun duymasını sağlayan saf
açıklamaları yapan uşak sopranodur. Genci ve yaşlısıyla olayların akışında olumsuz
işler üstlenen saraylılar korosu ağırlıklı olarak tenor ve baslardan oluşan seslerden
örülmüştür. Bu koronun önünde sanki iki de koro başı gibidir Marullo ve Borsa. Saraylı
soylulardan Marullo bariton, Borsa ise tenordurlar. Çünkü bilmeden bir yanlışa alet
olmuşlar, Rigoletto’yu cezalandırmak isterken, iyice araştırmadan kaçırdıkları kızın
Rigoletto’nun metresi değil de kızı olduğunu öğrenince şaşkınlıkla kala kalmışlardır.
22
Karanlık planlar bas, şaşkınlık, acemilik ve kız kaçırmak gibi delikanlılık tavrına
yaklaşan özellikleriyle tenor perdelerinin temsilcileriydi onlar.
Böylece gerek ön plandaki roller gerekse arka planda koroya dek uzanan oyun
kişileştirmelerinde karanlıktan aydınlığa. Daha doğrusu siyahtan griye doğru gelişen bir
renk yapısı daha bu aşamada kendisini göstermektedir ancak griye kadar açılabilen bu
kokuşmuş karanlık ortamda pırıl pırıl parlayan tek renk Gilda’nın soprano partileridir.
Sonunda da bu beyazlık, çevresindeki karanlığın ve grilerin oluşturduğu ortama kurban
gidecektir. Bütün bu olanlardan hiçbir günahı olmayan Gilda, sevginin yüceliği uğruna
adeta kurban verilir operanın sonunda.
Öte yandan dramatik sahnelerin birbirini izlemelerinde de yine birbirine ters
karakterde dramatik atmosferlerin o atmosferleri yaratan durumların ard arda ustaca
dizilmiş olduğunu da fark ederiz. Operanın alışılmış bir üvertürü yoktur. Verdi ortalama
45 saniye süren ve lanet temasını işlediği kısa bir prelüd ile başlar operaya. İç karartan,
iç açıcı şeylerin olmadığı bir ruhsal ortama sürükler bu prelüd bizi. Ardından ışıklar
yanar ve Mantuva Dük’ünün son derece neşeli ama yapay ilişkilerinin göründüğü Balo
Salonu aydınlanır. Renkli giysileriyle dolaşan, içki içen, dans eden soylular görürüz.
Orkestra neşeli bir bando havasındadır ama bir tatsızlık olacağı hissedilir. Tüm bu
eğlence birazda Dük’ün zoruyla, resmi bir havada sürmektedir. O nedenle müzikteki
marş havası ve ritmleri ilginçtir. Dans olarak da dönemin havasına uygun bir menuet
izlenir. Dük’ün söylediği ünlü Questa Quella aryası onun bir yandan kadınları bir
eğlence aracı olarak ciddiye almayan yapısını, bir yandan da kilisede tanıdığı kızı elde
etmek için oynadığı saf delikanlı numarasıyla dürüst olmayan kişiliğinin bir
sergilemesidir.
Çevremdeki tüm güzeller / Aynıdır benim için
Tanrının yaşama tat gelsin diye / Bize yaptığı bağışlardır onlar
Bugün birini severim / yarın öbürünü
Bağlanmaktan tiksinirim / salgın bir hastalıktan tiksindiğim kadar.
İsteyen sadık kalsın sevdiğine / Ama özgürlüğün olmadığı yerde aşk da yoktur.
Kıskanç kocaların öfkesine de gülerim ben / aşıkların çılgınlığına da!
Rigoletto tam Dük’ün Kontes Ceprano’yu içeri götürdüğü anda içeri girer ve
hemen mesleğini icra etmeye başlayıp Kont Ceprano’yu kızdırır. Sahnenin dramatik
kurgusu açıktır. Önde alaycı Rigoletto ile kıskanç ve öfkeli Kont Ceprano. Geride tüm
olup bitenleri dehşetle izleyen edilgin saraylılar.
23
ayırdığı iki farklı mekan, iki farklı dramatik atmosferi de birbirinden ayırmaktadır.
Sparafucile’nin parası karşılığı istediği kişileri temizleme önerisini şimdilik geri çeviren
Rigoletto, ikimiz de aynıyız diye başlayan ünlü aryası Pari Siamo ile karakterinin iç
aksiyon dinamiklerini ortaya burada döker.
İkimiz de aynıyız / Benim dilim var onun kılıcı
Ben gülerim, o öldürür / O ihtiyar lanetledi beni
Ah insanlar! Ah doğa. Sizlersiniz beni adi ve alçak yapan
Sakat olmak… Bir soytarı olmak ne kötü
Gülmekten başka bir şey yapamam ben
Gözyaşları herkesin hakkıdır / Ama benden esirgenmiş
Efendim gençtir, neşelidir, güçlü ve yakışıklıdır.
Uyanır uykusundan ve emreder / Güldür beni soytarı.
Ve ben uğraşmak zorundayım onu güldürmek için
Ah lanetlenmiş olmak…
Adi saraylılar / Nefret ediyorum hepinizden
Ne kadar keyifleniyorum, sizi yaraladığım zaman
Kötüysem sebebi sizsiniz yalnızca / Ama evimde bambaşka biriyim ben
İhtiyar lanetledi beni / Neden huzursuz ediyor bu düşünce beni.
Başıma bir felaket mi gelecek yoksa
Yok olamaz, çılgınlık bu.
Kısmen recitativ kısmen arioso biçiminde yazılan bu ünlü arya Rigoletto’nun iç
dünyasındaki karşıtlıkların bir özetidir adeta. Dışarıdan kalp kırıcı, alaycı, kötü,
vicdansız, çirkin ve itici davranışlarıyla kendisini gösteren Rigoletto, içte duygulu,
kederli, korkak, kendi kendisini eleştirebilen biridir. Dışta kayıtsız ve her şeyi alaya
alabilen gamsız biriyken içte uçsuz bucaksız bir mutsuzluk kendisini göstermektedir.
Birinci perdede itici bulduğumuz soytarı bu perdede sempatik bir yakınlık içindedir.
Ona acırız.
Sonra birden saf ve temiz Gilda’nın dünyasına giriveririz. Gilda’nın bir tür
leitmotivi sayılabilen bu flüt’ün Duka tarafından iğfal edildikten sonra yerini obua alır.
Gilda’nın flüte göre daha kapalı ve karanlık ses rengine sahip olan obua ile
simgelenmeye başlaması, Verdi’nin müziğiyle dramatik akış içindeki değişimleri ne
denli dikkatle izlediğinin anlamlı göstergesidir. Ev, karanlığın tam tersi bir mutluluğu
simgelemektedir. Baba kız sevgisini saf, temiz, güvenli keyfini yaşarız. Bu aydınlık
sahne Duka’nın kapıyı çalmasıyla birden yerini Rigoletto’nun tedirginliklerine bırakır.
25
Kral Eğleniyor
Kudrete sahip olunca insan kör olur, sonsuz kudrete erişince tamamen kördür.
Bir kralın kendisini olduğu gibi, dünya işlerini de olması gerektiği gibi görememesinin
sebebi, çevresinin kendisine gerçeği söyleyemeyen dalkavuklarla donanmış olmasıdır.
Erken tarihlerde, bu olgudan, bu düşünceden yola çıkarak yüce hükümdarlara, açıkça
konuşma ayrıcalığı olan kişilerin eşlik etmesi düşüncesi doğmuştu. Fakat bu gelenek
26
Kralın onurunu inciteceği, toz konduracağı için bu ayrıcalığın zararsız ve budala gülünç
kişilere verilmesi öngörülmüştü. Hiç kimse bir kaçığın sözlerine aldırmaz, çünkü o
zaten ne dediğini bilmiyordur. Hatta bu kaçık üstüne üstlük bir kambur veya bir cüce ise
hemen işi almış demektir. Soytarı, grotesk özelliği arttıkça daha da az ciddiye alınırdı.
Gülme insanoğlu için en gerekli ihtiyacıdır. Niçin? Çünkü gülmek sosyal bir ilaç
gibidir. Bizi ciddiyetin zulmünden kurtarır. Kudretli ve yüce kralların nabzına göre
şerbet vermek için bazen kişiler onlarla alay etmek zorunda bile kalabilirler. Fakat
dikkatsizce kullanılan bir söz kullanan için çok tehlikeli olabilir. Onu, majestesini küçük
düşürme suçundan hapise, hatta ölüme dahi sürükleyebilir. Buna rağmen, insanlar
yaşamları pahasına da olsa, birer güldürme ustası olan o komik aktörlere, yani
soytarılara gülmeyi göze alabilmişlerdir. Plutarch bize diktatör Sylla’nın (Sulla)
etrafının dalkavularla çevrili olduğunu; Roma’lı imparatorların da insanların dikkatlerini
ciddi meselelerden başka yönlere çekmek için, yanlarında soytarılar bulundurduklarını
anlatır. Kiliselerde, soytarılar piskoposu seçilip kutsal tören parodileri yapıldığı
sıralarda, Ortaçağ soytarı şenlikleriyle bezenmişti.
Saray soytarısının kendisine has giyinme biçimi ve farklı bir niteliği vardı.
Yarısı yeşil, yarısı sarı çizgili yün kumaştan yapılmış giysiler giyer, eşek kulaklı; küçük,
yuvarlak çıngıraklı ve sivri uçlu şapkalar kullanır ve elinde “mareotte” denilen bir cins
topuzlu ve sahte asa taşırdı. Bu kostüm onun heryerde tanınmasını sağlar, özerkliğini
yansıtır ve esprilerinin kızdırdığı kişilerin hışmından korurdu. İster Fransız kralları, ister
Bizans imparatorları, isterse Norman Dük’leri olsun her sarayda bir soytarı topluluğu
bulunurdu. Bu öyle bir meslekti ki tatil izni bile yoktu, çünkü soytarısız bir eğlence çok
neşesiz ve şenliksiz geçerdi. Maaş konusu, tüm soytarıların sahip olduğu hesap
defterlerinde ele alınmıştı. Bazen kendi ailelerinin varisi atanarak hikayeleri,
numaralarını ve güldürme marifetlerini nesilden nesile geçirirlerdi.
“Resmi görevli” sıfatına sahip olan soytarı hiçbir zaman efendisinin bulunduğu
taraftan ayrılmazdı. Kraliyet odasına ilk adımını atan, kralıyla sorulmadan konuşma
hakkı olan da oydu. Krala “kuzenim” diyen hatta ikinci tekil şahısla hitap eden en yakın
kişiydi. Bir an bile söylemeye tereddüt etmediği esprili konuşmasıyla, sosyal olaylar
yanında ciddi konulara da değinebiliyordu.
Güçlü efendisinin koruyucu kanatları altında saray lordlarını, direkt olarak
eleştirebiliyordu. Tabii bunun sonucunda bazı lordlar tarafından acımasızca
cezalandırılıyordu. Bir gün sarayın iç oğlanları kralın himayesinde bulunan Caliette
adındaki soytarının kulağını kesip postayla göndererek, ona adeta sarayın hayvanat
27
bahçesinden bir hayvanmış gibi davranmışlardı. Amaçları; sadece onunla alay ederek
biraz eğlenmekti. Tahmin edersiniz ki, soytarının profesyonel bir amaç için taktığı
maske aslında hüzün veren acısını gizlemek içindi. Çirkin sevimsiz, şekilsiz yaradılışı
başlı başına bir talihsizlikti. Kötü çocuklar tarafından incitildiği yetmezmiş gibi, bir
lordun anlık bakışıyla alaşağı edilebilirdi.
Victor Hugo, soytarılığın trajik yönünü çok iyi kavramış ve Rigoletto
Operası`nın da almış olduğu “Le Roi s’Amuse” adlı oyununu Triboulet adlı bir karakter
üzerine yazmıştı. Triboulet önce Luis XII’nin, daha sonra Francis I’in sarayında
soytarılık görevinde bulunmuştu. Gerçek adı Ferial veya Fevrial idi. Triboulet, o
zamanın diliyle çok kederli kişi anlamına gelen takma bir isimdi. Bu soytarı, Blois
yakınlarında yaşayan çiftçi bir aileden gelme idi. Fransa krallarının yazlarını Blois
Kalesi’nde geçirmeleri ve böyle bir kırsal kesim çocuğununda orada yaşıyor olması pek
de olağanüstü bir olay sayılmazdı. Daracık bir alnı, iri gözleri, kocaman bir burnu ve
kamburu vardı. Birisi çıkıp da ona tam bu iş için yaratıldığını söylene kadar saray
personelinin alaylarıyla çileden çıkardı. Daha sonraları sarayın soytarı kadrosuna
alınması için kral girişimde bulunup ona Michel Le Vernoy adında özel bir öğretmen
tutmuştu.
Le Vernoy’un öğretme metodları oldukça kaba idi. Az da dayak atmamıştı
doğrusu, fakat bizimki söylemeyi, dans etmeyi ve en önemlisi; sarayda ona bir yer
sağlayacak kadar zekasını kullanmayı öğrenmişti. Lois XII’ye İtalya Savaşları’nda eşlik
etme şerefine erişmiş fakat esas kişisel özerklik hakkını Francis I’in yanında iken
kazanmıştı. Soytarılığa uygun görüldüğünde en yüksek asillik derecesine kadar
konuşma lisansı elde etmişti. Bir gün, bir “grand seigneur” ile yürürken korkuluğu
olmayan bir köprüden geçerler. Asilzade “Nasıl olur?” diye sorar. “Nasıl buraya zavallı
soytarıların düşmesini engellemek için bir önlem almazlar?” “Ah” der Triboulet, “çünkü
ikimizin birden buradan geçeceğini bilemezlerdi.”
Birgün saray soylularından biri, aşağılanmalarını sona erdirmediği sürece onu
ölünceye kadar falakaya yatırmakla tehdit ettiğinde Triboulet krala şikayete gider.
Francis ona; “Hiçbir şeyden korkma, eğer herhangi bir kişi sana böyle bir şey yapmaya
cesaret ederse onu bir çeyrek sonra astırırım. “ diye cevap verir. “Ah kuzen” diye iç
çeker Triboulet, “Eğer bir çeyrek önce deseydin sana içten minnettar olurdum.”
1524’te Milanese’in kuşatılması sırasında Francis’in onu yanına almasıyla,
soytarımız üstün zekasını gösterir. Kral İtalya’yı kuşatmanın en iyi yolunu bulmak için
bir savaş konsülü çağırır. O sırada Triboulet her zaman her yerde olduğu gibi yine
28
oradadır. Bir anda krala döner ve der ki: ‘Kuzen sürekli İtalya’ya nasıl girileceğinden
bahsediyorsun, oysa problem bu değil ki.” “Peki öyleyse nedir?” “Esas problem oradan
nasıl çıkılacağıdır. Kimse de bundan bahsetmiyor.”
Soytarı haklıdır. Francis’in İtalya’yı ancak Charles V’in esiri olarak terk
edebilmiştir. Francis’in baş düşmanı olan bir imparator Fransa’dan geçiş izni almayı
böylece Flanders’da rahatça ayaklanmayı planlamış ve serbest bırakma koşulu olarak bu
izni talep eder. Danışmanlarının önerilerinin tersine, Francis imparatorluğunun
kapılarını sonuna kadar açar. Bu kararı duyan Triboulet çıngıraklı şapkasını çıkarıp
soytarıların malzeme köşesine bırakır. “Ben sizin cömertliğinize engel olmayayım.’’ der
krala. “Aksi takdirde kendimi tutamayıp imparatora ben de bir hediye vermek
isteyebilirim.’’ “Peki bu ne olabilir?” diye sorar kral. “Bir efendi soytarıya yapacağım
gibi şapkamı verirdim. Tabii ki o kendisini elleri ve ayakları kollarına bağlı bir şekilde
düşmanına teslim ettiği için.” “Kes, Bay Soytarı! İmparator benim asil ve dürüst sözüme
güvendi.” “Bir kelime daha etmeyeceğim. Yalnız sonunda benim şapkamı sen mi yoksa
imparator mu alacak, bekleyip göreceğim.”
Tatlı bir hikaye; peki gerçek mi? Bazıları Triboulet’nin, Charles V’in Paris’e
zafer girişinden sonra öldüğünü söylerler. Bu böylece kabul edilebilir. Tüm fıkralar ve
söylenceler Triboulet’yi çok zeki bir soytarı olarak tasvir ederler. Victor Hugo’nun
Triboulet’i ise saf inancı uğruna şehit olmuş, öfke ve yanlışlardan iğrenme duygularıyla
dolu bir karakterdir. Bu “efendisine tavsiyelerde bulunan kara şeytan” tamamiyle şairin
hayal gücünün bir ürünüdür. Tabii bu da şairlere mahsus ayrıcalıktan ibarettir.
Bir diğer saray soytarısı da yerini Fransız Edebiyat’ında bulmuştur. Dumas’ın
“La Dame de Monseriau” ve “Les Quarantecing” eserleriyle sahnelenen karakter
Chicot’tur. Bir Gascon centilmeni olan saray soytarısı Chicot, genellikle bir asker olarak
anılırdı. Henry IV, Chicot’u Henry III’den miras almış ve her zaman “tam bir soytarı”
dediği bu dalkavuğu çok sevmiş ve hiçbir zaman onun sözlerinde kötü niyet
sezinlememişti. Chicot krala Katolik olma yolunda önerilerde bulunanların en başında
yer alırdı. Bir gün, tüm saray camiasının önünde krala dönüp şöyle der. “Efendim,
benim yüce dostum, çok açık bir şekilde görebiliyorum ki, eğer Katolik olmazsanız
bugüne kadar yaptığınız hiçbir şey işinize yaramayacak her şey boşa gidecek.” Bu
soytarı ise, Rouen kuşatması sırasında bir kılıç darbesiyle cesurca ölür.
Fransa’nın son saray soytarısı L’Angely idi. Louis III’ün soytarısı olmasının
yanı sıra, bu mesleği, Louis IV’ün yönetiminin ilk dönemlerini kapsamak üzere
sürdürmüştü. Fakat Grand Roi etikete pek meraklıydı ve iki kral arasındaki benzer
29
hatasız kişi çabucak bir zalime dönüşebilir. Kısaca, insanlar şaka yoluyla gerginliklerini
azaltacak, sıkıntılarını atacak bir boşalma aracına ihtiyaç duyarlar. Devletler için tehlike
sinyali sayılabilecek tek şey; her vatandaşın sürekli alaycı bir tutum içerisinde
olmasıdır. Çünkü bu otoriter gücün azalmasına ve güvenin sarsılmasına neden olacaktır.
Bu tehlikeyi önlemek için seçilecek en iyi yol, eski zamanlarda olduğu gibi, tüm halkın
izleme imkanı bulabileceği yerlerde, günümüzde ise televizyonda, komedi bölümlerini
eksik etmemektedir. Küçük bir saray topluluğunun önünde krala seslenen soytarının
yerini şarkılar ve ekran soytarıları almıştır. Kralların soytarısı gibi bizimkinin de keskin
zekası ve kabiliyeti olmalıdır. Örneğin; bir Fransız komedyen olan Henri Tisot, General
De Gaulle’ün konuşmalarını çok başarılı bir biçimde taklit etmektedir. General,
Tisot’nun taklitlerini izlerken çok zevk alır, eğlenir, tıpkı Francis I’in Triboulet’ini,
Henry V’in Chicot’unu toleransla dinledikleri gibi. Tek fark artık soytarının kostümüyle
tanınmasıdır. Artık çıngırakları, yeşil-sarı çizgili giysileri ve marotteları yoktur. Bu
kıyafeti onun şakalarının ciddiye alınmasını önlerdi. Böylece kimse doğru bildiği
yoldan sapmayacaktı.
Önemli kişilerin yaşadığı ülkelerde, soytarıların alay ettikleri insanoğlunun ta
kendisi, yani onun hataları ve derhal tedbir alınması gereken yönleridir. Charlie
Chaplin’in çizdiği karakter görünüşte saray soytarısından tamamen farklıdır. Fakat onun
bazı özelliklerinden bütünüyle kopuk değildir. Kamburu yoktur, fakat gülünç, sarkık
pantolon giyer. Çıngıraklı şapkası da bulunmaz, ama en az onun kadar tuhaf melon
şapkası vardır. Elinde de “marotte” yerine, esnek bir baston taşır. Tüm bu özellikler
günümüze uygun soytarı tipini çizerler.
Televizyon komedyeni, bizi olaylardan haberdar eden soytarıdır. Halk, sürekli
yeni ürünlerimizden ciddiyet ve övgüyle bahsedilmesine katlanamaz. Öyleyse seyirciyi
idare etmek ve dengeli bir hava yaratmak için biraz güldürmek mutlaka gerekir. Bazı
kişiler sanatlarında tektir. Saray soytarıları gibi, onlar da hikayeler, nükteli sözler ve
şarkılardan oluşmuş bir repertuvar ile efendilerine yani halka hoşça vakit geçirtmeye
çalışırlar. Onlar Chicot ve Triboulet’ten kalan şenlik meşalesini ellerine alıp yetenekleri
doğrultusunda yüceltmeye uğraşırlar. Kralın soytarısına minnettar olmaktır görevimiz.
Çünkü akıl ve doğru söz gerek sarayda gerekse insanlar arasında yerlerini korurlar
(Maurois, 2000, 9).
31
1850’de Venedik La Fenice Opera Evi Verdi’ye yeni bir opera ısmarlamıştı.
Verdi zaten o zaman çok iyi bilinen opera bestecisi olduğu için konu seçmesi de
kendisine bırakılmıştı.
Verdi kendisi için, Ernani, I due Foscari, Macbeth, Il Corsaro, Stiffelio
operalarının librettolarını yazmış olan Piave`ye Fils’in “Kean” adlı eserine bakmasını
istedi. Fakat tam bu arada şans eseri olarak Victor Hugo’nun “Le roi s’amuse” eserini
görüp beğendi. Fakat bu siyasi açıdan çok tartışmaya yol açmış bir eserdi ve Kuzey
İtalya’yı idaresi altında bulunduran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun sansür
otoritelerinden geçmesinin zor olacağı düşünülmekteydi. Fakat Piave Hugo’daki kralı
Mantua Dük’üne değiştirdi ve siyasi güçlerin hoşlanmadığı tarafları atarak ve isimleri
değiştirerek sansür otoritelerine uygun bir uyarlamayı başardı. Mekan Mantua’ya ve
hükümdar olan Dük’e değiştirildi; eserin yazıldığı zamanda artık ne Mantua Dük’lüğü
ne de Dük’ün ait olduğu Gonzalgo hanedanının bir üyesi hayatta bulunmaktaydı.
Gilda’nın yatak odası sahnesi kaldırıldı. Kahramanın ismi Triboulet’den (Fransızca
rigolo yani gülünç sözcüğünden çıkartılan) Rigoletto’ya çevrildi. 1850 yılı yazında
Verdi ve Piave, Verdi’nin doğum şehri olan Busatto’ya çekilip, yaptıkları yoğun
çalışmalar sonucu libretto yazılıp bestesi yapılabildi.
Venedik La Fenice Opera Evinde ki prömiyer temsil için çok iyi tanınmış fakat
genç şarkıcılar seçilmişti. Arya, ikili ve ansamble şarkılarının çok popüler olacağı
tahmin edildiği için provalar asgariye indirildi ve orkestra üyeleri ve şarkıcılardan
gizlilik kurallarına uymaları istendi. Gerçekten açılış temsili, özellikle dramatik
sahneler, büyük bir başarı sağladı. Ertesi sabah Dük’ün aryası olan “La donna e
mobile” “Kadın uçarıdır” sokaklarda ıslıkla çalınmakta ve hatta hatırlayabilenler
tarafından şarkı halinde söylenmekte idi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto).
Verdi’nin onyedinci, fakat onun altın çağının ilk operası olan Rigoletto dünya
prömiyerinin yapıldığı 1851 yılından bu yana geçen süre içinde, solist partilerinin
cazibesi nedeniyle bütün devirlerin ünlü şarkıcılarının ilgisini çekmiştir. Dört hatta beş
rolünü de zamanlarının en ünlü şarkıcılarına söyleterek yıldızları bir araya toplamaya
çalışan emprezaryo ve opera evleri yöneticileri için Rigoletto biçilmiş kaftanlardan
biridir.
32
Hislop, Alfred Piccaver, Dino Borgioli, Benjamino Gigli, Tito Sichipa, Ferrucio
Tagliavini, Jussi Björling, Giuseppe di Stefano çeşitli zamanlarda çapkın Mantua
Dük’ünü sahnede başarıyla canlandırmışlardır.
Dünyanın en ünlü koloratur partilerinden biri olan Gilda rolünü bestecinin
koloratur için düşünmediği, tizleri sağlam dramatik sopranolar için tasarlandığı söylenir.
Bununla birlikte yüzyılı aşkın süreden beri Gilda sürekli koloraturlar tarafından
yorumlanmış ve koloratur repertuvarının doruklarından biri olmuştur. New York
Metropolitan Operası açıldığı 1883 yılının ilk sezonunda Rigoletto’yu sahnelemiş ve
Gilda rolünü Marcella Sembric söylemişti. Şarkıcılığı yanında mükemmel keman ve
piyano da çalan bu çok popüler ve ünlü primadonna, 20 yıl sonra aynı rolü Caruso’nun
Amerika’daki ilk temsilinde de tekrarlamıştır.
Adelina Pati, Luiza Tetrazzini de Gilda rolünün ilk sahipleri arasındaydılar.
Bütün dönemlerin en iyi koloraturlarından biri olarak kabul edilen Luiza Tetrazzini bu
rolü bir çok kez Caruso ile birlikte söylemiş ve zihinlerde unutulmaz anılar bırakmıştır.
Bonci’nin partneri Melba, flüt gibi sesi ile daima anılan bir Gilda idi. Bütün bunlara
karşın, Gilda’nın en mükemmel icracısının Amelita Galli Curci olduğunda bütün
yazarlar hemfikirdirler. 1909’da Roma’da bu rolde olağanüstü başarı kazanan Galli
Curci 18 Kasım 1916’da Chicago’da verdiği temsilde adeta bütün opera dünyasını
ayağa kaldırmıştı.
Toti dal Monte, Lily Pons, Lina Pagliughi Gilda’nın öteki yıldızlarıdır.
Pagliughi, Tito Gobbi’nin Rigoletto filminde de Gilda partisini kendisi perdede
görünmeyerek seslendirmişti. Sesinin berrak ve pürüzsüz kalitesi hala hatırlardadır.
Günümüzde Gilda rolü belki de bestecinin ilk düşüncesinden esinlenilerek
dramatik sopranolar tarafından da denenmiştir. Uluslar arası üne sahip Türk sopranosu
Leyla Gencer de Amerika’da Gilda’yı temsil etmiştir.
Rigoletto’da dünyanın şöhretli seslerini anarken bu eserde rol almış Türk
sanatçıları hakkında da konuşmadan geçmek mümkün değildir.
İlk kez 18 Ekim 1950’de Ankara Devlet Operasında oynanan eserin bu temsili,
Türk Operasında bir yıldızın doğduğunu müjdelemişti. Gilda rolünde Ferhan Onat,
yukarıda adı geçen bir çok ünlü Gilda’dan daha parlak, daha büyük, daha tatlı ve
yumuşak ses kalitesi ile izleyicileri büyülemiş, Opera Salonu, o zamana kadar
görmediği bir tezahüratla çalkalanmıştı. Rigoletto Operası her sahneye konuşta Gilda’yı
iyi şarkıcılar yorumlamışlar. Suna Korad, Işık Kurt, Müveddet Günbay, Azra Gün bu
rolü seslendirmişlerdir. Rigoletto rolünde rahmetli Vedat Gürten’nin çizdiği
34
kompozisyonu ve yine aynı rolde Orhan Günek’in güçlü yaratısını, Mantua Dük’ünde
bütün temsillerde bu zor partiyi aksatmadan götüren rahmetli Nihat Kızıltan’ı anmak ve
yazımızda Türk sanatçılarına yer vermek içtenlikli bir davranış olacaktır
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto).
Yıl : 1935
Roller
Mantua Dük’ü : Frederick Jagel
Rigoletto : Lawrence Tibbett
Gilda : Lily Pons
Sparafucile : Virgilio Lazzari
Magdalena : Helen Olheim
Orkestra Şefi - Opera Evi – Orkestra
Ettore Panizza – Metropolitan Opera – Orkestra ve Korosu
35
Marka
Audio CD: Naxos
Katalog: 8.110020-1
Yıl: 1950
Roller
Mantua Dük’ü : Jan Peerce
Rigoletto : Leonard Warren
Gilda : Erna Berger
Sparafucile : Italo Tajo
Magdalena : Nan Merriman
Orkestra Şefi - Opera Evi - Orkestra
Renato Cellini – Robert Shaw – RCA Victor Orkestrası
Marka
Audio CD: Memban/Quadromania
Katalog: 222182-444
Yıl: 1955
Roller
Mantua Dük’ü : Giuseppe Di Stefano
Rigoletto : Tito Gobbi
Gilda : Maria Callas
Sparafucile : Nicola Zaccaria
Magdalena : Adriana Lazzarini
Orkestra Şefi - Opera Evi – Orkestra
Tullio Serafin – Teatro alla Scala – Orkestra ve Korosu
Marka
Audio CD: EMI
Katalog: 747469
Yıl: 1963
Roller
Mantua Dük’ü: Alfredo Kraus
Rigoletto: Robert Merrill
36
Yıl: 1971
Roller
Mantua Dük’ü: Luciano Pavarotti
Rigoletto: Sherill Milnes
Gilda: Joan Sutherland
Sparafucile: Martti Talvela
Magdalena: Fuguette Tourangheau
Orkestra Şefi – Opera Evi – Orkestra
Richard Bonynge – London Semphony Orkestrası – Ambrosian Opera Korosu
Marka
Audio CD: Decca
Katalog: 414-269-2
Yıl: 1977
Roller
Mantua Dük’ü: Placido Domingo
Rigoletto: Cornell MacNeil
Gilda: Ilena Cotrubas
Sparafucile: Justino Diaz
Magdalena: Isola Jones
Orkestra Şefi – Opera Evi – Orkestra
Prodüktör John Dexter
Marka
Katalog: 00440-073-0930
37
Yıl: 1982
Roller
Mantua Dük’ü: Luciano Pavarotti
Rigoletto: Ingvar Wixell
Gilda: Edita Gruberova
Sparafucile: Ferruccio Furlanetto
Magdalena: Victoria Vergara
Orkestra Şefi – Opera Evi – Orkestra
Riccardo Chailly – Wiener Philharmoniker – Wiener Staatsopernchor
Marka
DVD: Deutsche Grammophon
Katalog: 00440-073-4166
DVD: Decca
Katalog: 071401
Yıl: 1998
Roller
Mantua Dük’ü: Luciano Pavarotti
Rigoletto: Vladimir Chernov
Gilda: Cherly Studer
Sparafucile: Roberto Scandiuzzi
Magdalena: Denyce Graves
Orkestra Şefi – Opera Evi – Orkestra
James Levine – Metropolitan Opera – Orkestra ve Korosu
Marka
Audio CD: Deutsche Grammophon
Katalog: 447-064-2
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto).
38
BÖLÜM III
YÖNTEM
I.Perde Prelüd
· Dük’ün Balladı: Questa o Quella perme pari sono.
· Rigoletto’nun monoloğu: Pari siamo!
· Rigoletto ve Gilda ikilisi: Figlia! Mio padre!
· Dük ve Gilda ikilisi: E il sol dell’anima.
· Gilda’nın romans aryası: Caro nome.
II. Perde
· Dük’ün aryası: Ella mi fu rapita!... Parmi vederle lagrime.
· Rigoletto’nun aryası: Cortigiani, vil razza dannata
· Gilda’nın aryası: Tutte le feste al tempio…
· Rigoletto ve Gilda ikilisi: Si, vendetta, tremenda vendetta.
III. Perde
· Dük’ün aryası: La donna e mobile.
· Dük, Gilda, Rigoletto, Maddalena dörtlüsü: Bella figlia dell’amore.
· Gilda ve Rigoletto ikilisi: V’ho ingannato, colpevole fui.
(http://tr.wikipedia.org).
1.Perde
Duca
Bu veya o, benim için aynı
Çevremde gördüğüm diğerleri kadar;
Kalbimin hükümdarlığına boyun eğmem
Diğerinden daha güzel biri için.
Kadınların cazibesi, başa gelen bir armağandır,
39
tenorların ses perdesindeki geçiş notaları olan, Mi, Fa, Fa diyez notalarını, fonetik
olarak geniş vokaller olan, A ve O vokalleriyle kurgulamıştır. Aryanın “La costanza”
cümlesiyle başlayan 2. bölümünde ise bütün geçişler E vokaline denk getirilmiştir. Ses
eğitmeni burada, birinci bölümde ki A ve O vokallerinin genişliğinden faydalanarak, 2.
bölümde ki E vokallerini çalıştırmalıdır. (New York, G. Schirmer, Rigoletto, 1930, s. 7,
porte 2, ölçü 3 - 4).
Vurgulu şekildeki çıkış, güçlü nefes kullanıldığında tenor seslerin tizlere doğru
geliştirilmesi açısından önemlidir.
1.Perde
Rigoletto
( pelerinine sarınmış ) ( O ihtiyar beni lanetledi! )
( Sparafucile, pelerinin altında uzun bir kılıç taşıyarak, onu uzaktan takip eder. )
Sparafucile
( Ona yaklaşır. ) Beyefendi?...
Rigoletto
Git, hiçbir şeyim yok.
Sparafucile
Hiçbir şey sormadım ki; size karşınızdakinin bir kılıç ustası olduğunu takdim
ederim.
Rigoletto
Bir hırsız mı?
Sparafucile
Sizi kurtaran bir adam, biraz paraya bir rakipten
41
Hizmetinizde miyim?
Rigoletto
Hayır… şimdi değil…
Sparafucile
( kılıcı gizler ) – Nasıl isterseniz ( siz bilirsiniz )
Rigoletto
Kim bilir?
Sparafucile
Benim adım Sparafucile.
Rigoletto
Yabancı ?
Sparafucile
( gider gibi ) Burgonyalı.
Rigoletto
Ve nerede bulunursun? ( ihtiyaç olduğunda )
Sparafucile
Burada; her gece.
Rigoletto
Git!...
Sparafucile
Sparafucil, Sparafucil…
Rigoletto
Git, git, git.
( Sparafucile gider. )
( Uzaklaşırken kesik bir şekilde iki defa kendi ismini tekrarlar. )
1.Perde
Rigoletto
( Sparafucile’nin arkasından bakarak )
Biz ikimiz aynıyız!... Ben sözle, o hançerle;
ben insanı güldürürüm, o ise öldürür!
O ihtiyar beni lanetledi!...
Ey insanlar!... Ey tabiat!...
Siz yaptınız beni kötü ve alçak!...
Nasıl kızgınım, bozuk şekilli ve soytarı olduğum için!
Sadece güldürmeye mecbursun!...
Her insanın ihtiyacı olan gözyaşı, bana yasaktır.
Bu benim efendim,
Genç, neşeli, güçlü, yakışıklı
uyurlarken bana der ki: “ Güldür beni, soytarı… “
bu beni zorlar, çileden çıkarır ve onu yaparım! Ah, kahretsin!
Lanet olsun size, benimle alay eden saraylı dalkavuklar!...
Size sataşınca eğleniyorum ben!
Eğer ben günahkarsam nedeni sadece sizlersiniz…
O ihtiyar beni lanetledi!...
Bu düşünce neden hala aklımı kurcalıyor?...
Yoksa başıma bazı felaketler mi gelecek?...
Ah hayır, delilik bu!...
(Anahtarla kapıyı açar ve avluya girer.)
ise diliyle öldürmektedir. Aslında ikisi de kötüdür. “Pari siamo!... io la lingua, egli ha
il pugnale; L'uomo son io che ride, ei quel che spegne!...”
Bu müzik cümlesi aynı zamanda güçlü nefes tekniği gerektirir ve volüm fortedir.
Özellikle temponun ağır ilerlemesi ve “egli ha il pugnale” cümlesi baritonlar için tiz
seslere doğru bir geçiş tonu olduğundan “pugnale” kelimesindeki, A ve E vokallerinin
açık ya da kapalı olması, öğrencinin ses yapısına göre değişiklik gösterir. Pedagog bu
bölümü öğrenciye sık sık prova ettirmek suretiyle, açık ya da kapalı olacağını
belirlemelidir. Bu cümlenin bitiminden itibaren gelen “L’uomo son io che ride”
cümlesi ise bir önceki tiz tonların devamı olan; Re – Mi – Fa – Mi notalarını içerdiği
için, birinci ve ikinci cümlelerin, pozisyonu kaybetmeden birbirine bağlanmasında
güçlü bir nefes kullanımı çok önemlidir. Aksi takdirde öğrenci tiz sesleri, birbirine
bağlamakta zorlanır ve bu da ton kaybına uğramasına neden olur.
Ayrıca, ikinci cümledeki “io che ride” de İ vokalinden sonra gelen O vokalinin
de açık alınması gerekir ki, hemen arkasından gelen “ che “, Fa notasına denk geldiği
için E vokalinin daha rahat alınması sağlanmış olur (Schirmer, 1930, 56, porte 2, ölçü 4
– 5).
Yukarıdaki cümleler, tam ses kullanılmak suretiyle bir isyan ifadesi içermekteydi.
Bu cümlelerden sonra bir içe dönüş başlar. Lanet hatırlanır. “Quel vecchio
maledivami.” (O ihtiyar beni lanetledi.) Burada mezzo voce (yarım ses) kullanılmalıdır,
ve volüm Mezzo fortedir. Çünkü, korku ifadesi vardır. Bu cümle de öğrenciye sık sık
prova ettirilmelidir. Aynı nota üstünde uzun bir cümlenin yarım ses tekniği kullanılarak
ifade edilmesi çok zordur. Kaldı ki bariton seslerin şan eğitimlerinde Do notası ile
başlayan ve Sol notasına doğru uzanan seslerin ayrı bir titizlikle çalışılması
gerekmektedir. Kısacası, burada cümle, Do notası ile başlayıp aynı nota üzerinde, 10 –
12 saniye kadar yarım ses tekniği kullanılmak suretiyle tek nefeste ifade edilmelidir.
Nefes iyi alınmadığı takdirde cümle ortasında yeni bir nefes almak, hem pozisyon
kaybına neden olur, hem de cümlenin içerdiği korku ve endişe ifadesi bölüneceği için
hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Ayrıca besteci, buradaki “maledivami” kelimesinin, morendo olarak ifade
edilmesini istemiştir. “ va “ hecesi vurgulu olmalıdır (Schirmer, 1930, 56, porte 4, ölçü
3 – 4).
Allegro; bu bölümde yine bir isyan ve haykırış ifadesi vardır. Fakat buradaki
haykırış ilk bölüme göre farklıdır. Öncelikle tempo olarak farklıdır. Bu cümlede hızlı
bir tempoya yer verilmiştir. İkinci farklılık ise; buradaki isyan Dük’e değil, doğaya,
46
alınıp, aynı nota üzerinde volümü arttırılarak vokalin açılması, bir ustalık göstergesidir
(Schirmer, 1930, 57, porte 3, ölçü 3, porte 4, ölçü 1 – 2).
Moderato; yeni bir tempo, yeni bir ifade içermektedir. “Questo padronemio,
Giovin, giocondo, sì possente, bello, Sonnecchiando mi dice: Fa ch'io rida,
buffone... Forzarmi deggio, e farlo!... Oh, dannazione!...” (Bu benim efendim, genç,
neşeli, güçlü, yakışıklı, uyurlarken bana der ki: “ Güldür beni, soytarı” bu beni zorlar,
çileden çıkarır ve onu yaparım! Ah, kahretsin! Lanet olsun size, benimle alay eden
saraylı dalkavuklar!). (Schirmer, 1930, 57, 58).
Orkestradaki yaylı sazların dört vuruş, kesik kesik yani staccato çalması ile
birlikte başlayan, sonrasında iki vuruş tüm orkestranın girmesi ile başlayan cümle
“Sonnecchiando mi dice” cümlesinin sonuna kadar aksak ritimle devam eder. Öğrenci
burada, ilk başlarda ritim ve tempo problemi yaşayabilir. Önemle yapılması gereken
diğer bütün ritim problemlerinde olduğu gibi, pedagog gözetiminde piano ile mutlaka
eşlik çalışılmasıdır (Schirmer, 1930, 58, porte 1, ölçü 1, 2).
Bu bölümde ifadeler güçlü, güçsüz, soylu ve soytarı arasındaki uzaklığı en iyi
ifade eden örneklerden biridir. Bu iki farklı karakter karşılaştırmasının aynı kişi
tarafından ifade edilmesi de iyi bir sahne hakimiyeti gerektirir. Özellikle “ Fa ch’io
rida, buffone…” hem ses tekniği açısından, hem de yorumlama açısından zor bir
örnektir. Fa notasından başlayan cümlenin, pozisyon gerektirmeksizin alaycı bir tavırla
ifade edilmesi zordur. Bu cümle için pedagog, öğrenciyle ayrı formatta ses egzersizleri
çalışmalıdır. Çünkü burada, sesin de deforme edilmesi gerekir. Dük’ün uykusundan
uyanıp “ güldür beni soytarı “ diye seslenmesini kendisiyle alay ederek yorumlaması,
hem iyi bir oyunculuk, hem de iyi bir ses tekniği gerektirmesi açısından önemlidir.
Kaldı ki Rigoletto karakterinin, fiziksel anlamda vücudu deforme olmuş, bütün eseri iki
büklüm, yere doğru eğilerek oynayan, kambur bir soytarı olduğunu da unutmamak
gerekir (Schirmer, 1930, 58, porte 1, ölçü 2, 3).
“Oh, dannazione” (Ah, kahretsin), kadere isyan, güçlü bir şekilde ifade edilir.
Cümle Re bemol ile başlar ve kromatik dizilişle Mi natural notasına ulaşır. Bu bölüm
bariton seslerde geçiş perdesidir. Vurgulu bir şekilde açık alınan “ Oh “ kelimesini takip
eden diğer vokallerin (dannazione ), açık ya da kapalı olacağına, öğrencinin ses
yapısına göre pedagog karar verir (Schirmer, 1930, 58, porte 2, ölçü 1, 2).
Allegro bölümünde, “Odio a voi, cortigiani schernitori!... Quanta in
mordervi ho gioia!... Se iniquo son, per cagion vostra è solo...” (Lanet olsun size,
benimle alay eden saraylı dalkavuklar!... Size sataşınca eğleniyorum ben! Eğer ben
48
Sol notasına denk gelmesi A ya da E vokallerine göre çok daha zordur. Çünkü İ vokali
fonetiksel olarak dar bir vokaldir (Schirmer, 1930, 59, Porte 1, 2, 3).
1.Perde
Rigoletto
Ah… Senin sefil babanın kaybettiği sefil aşktan konuşmamak…
O hissederdi, o melek,
acılarıma merhamet duyardı…
Yalnız, bozuk, şekilli, zavallı, fakir, acı içindeki beni sevdi o.
Ah! Öldü o… öldü… toprak örtüyor o sevdiğim başın üstünü…
Ah, şimdi yalnız sen kaldın bu sefile…
Ey Tanrım, bunun için şükrediyorum sana!...
(Hıçkırarak ağlar.)
Gilda
Ne acı!... Ne üzücü sevenlerin gözyaşı dökmesi.
Baba, daha fazla ağlamayın, sakin olun…
bunu görmek yüreğimi parçalıyor…
adınızı söyleyin bana,
sizi üzen, acı veren şey ne?
Rigoletto
Adım mı ne?... Neye yarar?
Senin babanım, bu yeter…
bu dünyada bazıları benden belki korkarlar,
belki çekemezler…
bazıları da beni lanetlerler…
Gilda
Vatan, akrabalar, arkadaşlar… yani hiçbiri yok mu?
Rigoletto
Vatan!... Akrabalar!... Arkadaşlar!... Din, aile, yurt,
( sevgisini göstererek ) , benim bütün dünyam sensin!
Gilda
Ah, eğer size neşe veriyorsam,
50
olan sevgisini anlatırken oldukça yumuşak motifler kullanması, fakat aynı zamanda
kendi yaşadığı bu sefilliği Gilda’nın annesine de yaşattırdığından, yumuşak motiflerin
içinde acı ve sefilliğin seyirciye hissettirilmesi bakımından yorumlaması oldukça
zordur. Bu zor yorumlamaya bir de bu bölümün andante oluşu ve notaların baritonlara
göre orta tonların üzerinde seyretmesi de eklenince düet hem ses ve nefes tekniği hem
de yorumlama tekniği açısından karşımıza oldukça zor bir düet çıkmaktadır. Bu düetin
sahneye hazır hale gelmesi haftaları bulmaktadır. Özellikle şan öğrencilerinin
eğitiminde performans ve teknik düzeyin değerlendirilmesi açısından çok önemli bir
düettir.
Şimdi, düeti yukarıda açıkladığım şekilde ses, nefes ve yorumlama açısından daha
detaylı inceleyelim.
“Deh non parlare al misero ” İtalyancada H harfi söylenmez. Bu yüzden “Deh”
yerine “De” olarak söylenir. P olarak başlayan cümle, çok yumuşak bir söyleniş tarzı
içinde tek nefes kullanılmak suretiyle cümle sonlarında PP’ye düşürülür. Cümle
sonundaki son kelimelerde “misero” çok küçük tamamlayıcı vurgular kullanılır, son
hece sürekli yumuşatılmak suretiyle düşürülür (Schirmer, 1930, 63, porte1, ölçü 1, 2).
“Solo, difforme, povero, Per compassion mi amò,” . (Yalnız, bozuk şekilli,
zavallı, fakir, acı içindeki beni sevdi o.) cümlesinde ifade, nefesi kullanılmak suretiyle
yukarıda Mi notasına kadar crescendo vardır. Mi notası oldukça yumuşak
vurgulanmalıdır (Schirmer, 1930, 63, porte 3, ölçü 3, porte 4, ölçü 1, 2).
“Ah! Moria... moria, le zolle coprano Lievi quel capo amato...Sola or tu
resti al misero. O Dio, sii ringraziato!... ” . (Ah! Öldü o… öldü… toprak örtüyor o
sevdiğim başın üstünü…Ah, şimdi yalnız sen kaldın bu sefile… Ey Tanrım, bunun için
şükrediyorum sana!...)
Cümle başında ki “Ah! Moria…” Mi bemol notasıyla başlar. Bu bölüm A
vokali olmasından dolayı açık alındığında arkasından gelen Fa bemol notasına geçiş İ
vokali ile geçiş daha kolay olur. Ayrıca geçişte kuvvetli vurgu yapılırsa ölüm ifadesi
daha iyi anlam kazanır. İkinci “ moria ” diğerinden farklı ifade edilmelidir. Burada
piangendo kullanılmıştır. Bu cümlenin sonuna kadar volüm düşürülerek devam eder
(Schirmer, 1930, 63, porte 4, ölçü 2).
“Sola or tu resti al misero” cümlesi üç piano ile başlayıp buradan itibaren
yapılan crescendo, cümle sonuna kadar devam etmiştir. Bu cümlede tüm vokaller
kapalı söylenebilir. Böylelikle düz tonda devam eden cümle hem ifade, hem ses
yönünden daha iyi kontrol edilmiş olur (Schirmer, 1930, 63, porte 5, ölçü 2, 3).
52
Burada, Tanrıya bir şükür ifadesi vardır. Mi bemol notası ile başlayan “ Dio”
kelimesindeki İ vokalinin ön vokal olması avantajı, burada iyi kullanılmalıdır. Böylece
arkasından Fa notasına denk gelen O vokali geriye, yani damağın arka tarafına
kaçırılmadan, damağı esneme pozisyonunda kaldırmak suretiyle tanrıya şükür, geniş bir
şekilde ifade edilmiş olur (Schirmer, 1930, 64, porte 1, ölçü 2).
Gilda’nın “ Oh, quanto dolor, ” “(Ah, ne kadar acı,) cümlesiyle, Rigoletto
arasında ansamble başlar. Ana tema Gilda’nındır. “ Quanto dolor!... che spremere, Sì
amaro pianto può? Padre, non più, calmatevi... Mi lacera tal vista... Il nome vostro
ditemi, Il duol che sì v'attrista...” Babasına; ağlamasının, bu kadar acı çekmesinin
neyin neden olduğunu ve gerçek isminin ne olduğunu sorar. Bu sorgulamaya babası,
adının bilinmesinin ne önemi olduğunu, önemli olanın babası olması olduğunu, bazı
insanların kendisinden korktuğunu bazılarının ise kendisini lanetlediğini söyleyerek
eşlik eder. Gilda’nın cümlelerinde ilk kelimeler vurgulu, ikinci kelimeler vurgusuz ifade
edilmelidir. “ Quanto ” vurgulu, “ dolor ” vurgusuz olmalıdır. Fakat bu vurgulu ve
vurgusuz geçişleri son derece yumuşak geçişler şeklinde ve bu geçişlerin her bitiminde
ifade nefesleri alınmalıdır. Çünkü Rigoletto’nun “ Toso – la, so – toso – la re – stial mi
– se ro” cümleleri, Gilda’nın ifade nefesleri alarak vurgu geçişlerini tamamlayan ifade
nefesli üçlemelerden oluşmaktadır (Schirmer, 1930, 64, 65, 66 ve 67, porte 1, 2).
Gilda’nın “ padre, non piu, padre, non piu,” ve Rigoletto’nun “ Ah si, tu - so
- la – re – sti – al – mi – se – ro” birbirini tamamlayan staccatolar büyük
crescendolarla devam etmelidir (Schirmer, 1930, 64, porte 4 ve 65, 66).
Allegro; Gilda’nın “ Il nome vostro ditemi, Il duol che si v'attrista... ”
(Adınızı söyleyin bana, sizi üzen, acı veren şey ne? ) sözleriyle başlar. Düz ton üzerinde
vurgulu bir şekilde devam eder. Gilda’nın, meraklı, babasının gerçek adının ne
olduğunu sorgulayan ifadelerine, Rigoletto daha sert bir ifadeyle cevap verir. “A che
nomarmi?... è inutile!... Padre ti sono, e basti... Me forse al mondo temono,
D'alcuno ho forse gli asti... Altri mi maledicono...” Bu arada, Rigoletto’nun “ Me
forse al mondo temono, ” ile başlayan cümlesi, düz tonlar da kromatik çıkışla,
crescendo yapılarak devam eder (Schirmer, 1930, 67).
“Patria, parenti, amici. Voi dunque non avete?” (Vatan, akrabalar,
arkadaşlar… yani hiçbiri yok mu? ) Gilda’nın bu sorusuna, Rigoletto, ( Vatan,
akrabalar, arkadaşlar…Din, aile, yurt, benim bütün dünyam sensin.) Bu cümlede,
Rigoletto’nun Mi bemol notası ile yukarı doğru başlayan Crescendo, “La patria, il
mio universo” cümlesinde yukarıda Fa notasına kadar çıkar. Düetin bu bölümü forte
53
olması bakımından da, hem nefes kullanımı hem de ses tekniği açısından oldukça
zordur (Schirmer, 1930, 68, porte 1, 2, 3, 4, 5).
Gilda’nın partisi; Rigoletto’nun partisine göre daha lirik, daha akıcı bir partidir.
Düetin son bölümü recitativedir. Gilda “ Già da tre lune son qui venuta, Né la cittade
ho ancor veduta; Se il concedete, farlo or potrei... ” Gilda babasına; daha geleli üç ay
olmasına rağmen dışarı çıkamadığından yakınır. Dışarı çıkmak için izin ister. Fakat
Rigoletto bu isteğe şiddetle karşı çıkar. “ Mai?... mai!... uscita, dimmi unqua sei? ”
(Asla!... Asla!... Yoksa sen, dışarı çıktın mı? ) Gilda bu soruya “ hayır ” diye cevap
verir. Bu hayır cevabı aslında Gilda’nın küçük ama sonuçları büyük felaketle
sonuçlanacak yalanıdır (Schirmer, 1930, 70, porte 1, 2, 3).
“Ben te ne guarda! (Potrien seguirla, rapirla ancora! Qui d'un buffone si
disonora La figlia, e ridesi... Orror! Ola? ” (Kendini sakın! Dikkatli ol! Kaçırmak için
hep peşine düşeceklerdir! Bu soytarının kızının namusuna dokunmak, şerefini
lekelemek, onlar için gülünecek bir şeydir, eğlencedir… dehşet! ) Kim o? (Schirmer,
1930, 70, porte 4, ölçü 2 ve 71, porte 1, ölçü 1, 2).
1.Perde
Rigoletto
Ah! Ona göz kulak ol, ey hanımefendi.
Sana teslim ettiğim bu saf çiçeği çok dikkatle koru
ve onun saflığı asla gölgelenmesin.
Başka çiçeklerin boyun eğdikleri rüzgarların şiddetinden
onu sen koru ve tertemiz kızımı ailesine geri ver.
Gilda
Ne kadar büyük sevgi bu!... Ne özen, ne itina!
Nedir korkunuz babacığım?
Yukarıda, gökyüzünde, Tanrı’nın yanında bir melek,
Yanı başımda korur beni.
Annemin kutsal duaları, bana engel olacak
Bu sizin sevgili çiçeğiniz değişmez ve kırılmaz.
54
1.Perde
Gilda
Gualtier Malde !... Sevdiğim adamın ismi,
Bu ismi sana aşık kalbime kazıdım !
Ey sevgili isim, ilk defa senin için çarptı kalbim,
aşkın verdiği derin hazzı her zaman hatırlayacağım !
bu düşünceyle arzum, her zaman seni istemek
55
Gilda’nın aryası, Allegro assai moderato ve Allegro moderato olmak üzere iki
bölümden oluşmuştur.
Bu aryanın Allegro assai moderato olan bölümü recitativodur. Bu bölümde
Gilda sevgilisinin adını söyleyerek, ona olan aşkını anlatmakta ve ilk defa bir erkeğe
aşık olduğundan bahsetmektedir.
Recitativo, orkestranın piano girişiyle başlamıştır. Staccato devam eden flütler,
yerini düz tonda yine piano olarak Gilda’ya bırakılmıştır. Gilda, sevgilisinin ismini
söyler. Mi notasıyla başlayan cümleler, soprano ses perdesine göre, orta ton
sayılabilecek tonlardır.
Senaryo itibariyle arya, evin terasında söylenmektedir. Gilda, herkesten
gizlediği aşkını kimsenin duyamayacağı şekilde söylemelidir. Bu nedenle duygu içe
dönük olmalıdır. Bu tür durumlarda şan tekniğinde piano kullanılmalıdır. Pozisyon açık
değil, kapalı olmalıdır. “Gualtier Maldè!... nome di lui sì amato” (Schirmer, 1930,
94, porte 1, 2).
Recitativonun ikinci cümlesinde volüm ilk cümleye göre biraz daha artabilir.
Fakat cümle sonuna doğru decrescendo yapılmalıdır. “Scolpisciti nel core
innamorato!” cümlesinin sonuna doğru ifade morendo olmalıdır.
Recitativodan sonra, Allegro moderato bölümünde arya başlar. Orkestradaki
flütler aryaya başlarlar. Aryanın ana teması flütlerdedir. Flütleri, kemanlar takip eder.
Flütler yumuşak tonlarda dolcissimo staccato kullanmalıdır. Bu bölümde, flütlerin
kullandığı tema, Gilda’nın içinde ilk kez hissettiği aşkın heyecanını ifade etmiştir.
Arya, şu sözlerle başlamıştır. “Caro nome che il mio cor” Gilda’nın bu cümlesi,
flütlerin başladığı temanın devamı olmalı ve dolcissimo staccato tekniği
kullanılmalıdır. Aryanın geneli notaların yukarıdan aşağıya doğru yanaşık seslerle inişi
şeklindedir. Bu inişlerde cümlelerin son heceleri, göğüs tonuna yakın sesler şeklinde
olmalıdır (Schirmer, 1930, 94, porte 5, ölçü 3).
56
Arya, birinci “Col pensiero il mio desir” cümlesine kadar bu şekilde devam
eder. Bu cümleden itibaren, tril kullanılmıştır (Schirmer, 1930, 95, porte 2, ölçü 3).
Tril, ilk notaya vurgu yapılmak suretiyle arkadan gelen diğer notalara nefes
desteği artırılarak kort vokallerin titreşimi arttırılmalıdır. Aryanın bu bölümlerinin
yorumlaması, öğrencilerin seslerinin fizyolojik yapılarına göre farklılık gösterebilir. Bu
bölüm, her öğrenciyle ses egzersizi olarak ayrı şekilde çalışılmalıdır.
Aryanın ikinci “Col pensiero il mio desir” cümlesi staccato olmalıdır
(Schirmer, 1930, 95, porte 4, ölçü 4).
“A te sempre volera” cümlesi göğüs tonlarında ve legato olmalı “volera”
kelimesinde ki “ra” hecesi yukarıdaki Fa diyez notasına vurgulu şekilde bağlanmalıdır.
Bu cümlede büyük nefes kullanılmalıdır. Çünkü cümlenin sonunda puandorg
kullanılmıştır (Schirmer, 1930, 95, porte 5, ölçü 2, 3).
“E pur l'ultimo sospir,” cümlesinde, çok yumuşak ifadelerle crescendo
yapılmalıdır. Arkasından gelen “Caro nome”, aryanın en zor bölümü sayılabilir. “Ca”
hecesinde, yukarıdaki La notasından başlayan cümle, yavaş bir tempoyla notalara
basmak suretiyle “no” hecesinde Do notasına kadar çıkmıştır. Cümle aynı çıkış
temposuyla aşağıya doğru inmelidir. Burada yine büyük ve tek nefes kullanılmalıdır
(Schirmer, 1930, 96, porte 1, ölçü 1, 2, 3).
Aryanın üçüncü “Col pensiero il mio desir” cümlesinden itibaren, vurgulu
notalarla beraber staccato başlamıştır. Flüt ve kemanların eşlik ettiği cümlelerdeki
ifadeler, düke duyulan aşkın heyecanını yansıtmalıdır. “A te sempre volera”
cümlesinin sonuna kadans konulmuştur. Burada öğrencinin ses yapısına göre farklı
kadanslar seçilebilir (Schirmer, 1930, 96, porte 2, 3).
Kadanstan sonraki bölüm, A vokaliyle, alt tondaki notadan, üst tondaki notaya,
beşli sıçrama şeklinde staccato yapılmıştır. “volera” kelimesinin sonuna kadar devam
etmelidir (Schirmer, 1930, 96, porte 3, 4).
“Fin l'ultimo sospir, caro nome, tuo sara”, bu bölüm, legato söylenmelidir
(Schirmer, 1930, 96, porte 4, ölçü 3, porte 5, ölçü 1, 2, 3). Bu bölümden sonra gelen
ikinci “caro nome, tuo sara” cümlesi, alt tondaki Do diyez notasından, yukarıdaki si
notasına kadar, staccato olarak gam yapılmalıdır (Schirmer, 1930, 97, porte 1, ölçü 1).
Bu bölümden, ikinci kez gelen kadansa kadar arya, senkop olarak devam eder.
Burada yine cümle boyunca tek nefes kullanılmalıdır. Ayrıca legato kullanılmalı ve
kelimelerin ikinci hecelerine vurgu yapılmalıdır (Schirmer, 1930, 97, porte 2, 3, 4).
57
2.perde
Saraylılar Korosu
Susun, susun, intikam almaya gidiyoruz,
onu beklemediği anda yakalayalım.
Sürekli olarak bizimle cesurca alay etmişti,
bu defa o alay konusu olacak !...
sessiz olun, sessiz olun, metresini elinden alıyoruz
ve saray halkı yarın ona gülecek.
Susun, susun, sessiz olun, sessiz olun,
dikkat edin, haydi, dikkat edin, haydi.
(İlk olarak, birkaç kişi sessizce terasa çıkarlar, açılan kapıdan inerler, sokaktan
gelen diğerlerine kapıyı açarlar, Gilda’yı ağzına bir mendil kapatarak sürüklerler.)
Koro, erkeklerden oluşmuştur. Yüzleri maskeli Saray soyluları, Borsa, Ceprano
ve Marullo, metresi zannettikleri Rigoletto’nun gizlediği, güzel sevgilisini kaçırarak ona
bir ders vermeyi tasarlamışlardır. Bir plan yaparak Rigoletto’yu da planın içine dahil
etmişlerdir. Rigoletto’ya bitişik evde oturan Kontes Ceprano’yu Dük için
kaçıracaklarını, kendilerine yardımcı olmalarını isteyerek, yüzüne maske takmak
bahanesiyle de gözlerini bağlamışlardır. Bu arada Koro, zitti, zitti’yi söylemeye
başlamıştır. Bu bölüm allegrodur. Sotto voce söylenmeli, orkestra biraz koroyu
bastırmalıdır. Cümleler, sessiz, dikkatli ve aynı zamanda alaycı bir tavırla ifade
edilmelidir. Cümleler içinde büyük crescendo ve decrescendolar olmalı, tempo asla
düşmemelidir.
58
“Cheti, cheti, cheti, cheti”, arka arkaya gelen kelimelerin tonlaması, birbirinden
farklı olmalıdır. Staccato olmalıdır, volüm çift piano olmalı ve son kelime legato
yapılmalıdır. Bu bölüm iki kere tekrarlanmıştır (Schirmer, 1930, 106).
Bu bölümden sonra gelen ifadeler eserin başındaki ifadelerin aynısı olmalıdır.
Staccato yapılmadan düz tonlamalarla cümleler tekrar edilmiştir. “rubiamgli l'amante,
E la corte doman riderà.” Cümlesi, kendisinden sonra gelen aynı cümleye “Cheti,
cheti” kelimeleriyle legato yapılmalıdır (Schirmer, 1930, 107, porte 2, ölçü 1).
“E la corte” ifade edilirken “E” vurgu ile forte yapılmalı, “la” piano olmalıdır
(Schirmer, 1930, 107, porte 2, ölçü 3).
“Derisore sì audace costante.” Cümlesi piano başlayarak crescendo
yapılmalıdır. Birbirini tekrarlayan cümleler staccato olmalıdır. (Schirmer, 1930, 108).
Birinci cümleden sonra crescendo yapılarak devam eden “costante, deri sore”
cümlesi, forte devam etmeli, diminuendo ile decrescendo yapılarak ifade
tamamlanmalıdır. (Schirmer, 1930, 108, porte 2, ölçü 1).
“A sua volta schernito sara”, cümle başından itibaren staccato devam eden
cümle piano başlayarak çift pianoya inmelidir (Schirmer, 1930, 108, porte 2, ölçü 2).
Buradan sonra koro partisi, bu şablon içinde devam ederek sonlanmalıdır.
Staccato partisyonun sonuna kadar devam etmelidir. Cümle bağlantılarında piano ve çift
piano kullanılmalı, cümleler, crescendo ile başlayıp decrescendo yapılarak
tamamlanmalıdır (Schirmer, 1930, 110, 111, 112).
2. Perde
Dukalık Sarayının Kabul Salonu
Yanlarında iki kapı vardır, daha büyük olanı, en dipte kapalıdır. Yan kenarlarını,
Duca’nın solda, karısının sağda; tamamı figürlerden oluşan portreleri kaplamıştır.
Diğer mobilyalar ve kadife örtülü masanın yakınında, yüksek arkalıklı bir koltuk
vardır.
1.Sahne -
Duca
Onu benden kaçırdılar !
Ama ne zaman, ey Tanrım … kısacık bir an önce
içime doğan müphem bir hisle, daha itmeden kapı
açıldı ! Ev bomboştu !...Acaba benim o sevgili meleğim
nerede olabilirdi ?..
Daima sana olan sevgimin ateşiyle tutuşan şu kalbimi eriten
o saf ve temiz bakışın sanki benim hırsımı fazilete çevirdi !...
Onu benden kaçırdılar !...
Kim buna cesaret eder ?..
Fakat intikamını alacağım;
Sevgilimin gözyaşlarıdır beni buna mecbur eden.
O kirpiklerinden akıp giden gözyaşı damlalarını görünce,
bu ani tehlikenin şüphe ve endişesi arasında, aşkımızı düşün,
senin olan Gualtier’i çağırmış olduğunu.
Hiç yardım edemeden sana,
Sevdiğim sevgili genç kıza; o ki ruhunu verirdi sana,
seni mesut etmek için
o ki dünyadaki meleklerden bile, kıskanırdı seni.
“Colei che prima potè in questo core” ikinci cümlesi Do notasından Sol
notasına kadar crescendo yapılıp, tekrar Do notasına decrescendo yapılarak dönmelidir.
“pote in questo” bölümü staccato olmalıdır (Schirmer, 1930, 115, porte 3, ölçü 3, 4).
Üçüncü cümleden itibaren orta tonlarda crescendo ve decrescendo yapılmalı ve
cümleler legato olmalıdır (Schirmer, 1930, 115, porte 4, 5 ).
Recitative içerisinde ikinci kez gelen “Ella mi fu rapita!”, birinciye daha
görkemli ifade edilmelidir. Allegro tempoda La bemol notasına kadar sert vurgulu bir
çıkış olmalıdır. Arkasından gelen cümle “E chi l'ardiva?...” “buna kim cüret edebilir”
birinci cümleye göre daha yumuşak tutulabilir, ama daha sert de olabilir. Bu bölüm
yorumcuya göre değişebilir (Schirmer, 1930, 116, porte 1).
“Ma ne avrò vendetta lo chiede il pianto della mia diletta.” Bu cümleye con
forza ile giriş yapılıp ikinci cümle adagio tempoda dolce ifade edilmelidir (Schirmer,
1930, 116, porte 2, ölçü 3 ve porte 3, 4). Ayrıca bu kısım recitativ bölümünün sonudur,
kadans kullanılarak bitirilmiştir.
Bu bölüm, recitative ve aryadan oluşmuştur. Recitative bölümü, agitato assai,
allegro, adagio, andanteden oluşmuştur. Arya girişi, orkestra ile cantabile olmalıdır.
“l’ansia del subito” crescendo yapılmalıdır. “subito” kelimesi forte olmalı, sonra
crescendo devam edip, “periglio dell’amor” dim yapılmalıdır (Schirmer, 1930, 117,
porte 2, 3).
“dell’amor nostro memore” cümlesi, tenorların La bemol notasına çıkış için,
önemli bir prozedü oluşturduğundan, tizleri geliştirmek için egzersiz olarak
kullanılabilir. Çünkü, tenor sesler için pasaj yani geçiş tonlarında, Fa diyez notasından
sonra tiz notalara doğru cümleyi, ileri doğru nefes basılmak suretiyle itilmesi sonucu E,
A, O vokalleri, yumuşak damağa oturacağından, sonrasında gelen, E ve O vokalleri
“memore” kelimesinde olduğu gibi, La bemol notasına kadar gırtlağın daha rahat
olması sağlanabilir (Schirmer, 1930, 117, porte 3, ölçü 2, 3).
“il suo Gualtier chiamo” cümlesinde Gualtier ismi vurgulanmış ve chia
kelimesi puandorg yapılmıştır (Schirmer, 1930, 117, porte 3, ölçü 3).
“ned ei potea soccorrerti” cümlesi Fa bemol, Mi notalarında gezdiği için, bu
cümle, tenor seslerde pasaj ton olup, egzersiz olarak çalışılabilir (Schirmer, 1930, 117,
porte 4, ölçü 2, 3).
“che vorria dellanima farti quaggiù beata; ei che le sfere agli angeli,”
cümlesi, orta tonlardan başlayıp vurgulu seslerle yukarda La bemol notasına kadar tek
nefes kullanılmalıdır. Crescendo yapılarak “guaggiu” kelimesinde Fa, La bemol
62
2.Perde
Rigoletto
Evet… kızım… böyle bir zafer…
Ne?... Şimdi neden gülmüyorsunuz?...
( Kapıya doğru koşar, fakat geçiş yolu saraylıların ortasındadır. )
O burada!... Onu istiyorum… geri verin onu.
Saraylılar; lanet, soysuz millet,
Kaç paraya sattınız benim varlığımı?
Size göre hiçbir şey altın için günah değildir!...
Ama benim kızım eşi bulunmaz bir hazinedir.
Onu geri verin… veya silahsız da olsa,
bu el sizin için kanlı bir yara açar;
bu adam dünyada hiçbir şeyden korkmaz
Tanrı’dan başka, evlatlarının onurunu korumak için.
( Yine kapıya fırlar ve onlarla yeniden çarpışır. )
Katiller, şu kapıyı açın bana.
63
Arya, andante mosso agitato ve meno mosso olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır.
Birinci bölüm, Rigoletto’nun büyük bir hiddetle saray soylularını, kızını kaçırıp
Duka’ya verdikleri için, onları tehdit ifadeleri ile suçladığı bölümdür. Bu bölümde, sınıf
farkı ne olursa olsun, bir babanın kızı için her şeyi yapabileceği anlatılmıştır. İkinci
bölüm ise, Rigoletto’nun soylulara yalvardığı bölümdür. Bu bölümde, güçlü ile güçsüz
arasındaki fark belirtilmiştir. Sosyal statüde sınıf farkı vardır. Rigoletto, güç kullanarak
kızına kavuşamayacağını anlamış ve soyluların gücü karşısında onlara yalvarma,
kendini acındırma yolunu seçmiştir.
Cortigiani, opera literatürünün en zor aryalarından birisidir. Gerek, vücut
anlatımı, gerekse ses tekniği açısından yorumlanması çok zor bir aryadır. Bu aryanın
yorumlanması için, güçlü ve geniş bir ses hacmi ve nefes tekniği gereklidir. Özellikle
birinci bölümde ses forse edildiği için, eğitim sırasında yumuşak damak kullanılmalı ve
ağız içi geniş tutulmalıdır. Öğrenciye vurgulu ses tekniği çalıştırılmalıdır. Ses tellerine
zarar vermeden, geniş vokaller kullanılarak, ses hacmi olabildiğince genişletilmelidir. A
ve O vokalleri ağız içine iyice oturtulmalı, diğer dar vokaller olan İ ve U vokalleri,
geniş vokallerin yerinden söyletilmelidir. Ayrıca, düz tonlarda tek nefesde uzun
cümleler kullanılarak nefes geliştirme egzersizleri yapılmalıdır. Bunun dışında müzikal
yorumlama tekniğinin geliştirilmesi için, p, pp, ppp, mf, f, ff, crescendo, decrescendo,
legato gibi müzikal teknikler, ses ve nefes egzersizleri eşliğinde çalışılmalıdır.
Aryanın genel yapısı, agitatodur. Birinci bölümde, soylularla sözlü çatışma, sert
ve heyecanlı seslerle ifade edilmelidir. Özellikle, orkestranın da aryayı forte
çalmasından dolayı, ses orkestrayı mutlaka bastırmalıdır.
64
3. Perde
Duca
Kadın değişkendir
rüzgarda tüy gibi,
söyleyiş biçimi değişir, düşüncesini.
Her zaman cana yakın, zarif görünüşlü,
üzüntülü veya neşeli, yalancıdır.
Her zaman zavallı, mutsuz olur kim ona güvenirse,
kim ona açarsa tedbirsiz davranıp kalbini!
Asla hissedilmese de tamamıyla mutlu,
kim şu göğsün üstünde aşkın tadını almaz!
3. Perde
Gilda, Maddalena, Duca ve Rigoletto
( Gilda ve Rigoletto yolda, Duca ve Maddalena zemin katta )
67
Duca
Bir gün, eğer doğru hatırlıyorsam,
ey güzel kız, sana rastlamıştım…
senin hakkında bilgi almak
ve senin burada olduğunu öğrenmek hoşuma gitti.
Söylememe izin ver, o andan beri
yalnız seni seviyor bu kalp.
Gilda
Hilekar.
Maddalena
Ha, ha!... Ve arkandaki diğer yirmi kadını
şimdi hatırlayamıyor musun?
Delikanlıda gerçekten biraz, çapkın bir hava var.
Duca
Evet… ben bir canavarım… ( ona sarılır. )
Gilda
Ah, babacığım!...
Maddalena
Bırak beni, sersem.
Duca
Ih, ne gürültü!
Maddalena
Uslu dur…
Duca
Sen de uysal ol,
bana bu kadar gürültü yapma.
Her bilgeliğe son verir eğlence ve aşk…
( onun elini alır, okşar. )
Ne temiz, bir el!...
Maddalena
Şaka yapıyorsunuz beyefendi.
Duca
Hayır, hayır.
68
Maddalena
Ben çirkinim.
Duca
Sarıl bana.
Gilda
Hilekar!
Maddalena
Sarhoş!..
Duca
( gülerek ) Aşk sarhoşu.
Maddalena
Duygusuz beyefendi,
Alay etmek hoşunuza mı gider?
Duca
Hayır, hayır, seninle evlenmek istiyorum.
Maddalena
Söz istiyorum…
Duca
Tatlı küçük kız!
Rigoletto
( her şeyi görmüş ve anlamış olan Gilda’ya )
Daha yetmez mi bu sana?
Gilda
Hilekar hain!
Maddalena
Söz istiyorum.
Duca
Aşkın güzel kızı,
senin cazibenin esiriyim;
bir tek sözünle sen acılarımı dindirebilirsin.
Gel ve dinle kalbimin heyecandan titreyişlerini.
Maddalena
Ha! Ha! Bütün kalbimle gülüyorum.
Böyle konuşmak yeteri kadar ucuz.
69
Gilda
Ah, bunlar aşkın sözleri.
Maddalena
Oyununuzun ne kadar değerli olduğunu;
bana inanınız, değerini biliyorum.
Gilda
O alçak, bana da hep böyle şeyler söylerdi!
Rigoletto
Sus, ağlamaya değmez, yok, yok, değmez.
Maddalena
Ben alışığım, yakışıklı beyefendi,
bu tür şakalar yapılmasına.
Gilda
Mutsuz kalp, ne bedbaht!
yüreğin daralır, dayan, yok, yok, dayan.
Rigoletto
Sana yalan söylüyordu, şimdi emin misin?
Sus, benim vazifem olacaktır intikamın hızlanması.
Evet, çabuk olursa öldürücü olacak,
onun nasıl bir anda öleceğini ben biliyorum.
Rigoletto
Duyuyor musun beni?... Eve geri dön…
altın al, bir at, bir erkek elbisesi hazırla ve Verona’ya git…
yarın ben de orada olacağım…
Gilda
Şimdi gelseniz…
Rigoletto
İmkansız.
Gilda
Titriyorum.
Rigoletto
Git!
(Gilda gider.) (Duca ve Maddalena gülerek ve içerek,
kendi aralarında konuşurlar.) (Rigoletto evin arkasına gider
70
Duca
“Un dì, si ben rammentomi, o bella, t'incontrai...”
Bu ilk cümlede Si notasından başlayarak Fa diyeze kadar tırmanan nota kurgusu
içinde “rammentomi” kelimesindeki “mi” hecesi tenor seslerin pasaj tonları olan Fa
diyez notasına denk gelmektedir. İ vokali pozisyon itibariyle dar vokal olduğundan, bu
durum tenor sesler için problemdir. Arkasından gelen ikinci problemli kelime ise yine
geçiş tonu öncesi Mi notasına “t’incontrai” kelimesindeki “t’in” hecesi, yani dar vokal
olan İ vokali ve sonrasında Fa diyez notasına con hecesi gelmesidir. Bu tür pasaj
tonlarında İ vokalinden sonra O vokali her zaman problem olmuştur. Bu problemin
aşılması için yapılması gereken çalışma, dar vokalleri genişletme egzersizleri
uygulanması olmalıdır. Yani geniş vokaller olan A ve O vokallerinin yumuşak damağa
oturtulması ve pozisyon genişliğini sağladıktan sonra aynı yerden İ vokali kapalı E gibi
düşünülmelidir. Dük’ün Maddalena`ya sevgi dolu sözler söyleyip yanaşmaya çalıştığı
sahnede ifadeler oldukça yumuşak olmalı, kelimelere fazla bastırılmadan pasaj tonları
legato ile geçilmelidir (Schirmer, 1930, 177, porte 2, porte 3 ölçü 1, 2).
71
Gilda
“Iniquo!...”
Maddalena
“Ah, ah!... e vent'altre appresso le scorda forse a desso?
Ha un'aria il signorino da vero libertino...”
Duca
“E tu sii docile, non farmi tanto chiasso. Ogni saggezza chiudesi nel gaudio e
nell'amore...”
Rigoletto
“E non ti basta ancor?”
Rigoletto’nun “Sus ağlamaya değmez” cümlesi vurgulu olmalıdır. Dört kez
tekrarlanan bu ifade her defasında şiddeti artarak devam etmelidir (Schirmer, 1930,
180).
Duca
Bella figlia dell'amore,
Opera literatürünün en ünlü kuarteti bu cümleyle başlamıştır. Bu bölüm ikinci
bölümdür ve andantedir. Ayrıca ton değişikliği yapılarak Re bemol tonuna geçilmiştir.
Orkestra başlamadan ses almadan La bemol notasıyla girilmesi detone veya surtone
riski taşıdığından bu giriş iyi oturtulmalıdır.
Dük’ün cümlesi Maddalena’ya olan aşkını anlatan ifadeler taşımaktadır. Bu
bölümün en göze çarpan özelliği dört ayrı ifadenin ikişerli karakter kurgusuyla ifade
edilişidir. Dük’ün Maddalena’ya aşkını ifade etmesi, Maddalena’nın alaycı ve zeka dolu
tavrı ile bütünleşmiştir. Burada yumuşak vurgusuz ifadeler kullanılmalıdır. Diğer tarafta
ise Rigoletto’nun öfkeli ve intikam içeren ifadeleri sert ve vurgulu olmalıdır. Gilda’nın
aldatılma duygusunu yoğun bir şekilde yaşaması ve her şeye rağmen bir taraftan Dük’e
duyduğu aşkı ağlayarak ifade etmesi ve bütün bu ifadelerin bir partisyonda birleşmesi,
yorum açısından müzikal teknik gerektiren bir durumdur (Schirmer, 1930, 181, porte 1).
Duca
“schiavo son de'vezzi tuoi; con un detto sol tu puoi, le mie pene consolar. Vieni e
senti del mio core,il frequente palpitar. Con un detto sol tu puoi le mie pene
consolar.”
73
Özellikle “son de vezzi tuoi” kısmında , staccato ile iki notalı süsleme motifleri
bir araya getirilmiştir. Bu bölümlerin önceden staccato egzersizler eşliğinde çalışılması
gerekmektedir (Schirmer, 1930, 181 ve 182, porte 1).
Maddalena
“Ah! ah! rido ben di core, chè tai baje costan poco, quanto valga il vostro gioco,
mel credete so apprezzar”
Duca’nın legato motiflerine Maddalena’nın kahkaha atarak alaycı tavrı
eklenince kuartet armonik açıdan oldukça zenginleşmiştir. Orta registerda staccato
tekniği kullanılmıştır. Duca’nın legato motiflerine devam niteliğinde, Maddalena’nın
Staccato motifleri eklenince ustaca kurgulanmış melodiler ortaya çıkmıştır. Bu arada
Maddalena’nın göğüs tonlarındaki ifadeleri için kalın register’larda vokal alıştırmalar
yapmak gerekmektedir (Schirmer, 1930, 182, porte 2).
Gilda
“Ah così parlar d'amore a me pur l'infame ho udito!”
Gilda’nın masum kıskançlık ifadeleri legato tekniği kullanılarak
yorumlanmalıdır. Bu cümle, yukarı registerdaki Sol notasından başlayarak aşağı
registera göğüs tonlarına doğru, geniş vokal dizilişi ile indiğinden dolayı sopranolar için
74
faydalı ve orta sesleri geliştirici bir egzersiz olarak kullanılabilir (Schirmer, 1930, 182,
porte 2, 4).
Rigoletto
“Taci, il piangere non vale; Ch'ei mentiva or sei sicura...Taci, e mia sarà la cura la
vendetta d’affrettar.”
Yukarıdaki yumuşak motiflere, Rigoletto sert ve vurgulu bir ifade ile katılmıştır.
Bu noktadan sonra, Gilda ile Duca’nın üst registerlardaki sesleri ile, Rigoletto ve
Maddalena’nın orta register sesleri birleşerek kuartet sonuna kadar ansamble olarak
devam etmiştir. Bu noktada en önemli sorun birliktelik ve balans sorunudur. Sert,
vurgulu ve yumuşak legatolar birbirlerini tamamlamalı ve uyum içinde olmalıdır. Bu
bölümdeki sorunu aşmak için, ilk önce her karakter kendi partisini iyi çıkarmalı, daha
sonra birleştirilerek eşlikli ansamble provası yapılmalıdır (Schirmer, 1930, 182, porte
4’ten itibaren 187’e kadar).
Gilda
“Infelice cor tradito, per angoscia non scoppiar,”
Bu bölümde Gilda’nın “dayan yüreğim dayan” sözleri çok etkileyidir. Kuartete
senkop ritimlerle eşlik edilmiştir. Bu senkoplu ifadeler Rigoletto’nun senkop girişine
kadar devam etmiştir (Schirmer, 1930, 186, 187).
Rigoletto
“Taci, il piangere non vale; Ch'ei mentiva or sei sicura...”
Gilda’nın senkop ritimleri bu noktada Rigoletto’nun senkop ritmleri ile kendi
içerisinde ayrı bir senkop ritim oluşturmaktadır. Bu bölüme ayrıca dikkat edilmelidir.
Çünkü ölçü hatası yapıldığı takdirde düzeltilmesi zor bir durum ortaya çıkabilir
(Schirmer, 1930, 183, 184, 185, 186).
Bu opera eserinin çalışılmasında doğru sonuçlara ulaşmak için, ilk olarak eser
için doğru seslerin seçilmesi gerekmektedir. Bu aşama, eldeki mevcut materyallerin
eserdeki karakterlere göre belirlenme aşamasıdır. Rigoletto karakteri için bariton,
Herzog karakteri için tenor, Gilda karakteri için soprano, Sparafucile karakteri için bas,
75
Maddalena karakteri için mezzosoprano sesler gerekmektedir. Bütün ses renkleri için
gerekli olan iki oktav ses aralığı, müzikal beceri, güçlü ve parlak ses yapısı özelliğidir.
Bundan sonraki aşama ise bu özelliklere sahip materyallerin eğitilmesi ve esere
hazırlanmak için sağlıklı bir çalışma ortamının oluşturulması aşamasıdır. Bu aşama
uzun süreçli, sabır ve titizlik gerektiren bir aşama olup, çalışmanın temelini şan eğitimi
oluşturmaktadır.
Dilimize, Fransızca'daki "chant" sözcüğünden geçen bu kelimenin asıl anlamı;
"dayanıklılık ve sağlamlık kazandırmak için sesi işlemek, yetiştirmek, sesle ilgili
dayanaklılık sanatı, sesle şarkı söyleme sanatıdır." (Larousse, 1972, 165).
Bir başka tanımda; "Ses müziği sanatı, tekniği ve insan sesiyle oluşturulan
müziksel ve teknik sesler bütünü" olarak açıklanmıştır (Micro, 1978, 163).
Türkçe sözlükte ise; "İnsan gırtlağından çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli
duyumlar uyandıran ses dizisi" dir (TDK, 1988, 1370).
Yanlış ve bilinçsiz yapılan çalışmalar ciddi ses kayıplarına veya ses
sallanmalarına yol açabilir. Bu yüzden ses eğitimcisinin de, çalıştırdığı materyalin
özelliklerini bilmeli ve konuya son derece hakim olmalıdır.
Ses eğitimine yeni başlayan bir öğrenciye ilk anlatılması gereken şey, nasıl nefes
alıp vereceği ve iyi şarkı söylemek için hangi tür nefesi kullanacağı olmalıdır (Helvacı,
1995, 17).
Şan eğitiminde öncelikle operatik bir ses edilebilmesi için, sesin doğru yerde
oluşturulmasının öğrenilmesi ve bunun öğrenilmesi için yapılacak teknik çalışmaların,
( tını, nefes ve artikülasyon çalışmaları vb.) ve kişide var olan müzikal becerilerinin
ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Güzel şarkı söyleyebilmek ve iyi konuşabilmek için, her şeyden önce doğru
nefes alıp vermesini öğrenmek gerekir. Bu noktada doğru nefes egzersizleri seçilmeli ve
eserin her aşamasında çalışılmalıdır.
Nefes egzersizleri başlangıçta baş dönmesi ve yorgunluk yapabilir. Bunda
çekinilecek bir şey yoktur. Nefes alma- verme süreci sona erdiği zaman, çok kısa bir an
bütün kasları gevşeterek , daha verimli yeni bir nefese hazırlanılmalıdır. Bir şarkıcı için
diyafram nefesi çok önemlidir.
Şarkı söylerken, gereğinden fazla hava vermek, sesin hışırtılı ve havalı
çıkmasına neden olur. Her ses içiıı, gerektiği kadar hava harcanmalıdır. Fazla hava
kullanmak yüzünden, ses tellerinin kasılmaları ile ses tizleşmeleri ve ses kısılmaları
meydana gelir. Bunun için başlangıçta, doğru nefes alma, ölçülü verme ve zamanında
76
gevşemeleri iyi öğrenmek için yaptığı çalışmalar bir şarkıcıyı amacına daha çabuk
ulaştırır. Şarkı söylerken, müzik cümlelerinin durumuna göre denetimle veya kaçamak
nefes alınır. Bu bölümde şan öğrencilerine uygulanacak nefes alıştırmaları yer
almaktadır (Aycan, 2005, 94).
Nefes Çalışmaları
1- Çiçek koklar gibi nefes almak ve alınan nefesi F veya S konsonu (sessiz harfi) ile
boşaltmak. Bu çalışmada çiçek koklar gibi alınan nefes tıslar gibi düzenli bir biçimde
boşaltılmalıdır.
2- Alınan bir tek nefesin, kesik kesik boşaltılması.Bu çalışma nefesin, diyafrarnla sıkı
bir şekilde işbirliği yapmasına yardımcı olacak ve nefes basıncını arttıracaktır. Alınmış
bir tek nefes S konsonu kullanılarak kesik kesik verilirken ikinci bir nefes
alınmamalıdır. Kesik nefes çalışmalarına, eğiticinin sayacağı her sayıya karşı bir kesik
nefes istenmesiyle başlanmalıdır.
Başlangıçta 5 kesik nefes, birinci yıl çalışmaları sonunda en çok 30 kesik nefese
kadar çıkarılmalıdır. Nefes çalışmalarında kalbimiz, normal nefese oranla daha büyük
bir yük altındadır. Tutularak boşaltılan bir nefes esnasında, kalbimizin daha kuvvetli ve
sık çarptığını hissederiz. Bu yüzden, bütün nefes çalışmalarının, kalbe fazla
yüklenmeden dengeli ve makul sürelerde uygulanması gerekir.
3- Kesik ve uzun nefes çalışmaları bir arada yapılmalıdır.
4- Kuvvetli, hafif, kesik ve uzun nefes çalışmaları. Bu çalışmaların amacı kesik ve uzun
nefes çalışmalarına kuvvetli ve hafif nefesleri de katarak nüans yapılmasını sağlamaktır.
5- Büyüyen ve küçülen, kesik ve uzun nefes çalışmaları. Bu çalışmaların amacı,
diyafram gücünü ve nefes basıncını arttırmaktır (Kolçak, 1998, 55).
Şan Çalışmaları
Şan egzersizleri kolaydan zora giden bir çalışma programı içersinde, sesi ısıtmak,
ses tellerinin elastikiyetini artırmak, diyaframın doğru kullanımını öğretmek, ses telleri
ile doğru miktarda havanın buluşmasını sağlamak, nefes-ses birlikteliğini en doğru
şekilde sağlamak, rezonansı kullanmayı öğretmek, ses perdelerinin yerlerini belirlemek
ve perdeler arasında yumuşak geçiş yapmayı öğretmek, daha hacimli, parlak, pürüzsüz
sesler yaratmak amacı taşır.
77
Uzman ses eğitimcileri, her zaman perdelerin bir çakışma noktası bulunduğunu
ve bu noktada bazı tonlar üzerinde yapılan crescendo-decrescendo hareketinin bir
perdeden diğerine geçmede kolaylık sağladığın farkındadırlar. Messa di voce' nin de
özü budur (Vennard, 1967, 77).
Şan sanatında ağız pozisyonunu bozmadan, ağzı baş parmak genişliğinde açarak
bütün sesleri tek bir çizgide (şan sanatında buna "ses çizgisi " denilmektedir) çıkarmak
büyük önem taşımaktadır (Ömür, 2001, 51).
Şarkı söylerken ağız, başparmağın genişliği kadar açılmalı ve gerekirse çenenin
konumunu korumak için dişlerin arasına kalem koyularak egzersiz yapılabilir veya şarkı
söylenilebilir (Sökmen, 1985, 16).
Alt çene geriye çekildiğinde boğaz açılır ve "farenks" ya da yutak çukuru
büyüyerek pes armonikleri güçlendirir, bu sebeple ses koyulaşır ve yuvarlaklaşır. Eğer
sesin açık, parlak ve uzun sürmesi isteniyorsa alt çene serbest ve doğal olmalıdır
(Sökmen, 1985, 16).
Şan eğitiminde ilk aşama bedeni rahatlatmaktır. Bunun için işe esneme
egzersizlerinin öğretimi ile başlanmalıdır. Esneme egzersizleri, kaslar ve eklemler
üzerindeki gerilimi yok etme amacıyla yapılır. Vücudumuzdaki gerilimin minimum
seviyeye indirilmesi hem doğru nefes almak hem de şarkı söylemek açısından oldukça
önemlidir. Esneme egzersizlerini diyafram çalışmalarınızdan önce yapmanızı tavsiye
ederim. Esnek ve rahatlamış bir bedenle nefes alış verişlerinizi çok daha kolay şekilde
kontrol edebileceksiniz. Ayrıca bu egzersizleri şan dersinize gitmeden önce mutlaka
yapmış olmanızı tavsiye ederim, çünkü gevşemiş bir bedenle şan egzersizi yapmak
işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. İkinci aşama diyaframın ve doğru nefes kullanımının
öğretilmesidir. Diyaframı kesinlikle nefes egzersizlerinden ayrı düşünmemek gerekir.
İlk dersten itibaren diyafram ve nefes çalışması ile birlikte ilerletilmesi gereken ses
çalışması başlangıçta basit hecelerden ya da vokallerden (sesli harflerden) oluşmalıdır.
Bu egzersizlerde öğrenciye rezonansın yeri hissettirilmeye çalışılmalı ve sesin
rezonansa oturmasının öğretilmesi amaçlanmalıdır. Egzersizler, öğrenci çok tize
çıkarılmadan ve çok pese indirilmeden orta tonlarda yaptırılmalı ve öğrenci gereğinden
çok zorlanmamalıdır. Öğrenci ilk olarak majör gam arpejinin ilk üç sesi kullanılarak
çalıştırılabilir. Bu çalışma yaptırılırken, egzersizde kullanılan hece ya da vokalin nerede
tınladığı (artikülasyon) öğrenciye mutlaka öğretilmeli ve hissettirilmelidir. Her akorda
yarım ton tize çıkılmalı, öğrencinin zorlanmaya başladığı yerde yine her akorda yarım
ton aşağı (pese) inilerek gittiği yere kadar ilerletilmelidir. Egzersizler öğrencinin
78
ihtiyacına göre önce bağlı, sonra ayrı şekilde yaptırılabilir. Egzersiz her zaman göğüs
sesi perdesine yakın bir akordan başlamalıdır. Bu ton öğrenciyi zorlamayacak bir ton
olmalıdır. Öğrencinin ses özelliğine göre, ihtiyacı olan vokal belirlenerek çalışmaya
başlanmalıdır. Örneğin kimi öğrencide “U” kiminde ise “A” veya “O” başlangıç için
kullanılabilir. Yine ihtiyaç doğrultusunda bu vokallerin önüne veya arkasına boğazı
yumuşatacak sessiz harfler eklenerek vokallerin hecelere dönüşmesi sağlanmalıdır.
Kapalı ağız ile orta seslerde “Mmm” sessizi ile yapılan rezonans çalışması sırasında
öğrencinin sesini gırtlağa indirmesi önlenmelidir. Bu egzersiz çok fazla nefes
kullanmadan, oldukça yumuşak bir şekilde yapılmalı, burun boşluklarında ön tarafta
(maskede) çok yoğun bir titreşim hissedilmelidir. Çalışmalar ilerledikçe majör gam
arpejinin ilk üç sesi iki kez üst üste tekrarlanarak egzersizin süresi uzatılabilir.
Böylelikle öğrenci daha uzun bir cümleyi nefesini daha ekonomik kullanarak söylemeyi
öğrenir. Bir sonraki aşamada çalışmalarda kullanılan ton dizisi, tonikten beşliye kadar
genişletilebilir. Tizlere doğru çıkarken öğrenciye diyaframa dayanarak (diyaframı içeri
çekmek) akciğerlerin alt bölümündeki havanın yukarı nasıl itileceği öğretilmeli ve çene
serbestçe aşağı düşürülerek yumuşak (arka) damağın yukarı çekilmesi sağlanmalıdır.
(damağın kubbelenmesi hareketi) Bu egzersiz dizisi, her sesin en kalın tonundan
başlayarak, zorluk çekmeden çıkabileceği en ince tona kadar yaptırılabilir. Ancak, bu
egzersizlerde de öğrenci gereğinden fazla zorlanamamalıdır. Daha sonraki çalışmalarda
bu dizi oktavın da eklenmesi ile daha da genişletilebilir (http://www.iremderlen.com).
Şan eğitiminde postür yani duruş çok önemlidir. Bir opera sanatçısı her
pozisyonda şarkı söylemelidir. Rigoletto operasında bu çarpıcı bir şekilde göze
çarpmaktadır. Fakat eğitim sırasında en doğru duruşun vücuda kazandırılması
gerekmektedir.
Şarkı söylerken "Doğru duruş" için yapılması gerekenler ise şunlardır:
Staccato Egzersizleri
Nüans Çalışmaları
Diksiyon Çalışmaları
söylemek sesin güzelliğine etken olacaktır. Şan dersi sırasında diksiyon çalışmalarından
faydalanmak çok önemlidir. Şan dersi sırasında egzersiz yaptırılırken, egzersizde
kullanılan hece ya da vokalin nerede tınladığı (artikülasyon) öğrenciye mutlaka
öğretilmeli ve hissettirilmelidir. Şan dersinde öğrenciye doğru tonlamanın yaptırılması
için şan eğitmeninin diksiyon bilgisi olması şarttır (Güler, 2005, 74).
Komple bir opera eserinin yorumlanması için, bir Şan Pedagogunun, Sahne ve
Şan tekniği açısından uzmanlaşmış, yeterli birikim ve tecrübeye sahip olması gerekir.
Çünkü sadece iki ince kas yapısından oluşan ses materyallerinin, doğru stilde şarkı
söyleme pozisyonuna getirilmesi oldukça riskli bir durumdur. Bu nedenle materyal
seçiminde titiz davranılmalıdır. Şan pedagogunun sahne ve ses tekniği bilgisi ve
tecrübesi bu aşamada ön plana çıkmaktadır. Halk arasında “ses güzelliği” denilen
kavram, aslında kişiden kişiye göre değişen, göreceli bir kavram olmakla beraber bu
kavram, şan pedagogu için “iyi materyal” anlamına gelmektedir. Düzgün fizik, güçlü ve
müzikal özellikler taşıyan bir ses, iyi nefes üretecek güçlü bir diyafram yapısı ve bütün
bu materyalleri doğru şekilde kullanabilecek sağlıklı bir zeka yapısı, Şan pedagogu için
iyi materyal anlamına gelmektedir. Bütün bu özellikleri bir arada taşıyan insanı seçmek,
şan pedagogunun işidir.
Doğru eseri doğru materyalle birleştirmek ve bu konuda şan egzersizleri
geliştirmek, öğrencileri bu eseri iyi yorumlayabilecekleri konusunda motive etmek,
sistemli ve kararlı bir çalışma zemini oluşturmada, şan pedagogunun rolü çok önemlidir.
Bu araştırmada eser seçiminde, yukarıdaki bulgular dikkate alınmış ve Rigoletto
Opera’sı araştırma konusu yapılmıştır. Eser seçimi aşamasından sonra şan partileri,
öğrencilere ses renklerine ve teknik seviyelerine göre verilmiş eser gerek piano ile
gerekse internet aracılığı ile analiz edilmiştir. Eserin analiz aşamasından sonra çalışma
takvimi oluşturulmuş ve şan partileri vokal çalışmalarla desteklenerek yorumlama
aşamasına gelindiğinde şan tekniği açısından, nefes ve nüans problemleri oluşmuştur.
Bu noktada şan partileri önce cümlelere göre tek tek defalarca çalışılmış ve problemi
giderecek şan egzersizleri geliştirilmiştir. Diğer bir problem ise, artikülasyonda
yaşanmıştır. Bu noktada nefes çalışmaları ile diksiyon egzersizleri birleştirilerek
problemler giderilmiştir. En son aşama ise piyano eşliği ile nüans çalışması ve
performans geliştirme aşamasıdır.
82
BÖLÜM IV
SONUÇ VE ÖNERİLER
4.1. Sonuç
4.2. Öneriler
birlikte yapmaları önerilir. Bu durumda her gün düzenli bir şekilde vokal ve nefes
egzersizleri yapılmalıdır.
Her gün düzenli yapılması gereken bu çalışmalarda zaman zaman seviye tespiti
yapılmalı ve bu tespitlere göre, antik aryalardan başlayarak eser seçimleri oldukça
dikkatli yapılmalıdır.
Büyük eserlerde ortaya çıkan ezber sorununu gidermek için, ilk aşamadan
itibaren, çalışılan her parça, mutlaka notaya bakmaksızın ezber çalışılmalı, öğrenci
bakarak söylemeye alıştırılmamalıdır.
Rigoletto gibi, dramatik kurgusu geniş olan ve sahne tekniği gerektiren büyük
eserlerin yorumlanması için opera-şan eğitiminin ilk aşamasından itibaren postür tekniği
çalışması yapılmalıdır.
Opera-şan eğitiminde söylenen eserin anlamını bilerek söylemek, yorum tekniğini
geliştireceğinden bu durum üzerinde önemle durulmalıdır.
85
KAYNAKÇA
Aycan, Kıvanç, (2005), “Opera Sanatına Yönelik Ses Eğitiminde Nefesin, Sesin
Oluşumu ve Fiziksel Özelliklerinin İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi
S.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Budden, Julian, (1973), The Operas of Verdi, Oxford Unv. Press Inc. s.476, NY.
Davran, Yalçın, (1997), Şarkı Söyleme Sanatının Öyküsü, Evrensel Müzik Evi, s.223,
Ankara.
Demiriş, Okan, (2000), “Mektuplarla Rigoletto’nun Oluşum Öyküsü”, İzmir Devlet
Opera Balesi Program Dergisi, Atasar Matbaa, s.16, Aralık, İzmir.
Güler, Eser, (2005), Ses Bilimi ve Diksiyon, Engin Yayınevi, s.74, Ankara.
Helvacı, Ayhan, (1996), “Ses Eğitiminde Nefes ve Atak”, Yüksek Lisans Tezi,
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
http://www.operaturkiye.com/wp1/index.php/yazilar/verdinin-sanati.html, (21/02/2010).
http://www.dlib.indiana.edu/variations/scores/scores.html, (10/03/2010).
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto, (11/04/2010).
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto#.C3.9Cnl.C3.BC_m.C3.BCziksel_par.C3.A7alar
(10/04/2010).
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto#Se.C3.A7ilmi.C5.9F_ses_kay.C4.B1tlar.C4.B1,
(10/04/2010).
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rigoletto#Haz.C4.B1rlan.C4.B1.C5.9F.C4.B1,
(10/04/2010).
http://www.iremderlen.com/San_Egzersizleri_t.sanegzersizleri.html, (15/04/2010).
Kayabınar, Başak, (2000), “Operanın Tarihi Gelişimi İçinde Bel Canto Sanatının
Teknik ve Müzikal Yönleriyle İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi,
S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Kolçak, Olcay, (1998), Ses Eğitimi ve Şarkı Sanatı, Esin Yayınevi, s.55, İstanbul.
Larousse, Petit, (1972), s.165. France.
Maurois, Andre, (2000), “Le Roi s’amuse ”, İzmir Devlet Opera ve Balesi Program
Dergisi, s.9, Atasar Matbaa, Aralık, İzmir.
Micro, Robert, (1978), Dictionnaire De La Langue Francaise, Le Robert, s.163,
France.
Ömür, Mehmet, (2001), Sesin Peşinde, Pan yayımcılık, s.51, İstanbul.
86
Parker, Roger, (1994), The Oxford Illustrated History of Opera, Oxford University
Press, s.192, U.S.A.
Pietrantonio, Cristina, (2000), “Rigoletto Opera’sının Konusu”, İzmir Devlet Opera
Balesi Program Dergisi, Atasar Matbaa, s.4, Aralık, İzmir.
Schirmer, G, (1930), Rigoletto, G. Schirmer Inc, s.1 - 232, New York.
Seegeer, Ferdinand, (1872), The Art of Singing- Register of Voice, Wm A pond, s.33,
New York.
Tanç, Cengiz, (2000), “Giuseppe Verdi”, İzmir Devlet Opera ve Balesi Program
Dergisi, Atasar Matbaa, s.5, Aralık, İzmir.
Türkçe Sözlük, (1988), T.D.K. Basımevi, s.1370, Ankara.
Tuncay, Murat, (2000), “Rigoletto’yu Taşıyan Dramatik Yapı”, İzmir Devlet Opera ve
Balesi Program Dergisi, Atasar Matbaa, s.32, Aralık, İzmir.
Sökmen, Rezan-Mustafa, (1985), Ses Bilgisi ve Sanatı, s.16, Ankara
Vennard, William, (1967), Singing the Mechanism and the Technic, Carl Fischer Inc.
s.77, New York.
87
1.PERDE
Giriş
1.SAHNE
(Bir salondan Duca ve Borsa, aralarında konuşarak gelirler.)
Duca
Şu benim esrarlı güzel burjuva ile olan maceramı artık sona erdirmek istiyorum.
Borsa
Kilisede gördüğünüz şu genç kız mı?
Duca
Üç aydan beri her törende. (ayinde)
Borsa
Evi nerde?
Duca
Uzak bir sokakta esrarengiz bir adam eve giriyor her gece.
Borsa
Peki, kız aşığının kim olduğunu biliyor mu?
Duca
Bilmiyor.
(Bir grup hanımefendi ve şövalye salona girerler.)
Borsa
Ne kadar güzeller! Bir bakın.
88
Duca
Hepsinin içinde en güzeli, Ceprano’nun karısı.
Borsa
Kont sizi duymasın Duca’m…
Duca
Bana ne bundan?
Borsa
Başkasına anlatabilir…
Duca
Talihsizliğe gerçekten aldırmam.
Balad
Bu veya o, benim için aynı
Çevremde gördüğüm diğerleri kadar;
Kalbimin hükümdarlığına boyun eğmem
Diğerinden daha güzel biri için.
Kadınların cazibesi, başa gelen bir armağandır,
Kader tarafından hayatı süsleyen;
Eğer bugün bu kız hoşuma giderse,
Yarın belki o, bir başkası olacaktı
İstikrar, kalbin tiranı;
Acımasız bir hastalıktır, nefret ederiz.
Yalnız birine sadık kalmak isterseniz;
Aşk da olmaz, yoksa hürriyetiniz.
Kıskanç kocaların aşırı öfkeleri,
Aşıkların şiddetli ihtiraslarıyla alay ederim;
Argo’nun yüzlerce gözü bile engelleyemez,
Eğer bir güzellik beni etkilerse!
2.SAHNE
Menüet
(Hanımefendiler ve şövalyeler… Bu arada yanda, dipteki salonda menüet
yapmaktadır.)
(Duca, Kontes Ceprano ile karşılaşmak için gider ve ona kibarca der ki:)
89
Duca
Gidiyor musunuz? Bu ne acımasızlık!...
Kontes
Mecburen kocamı takip etmek zorundayım.
Duca
Fakat ışık saçar
sarayda; parlayan güneş kadar, böyle bir yıldız.
Sizin için, buradaki herkesin yüreği yerinden oynayacaktır.
Sizin için, aşk ateşinin gücü artık,
Kalbimi sarhoş eder,
(Kontesin eline heyecanla öpücükler kondurur fetheder, yok eder,)
Kontes
Sakin olun…
(Duca, kolunu Kontese uzatır ve onunla dışarı çıkarlar.)
3.SAHNE
Şimdi daha da ileri giderek, ısrarla Kontes’i ele geçirmek için uğraşıyor;
(gülerek)
ve kocası hırsından titreyip gidene kadar.
(Dışarı çıkar.)
(Bu arada yan salonda Perigordino yapılır.)
4.SAHNE
Marullo
(Heyecanla girer.) Büyük haber! Büyük haber!
Koro
Ne olmuş? Anlatın siz!
Marullo
Şaşırıp kalacaksınız…
Koro
Anlatın siz, anlatın siz!
Marullo
(gülerek) Ha, ha!... Rigoletto…
Koro
Eee?
Marullo
Çok büyük olay!
Koro
Kamburunu mu kaybetti? Artık deforme değil mi?
Marullo
(çok ciddi bir şekilde) Daha da garip bir şey!... O çılgının var…
Koro
Kısaca?
Marullo
Bir metresi!
Borsa, Koro
(şaşırarak) Bir metres! Buna kim inanır?
Marullo
Kambur, Aşk Tanrısı Cupido oldu ve değişti.
91
Koro
O canavar mı? Cupido!
Hepsi
Mutlu Cupido!...
5.SAHNE
Rigoletto
Tabii ki.
Böyle bir başa ne yapılır?
Bunun değeri ne?
(Bando)
Ceprano
(öfkeyle kılıç çekerek) Alçak!
Duca
(Ceprano’ya) Durunuz!...
Rigoletto
Beni güldürüyor.
Marullo, Koro
(aralarında) Öfkesi çoğaldı!
Duca
(Rigoletto’ya) Soytarı, gel buraya.
Borsa
Öfkesi çoğaldı!
Marullo
Öfkesi çoğaldı!
Koro
Öfkesi çoğaldı!
Duca
(orkestra ve bando) Ah, sen her zaman şakayı ileri götürürsün.
Bu öfkeye meydan okuyorsun, sana geri dönüp zarar verebilir.
Ceprano
(saraylılara) İntikam almalı deliden!
Rigoletto
Bana ne zarar gelebilir, kötülük yaparlarsa? Onlardan korkmuyorum.
Duca’nın himayesindeki birine hiç kimse dokunamaz.
Ceprano
Bizden ona karşı kin duyan biri yok mu?
İntikam!
Borsa, Marullo, Koro
Ama nasıl?
93
Ceprano
Yarın kim yürekliyse, silahını alıp bende olur.
Borsa, Marullo, Koro
Evet.
Ceprano
Gece.
Borsa, Marullo, Koro
Olacak.
İntikam almalı deliden!
Bizden ona karşı kin duyan biri yok mu?
Koro
İntikam! İntikam! İntikam! Evet! Konuştuğumuz gibi… olacak.
Ceprano
İntikam almalı deliden!
Bizden ona karşı kin duyan biri yok mu?
İntikam! İntikam! İntikam!
Bu gece kim yürekliyse, silahını alıp bende olur.
Duca
Ah, sen her zaman şakayı…
Rigoletto
Bana ne zarar gelebilir, kötülük yaparlarsa? Onlardan korkmuyorum…
Duca’nın himayesindeki birine hiç kimse dokunamaz.
Borsa, Ceprano, Marullo, Koro
Evet, İntikam!
Rigoletto
Her şey şakadır! Her şey eğlencedir!
( Burada; dipteki salonda dansedenler, sahnenin önüne gelirler.)
Hepsi
Her şey şakadır! Her şey eğlencedir!
Her şey bizi zevk almaya davet eder.
Ah, bakınız! Şimdi saray,
Zevk ve eğlence yeri gibi görünmüyor mu?
94
6.SAHNE
Monterone Kontu
(Sahneye girer.)
Monterone
Onunla konuşmak istiyorum.
Duca
Hayır!
Monterone
Bunu istiyorum.
Rigoletto, Borsa, Marullo, Ceprano, Koro
Monterone
Monterone
(soylu bir kendini beğenmişlikle, gözlerinin içine bakarak)
Evet, Monterone… Gürleyen sesimle nerde olursanız olun, sarsılacaksınız.
Rigoletto
(Monterone’nin sesini taklit ederek Duca’ya)
Onunla konuşmak istiyorum
(abartarak)
Siz bize karşı komplo kurmuştunuz beyefendi
ve biz, gerçekten bağışlayacağız, affettik sizi.
Sizin kızınızın namusunun hesabını,
her zaman şiddetle neden bizden soruyorsunuz.
Monterone
(Rigoletto’ya hor görerek bakar.)
Yeni bir hakaret mi?
(Duca’ya) Ah, evet, keyfinizi bozmuş olacağım sizin.
Haykırmaya geleceğim.
Bizim soyun (ailemin) alnındaki kara leke kayboluncaya kadar.
Ve eğer beni cellada verirseniz,
korkunç hayaletimle yeniden karşılaşırsınız
kesilen başımı ellerimde taşırken,
bütün dünyaya ve Tanrı’ya duyuracağım intikam istediğimi.
95
Duca
Yeter, tutuklayın onu.
Rigoletto
Deli!
Borsa, Marullo, Ceprano, Koro
Ne cüret!
Monterone
Ölmekte olan arslanın üstüne köpeğini salan sen ey soysuz,
alçak Duca… Ve sen yılan (Rigoletto’ya)
sen ki, acı çeken bir babaya gülüyorsun, lanet olsun sana!
Rigoletto
(Ne duyuyorum? Dehşet!)
Hepsi
(Rigoletto dışında) Ah, bu eğlenceyi cesaretle bozup,
cehennem şeytanı gönderdi,
karıştırmaya seni buraya herbir söylediğin boşa gidecek,
sen buradan uzaklaştığında…
Git, titre, tetikte ol, hükümdarın öfkesinden korkma sen,
onu kışkırttın, artık hiç ümit yok,
bu senin için; ölümüne yol açan saatti.
(Monterone iki muhafız arasında gider;
diğerlerei başka bir odaya geçen Duca’yı takip ederler.)
7.SAHNE
Yolun sağında, çok yüksek bir duvarla çevrilmiş bir bahçe ve o duvarın da bir
bir kenarında Ceprano’nun sarayı. Gecedir.
96
Düet
Rigoletto ve Sparafucile
Rigoletto
(pelerinine sarınmış) (O ihtiyar beni lanetledi!)
(Sparafucile, pelerinin altında uzun bir kılıç taşıyarak, onu uzaktan takip eder.)
Sparafucile
(Ona yaklaşır.) Beyefendi?...
Rigoletto
Git, hiçbir şeyim yok.
Sparafucile
Hiçbir şey sormadım ki; size karşınızdakinin
bir kılıç ustası olduğunu takdim ederim.
Rigoletto
Bir hırsız mı?
Sparafucile
Sizi kurtaran bir adam, biraz paraya bir rakipten
(anlaşılması güç bir şekilde)
Ve sizin de paranız vardır…
Rigoletto
Kim?
Sparafucile
Sizin kadınınız oradadır.
Rigoletto
(Ne duyuyorum?)
Peki, bir asilzade için ne kadar harcamak zorundayım?
Sparafucile
En yüksek ücreti isterim.
Rigoletto
Ödeme şekli ne?
Sparafucile
Ücretin yarısını önceden, kalanı sonra verirsiniz.
Rigoletto
(Şeytan!)
97
Sparafucile
Burada; her gece.
Rigoletto
Git!...
Sparafucile
Sparafucil, Sparafucil…
Rigoletto
Git, git, git.
(Sparafucile gider.)
(Uzaklaşırken kesik bir şekilde iki defa kendi ismini tekrarlar.)
8.SAHNE
Düet
Gilda ve Rigoletto
Rigoletto
(Sparafucile’nin arkasından bakarak)
Biz ikimiz aynıyız!... Ben sözle, o hançerle;
ben insanı güldürürüm, o ise öldürür!
O ihtiyar beni lanetledi!...
Ey insanlar!... Ey tabiat!...
Siz yaptınız beni kötü ve alçak!...
Nasıl kızgınım, bozuk şekilli ve soytarı olduğum için!
Sadece güldürmeye mecbursun!...
Her insanın ihtiyacı olan gözyaşı, bana yasaktır.
Bu benim efendim,
Genç, neşeli, güçlü, yakışıklı
uyurlarken bana der ki: “ Güldür beni, soytarı… “
bu beni zorlar, çileden çıkarır ve onu yaparım! Ah, kahretsin!
Lanet olsun size, benimle alay eden saraylı dalkavuklar!...
Size sataşınca eğleniyorum ben!
Eğer ben günahkarsam nedeni sadece sizlersiniz…
O ihtiyar beni lanetledi!...
99
9.SAHNE
Gilda
Hayır, sadece kiliseye gidiyorum.
Rigoletto
Ah, iyi yapıyorsun.
Gilda
Eğer bunu yapmak istemiyorsanız,
hiç değilse annemin kim olduğunu söyleyin, bileyim.
Rigoletto
Ah… Senin sefil babanın kaybettiği sefil aşktan konuşmamak…
O hissederdi, o melek, acılarıma merhamet duyardı…
Yalnız, bozuk, şekilli, zavallı, fakir, acı içindeki beni sevdi o.
Ah! Öldü o… öldü… toprak örtüyor o sevdiğim başın üstünü…
Ah, şimdi yalnız sen kaldın bu sefile…
Ey Tanrım, bunun için şükrediyorum sana!...
(Hıçkırarak ağlar.)
Gilda
Ne acı!... Ne üzücü sevenlerin gözyaşı dökmesi.
Baba, daha fazla ağlamayın, sakin olun…
bunu görmek yüreğimi parçalıyor…
adınızı söyleyin bana,
sizi üzen, acı veren şey ne?
Rigoletto
Adım mı ne?... Neye yarar?
Senin babanım, bu yeter…
bu dünyada bazıları benden belki korkarlar,
belki çekemezler…
bazıları da beni lanetlerler…
Gilda
Vatan, akrabalar, arkadaşlar… yani hiçbiri yok mu?
Rigoletto
Vatan!... Akrabalar!... Arkadaşlar!... Din,aile, yurt,
(sevgisini göstererek) , benim bütün dünyam sensin!
101
Gilda
Ah, eğer size neşe veriyorsam,
hayat benim için çok zevklidir.
Ben buraya geleli artık üç ay oldu,
ama şehri henüz hiç görmedim,
eğer izin verirseniz, bunu yapabilir miyim?
Rigoletto
Asla!... Asla!... Yoksa sen, dışarı çıktın mı?
Gilda
Hayır,
Rigoletto
Sakın!
Gilda
(Ah! Ne dedim! )
Rigoletto
Kendini sakın! Dikkatli ol!
(Kaçırmak için hep peşine düşeceklerdir!
Bu soytarının kızının namusuna dokunmak, şerefini lekelemek,
onlar için gülünecek bir şeydir, eğlencedir… dehşet!)
(Eve doğru) Kim o?
10.SAHNE
Giovanna
(evden) Beyefendi?
Rigoletto
Ben gelirken kimse gördü mü?
Dikkat ettin mi, doğru söyle…
Giovanna
Ah hayır, hiç kimse.
Rigoletto
İyi… kaleye açılan kapı her zaman kapalı, değil mi?
Giovanna
Hep öyle.
102
Rigoletto
Ah! Ona göz kulak ol, ey hanımefendi.
Sana teslim ettiğim bu saf çiçeği çok dikkatle koru
ve onun saflığı asla gölgelenmesin.
Başka çiçeklerin boyun eğdikleri rüzgarların şiddetinden
onu sen koru ve tertemiz kızımı ailesine geri ver.
Gilda
Ne kadar büyük sevgi bu!... Ne özen, ne itina!
Nedir korkunuz babacığım?
Yukarıda, gökyüzünde, Tanrı’nın yanında bir melek,
Yanı başımda korur beni.
Annemin kutsal duaları, bana engel olacak
Bu sizin sevgili çiçeğiniz değişmez ve kırılmaz.
11. SAHNE
Duca
Duca’ya bile mi?
Rigoletto
Yok, ona da, diğerlerine de… kızım, hoşça kal.
Duca
(Onun kızı!)
Gilda
Hoşça kal, babacığım.
(Sarılılar ve Rigoletto kapıyı arkasından kapatarak çıkar gider.)
12.SAHNE
Düet
Gilda, Giovanna, Duca avluda, bir süre sonra Ceprano ve Borsa sokakta.
Gilda ve Duca
Gilda
Giovanna, vicdan azabı duyuyorum…
Giovanna
Niçin?
Gilda
Kilisede beni izlemiş olan gençten söz etmedim.
Giovanna
Niye böyle diyorsunuz?... Yoksa şu gençten nefret mi ediyorsunuz?
Gilda
Hayır, hayır, o çok yakışıklı ve bende ilgi uyandırıyor…
Giovanna
Soylu ve cömert bir beyefendiye benziyor.
Gilda
O bir prens değilse – onu severim;
duydum ki yoksul – daha da severim;
Rüya gördüğümde veya uyanıkken – her zaman onu çağırıyorum
ve ruhum, kendinden geçme derecesinde hayran – şunu diyor:
Seni sevi….
104
Duca
(Aniden meydana çıkar ve Giovanna’ya gitmesi için işaret eder ve ayakta duran
Gilda’nın önüne diz çökerek, cümleyi tamamlar.)
Seni seviyorum!
Seni seviyorum, bunu tekrar et – evet sevgilim vurgula,
azıcık arala bana, mutluluğun, cennetin kapısını!
Gilda
Giovanna?... Ah, zavallı! Burada bana cevap veren hiç kimse yok mu?...
Ah Tanrım!... Hiç kimse yok !...
Duca
Bütün ruhumla – sana cevap veren benim…
ah, iki kişi birbirlerini seviyorsa – tüm dünya onlarındır !...
Gilda
Kimdir, gelmenizi sağlayan bana ?
Rigoletto
Melek veya şeytan – senin için ne önemi var ?
Seni seviyorum…
Gilda
Gidiniz …
Duca
Gitmek !.. Şimdi !..
Sevgisinin ateşiyle yanıp tutuşurken mi ?...
Ah, Tanrı, senin kaderini ve benim kaderimi birbirine bağladı.
Ey bakire !.. Aşk ruhun güneşidir, hayattır,
onun sesi kalplerimizin – çarpıntısı – heyecanıdır…
şan ve şeref, kudret ve saltanat,
şefkat; bunlar kırılabilir, hassas şeylerdir.
Aşk, olağanüstü hoş ve çekici,
meleklerin bile erişemediği şeydir !...
O halde sevelim birbirimizi, sarılalım birbirimize.
Bunu yaptığımızda erkekler bana gıpta edecekler, kıskanacaklar.
Gilda
Ah saflığın,
rüyalarımdaki dokunulmamışlığın sesleri bana hoş gelir !
105
Rigoletto
Sevelim birbirimizi,
Erkekler gıpta etsinler, kıskansınlar bizi !
Gilda
Ah evet, rüyalarımdaki dokunulmamışlığın sesleri bana hoş gelir!
Rigoletto
Beni sevdiğini tekrar söyle…
Gilda
Duydunuz ya.
Rigoletto
Ah, çok mutluyum !
İsminizi söyleyin bana … bunu bilmem mümkün değil mi ?
Ceprano
(Borsa’ya doğru) Yer burası…
Duca
(düşünerek ) Benim adım …
Borsa
(Ceprano’ya) İyi !...
(Ceprano ve Borsa geri giderler.)
Duca
Gualtier Malde … öğrenciyim …. ve yoksul …
(Giovanna korkmuş halde döner.)
Giovanna
Dışarıda bir ayak sesi var …
Gilda
Belki de babam …
Duca
(Ah, beni rahatsız eden haini yakalarsam mahvolur !)
Gilda
(Giovanna’ya) Onu buradan kaleye götürün … şimdi gidin …
Duca
Söyle, beni sevecek misin ?...
Gilda
Ya siz ?
106
Duca
Ömür boyu … ve sonra …
Gilda
Yeter … yeter … gidin; yeter, gidin …
Duca, Gilda
Hoşça kal … umudum ve ruhum
Benim için yalnız sen olacaksın.
Hoşça kal … sana olan aşkım değişmeden yaşayacak.
(Duca, Giovanna’nın refakatinde evden ayrılır.
Gilda, oradan giderken, gözünü ondan ayırmadan olduğu yerde kalır.)
13. SAHNE
ARIA
Gilda
Gualtier Malde !... Sevdiğim adamın ismi,
Bu ismi sana aşık kalbime kazıdım !
Ey sevgili isim, ilk defa senin için çarptı kalbim,
aşkın verdiği derin hazzı her zaman hatırlayacağım !
bu düşünceyle arzum, her zaman seni istemek
ve son nefesimde bile sevgili ismini söylemek olacaktır.
(Gilda bir fenerle terasa çıkar.)
Gualtier Malde !...
(Terasta)
Gualtier Malde !...
(Bu arada yavaş yavaş sahne dolar.)
14. SAHNE
Ceprano
Şu güzele bakınız …
Koro
Ah, ne kadar güzel !
Marullo
Bir peri veya melektir.
Koro, Borsa, Marullo, Ceprano
Rigoletto’nun metresi işte bu !
Koro
Ah, ne kadar güzel !
15. SAHNE
1.FİNAL
Rigoletto
(konsantre olmuş bir haldedir.)
Rigoletto
(Döndüm !... Neden ?...)
Borsa
Susun … çabuk … bana bakın.
Rigoletto
(Ah, o ihtiyar bana ihanet etti !)
(Borsa’yı itekler.)
Kim var orada ?
Borsa
(beraberindekilere) Susun … Rigoletto bu …
Ceprano
Çifte zafer !... Öldüreceğiz onu …
Borsa
Hayır, yarın daha çok güleceğiz …
Marullo
Her şey ayarlandı …
Rigoletto
(Bu konuşan kim ?)
108
Marullo
Hey ! Rigoletto … söyle …
Rigoletto
(ürkütücü bir sesle) Kim var orada ?..
Marullo
Eh, nefesini tüketme !... Ben …
Rigoletto
Kim ?
Marullo
Marullo.
Rigoletto
Karanlıkta hiçbir şey görünmüyor.
Marullo
Buraya oyun oynamaya geldik …
Ceprano kulede, karısını istiyoruz.
Rigoletto
(Oh, çok şükür, rahatladım !...) Fakat nasıl girsek ?...
Marullo
(usulca Ceprano’ya) – (Anahtarınız ?)
(Rigoletto’ya ) Tereddüt etme. Böyle bir fırsat bulamayız …
(Ceprano’dan aldığı anahtarı ona verir.)
İşte anahtar …
Rigoletto
(anahtara dokunarak, inceler) Armasını görüyorum.
(kendi kendine)
(Ah, boşuna korkmuşum !)
İşte saray orada … bende sizinleyim.
Marullo
Biz maskeliyiz …
Rigoletto
Ben de maske takarım; bir kelebek.
Marullo
Evet, artık hazır. Merdiveni tutacaksın …
(Bir maske takarlar ve bir mendille gözlerini bağlarlar ve terasın
109
2. PERDE
1. SAHNE
Arya
(Duca telaşlı bir halde içeri girer.)
Duca
Onu benden kaçırdılar !
Ama ne zaman, ey Tanrım … kısacık bir an önce
içime doğan müphem bir hisle, daha itmeden kapı
açıldı ! Ev bomboştu !...
Acaba benim o sevgili meleğim nerede olabilirdi ?..
Daima sana olan sevgimin ateşiyle tutuşan şu kalbimi eriten
o saf ve temiz bakışın sanki benim hırsımı fazilete çevirdi !...
Onu benden kaçırdılar !...
Kim buna cesaret eder ?..
Fakat intikamını alacağım;
Sevgilimin gözyaşlarıdır beni buna mecbur eden.
O kirpiklerinden akıp giden gözyaşı damlalarını görünce,
bu ani tehlikenin şüphe ve endişesi arasında, aşkımızı düşün,
senin olan Gualtier’i çağırmış olduğunu.
Hiç yardım edemeden sana,
Sevdiğim sevgili genç kıza; o ki ruhunu verirdi sana,
seni mesut etmek için
o ki dünyadaki meleklerden bile, kıskanırdı seni.
111
2.SAHNE
Duca
( koroya ) Fakat o nerede ve nasıl bulunur zavallıcık?...
Hepsi
Bizzat kendimiz getirdik buraya.
Duca
(kendi kendine) (Ah, o uçmadı ya! )
(mutlulukla dolarak) (Aşkın gücü beni çağırırken, ona uçmalıyım;
mevkimi verirdim şu kalbi teselli etmek için. Ah! Bilsin tamamıyla
kim onu seviyor, tanısın tamamıyla kimim ben,
öğrensin yine bu taht, bu saltanat, aşkın eseridir.)
Hepsi
Ah hangi düşünce onu heyecanlandırır veya o nasıl değişti?
(Duca aceleyle ortadan geçip çıkar.)
3.SAHNE
Hepsi
(gülerek) Ha! Ha! Ha!
Rigoletto
(sahnede dolanarak) La ra, la ra, la ra, la ra…
(Nereye saklamışlardır onu?)
Hepsi
Bakınız nasılda rahatsız!
Rigoletto
La ra, la ra, la ra….
Hepsi
Evet! Evet! Bakınız nasıl da rahatsız!
Rigoletto
(Marullo’ya) Çok sevindim ki, bu gecenin havası size dokunmamış.
Marullo
Bu gece mi?
Rigoletto
Evet… ne güzel oyun oldu!...
Marullo
Ben hep uykudaydım!
Rigoletto
Ah, siz uyumuş muydunuz!...
O halde ben rüya görmüş olacağım!... La ra, la ra, la ra…
(Şarkı söyleyerek uzaklaşırken bir eşarp görür ve onu sıkıca tutar.)
Hepsi
(Bak, bak her şeyi nasıl da inceliyor!)
Rigoletto
(eşarbı savurarak) – Onun değilmiş. Duca hala uyuyor mu?
Hepsi
Evet, daha uyuyor.
14.SAHNE
(Düşesin Habercisi)
(Bir uşak girer.)
114
Uşak
Düşes eşiyle görüşmek istiyor.
Ceprano
Uyuyor.
Uşak
Burada veya sizinle değil miydi?
Borsa
Av peşinde.
Uşak
Uşaksız mı!... Silahsız mı!...
Hepsi
Anlamıyor musun, şimdilik hiç kimseyi göremez!...
Rigoletto
(konuşma sırasında çok dikkat ederek durdu,
beklenmedik bir anda yerinden sıçrayarak ileri atıldı:)
Ah! Demek ki o burada!... O Duca ile beraber!...
Hepsi
Kim?
Rigoletto
Bu gece benim evimden kaçırdığınız genç kız…
Fakat onu nasıl geri alacağımı biliyorum… O burada…
Hepsi
Eğer metresini kaybettiysen, onu başka bir yerde ara.
Rigoletto
(korkunç bir tonla) – İstediğim kızımdır…
Hepsi
Onun kızı!...
Rigoletto
Evet… kızım… böyle bir zafer…
Ne?... Şimdi neden gülmüyorsunuz?...
(Kapıya doğru koşar, fakat geçiş yolu saraylıların ortasındadır.)
O burada!... Onu istiyorum… geri verin onu.
Saraylılar; lanet, soysuz millet,
Kaç paraya sattınız benim varlığımı?
115
5.SAHNE
Gilda ve Rigoletto
Düet
(Gilda soldaki odadan çıkar ve babasının kollarına atılır.)
Gilda
Babacığım!
Rigoletto
Tanrım, benim Gilda’m!...
Beyefendiler… benim… bütün ailem… odur...
Artık hiçbir şeyden korkmak yok, meleğim benim…
(saraylılara) şakaydı!... Doğru değil mi?
Ben bile biraz önce ağlıyordum, şimdi gülüyorum…
(Gilda’ya) sen niye ağlıyorsun?...
116
Gilda
Ah, utanç, babacığım…
Rigoletto
Tanrım! Ne diyorsun?
Gilda
Utancımı yalnız sizin huzurunuzda söylemek istiyorum…
Rigoletto
(sert ve emreder bir tavırla saraylılara döner:)
Siz hepiniz, gidin buradan… eğer Duca’nız yaklaşmaya
cesaret ederse, ona girmemesini söyleyin
ve benim burada olduğumu da. (Rigoletto koltuğa çöker.)
Hepsi
(Rigoletto ve Gilda hariç) (kendi aralarında)
Çocukları ve bunakları aldatmak çok kolay oluyor.
Gidelim, ama yine de izleyip gözden kaçırmayalım onu.
(Giderler.)
6.SAHNE
Rigoletto ve Gilda
Rigoletto
Konuş… yalnızız…
Gilda
(Tanrım bana cesaret ver!)
Kilisedeki tüm törenlerde Tanrı’ya dua ettiğim esnada,
Yakışıklı ve çekici bir genç, bana bakardı karşıma çıkarak…
dudaklarımız sussa da, gözlerimiz kalpten kalbe konuşuyordu.
Gizlice karanlığın içinden, sadece dün bana yaklaşmıştı…
Öğrenciyim, fakirim, çok duygulandım diyordu
ve yanıp tutuşan bir heyecanla aşkını ilan etti.
Gitti… kalbim açıldı çok memnuniyet verici bir ümide,
aniden içeri girdi onlar yani beni kaçıranlar
ve bir kuvvetle bir anda beni zorladılar
sıkıntı ve korku içinde, çok merhametsizce.
117
Rigoletto
Ah! (Yukarıya doğru)
(Utanç, benim için yalnızca sana sormaktır, ey Tanrım…
o gözünde yükselebilsin diye ben kendimi feda edeceğim…
Ah darağacının yanında bir mihraba ihtiyaç vardır!...
Fakat her şey, şuanda yok oldu… Mihrap devrildi! Ah!...)
(Gilda’ya)
Ağla çocuğum…
Gilda
Baba!
Rigoletto
Ve akıt gözyaşlarını göğsüme.
Gilda
Baba, bir melek gibi konuşuyorsunuz ve bu beni teselli ediyor.
Rigoletto
Burada yapmamız gerekeni bitirdiğimiz zaman
bu uğursuz yeri terk edebiliriz.
Gilda
Evet.
Rigoletto
(kendi kendine ) ( Her şey bir tek günde değişebilir!...)
7.SAHNE
Rigoletto
Hayır ihtiyar, yanılıyorsun… intikamını alacaksın!
8.SAHNE
Rigoletto ve Gilda
Rigoletto
(öfkeyle) Evet, intikam, korkunç intikam
bu, gönlümün tek arzusudur…
artık cezanı çekme zamanın yaklaşıyor,
kaderinin saati senin için çalacak.
Gökyüzünden fırlatılan yıldırım gibi bir vuruş,
Sana isabet ettiğinde soytarının öcü de alınmış olacak.
Gilda
Ah babacığım, gözlerinizde parlayan bu vahşi sevinç nedir?...
Rigoletto
İntikam!
Gilda
Bağışlayınız; eğer siz affederseniz Tanrı’da bu affı görecektir.
Rigoletto
İntikam!
Gilda
Affediniz…
Rigoletto
Hayır!
Gilda
(O beni aldattıysa da, onu seviyorum, Yüce Tanrım!
O nankör için merhamet diliyorum!) (Ortadan çıkarlar.)
3.PERDE
açılır; duvar o kadar çok çatlakla doludur ki, dışarıdan içerisi kolaylıkla görülebilir.
Mincio nehrinin sağ tarafında temsiller yapılan bir tiyatronun yan kısmı.
Dipte, arkada, yarısı harap olmuş küçük bir duvarın ardında nehir akmaktadır.
Nehrin ötesi de Mantua’dır. Gecedir.
1.SAHNE
Rigoletto
Ve onu seviyor musun?
Gilda
Her zaman.
Rigoletto
Unutmam için sana mühlet de vermiştim.
Gilda
Onu seviyorum.
Rigoletto
Zavallı kadın kalbi!... Ah, soysuz alçak!...
Ama intikam alacaksın, ey Gilda…
Gilda
Merhamet et, babacığım…
Rigoletto
Eğer sen emin olursan onun seni aldattığına, yine de sever miydin?
Gilda
Bilmiyorum… fakat o bana tapıyor.
Rigoletto
O!
Gilda
Evet.
Rigoletto
120
2.SAHNE
(Sparafucile bir şişe şarap ve iki bardakla geri gelir, masanın üstüne koyar, sonra
uzun bıçağının topuzuyla iki defa tavana vurur. Bu işaretle güleryüzlü bir genç kız,
Çingene kıyafeti içinde merdiveni atlayarak iner. Duca ona sarılmak için koşar, fakat o,
kollarından kaçıp kurtulur. Bu arada Sparafucile dışarıya, yola çıkar, Rigoletto’dan
tarafa der ki:)
Sparafucile
Sizin adam orda… yaşasın mı yoksa ölsün mü?
Rigoletto
Buraya daha sonra döneceğim, işimizi sona erdirmeye.
(Sparafucile, evin arkasındaki nehire doğru uzaklaşır.)
3.SAHNE
Kuartet
Gilda, Maddalena, Duca ve Rigoletto
(Gilda ve Rigoletto yolda, Duca ve Maddalena zemin katta)
Duca
Bir gün, eğer doğru hatırlıyorsam,
ey güzel kız, sana rastlamıştım…
senin hakkında bilgi almak
ve senin burada olduğunu öğrenmek hoşuma gitti.
Söylememe izin ver, o andan beri
yalnız seni seviyor bu kalp.
Gilda
Hilekar.
Maddalena
Ha, ha!... Ve arkandaki diğer yirmi kadını
şimdi hatırlayamıyor musun?
Delikanlıda gerçekten biraz çapkın bir hava var.
Duca
Evet… ben bir canavarım… (ona sarılır.)
Gilda
Ah, babacığım!...
122
Maddalena
Bırak beni, sersem.
Duca
Ih, ne gürültü!
Maddalena
Uslu dur…
Duca
Sen de uysal ol,
bana bu kadar gürültü yapma.
Her bilgeliğe son verir eğlence ve aşk…
(onun elini alır, okşar.)
Ne temiz, bir el!...
Maddalena
Şaka yapıyorsunuz beyefendi.
Duca
Hayır, hayır.
Maddalena
Ben çirkinim.
Duca
Sarıl bana.
Gilda
Hilekar!
Maddalena
Sarhoş!..
Duca
(gülerek) Aşk sarhoşu.
Maddalena
Duygusuz beyefendi,
Alay etmek hoşunuza mı gider?
Duca
Hayır, hayır, seninle evlenmek istiyorum.
Maddalena
Söz istiyorum…
123
Duca
Tatlı küçük kız!
Rigoletto
(her şeyi görmüş ve anlamış olan Gilda’ya)
Daha yetmez mi bu sana?
Gilda
Hilekar hain!
Maddalena
Söz istiyorum.
Duca
Aşkın güzel kızı,
senin cazibenin esiriyim;
bir tek sözünle sen acılarımı dindirebilirsin.
Gel ve dinle kalbimin heyecandan titreyişlerini.
Maddalena
Ha! Ha! Bütün kalbimle gülüyorum.
Böyle konuşmak yeteri kadar ucuz.
Gilda
Ah, bunlar aşkın sözleri.
Maddalena
Oyununuzun ne kadar değerli olduğunu;
bana inanınız, değerini biliyorum.
Gilda
O alçak, bana da hep böyle şeyler söylerdi!
Rigoletto
Sus, ağlamaya değmez, yok, yok, değmez.
Maddalena
Ben alışığım, yakışıklı beyefendi,
bu tür şakalar yapılmasına.
Gilda
Mutsuz kalp, ne bedbaht!
yüreğin daralır, dayan, yok, yok, dayan.
Rigoletto
Sana yalan söylüyordu, şimdi emin misin?
124
4.SAHNE
Rigoletto
Hayır, hayır, bizzat kendim yapmak istiyorum.
Sparafucile
Öyle olsun!... Adı ne?
Rigoletto
Benimkini de bilmek istiyor musun?
Onun ki CİNAYET, benimki de CEZA. (Gider.)
(Sahne içinde bir şimşek çakar.) (Yıldırım)
5.SAHNE
(Rigoletto hariç)
Sparafucile
Fırtına yakındır!... Gece daha da kararacak.
Duca
Maddalena?...
Maddalena
(biraz uzaklaşarak) Bekleyiniz… erkek kardeşim geliyor…
Duca
Ne önemi var?
(Sahne içinde kapalı ağızla vokal yaparlar.)
Maddalena
Fırtına!
Sparafucile
(eve girerek) Az sonra yağmur yağacak.
Duca
Çok daha iyi! (Sparafucile’ye)
Sen ahırda uyuyacaksın… veya cehennemde… nerde istersen.
Sparafucile
Ah, sağolun.
Maddalena
(yavaşça Duca’ya) Ah, hayır, siz gidiniz.
Duca
(Maddalena’ya) Bu havada mı?
126
Sparafucile
(yavaşça Maddalena’ya) (Yirmi altın scudi’m var.)
( Duca’ya ) Size benim odamı vermekten memnun olacağım…
eğer hoşunuza giderse… hemen oraya bakmaya gidelim.
(Bir lamba alır ve merdiveni çıkmaya başlar.)
Duca
Peki, memnun olurum… haydi… görelim.
(Maddalena’nın kulağına bir söz söyler
ve Sparafucile’yi takip eder.)
Maddalena
Zavallı genç!... Çok da sevimli!
Tanrım!... Bu nasıl bir gecedir!
Duca
(samanlıkta) Açık havada mı uyuyacağız?
İyi, iyi!... İyi geceler.
Sparafucile
Beyefendi , Tanrı sizi korusun.
(Duca, kılıcını ve şapkasını yere bırakır.)
Duca
Kısa bir uyku uyuyalım… çok yorgunum.
Kadın değişkendir
rüzgarda tüy gibi,
söyleyiş biçimi değişir, düşüncesini…
Maddalena
Gerçekten çok çekici bir adam.
Sparafucile
Ah, evet, ondan yirmi scudi kazandım.
Maddalena
Yalnızca yirmi mi?... Çok azmış!... Daha fazla ederdi.
Sparafucile
Kılıcı, eğer uyuyorsa, git… getir bana aşağıya.
(Maddalena samanlığa çıkar.)
127
6.SAHNE
Maddalena
Böyle olduğu halde, senin parayı kurtarırken,
onun hayatının da kurtulabileceğine bahse girerim.
Sparafucile
Buna inanmam zor.
Maddalena
Dinle beni… bilakis kolay, planı açıklıyorum.
Daha evvel kamburdan on scudi almıştın ya;
daha geç bir saatte diğerlerini vermeye gelince,
onu göreceksin…
onu öldürürsün ve…
Gilda
Ne duyuyorum?
Maddalena
O zaman yirmiyi almış olacaksın,
Gilda
Babacığım!
Maddalena
Böylece ücretin tamamı alınmış olacak…
Sparafucile
O kamburu öldürmek ha!... Söylediğin şey ne şeytanca!
Bir hırsız mıyım ben?... Ben haydut muyum?...
Başka hangi müşteriye ihanet ettim ben?...
Bu adam bana paramı ödüyor… Ona sadık kalacağım.
(Gök gürültüsü.)
Maddalena
Ah, affet onu.
Sparafucile
Onun ölmesi gerekiyor…
Maddalena
( yukarı çıkmak için koşar ) O şimdi kaçmalı!...
Gilda
Ah, iyi kalpli kız!...
Sparafucile
129
Maddalena
Girin siz.
Sparafucile
Girin siz.
(Sparafucile kapının arkasında bir hançerle yerini almaya gider. Maddalena kapıyı
açar, sonra Gilda içeri girerken öndeki büyük kemer kapısını kapatmaya koşar.
onun arkasından Sparafucile kapıyı kapatır ve her şey sessizce karanlıkta gömülü
kalır.)
(Yıldırım, şimşek ve gök gürültüsü.)
(Gök gürültüsü başlar, yıldırım düşmeye devam eder.)
(Gök gürülder, şimşek çakar ve yağmur başlar.)
(Gök gürültüsü.)
(Koro : kapalı ağızla sahne içinde vokal yapar.)
(Yağmur yağar.)
7.SAHNE
Final Düeti
Gilda ve Rigoletto
(Rigoletto yalnız, pelerinine sarılmış, sahnenin dip kısmında görünür.
Fırtınanın şiddeti azalmıştır, birkaç defa şimşek çakması ve gök gürültüsü duyulur.)
Rigoletto
Sonunda intikam zamanı yaklaşıyor !
Otuz günden beri bekliyorum
kanlı gözyaşlarıyla yaşarken,
soytarı maskesi altında…
(şimşek) (evi inceleyerek)
Bu kapı kapalı ! Ah, daha zamanı değil !... Bekleyeyim,
Ne esrarlı gece !
Gökte bir fırtına !...
Yerde bir cinayet !...
Ah burada gerçekten kendimi önemli hissediyorum !...
(Saat gece yarısını vurur.)
Gece yarısı !...
132
(Kapıya vurur.)
8.SAHNE
Sparafucile
(evden) – Kim orada ki ?
Rigoletto
(girmek için) – Benim …
Sparafucile
Durun biraz.
(Eve geri girer ve bir çuval sürükleyerek döner.)
Sizin adam burada; cansız !...
Rigoletto
Ah ne mutluluk !... Bir ışık !...
Sparafucile
Işık mı ?... Hayır, para !...
(Rigoletto ona bir kese altın verir.)
Hemen onu nehire fırlatmaya …
Rigoletto
Yok … ben yalnız yaparım.
Sparafucile
Nasıl isterseniz … burası elverişli değildir …
Daha ileride su daha derindir … çabuk olun ki
biri sizi suçüstü yakalamasın … iyi geceler.
(eve geri girer.)
9.SAHNE
Rigoletto
134
Ta kendisi, bu o !
Kahrolası ! Hey !... (Eve doğru) Alçak haydut !...
Duca
söyleyiş biçimi değişir, düşüncesini…
(Yavaş yavaş uzakta kaybolur.)
Rigoletto
Bu kim, onun yerine burada olan kim?...
(Çuvalı keser.)
Titriyorum… bir insan vücudu !...
(Şimşek çakar.)
10.SAHNE (son)
Rigoletto ve Gilda
Rigoletto
Benim kızım !... Tanrım !... Benim kızım !...
Ah, hayır !... İmkansız !... O, Verona’daydı
Bu hayaldi …
( Şimşek.)
Bu o, ta kendisi !... (çökerek)
Ah benim Gilda’m !... yavrum … bana cevap ver !...
Canına kıyanı açıkla bana … hey !... (umutsuzca kapıya vurur.)
Hiç kimse yok !...
Hiç kimse !... Kızım ?... Gilda’m ?... Ah kızım ?...
Gilda
Kim çağırıyor beni ?
Rigoletto
O konuşuyor !... Kımıldıyor !... Yaşıyor !... Ah Tanrım !...
Ah, dünyada ki tek varlığım …
bana bakıyor …. beni tanıyor …
Gilda
Ah… babacığım benim !...
Rigoletto
Ne esrarlı !... Ne oldu ?... Yaralı mısın ?... Söyle bana…
135
Gilda
Hançer … (kalbini işaret ederek) burayı … beni yaraladı…
Rigoletto
Kim vurdu seni ?...
Gilda
Ben kandır… dım … suçlu benim
Onu çok seviyordum… şimdi onun için ölüyorum !...
Rigoletto
(yukarıya) (Acımasız Tanrım ! Tam ona isabet etti,
haklı intikamımın oku !...)
(Gilda’ya) Sevgili meleğim, bana bakıyor, beni dinliyor …
konuş, konuş benimle, sevgili kızım !
Gilda
Ah, ben susmalıyım !... Beni … onu affedin siz !...
Dua ediniz … kızınıza … ey benim babacığım...
yukarıda… cennette, annemin yanında…
sonsuza dek sizin için dua edeceğim.
Rigoletto
Ölme… benim hazinem … merhamet …
güvercinim … terk edemezsin beni …
Gilda
Yukarıda … cennette, annemin yanında,
Rigoletto
Ah, kızım benim !...
Gilda
Sonsuza dek sizin için… dua edeceğim …
Rigoletto
Hayır, terk etme beni …
Gilda
Dua edeceğim …
Rigoletto
Ölme …
Gilda
Sizin için … dua edeceğim …
136
Rigoletto
Eğer gidersen, burada yalnız kalacağım …
Ölme … veya burada arkandan öleceğim …
Gilda
Yok … onu …
Rigoletto
Ah kızım benim !...
Gilda
Affediniz …
Rigoletto
Ah, benim Gilda’m !...
Gilda
Babacığım …
Rigoletto
Hayır,terk etme beni …
Gilda
Elveda !... Orda, cennette …
Rigoletto
Ölme …
Gilda
Orda , cennette
Rigoletto
Hayır terk etme beni …
Gilda
Dua edeceğim …
Rigoletto
Ölme …
Gilda
Sizin için dua edece… (ölür)
Rigoletto
Gilda ! benim Gilda’m ! Öldü o !...
Ah, lanet !
(Saçlarını yolarak, kızının cesedi üstüne düşer.)
137
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
EĞİTİM DURUMU
ÇALIŞMA DURUMU